Khalil Gibran

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde J'den L'ye kategorisinde kalliope tarafından oluşturulan Khalil Gibran başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,792 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı J'den L'ye
Konu Başlığı Khalil Gibran
Konbuyu başlatan kalliope
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan kalliope

kalliope

Ordinaryus
Yeni Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
727
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
KhalilGibran.jpg


ÇOCUKLARINIZ SİZİN ÇOCUKLARINIZ

Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat´ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz,düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz,ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez,dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız,çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu,sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu,uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.



BİZE VERMEKTEN BAHSET

"sahip olduklarınızdan verdiğinizde,
çok az şey vermiş olursunuz;

gerçek veriş, kendinizden vermektir.

çünkü sahip olduklarınız, yarın ihtiyacınız olabilir
diye saklayıp koruduğunuz şeylerden ibaret değil mi?

ve yarın, kutsal şehre giden hacıları takip ederken, kemiklerini,
iz bırakmayan kumlara gömen fazla uyanık bir köpeğe ne getirebilir?

ve ihtiyaç korkusu da, ihtiyaçtan başka birşey değil midir?

kuyunuz tamamen doluyken susuzluktan korkmak,
tatmin olamayan bir susuzluk göstermez mi?

çok fazla şeye sahip olup, çok az verenler, bunu
gösteriş isteyen gizli arzuları için yaparlar,
ki bu da armağanlarını yararsız kılar.

ve bazıları vardır ki, çok az şeye sahiptirler ve hepsini verirler.
bunlar hayata ve hayatın definesine inananlardır,
ve kasaları hiç boş kalmaz.

bazıları sevinçle verirler, bu sevinç onların ödülüdür.

bazıları ise ıstırap içinde verirler ve bu acı onların vaftizidir.

ve bazıları vardır ki, ne vermenin acısını hissederler,
ne sevinç ararlar, ne de bir erdemlilik düşüncesi taşırlar;

onlar, şu vadideki mersin ağacının kokusunu salısı gibi verirler.

böyle kişilerin ellerinde tanrı dile gelir ve onların gözlerinden tanrı, dünyaya gülümser.

istendigi zaman vermek güzel bir davranış olabilir; fakat
istenmeden, ihtiyacı hissederek vermek çok daha anlamlıdır.

ve cömert olan için, verecek kimseyi aramak, veriş olayından daha fazla sevinç getirir.

vermekten alıkoyacağınız herhangi bir şey olabilir mi?

sahip olduğunuz her şey bir gün verilecektir.

öyleyse şimdi verin ve vermenin hazzını mirasçılarınız değil siz yaşayın..

çoğunlukla şöyle dersiniz:
´vereceğim, ama hak edeni bulabilirsem.´

ne koruluktaki meyve ağaçları böyle düşünür, ne de çayırdaki sürüler.

onlar, saklandığında çürüyecek olanı, yaşayabilsin diye verirler.

herhalde kendisine günler ve geceler verilmesini hak eden
bir kişi, sizden gelebilecek şeyleri de hak eder.

ve hayat okyanusundan içmeye hak kazanmış bir insan,
sizin küçük ırmağınızdan da bir bardak su alabilir.

faydasından öte, kabul etmenin gerektirdiği cesaretten ve
güvenden daha büyük bir değer var mıdır?

ve siz kim oluyorsunuz da, onların göğüslerini yırtarak
gururlarını korunmasızca ortaya seriyor, sonra da onların değerlerini örtüsüz ve gururlarını
utanmasız olarak değerlendiriyorsunuz?

önce kendinizi vermeye hak kazanmış ve verme olayında bir aracı olarak görün.

çünkü gerçekte herşeyi veren hayattır ve siz kendinizi bir verici olarak belirlediğinizde,
sadece bir tanık olduğunuzu unutuyorsunuz.

ve siz alıcılar, ki hepiniz bu gruba dahilsiniz,ne kendinize
ne de size verene bir boyunduruk yüklememek için,
hiç bir minnet hissi taşımayın.

bunun yerine, armağanları kanat yaparak, verenle beraber yükselin;

çünkü borcunuzu gereğinden fazla abartmak,
annesi özgür yürekli dünya,
babası evren olan cömertlik olgusundan şüphe etmek demektir..."



AFORİZMALAR

yalnızca bir kez naçar kaldım:
´sen kimsin?´ diye soranın karşısında.
---
inci
kum tanesinin etrafına
ızdırabın ördüğü mabeddir.
nedir
bedenlerimizi oluşturan özlem
ve nedir
etrafına inşa edilen taneler?
---
bir tür kavuşmadır hatırlayış.
unutuş, bir tür özgürlük.
---
bana
kulak ver
sana ses vereyim.
---
bir çok öğreti pencere camı gibidir.
hakikate oradan bakarız;
ama bizi hakikatten ayırır.
---
kadın
yüzünü tebessümle peçeleyebilir.
---
ağzın yemekle doluyken
nasıl
şarkı söyleyebilirsin?
elin altınla doluyken
nasıl
dua için açabilirsin?
---
bir şeyi elde etmek istiyorsan
onu kendin için isteme!
---
aşk,
aşık ile kadına aşık olur:
biri hayalinin yarattığı,
diğeri henüz doğmamış olan.
---
iki sevgili
birbirlerinden çok, aralarındakini kucaklar.
---
sırtını güneşe çevirirsen
gölgenden gayrı bir şey göremezsin.
---
beni aldattıklarını anlamadığımı
zannedenlerle dalga geçmek için
insanların beni oyuna getirip aldatmalarından
hoşlanmam biraz tuhaf değil mi?
---
kendini tanıdığın ölçüde
başkalarını yargılayabilirsin.
de bana
hangimiz günahkar,
hangimiz masum?
---
beşeri kanunları yalnızca iki kişi çiğner:
deli ve dâhi.
bu ikisidir
allah´ın kalbine en yakın insan.
---
gözlerindeki öfkeli bakışlarını
dudaklarındaki tebessüm yamasıyla
örtmeye çabalayan kimse
ne kadar da budala!
---
başkalarının yanlışının farkına varmaktan
daha büyük bir hata var mı?
---
bin sene önce komşum bana
´ elemden gayrı bir şey olmadığı için
hayattan nefret ediyorum´
demişti.
dün mezarına uğradım.
hayat
kabri üzerinde raksediyordu.
---
ölüm
yaşlıya memedeki çocuktan daha yakın değildir.
hayat da öyle!
---
kök,
şöhreti küçümseyen çiçektir.
---
hayatın bütün sırlarını çözdüğün vakit
ölümü arzularsın.
çünkü o da
hayatın sırlarından biridir.
---
sen iki kişisin:
biri karanlıkta uyanık,
diğeri aydınlıkta uyuyan.
---
kalplerimizin sırlarını
ancak
kalpleri sırlarla dolu olanlar
kavrar.
---
bugünün en acı hüznü
dünün sevinçlerinin yadedilmesidir.
---
kaplumbağalar
yollar hakkında
tavşanlardan daha bilgilidirler.
----
hiç kuşkusuz
tuzda garip kutsal bir şey var.
hem gözyaşlarımızda var
hem de denizde.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst