Majör Depresyon

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde Epilogue tarafından oluşturulan Majör Depresyon başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,520 kez görüntülenmiş, 12 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Majör Depresyon
Konbuyu başlatan Epilogue
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

Epilogue

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2009
Mesajlar
279
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
TIBBİ BİR HASTALIK

Majör depresyon (klinik depresyon) tıpkı diğer hastalıklar gibi, örneğin kalp ya da mide ülseri gibi tıbbi bir hastalıktır ve özgül bir fizyolojik mekanizması vardır. Depresyonun umut verici yanı tedavi edilebilir olmasıdır. Fakat talihsiz yönü ise, depresyonda olan kişilerin çoğunun tıbbi yardım almayı düşünememeleri ve bunun sonucunda da büyük bir acı çekmeleridir.

YAYGIN BİR HASTALIK

Klinik depresyonu olan çoğu kişi kendini yalnız hisseder. Kendilerinin bu hastalıktan dolayı acı çeken tek kişi olduklarını sanırlar. Aslında klinik depresyon oldukça yaygın bir hastalıktır.

Yapılan araştırmalar her 5 kadından 1?inin ve her 10 erkekten 1?inin yaşamı boyunca bir kez depresyon geçirdiğini göstermiştir.

Klinik depresyon her yaş, ırk, milliyet ve meslekten kişiyi etkiler. Her öğrenim ve gelir düzeyindeki kişi de depresyondan etkilenebilir. Pek çok sağlıklı görünen ve üretken kişi de buna dahildir.

KADINLARDA DEPRESYON

Kadınlarda depresyonun görülme sıklığı erkeklerdekinin iki katıdır. Kadınlarda depresyonun daha sık görülmesinde, hormonal faktörler örneğin menstrüel siklus değişiklikleri, hamilelik, düşük yapma, doğum sonrası dönem, menopoz öncesi ve menopoz rol oynayabilir. Pek çok kadın ayrıca hem evde hem de işteki sorumluluklar, tek ebeveyn olma, çocukların ve yaşlanan ebeveynlerinin bakımı gibi ek stres faktörleriyle karşı karşıyadır.

Kadınlar özellikle bir bebek dünyaya getirdikten sonraki dönemde depresyona duyarlıdır. Hormonal ve fiziksel değişiklikler, yeni bir canlının sorumluluklarıyla birleşince bazı kadınlarda doğum-sonrası depresyona yol açabilir. Geçici ??hüzün?? yeni annelerde yaygın olmakla birlikte, klinik depresyon olağan bir durum değildir ve aktif müdahale gerektirir. Anne bir hekim tarafından izlenirken, ailenin de duygusal açıdan kendisine destek olması, kadının toparlanması ve kendine ve çocuğuna ilgi gösterebilmesi için çok önemlidir.

ERKEKLERDE DEPRESYON

Erkekler kadınlara göre daha az sıklıkta ?depresyon? nedeniyle tedavi için başvururlar. Depresyon erkeklerde tipik olarak umutsuzluk, çaresizlik olarak değil de, aşırı sinirlilik, öfke, kendine güvensizlik şeklinde kendini gösterir. Bu nedenle de teşhis edilmesi güç olabilir. Bir erkek depresyonda olduğunu fark etse bile, bir kadına göre yardım alma konusunda daha isteksiz davranır. Erkeklerin depresyonu çoğunlukla alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı ile ya da sosyal açıdan daha kabul edilebilir olan aşırı yoğun çalışma temposu ile maskelenir. Oysa depresyona bağlı olarak kadınlarda intihar girişimi sıklığı daha yüksek olmakla birlikte, erkeklerde ölümle sonuçlanan intihar girişimi oranı kadınlardakinin dört katıdır. Depresyon ayrıca erkeklerde fiziksel sağlığı kadınlardan daha farklı biçimde etkiler. Yeni yapılan bir araştırma depresyonun kadın ve erkeklerin her ikisinde de kalp damar hastalığı riskini artırdığını, ancak yalnızca erkeklerde ölüm oranlarını artırdığını ortaya koymuştur.

Erkeklerin depresyona girmeleri durumunda, tedavi için başvurma noktasında aile üyelerinin cesaretlendirmesi ve desteği çok önem kazanmaktadır.

KLİNİK DEPRESYON BASİTÇE ??HÜZÜN?? DEĞİLDİR

Çoğu kişi depresyonu ??üzüntülü?? ya da ??hüzünlü?? olmakla eşdeğer görür. Depresyondaki çoğu kişi yoğun üzüntü duymakla beraber hastalık yalnızca üzüntü değildir. Gerçekte, çoğu kimsenin inandığının aksine üzüntü bir belirti olarak olabilir ya da olmayabilir. Depresyondaki çoğu kişi gerginlik, sinirlilik, çabuk öfkelenme, sabırsızlık öfke patlamaları yaşar.

DEPRESYON CİDDİ BİR HASTALIKTIR

Depresyon gündelik yaşamınızı bozar ve çok yoğun, gereksiz acı ve ızdıraba yol açar. Klinik depresyon duygularınızı, aile ve arkadaşlarınızla ilişkinizi, işinizi ve yaşama bakışınızı dramatik bir biçimde değiştirir. İhmal edilirse evliliği, arkadaşlıkları, mesleki kariyeri bozabilir. Tedavi edilmediği takdirde umutsuzluk ve hayatın yaşamaya değmediği duygusu uyandırabilir. Bazı hastalarda intihara dahi yol açabilir.

DEPRESYON KİMYASAL BİR DENGESİZLİKLE İLİŞKİLİDİR

Klinik depresyon tıbbi bir hastalıktır. Tıpkı diğer tıbbi hastalıklar gibi, örneğin yüksek tansiyon, mide ülseri gibi klinik depresyonun ortaya çıkışında da çeşitli faktörler rol oynayabilir. Bunlar genetik faktörler, yaşam olayları ve vücuttaki kimyasal değişikliklerdir. Klinik depresyon pek çok durumda beyindeki kimyasal bir düzensizlikle ilişkili görünmektedir. Beyinden diğer organ sistemlerine giden mesajlar (ör. kalp, akciğerler, mide) sinir hücreleri ile taşınır. Sinir yollarında bir sinir hücresinin diğer sinir hücresine ulaştığı yerde ince mikroskobik bir aralık vardır. Mesajlar yani sinir iletileri beyinde ve sinir yolları boyunca bu aralıktan kimyasal ileticiler tarafından taşınırlar. Diğer sinir hücresine ulaştıklarında yollarına devam ederler. Klinik depresyon adındaki tıbbi hastalıkta, bu aralığı geçen kimyasal ileticilerin etkinliği bozulmuştur. Örneğin bu aralığı daha az sayıda iletici geçebilmektedir ve bunlar kimyasal iletiyi diğer hücreye taşımada daha az etkindir. İşte bu bozulmanın klinik depresyonun çeşitli belirtilerinin ortaya çıkmasında rol oynadığı düşünülmektedir.

Anımsanması gereken önemli nokta, klinik depresyonun özgül bir kimyasal bozulmayla ilişkili olan tıbbi bir hastalık olduğu ve tedavi edilebilir olduğudur.

TANI ÖZGÜL BELİRTİ VE BULGULARA GÖRE KONUR

Doktorunuz depresyon tanısını size belirli sorular sorarak ve davranışlarınızı gözlemleyerek koyar. Doktorunuz bu sorgulamayı hastalıkla ilgili olduğu bilinen birtakım belirti ve bulguları gösterip göstermediğinizi anlamak için yapar.

Klinik depresyonu olan kişiler ya süreğen bir mutsuzluk, ya gündelik aktivitelerde ilgi kaybı ya da her ikisini birden yaşarlar.

Belirtiler fiziksel örneğin uyku düzeninde değişme gibi olabilir. Depresif kişiler gece iyi uyuyamazlar ya da sabah çok erken saatte uyanabilirler ve yeniden uykuya dalamazlar. Bazı kişiler de aksine çok uyuyabilirler.

Diğer bir fiziksel belirti de kilo kaybı ya da alımına yol açan iştah değişikliğidir. Hastalar yeterince dinlenmelerine karşın her zaman bitkin hissedebilirler. Fiziksel aktiviteleri de artmış ya da azalmış olabilir.

Belirtiler zihinsel fonksiyonlarla da ilgili olabilir, örneğin konsantrasyon güçlüğü ya da karar vermekte güçlük gibi. Duygularda da sorunlar olabilir, örneğin kendini değersiz ya da suçlu hissetme, intihara yol açabilecek umutsuzluk gibi.

Klinik depresyonla ilişkili olabilen başka belirtiler de vardır. Bazı depresif kişiler çoğu zaman gergin hissederler ya da gerginliklerini fiziksel belirtiler şeklinde yansıtabilirler, örneğin çarpıntı, terleme, titreme gibi. Bazıları da örneğin baş ağrısı, mide ağrısı, sırt ağrısı gibi süreğen ağrı hisseder.

KLİNİK DEPRESYON BİR ZAYIFLIK GÖSTERGESİ YA DA CEZA DEĞİLDİR

Ne yazık ki sağlık çalışanları dışında çoğu kişinin klinik depresyon hakkındaki bilgileri çok sınırlıdır. Bu sınırlılık hastalık hakkında pek çok mit ve yanlış anlamlandırmaların ortaya çıkmasına yol açmıştır.

Aşağıda, duymuş olabileceğiniz bazı mitleri ve yanlış anlamlandırmaları düzeltmenize yardımcı olacak gerçeklere yer verilmiştir.

Depresyonda olmak ??çıldırmış olduğunuz?? anlamına gelmez.

Depresyon kişisel ya da duygusal bir zayıflık göstergesi değildir.

Depresyon yaşamlarını başarıyla sürdüren güçlü, sağlıklı insanlarda da görülebilir.

Depresyon geçmişte yapmış olduğunuz bir yanlıştan dolayı verilmiş ceza değildir.

Depresyon kendi gücünüzle, bekleyerek, uygun bir tıbbi tedavi almadan geçmez

Depresyonu yalnızca stresi azaltarak, tatile çıkarak, beslenme şeklinizi değiştirerek, daha çok egzersiz yaparak ya da daha fazla vitamin alarak tedavi edemezsiniz.

KLİNİK DEPRESYON TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR TIBBİ HASTALIKTIR

Her 5 depresyon hastasının 4 ten fazlası başarıyla tedavi edilebilmektedir. Tedavi başlıca antidepresan ilaç uygulamasından bazen de ek olarak psikoterapiden oluşur. Depresyon hastalarının tedaviye verdikleri olumlu yanıtın yüksek oranlarda oluşu pek çok araştırmayla gösterilmiştir.

Klinik depresyona eşlik eden biyolojik değişiklikler olduğu için, genellikle tedaviye kimyasal dengesizliği düzeltmeye yönelik bir ilaçla başlamak en iyisidir. Bazı kişilere özellikle de ilaçla kısmen rahatladıktan sonra psikoterapi uygulanabilir. Çalışmalar klinik depresyonun tedavisinde antidepresan (AD) ilaç kullanımının en etkin yöntem olduğunu göstermiştir.

ANTİDEPRESANLAR KLİNİK DEPRESYONU TEDAVİ EDER

Antidepresan ilaçlar klinik depresyonla ilişkili kimyasal dengesizliği düzeltmek için uygun ilaçlardır. Antidepresanlar bunu beyin hücreleri arasındaki kimyasal ileticilerin hücreler arası mesafeyi geçişini kolaylaştırarak yapar. AD? lar ??mutluluk hapı?? değildir. Bilimsel araştırmalar ve klinik deneyimlerin de gösterdiği gibi bağımlılık yapmazlar. İyileşebilmek için AD kullanımıyla ilgili olarak doktorunuzun önerilerine uymanız gereklidir.

ANTİDEPRESAN İLAÇLAR KADEMELİ OLARAK KENDİNİZİ İYİ HİSSETMENİZİ SAĞLAYACAKTIR

AD ilaç tedavisi siz ve doktorunuz karar verdikten sonra en kısa sürede başlamalıdır. AD kullanmaya başladıktan sonra depresyon belirtileri birkaç hafta içinde ortadan kalkmaya başlayacaktır. Bu süre zarfında ilacınızı söylendiği şekilde kullanmaya devam etmeli ve ilacın işe yaramadığını düşünmemelisiniz. İyileşmeniz kademeli olarak gerçekleşecektir. Bazen siz henüz fark etmeden arkadaşlarınız ya da aileniz düzelmeyi fark edecektir.

DOKTORUNUZ SÖYLEMEDEN ANTİDEPRESAN İLACINIZI KESMEYİNİZ

Çoğu hastanın düzeldikten sonra da 6 ay ? 1 yıl ya da daha uzun bir süre AD kullanması gerekmektedir. Tedavinin sonlanma kararını en iyi verecek kişi doktorunuzdur. Doktorunuzla konuşmadan ilaç almayı kesmemelisiniz. İlacın aniden ya da erken kesilmesi depresyonun yinelenmesine yol açabilir.

HASTALIĞINIZIN SEYRİNİN İZLENEBİLMESİ İÇİN DOKTORUNUZLA GÖRÜŞMEYİ SÜRDÜRMELİSİNİZ

İlaç kullandığınız dönemde doktorunuz durumunuzu izlemek ve gerektiğinde ilaçla ilgili değişiklik yapmak için düzenli olarak sizinle görüşmek isteyecektir. Diğer ilaçlarla olduğu gibi AD lar da bazı kişilerde yan etkilere yol açabilirler. Bu yan etkiler genellikle geçici ve tehlikesizdir. Siz yine de her yan etkiyi doktorunuza bildirmelisiniz.

İyileştikten sonra eski belirtiler tekrar ortaya çıkarsa doktorunuzla temas kurmalısınız. Doktorunuz nelere dikkat etmeniz gerektiğini söyleyecektir. Klinik depresyon tıpkı ülser hastalığı gibi yineleyebilir. Yinelenmesi halinde de ilk seferinde olduğu gibi etkin bir şekilde tedavi edilebilir.

KENDİNİZİ İYİ HİSSEDİNCEYE KADAR

İlaçlar etkinliğini gösterene kadar klinik depresyonla birlikte yaşamak çok zor olabilir. Yorgunluk, üzüntü, aşırı sinirlilik, ve diğer belirtiler bu tıbbi hastalıktan kaynaklanmaktadır. Durumu göğüslemeye çalışın ve önceden yapabildiğiniz her şeyi şimdi yapamadığınız için kendinizi suçlamayın. Depresyon ortadan kalktıktan sonra tekrar eski performansınızı yakalayabileceksiniz.

Sizi umutsuzluğa sürükleyen negatif düşüncelerin, bu tıbbi hastalığın belirtileri olduğunu ve tedavi etkisini göstermeye başladıktan sonra ortadan kalkacağını aklınızdan çıkarmamalısınız.Bu süre zarfında kendinizi daha iyi hissedinceye kadar işinizle ilgili değişiklik yapmak ya da birlikteliğinizi ya da evliliğinizi sonlandırmak gibi yaşamınızla ilgili önemli kararlar almaktan kaçının.

Yalnız kalmak isteseniz bile, aileniz ya da arkadaşlarınızla birlikte hoşlandığınız birtakım aktivitelerin içinde olmak size iyi gelecektir. Eğer bu aktiviteler başlangıçta moralinizde belirgin bir farklılık yaratmazsa hayal kırıklığına kapılmayın.

UMUDU ASLA YİTİRMEYİN

AD lar klinik depresyonun belirtilerini yavaş yavaş ortadan kaldıracaktır. Tam olarak iyi hissetmeniz zaman alacaktır. Bazen en iyi yanıtı almak için ilaçlarda ayarlama yapmak ya da değişiklik yapmak gerekebilir. Fakat unutmamalısınız ki depresyon tedavi edilebilir, tıbbi bir hastalıktır ve yaşamdan kısa sürede yeniden zevk almaya başlayacaksınız.

Bu tıbbi hastalıkla ve tedavisiyle ilgili aklınıza takılan her şeyi çekinmeden doktorunuza sorabilirsiniz. Doktorunuz klinik depresyon ve tedavisi konusunda en güvenilir bilgi kaynağınızdır.

AİLE VE ARKADAŞLARA BİR NOT

Depresyonu olan kişilerin yorgunluk, günlük aktivitelere ilgisizlik, üzüntü, ya da sinirli oluşunun tıbbi bir temeli olduğunu unutmayın. Onu ??kendisine yardım etmek istememekle?? suçlamayın. Klinik depresyon yakınların yardımıyla silkinip atılamayacak tıbbi bir hastalıktır. Depresyonu olan bir kişi ilaç tedavisi etkisini göstermeye başladıktan sonra aşamalı olarak daha iyi hissetmeye başlayacaktır.

Bu süre zarfında, antidepresan tedaviyle belirtiler yatışana dek, destekleyici ve anlayışlı bir tutumla hastaya yardımcı olabilirsiniz. Arkadaşınızı ya da yakınınızı bir zamanlar yapmaktan hoşlandığı rutin aktiviteleri ( örneğin yemeğe çıkmak, sinemaya gitmek, yürüyüş, spor gibi ) sizinle birlikte yapması için cesaretlendirin. Fakat hastanın bu aktivitelerden eskisi kadar zevk almayabileceği konusunda anlayışlı olmalısınız. Hastaya ayrıca doktoru ile randevularına düzenli gitmesi, herhangi bir sorunla karşılaştığında doktoru araması ve önerilen tedaviye tam olarak uyması konusunda da yardımcı olabilirsiniz.

Alındığı site :
Prof.Dr.Nevzat Tarhan
 

köle

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2009
Mesajlar
146
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Komple yanlış, saçma ve güldürücü bir yazı. Depresyon diye birşey yoktur. Sadece bu yazıyı yazan profesorun kendisini tanıyamaması vardır. Kendini tanıyamadğı için profesör olmuştur, ve diğer insanları da kendinden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Sahte bir insan olmak istiyorsanız ve depresyonunuzdan ! çıkmak istiyorsanız lütfen kendisine ulaşın.
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Anlayamadım nasıl yani depresyon diye bir şey yoktur?
 

Dr. Can Güngen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
29 Eki 2008
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
60
Ben de anlamadım,pek açık bir yazı değil.Anti psikiyatri akımı ile ilgili bir hadise mi bahsettiğin?
 

Süreyya Önal

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
469
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Sayın köle, sanırım ortalama kabul edilenin dışında kalan, insan hallerinin/ruhsalının

niçin ? depresyon vs. gibi bir sapma ve tedavi gerektiren hastalık sayıldığını, bunun ahlaki / samimi yanını yani ticari sektöre dönüşüp dönüşmediği gibi.. bir sorgulama yapıyor. Yanılmış da olabilirim tabi
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Kişi zaten çaresiz kaldığı noktada yani günlük aktivitesini yerine getiremediği noktada psikolojik bir yardım arayışına girer. Hem terapi hem de ilaç yoluyla yaşamını sağlıklı devam ettiren pek çok insan vardır.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
Kişi zaten çaresiz kaldığı noktada yani günlük aktivitesini yerine getiremediği noktada psikolojik bir yardım arayışına girer. Hem terapi hem de ilaç yoluyla yaşamını sağlıklı devam ettiren pek çok insan vardır.

Bahsettiğiniz ilaçlar uyutur, uyuşturur, sakin yaparlar genelde. Dozları da sürekli artar bunların, başladıktan sonra bırakmak pek mümkün görünmez, bırakılınca huzursuz olunur.
Psikoloji zaten tek-tipleştirmek için vardır, psikolojide doğru birdir.
Gayet normal değil mi böyle sağlıksız/saçma şartlarda yaşayan bireylerden çok da sağlıklı olmasını bekleyebilir miyiz? Zaten buna isyan ettikleri için sıkıntıda değil mi insanlar? Çağın ortak derdi şu depresyon işi zaten. Depresyonun ilaçla tedavi edilecek bir hastalık olduğunu düşünmüyorum ben.
Keşke ilaçsız geçirebilse insanlar bunu, tabi bunu başarmak da oldukça zor. Kişinin kendisinden daha fazla kimse yardımcı olamaz benim fikrimce. He yapamıyorsa psikologa/psikiyatriste gidip iyileşmeyi, uyutulmayı, tek-tipleşmeyi düşünebilir. Ya da sadece kendini anlatıp deşarj olabilir. Bana göre bunlar alternatiflerdir, görmezden gelip karşı çıkmıyorum fakat işin bahsettiğim kısımlarını doğru bulmuyorum. Bu konudaki fikrim Albert Camus'un da dediği gibi, "Kişinin eninde sonunda alışamayacağı düşünce yoktur."
 

cogito

Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ocak 2010
Mesajlar
198
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Sevgili Telrunya, psikoloji ve psikiyatri alanlarını dışlayabilir misiniz? İnsanların yaşadıkları sorunlarda beyin kimyasının da etkisi vardır. Bunu göz ardı edebilir misiniz? Eğer rahatsızlık çok ağır değilse ilaçlar sadece kişinin rahatlamasını sağlar. Zaten sihirli değnek değillerdir. Fakat sağlıklı kararlar alabilmek için olması gereken kaygıdan uzak zihinsel ortamı hazırlayan araçlardır.
 

telrunya

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
18 Kas 2009
Mesajlar
531
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
33
yazımda belirtmiştim, göz ardı edip karşı çıkmıyorum diye. Bana sorarsanız geçici sakinleştiri iğneleri vs. tercih ederim, çünkü diğer ilaçlar sürekli kullanılma ihtiyacını doğuruyor zmanla ve bunun geri dönüşü de pek mümkün görünmüyor. Dediğim gibi, nasıl baş edebiliyorsa kişi öyle yapsın, kişisel tercihimi ne yönde kullanacağımı belirttim yazımda.
Beyin kimyasına gelince bunu da zaten şartlar değiştirir, yine şartlar daha olumlu yapıldığında beyin kimyası da değişecektir, bu bağlamda söylediğim gibi bazen sadece anlatmak bile deşarj edebilecektir. İlaçlar zihinsel ortamı daha çok susturmaya, bastırmaya, yatıştırmaya yarar, ve inanın ilacı tercih edenlerin iyileşmesi söz konusuysa, bu da tamamen psikolojiktir. Yani ağrı kesici gibi gidip oradaki ağrıyı durdurmaz bu ilaç. Sadece kişi ilaç kullandığı için daha iyi olacağını düşünür, geçeceğini, daha sakin olacağını. Yani tekrar aynı noktaya geldik, psikoloji, kişinin kendi iradesi konusuna. Psikolojinin beden ve akıl sağlığı konusundaki etkilerini biliyoruz zaten değil mi?
Fakat benim söylediklerimi herkes düşünebilse, diğer sektörler gibi bu psikoloji/psikiyatri de ticarete dökülmezdi, fakat insanların demek tek-tipleşmeye ihtiyacı var, o halde alternatifler burada, dediğim gibi isteyen istediğini yapabilir.
 

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
Depresyonun önemini vurgulayan doktorlar nedense her gelen hastaya depresyon tehşisi koyuyor. Bu işin uzmanları olduklarını iddia eden doktorlar aslında herşeyi teoride bilmekte ama pratikte uygulayamamaktadırlar.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Az sonra söyleyeceklerim kişisel görüşümdür. Bilimsel bir temeli bulunmamaktır(varsa da bilmiyorum).



Depresyon beynin kendini koruma refleksidir.



Kötü geçen bir gün, kötü geçen ilişkiler ve kötü olan her şey bir damla su olsa ve bir bardağa tap tap tap diye düşse, daha sonrasında da bardak dolsa işte o zaman beyin depresyonu devreye sokar ve bardak boşalır.



Depresyondan sonraki kayıtsızlığı tattınız mı? Bıçakla domates doğrarken elinizi kesersiniz, kanar.

Öylece akan kana bakarsınız.

Kayıtsızsınızdır.



Vücudun neden ateşi çıkar? Mikroplarla savaşmak için.

Mikroplara kötülükler dersek, çıkan ateş depresyondur.



Depresyonlu insana ellemeyin, dokunmayın. O kendi fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak için bu duruma kendini sokuyor. Çıkınca bambaşka bir insan olacak.

E tabi saçlarını okşayabilirsiniz.
 

Dark1234

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Tem 2019
Mesajlar
16
Tepkime puanı
7
Puanları
3
yazımda belirtmiştim, göz ardı edip karşı çıkmıyorum diye. Bana sorarsanız geçici sakinleştiri iğneleri vs. tercih ederim, çünkü diğer ilaçlar sürekli kullanılma ihtiyacını doğuruyor zmanla ve bunun geri dönüşü de pek mümkün görünmüyor. Dediğim gibi, nasıl baş edebiliyorsa kişi öyle yapsın, kişisel tercihimi ne yönde kullanacağımı belirttim yazımda.
Beyin kimyasına gelince bunu da zaten şartlar değiştirir, yine şartlar daha olumlu yapıldığında beyin kimyası da değişecektir, bu bağlamda söylediğim gibi bazen sadece anlatmak bile deşarj edebilecektir. İlaçlar zihinsel ortamı daha çok susturmaya, bastırmaya, yatıştırmaya yarar, ve inanın ilacı tercih edenlerin iyileşmesi söz konusuysa, bu da tamamen psikolojiktir. Yani ağrı kesici gibi gidip oradaki ağrıyı durdurmaz bu ilaç. Sadece kişi ilaç kullandığı için daha iyi olacağını düşünür, geçeceğini, daha sakin olacağını. Yani tekrar aynı noktaya geldik, psikoloji, kişinin kendi iradesi konusuna. Psikolojinin beden ve akıl sağlığı konusundaki etkilerini biliyoruz zaten değil mi?
Fakat benim söylediklerimi herkes düşünebilse, diğer sektörler gibi bu psikoloji/psikiyatri de ticarete dökülmezdi, fakat insanların demek tek-tipleşmeye ihtiyacı var, o halde alternatifler burada, dediğim gibi isteyen istediğini yapabilir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Reddit forumda bir şey okudum. Kişi forumlardan birine 10 yıllık Majör Depresyonunun yine bir doktorum tavsiye ettiği 2-3 günlük mct yağ diyeti (sadece hindistan cevizi yağı ve su sanırım) ile bıçak gibi kesildiğini yıllardır bu kadar iyi hissetmediğini yazmıştı.
Probiyotikler, bağırsak sağlığı ve depresyon dahil diğer hastalık ilişkileri artık sorgulanıyor.
Bunun dışında yürüyüş ve depresyon üzerine oldukça çalışma araştırma var. Yanılmıyorsam İskoçya gibi bir ülke de doğa ya da ormanda vakit geçirme tıbbi olarak doktor tarafından reçete edilebiliyor..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst