Konstantin Mihavloviç Simonov

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde J'den L'ye kategorisinde fides tarafından oluşturulan Konstantin Mihavloviç Simonov başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,239 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı J'den L'ye
Konu Başlığı Konstantin Mihavloviç Simonov
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan kalliope

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
KSimonov%20r90p.jpg


BEKLE BENi

Bekle beni, döneceğim ben.
Çok çok, bıkmadan bekle!
Sarı yağmurların
Hüznü basınca,
Kar kasıp kavururken,
Kızgın sıcaklarda - bekle.
Uzak yerlerden mektuplar kesilince
Bekle beni.
Birlikte bekleyenlerin beklemekten
Usandığına bakma, bekle.
Bekle beni, döneceğim.
Unutmak zamanı geldiğini

Ezbere bilenleri
Hayırla anma!
Varsın oğlum, anam
Hayatta olmadığıma inansın,
Dostlarım beklemekten usansın,
Ocak başında toplanıp
Acı şarapla
Yadetsinler beni.
Sen bekle. Onlarla birlikte
İçmekte acele etme.

Bekle beni; döneceğim,
Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!
"Şansı varmış..." desinler,
Beklemedikleri için,
Beni bekleyerek
Düşman ateşinden nasıl
Koruduğunu anlayamazlar.
Sağ kalışımın sırrını yalnız
Senle ben bileceğiz-
Bütün sır -senin
Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.



20752101re8.jpg
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
"Bekle Beni" diye yazmış Konstantin Simonov, hayatının en büyük ve muhtemelen tek aşkına. Alman uçaklarının bombardımanı altında, karlı cephelerde, korku etrafta kol gezerken, herkes kendilerinden ümidi kesmişken ve uzaklarda normal hayatlar yaşanırken, aşkın en uzak olması gereken savaş alanlarından sevgilisine haykırmış "Bekle Beni" diye.


Konstantin Simonov, II. Dünya Savaşı sırasındaki meşhur Stalingrad savunmasında yer alan, asıl mesleği makina mühendisliği olup gazetecilik ve edebiyata gönül vermiş bir Rus. 1943'te evlendiği Valentina Serova'ya deliler gibi aşık, hem de onu bir tren istasyonunda ilk kez gördüğü günden itibaren. Serova o zamanlar Rus sinemasının yeni yeni parlayan yüzlerinden biri. Yukarıda bahsedilen şiir, Simonov karısını geride bırakıp da cepheye gitmek zorunda kalınca, ona duyduğu özlemin ateşiyle yazılıyor ve ilginç ve beklenmedik bir şekilde yayılıyor. Simonov şiiri izne giden bir askerle karısına gönderiyor. Asker şiiri Simonov'un çalıştığı gazeteye götürüyor ve gazete de şiiri beğenerek yayımlıyor. Daha sonra ağızdan ağıza yayılarak değişik melodilere bürünüyor, hepsi hüzünlü pek çok şarkıya güfte oluyor. Şarkılar öyle popüler oluyor ki, Simonov mektubunun gidip gitmediğini bile bilmezken, bir gün cephede kendi şiirinin bestelenmiş halini bir askerin ağzından duyuyor.

Lemi Özgen’in K Dergisi’ndeki yazısı:

‘Simonov, yaşadığı süre boyunca sevmekten bir an bile vazgeçmediği Valentina Serova’yı ilk kez Moskova yakınlarında bir tren istasyonunda gördü. O zamanlar 21 yaşında ve Sovyet sinemasının oldukça ünlenmiş bir sanatçısı olan Serova, sarı saçlı, ince ve uzun boylu, güzel bir kadındı. O yaz günü Moskova yakınlarındaki Kolomenskoye istasyonunda tesadüfen Valentina’yı gören Simonov, genç kadına hemen o anda vurulduğunu hep anlattı.

Simonov’un anlattığına göre, ‘Bolahnin dantelleri ve Gorodets işlemeleriyle süslü gök mavisi bir elbise giymiş olan Valentina, uçuşanları saçları, yaramazca havalanan eteği ve boynundaki beyaz inci gerdanlığıyla’ çok güzel bir kadındı ve ona áşık olmamak imkansızdı. 1943’de evlendiler. Simonov, Valentina’ya ‘Senin yüzün benim kaderim’ diyordu ve bu kaderi severek yaşıyordu.

Sonra savaş yılları geldi. Simonov, cephelerde kanlı savaşların içinde Valentina’ya yazmayı hiç aksatmadı. Bekle Beni’den sonra Seninle ve Sensiz, Kızma Yazarsam adlı uzun şiirlerini hep bu dönemde ve tabii Valentina Serova için yazdı. Bunları gönderip gönderememek, Valentina’nın bunları okuyup okumaması değildi önemli olan. Önemli olan onun Valentina’ya olan aşkını her gün, her dakika, her sabah, her akşam fısıldayabilmesiydi. Gerisi önemsizdi ve Simonov daha sonra da söylediği gibi, bunu yapamazsa çıldıracağını biliyordu.

Savaş bitti. Simonov, Valentina’nın yanına döndü. Bazı şeylerin yolunda gitmediğini de işte ilk kez o günlerde anladı. Yaşam, insanlar, ilişkiler zaten değişmek zorundaydı ve savaş bu değişimi daha da hızlandırmıştı. Valentina, Sovyet sinemasının en ünlü yıldızlarından biriydi artık. Simonov ise sanki Stalingrad cephesinde yaşıyordu hálá. Uğruna ölümlere gidip geldiği, sadece ona kavuşmak umuduyla hayatta kalabildiği bu kadını artık pek tanıyamıyordu. O hálá ılık bir yaz gününde muzip bir rüzgarın eteklerini havalandırdığı, sarı saçlı bir kadın görmek istiyordu ama göremiyordu.

Nedir, aşkından ve sevgisinden de asla vazgeçmiyordu. Valentina’nın dedikodulara yol açan bir hayat sürmesi, ortalıkta bazı yakışıklı sinema aktörlerinin adının dolaşması da Valentina’ya olan aşkını zerre kadar azaltmıyordu ama bir insan olarak etkilenip günün birinde bu canı kadar sevdiği kadını incitebileceğinden de korkuyordu.

Belki de böyle bir şey yapmamak, Valentina’yı kırmamak için 1957’de hiçbir açıklama yapmadan onu terk etti. Simonov, bir zamanlar beklemesi için yalvardığı kadını karlı bir Moskova sabahı bırakıp gitti ve bir daha hiç geri dönmedi.

Yazmayı yoğunlaştırdı. Albayın Aşkı, Savaşsız Yirmi Gün, Günler ve Geceler, Savaş Günleri, İnsan Asker Doğmaz ve Silah Arkadaşları gibi kitapları yazdı. Sovyet Yazarlar Birliği Başkanı seçildi. Türkiye de dahil birçok ülkeye gitti.

Valentina Serova 1975 yılında öldü. Simonov cenazeye katılmadı. Ertesi sabah Serova’nın mezarının üzerinde bir saksı içinde mavi hareli, sarı yapraklı bir hercai menekşe çiçeği bulundu. Kırmızı saksıya küçük beyaz bir kağıt yapıştırılmıştı ve kağıtta işlek bir el yazısıyla ‘Zhdi Meny’ yani ‘Bekle beni’ yazıyordu. Bu çiçeği kimin bıraktığı ve küçük notu kimin yazdığı daha sonraki günlerde Simonov’a defalarca soruldu. Simonov her defasında acı bir gülümsemeyle yetindi ve cevap vermedi. Yıllar önce ‘Sağ kalışımın sırrını yalnız senle ben bileceğiz, bütün sır senin beklemeyi bilmende’ diye yazmıştı ve sevdiği kadın da onu beklemişti. Şimdi bekleme sırası ondaydı.

Konstantin Mikhailovich Simonov, 28 Ağustos 1979’a kadar bekledi.

Sonra kendisini bekleyen sevdiği kadının yanına gitti.



Kaynak:İlham avcısı,K Dergisi
 

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Bekle Beni

bekle beni, döneceğim
bütün gücünle bekle.
bekle, sarı yağmurlar
hüzün getirdiğinde....
bekle karda, tipide
bekle, bunaltırken sıcak
bekle, kimseler beklemezken
geçmişi unutarak.
bekle uzak yerlerden
mektup gelmez olduğunda.
bekle, birlikte bekleyenler
beklemekten usandığında.

döneceğim, bekle beni
ve iyilik dileme
artık unutmak gerektiğini
söyleyenlere.
varsın oğlum ve anam
yok olduğuma inansınlar,
varsın, yorulup beklemekten
otursun ateşin başına dostlar
içsinler o acı şaraptan
rahmet dileyerek yitene
bekle. o şaraptan
içmekte acele etme.

bekle beni, döneceğim
tüm ölümlerin inadına.
varsın, beklemeyenler
yorsunlar bunu şansa.
anlamayacak onlar
nasıl ortasında ateşin
kurtardı beni
senin bekleyişin.
nasıl sağ kaldığımı
ikimiz bileceğiz sadece:
başardın beklemeyi sen
kimsenin bekleyemediğince.


Çeviri:Ataol Behramoğlu

8560518_md.jpg
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst