Liberteryenizm Nedir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde Liberte von Skepticus tarafından oluşturulan Liberteryenizm Nedir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,238 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı Liberteryenizm Nedir?
Konbuyu başlatan Liberte von Skepticus
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Liberte von Skepticus

Liberte von Skepticus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Tem 2017
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bende bir liberteryen olarak liberteryen ideoloji üzerine bir yazı yazmak istedim. Herşeyden önce, bir ideolojinin tanımlanmasının oldukça zor olduğu aşikar. Benim burada yaptığım şey sadece liberteryenizmin oldukça basit ve sade bir tanımını ortaya koymak ve liberteryenizmin savunduğu şeyleri ucundan anlatmak olacaktır.

Liberteryenizmin tanımını ortaya koymak için ilk olarak liberteryenizm kelimesinin kelime anlamını ortaya koymayı uygun buluyorum. "Liberteryenizm" kelimesinin kelime kökeni Latinceye dayanır. Latincede "liber", " özgürlük" anlamına gelir. Bu bağlamda liberteryenizm kelimesini Türkçeye çevirdiğimizde "özgürlükçülük" ve "hürriyetperverlik" gibi bir kelime elde edeceğimiz söylenebilir. Zaten liberteryenlerinde kendilerini daha farklı tanımladıkları görülmez.

Bir ideoloji olarak liberteryenizmin en yüksek değer olarak gördüğü değer tahmin edilebileceği gibi özgürlüktür. Tabii, bu noktada özgürlük kelimesinin ne anlama geldiğini ortaya koymak gerekli. Özgürlük kelimesini açmak gerekirse, özgürlük Isaiah Berlin tarafından negatif ve pozitif olmak üzere iki farklı şekilde tanımlanmıştır. Negatif özgürlük bir eylemi gerçekleştirmekte karşılaşılacak herhangi bir engelin olmaması manasında, pozitif özgürlük ise bir eylemi gerçekleştirmek için gereken imkanlara sahip olmak manasında özgürlüktür. Örnek olarak eğitim hakkını ele alalım. Eğer ki birisi sizin eğitim almanızı engellemiyor ise o halde negatif özgürlük manasında eğitim hakkına sahipsiniz demektir. Öteki taraftan eğitim hakkını kullanmaya uygun imkanlara sahipseniz örneğin etrafta bir okul varsa ve bu okulda eğitim görmek için gerekli maddi imkanlara sahipseniz pozitif manada özgürsünüz demektir. Liberteryenizmin özgürlük derken bahsettiği ve savunduğu özgürlük negatif özgürlüktür. Bundan ötürü liberteryenler insanların kendi haklarını kullanma ve kendi arzularını gerçekleştirme fırsatına hiçbir dışsal engelleme olmaksızın sahip olması gerektiğini düşünür. Ancak tabii, liberteryenizm bir insanın istediği her şeyi yapabilmesi gerektiğini savunmaz. Liberteryenler zararsızlık ilkesini savunurlar. Onlara göre bir insan başka bir insanın haklarına zarar vermediği müddetçe ve yapmamasını ortaya koyan güçlü bir gerekçe olmadığı müddetçe istediği eylemi gerçekleştirebilmelidir.

Liberteryenler genel olarak bireycidir. Liberteryenlerin çoğu açısından varolan şey bireydir ve devlet, toplum, millet gibi şeyler ise gerçekte soyut kavramlardan başka bir şey değillerdir. Bundan ötürü söz konusu çıkar olduğunda devletin, toplumun veya milletin çıkarı diye bir şey yoktur, sadece bireyin çıkarı vardır çünkü gerçek olan odur. Liberteryenler sadece bireyi gerçek olarak gördüklerinden onların tutumları birey merkezlidir. Onlar bireyin sözgelimi, "devletin iyiliği" adına feda edilmemesi gerektiğini savunarak bireyin yaşamının önceliğini vurgular ve bireylerin kurban olmaması gerektiğini savunurlar. Ancak liberteryenlerin bireyci olması onların sosyal ilişkileri küçümsediği ve hatta yoketmek istediği gibi saçma düşüncelere mahal vermemeli. Liberteryenler sosyal ilişkilere değil, sosyal ilişkilerin belirli bir türüne karşı çıkarlar. Yani sosyal ilişkiler gönüllülük temelinde varlarsa o halde liberteryenler bu ilişkilere müdahale edilmemesi gerektiğini savunur. Ancak bu ilişkiler zorbalık temeliyle varlarsa ve bireylerin iradelerine karşı çıkıyorlar ise o halde bu ilişkilere sert bir tutumla karşı çıkarlar. Ancak liberteryenizm insanların nasıl bir yaşayış biçimine sahip olacağı konusunda bir yargıya sahip olmadığı için gerçektende her ne kadar çelişkili gözüksede milliyetçi olan bir kişi liberteryen olabilir. Dolayısıyla liberteryenlerin geneli birey merkezci, bireyin iradesinin önceliğini savunan kişilerdir.

Öteki taraftan, liberteryenlerin devlet hakkında görüşleri yok değildir. Liberteryenlerin devlet hakkında ki görüşleri minarşizm ve anarşizm olarak ikiye ayrılabilir. Bu iki görüşü açıklamadan önce devlet kelimesinden ne anladığımızı ortaya koymalıyız. Siyaset felsefesinde devletin standart tanımı gereği bir toplumun devleti o toplumun 1) zorlama gücünün kullanımında haklı tekel iddia eden, 2) kurallar yapma ve bu kuralları başkalarına empoze etme hakkı iddia eden ve 3) bu iddiaları yerine getirmek için etkin zorlama gücüne sahip olan parçasıdır. Liberteryenler genel olarak devletin ne sosyal hayata ne de ekonomiye müdahale etmemesi gerektiğini savunurlar. Çünkü onlara göre devlet iyi sonuçlar ortaya çıkarma konusunda pekte başarılı değildir ve ayrıca devlet tanımı gereği zorba bir yapı olduğu için devlet, insanların haklarını ihlal etmeden müdahale edemez. Liberteryenlerin devlet konusunda ki görüşlerinin minarşizm ve anarşizm olarak ikiye ayrıldığını söylemiştim. Minarşistler, minimum-devletçilerdir yani devletin sadece yargı ile güvenlikten ibaret olması ve dolayısıyla sosyal veya ekonomik hiçbir şeye müdahale etmemesini savunurlar. Onlara göre en iyi devlet an küçük devlettir. Devlet insanların canlarını mallarını ve özgürlüklerini korumalı yani haklarını korumak dışında bir şey yapmamalıdır. Anarşistler ise adı üstünde, devletin ortadan kalkması gerektiğini savunurlar. Onlara göre minarşizm bir hayaldir çünkü devlet her zaman büyümeye ve otoritesini arttırmaya meyillidir dolayısıyla asla müdahalesiz bir varoluşa sahip olamaz. Öyleki insanların canlarını, mallarını ve özgürlüklerini koruması görevi yüklenen devlet gerçekte bu saydıklarımızın en büyük düşmanıdır. Dolayısıyla anarşistlere göre toplumda devlet gibi zorba bir otorite bulunmamalı, toplum, devlet-dışı mekanizmalardan ibaret olmalıdır ve yargı ile güvenlik hizmetleri dahi şirketler tarafından sağlanmalıdır.

Liberteryenler radikal hoşgörü savunucusudurlar. Hoşgörü en basit anlamıyla bir düşünceye, davranışa vb. şeyleri onaylanmasa dahi müdahale etmemektir, müsade etmek demektir. Liberteryenlerin özgürlüğü temel değer olarak aldıklarını söylemiştim. Hoşgörü özgürlük için çok büyük bir anlama sahip olduğu için liberteryenler hoşgörü destekçisidirler. Liberteryenizm herkesin kendi işiyle meşgul olması, kendi hayatını yaşaması ve başka insanlara müdahale etmemesi gerektiğini savunur. Çünkü insanların özgür olabilmesi için kendi seçimlerini yapması gereklidir, herkesin hoşgörüsüz ve dolayısıyla müdaheleci olduğu bir toplumda insanların özgür olduğundan pek bahsedilemez. Kimileri belki "iyi", "erdemli" ve "namuslu" bir yaşam tarzı seçecektir. Kimileri ise belki "kötü", "erdemsiz" ve "namussuz" bir yaşam tarzı seçecektir. Burada önemli olan kimin daha ahlaklı olduğu değildir, bu seçimleri kendisinin yapıp yapmamasıdır. Kaldı ki bir insanın kendine ait iyi bir yaşama sahip olması için kendi seçimlerini yapması ve yaptığı yanlış seçimlerin sonuçlarına katlanması gereklidir. Öteki taraftan fikirlere ve bu fikirlerin ifade edilmesi konusunda da hoşgörülü olunmalıdır. Çünkü, günümüzde gerçek sayılan fikirler geçmişte gerçek sayılan fikirlerin cesetleri üzerinden yükselmişlerdir. Gerçek, ancak fikirlerin serbest rekabeti yoluyla açığa çıkar, kimi fikirleri baskı altında tutarak ve sansürleyerek değil. Bir insana kendi seçimlerinden ötürü müdahale edilmemelidir. Hiçbir birey kendi hayatını yaşamak için başkalarından izin almak zorunda değildir ve başkasına zararlı olmayan hiçbir insan müdahaleye, baskıya ve şiddete maruz kalmayı haketmez.

Ayrıca liberteryenizm söz konusu ekonomi olduğunda devletten ziyade piyasa merkezli bir görüşe sahiptir. Eskilerin bir sözü vardır: eşyayı kontrol eden insanı kontrol eder. Serbest piyasanın varoluşu insanların hayatlarını devam ettirmelerine ve kolaylaştırmaya yarayacak araçlara sahip olmasını imkanlı kılar. Sosyalistlere görr özel mülkiyetin kaldırılmasıyla insanlar özgürlüğe kavuşacaktır ancak gerçekte tam tersine insanları devletin kölesi statüsüne getirecektir çünkü herşeyin devlete ait olduğu bir durumda devlete itaatsizlik açlıktan ölmekle eşdeğerdir. İnsanın özgür olması için devletten bağımsız bir yaşam alanına ihtiyaç duyar ki işte bu yaşam alanını da özel mülkiyet sağlar. Yani liberteryenler, serbest piyasalı bir ekonominin özgürlüğe müsade edeceğine inandıkları için desteklerler, ancak bu inançla sınırlı kalmazlar. Onlara göre ekonomi bir grup insanın kararlarıyla işleyecek bir makine değildir. Ekonomi bir ekosistem gibi işler. Bundan ötürü ekonominin olumlu sonuçlar üretmesini istiyorsak devletin onu kontrol etmesine ve müdahalesine karşı çıkmamız ve ekonomiyi kendi işleyişine bırakmamız gerektiğini söyler liberteryenler. Piyasa merkezli ekonomilerin olumlu sonuçlar üretme konusunda ki başarısı göz ardı edilemez. Öyle ki dünyada ki aşırı devletçiliği ile tanınan sosyalist rejimlerin varolmak için teker teker ekonomi üzerinde ki kontrollerini azaltarak piyasanın oluşmasına ve işlemesine müsade ettiklerini görebilirsiniz.

Toparlamak gerekirse, liberteryenizm insan özgürlüğü en üst değer olarak gören ve çeşitli konularda ki tutumunu bunun üzerine inşa eden özgürlükçü bir ideolojidir. Esasen bireycidir ve insanlar arasında ki ilişkilerin zorbalığa değil gönüllülüğe dayanması gerektiğini savunur. Bundan ötürü genel olarak devletten pek hoşlanmaz ve devleti savunan liberteryenler olmasına karşın onlarda devleti sınırlı, küçük olması kaydıyla savunmaktadır.

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst