Kırım Sorunu Ve Nikita Kruşçev

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Siyaset Meydanı kategorisinde bilgisezgi tarafından oluşturulan Kırım Sorunu Ve Nikita Kruşçev başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 360 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Siyaset Meydanı
Konu Başlığı Kırım Sorunu Ve Nikita Kruşçev
Konbuyu başlatan bilgisezgi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Raphael

bilgisezgi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
26 Ocak 2022
Mesajlar
98
Tepkime puanı
43
Puanları
18
Konum
Türkiye
Bu yazıyı iki gün önce başka bir foruma yazmıştım. Önemli bir konu gördüğüm için burada da paylaşayım.
(Başka platformda paylaşılan yasaksa başlığı silebilirsiniz.)

Jeopolitik bir coğrafyaya ve siyasi öneme sahip olan Kırım'ı bir sorun olarak dünya sisyesetine entegre eden eski SSCB devlet başkanı Nikita Kruşçev olmuştur.
Nikita Kruşçev, 1954 yılında ekonomik kirizi bahane ederek , "tarımını o bölge halkı işletsin" gibi çok basit gerekçelerle Kırım gibi siyasi öneme sahip bir bölgeyi Ukrayna'ya hediye etmiştir.
Oysa her bölgeyi zaten o bölge halkı işletmektedir, bunun için hiç bir bölge hiç kimseye verilmezken, neden Kırım için böylesi bir karar alınmıştır?
Nikita Kruşçev'in SSCB devlet başkanı olmadan önceki duruşu, başkan olduğu ilk dönem ve sonrasındaki tutarsızlıklar gözönüne alındığında, Kırım'ın bugün sorun haline gelmesindeki temel neden olarak gösterebiliriz.

Kruşçev, politbüro gibi yüksek kademeye gelene kadar katıksız Stalinci görünüyor. Bu aşamadan sonra zaman zaman Stalin'in istekleri dışına çıkıyor.
Stalin'in ölümünden sonra Komünist Parti birinci sekteri oluyor. Bu aşamada Başbakan Georgi Malenkov ile sürtüşmeye başlıyor. Makamının gücüne dayanarak 1955 yılında Malenkov'un yerine kendi adayı olan Nikolay Bulganin'i getiriyor. Artık gücü tamamen eline geçirdikten sonra açıkça Stalin'e karşı tavır koymaya başlıyor. Öyle ki, Stalincilikten arınma hareketi başlatıyor. Bunu fırsat sayan balkan ülkelerindeki sosyalizmi sindiremeyen muhaliflerden ayaklanmalar başgösteriyor.
Bunun üzerine 1957 yılında Kruşçev'in görevden uzaklaştırılması için politbüroda seçim yapılıyor. Seçim Kruşçev'in aleyhine sonuçlanıyor. Ancak bu seçim sonucuna rağmen Moskova'ya çağrılan Merkez Komite üyelerinin onayını alarak görevde kalıyor.

Mihail Gorbaçov'a atfedilen Açıklık Politikası'nı başlatan aslında Kruşçev'dir.
Ne kadar devrim karşıtı mahküm varsa hepsini serbest bırakıyor.
Sonsuz yetkileri eline geçirdikten sonra ülkelerle barışçıl olma adı altında ABD ile sıkı-fıkı oluyor. ABD Başkanı John F, Kennedy ne dese emirlerini yerine getiriyor. Örneğin Küba'ya yerleştirilen füzeleri Kennedy'in emriyle derhal kaldırdı.
ABD ile dost oldukça Çin'den uzaklaştı.
Aydınlara, bilim adamlarına karşı sert önlemler almaya başladı.
Stalin dönemindeki parti üyelerini tasfiye etti.
Tarım politikası ise tam bir rezaletti.

Kruşçev'e özet olarak baktığımızda her zaman sorun yaratacak konumu bulunan Kırım'ı Ukrayna'ya hediye etmesinin arkasında bilinçli bir davranış olduğunu söyleyebiliriz. Zira bütün atılımları ABD ve kapitalizm lehinde attığını düşünürsek, bugün Kırım'ı bahane eden ABD, bu fırsatı 54 yılında Kruşçev tarafından ele geçirmiştir.

Rusya'nın 2014'te Kırım ilhakını ABD işgal olarak görüyor. Rusya ise Kırım'ı stratejik bir bölge olarak gördüğünden oradaki varlığını sürdürmek istiyor.
Kırım'ın Ukrayna'ya Kruşçev tarafından verilmiş özerk bir bölge olması nedeniyle Rusya orada hakkı olduğunu söylüyor.
Anlaşılacağı gibi Ukrayna, ABD-AB ve Rusya arasında kalmış bu özerk bölgenin bugün bir sorun olmasında Kruşçev'in düşüncesizce yaptığı bir hata olarak yorumlayamayız.
Bir devlet başkanı sıfatında olan birinin bu kadar bariz soruna yol açacak bir kararı vermesindeki etken kendisinin duruşuyla örtüşüyor.

Kırım'ın sorun olmasındaki bir başka etken ise ABD'nin bir çok ülkede başarılı olduğu turuncu, mavi karşıdevrimlerin burada başarısız olmasıdır.
Başarılı olduğu ülkelerde başarılı olmasının anahtarı taraftar sayısı fazla olması ve keskin bir karşıt güç olmayışıydı. Kırım'da ise hem istediği sayıya ulaşamıyor hem Rusya gibi bir başka güç ile karşılaşıyor.
Kırım'ın yüzde kırkını Ukraynalılar ve ikinci dünya savaşında Nazilerle işbirliği yaptıkları için Stalin tarafından sürgüne gönderilen Tatarlar oluştururken yüzde altmışını Ruslar oluşturuyor.

Hem soğuk savaş hem sıcak savaş özelliğine sahip olan Kırım sorunu şimdilik düğüm noktasında. Ancak bu düğüm dünyada bir çok olayların değişimine gebe gibi görünüyor. Bu düğümün çözülmesinden avantajlı çıkacak tarafın daha güçlü olması kaçınılmazdır. Zira karşıt güçlerin yüzyıllık çekişmesi adeta Kırım sorununa bağlanmış gibi.

Ayrıca yazının devamı niteliğinde bir yoruma verilen cevap.

Artık en uygun plan güce dayanıyor, en uygun planı güç belirliyor.
Bu nedenle Kırım için ne Tatarlar ne de Türkiye uygun bir plan verme konumunda değiller.
Şu anda o bölgenin kaderini ABD-AB ve Rusya arasındaki dengeler belirleyecektir.
Örneğin AB Rusya karşıtı olmasına rağmen Rusya'dan aldığı doğalgaza mahküm olduğundan doğrudan karşıt olmak yerine arabulucu konumunda.
ABD ile İngiltere'nin sesi çıksada, doğalgaz bağımlılığı ve Kırım'da kaybedilen seçim nedeniyle elleri bağlı durumda. Halkı Rusya'ya karşı kışkırtmak, kendi yönetimini getirmeye çalışmak gibi uygulama içindeler ama şimdilik başarısız oldular.
Kısaca şimdilik Rusya bir adım önde görünüyor.

Ayrıca Rusya'nın çevresinde gelişen Kazakistan ve Kırım olayları birbirine bağlı aynı projenin ürünü gibi görünüyor. Yazımda belirttiğim gibi artarda gelen bu olaylar ikinci bir soğuk savaşı başlatmış durumda, umarım sıcak savaşa dönüşmez.
 

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
Yoldaş Krutçev büyük adamdı. Nurlar içinde yatsın.
 
Son düzenleme:

Raphael

Üye
Yeni Üye
Katılım
4 Ocak 2022
Mesajlar
189
Tepkime puanı
39
Puanları
28
Konum
Zonguldak
Bundesarchiv_Bild_183-B0628-0015-035%2C_Nikita_S._Chruschtschow.jpg


Ne büyük insandı yaw :) :) (y)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst