Kemalizm

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde İdeolojiler kategorisinde Ferdinand Bardamu tarafından oluşturulan Kemalizm başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,150 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı İdeolojiler
Konu Başlığı Kemalizm
Konbuyu başlatan Ferdinand Bardamu
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Ferdinand Bardamu

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Ekli dosyayı görüntüle 1203


Kemalizm’in Doğuşu – Kemalizm Nedir? Kemalizm’in Atatürkçülükten Ne Gibi Farkları Vardır?
Mart 23, 2008



Günümüz Türkiyesi’nde hangi vatandaşa “Kemalizm ile Atatürkçülük arasında bir fark var mıdır?” diye sorsak, çoğu bir fark olmadığını, bu ikisinin aynı şeyler olduğunu söyleyecekledir ve hatta Kemalizmi bilmeyecek ve sadece Atatürkçülüğün olduğundan bahsedecektir. Hâlbuki Kemalizm ile Atatürkçülüğün arasında çok ince bir çizgi vardır. Öyle ki, eğer Atatürkçülükten bahsederken Kemalizm’in içeriğini bilerek ve Atatürkçülük ile bağdaştırarak konuşuyorsak o zaman pek bir sorun yok. Pek bir sorun yok demek gerek, çünkü madem ki Atatürkçülük derken Kemalizm’den bahsediyoruz, o zaman bunun adını neden doğru söylemiyoruz? Yok, eğer Atatürkçülük derken Kemalizm’in içeriğinden habersiz konuşuyorsak, o zaman maalesef ister istemez Kemalizm’in içini boşaltıyor ve bunu unutturuyoruz demektir.


Çok genel olarak bir giriş yaptıktan sonra, bu paragrafta yazının geri kalanında nelerden bahsedeceğimizi ve nelerden bahsetmeyeceğimizi söyleyerek konulara giriş yapmaya başlayalım.
Bu yazıda, başlıktan da fikir edinebileceğimiz gibi sırasıyla; “Kemalizm’in Doğuşu”, “Kemalizm Nedir?” ve “Kemalizm’in Atatürkçülükten Ne Gibi Farkları Vardır?” gibi başlıklar ele alınacak. Sadece bu yazı için nelerden bahsedilmeyeceği ise; “Kemalizm’in İlkeleri ve bu ilkelerin incelenişi”, “Kemalizm Neden Arka Planda Kaldı, Nasıl Kaldı?”, “Kemalizm’in Günümüz Türkiye’sine Uygunluğu” gibi konulardır. Bu konular daha sonraki yazılarımızda tek tek ele alınarak, ayrı bir araştırma yazısı haline getirilecektir.

Kemalizm’in Doğuşu

Kemalizm kavramının ortaya çıkışı biranda olmamıştır. Hatta bu kavram Atatürk öldükten sonra ortaya atılmış bir kavram hiç değildir. Bu tarihi bir süreç içerisinde kendi içerisinde yoğrularak, harmanlanarak, gerçeklerden oluşarak meydana gelmiştir. Kemalizm kavramı esas itibarıyla “Kemalist” kelimesinden gelmektedir. Cenk Yaltırak’a (2004) göre, “Kemalist, ilk defa Anadolu’da örgütlenmeye başlayan Müdafaa-i Hukuk örgütlerinin vatanın bağımsızlığı için savaşan örgütlü bireylerine verilen bir adlamadır.”(s.7). Bununla ilgili olarak Osmanlı hükümetinin İtilaf Devletleri ile olan yazışmalarına bakabiliriz. Örneğin, Sayın Şimşir’e (Aktaran Cenk Yaltırak, 2004) göre, Damat Ferit Paşa’nın İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri J. de Robeck’ e “Kemalistlerin Yunan ilerlemesine dayanmasına imkân yoktur.” der (s.7). Bu ve bunun gibi yüzlerce örneği o dönem için görebiliriz. Yine Yaltırak’a (2004) göre, “…iç ve dış düşmanlar için ulusal Kurtuluş Savaşı’nın lideri Mustafa Kemal’dir ve onunla aynı ülküde birleşenler Kemalisttir.”(s.7). Bu bilgilere dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Kemalizm’in doğuşu daha 1919’larda iç ve dış düşmanların da adını zikrettiği şekliyle, “Kemalist”, ortaya çıkmış ve ortaya konan o bağımsızlık hareketini iç ve dış basın bu kelimeyle özdeşleştirmişlerdir.

Kemalizm Nedir?

Kemalizm, “Kemalizm’in Doğuşu” bölümünde de ele aldığımız gibi Kurtuluş Savaşı döneminde 1919’dan başlayarak olayların kendisinin oluşturduğu ve adını koyduğu bir kavramdır ve ilk olarak “Kemalist” kelimesinden gelmektedir. Daha sonradan bir ideoloji şeklini alacak olan Kemalizm’in temelini ve özünü tamamıyla hayattan ve onun gerçekliklerinden, yaşanan tecrübelerden almaktaydı ve hala almaktadır.
Kemalizm’in yapılmış birçok tanımı vardır. Bu tanımlamaların bazıları yazımın en başında da belirttiğim gibi Atatürkçülük kavramı ile Kemalizm kavramlarını bir tutarak yapılmış olan tanımlamalardır. Atatürkçülük adı altında yapılan bu tanımlamaların Kemalizm’in özünden sapmadığı sürece pek bir sorun olmadığını fakat madem aynı şeylerden bahsediliyor o zaman adının doğru konması gerektiğinden de bahsetmiştik. Bütün bunları yine bir hatırladıktan sonra, bu tanımlardan Atatürk’ün kendisinin dışında yapılan tanımlamalara ilk önce bakacak olursak eğer bunlardan ilki şudur;

Kemalizm İçin Yapılmış Tanımlar

“Kemalizm, Atatürk’ün ortaya koyduğu eylemler ve belirttiği düşünceleri bir ideoloji olarak kendisi tarafından verilen isimdir.”(kemalizm.kemalistler.net). Burada Kemalizm adına yapılan açıklama hiç kimsenin bu ideoloji hakkında bir fikir edinmesini sağlamaz. Aksine, Kemalizm’in Atatürk’ün ortaya koyduğu eylemler ve belirttiği düşünceler denerek sanki bu ideolojinin başka fikir ve eylem kabul etmeyeceği sanısına kapılabilir insanlar. Bu tamamıyla yanlış ve gerçek bunun tam tersidir.
Prof. Dr. İsmet Giritli’ye (2004) göre, “Atatürkçülüğün bir “ulusal modernleşme” ideolojisi olduğuna ve milliyetçilik dışında pragmatizm, laiklik, ulusal egemenlik ve ampirik devletçilik gibi ilkelere de dayanan sürekli bir dinamizmi oluşturduğuna inanıyoruz.”(s.6). İlk olarak, Giritli burada Kemalizm’i Atatürkçülük kelimesinin içinde vermiştir. Yani Kemalizm’in özünden haberdar olarak onu saptırmadan kullanmıştır. Ancak kitabında Kemalizm demesinin yanı sıra her yerde Kemalizm dememiş adını doğru koymamıştır. Burada ayrıca Giritli’nin seçtiği şu kelimeleri burada yeri gelmişken vurgulamakta fayda görüyorum. Bunlar “pragmatizm” ve “ampirik” kelimeleridir. Pragmatizm, Türk Dil Kurumu sözlüğünden anlamı ile “yararcılık” anlamına gelmektedir. Kemalizm de ülkenin yararına, yani kalkınması ve ilerlemesi için ne yapılması gerekiyorsa onların yapılmasını öngören bir ideolojidir. Ampirik kelimesi ise yine Türk Dil Kurumu sözlüğünden anlamı ile “görgül, deneysel” anlamlarını taşımaktadır. Bu kelime de aslında Kemalizm’in ne olduğu ve nasıl bir ideoloji olduğunu en iyi ortaya koyan kelimelerden birisidir. Çünkü Kemalizm sanıldığı gibi sabit değişmez fikirler topluluğu değildir, aksine esnek ve çağın şartları ne gerektiriyorsa onları öngören fikirlerin barındığı bir ideolojidir. Ampirik, yani deneysel demekle de Kemalizm’in fikirlerinin hayattan aldığını çıkartabiliyoruz.
M. Güner Demiray’a (1997) göre, “Kemalizm durağan değildir. Onun mayasında canlılık, dirilik, gelişim, özünde devingenlik vardır. O sürekli oluşum içindedir, çağa ayak uydurur.” (s.7). Yine sözlerine ek olarak Demiray (1997) şunları söylemiştir; “Bağımsızlık başta Kemalizm’le eş anlamlıdır.”(s.8). Burada da yine Kemalizm’in sürekli olarak kendini yenileyen, çağın şartlarını yerine getiren bir ideoloji olduğu ortaya konmuştur. Kemalizm’in en temel şartlarından birinin de yine bağımsızlık olduğu vurgulanmıştır.
Metin Aydoğan’ın (2006) yaptığı Kemalizm tanımı ise şöyledir; “Kemalizm’deki anti-emperyalist bilinç, sosyal içeriklidir ve yüksek düzeylidir. Irkçılıkla bezenmiş yabancı düşmanlığından uzaktır. Ülke savunmasıyla sınırlı değildir. Ulusçu ve toplumcu temeller üzerinde yükselir. Evrensel boyutludur. Anti-emperyalist eyleme ve bilimsel araştırmaya dayanır.”(s.717). Buradan da anlaşıldığına göre Kemalizm aynı zamanda Emperyalizm’e karşı doğmuş bir harekettir ve bu harekette 10 Kasım 1938 gününe kadar görevini başarıyla yerine getirmiştir.
Atatürk’ün haricinde yapılan Kemalizm’e hitaben yapılan son tanımlama ise Genelkurmay Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan “Atatürkçülük” adlı (1984) kitabındandır. Burada aynen şöyle denilmektedir; “Türk Milletinin bugün ve gelecekte tam bağımsızlığa, huzur ve refaha sahip olması, devletin millet egemenliği esasına dayandırılması, aklın ve ilmin rehberliğinde Türk kültürünün çağdaş uygarlık düzeyi üzerine çıkarılması amacı ile temel esasları yine Atatürk tarafından belirtilen devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun temel müesseselerine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere, Atatürkçülük denir.”(s.7). Yine burada da en çok dikkati çekmesi gereken nokta “Kemalizm” değil de “Atatürkçülük” denmiş olmasıdır. Bu kelime değişikliğinin belli bir tarihten sonra hep uygulandığını görüyoruz. Ancak bunun neden böyle olduğu ile ilgili kısmı bu yazı da vermeyeceğimizi belirtmiş ve bunu başka bir yazının konusu yapacağımızı söylemiştik.
Bunlar gibi daha yüzlerde örnek tarih sayfalarında yatmaktadır. Bunları iyice irdeleyip gerçekleri gün ışığına çıkarmak ise bu ülkenin insanın görevidir kanısındayım.

Kemal Atatürk Kemalizm İçin Ne Diyor?

Şimdi ise Mustafa Kemal’in kendisinin oluşturduğu Kemalizm ideolojisi için söylediklerine bakacağız.
Atatürk’ün 1 Kasım 1937 Millet Meclis Tutanak Dergisi’nde yer alan Kemalizm ile ilgili sözleri şöyledir (Aktaran Cenk Yaltırak, 2004); “Büyük davamız, en uygar ve en refaha kavuşmuş ülke olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu, yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde köklü bir inkılâp yapmış olan büyük Türk Milletinin dinamik ülküsüdür. Bu ülküyü en kısa zamanda başarmak için, düşünce ve eylemi birlikte yürütmek zorundayız. Bu girişimden başarı, ancak hukuki bir planla ve en verimli bir biçimde çalışmakla gerçekleşebilir. Bu nedenle, okuyup yazma bilmeyen tek vatandaş bırakmamak, ülkenin büyük kalkınma savaşının ve yeni yapısının istediği teknik elemanları yetiştirmek, ülke davalarının ideolojisini anlayacak, anlatacak, nesilden nesile yaşatacak, kişi ve kurumları yaratmak, işte bu önemli ilkeleri en kısa sürede sağlamak, Kültür Bakanlığının üzerine aldığı büyük ve ağır görevler arasındadır. Belirttiğim bu ilkeler, Türk gençliğinin beyninde ve ulusun bilincinde her zaman canlı tutmak, üniversitelerimize ve yüksek okullarımıza düşen başlıca görevdir.”(s.8).
Bunun dışında ise beklide Atatürk’ün Kemalizm’in özünü en iyi açıklayan sözlerini de buraya almalıyız. O sözler 1937’de şöyle söylenmişti: “Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen, içinde yaşadığımız yurt; bağrından çıktığımız Türk ulusu ve bir de, uluslar tarihinin bin bir acıklı olay ve sıkıntı ile dolu yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır.” Bu sözlerinden de anlıyoruz ki Atatürk her zaman için bilim ve aklı kendisine rehber edinmiş milletine de böyle yapmalarını salık vermiştir.
Atatürk’ün bu ve bunun gibi daha birçok kendisinin oluşturduğu Kemalizm ideolojisi ile ilgili açıklayıcı sözleri vardır. Ancak bu günümüzde maalesef pek bilinmemektedir, bilinmesi istenmemektedir. Bu duruma en güzel kanıt ise Cenk Yaltırak’ın (2004) da dediği gibi, “…Atatürk’ün el yazısı ile Kemalizm, Anıtkabir arşivinde ancak 1989’da bulunmuştur.”(s.10) sözleridir.

Kemalizm’in Prensiplerinin Oluşum Süreci

Kemalizm’in prensipleri başlı başına içinde yaşanılan olayların ve çağın gerektirdiği şekillerde vücut bulmuştur. Bu prensipler bir gün oturulup Mustafa Kemal tarafından yazılmamıştır.
Kemalizm’in oluşum sürecinin önemli bir kısmını kısaca özetleyen Asım Aslan (1992) kitabında bunu şöyle anlatmıştır; Atatürk önce Sivas Kongresi’nde kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni, Halk Fırkasına (Partisine) dönüştürdü. Cumhuriyet Halk Partisi 9 Eylül 1923’de resmen kuruldu ve ilk tüzüğü o gün kabul edildi. Bu tüzük 1927 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. CHP’nin İkinci Kurultayında (15-23 Ekim 1927) parti tüzüğünün “umumi esaslar” bölümüne temel ilkeler olarak partinin cumhuriyetçi, halkçı ve milliyetçi bir siyasal kuruluş olduğu belirtilmişti. CHP’nin gerçekleştirdiği 3. Kurultayında (10-18 Mayıs 1931) 2. Kurultayda kabul edilen üç temel ilkeye başka bir üç temel ilke daha eklenmişti. Bunlarda; laiklik, devletçilik ve devrimciliktir. Daha sonra bu altı ilke partinin resmi görüşü haline getirilmiştir. 9-16 Mayıs 1935 tarihleri arasında toplanan 4. Büyük Kurultayda parti programına daha önceden alınmış ve temel ilkeler olarak kabul edilmiş olan prensiplere daha geniş bir açıdan bakılmış ve ele alınmış ve parti programın da “Partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kemalizm prensipleridir.” denilerek CHP’nin ideolojisinin “Kemalizm” olduğu nitelendirilmiştir. Daha sonra Kemalizm’in prensipleri olarak nitelendirilen bu altı ilke ülkenin Anayasası’na konulmuş ve bu prensipler ülkeye mal edilmiştir (s.131-133).
Kemalizm’in temel prensiplerini oluşturan bu altı ilkeden başka olarak Asım Aslan kitabında bu ilkeleri daha geniş tutmuş ve Kemalizm’in bu şekilde değerlendirilmesini uygun görmüştür. Aslan’a (1992) göre Kemalizm’in daha geniş ölçekte ki ilkeleri ve kitabında da bunları teker teker açıkladığı sayfa numaraları da şöyle; Tam bağımsızlık (s.135), Anti-emperyalizm (s.137), Özgürlükçülük (s.139), Cumhuriyetçilik (s.140), Milliyetçilik (Ulusçuluk) (s.141), Halkçılık (s.142), Devletçilik (s.143), Laiklik (s.145), Devrimcilik (s.147), Akılcılık ve Bilimsellik (s.148), Çağdaşlık (s.152), Barışçılık (s.155). Bu ilkelerin tümünün anlaşılmadan bu ideolojinin de tam olarak anlaşılamayacağı aşikârdır.

Kemalizm Bir İdeoloji Değil Midir?

“Kemalizm Nedir?” başlığının altında böyle bir alt başlık kesinlikle gerekli idi. Çünkü daha Kemalizm’i bir ideoloji olarak kabul etmeyen insanlar dahi vardır. Bunu söyleyen insanlar çoğu zaman Kemalizm’i tam olarak araştırmadıklarından ve kulaktan dolma yanlış bilgilerin kurbanı olduklarından böyle söylemektedirler. Diğerleri, yani bilip de inkâra kalkışanları söylemiyorum bile. O kişiler şahsi menfaatleri uğruna tarihi bilgileri çarpıtarak milleti kandırma yoluna düşmüşlerdir. Burada Mustafa Kemal Atatürk tarihi yazanlardan namuslu olmalarını çok önceden “Gerçekleri söylemekten korkmayınız.” sözleri ile belirtmişse de, çok zor olmaması gereken bu cümleyi bile uygulamayanlar vardır.
İlk durumdaki insanlarımızın durumuna dönersek eğer bu insanların sonuçta ya Kemalizm konusunda bilgisiz ya da kulaktan dolma yanlış bilgilere sahip olmalarının sebebi az önce “diğerleri” diye belirttiğim kategoride ki insanlar yüzündendir. Bu insanların genelde verdiği örnek ise; Atatürk’ün Kemalizm’e karşı olduğu yönündedir ki bunun ne kadar temelsiz bir görüş olduğunu Atatürk’ün kendi el yazısı ile yazdığı Kemalizm’in prensiplerinden biliyoruz. Bununla ilgili olarak anlatılan bir de olay vardır. O da şu ki Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun bir gün Atatürk’e “Paşam partinin bir doktrini olsun” demiştir ve Atatürk de geri cevap olarak “donarız çocuk” demiştir kendisine. Buradan çıkarılan sonuç ise gayet basit olarak; “İşte gördünüz mü? Demek ki Atatürk böyle Kemalizm’lere falan karşıdır. Böyle bir ideoloji yoktur.” şeklindedir. Ne acıklıdır ki, burada doktrin ile ideoloji arasında ki farkı bilmemek bu insanları aslında gerçeklemiş olan yukarıda ki olayı yanlış yorumlamalarına ve Kemalist ideolojiyi reddetmelerine sebebiyet vermiştir. Hâlbuki kelimelerin anlamlarını sözlüklerden incelediğimizde “doktrin” in “dogmalar bütünü” olduğunu, “dogma”nın ise “Belli bir konuda ileri sürülen bir görüşün sorgulanamaz, tartışılamaz gerçek olarak kabul edilmesi.” anlamına geldiğini görürüz. “ideoloji”nin ise “insan hayatına dair oluşturulan amaçlar, prensipler, fikirler bütünü” olduğunu görürüz. Yani kısacası ideoloji düşüncelerin somutlaştırılarak ortaya konmuş varsayımlarıdır. Yani değiştirilebilirdir, sabit değildir. Anlaşıldığı gibi, burada Atatürk’ün Yakup Kadri’ye verdiği cevabı anlayabilmek için de önce bu kelimelerin anlamlarını iyi bilmek gerekiyor ki ondan sonra ne denmek istendiği konusunda net bir şey söyleyelim.
Görüldüğü gibi Kemalizm bir ideolojidir ve ülke meselelerini çözmeye yarayacak çok etkili bir ideolojidir. Günümüzde bu ideolojiden söz eden bir tek parti bile yoktur. Buna Atatürk’ün kurucusu olduğu CHP de dâhildir. Kemalizm göz göre göre ülkemizin yapısından sökülmüştür.

Kemalizm’in Atatürkçülükten Ne Gibi Farkları Vardır?

Son olarak ise, hem yazımızın da başında biraz değindiğimiz gibi Kemalizm ile Atatürkçülük arasında ne gibi farklar olduğunu irdelemeye çalışacağız.
Daha önceden de çok kez belirttiğimiz gibi Kemalizm Mustafa Kemal Atatürk tarafında oluşturulmuş fakat bu oluşum sürecinde çok derin bir tarihi geçmişi olan bir ideolojidir. Olaylar, hayattan alınan tecrübeler, akıl ve mantığa dayanan, ülke problemlerini çözmeye yönelik, çağın şartlarına ayak uydurması açısından esnek bırakılmış ve bir zamanlar ülkemizin yapısında olan fakat henüz onu içimize sindiremeden, özümseyemeden bizlerden koparılıp uzaklaştırılan bizim olan bir ideolojidir, Kemalizm.
Atatürkçülük ise ne niyetle kullanıldığına göre değişen bir kavramdır. Öyle ki, ülkemizde ki herkes Atatürkçü olabilmektedir. Fakat bu insanlardan bazılarına Kemalizm’in ilkelerinden birini bahsettiğinizde bunu kabul etmeyebilecektir. Yani, o kişinin Atatürkçüyüm demesi Atatürk’ün sadece bu ülkeyi düşman işgalinden kurtarmış olduğuna dair duyduğu sevgi ve saygıdan ibaret kalıyor olabilir. Bunun yanında, Atatürkçüyüm derken Kemalizm prensiplerinden yola çıkarak bu söyleniyorsa bu diğer Atatürkçülüğe göre biraz daha iyidir diyebiliriz fakat bu da bilinçli olarak Kemalizm kelimesinin kullanılmadığını ve bu ideolojinin de içini boşaltmaya yönelik olarak bir hareket gibi algılanmasına sebebiyet verebilir. Bunun için yapılması gereken en önemli şey, kavram karışıklıklarına ve sahip olduğumuz bir ideolojiye zarar vermemek adına kullandığımız adlara dikkat etmemizdir.
Kemalizm ile Atatürkçülük kavramlarının arasında ki farkı anlatacak son önemli nokta ise şu ki; Kemalizm kelimesini Atatürk döneminde hemen hemen her kaynakta bulabileceğiniz gibi o dönemin kayıtlı yazılı herhangi bir dokümanında “Atatürkçü” ya da “Atatürkçülük” kelimelerine rastlayamazsınız. Cenk Yaltırak’ın (2004) da dediği gibi, bu kavram Atatürk öldükten sonra ve ilk defa yazılı olarak Arın Engin’in “Atatürkçülük ve Moskofluk-Türklük Savaşları” adlı 1953 yılındaki kitabıyla ortaya çıkmıştır (s.9).
Bu araştırma yazıma son verirken son paragraflarımı Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı devrimleri, yani Kemalizm ile ilgili sözlerine yer vermek istiyorum. Bunlardan birincisi yine Prof. Dr. İsmet Giritli’nin (2004) kitabında ki Mustafa Kemal’in sözleridir. “Kemalizm’in sadece “şekil” değil, özellikle “zihniyet” meselesi olduğunu, 23 Nisan 1927’de Ankara’da toplanan Türk Ocakları delegelerine Atatürk’ün söylediği şu sözlerden de anlamak mümkündür: “Arkadaşlar, inkılâplar henüz yenidir: dedikleri gibi kökleşip benimsendiği hakkındaki kanaatlerimiz, ancak ileride karşılaşacağımız hadiselerle gerçekleşecektir. Fakat şimdi şuna emin olmalısınız ki, bugün başına şapka giymiş, sakalını, bıyığını traş eden, smokin ve frakla cemiyet hayatında yer alanlarımızın çoğunun kafalarının içinde ki zihniyet hala sarıklı ve sakallıdır.”(s.21). Mustafa Kemal’i anlamak için önce onun bütün fikirleri, sözleri üzerinde ciddi olarak düşünmemiz ve bu fikir ve sözlerin nasıl bir mantığa göre söylendiğini kendi içimizde samimiyetle sorguladıktan sonra eğer ki eksik bir şey gördüysek o eksiği gidermeye çalışmalıyız. Çünkü unutmamalıyız ki, Mustafa Kemal’in fikirlerini ikmal etmek demek bu ülkeye hizmet etmek demektir.
“Gerçeği konuşmaktan korkmayınız.”
“Vaziyeti muhakeme ederken ve tedbir düşünürken; acı olsa da, gerçeği görmekten bir an geri kalmamak lazımdır. Kendimizi ve birbirimizi aldatmak için lüzum ve mecburiyet yoktur.” K. Atatürk

Yazan: Efe Büyük*

*Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Öğrencisi

KAYNAKLAR
1) Tek yol Kemalizm. kemalizm.kemalistler.net/kemalizm.htm ‘den alındı.
2) Yaltırak, C. (2004). Kemalizm ne zaman ve kimler tarafından yazıldı? Atatürkçülük kimler tarafından icat edildi? Kemalizm düşmanlığının çeşitleri. Aydınlanma 1923, 51, 5-12.
3) Aslan, A. (1992). Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük. Ankara: Şafak Matbaacılık.
4) Aydoğan, M. (2006). Yeni dünya düzeni Kemalizm ve Türkiye. İzmir: Umay Yayınları.
5) Demiray, M. G. (1997). Kemalizm üzerine. Ankara: Gündoğan Yayınları.
6) Giritli, İ. (2004). Bir ulusal modernleşme ideolojisi olarak Atatürkçülük. Ankara: Boyut Tanıtım Matbaacılık.
7) Atatürkçülük. (1984). İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Nedense ben Kemalizm'in doğru yaşatılmadığı düşüncesinde olduğum için Atatürkçü'yüm demeyi çok daha anlamlı buluyorum böylece direkt Atatürk'ün görüşlerini benimsediğimi ifade etmiş oluyurum, günümüzde "Kemalizm" yazıda bahsettiğiniz şekilde yaşatılıyor ise bana örnek gösterebilir misiniz lütfen?
 

Ferdinand Bardamu

Kahin
Yeni Üye
Katılım
30 Nis 2012
Mesajlar
1,302
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
42
Efendim, Kemalist ideoloji TSK içerisinde, özellikle subaylar arasında etkin olduğundan-- ki ordunun bel kemiği de aslında subaylardır dersek yanlış olmaz sanırım-- üst kadrolar zaman zaman sapmalar gösterse de ordumuz Kemalist ideoloji temelinde yükselmektedir. Yani, Kemalist ideolojinin odak noktası ordumuzdur ki o ordu, milletimizin büyük çoğunluğu tarafından en saygın ve güvenilir kurum olarak ifade edilmektedir. Günümüzün Balyoz, Ergenekon vs gibi davaları, esasında darbeci yapılanmalara karşı açılmış değildir. Bu davaların hedefi Kemalist İdeolojidir. Yukarıdaki makale ile birleştirirsek, bu davalarda yargılanan, aslında kurtuluş mücadelemizin kendisidir çünkü Kemalizm o mücadelenin içerisinden teorileştirilmiştir. Yani Kemalizme karşı açılmış ve Türk Ordusu'nu hedef alan bu davaların varlığı günümüzde Kemalist ideolojinin yaşatıldığının en büyük kanıtıdır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst