- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 6 Ocak 2011
- Mesajlar
- 118
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 85
Komünotarizm
Komünotarizm
Komünotarizm, Amerika Birleşik Devletlerinde 1980 yıllarında kullanılan ingilizce bir terimdir. Buna göre kişi, kültürel, etnik, dinsel ya da sosyal aidiyetlerinden bağımsız değildir.
Kelime, Latince « ile, birlikte » anlamına gelen « cum” dan ve “ yükümlülük, sorun, borç” anlamına gelen “ munus” dan türetilmiş “communis” den gelir. Tamamen etimolojik olarak, komünotarizm müşterek sorunlara elbirliğiyle karşı koymak olarak tanımlanır.
Amerika Birleşik Devletlerinde 1980 yıllarında ortaya atılmış olmakla beraber günümüzde, aşırı muhafazakârlar hariç çok az kullanılmaktadır.
Kelime 1994 e kadar basında hemen hemen bilinmiyordu. 1994 ile 1995 yılları arasında, AFP (Agence France Presse) 'in yazışmalarında, kelimenin sıklığı aniden 15 kat arttı; sonra 2001 ve 2002 yıllarında, yıllık ortalama gene 7 kat arttı. Fabrice Dhume’e göre, 1995 yılı Khaled Kelkal davasına tekabül eder; ve 2001 yılı da New York’ daki “World Trade Center” Dünya Ticaret Merkezine saldırı yılıdır. Bu iki durumda, “Komünotarizm (communautarisme)” kavramı islam terrörizmi gerçeği ile, kural olarak ortaya çıkmıştır.
Kelime ilk zamanlar bilhassa Müslümanlar için kullanılmışsa da bazı siyasi ve medyatik söylevlere, ayni şekilde diğer durumlara ve siyahi, asyatik vb. topluluklara, ama hemen hemen daima aşağılayıcı anlamda çabucak uygulandı.
Komünotarizme karşı olanlara göre, bir kişinin hakları bir din, bir etni (budun) ya da bir dil komünotesi (cemaati, topluluğu) üzerine kurulan, mensubu olduğu şu veya bu komünoteye göre farklı olma riski taşır.
Komünotarizm, cumhuriyetçilere, halkla mesafeyi nötr yapma (taraf tutmama) fikrini düşündürür, ve kişiye kendini tanımlamasını ya da yeniden tanımlamasını engeller: bir defa bir komünoteye üye olunca, oradan çıkmak zor olur, (örneğin, le Conseil français du culte musulman (CFCM) yani "Fransa'da islama inananlar kurulu" , l'Union des organisations islamiques de France (UOIF) 'ın yani "Fransa islam teşkilatları birliği"nin baskısı altında kalarak, Müslümanlar için din değiştirme hakkını kabul etmez, ve bunun şart'da (temel kural) İslam'ın, özgürlüğü sınırlandırdığı fikrini kabul ettiği için dinini değiştirme özgürlüğü olarak değil de, insan haklarına referans olarak belirtilmesini tercih eder.
Ama bu cemaatler (topluluklar) arasındaki farklılıkların karşılaştırması gene pek çok problemler ortaya koyar (bozulma ve kimliklerin yeniden oluşması olaylarını anlatmak için benimsenen ölçek, bu problemlerden biri olunca, bir toplumda gittikçe cemaatleşen ya da ayrımlaşan çağdaş bir yaşamın karmaşıklığını gösteren günlük tartışmalar sonuca bağlanmamıştır).
En uç savunucularına göre, cemaatin dışında hiçbir görüş mevcut değildir, tarihinden ve kültüründen ayrılmak da mümkün değildir.
Onlara göre cemaat (komünote) kişiden önce gelir, paylaşılan ideal, kişi özgürlüğünden daha önemlidir. Kültürel, dinsel ya da ahlaki seçim konusunda Devlet nötr (taraf tutmayan) ya da laik olamaz. Özü bakımından sofuca (körü körüne inanılmış) ya da idealize (ülküselleştirilmiş) bir geçmiş üzerine kurulmuş başvuru değerleri gelenekseldir.
Hazırlayan: Sunar Yazıcıoğlu
Komünotarizm
Komünotarizm, Amerika Birleşik Devletlerinde 1980 yıllarında kullanılan ingilizce bir terimdir. Buna göre kişi, kültürel, etnik, dinsel ya da sosyal aidiyetlerinden bağımsız değildir.
Kelime, Latince « ile, birlikte » anlamına gelen « cum” dan ve “ yükümlülük, sorun, borç” anlamına gelen “ munus” dan türetilmiş “communis” den gelir. Tamamen etimolojik olarak, komünotarizm müşterek sorunlara elbirliğiyle karşı koymak olarak tanımlanır.
Amerika Birleşik Devletlerinde 1980 yıllarında ortaya atılmış olmakla beraber günümüzde, aşırı muhafazakârlar hariç çok az kullanılmaktadır.
Kelime 1994 e kadar basında hemen hemen bilinmiyordu. 1994 ile 1995 yılları arasında, AFP (Agence France Presse) 'in yazışmalarında, kelimenin sıklığı aniden 15 kat arttı; sonra 2001 ve 2002 yıllarında, yıllık ortalama gene 7 kat arttı. Fabrice Dhume’e göre, 1995 yılı Khaled Kelkal davasına tekabül eder; ve 2001 yılı da New York’ daki “World Trade Center” Dünya Ticaret Merkezine saldırı yılıdır. Bu iki durumda, “Komünotarizm (communautarisme)” kavramı islam terrörizmi gerçeği ile, kural olarak ortaya çıkmıştır.
Kelime ilk zamanlar bilhassa Müslümanlar için kullanılmışsa da bazı siyasi ve medyatik söylevlere, ayni şekilde diğer durumlara ve siyahi, asyatik vb. topluluklara, ama hemen hemen daima aşağılayıcı anlamda çabucak uygulandı.
Komünotarizme karşı olanlara göre, bir kişinin hakları bir din, bir etni (budun) ya da bir dil komünotesi (cemaati, topluluğu) üzerine kurulan, mensubu olduğu şu veya bu komünoteye göre farklı olma riski taşır.
Komünotarizm, cumhuriyetçilere, halkla mesafeyi nötr yapma (taraf tutmama) fikrini düşündürür, ve kişiye kendini tanımlamasını ya da yeniden tanımlamasını engeller: bir defa bir komünoteye üye olunca, oradan çıkmak zor olur, (örneğin, le Conseil français du culte musulman (CFCM) yani "Fransa'da islama inananlar kurulu" , l'Union des organisations islamiques de France (UOIF) 'ın yani "Fransa islam teşkilatları birliği"nin baskısı altında kalarak, Müslümanlar için din değiştirme hakkını kabul etmez, ve bunun şart'da (temel kural) İslam'ın, özgürlüğü sınırlandırdığı fikrini kabul ettiği için dinini değiştirme özgürlüğü olarak değil de, insan haklarına referans olarak belirtilmesini tercih eder.
Ama bu cemaatler (topluluklar) arasındaki farklılıkların karşılaştırması gene pek çok problemler ortaya koyar (bozulma ve kimliklerin yeniden oluşması olaylarını anlatmak için benimsenen ölçek, bu problemlerden biri olunca, bir toplumda gittikçe cemaatleşen ya da ayrımlaşan çağdaş bir yaşamın karmaşıklığını gösteren günlük tartışmalar sonuca bağlanmamıştır).
En uç savunucularına göre, cemaatin dışında hiçbir görüş mevcut değildir, tarihinden ve kültüründen ayrılmak da mümkün değildir.
Onlara göre cemaat (komünote) kişiden önce gelir, paylaşılan ideal, kişi özgürlüğünden daha önemlidir. Kültürel, dinsel ya da ahlaki seçim konusunda Devlet nötr (taraf tutmayan) ya da laik olamaz. Özü bakımından sofuca (körü körüne inanılmış) ya da idealize (ülküselleştirilmiş) bir geçmiş üzerine kurulmuş başvuru değerleri gelenekseldir.
Hazırlayan: Sunar Yazıcıoğlu
Son düzenleme:
