Kuran'da insanın tanımı: Beden + ruh

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde ozkanates tarafından oluşturulan Kuran'da insanın tanımı: Beden + ruh başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,661 kez görüntülenmiş, 54 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kuran'da insanın tanımı: Beden + ruh
Konbuyu başlatan ozkanates
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ozkanates

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
.
"Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere "Âdem'e secde edin" dedik." Araf 11​
Yaratılan ve biçimlenenler tekil değil çoğul. Adem tekil bir ad değil, topluluk adı.

"Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere "Âdem'e secde edin" dedik." Araf 11
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." Hicr 29​
Adem, bir bedene üflenecek ruhların topluluk adı.

"Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik[SUP]1[/SUP], sonra da meleklere "Âdem'e secde edin" dedik[SUP]2[/SUP]." Araf 11
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp[SUP]1 [/SUP]ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın[SUP]2[/SUP]." Hicr 29​
1- Fizyolojik evrim ile beden, homo sapiens seviyesine ulaşınca,
2- Allah’ın kendi ruhundan ruhlar (adem), bu bedenlere bağlandı.

"O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı[SUP]1[/SUP]. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar[SUP]2[/SUP].” Araf 22, Taha 121​
1- Üreme organlarının kendilerine açılması... cinsiyetsiz ruhların, cinsiyetli bedenlere bağlanması.
2- Bedeni örtme, giyinme. Daha önce giyinmiyorlardı çünkü madde bedenleri yoktu.

Biz de ruhumuzu ona göndermiştik de o kendisine sapasağlam bir insan şeklinde görünmüştü.” Meryem 17
"Onu, amaçlanan düzgünlüğe ulaştırıp ruhumdan içine üflediğim zaman, önünde hemen secdeye kapanın." Hicr 29
Meryem'in oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır.” Nisa 171​
İnsan = bedenlenmiş ruh.

Hani Rabbin, ademoğullarından[SUP]2[/SUP], bellerinden zürriyetlerini[SUP]3[/SUP] alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?[SUP]1[/SUP]" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz[SUP]2[/SUP]." demişlerdi.” Araf 172​
1- Rabbin (eğiten, daha iyiye daha güzele klavuzlayan, tekamül ettirenin) tekamülü ruhlara sorması.
2- Ademoğulları, 3- Bedenlenerek, 4- Tekamülü kabul edenler.

Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne[SUP]1[/SUP] çevirip attık.” Tin 4-5
"Nihayet onları kandırarak aşağı çekti[SUP]1[/SUP]. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı[SUP]2[/SUP]." Araf 22
"Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak[SUP]3 [/SUP]inin[SUP]1[/SUP]. Yeryüzünde[SUP]2[/SUP] belirli bir süreye kadar mekân tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür."" Araf 24​
1- "Cennetten yeryüzüne inin” değil, "inin/aşağı/düşüğe": “İnme” halde… ruh (adem) halinden...
2- Madde alemde bedenlenerek (insan), 3- Cahil ve zalim halden tekamüle başlama.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Neden Cennetten düşürüldük veya sizin yorumunuzla aşağı/düşüğe düşürüldük sizce ? İrade sahibi yaratıcı varlığı yaratmışsa hedefinide belirleme hakkına sahiptir elbet. ancak madem felsefe sitesindeyiz :) kafkanında dediği gibi cennette yaşamak üzere yaratılmışken yazgımız neden değişti sizce?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sonuçta, sizi en başta tüm bu karmaşanın içine atan şey seksti! - Kasyopya Deneyi;

Kasyopya Deneyinden benzer konularla ilgili alıntılar ve derlemeler yaptım;
S= Soran ; C=CEvaplayan ; (Burada cevaplayanın (bilgi kaynağı) gelecek (geleceğimiz-kendi geleceğimiz) olduğu belirtilir;)

(Başla

S: (L) Adem ve Havva gerçek insanlar mıydı?
C: Hayır.

S: (L) Bir insan grubu muydu?
C: Cazibeye kapılma değildi, bir düşünce kalıbı değişimiydi.

S: (L) Bu insanlar kimdi veya neydi? Hangi ülkede yaşıyorlardı?
C: Tüm insanlar. Boyut sınırından geçiş.

S: (L) Yani bunun bir boyut geçişi veya birleşimi sırasında mı meydana geldiğini söylüyorsunuz?
C: Evet.

------

S: (L) Adem ve Havva, bilgi ağacının meyvelerini yerken kendilerini esaretten kurtaracak bilgiyi elde etmeye mi çalışıyorlardı?
C: Adem ve Havva sembolik.

S: (L) Kertenkeleler geldiğinde Adem ve Havva birine esir miydiler?
C: Hayır. Özgürdüler. Adem ve Havva'nın sembolik hikkayesi yanlış bilgiye cezbolma hikayesidir. İyi ve kötünün bilgisinin ağacı, odaklanmış, sınırlandırılmış bilgiydi.

----

S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.

S: (L) Havva'nın bilgi ağacının meyvesini yemesi ne anlama geliyor? Bunu yapmak için ne yaptı?
C: Yanlış tarafla arkadaşlık yaptı?

S: (L) Burada arkadaşlık ne anlamda?
C: Havva sembolik.

S: (L) Neyi sembolize ediyor?
C: Dişi enerji.

S: (L) Dişi enerji yanlış tarafla arkadaşlık ettiğinde ne yaptı?
C: Bir miktar bilgi ve güç kaybetti.

S: (L) Kutsal Kitap'ta, 'Tanrı dedi di, şimdi onlar hayat ağacının meyvesini alacak ve sonsuza kadar yaşayacaklar.' şeklinde bir bilgi var. Bu ne anlama geliyor? Bu meyvenin yenmesi Tanrı'yı neden korkuttu?
C: Korkutmadı.

S: (L) Hayat ağacının meyvesi neydi?
C: Sınırlanma.

S: (L) Ebedi hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlanma olabilir ki?
C: Kavramsal olarak sınırlı.

S: (L) Şunu bilmenizi isterim ki bu pek anlamlı değil.
C: Anlamlı. Dikkatlice düşünün.

S: (L) Hayat ağacının meyvesi nasıl sınırlandırıcı olabilir?
C: Tek bir kaynağın tüm bilgiyi içerdiğine inanmak gerçekle çelişiyor.

S: (F) Eğer buradaki kavram bilgi ağacının meyvesinin yenmesinin tüm bilgiyi sağladığı ise, o zaman kişi yanılmış oluyor çünkü hiçbir belirli bilgi kaynağı tüm bilgiyi sunamaz. Bu yüzden kişi bu aldanmaya inandığında, kendini bir tuzağa sokmuş oluyor. Ve böylece insan ırkı çeşitli şekillerde yansıyan aynı sorunla zehirlenmiş oluyor: kişi gerçeği pek çok farklı yollardan arayacağına tek bir yoldan arıyor ve çok karmaşık konu ve soruların çok basit cevapları olduğuna inanıyor.
S: (L) Cennet bahçesine tekrar girilmesini engelleyen yanan kılıç neydi?
C: Tuzağı simgeliyor.

S: (L) Onu biz mi koymuş olduk?
C: Evet.

S: (L) Cennet nerdeydi?
C: Dünya.

S: (L) Tüm dünya Cennet miydi?
C: Evet.

S: (L) Cennet'teki düşme, veya cennet halinin kaybedilmesine eşlik eden bir afet oldu mu?
C: Evet.

S: (L) Ne tür bir afet?
C: Kometler.

S: (L) Cennet halinin kaybedilmesiyle Kertişler insanlığın yönetimini ele mi geçirdi?
C: Evet.

S: (L) Cennet'teki yılanın gerçek kimliği neydi?
C: Kertenkeleler.

---

S:(L) Bilmiyorum. Bu ilüzyonların bize nasıl zorlandığından, bizim bunları nasıl algıladığımızdan bahsedebilir misiniz biraz?
C: Eğer biri bir kapıyı açarsa ve sen de açılan kapıdan bir küp altın görürsen, altına ulaşmadan önce, kapının arkasında gizlenmiş zehirli bir yılan olup olmadığını düşünür müsün?

S:(L) Altın neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya cezbolma.

S:(L) Kapı neyi simgeliyor?
C: Sınırlanmaya açılış.

S:(L) Bir küp altın olarak temsil edilen sınırlanma, aslında göründüğü şey değil miydi? Bu bir kandırma mıydı?
C: Yılan nedir?

S:(T) Kertenkeleler? (J) Tehlike. (L) Tamam, kapıyı kim açtı? (J) Biz.
C: Hayır.

S:(L) Kapıyı açan biz değildik, doğru mu?
C: Evet.

S:(T) Kapıyı kim açtı?
C: Kertenkeleler.

S:(L) Yılan kimdi?
C: Dikkatsizce cazibeye teslim olmanın sonucu; yani, bakmadan atlamak.

S:(J) Yani dikkatli olmamız gerekiyor. (T) Yılan neydi? (J) Cazibeye teslim olmanın sonucu... (L) Yani diyorsunuz ki, cennetteki cezbolma hikayesi, insanoğlunun cezbedilerek bu realiteye yönlendirilmesinin hikayesiydi. İyi ve Kötünün Bilgisi Ağacı'nın meyvesinin yenmesi de...
C: Cazibeye teslim olmaydı.

S:(L) Ve bu bir kandırmaydı...
C: Hayır! Kandırma yok!

S:(L) Ama burada dönen birşey var. (T) Tuzak mı?
C: Hayır! Tuzak da yok. Seçmeseydiniz, özgür iradenize müdahale edilemezdi.

S:(T) Bir saniye. Olayın mantığını kaçırıyorum. Düşüşten önce biz kimdik?
C: 3'üncü yoğunluk BH.

----

S: (L) Tamam. "Düşüş" yaşandı. Görünüşe bakılırsa ve bazı arkeolojik çalışmaların da gösterdiği gibi binlerce yıl boyunca varoluşlarına huzur hakim oldu ve tanrıça ya da dişi yaratıcı güçlere tapınılan güzel bir tarım toplumu vardı. En azından, günümüzdeki kitapların pek çoğunun anlattığı bu…
C: Hayır. Bu olaylar sizin ölçümünüzle 309000 yıl önce oldu. "Modern insan" adını verdiğiniz soyun ilk prototipi yaratıldığında yani. Kontrol odakları için bedenler hazırdı, sadece içine "atlamayı" kabul edecek doğru ruh matriksine ihtiyaç vardı.

S: (L) O halde, bahsettiğiniz bu zamandan önce, yani bu Cennetsi durumdan önce …
C: 4. Yoğunluk gibiydi daha çok.

S: (L) Ama bu fizikselliğin bir derece de olsa olduğunu ima ediyor. Günümüzdeki insanlarınki gibi görünen bedenler anlamında bir fiziksellik söz konusu muydu?
C: Pek değil.

S: (L) Bu düşüş öncesi neye …
C: Cevaplayamayız çünkü anlayamayacğınız kadar karışık.

S: (L) Bu, şu anlama mı geliyor: Yaşananlar, gerçekleşeceğini varsayarsak, 4. Yoğunluk varlıkları olarak geçeceğimiz muhtemel bedenler de yine anlayamayacağımız kadar karmaşık mı? Diyorsunuz ki, bu düşüş öncesi 4. Yoğunluğu andıran durum fiziksel bedenler bakımından anlayamayacağımız kadar karmaşık. Eğer 4. Yoğunluğa geri dönmek bir şekilde 4. Yoğunluktan gelmek gibiyse geri döneceğimiz durum anlayamayacağımız kadar karmaşık, öyle mi? Bu, daha önce bahsettiğiniz fizikselliğin çeşitliliği mi?
C: Evet.

S: (L) O halde, bu düşüş öncesi durumda herhangi bir şekilde Yaratıcıya tapınma ya da dini bir aktivite var mıydı, bu Cennetsi, 4. Yoğunluk durumunda?
C: Kişi, konuyla ilgili ipuçlarına sahipse buna gerek yoktur.

S: (L) Tamam, bu insanlar vardı, Cennetten düştüler, ama bazı açılardan orijinal kavramlara oldukça yakındılar hala. Anlattığınız gibi, fiziksel bedenlere girdiler. Evrene dair kavrayışlarının derecesi neydi? O noktada anlayışlarını biraz olsun koruyabilmişler miydi?
C: Ciddi bir kafa travmasından sonra kişinin anlayışı nasıl olursa, mevcut durumunuzda normal anlayışınıza uygun anlatmak gerekirse.

S: (L) O halde, travmatize oldular; belki bölük pörçük bir şeyler hatırlıyorlar ama bir anda büyük bölümünü yitirdiler. İnsanlık, pek çok milenyumdur süren bir çeşit "koma" durumunda bile olabilirdi ama uyandıktan sonra, kafalarında dönüp duran o bölük pörçük bilgilerle, parçaları bir araya getirmeye başlayabilirlerdi. O halde, hepsini bir araya getirmeye başladılar. Etraflarını saran kozmozla ilgili olarak bir araya getirdikleri ilk parça neydi?
C: Seks.

S: (L) Seksle ilgili olarak ne karar verdiler ki? Yani, demek istediğim seks zaten vardı, yapıyorlardı vesaire. Kastedilen bu mu ? Yoksa kozmozu seks olarak mı algılamaya başladılar?
C: Daha çok birincisi. Sonuçta, sizi en başta tüm bu karmaşanın içine atan şey seksti! Yaptıkları pazarlama işini gözünüzün önüne getirin: " Bakın, ne kadar eğlenceli! Denemek ister misiniz?!? Hay aksi, size geri dönüş olmadığını söylemeyi unuttuk!"

S: (L) Gerçekten anlamakta zorlanıyorum. Bir şekilde hep ima edilen önemli bir konu, tamam, biliyorum. Ayrıca bütün dinlerde ve mitolojilerde doğrudan sözü de ediliyor ama seksin mekaniği nasıl olur da bir "düşüş" e neden olur anlamıyorum. Ne tür bir enerji üretilmektedir? Nasıl üretilmektedir? Bu enerjinin kullanımı yada yanlış kullanılımı nasıl kavramsallaştırılır?
C: Fiziksel anlamda bir tür kendi kendini tatmin kavramının sunuluşu.

S: (L) Pek çok kere, ideal olanın, fiziksellik ile ruhsallığın mükemmel bir dengede olmasıdır demiştiniz. Pek çok kere söylendi bu. Şimdi, fiziksel bedenin kendini tatmini nasıl olur da kişinin tuzağa düşmesinin mekaniğini oluşturur? Güzel bir şeye bakmak da haz değil midir? Güzel bir şeye bakmak, müzik gibi güzel bir şeyi dinlemek, sevilen kişinin teni ya da ipek gibi dokunması zevk veren bir şeye dokunmak yanlış mı, günah mı ya da düşüşün bir şekli mi? Üstelik insanoğlunun zevk aldığı bu tür şeyler çoğu zaman onları spiritüel bir hale yükseltir.
C: Burada anahtar olan sahip olmak.

S: (L) Ne demek istiyorsunuz?
C: KH'de sahip olursunuz.

S: (L) Burda söylemeye çalıştığım bu…
C: Eğer güzel çiçeklerin, ipeğin ya da bir başkasının teninin yanından geçip sahip olmanın peşine düşmezseniz…

S: (L) Bana öyle geliyor ki seks de dahil olmak üzere tüm bunları sahip olma ihtiyacı ya da arzusu olmadan, sadece vermek amacıyla deneyimleyebiliriz. Ki bu durum neden bir "düşüş" nedeni oluyor hala anlamıyorum.
C: Eğer arzulanıyorsa, o zaman mekanizma vermek üzerinden işlemez. Mideye vermek iyi olur düşüncesiyle mi çikolata yersiniz?

---

S: (L) Daha açık, lütfen.
C: Sizin ölçümünüzle 7000 yıl önce sizler bir çölde yada büyük bir ormanda yaşıyorken, bu sürüngen "ahbaplar" gümüşi nesneler içinde gökyüzünden inip binlerce yıl sonrasından teknoloji harikaları gösterip, bir de tüm bunların üstüne, size kalkülüs, geometri ve astrofizik öğretseler, etkileyici olmaz mıydı?!?

S: (L) Aslında olan bu muydu?
C: Evet.

S: (L) Aslında, insanlığın tarihini yazmaya çalışma meselesinde çözmeye çalıştığım sorunlardan biri de bu. Anladığım kadarıyla ya da şöyle diyeyim; literatürden anlamaya çalıştığım kadarıyla, " Cennetten Düşüş" öncesinde insan soyu 4. Yoğunluk durumunda yaşıyormuş, bu doğru mu?
C: Yarı yarıya doğru .

S: (L) Lütfen biraz daha spesifik olun.
C: 4. Yoğunluktaki başka bir gerçeklik, zaman/uzay sürekliliği vs gibi.

S: (L) Peki, o halde döngünün bir parçası olarak bu alan değişti; çeşitli seçimler yapıldı: tabiri caizse insan soyu "altın" ın peşinde kapıdan içeri girdi ve yine tabiri caizse "dişi enerji" yanlış tarafa yönlendirildikten sonra, Kertişlerle ittifak kurdu. Söylediğiniz şey bu. Bunun bazı sonuçları oldu: DNA parçalanması, DNA'nın ilk on unsurunun yokoluşu, beynin yarımkürelerinin birbirinden ayrılması…
C: Bunun tek bir sebebi var: Çamurun içerisinde oynarsan kirlenirsin.

S: (L) İnsanı çamurda oynamaya iten neydi? Ne oldu da buna karar verdiler? Bir keresinde "arzu bazlı dengesizlik" demiştiniz bunun için. Neye duyulan arzuydu bu?
C: Artmış fiziksellik.

S: (L) Artmış fizikselliğe duyulan arzunun gayesi neydi?
C: Duyumsama.

S: (L) Duyumsama nasıl tecrübe edildi ki bu varlıklar fizikselliklerini arttırırlarsa daha fazlasını yaşayabileceklerini mi düşündüler?
C: Tecrübe etmediler, demonstre edildi. [ Ç.N: demonstre etmek, temelde göstermek anlamına gelmekle beraber, bir şeyin nasıl işlediğini açıklayacak şekilde göstermek gibi ince bir anlam taşır.]

S: (L) Nasıl ve kim tarafından?
C: Bilmiyor musunuz?

S: (L) Kertişler?
C: Temel olarak.

S: (L) Ne şekilde demonstre edildi peki? Şöyle mi dediler: " işte burda, bakın, bir deneyin!" ya da şunu sorayım: bu demonstrasyon göstererek veya yaparak mı gerçekleştirildi?
C: İkincisi daha yakın.

S: (L) Yapıyorlar, deneylerde bulunuyorlar, oyunlar oynuyorlar ve şöyle mi diyorlardı: " Bakın, ne yapıyoruz, harika bir şey, gelip denemek istemez misiniz?"
C: Pek öyle değil. Daha çok şöyle: "Bu sizin olabilir."

S: (L) "Bu sizin olabilir" dediklerinde bu kadar arzu edilir görünen neydi?
C: Hayal gücünüzü kullanın!

----

S:(L) Tüm cinsel ifade şekilleri arasında, 4'üncü yoğunluğa daha hızlı olarak ilerleme olasılığı en yüksek olanı hangisi?
C: Cinsellikten tamamen uzak oluş.

S:(D) O zaman benim durumum iyi! [Gülüşme] (V) Neden cinsellikten tamamen uzak olmak, açıklayabilir misiniz?
C: Çünkü o zaman fizikselliğe olan arzularınızdan kurtuluyorsunuz.

S:(TR) Yani seks, insanı iyice 3'üncü yoğunluğa cezbeden bir 3'üncü yoğunluk eylemi. (L) Peki ikinci en olası cinsel ifade hangisi? [Gülüşme] (D) Benim durumum hallolduğuna göre şimdi sizin durumunuzu ele alabiliriz! (J) Önem sırasına göre... [Gülüşme]
C: Bir önemi var mı?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
S;L) Dünya gezegenindeki bedenlere giren ruhlar nereden geldi? Buraya gelmeden önce başka bir gezegendeki bedenlerde miydiler?
C: Bu grup değil.

S;L) Evrende bir yerlerde dolaşıyorlar mıydı?
C: Bir’le birlik halinde. Süper eski Lusifer, Düşen Melek, efsanesini duydunuz mu?

S;L) Lusifer kim?
C: Siz. İnsan ırkı.

S;L) İnsanların ruhları daha büyük bir ruhun parçaları mı?
C: Evet. Yakın. Bir. Tüm düşenler “zor yolu” öğrenmek zorundadır.

S;L) Fiziksel gerçekliği deneyimleme isteğinin aslında düşme eylemi olduğunu mu söylüyorsunuz?
C: Sizler parçalı bir ruh biriminin üyelerisiniz.

S;L) Fizikselliği istemenin “düşmek” anlamına gelmesi nasıl oluyor?
C: Kendi için, zevk.

Alıntı/Kaynak
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Hala o metinlerden bilgi çözmeye/çıkarmaya çabalıyorsunuz ve bu veri yeryüzünde yatıyor;
Ve işte ben bunu anlamıyorum;
O grup tüm bunları öğrenmek edinmek için kendini parçalıyor;
Evrenle / bilinmeyen ruhlarla konuşmak için bi tahta parçası ile iki yıl boyunca bıkıp usanmadan deneyler yapıyor;
1994 ten bu yana kesintisiz-aralıksız yayın sürdürüyor; iletişime açıklar ve dünyadalar; pes;pes;pes;
biz kimiz; bizler kimiz;
biz yorulduk, biz kimiz siz kimsiniz;
ne isterseniz onu yapın; ne isterseniz onu okuyun

yerde yatan gerçeği kaldıran yok, yarın yüzüne bakacağım senin- sizin
bu veriyi sahiplenin dostlarım, er geç; el verin - dil verin
;bi bakının okuyun, ölmezsiniz korkmayın;

dünya da tüm bu sorulara ve belki de benzerlerine-benzer içeriğe (ve belkide hatta dünya ve varoluş gerçeklerine) bu kadar açık ve net ve nitelikli cevap veren/sunan başka kanal kaynak yoktur;
Bana soruyorsanız bu kanal ve kaynak hepimizindir, geleceğimizindir; öyle olmalıdır;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113

S:(L) Yani ne yaparsan yap, ne düşünürsen düşün, bu enerji oraya gidiyor öyle mi?
C: Seks kuvvetli bir fiziksel arzudur.

S:(V) Büyük geçiş geldiği sırada seks yapan veya herhangi cinsel bir ilişkisi olan kişiler bu yüzden geçişi
gerçekleştiremeyecek mi? (L) Sanmam... (V) Bunu öğrenmek istiyorum. Bu doğru mu?
C: Hayır. İncil'inizde "Bin Yıl" olarak bahsedilen şey, geçişin 3'üncü yoğunluk yorumudur.

S:(L) Yani bir anlamda 4'üncü yoğunlukta bin yıl boyunca fiziksel varlıklar olarak yaşayacağız. Geçiş bu süre içinde
gerçekleşecek ve bu süre bittiğinde fiziğe olan iştahımızı geride bırakmış olacağız, öyle mi?
C: Yakın. Bazıları 4'üncü yoğunluğa hemen geçecek, bazılarının ise biraz daha "zamana" ihtiyacı olacak.

S:(T) Yani 4'üncü yoğunluğa geçtiğimizde ve hala fizikselken, ihtiyaç duyduğumuz besinleri yine 3'üncü yoğunluktan mı
edineceğiz?
C: Kısmen.

S:(D) Tamamen BH olsak bile mi?
C: Tamamen BH iseniz fiziksel besine ihtiyacınız olmaz.

---

S:(L) O üç güce dönelim. Pek çok ruhun fiziksel varoluşu arzuladığını söylediniz. Çok sayıda ruh bunu arzuladıktan sonra fiziksel varoluş nasıl gerçekleşti?
C: Önce maymunumsuydu.

S:(L) Sonra ne oldu? Bu maymunumsu varlıklar birden bire mi ortaya çıktılar? Ruhlar bu maymunumsu varlıklarla ne yaptılar?
C: Ruhlar transferle onları değiştirdiler.

S:(L) Neyin transferi?
C: Tohumlanan bedenlere ruhların transferi.
 

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Neden Cennetten düşürüldük veya sizin yorumunuzla aşağı/düşüğe düşürüldük sizce ? İrade sahibi yaratıcı varlığı yaratmışsa hedefinide belirleme hakkına sahiptir elbet. ancak madem felsefe sitesindeyiz :) kafkanında dediği gibi cennette yaşamak üzere yaratılmışken yazgımız neden değişti sizce?


Her kavram ancak kendi zıttıyla tanımlı.

O halde, Sonsuz Olan kendi sonsuzluğunu deneyimler ama bilemez, çünkü sonsuzun bilgisi ancak kendi zıttından, yani sonludan gelir.

İşte bu yüzden Sonsuz Olan kendi sonsuzluk mevhumunun zıttını, yani sonluları, bizleri yaratır.

Bu kendi sonlulukları sayesinde Sonsuz Olan... sonsuz isim ve sıfatlarının sonlu hallerini deneyimleyerek... kendi sonsuzluğunu bilir hale gelir.

Bu bilme hali, tek bir oluş olarak değil, sonluluğun/sonluların bitip tükenmeyen tekamülleri üzerinden sonsuz boyutta ilerler. Çünkü sonsuzluğun bilgisi de sonsuz olduğundan... sonsuz sayıdaki sonlular olan bizlerin her biri... Sonsuz Olan'ın...
- Sonsuz sayıdaki isim ve sıfatlarının her birinin,
- Sonsuz sayıda oranda örtülmesiyle oluşan,
- Sonsuz sayıdaki kombinasyonlardan biriyiz.

Böylece bu süreç sonsuza kadar devam eder.

Sonsuz Olan, sonsuz olduğundan, aslında Sonsuz Olan'dan başka bir varlık/yaratılmış da yok. Varlıklar/yaratılmışlar dediğimiz, Sonsuz Olan'ın isim ve sıfatlarının değişik kademelerde örtülmesiyle (nefsle) oluşmuş ilüzyonlar.

Bir sonlunun her deneyimlemesi, o sonlunun bilgisini arttırdığından, sonluyu oluşturan üstteki nefs, yani unutma perdesi giderek incelir. Ve o perde sonunda kalkar. Bu da sonlunun yeniden kendini bilmesi, yani sonsuzdan/kendinden başka varlık olmadığını, varlık diye bildiklerinin hepsinin sonsuzdan/kendinden ibaret olduğunu hatırlaması.
 

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Neden Cennetten düşürüldük veya sizin yorumunuzla aşağı/düşüğe düşürüldük sizce ? İrade sahibi yaratıcı varlığı yaratmışsa hedefinide belirleme hakkına sahiptir elbet. ancak madem felsefe sitesindeyiz :) kafkanında dediği gibi cennette yaşamak üzere yaratılmışken yazgımız neden değişti sizce?


: Panenteizm ya da Kamusaltanrıcılık, olduğu gibi kendisinin olduğunu, panteizmden farklı olarak ilk devindirici olan tanrının evren ve tüm varlıkları yarattığı ve evrene aşkın, evrenin bilincinde ve değişmez bir varlık olarak egemen olduğu inancıdır. Panteizmde her şey 'dır. Panenteizmde ise, her şey Tanrı'dan sudur etmiştir (oluşmuştur). tek amacı, oluştuğu Tanrı'ya dönmektir. Bunun da yolu tek evrensel yasa olan ( )'den geçmektir. Somut anlamda tanrının bütünleştiği evrenin ve varlıkların, evrim ile olarak değiştiği ve geliştiği, gelişimini tamamladıktan sonra dönüşün yine ve olan tanrıya olacağı bu geri dönüşte tekamülünü tamamlayan ruhların da tanrıya kavuşacağına inanılır. Panenteizme göre tanrı, hem değişmeyen (mutlak), hem de değişen (göreli) dir. Hem zamanın içinde, hem dışında; hem sonlu, hem de sonsuzdur. Aynı zamanda hem , hem ; hem neden, hem sonuçtur. - - - - - - - - - 'nın fikirlerinden destek alır.

Sonsuz, sonlu olan tarafından tam anlamıyla bilinemez.
Ama Sonsuz'un bilinebilir, anlaşılabilir, tasavvur edilebilir yönleri de vardır.
İşte evren dediğimiz enerji okyanusu...
Sonsuz'un bilinebilir, anlaşılabilir, tasavvur edilebilir yönlerini tezahür ettirmesidir.
Bu tezahür Sonsuz'un kendinden bir görüntüdür.
Kendi görüntüsü değildir, böyle görünmeyi dilediği için böyle görünür.
Kendisi ise hiç değildir, çünkü bir görüntüden ibarettir.
Aynadaki görüntünün hem olması, hem olmaması gibi, evren hem vardır hem yoktur.
Sonsuz'un aslını ise bilemeyiz.
Çünkü onun bilinebilir yönlerini zaten evren görüntüsünde görürken,
Evren görüntüsünde olmayan ise, zaten bilinemez, anlaşılamaz, tasavvur edilemez yönleridir.
Ona “O”, “Bilinmezin Bilinmezi” der ve bırakırız.

O halde bir Kuran beyanı olarak.. gördüğümüz herşey Allah'dır, O'ndan bir tezahürdür.
Ve o evren, tekamülde bir aşama, bir görüntü, geçici bir yanılsamadır.
Zatın kendisi değildir.

Bir tekamül ediyor:
"Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yeni bir iş ve oluştadır." Rahman 29
Bunu çokluğu yaratarak, oradaki tekamül ile yapıyor:
"O halde, bir iş ve oluştan boşalır boşalmaz yeni bir işe koyulup yorul!" İnşirah 7

Sonsuzluk, kendinden bazı bölgeleri perdelerle çevirip ayırıyor.
Perdenin içindeki kendisi, perdenin dışındaki kendisini bilemediği için,
Kendisinin ayrı bir varlık olduğu ilüzyonuna düşüyor.

Perdenin içindeki kendisi, kendi isteğiyle, bildiklerini unutunca,
Bunları "hatırlama" süreci, yani tekamül etme başlıyor.

Gökte bir yerde zannettiği kendine dönmeye uğraşıp duruyor.
Aslında ne bir gök var, ne de dönülecek bir kendi.
Tekamülün tamamlanması, perdenin kalkmasından ibaret.
Perde kalkınca perdenin içindeki kendisi görüyor ki, arayıp durduğu kendisiymiş.

Konunun topluca ve özlü ifadesi için: "Tanrı ile Sohbet", Neale Donald Walsch
 

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Neden Cennetten düşürüldük veya sizin yorumunuzla aşağı/düşüğe düşürüldük sizce ? İrade sahibi yaratıcı varlığı yaratmışsa hedefinide belirleme hakkına sahiptir elbet. ancak madem felsefe sitesindeyiz :) kafkanında dediği gibi cennette yaşamak üzere yaratılmışken yazgımız neden değişti sizce?


Cennette yaşamak üzere yaratıldık ve cennetteyiz zaten.
Cehennem, cennette olduğunu bilememe hali.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tutsaksanız gerçek sizi özgür kılar - Kasyopya Deneyi;

S: (L) Cennet'ten düşme ne kadar zaman önce oldu?
C: Yaklaşık 309000 yıl önce.
S: (L) Durum neydi... ne oldu... insanlığın durumu neydi?
C: İnanç kaybı, dış güçlerin etkisiyle bilgisel ve fiziksel sınırlanmalara neden oldu.
S: (L) Yılan veya 'ayartıcı' neyi temsil ediyordu?
C: Sizin Kertişler olarak bildiğiniz güçler; bu bilgiyi daha önce vermiştik.
S: (L) Sadece kontrol ediyorum!
C: İnanç, canım.
S: (L) İnanıyorum, sadece kontrol ediyorum.
C: Nasıl uygun görüyorsan.

---
[FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]S: (L) Sümerlilerin insanın yaratılışı hikayesine göre birileri bir tanrıyı öldürüyor, ve bu tanrının kanı ve parçalarını çamurla karıştırıyorlar ve daha sonra bunu gebelik tanrıçalarına veriyorlar ve insan ırkın bu şekilde doğuyor. Bu hikaye, 'grilerin' şu sıralar yaptıklarına çok benziyor. Birisi gerçekten bir 'tanrıyı' öldürüp ruhunu parçalara ayırarak insan ırkını mı yarattı?
C: Sembolizma ve yanlış olay sıralaması.
S: (L) Hikaye ne anlatıyordu? Gerçek olay neydi?

[/FONT][/FONT][FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]C: Kertenkele varlıkları, kendi beslenme amaçları doğrultusunda yaptıkları bir savaş sonucunda insan ırkını genetik olarak değiştirdi.
S: (L) Bu Sümer hikayelerinin bahsettiği olaylar ne zaman oldu?
C: Yaklaşık 309000 yıl önce.
S: (L) Yani o kadar uzun zaman önce oldu ki, hikayelerdeki gerçek silindi?
C: Yansımalar psişik hafıza kanalıyla nesilden nesile geçti.

[/FONT][/FONT]--

[FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]S: (L) İnsan ırkı, kölelik yapmak üzere genetik olarak düzenlendi mi?
C: Evet.
S: (L) Peki bu köleliliğin genetik mühendisleri kimlerdi?
C: Kertenkele varlıkları.

--

[/FONT][/FONT][FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]S: (L) Osiris döngüsü; Osiris'in bedeninin parçalanmasını DNA sarmallarının parçalanmasına benzetmek bakımından Kertişlerin insanlık üzerindeki faaliyetinin bir örneğini mi teşkil ediyor?
C: Yakın.
S: (L) Havva'nın yediği ve sonra Adem'e verdiği iddia edilen, İyi ve Kötü Bilgisi Ağacı'na ait meyve neydi?
C: Bilgi sınırlaması. Kodlama.

--
[/FONT][/FONT]
[FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]S: (L) Osiris döngüsünün gerçek manasını tanımlayabilir misiniz? Osiris'in öldürülerek bedeninin parçalanması neyi sembolize ediyordu?
c: Bilgi merkezilerinin çıkarılması.
S: (L) Neyin bilgi merkezlerinin çıkarılması?
c: DNA'nızın.
S: (L) Yani Osiris'in bedeninin parçalanması, bedenlerimizdeki DNA'nın parçalanmasını temsil ediyor?
c: Kısmen. Aynı zamanda bilgi kapasitesinin azalması anlamına geliyor.
S: (L) Cinsel organın nehre atılması ve üç balık tarafından yenmesinin anlamı nedir?
c: Cinsel şiddet enerjisinin eklenmesi.
S: (L) İsis'in efendisi Osiris'i arayışı neyi simgeliyordu?
c: Dişi enerjinin, erkek enerji ile olan birliğinin kopması.
S: (L) Bunun beyin faaliyetleriyle bir ilgisi var mı?
c: Evet. Beyin yarıkürelerinin ayrılması.
S: (L) Bu, DNA'nın değiştirilmesi yoluyla mı gerçekleştirildi?
c: Evet.
S: (L) İsis'in oğlu Horus neyi temsil ediyordu?
c: Yeni sınırlı realite.
S: (L) Horus'un, babası Osiris'in katili olan Set'ten intikam alma girişiminin anlamı nedir?
c: İnsanlığı sınırlandırmak için sürekli çatışma enerjisinin başlaması.
S: (L) Set neyi simgeliyordu?
c: Savaş.
S: (L) Ne savaşı?
c: Tüm savaşlar.
[/FONT][/FONT]

 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
.
"Andolsun ki sizi yarattık, sonra sizi biçimlendirdik, sonra da meleklere "Âdem'e secde edin" dedik." Araf 11

"O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı[SUP]1[/SUP]. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar[SUP]2[/SUP].” Araf 22,

Meryem'in oğlu İsa Mesih, Allah'ın resulü ve kelimesidir. Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır.” Nisa 171

Hani Rabbin, ademoğullarından[SUP]2[/SUP], bellerinden zürriyetlerini[SUP]3[/SUP] alıp onları öz benliklerine şahit tutarak sormuştu: "Rabbiniz değil miyim?[SUP]1[/SUP]" Onlar: "Rabbimizsin, buna tanıklık ederiz[SUP]2[/SUP]."

Biz insanı, gerçekten en güzel bir biçimde yarattık. Sonra da onu düşüklerin en düşüğüne[SUP]1[/SUP] çevirip attık.” Tin 4-5

"Nihayet onları kandırarak aşağı çekti[SUP]1[/SUP]. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı[SUP]2[/SUP]." Araf 22

"Buyurdu: "Kiminiz kiminize düşman olarak[SUP]3 [/SUP]inin[SUP]1[/SUP]. Yeryüzünde[SUP]2[/SUP] belirli bir süreye kadar mekân tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür."" Araf 24

bakın isterseniz, iyi bakın yukarıdaki okumalar ve derlemlerle nasıl anlam kazanıyor tüm bu satırlar, tamamlanıyor, bütünleniyor; açılıyor
şifre arıyorsunuz; arayıp duruyorsunuz; işte anahtarlar; cass (keys-) işte açıcılar-okuyucular

ne zamandır okuyoruz bilmiyoruz son dört yılımızızn her günü bu metni taşımakla/düşünmekle ve tekrar tekrar değerlendirmekle geçti;
gerçekliğe ve yazılanlara bakıp tekrar tekrar düşünüp yorumlamakla geçti;
mitoloji ve diğer şeyler-tüm yorumlamlar her şeyi bi araya yeniden ve yeniden sorgulamakla geçti; psikolojiden-mitolojiye insan ruhuna ve gerçeğine kadar tüm okumalar- olan bitenler bu veriyi tekrar tekrar açık olarka gözler önüne seriyor;
neden hala samanlıkta iğne arıyorsunuz?

düşüklerin en düşüğüne çekip atan kim?
kandırarak aşağı çeken kim?

yok mu tüm bu soruları nyanıtları şimdi? açık açık, açık üstüne açık; bilgi yok mu? var da görmüyor muyuz?

---

[FONT=Trebuchet MS, Verdana][FONT=Trebuchet MS, Verdana]S: (L) Nasıralı İsa kimdi?
C: İleri seviyeli bir ruh.
S: (L) İsa masum bir gebelikten mi doğdu; yani annesi ona gebe kalmak için bir adamla seks yapmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Meryem ona hamile kalmak için bir adamla seks yaptı, bu doğru mu?
C: Evet.


---

Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır.
ne demek oluyor şimdi bu???

[/FONT][/FONT]
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113

S: (L) Nuh tufanından yüz yıl kadar sonra olan ve dillerin farklılaşması ya da Babil kulesi olarak tanımlanan olay neydi?
C: Ruhsal kavşak.
S: (L) Kuleyi inşa etmek için bir araya gelen insanların amacı neydi?
C: Tüm çekim dalgalarının elektromanyetik konsantrasyonu.
S: (L) Bu konsantre dalgalarla ne yapmayı planlıyorlardı?
C: Kitlelerin zihinlerini değiştirmek.
S: (L) Kitlelerin zihinlerini değiştirme isteklerindeki niyet neydi?
C: Kitlelerin ruhsal olarak birleşmesi.
S: (L) Babil kulesinin üstünden, birleşme amacıyla kuleyi inşa edenlere bakarak eserlerini yok etmeye karar veren 'tanrılar' kimdi?
C: Kertenkeleler.
S: (L) Tamam, yani kertişler Babil kulesini havaya uçurdu. İnsanlığın zihnine başka ne yaptılar; dil anlayışlarını tamamen bozacak birşey yaptılar mı?
C: Yakın.
S: (L) Bu bölücülüğü gerçekleştirmek için hangi aracı kullandılar?
C: Kitlelerin beyinlerinin yıkanması.

---

S: (L) Sodom ve Gomorra ve civardaki diğer şehirler nasıl yıkıldı? Ve kim tarafından?
C: Nükleer; EM etki. Kim olacak?
S: (L) Kertişler mi?
C: Evet.
S: (L) Neden?
C: Korku ve itaat aşılamak için.
S: (L) Sodom ve Gomorralılar gerçekte kötü değiller miydi?
C: Bu tarihin bir aldatmacası.

---

S: (L) İbrahim'le konuşan tanrı Kertişlerden biri miydi?
C: Evet.
S: (L) İbrahim'in yaptığı anlaşma Kertişlerle miyidi?
C: Evet. Doğrudan değil.

--

S: (L) Yehova kimdi?
C: Kurgu varlık.
S: (L) Dağda Musa ile konuşan tanrı kimdi?
C: Kertenkelelerin sesli bir projeksiyonu.

--

S: (L) Oryonlar olarak tanımladığınız 6'ncı yoğunluk KH varlıkları insanoğlunu genetik olarak tasarlayan veya yaratan varlıklar, öyle mi?
C: Hayır.

S: (L) Yaratılıştan sonra bizi ilk değiştirenler mi?
C: Yakın.

---
 

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
S: (L) Cennet'ten düşme ne kadar zaman önce oldu?
Hala o metinlerden bilgi çözmeye/çıkarmaya çabalıyorsunuz ve bu veri yeryüzünde yatıyor;
Ve işte ben bunu anlamıyorum;
O grup tüm bunları öğrenmek edinmek için kendini parçalıyor;
Evrenle / bilinmeyen ruhlarla konuşmak için bi tahta parçası ile iki yıl boyunca bıkıp usanmadan deneyler yapıyor;
1994 ten bu yana kesintisiz-aralıksız yayın sürdürüyor; iletişime açıklar ve dünyadalar; pes;pes;pes;
biz kimiz; bizler kimiz;
biz yorulduk, biz kimiz siz kimsiniz;
ne isterseniz onu yapın; ne isterseniz onu okuyun

yerde yatan gerçeği kaldıran yok, yarın yüzüne bakacağım senin- sizin
bu veriyi sahiplenin dostlarım, er geç; el verin - dil verin
;bi bakının okuyun, ölmezsiniz korkmayın;

dünya da tüm bu sorulara ve belki de benzerlerine-benzer içeriğe (ve belkide hatta dünya ve varoluş gerçeklerine) bu kadar açık ve net ve nitelikli cevap veren/sunan başka kanal kaynak yoktur;
Bana soruyorsanız bu kanal ve kaynak hepimizindir, geleceğimizindir; öyle olmalıdır;


Kasyopya Deneyi sitesine baktım Sanalmanik kardeşim.
Elimizdeki mistik bilgilere ek bir bilgi vermiyor.
Kim, nerede, ne zaman kısmını atlayarak söylüyorum tabi.
Sonuçta "ne yapacağız" kısmında sözünüz varsa dinleyelim.
Metinlerin gerisi, bilinmeyeni yine bilmemekten ibaret.
 

ozkanates

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2013
Mesajlar
72
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
bakın isterseniz, iyi bakın yukarıdaki okumalar ve derlemlerle nasıl anlam kazanıyor tüm bu satırlar, tamamlanıyor, bütünleniyor; açılıyor
şifre arıyorsunuz; arayıp duruyorsunuz; işte anahtarlar; cass (keys-) işte açıcılar-okuyucular

ne zamandır okuyoruz bilmiyoruz son dört yılımızızn her günü bu metni taşımakla/düşünmekle ve tekrar tekrar değerlendirmekle geçti;
gerçekliğe ve yazılanlara bakıp tekrar tekrar düşünüp yorumlamakla geçti;
mitoloji ve diğer şeyler-tüm yorumlamlar her şeyi bi araya yeniden ve yeniden sorgulamakla geçti; psikolojiden-mitolojiye insan ruhuna ve gerçeğine kadar tüm okumalar- olan bitenler bu veriyi tekrar tekrar açık olarka gözler önüne seriyor;
neden hala samanlıkta iğne arıyorsunuz?

düşüklerin en düşüğüne çekip atan kim?
kandırarak aşağı çeken kim?

yok mu tüm bu soruları nyanıtları şimdi? açık açık, açık üstüne açık; bilgi yok mu? var da görmüyor muyuz?

---

S: (L) Nasıralı İsa kimdi?
C: İleri seviyeli bir ruh.
S: (L) İsa masum bir gebelikten mi doğdu; yani annesi ona gebe kalmak için bir adamla seks yapmadı mı?
C: Hayır.
S: (L) Meryem ona hamile kalmak için bir adamla seks yaptı, bu doğru mu?
C: Evet.


---

Onu, kendisinden bir ruhla beraber Meryem'e atmıştır.
ne demek oluyor şimdi bu???



Sanalmanik kardeşim,

Gerçekliği çok önemsiyorsun.
Gerçeği anlamanın ilk yolu, onun bir hayal olduğunu görmek.
Bir hayaller dizisinden hoşumuza giden birini seçip seyrediyoruz.
Hepsi hepsi bir sinema salonu, çık bir salondan gir öbürüne.

Eğer seyrettiğimiz filmi bu kadar önemsersek,
Özdeşleşme mekanizmamız bizi ekranın içine taşır.
Ve o zaman film, hapishaneye dönüşür.

Sitede mistik bilgiler tekrar tekrar verilmiş.
Ama cevaplayanların söylediği gibi, okuyanlar bunları atlıyor.
Çünkü kapıldıkları gerçekliğe/rüyaya/ilüzyona hapisler.

Sitede mistik bilgiler tekrar tekrar verilmiş.
İhtiyaç olan sadece bilmek, ve o da sadece içeride.
Bizden tek istenen, zihni sessizleştirmek ve kendimizi bulmak.
Aksi takdirde, kapıldığımız rüyayı, kuantum fiziği ile gerçekliğe çevirmeye devam ederiz.

Madem gerçekliği biz yaratıyoruz, bildiğimiz en güzel rüyayı yaratalım.
Bir gerçekliğin olmadığını söyleyen Kuran'ken,
Onun yorumlarını gerçeklik olarak değil,
Bildiğim en güzel rüya olarak veriyorum.
Daha güzeli varsa onu da dinlerim.

Sitede verilmiş işte,
Sen kendini bildikçe, rüya güzelleşiyor.
Ve hepsi bu.

Sokrates: "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğim"
Nietsche: "Gerçekler yok, sadece yorumlar"

Hepsi ilüzyondan ibaret, o yüzden keyiflisini seç.
Sitenin söylediği de bu mistik klasikler.
Farklı olması için bir sebep de yok.
İster uzaylılarla ister uzaylılarsız.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kasyopya Deneyi sitesine baktım Sanalmanik kardeşim.
Elimizdeki mistik bilgilere ek bir bilgi vermiyor.
Kim, nerede, ne zaman kısmını atlayarak söylüyorum tabi.
Sonuçta "ne yapacağız" kısmında sözünüz varsa dinleyelim.
Metinlerin gerisi, bilinmeyeni yine bilmemekten ibaret.

bunu siz söylüyorsunuz ve bu mesaja inanın cevap vermek sunmak istemiyorum;
zira içimden geçen dolaşan sözler onları döksem ne bi yere vararız, ne ben kenddimi anlatırım ne de , ne de ;
zira sitem serzeniş olur ancak dökülenler ya kalp kırar ya dost, her neyse bende kalsın

kasyopya da diyor evriminizi tamamlamak çin hiç bi şeyin yardımına ihtiyacımız yok diyor; kim ne diyorsa diyor da;

hiç bi şey yok, yeni hiç bi şey yok, ek bilgi yok;
inanın buna söylemek istediklerimi sustum-susuyorum
peki siz/sizler böyle yorumlayın efendim; (silenen sözlerim;)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Sanalmanik kardeşim,

Gerçekliği çok önemsiyorsun.
Gerçeği anlamanın ilk yolu, onun bir hayal olduğunu görmek.
Bir hayaller dizisinden hoşumuza giden birini seçip seyrediyoruz.
Hepsi hepsi bir sinema salonu, çık bir salondan gir öbürüne.

Eğer seyrettiğimiz filmi bu kadar önemsersek,
Özdeşleşme mekanizmamız bizi ekranın içine taşır.
Ve o zaman film, hapishaneye dönüşür.

Sitede mistik bilgiler tekrar tekrar verilmiş.
Ama cevaplayanların söylediği gibi, okuyanlar bunları atlıyor.
Çünkü kapıldıkları gerçekliğe/rüyaya/ilüzyona hapisler.

Sitede mistik bilgiler tekrar tekrar verilmiş.
İhtiyaç olan sadece bilmek, ve o da sadece içeride.
Bizden tek istenen, zihni sessizleştirmek ve kendimizi bulmak.
Aksi takdirde, kapıldığımız rüyayı, kuantum fiziği ile gerçekliğe çevirmeye devam ederiz.

Madem gerçekliği biz yaratıyoruz, bildiğimiz en güzel rüyayı yaratalım.
Bir gerçekliğin olmadığını söyleyen Kuran'ken,
Onun yorumlarını gerçeklik olarak değil,
Bildiğim en güzel rüya olarak veriyorum.
Daha güzeli varsa onu da dinlerim.

Sitede verilmiş işte,
Sen kendini bildikçe, rüya güzelleşiyor.
Ve hepsi bu.

Sokrates: "Bildiğim tek şey, hiçbir şey bilmediğim"
Nietsche: "Gerçekler yok, sadece yorumlar"

Hepsi ilüzyondan ibaret, o yüzden keyiflisini seç.
Sitenin söylediği de bu mistik klasikler.
Farklı olması için bir sebep de yok.
İster uzaylılarla ister uzaylılarsız.

bana öğüt sunuyorsunuz, ne güzel; hayal olduğunu görmek,
herkese yeter mi bu sözler;
(silinen sözler)
bu gerçekliğin yapısı içinde bu gerçeklik gerçek;
çoğu mistik ne demiş;
ruh ölmez o halde biz hiç bi şey yapmayalım, eylemsizce kalalım bu gerçekliklerde;
--
siz kendiniz bu yukarıda belittiğiniz bakış açısı ve düşünce pencerelerinde mi paylaşımlar yapıyorsunuz
(yazılmak istenmeyen sözler),
:)
-
paylaşılanlar mistik bilgiler değillerdi,
gerçelkiğe ilişkin farkındalık yaratan gerçek/gerçekli kbilgileri idi
zihin tamir eden/akıl onaran/parçaları birleştiren şeyler idi;
her neyse bu böyle olmayacak;
(aktarılmayan sözler;)
kasyopya aktarımlarının bi söz var, "İçinde bulunduğunuz gerçekliğe ilşikin tam bi kavrayış/farkındalık olmaksızın gerçek bir ruhsal çalışma ilerleyemez" benzeri, siz böyle yapın, sizler böyle yapın;deneyin;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
mistikler kim? mistikler?
sanalmanik mi benim adım? insan bir adım;
insan benim bir diğer adım, mistik benim bir diğer adım, metafizik baba adım, metapsişik göbek adım;
leyla benim sevdam mecnun da başka bi adım, ben yürürüm adım adım, dostlar beni hatırlasın;
her neyse tarihin tanıklığındağız;
siz öyle dediniz, ben böyle dedim,
zaman-tarih kaydetsin bunları , dostlar bizi hatırlasın; sözlerin anlamı yok;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Kasyopya Deneyi sitesine baktım Sanalmanik kardeşim.
Elimizdeki mistik bilgilere ek bir bilgi vermiyor.
Kim, nerede, ne zaman kısmını atlayarak söylüyorum tabi.
Sonuçta "ne yapacağız" kısmında sözünüz varsa dinleyelim.
Metinlerin gerisi, bilinmeyeni yine bilmemekten ibaret.

deney sitesine oturum metinleri mevcut değildir, Orada makaleler sunulmuştur ve kısmen alıntılar içeriri çalışamlardan;
ayrıca ilgileniyorsanız "baskalarinahizmet" forumdan tüm içeriğe (neredeyse tümü türkçeye çevirilmiş ham transkriptlere) ulabilirsiniz
ya da forum ile iletişim kurarak bilgi edinebilirsiniz

elimizdeki mistik bilgilere ek bilgi vermiyor dediğiniz için yazmalıydım;
bu savı ve ifadeyi asla destekleyemem; bunu size ya da diğerlerien karşı özenle belirtmeliyim ki yanılıyorsunuz
kaldıki hele hele kuran yorumluyorsunuz;

hatta ben sizin için link eklemeliyim; tıklayıp tamamına ulaşabileceğiniz linkler



ve ben ne yapacağız kısmına yanıt sunamam ; kişi kendine kendi yanıtlarını sunmalı değil mi?
ben kimim ve neyim ki yanıt sunayım, ancak birlikte bir şey yapmak istenirse bu anlam kazanır;

ben şunu diyebilirim naçizane; bence ama; Kişi ben mistiğim ya da mistisizle ilgiliyim, metafizikle ilgiliyim, gerçeğin peşindeyim, arayış içindeyim, sembolizma gerçeklik yorumluyorum, bugünlerde benzer şeyler okuyup araştırıyorum diyorsa bu metinleri de mutlaka incemeli ve bilgi dağarcığına eklemelidir; bilgi sahibi olmalıdır belki; bu benim fikrim ve kanım;
Ya da en azından bi yorumcu-araştırmacı olarak üzerinden geçmelidir
Oku diyorsa ve kişi bu öğüde saygı duyuyorsa neden olmasın?
Bazıları diyor bu karanlık bilgi, bu dezenformasyondur, üzerini örtüyolar, Tüm gerçekliği değiştirebilecek niteliktedir o veriler; bunu diyenlere şunu diyorum; Kişi düşman/karşıt veri olarak görüyorsa düşmanının silahıyla silahlansın işte; Herkes kaçınıyor bunu okumaktan, Okumaya gelince herkes döner cayar- Dönen dönsün işte meydan

ben size metin ille yeni ya da eski bilgi verecek/bi şey öğretecekte demiyorum/diyemem
siz her ne görmek isterseniz onu görürsünüz;
benim yorumum bu;

sonuç olarak bizim çok çok açık şahsi kanımız odur ki; dünyada ki en açık, en nitelikli kanal/kaynak verisidir ya da dinsel mistik veridir; hatta gerçeklik bilgisi verisidir, felsefe ve matematik verisidir; biz yanılıyorsak daha iyisini bilenler söylesiniz; birlikte bakalım kıyaslayalım;

ama yanıt sunabilirdim de ne yapabiliriz; birlik yapalım deneyelim olurdu bu sunmuş olsam; bilgi sunalım aydınlatalım insanları, birlikte sorgulayalım olurdu bu;
eğer insanlığın başına musallat bi tiran varsa ve gelişi yakınsa bunu da sorgulayıp açıklığa kavuşturalım olurdu bu ama ; amları var bunun;
siz bilirsiniz;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
@ozkanates ve @sanalmanik teşekkür ediyorum paylaşımlarınız için. yazılanları okurken allak bullak olmamak mümkün değil:) belki böyle allak bullakken yorum yapmamam gerekir ama yapacağım :) bu başlıkta yazılanların bana ilk düşündürdüğü şu;

Her insan; varoluşla/varoluşuyla ilgili kendi içindeki sorulara cevaplar arıyor.. amacı içindeki çatışkı/çelişkileri yok ederek tatmin olacağı bir noktaya veya cevaba veya anlama ulaşabilmek.. bu uğurda kendine en yakın/yatkın bulduğu yol üzerinden ilerliyor...bazen (yorgunluğunda etkisiyle olsa gerek) tamam diyor buldum cevaplarımı artık burada duracağım..ama yokkk ! ..bir süre sonra gene yollara düşesi geliyor..

bunun bir sonu var mı varsa nasıl???

aklın yapacağı hiçbir sentez son sentez olmayacak..ve bu yol hiç bitmeyecek.. öyleyse ne yapmalıyız?

Belkide kantın dediği doğru işte !.. deneyimden başka bilebileceğimiz bir şey yok ve deneyimin üstüne çıkmaya çalışmak çelişkiye düşmekten başka bir işe yaramamıyor /yaramayacak.. aklın varoluşsal yazgısı belkide bu :)
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
@ozkanates ve @sanalmanik teşekkür ediyorum paylaşımlarınız için. yazılanları okurken allak bullak olmamak mümkün değil:) belki böyle allak bullakken yorum yapmamam gerekir ama yapacağım :) bu başlıkta yazılanların bana ilk düşündürdüğü şu;
bunun bir sonu var mı varsa nasıl???

aklın yapacağı hiçbir sentez son sentez olmayacak..ve bu yol hiç bitmeyecek.. öyleyse ne yapmalıyız?

Belkide kantın dediği doğru işte !.. deneyimden başka bilebileceğimiz bir şey yok ve deneyimin üstüne çıkmaya çalışmak çelişkiye düşmekten başka bir işe yaramamıyor /yaramayacak.. aklın varoluşsal yazgısı belkide bu

ben ne yazdımsa,
yazmicam diyorum, tamtm sus, ya da bırak bunları;
hep kendi kendime;
sonra böyle kendimi yazarken-aktarırıken buluyorum;

--

bunun dışında mistik anlayışlarda kindini bilmek ya da idrak etmek olarak belirtilen durum
ya da bilgi/bilgilenme ve yeni kavrayıştan/kavrayışlardan gelen yükselme aydınlanma ile hayatı daha yeni ve yüksek bi kavrayışla/bilişle görme durumu var örneğin;
bu kısaca varlığı birlik görmek/kendini varlıkla görmek/bilmek (ya da herkesi ve herşeyi yaratıcı görmek benzeri) tanımlanır;
bu da bir son değildir ya da deneyimin üstüne çıkmak değildir ancak genel bi mistiğin birincil arayışı budur yaklaşık olarak;
ama dünyadaki gerçeği değiştirmez bu ya da mucizeler yaratmaz,
bi mistik içinde sonsuzdur yolculuk, bi ruhsal içinde öyle; bi arayıcı içinde bi yolcu içinde sonsuzdur;
ama anlam kazanır tabi

bunun dışında ; idealizm zaten akıl ve sezgi ile sonsuz kavrayış/biliş der belki;
--

bunun dışında kuranda insanın tanımı diyor başlık evet beden+ruh;
ve tüm mistik kaynaklar ve yorumcular önemli olan ruhtur ve ruh ölmez, ölümsüzdür der;
ruhta semavi dinlerde tanrının üflediği ya da behşettiği ruh olarak yani tanrının kendi ruhu olarak tanımlanır,
ama biz kendimizi beden ya da madde oalrak görmeye devam ederiz, inanırız deriz- oysa ama yine madde temellidir öncelikli anlayışımız;
bize göre bütün inanç/anlayış sisitemi düzetlemlere ve gidermelere yenilemlere ihtiyaç durmaktadır;
ben örneğin dincilerle yaptığım bütün tartışma ve çatışmalarda şunu sunarım; şöyle;

insan = tanrı ruhu + madde(beden)
bedensiz insan = tanrı ruhu;

öleceğiz topra olacağız, çürüyeceğiz ; hayır önemli olan ruhtur; bunun yerine bednei bırakacağız ve yaşamaya devam edeceğiz ya da varlığımız devam edecek deriz biz;
ya da yeniden dirileceğiz, hayır ruh ölmeyecek ya da yeniden dirilmeyecek - dirilirse beden dirilir; ölmeyen ölmez ve dirilmez de, ruh (o) doğmayan ve ölmeyendir; ruh bedenlenir ya da bedeni bırakır, ama ruh yaşar ve yaşamaya devam eder, ruh kesintisizdir-bilinç(bilinçlilik) kesnitsizidir;

hayır hiç bi şeyde anlaşamamışız ki;

ben bezen yazmaktan geri durmaya kaçsamda çekinsem de; bugünlerde daha iyi anlıyorum ve biliyorum ki ve hatta görüyorum ki okuduğum ve belirttiğim kaynak (Kasyopya) beni yazmaya borçlu kılıyor; çünkü var açıklamaları, net ve keskin tam yerine oturan cevapları;

her neyse, ben sustum;
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst