kadına şiddetle çocuğa şiddet arasında bir fark var mıdır?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan kadına şiddetle çocuğa şiddet arasında bir fark var mıdır? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,807 kez görüntülenmiş, 18 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı kadına şiddetle çocuğa şiddet arasında bir fark var mıdır?
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bu sorular uzatılabilir, konu öncesi bir taslak karaladım ve düşünme yaptım,
-burdan sundum- buyrun; http://www.felsefe.net/140913-post1486.html

çocuğa kötü muameleyle herhangi birine? (yapıaln kötü muamele arasıdna bir fark var mı)
ve kötü muamele nedir?
ne zaman (kötü muamele ya da) istismar olur-denmeli?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
şiddet ve iktidar arasındaki ilişki ikisini de açıklar kanısındayım

---------- Mesajlar Birleştirildi at 19:23 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 19:23 ----------

nitelik olarak değil de nicel olarak fark vardır. özde ikisi de aynı kapıya çıkarlar.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
aslında sorma biçimim şu sanırım annenin babanın çocuk dövmesini kimse yadırgamıyor -bu niye böyle gibi bir soru? bu anoromal mi değil mi? gibi bir soru-
kadınla direkt ilgisi yok tabi ama ben bir benzetme ve yakınlaştırma kullandım
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
koca/erkeğin dövmesini de kimse yadırgamıyor; aile içi sorun kimseyi ilgilendirmez deniyor. üstelik 'sever de döver de ' diye bir algı-yanılgısı da bunlara eşlik etmekte iken tüm bunlar erk/egemen şiddetin içselleştirildiğini ve emek-sömürüsünden ayrıştırılarak lokal bir güç kullanılan alan gibi algılanmasını sağlamaktadır. Böyle bir tablo ortaya çıktığında ebe-veyn denilen erk-güçlerin çocukları terbiye etmesi adı altında onlara karşı güç kullanılmasını da normalleştirmekte; öyle görmeye başlamaktadır. Başka alanlar da da belirttiğim gibi öncelikle 'eğitim ve terbiye' denilen mefhumları tümden hayatımızdan çıkarmadıkça bu zulüm devam edecektir. İnsan eğitilmez, terbiye edilmez; insan öğretilir, öğrenir...paradigma bu olmalı ki şiddet aile içi olmaktan çıksın...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
ben teşekkür ederim
diyelim,; örneğin-mecazen

kendine şiddete katlanamayacak bir kadın (ki bunu gayri ahlaki bulan) çocuk dövüyor/azarlıyor ya da terbiliyor-iteliyor/kakalıyor olsun) ve bunu yasallaştırıyor (ve de gayri ahlaki hiç bulmuyor olsun) bunda hiç bir ahlaki sorun görmüyor olsun,
dönüp ona ne diyeceğiz

ve denilebilecek her şey baştan? bir duvara çarpacaksa

bu bir örnek ama geçerli bir örnek (-olabilir-) hepimiz biliyoruz

-kendine şiddete katlanamayacak bir erkekte olabilir
ben bir başka bir şey arıyorum

karşı tarafa/ya da daha çok topluma da bunun farkındalığını yansıtıcak bir oluşum-ya da benzeri-ya da başkası ama?
toplumsal bir bakış ya da demeç ama bu değil tam olmadı

kişinin kendini suçlu ya da yanlış hissetmesi değil- ne yaptığının farkına varması ve bir adım zorlaması için- tüm toplum için burdan yürümek benzetmek gibi bir düşünce idi bu ama -
bu bir travma sadece ve kisme görmüyor her zamanki gibi olanları -sözcükler karmaşık şeyler

-toplumun kadına şiddet duyarlılığında sapmalar ve yapmacıklıklar olabilir ancak

-bir kadına bir fiske vuran dedi başbakan? değil mi?
ben bunu eşittir bir herkse bir çocuğa -olmalı-isterdim mi? bilemedim ama
ya da karıştırdım ben hep cümleleri niyetimi

bizi karşısında bulur dedi başbakan bey
ama kisme kimseyi karşısında bulmamalı
ama onlar güçsüz-ya çocuklar
mesela ama
bu iş kafamda parçalandı ve yeterince düşünmedim sanırım -ucundan tutmadım-tutamadım derlice topluca bunun da

---------- Mesajlar Birleştirildi at 22:00 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:53 ----------

kadın kendini savunuyor artık-bir ölçü de ve (toplumun belki bazı bölümlerinde) duyarlılıklar oluştu
-kadın için
örneğin genel için yok- çocukta, ama
şiddet kavramı bilinmiyor

çocuk hiç kismeyi şikayet edemez- hiçkimseye de ve hiç bir silahı yok gibi ve
kadına kötü muameleyi onaylamayan kadın/erkek ve toplum örneğim var (birincil ve) ve çocuğa kötü muameleyi onaylıyor-yada nispeten daha az görmezden geliyor diyelim
(ya da aynı ölçüde tepki vermiyor ve ayıplamıypor/duyarlılık sunmuyor diyelim) -çocuk için;
ya da aynı görmüyor bunu
-gerçek tabanı -ve toplumsal grup -köy kültürü -mahalle kültürü diyelim yerel kültür ve gözlem bu -gerçek
bundan yola çıktım-aslında ama (bütüncül bir bakış gerektiyor bu sorun ve derincil bir düşünme sanırım ve daha fazla veri ve düşünme -öyle anladım)
 
Son düzenleme:

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
şiddet sorununu bireysel mi toplumsal mı ele alma biçimine göre ilk soruya verilecek yanıt ve çözüm farklı olacaktır. şiddete hayır diyen birinin çocuğuna şiddet uygulaması karşısında etik ve yasal bir takım kurallar, engeller ve yaptırımlar uygulanabilir; -ki, söze fazla gerek olmadığı kanısındayım-, yok eğer olay toplumsal bir boyut taşıyor ise buna ilave olarak şiddet biçimlerinin tüm şekillerini en az düzeye indirebilmek için bir sürü tedbirlerin alınması gerekir; ilk koşul "üretim değeri" üretebilmektir.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Psikolojik şiddet yada fiziksel şiddeti belli ölçülerde birbirinden yeğdir diyebileceğim bir durum var sanırdım.Bu konuda da tecrübeyle öğrendiklerimden utanç duyuyorum doğrusu.Şöyle ki çocuğuma kendisi için fiziki trawma oluşturacağı kesin olan bir konuda kızmışlığım çoktur.Bu öfkeli /saldırgan tutum her ne kadar O'nun canı yanacak korkusu taşımaktan kaynaklansa da O 'nun bunu nasıl gördüğü önemli.Hadi daha bitmedi mi dersin diye yanına gittiğimde eliyle başını koruduğunu gördüm.Yavrum ben sana hiç vurdum mu?kendini benden koruma ihtiyacı neden duyuyorsun gibi anlamı olmayan bir cümle kurdum.Zaten reaksiyonuyla konuşulacak herşeyin noktasını koymuş .Şimdi ;kadına pozitif ayrımcılık yapılmalı,eğitilmeli,kurtarılmalı,imar edilmeli sloganıyla basbas bağıran ben külahımı önüme koyup düşünüyorum.Ya çocukları?Şiddeti nasıl hayata geçirmişim,nereden nasıl kurtarırım bu imajı,bana güven sorununu hayatının geri kalanına kadar taşır mı?Sorularr ?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
güzel bir tespit, kadına yönelen şiddetin temellerinde emek-sömürüsü vardır; çocuğa yöneltilen şiddette ise ilerideki sömürüye zemin hazırlamak vardır ki bu konuda kadınların payı en az erkekler kadardır. kadınlar kendi beden ve ruhlarının erk-egemenler tarafından sömürülmesine karşı çıktıklarında çocuklarını da bu düşünce ile büyütecek ve şiddetten uzaklaşacaklardır. üretici olan kadının dur dediği yerde erk-egemen bir adım dahi ilerleyemez; kadına yönelen şiddet toplumları köleleştiren, körelten ve gerileten bir olgudur; bu şiddet bitmedikçe çocuğa yönelen şiddetin bitmesini beklemek ham-hayalden öteye geçemez.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
şunu inkar etmiyoruz -biz istismara maruz kalmışsak
(yani toplumsal öğreti de )
kişisel bi eleştiri değil bu?
bu konuda öyle oslaydı kendimi de eleştirebilirdim ancak en azından adım atmak ya da böyle görmemek /düşünmek,bakmak yoksa nesillere uzanan bir yol -kişileri eleştirmek değil niyetim-iz

---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:49 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:39 ----------

sanırım hepimiz (az-çok) anne-baba, öğretmen-asker vb. şiddeti gördük-otorite bu durumda kendimizi?
ne demeliyim bilmiyorum ama bizde -bi ölçüde- görülmesi normal
bi ölçüde biraz anomali taşımamız olasıdır
dersem ne olur yani bilmiyorum ama bu değil

-ki ben şiddet olmayan bir yönüyle de (olumcul baskı ve otoriteye yeri geldiğinde) tam anlamıyla karşı değilim -En azından bu toplumsal yapıda bu -toplumsal kişilklerle yada bu toplumsal kişilik yığını ile/yığınları ile

-biraz yağları eritmek -bakınız zorda kalmak- bakınız kolay hayat, bakınız lüküs hayat bakınız şiddetten başka otorite tanımamak, bakınız dürüstlüğün ve hoşgörürlüğün şiddet otoritesi karşısında eritilmesi itibarsızlaştırılması da var
(emret kardeşim örneğimiz vardı forumda alıntı-rica ediyorsun yüzüne bakıyor yap diyorsun yapyor gibi! örneklenmişti bir başka forumdan)
bakınız_ Full MEtal Jacket bknz_eti senin kemiği benim
bilinçli baskı ve otoriteye bu benzeri belirli durumlarda karşı değilim, bu çok ince bir çizgi ve ayırt buna girmeyeceğim ancak
"Full Metal Jacket" iyi bir örnek
yani ebleh bir nesil yetiştirmektense ya da yeri ve zamanı geldiğinde
ama bu ince bir çizgi ve karmaşık bir konu sanırım /yine bilinçlilik temel-iyiniyet-iyiniyetin marazası olmaz
 
Son düzenleme:

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Karakter bileşenlerinin ağırlıkla edinsel köken taşımadığını düşündüğümü hep söylerim.Soya çekim ve olması gereken noktaya varış (sahnenin devamı için biçilen role uyumda denebilir afaki bir bakışla).Buna en güzel örnek aynı ailede yetişen kardeşlerin çok farklı mizaçlarla varlık belirtmeleri .Hassas terazileriyle ruhları gören bir yapıyla,re aksiyon odaklı bir penceresi olan yapının temelini doğuştan baskın zeka kutbu belirler.Eblehlik ya da değillikte burdan geçiyor sanırım.Şiddeti bu çizginin içine koyduğumuzda zarar verici bir varlık ,zarar vermeyi meşru sayan bir yeni erk,nesline bu mirası türetip bırakan bir ata varediyoruz.Dur çizgisi farkedildiği an konulmalı.
Ben oğlumla anlaşma yaptım. ''Ben kim olursam olayım,konu ne olursa olsun seni korkutmaya hakkım yok ,kimsenin buna hakkı yok,şu andan itibaren seni huzursuz eden,korkutan her davranışımda bana iki adım geri gidip anne beni korkutuyorsun demeni istiyorum''dedim .bu da kendimce bir yol frekansına uyumlu oldu en azından.Bu tip temellerle yaygın şiddet kabulunun önüne geçebilmeyi düşünüyorum.
 
Son düzenleme:

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
baskının 'olumcul' olması eşyanın doğasına aykırıdır. -olumlu- denilen baskı kendi içinde bir yargıyı taşımaktadır. üstelik bu öznelliğin sınırı da yoktur; derken-derken baskı denilen şey ikincil olmaktan çıkıp asıl olana dönüşür..her türlü baskı karşı tepkiyle karşılanacaktır ki bu gayet doğal bir şeydir. ısrarla belirtiğim gibi -eğitim- denilen olgudan uzaklaşmadıkça baskının biçimleri üzerinde değişik varsayımları değerlendirmekten öteye geçemeyeceğiz. her şiddetin kökeninde -iktidar- olmak vardır ve bu da asala unutulmamalıdır.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Öyle ise bu işin sıfır degerlik taşıması mümkün degil.Amigdalamız var oldukça şiddet ve savunmayı yaşayacağız.Olumlu denen kısım dediğiniz gibi maskelerle değiştirilebilir ama..bilemedim asgari sınır konusunda mı düşünsek.çünkü hiç baskı,hiç şiddet bana olasi gelmedi
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
itirazım bunun gerekli olup olmadığı ile ilgili değildi. baskının olumlusu-olumsuzu olmaz diye düşünüyorum. baskı baskıdır; zaten insan yavrusu doğduğu andan itibaren şekillendirilmektedir. bu şekillendirme bir başlı başına bir baskıdır. insan türünün bunu aşması mümkün ve bir o kadar zordur.
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Bence sadece kadın ve çocuklar için değil kişi kendinden güçsüzlere dahi şiddet uygulaması irdelenmelidir, şiddet kavramı toplumsal bağlamından, dayatılan ataerkil toplum bilincinden bağımsız da ele alınamaz sanırım.

Kişinin karar almasında; çevresel koşulların mı yoksa genetik mirasının mı daha baskındır sizce ? Ya da davranışa yön veren kriter, kişiye mi özgüdür?

Sn. meyelan aşağıdaki paragrafınızı açar mısınız?

Karakter bileşenlerinin ağırlıkla edinsel köken taşımadığını düşündüğümü hep söylerim.Soya çekim ve olması gereken noktaya varış (sahnenin devamı için biçilen role uyumda denebilir afaki bir bakışla).Buna en güzel örnek aynı ailede yetişen kardeşlerin çok farklı mizaçlarla varlık belirtmeleri .Hassas terazileriyle ruhları gören bir yapıyla,re aksiyon odaklı bir penceresi olan yapının temelini doğuştan baskın zeka kutbu belirler.Eblehlik ya da değillikte burdan geçiyor sanırım.Şiddeti bu çizginin içine koyduğumuzda zarar verici bir varlık ,zarar vermeyi meşru sayan bir yeni erk,nesline bu mirası türetip bırakan bir ata varediyoruz.Dur çizgisi farkedildiği an konulmalı.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
@Karakalem açmaya çalışayım ,çok becerebileceğimi sanmıyorum ama.

''Karakter bileşenlerinin ağırlıkla edinsel köken taşımadığını düşündüğümü hep söylerim.Soya çekim ve olması gereken noktaya varış (sahnenin devamı için biçilen role uyumda denebilir afaki bir bakışla).Buna en güzel örnek aynı ailede yetişen kardeşlerin çok farklı mizaçlarla varlık belirtmeleri .Hassas terazileriyle ruhları gören bir yapıyla,re aksiyon odaklı bir penceresi olan yapının temelini doğuştan baskın zeka kutbu belirler.Eblehlik ya da değillikte burdan geçiyor sanırım.Şiddeti bu çizginin içine koyduğumuzda zarar verici bir varlık ,zarar vermeyi meşru sayan bir yeni erk,nesline bu mirası türetip bırakan bir ata varediyoruz.Dur çizgisi farkedildiği an konulmalı.''

Öncelikle belirttiğiniz gibi elbette kendinden güçsüzlere yaşlıya muhtaca zayıfa yoksula işçiye hayvana...derken tüm potansiyel kitleye şiddet konusu konuşulabilir.Başlıktan hareketle ikisinin de kadın ve çocuğun değerlendirmesini aldım.Ki bu benim nazarımda özellikle kadın olarak tekilleşir çünkü ;toplumu eğiten yöneticinin öğreticinin kadın /ana olduğuna inanırım.Kimisi kadına analık vasfı üzerinden yük rol biçtiğimi düşünüp bunu da biçeşit şiddet olarak görebilir.Malum ki üreten cins sebebiyle bunu kabul etmiyorum.BM 11 ekim dünya kız çocukları günü ilanı ile bu konudaki hassasiyetin nasıl bir reaksiyonla neleri düzeltebileceğine işarettir.
Açıklama kısmı için de deneyeyim :)
Dayanağı literatür değildir karakter bileşenleri izahımın.Çevrenin kişi üzerindeki etkisini biçok örnekle savunabilirsiniz.Ama ben ısrarla genetik kodların /yaradılışta verilen sentezleme verilerinin neye ne tepki vereceğini daha önceden işlendiğini düşünüyorum.Basitçe örnekleyeyim gece olması gereken uyku saatinde uyuyamayan insanın seratonin melatonin dengesi bozulur,bu denge depresyonu anksiyeteyi vs tetikler.Tetiklenen bu durum genel fizik sistemi bozar ...neden uyumakta direndiğini başka alandaki belirleyicileri izah eder derken elimizde bulunan depresif meyilli kişinin yaşam algısı kendi gözlük rengine göre renklenir.Birey hakkında keşifler yapıp ,alanında verimli olabilecek mecralarda kullanılmalı .Eblehlik yeterli olmadığına inandığında ve bunu kabul ettiğinde başlar.İyi bir ressamı matematik öğretmeni yapayım diye uğraşınca şiddeti varetmiş,kabul ettirmiş ya yeni bir ebleh(fırsat bulduğunda şiddete başvuracak)ya da yeni bir zalim türetmiş oluruz.
Umarım tutarlı bir açıklama olmuştur.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
şiddet her daim iktidar olma eğilimi taşır. ve o, asıl öznesinin dışındaki öznelere gereksinim duyar, bu nedenledir ki şiddet salt kadına ya da çocuğa yönelmez; öyle görünür ve fakat o diğer tüm bireylerde yansımasını bulur; asıl hedefi tüm toplumsal dokuyu egemenliği altına almaktır; bu olguyu eğer böyle değerlendirmez ya da görmez isek onu kategorize etmekle meşrulaştırmış oluruz.
 

Kara Kalem

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
1 Haz 2011
Mesajlar
90
Tepkime puanı
17
Puanları
8
Dayanağı literatür değildir karakter bileşenleri izahımın.Çevrenin kişi üzerindeki etkisini biçok örnekle savunabilirsiniz.Ama ben ısrarla genetik kodların /yaradılışta verilen sentezleme verilerinin neye ne tepki vereceğini daha önceden işlendiğini düşünüyorum.Basitçe örnekleyeyim gece olması gereken uyku saatinde uyuyamayan insanın seratonin melatonin dengesi bozulur,bu denge depresyonu anksiyeteyi vs tetikler.Tetiklenen bu durum genel fizik sistemi bozar ...neden uyumakta direndiğini başka alandaki belirleyicileri izah eder derken elimizde bulunan depresif meyilli kişinin yaşam algısı kendi gözlük rengine göre renklenir.Birey hakkında keşifler yapıp ,alanında verimli olabilecek mecralarda kullanılmalı .Eblehlik yeterli olmadığına inandığında ve bunu kabul ettiğinde başlar.İyi bir ressamı matematik öğretmeni yapayım diye uğraşınca şiddeti varetmiş,kabul ettirmiş ya yeni bir ebleh(fırsat bulduğunda şiddete başvuracak)ya da yeni bir zalim türetmiş oluruz.
Umarım tutarlı bir açıklama olmuştur.
Teşekkürler, açıklama için. Genetik kodun başatlığı üzerinden konuşursak, aynı anne babaya sahip karekter/davranış farklılığını nasıl açıklamak gerekir. Genetik kodlama ve çevresel etkenler kişiye özgü bir yanı olabilir.

Ayrıca kişinin davranışını belirleyen temel kriterin genetik kod mu yoksa yaradılış mı olduğu belirtilirse daha yararlı olur. Çünkü genetik kodu üzerinde yükselen teorinin dahi çevresel etkenleri göz ardı edeceğini sanmıyorum.
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Yeni düşüncelere açığız
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst