Kutsalla içsel çatışma

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Kutsalla içsel çatışma başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,619 kez görüntülenmiş, 46 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Kutsalla içsel çatışma
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Peki insan neden üzülür, acı çeker ?

İnsan olamayacak İMKANSIZ şeyleri oldurmaya çalışır.

İstedikleri olmayınca başlar kendine eziyet etmeye.

Bu neden böyle değil , şu neden böyle derken hep kendine eder.

Halbuki eğer herkesin istediği olabilseydi ..... ederdi.

Belki de 'var' ederdi.

Var ve yok etmek. Fromm'un yıkıcılığı sorguladığı bir kitabı var.

'Bir Kızıderili olsaydın '

Bak şimdi
Bir Kızıderili olsaydın şefi bir patron gibi deneyimlemezdin. Bir büyük, yol gösterici gibi görürdün..

Başka kabilelere bakardın ve onlarında şefleri ve bir çok şef olduğunu görürdün ve tüm bunları yöneten bir ulu şef bulamazdın ortak bir doğa görürdün

Bir Aborjin olsaydın? da...

Bir çocuk maddi koşulları, iyi yada kötü olması anlamında anne babasını sorgular ve der ki: benim neden diğeri gibi bir yaşamım yok.
Ama bir Aborjin ve Kızılderiliysen doğa ortaktır; tüm şefler ve tü mann-babalar birbirine benzer, hepsi neredeyse iyidir yani benim şefim ve kabilem, annem o olsaydı başka olsaydı demeye bile ihtiyaç duymazsın; başak bir dünay istmezsin, barışındırı.
Tam bir eşitlik ve tam bir benzerlik duyumsar ve hissedersin.
Herkesin yemeği benzerdir herkesin atı aynıdır. At sahibi olmak için başkan yoktur.

Şimdi bir başkan bizi yönetiyor. Ülkeleri başkanlar yönetiyor ama bir ölçü de biz seçiyoruz değil mi?
Başkan bizi sınırlayabilir yaşamı sınırlayabilir kurallar koyabilir ve bir ölçüde de yönetebilir ama tüm yaşamıma hakim olamaz değil mi? Beni o denetleyip belirleyemez..

Kralları düşün.. Bir krallık sınırlıdır ama sarayda soytarı değil dağda çiftçiysem tüm emirleri kraldan almam ve kralla tek sorunum hasat vergisi ve bazen asker gönderip yakıp yıkmayacağı ve doğamla varoluşumla çatışmamsa yağmacı olup olmayacağı...

Şimdi varoluşun bir yüzü de böyle olsun...

Bu tek başkan mutlakiyetine saplantıya biz felsefi monoteizm diyoruz.

Varoluşun mutlak bir başkanı olduğuna kanma onun bizi ve tüm herşeyi belirlediğini sanmaya. Hayır.
Varoluşta da sınırlı gerçek ve gerçekliklerde evet buna benzer temsiller olabilir ama bizce bu tüm varoluşu temsil etmez.

Şu an bu gezegende böyle bir gerçek olması bu tüm varoluşun öyle yönetileceği anlamına gelmez. Arabistan'ı kral yönetiyor ama Küba'yı değil.

Buna kader deniyor. Ölüyor kurtuluyoruz diye umuyoruz. Ölümü tam bir kurtuluş olarak ele alıyoruz bu yüzden çok fazla kargaşa yok biz de ..

Dünyadaki gerçeklikle tüm ontolojiyi ve tüm kozmolojiyi ,tüm gerçekliği ele alamazsın. Dünya bir ülke. Belki de başka ülkeler var.

Varoluşun bizce gücünün nihai asıl bir merkezi yok. Güç bir yer de elde sonuç olarak, nihai olarak, merkezlenmiyor. .

Buralarda bu dünyada tanrı olabilir bu her yerde olacağı anlamına gelmez.
ve bazılarımız başkanlara rağmen kendi yoluna gidiyor.

'Özgürlük Üzerine'

Küçük prensin küresini/gezegenini hiç duydun mu?

Ben eskiden imgesel düşünsel uygulamalar yapardım. Kendimi yalnız tekil hissetme üzerine denediğim şeyler olurdu.
Bir korodaki insanlar beraber şarkı söylerler ve tüm Kızılderiler birbirine benzer renkleri aynıdır.

Bu Küçük Prensin gezegeni gibi bir şeyin üzerini onlarca yüzlerce insanla dolduralım. Hepsi birbirine benzer ve yakın olsun.
Beraber şarkı söylesinler ve kendimizi onlardan biri düşleyelim, hiç bir fark olmadan.
Sesimiz aynı çıkıyor ve görüntümüz aynıdır hiç bir fark yalnızlık ve ayrılık yoktur,

Diğer bir örnekte hepsi kenetlenip dış uzaya bağırsınlar boşluklara ses gönderiyorlar. Her yönden bir küreden. Bilirsin . Küçük bir gezegenleri var. Küçük Prensin gezegeni küpküçüktür.

İşte bu özgürlüktür
ve bir şeyleri istediğin varetmeye oldurmaya çalışmadığın buna ihtiyaç duymayacağın daha fazlası bir andır.
Yani özel bir durumu varedebilseydim buna benzer bir şeyi önce vareder deneyimlerdim.

Ben müzik ve sese dönüşmek ,özellikle sese dönüşmek ;sesin içine karışmak gibi bir duygu ;ses olmak isterdim ya da içinde olmak gibi bir duygu isterdim bazen.
Bazen de şimşek gibi bir şey düşlerdim. yani resmen ışığın içinde olmak/olması gibi bir şey.
her yandan şişekler çakması ve bunların içinde olmak, bunların üzerine ve içine çakması gibi şeyler düşlerdim/isterdim bazen şimdilik olmuyor gibi..

Işık sadece ışık:... Sadece ateşten bembeyaz bir ışık istiyorum tek ihtiyacım bu..
Sesten bir ışık, ışıktan bir ışık ve ateşten bir ışık..
 
M

Mantıksız2022

Ziyaretçi
Müslüman olduğunu söyleyenlerin çoğunluğu aslında bu din gibi hurafelerin yalan olduğunu farkında. İçsel bir kavga yaşadıklarını biliyorlar.
Sabahları güneşe, ve akşam yıldızlara bakıp içten içe "allah semadaysa nasıl olurda gökte devasa yıldızlar ve güneş olabilir?" diye soruyorlar.
Birde geçen yaşadığım olayı anlatayım.
Geçen gece yaşadığım kasaba da elektrikler kesildi ve yıldızlar görünür hale geldi. Bu inanılmaz güzel manzarada şunu düşündüm;
Bir insan(dindar) nasıl olurda bu sonsuz evrende kendini bu kadar değerli görebilir? Evrenin yaratıcısı neden küçücük insanı ciddi alıp din kitap filan göndersin?
Bu düşünceden yola çıkarak anladım ki dindar psikolojisi ile şizofren psikolojisi arasında hiçbir fark yok.
Yani bana göre ikiside sonsuz evrende kendine üstünlük biçen şizofreni türleri.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Eğer İslam yani din hurafeyse niye yaşıyoruz ki ? Kim bizi yolladı bu dünyaya ? Cevabın varsa söyle de biz de aydınlanalım.

Yok eğer doğmadan önce
- Ben şu dünyaya bi gideyim adım şu babam su kişi olsun iki gözüm iki kulagım olsun diye plan yapıp kendin bu dünyaya geldiysen sana sözüm olmaz tabii....
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Eğer İslam yani din hurafeyse niye yaşıyoruz ki ? Kim bizi yolladı bu dünyaya ? Cevabın varsa söyle de biz de aydınlanalım.

Yok eğer doğmadan önce
- Ben şu dünyaya bi gideyim adım şu babam su kişi olsun iki gözüm iki kulagım olsun diye plan yapıp kendin bu dünyaya geldiysen sana sözüm olmaz tabii....
8 fırın ekmek yersen fırıncı olamıyorsun ,sorun ekmek üretimiyle ilgilenmemen.
 

MooN

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
27 Kas 2021
Mesajlar
95
Tepkime puanı
33
Puanları
18
Konum
Dünya'dan uzak
Hangi Felsefe Akımına Yatkınsınız ?
Varoluşçuluk
Müslüman olduğunu söyleyenlerin çoğunluğu aslında bu din gibi hurafelerin yalan olduğunu farkında. İçsel bir kavga yaşadıklarını biliyorlar.
Sabahları güneşe, ve akşam yıldızlara bakıp içten içe "allah semadaysa nasıl olurda gökte devasa yıldızlar ve güneş olabilir?" diye soruyorlar.
Birde geçen yaşadığım olayı anlatayım.
Geçen gece yaşadığım kasaba da elektrikler kesildi ve yıldızlar görünür hale geldi. Bu inanılmaz güzel manzarada şunu düşündüm;
Bir insan(dindar) nasıl olurda bu sonsuz evrende kendini bu kadar değerli görebilir? Evrenin yaratıcısı neden küçücük insanı ciddi alıp din kitap filan göndersin?
Bu düşünceden yola çıkarak anladım ki dindar psikolojisi ile şizofren psikolojisi arasında hiçbir fark yok.
Yani bana göre ikiside sonsuz evrende kendine üstünlük biçen şizofreni türleri.
Basit bir örnek vereyim bir çocuk düşünün oyun oynayan.. bu çocuk önce hangi oyuncaklarla oynayacak bunu seçiyor sonra oyunun konusunu belirliyor kurallarını oluşturuyor ve oyuncakları kendi istedigi gibi yönlendiriyor bunu da eğlenmek için yapıyor öyle degil mi ? simdi bunu Yaradan a uyarlayacak olursak oyuncaklari yarattığı insanlar ve tüm evren koyduğu kuralları var ve insanlari yazdıgı senaryoya yani kadere göre yönlendiriyor tüm bunları kendi istedigi icin yapiyor ve kullarından istedigi tek şey ona ibadet etmeleri bunu Kur'an-ı Kerim de apaçık belirtiyor furkan suresi 77. Ci ayette şöyle der Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak.” görüldügü üzere dünyaya gelmemizdeki tek amaç Allah' a ibadet etmektir bunu inkar edenler için dunyada ve ahirette azap vaadediliyor...
 

MooN

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
27 Kas 2021
Mesajlar
95
Tepkime puanı
33
Puanları
18
Konum
Dünya'dan uzak
Hangi Felsefe Akımına Yatkınsınız ?
Varoluşçuluk
Müslüman olduğunu söyleyenlerin çoğunluğu aslında bu din gibi hurafelerin yalan olduğunu farkında. İçsel bir kavga yaşadıklarını biliyorlar.
Sabahları güneşe, ve akşam yıldızlara bakıp içten içe "allah semadaysa nasıl olurda gökte devasa yıldızlar ve güneş olabilir?" diye soruyorlar.
Birde geçen yaşadığım olayı anlatayım.
Geçen gece yaşadığım kasaba da elektrikler kesildi ve yıldızlar görünür hale geldi. Bu inanılmaz güzel manzarada şunu düşündüm;
Bir insan(dindar) nasıl olurda bu sonsuz evrende kendini bu kadar değerli görebilir? Evrenin yaratıcısı neden küçücük insanı ciddi alıp din kitap filan göndersin?
Bu düşünceden yola çıkarak anladım ki dindar psikolojisi ile şizofren psikolojisi arasında hiçbir fark yok.
Yani bana göre ikiside sonsuz evrende kendine üstünlük biçen şizofreni türleri.
Kur’an-ı Kerim semanın yedi tabaka olarak yaratıldığını çok ayetlerle bildirir. “O ki, yedi göğü tabaka tabaka olarak yarattı.” (Mülk, 3)

Aynı suredeki şu ayet ise, yıldızlar âlemini dünya seması olarak vasıflandırır:

“And olsun ki, dünya semâsını kandillerle süsledik.” (Mülk, 5)
Modern astronomi ve astrofizik, kâinatta kusursuz bir nizamın, yıldızlar, galaksi ve gezeğenler arasında ince hesaplı, büyük bir bilgiyle işlenmiş fevkalade tanzim, tedbir ve dengelerin bulunduğunu göstermektedir. Semanın içindekiler, en küçük gezegenler ile yıldızlardan en büyük galaksilere kadar bir denge durumu biçiminde birbirlerinin çevrelerinde dönerek yol almakta ve birbirlerinden açılıp genişleyerek boşlukta yolculuklarını sürdürmektedirler. Kur'an-ı Kerim'de bu gerçek "Göğü kuvvet (enerji) ile kurduk ve muhakkak biz onu genişletenleriz" (ez-Zariyât, 51/47) denilerek dile getirilmektedir. Yine Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın gökleri yedi kat olarak yarattığını, bunların mükemmel bir düzen içerisinde yaratıldığını; yaratılışlarında düzensizlik, çatlak ve kusur olmadığını (el-Mülk, 67/3-4); göklerin ve yerin yaratılması, insanların yaratılmasından daha büyük ve hesaplı olduğu, insanların çoğunun bu büyük yaratılışın farkına varamayacakları (el-Müminûn, 23/57) bildirilir. Demek ki yıldızlar ve galaksiler... Yüce Allah'ın azametini ve kudretinin büyüklüğünü ilân etmeleri için yaratılmışlardır. Yine "O, yıldızları, kara ve denizin karanlıklarında yol bulasınız diye sizin için yaratandır" (el-En'âm, 6/97).

Yine Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah Arşa istiva edendir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir.) [Hadid 4]

(Doğu da batı da Allah'ındır. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü oradadır.) [Bekara115]

(Allah her şeyi kuşatmıştır.) [Nisa 126]
Bu durumda Allahın hiç bir mekana ihtiyaç duymadığı her an her yerde bulundugu sadece semadadır görüşünün de yanlış olduğunu söylemek de zor değil
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Eğer İslam yani din hurafeyse niye yaşıyoruz ki ? Kim bizi yolladı bu dünyaya ? Cevabın varsa söyle de biz de aydınlanalım.

Yok eğer doğmadan önce
- Ben şu dünyaya bi gideyim adım şu babam su kişi olsun iki gözüm iki kulagım olsun diye plan yapıp kendin bu dünyaya geldiysen sana sözüm olmaz tabii....

Adem hep senin sucun yemeyecektin elmayi.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst