Marksizm - Sınıf Savaşı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Danté tarafından oluşturulan Marksizm - Sınıf Savaşı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,006 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Marksizm - Sınıf Savaşı
Konbuyu başlatan Danté
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan turko29

Danté

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
21 Şub 2010
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Sınıf savaşımı, Marksist sınıf teorisinde ve Tarih anlayışında, sınıflar arası ilişkilerin egemen hali olarak tespit edilir. Marksist tarih anlayışına göre, sınıf savaşımaları, yalnizca belirli bir andaki toplumsal sınıflar arasındaki çatışma değildir, aksine o tarihin motorudur, yani tarihsel gelişmenin ve ilerlemenin dayanağı ifadesini sınflar arasındaki savaşımda bulur. "Tarih sınıf savaşımlari tarihidir" Marksizmde esas olarak.


Her ilerici sınıf, belli bir aşamada gericileşir ve çıkarları mevcut olanın korunmasında ifadesini bulur. Bu kaçınılmaz olarak böyledir Marksist teoride, çünkü tarihin ilerlemsinde, maddi yapı bu egemen sınıfın karşısına başka bir sınıf çıkarır ve bu sınıfın çıkarları mevcut sistemin aşılmasında ifadesini bulur. Marks bunun örneğini burjuvaziyi değerlendirirken açık bir şekilde gösterir.Marksizme göre burjuvazi, feodalizmi tasviye ederken devrimci, bu tasviyenin ardından kendi egemenliğini kurduktan sonra ise gerici olarak ortaya çıkar. Ancak sınıf savaşımı bitmemiştir ve onu altedecek sınıf bizzat burjuvaziyle birlikte doğmuştur; yani proletarya.

Sınıf savaşımının kaynağı sosyo-ekonomik koşullar denilen maddi toplumsal yapıdır, yani belirli bir andaki üretim ilişkileri ile üretici gücler arasındaki ilişki ve çelişkilerin toplamı. Bunun sonucunda sınıf savaşımlaının belli bir aşamasında egemen sınıf diğer sınıf tarafında alt edilir ve iktidarını kaybeder. Bu esas olarak üretimi tarzındaki değişimin bir sonucudur; bu değişim beraberinde çıkarları egemen sınıftan farklı olan yeni bir sınıf üretmektedir.

Sınıfların ortaya çıkışından itibaren, tarihi, sınıf savaşımlarının tarihi olarak anlamak gereketigini söyler Marksizm. İlkel köleci toplumdan Feodalizme, oradan kapitalizme geçildigini, bu geçişleri saglayan itici gücün, maddi ekonomik yapıya bağlı olan sınıflar arasındaki savaşım oldugu belirtilir.

Proletaryaya gelindiginde ise durum farklılaşmıştır bir bakıma.Proletarya, sınıf olarak kendi varlığını da ortadan kaldırmakta bulur gerçek çıkarlarını. Sınıflı toplumu devam ettirmek değil sona erdirmek, Marks'ın ekonomi-politik düşüncelerini takip ederek söylemek gerekirse, proletaryanın maddi-toplumsal yapıdan kaynaklanan zorunlu bir görevidir. Çeşitli marksist düşünürler (Georg Lukács, Antonio Gramsci ya da Althusser gibi) bu teorisinin açıklanmasını yapmaya çalışmışlardır. Kimi ekonomist belirlenmeci, kimi iradeci bu teorilerde sınıf savaşımı temel bir bilimsel-politik argüman olarak işlev görür.


Kaynak: Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi, İletişim yayınları.

 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
İşçi sınıfının egemen olduğu süreç içerisinde diğer sınıfların ve katmanların tasfiyesi ile ilkel kominal toplumun yerini alacak olan modern kominal toplum yapısının oluşacağını ortaya kor ve toplumsal evrimi değerlendirirken üretim ilişkilerne dayalı üretim araçlarını baz alarak üretici güçlerdeki egemen yapının toplumunda kimliğini oluşturduğunu söyler, burdan girildiğinde yakın dünya tarihindeki çelişkiler incelendiğinde SSCB, Çin, Arnavutluk, Küba gibi aynı amaç peşinde olan yapılanmaların kendi aralarındaki iç çelişkide ortaya çıkar, yazıda olduğu gibi "egemen yapı" SSCB de Proleterya iken diğer yapılanmalarda Halk olarak ön görülmüş ve bu egemenliğin korunmasıda ordunun görevleri kapsamına alınmıştır. Peki burda bir kaç soru oluşuyor, Günümüzde Sanayileşmenin getirdiği Kapitalist sistemde, Sermayeyi oluşturan ticaret ve ticari ilişkiler değişmişmidir, buna bir örnek verecek olursak küçük bir birikim ile iletişimin bu denli yaygın olduğu bir ortamda sermaye birikim şekli nedeni ile güç ilişkilerinde değişim olabilirmi, Neden artık Sanayi Devletleri yatırımlarını kendi ülkelerinde değilde başka ülkelere kaydırıyorlar, eskisi gibi sanayileşmiş ülke anlayışı ile emperyalizm tanımlamasına katkıları yapabilecekmiyiz, bu sorular çok daha fazlaya çıkarılabilin
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Neden artık Sanayi Devletleri yatırımlarını kendi ülkelerinde değilde başka ülkelere kaydırıyorlar, eskisi gibi sanayileşmiş ülke anlayışı ile emperyalizm tanımlamasına katkıları yapabilecekmiyiz, bu sorular çok daha fazlaya çıkarılabilin
Burada çok uluslu şirketlerin rolü hakim. Ucuz emek gücü ve daha fazla kar elde etme hırsı! Adidas/Nike...vs'ın Vietnam'da çalışan ucuz emek gücü ve küçük yaşta sigortasız çocukları çalıştırıp aylık 40-50$ verip sömürmesi gibi. Buna kapitalizmin emperyalizme dönüşmesi deniliyor.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Emperyalizm sanayileşmiş ülkelerine pazar ve sanayisi için gerekli hammadde sömürüsü temellerinde ortaya çıkışı biçiminde şekillenir, açmaya çalıştığım sorgulamada somut örneklersek, ülkemizde KOÇ ve Sabancı gibi yapılanmalar Sanayiden çekilip uluslar arası rant ilişkilerine giriyorlar, bilişim kanalı ile Dünyadaki fişlenme tüm bilgi ve meta hareketlerinin gözlemlenmesini ve tabiki denetlenmesini sağlıyor, ülkemize dönersek yada orta doğuya, yada asyaya, suspayları veriliş biçimindede şekil değiştirmeler oluyor, hükümet kadroları bir çok yeni parasal olarak sadece güçlü yapılanmalar sağlatıyor... Sermaye birikiminin ticaret burjuvazisi ile doğuşu o süreçte kapitalis sistemde egemen yapıyı, bu yapının içerisinden çıkardı, bu günkü ekonomik hareketlerede baktığımızda çağın gelişimine uygun sanki bir dönüşüm başlıyor gibi... Sanayileşmiş ülke tanımı ile Emperyalizm eşlemesi gücünü yitiriyor...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst