- Konbuyu başlatan
- Yöneticiler
- #1
- Katılım
- 7 Ara 2013
- Mesajlar
- 6,615
- Tepkime puanı
- 504
- Puanları
- 113
“Kaotik Evren Teorisi Fizikte Paradigma Değişimi Öngörüyor”
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Aydıner “Kaotik Evren Teorisi”ni öneren makalesi ile dünyanın en önemli fizik dergilerinden biri olan NATURE tarafından yapılan Dünya Fizik Sıralaması’nda (Top 100 in Physics) ikinci sırada yer aldı.
Prof. Dr. Aydıner, dünya fizik camiasında yankı uyandıran makalesine ilişkin açıklamalarda bulundu.
“İnsanlık Tarihi Boyunca ‘Evren Nasıl Ortaya Çıktı?’ Sorusuna Yanıt Arandı”
Kaotik Evren Teorisi’nin alternatif kozmoloji modeli olarak ilk defa kendisi tarafından önerildiğini ifade eden Prof. Dr. Aydıner, “Tüm insanlık tarihi boyunca ‘Evren nasıl ortaya çıktı?’ sorusuna yanıt aranmıştır. Bu sorulara modern kozmoloji çeşitli yanıtlar vermeye çalışmıştır. Bu anlamda kozmolojide en önemli çalışmalardan biri Einstein’ın Genel Rölativite Teorisi’dir. Bu teori, modern kozmolojinin başlangıcını oluşturmuştur. Daha sonra yapılan çalışmalar, bu teori temel alınarak gerçekleştirilmiştir. Evrenin ortaya çıkışı ve dinamiğini izah etmek için pek çok model önerilmiştir. Fakat bu alanda yaygın olarak kabul edilen en önemli teori Büyük Patlama (Big Bang) teorisidir. Büyük patlama sözü fiziksel bir patlamaya karşılık gelmez. Bu uzay ve zamanın genişlemesini izah etmek için tercih edilen bir kavramdır. Bu teoriye göre evren bir tekil noktadan ortaya çıktı ve genişlemektedir. Bu teori deneysel veya gözlemsel sonuçlarla belli ölçülerde uyumlu olduğu için günümüzde yaygın olarak kabul edilmiştir. Fakat Büyük-Patlama teorisi dahil hiç bir model ya da teori şimdiye kadar Evren nasıl ortaya çıktı? Nasıl evrim geçiriyor gibi sorulara yanıt verememiştir. Nature-Scientific dergisinde yayınladığım Kaotik Evren Teorisi bu sorulara yanıt veren alternatif bir teoridir” dedi.
“Evrenin Tekil Bir Noktadan Ortaya Çıktığı Fikri Tartışmalı Bir Konudur”
Büyük patlama senaryosuna göre evrenin bilinmeyen bir tekillikten başladığını ifade eden Prof. Dr. Aydıner, “Ne yazık ki evrenin tekil noktadan başlıyor olmasına sadece fizik açısından değil felsefi açıdan da yanıt verilememektedir. Tekillik fizikte anlamlı bir ifadeye karşı gelmemektedir. Fizik tekillikten hoşlanmaz. Evrenin tekil bir noktadan ortaya çıktığı tartışmalı bir konudur. Evrendeki kozmik arka plan ışıması ve galaksilerin birbirinden uzaklaşıyor olması bizi böyle bir tekilliğin olması gerektiği fikrine götürebilir. Yani evren filmini geriye doğru sardığımızda başlangıçta bir tekilliğin olması gerektiği fikri ortaya çıkabilir. Bu akla yakın ve felsefi olarak da izahatı olan bir fikir olabilir. Fakat bu fikir hem fizik hem de felsefi açıdan daha derin komplikasyonlara sahiptir. Öte yandan, evrenin nasıl bir evrim geçirdiği ya da geçireceği konusu da çok önemli bir problemdir. Evet! Bugünkü gözlemsel veriler evrenin genişlediğini ortaya koymaktadır. Ancak, büyük patlama senaryosu içinde kalarak Evrenin tam olarak nasıl ve hangi dinamiğe uygun olarak evrim geçirdiği, bu evrimin gelecekte nasıl davranacağına ilişkin sorulara yanıt verilememektedir. Büyük patlama senaryosu evrenin tekil bir noktadan başladığı dışında bir şey söylememektedir” dedi.
“Büyük Patlama Teorisindeki Komplikasyonları Çözmek İçin Yeni Fiziğe Yeni Bir Teoriye İhtiyaç Var”
Prof. Dr. Aydıner, “Sorun sadece tekillik sorunu değildir. Büyük-Patlama senaryosu evrenin yani uzay-zamanın genişlediğini iler sürmektedir. Peki, evren genişlemeye devam edecek mi? Sonsuza kadar mı genişleyecek? Tekrar kütle çekim etkisine girerek kendi üzerine kapanacak mı? Tekrar tekilliğe dönecek mi? Büyük bir çöküş meydana gelecek mi? Evrenin sonu ne olacak? Bu temel sorular henüz yanıtlanabilmiş değildir. Büyük-Patlama senaryosu bu sorulara da yanıt verememektedir. Bu soruların yanıtsız kalması bu senaryonun eksik, yetersiz olduğunu göstermektedir. Bunlar teoride çok ciddi komplikasyonlara işaret etmektedir. Büyük Patlama Teorisindeki Komplikasyonları çözmek için yeni fiziğe yeni bir teoriye ihtiyaç vardır” şeklinde konuştu.
“Paradigma Değişimi Zorunlu Hale Gelmiştir”
Evrende galaksilerin nasıl ortaya çıktığı ve evrenin geniş ölçekli organizasyonunun nasıl meydana geldiği problemlerini de Büyük-Patlama senaryosu içerisinde izah etmenin mümkün olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Aydıner, “Büyük patlama teorisi galaksilerin nasıl ortaya çıktını izah eden bir model değildir. Aynı zamanda galaksilerin oluşumuna bir mekanizma sunabilen bir teoriye, modele ihtiyaç olduğu açıktır. Bu bakımdan yeni modellere de alan açmak gerekir. Kozmolojinin büyük patlama vesayetinden kurtulması gerekir. Bunun için bir paradigma değişimi zorunlu hale gelmiştir” ifadelerinde bulundu.
“İçinde Yaşadığımız Evren Sadece Maddeden Oluşmamaktadır”
Yaklaşık beş yıldır üzerinde çalıştığı model hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Aydıner, “İçinde yaşadığımız evren sadece maddeden oluşmamaktadır. Madde, karanlık madde ve karanlık enerjiden oluşmaktadır. Karanlık enerji evrenin %71.4’ünü oluşturmaktadır. Karanlık madde ise evrenin aşağı yukarı %24’ünü oluşturmaktadır. Bizim içinde bildiğimiz madde bileşeni %4.6’sını oluşturmaktadır. Kütle çekim teorisini temel alan bir kozmoloji modeli ve bunun üzerine inşa edilen ‘Büyük Patlama’ senaryosuyla Evrenin nasıl ortaya çıktığını, dinamiğini ve evrimini anlamak mümkün değildir. Fakat ne yazık ki mevcut paradigma bunun üzerine kuruludur. Doğru bir model oluşturmak için evreni oluşturan karanlık madde, karanlık enerji gibi bileşenleri ve bu bileşenlerin evren dinamiği üzerine etkilerini de ele almak gerekmektedir. Literatürde bu etkileri dikkate alan pek çok makale vardır. Hatta karanlık enerji ve karanlık madde etkileşimlerini de dikkate alan çalışmalarda mevcuttur. Bunlar bir takım kozmoloji problemlerini çözmek için önerilen modelledir. Öte yandan; bu tür etkileşimler deneysel olarak da gözlenmeye çalışılmaktadır. Ben bu etkileşim fikrini bir adım ileriye taşıdım. Karanlık madde, karanlık enerji, madde bileşenleri kendi aralarında etkileşirse nasıl bir dinamik ortaya çıkar buna yanıt aramaya çalıştım. Çalışmamda, bu üç bileşenin kendi aralarında etkileşmeleri halinde ortaya kaotik bir dinamiğin çıkacağını gösterdim. Bu klasik fizikte ki gibi üç cisim problemine benzemektedir. Üç cisim problemi her zaman kaosa yol açar” dedi.
“Evrenin Dinamiğini Tasvir Edebilecek En Yalın Denklemleri Elde Etmiş Olduk”
Prof. Dr. Aydıner şunları kaydetti: “Araştırmacılar evreni oluşturan her bir bileşeni araştırıyor ve dinamik üzerindeki etkisini anlamaya çalışıyorlardı. Fakat bu üç bileşen arasındaki etkileşimi dikkate almıyordu. Oysa bu bileşenler arası etkileşim kaçınılmazdır ve yeni fizik buradan ortaya çıkacaktır. Ben bu teoriyi geliştirirken biyolojik türler arasındaki yaşamsal rekabeti model olarak aldım. Bildiğiniz gibi biyolojik türler arasında bir rekabet vardır. Bu rekabet bir beslenme ve yaşamını sürdürme rekabetidir. Örneğin bir adada tilkiler ve tavşanlar olduğunu düşünelim. Tilkiler tavşanları yiyerek yaşamlarını sürdürürler. Tilkiler tavşanları tüketirler bunun sonucunda tavşanların sayısı azalır. Fakat bu durumda tilkilerin besin kaynağı azalmış olur. Sayıları artan fakat besin kaynağı kalmayan tilkiler beslenemezler ve doğal olarak sayıları azalmaya başlar. Bunun tersine tilkilerin baskısından kurtulan tavşanların sayısı artar. Bu örnekte olduğu gibi tilki ve tavşanların sayısının zaman içerisinde nasıl değiştiğine bakarsanız bu sayıların ilginç bir şekilde osilasyon yaptığını görürsünüz. Bunu matematiksel olarak tavsir etmek isterseniz bunu Logistic map veya Lotka-Voltera denklemleri ile yapabilirsiniz. Açıkçası ben kaotik evren teorisinin temellerini biyolojik türlerin rekabetine bakarak modelledim. Çünkü karanlık enerji, karanlık madde ve bildiğimiz normal madde gibi bileşenlerin etkileşimlerini modellediğimde Lotka-Volterra tipi diferansiyel denklemler ile ifade edilebileceğini gösterdim. Bu şahane bir fikirdi. Bu yalnızca evren dinamiği ile biyolojik sistemlerin dinamiği arasında bağ kurmakla kalmıyor aynı zamanda evrenin dinamiğini temsil edebilecek en yalın diferansiyel denklemleri de ortaya koyuyordu. Tarihte ilk kez evrenin dinamiğini tasvir edebilecek en yalın denklemleri elde etmiş olduk. Fakat öte yandan biyolojide kullanılan denklemler kaosa yol açmamaktadır. Benim evren dinamiğini temsil eden denklemlerim kaosa yol açmaktadır. Bu çok ilginç ve çok önemli bir bulgudur.”
“Kaotik Evren Teorisi Yeni Fiziğin Aydınlatma Fişeğidir”
Prof. Aydıner, “Evreni oluşturan karanlık enerji ve karanlık maddenin var olduğunu biliyoruz. Fakat bu konuların fiziği halen anlaşılmamıştır. Bu konuda yoğun araştırmalar yapılmaktadır. Bunları hipotetik şeyler diye kestirip atamayız. Yok sayamayız. Madde evrende neden yalnız olsun ki? Madde tek başına Evren dinamiğini açıklamak için yeterli değildir. Karanlık madde, karanlık enerji adayları bunların fiziksel orijinleri araştırma konusudur ve gününün birinde hem bu adaylar hem de aralarındaki etkileşimler aydınlatılacaktır. Yeni fizik buradan çıkacaktır. Bu bakımdan Kaotik Evren Teorisi yeni fiziğin aydınlatma fişeğidir” dedi
-devam edecek-