Marksizm Baskıcı Mıdır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde Laodikya tarafından oluşturulan Marksizm Baskıcı Mıdır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 482 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Marksizm Baskıcı Mıdır?
Konbuyu başlatan Laodikya
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Kara Kalem

Laodikya

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Eyl 2019
Mesajlar
18
Tepkime puanı
22
Puanları
3
Marksizm Baskıcı Mıdır?


"...bu bilgi –bilimde ve ondan ayrı düşünülemez olan olgularda–burjuvazinin kaçınılmaz çöküşünü ve bütün insanlık soyunu kurtaracak olan emekçi sınıfın zaferini gösterir. Bu genel saldırı karşısında, bu nihai muharebede, burjuvazinin elinde çok fazla silah bulunmamaktadır. Bu nedenle, burjuvazinin patronları ve bakanları gibi şimdi de filozofları, bilimsel sosyalizmin, tercihen en eski kurucuları üzerinde, polisin işçi hareketlerine karşı etkili olacağını umduğu, eğer “provokasyonlar” değilse dikkati başka yöne çeken taktiklerin aynısını deneyen felsefi “savaşçılar” haline gelmişlerdir. Bu söylediklerimiz abartılı gelebilir. Ancak gerçekte olandan daha abartılı değil. Günümüzde burjuva filozoflarının ve yazarlarının en önde gelen uğraşları şu soruya cevap vermek haline gelmiştir: “Komünistlerin haksız olması için hakikat ne olmalıdır? Komünistlerin haksız olması için Marx ne olmalıdır?”

Bu politikacılarımız ve filozoflarımız en güçlü rakiplerini mahkum edebilmek için gerekli olan hakikati ve olayları işte bu şekilde imal ediyorlar. Akla 1948’de, kuzey bölgesindeki madencilerin grevinde meydana gelen dillere pelesenk olmuş, trenin raydan çıkartılması hikayesi geliyor. Aynı mantığın bu örnekle de işlendiğini görebiliriz: “(askeri birlikleri ve mermileri hak etmiş oldukları için –bu cümle satır aralarından okunabiliyordu) demek ki bu grevciler suçlu olmalıydılar, suçlu oldukları için, örneğin trenleri raydan çıkarmalıydılar. Çıkarmıyorlar mı? Biz onlar için yaparız.” Bu adamlar bir … için Marx’ı da aynı şekilde imal ediyorlar. Burjuva filozoflarımızın Hegel’i, halihazırda bu operasyon içinde 1) komünistlerin haksız olması için, 2) emperyalist burjuvazinin onlara davranış biçiminin ve şiddet politikalarının devamının haklı olması için, gerçek Marx’ın ne olması gerektiğini göstermek gibi, çok önemli bir rol oynamaktadır

... 1931’de Glockner, Hegel’e dönüşte tehlikede olanın Kant olduğunu haber vermişti. Bu bir yarı-doğrudur, ancak bu kadarını, kabul edebileceği kadarını görebilmiştir. Bugün görülüyor ki, burjuvazi için Hegel sorunu, Marx’ın yalancı çıkartılmasıyla ilgili bir konudur... Bu büyük Hegel’e dönüş hareketi, Marx’a karşı ümitsiz bir saldırı girişimidir ve revizyonizmin bu dönemde aldığı çok özel biçim içinde ortaya çıkmaktadır: faşist tipte bir revizyonizm
"

Artık dünyada entelektüel yasa koyucular sistemi denetlemiyorlar, kolluk kuvvetleri gerekir bunun için. (Kolluk kuvvetleri siyasi polis değildir.) Foucault bu sebeple yani "işçileri denetim altında tutabilmek için", suç işlemeye eğilimli insanların ıslah edilmek yerine sürekli suç işlemelerini sürdürmeleri gerektiğini söyler. (İktidarın Gözü kitabı syf; 82/Ayrıntı Yayınları) İşte bugünlerde dünyadaki ölümlerin, kara tablonun sebebi budur, yani sanıldığı gibi Marksizm değil, egemenler ve post-modern popüler "kitle kültüründen" gelen cahillerin sistemi yeniden üretebilmeleri için suça ihtiyaç duymalarıdır.
 
Son düzenleme:

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
İdeolojilerin dayandığı toplumsal sınıf vardır. Egemen sınıflarla çeşitli üretim biçimlerinde değişti.Feodalizmde; aristokrasi, ruhbanlar , Kapitalizmin serbest rekabet döneminde egemen sınıf burjuvazi idi, emperyalizm çağında finans kapital.. Sosyalizmde iktidarın kır-kent emekçilerinin egemen olduğu bir sistemdir. Sovyet devriminin ardından kırların büyük ölçekli toprak sahipleri köylüleri sömüremediklerinden Sovyetlere karşı çeşitli mücadelelere girişti. Devrime zarar verebilmek adına tarlalar yakıldı. Emperyalizmin beslediği komprador çetelere destekler verildi. Sürgünler yaşandı. Devrim ertesi Bolşevik kadrolar iç savaşta yaşamını yitirdi. Her düzen sınıf egemenliğini temsil ettiği için karşı-devrimcilere karşı sistemini korumak zorundadır. Burada kritik nokta egemenliğin kimin çıkarına olduğu ve kimlere karşı koruması gerektiğidir. Sovyetler yeryüzündeki işçilerin 8 saatlik iş gününe sahip olduğu, ağır işçilik gerektiren işlerde 5-6 çalışma saatini kanunlaştıran ilk ülkedir, kadınların seçme-seçilme hakkının tanındığı ender ülkelerden biridir o tarihte. Bebek ölüm oranları ciddi bir şekilde azaldığı ülkedir. Ya da günümüzde ABD emperyalizminin altında olmasına rağmen sağlık açısından en ileri ülkelerden biridir Küba. Peki neden? Kübalıların yada tarihsel olarak Rusya’nın diğer dünya halklarından daha akıllı, uzman.. vs. oldukları için mi ? Bunca emperyalizmin ablukası olmalarına rağmen onları bu kadar ileri götüren neydi ? Elbette ki kriter; o ülke emekçilerinin bir avuç asalağa mı yoksa halkın ortak refahına mı çalıştıklarıyla ilgiliydi. Bugün Küba kanser konusunda dünyanın en ileri ülkesiyse ve Corona virüsü hakkında ciddi ilerleme sağladıysa; insanlığın ortak çıkarları/gelişimi hakkında kapitalizmin mi yoksa sosyalizmin mi daha ilerici olduğu tali bir o kadar da politik bir meseledir.

Birey toplumsal bir varlıktır; siyasal görüşleri, genel eğilimleri hangi ideolojinin ve devamında sınıfsal aidiyet içindedir. Bu en apolitik tabir edilen kişiler içinde geçerlidir. X birey marksizmin eleştirisi-savunusu sınıfsal-politik konumunun izdüşümüdür. Kapitalizmin her yıl öldürdüğü 14 milyon çocuğu, 1 milyar insanın temel ihtiyaçlarını karşılayamamasını, milyonlarca çocuk işçiyi ya da benimsediği siyasi parti yönetiminde olan atılan işçileri görmez. İç iktidar ilişkileri üzerinden yorumlarsak; iktidar partileri, muhalefetin egemen olduğu bölgelerdeki işten atılmaları, selleri, bürokratik aksaklıkları görür. Muhalefet ise tersi. Somutlayalım; CHP cenahı Aydın Belediyesinden işten atılanlara, Mahir Kılıç’ın işini geri alabilmek için toplamda bir yıla yakın açlık grevi yapmasına, AKP ise özelleştirmelere, hukuğun siyasal bir dal halini almasına, ihalelerdeki muğlaklıklarla, siyasal rantlara, kör, sağır ve dilsizdir.

Sorunun kaynağını kapitalizm değil de sağ hükümetler olarak gören, parlamenter orta-sol hükümetler; Ecevit’in Ortanın solu, Atilla ilhanın hangi sol kitaplarında olduğu gibi (bu örnekler çoğaltılabilir) sağ iktidarların yenilişini kurtuluş olarak görmekteler.

Ulusal-liberal sapmaların dışında, İşçi sınıfının tarihsel öncülüğünü yitirdiğini ve/veya tahlilin tarihsel anlamda yetersiz olduğunu, politik öncüyü reddeden (anti-leninizm) , sınıfsal birlikteliğin yerini amorf çoklukların aldığını idda eden post/neo ‘marksizmin’ akademik çevrelerde batı-marksizmini oluşturur.En tehlikeli sapma budur, teorinin terimlerini üretim araçları gelişmesi üzerinden işçi sınıfının tplumsal öncülüğünü kaybettiğini savlarlar. Ama marx’ın tahlili emek-sermaye çelişkisi üzerine kuruludur, üretim araçlarının biçim değişikliği üzerine değildir!

Dünyayı değiştirmek; önce kendini dönüştürebilmek, geçmişin eleştirel pratiğini bilince çıkarabilmek,yaşamını buna tabi kılma temelinde önce çevreni değiştirebilmekle, etki edebilmekle başlıyor. Bütünün parçalardan oluştuğu, ancak oradan çevrilebileceğini, fethedilebileceği gerçekliğiyle yüzleşmek gerekiyor. Bunu sol-sosyalist hareketlerin ne derece yapabildiğini tarih gösterecek.
 

Laodikya

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
19 Eyl 2019
Mesajlar
18
Tepkime puanı
22
Puanları
3
İşçi sınıfının kaderi dünyayı değiştirmektir. İşçi sınıfı modern zamanların bir ürünüdür. Ve en son ortaya çıkan sınıf işçi sınıfıdır. Mesela Marx işçileri sadece vah vah yazık hepsi birileri tarafından sömürülüyorlar diye değil sadece işçi sınıfının en ilerici olmasından da kaynaklıdır. İşçi sınıfı liberalizmi savunsaydı bile yine de dünyayı değiştirmekten kaçamayacaktı. İşçi sınıfı tekrar politik öncülerine dönmelidir. Lenin gibi, Mao gibi... Şu sıralar giderek amacından saptırılıyor işçi sınıfı.
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Devrim en kaba ve doğrudan haliyle iktidardaki sınıfın değişmesidir. Devrimci durum; toplumsal ve ekonomik krizin yönetenler açısından yönetemeyecek haline gelmesine, ezilen sınıfların bilinç ve örgütlülük düzeyindeki nitel artışa, kapitalizme karşı cephe almalarında , siyasal öznenin sınıfla organik bağlar kurabilmesi gibi bir çok etkenle bağlantılı bir takım nesnel ve öznel koşullara oluşmasına bağlıdır. Devrimci durumun oluşması devrimin olacağının garantisi yoktur. Marx’ın siyasal kayıtsızlık, Lenin’inse ekonomistlere karşı yürüttüğü polemiklerin temelinde üretici güçlerin gelişiminin reformist yoldan sosyalizme varılabileceği kanısıydı. Eğer kader işçi sınıfının iktidarıysa, politik örgütlenmelere, Marx gibi Lenin de kendiliğindenciliğin yerine kendisi için sınıfı diğer ifadeyle ekonomik ve ideoloji mücadelenin politik stratejiye bağlı olması gerektiğini belirtmezdi. İşçi olmak ile işçi sınıfına dahil olmak bambaşka anlamlar içerir. İlki ekonomik bir ilişkiyi, ikincisi de politik tavırı tanımlar.

Özellikle Sovyetlerin dağılmasıyla, kapitalizmin gaddarlığını ve bir o kadar da ikiyüzlülüğünü daha iyi görmeye başladık. İşçi sınıfı, halkın iktidarlığında yurttaşların gelecek kaygısı yokken, günümüzde bırakın işçi sınıfını küçük burjuvazi dahi bir gelecek kaygısı, sistemin insanlar üzerindeki tahribatın farkındalar. Ekolojik bir yok oluşa gidiyoruz, hukuk güçlülerin kendilerini meşrulaştırma aracı, milyarlar temel gereksinimlerini karşılayamıyor.. Bu tahribata dair karşı cephe varoluş gerekleri nedeniyle yapması gerekenleri yapıyor, manipülasyon tekniklerini kullanıyor, halkları sömürmeye devam ediyor. Bence sınıfın apolitikliği, ya da devrimci siyasetin cılızlığı kendine sol, sosyalist tabir eden yazar ve kurumların da etkisi azımsanmayacak niteliktedir. İşçi sınıfının öncülüğünü yitirdiğini, sınıf örgütlenmelerinin yerini çokluk gibi amorf kavramların, biyo-politika gibi sinekleri gösterip bataklığı göstermeye imtina eden ekol ve filozoflarla da hesaplaşmak gerekiyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst