Kader Kavramı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde Thiπk tarafından oluşturulan Kader Kavramı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,861 kez görüntülenmiş, 5 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Kader Kavramı
Konbuyu başlatan Thiπk
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

Thiπk

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Tem 2012
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Merhaba,
Arkadaşlar kader kavramı yüz yıllardır felsefe konusunun başlarında yer almıştır kader varmıdır ? bu başlık altında sizlere bahsetmek istediğim bir kaç konu bulunmakta lütfen sizlerde yorum olarak destek verirseniz bu başlık altında kader kavramını tartışalım

Öncelikle kader Zaman,Mekan ve olay dan oluşur tüm evrende Zaman mekan ve olay aynı işlevde ilerler örneğin su içmek istediğimizde onu almaya gidersiz ve bir Mekan içerisinde oluruz aynı andada suyu içtiğimiz anın zamanıda olur ve olay ise su içmemizdir

Ünlü fizikçi Albert Einstein uzay hakkında ortaya attığı ve bu gün bilimsel olarak doğrulanmış olan teorisinde evrenin (uzayın ) büküldüğünü bulmuştur uzay bükülüyor ise Zaman, Mekan ve olay da bükülmüş olur yani bir nevi Kader de bükülmüş olur zaman,mekan ve olay uzayda paralel dir yani düzdür bundan yola çıkarak bir öernek vermek istiyorum elimize düz bir kağıt alalım ve bunu uzay olarak kabul edelim kağıdın bir ucuna bu sabah yapıcaklarımızı yazalım ve öbür ucunada akşam yapıcaklarımızı yazalım kağıt ( Zaman mekan ve olay ) bu kağıdı katladığımızda yani bükdüğümüzde zaman mekan ve olaylarda bükülmüş olur peki bizim günlük yaşamımız bir kaderse kaderde aynı anda bükülük yani uzayın bükülmesi kendi kaderimizi görmemize neden olabilir ileriyi göre biliriz tabiki bu olasılıklar çok düşük yani kesin böyledir diyemeyiz ama düşündüğümüzde çıkmaza çıkmadığımız herşeyin olma ihtimali vardır.
pekiya siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz ?
 

laplaceseytani

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
4 Tem 2012
Mesajlar
15
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
25
''Diyelim ki hem senin aklından geçenleri ve beynini, hem de arkadaşınınkileri okuyabilen bir bilgisayar olsun.Eğer o bilgisayar aynı zamanda tüm dünyadaki tüm çevresel koşulları da bilse, o zaman nerede ve nasıl karşılacağımızı da bilirdi.Yani şans eseri bir karşılaşma (tesadüf?) aslında şans eseri olan bir şey değil.bu tahmin edilebilir bir gerçek.''
Ama böyle bir bilgisayar olmadığı için bir olayı önceden göremeyiz, ya da bilemeyiz; ama bu olayı bilinemez kılmaz, bu bizim bilmediğimizi gösterir sadece.
Bu teorik olarak hoş bir şey ama gerçek dünyada işe yaramıyor.
Fakat, De Moivre , o fiziksel verileri kullanarak sözde tahmin edilemez olan şeyleri tahmin ediyordu.Öleceği günü de öngördü.
Hayatının son birkaç ayında, her gece onbeş dakika fazladan uyuduğunu fark etti.O bir determinist olduğu için o veriyi doğal sonucuna göre hesapladı. Eğer uykusu her gece onbeş dakika uzarsa, o zaman 24 saat uyuyacağı gece ölecekti.Bu günü de 27 KASIM 1754 olarak belirledi.Ve o gün aynen hesapladığı gibi De Moivre öldü.
Bir kaç örnek vererek konuyu açmaya çalıştım, yardımcı olabildiysem hoş..
 

cilek_yesili

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
9 Tem 2012
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Zaman dediğimiz algı, aslında bir anı bir başka anla kıyaslama yöntemidir. Bunu bir örnekle açıklayabiliriz. Bir cisme vurduğumuzda bundan belirli bir ses çıkar. Aynı cisme beş dakika sonra vurduğumuzda yine bir ses çıkar. Kişi, birinci ses ile ikinci ses arasında bir süre olduğunu düşünür ve bu süreye "zaman" der. Oysa ikinci sesi duyduğu anda, birinci ses sadece zihnindeki bir hayalden ibarettir. Sadece hafızasında var olan bir bilgidir. Kişi, hafızasında olanı, yaşamakta olduğu anla kıyaslayarak zaman algısını elde eder. Eğer bu kıyas olmasa, zaman algısı da olmayacaktır.

Aynı şekilde kişi, bir odaya kapısından girip sonra da odanın ortasındaki bir koltuğa oturan bir insanı gördüğünde, kıyas yapar. Gördüğü insan koltuğa oturduğu anda, onun kapıyı açması, odanın ortasına doğru yürümesi ile ilgili görüntüler, sadece beyinde yer alan bir bilgidir. Zaman algısı, koltuğa oturmakta olan insan ile bu bilgiler arasında kıyas yapılarak ortaya çıkar.

Ünlü fizikçi Julian Barbour, zamanın tarifini şöyle yapmaktadır:

Zaman eşyaların pozisyonlarını değiştirme ölçüsünden başka birşey değil. Bir sarkaç sallanır, saatin kolları ilerler.
Kısacası zaman, beyinde saklanan birtakım hayaller arasında kıyas yapılmasıyla var olmaktadır. Eğer bir insanın hafızası olmasa, beyni bu tür yorumlar yapmaz ve dolayısıyla zaman algısı da oluşmaz. Bir insanın "ben otuz yaşındayım" demesinin nedeni, beyninde söz konusu otuz yıla ait bazı bilgilerin biriktirilmiş olmasıdır. Eğer hafızası olmasa, ardında böyle bir zaman dilimi olduğunu düşünmeyecek, sadece yaşadığı tek bir "an" ile muhatap olacaktır
 

Thiπk

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Tem 2012
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
29
Merhaba,
Arkadaşlar verdiğiniz bilgiler için sizlere teşekkür ederim konuyu birazdaha genişletmek istiyorum Paralel evrenler ?
içinde bulunduğumuz evrenle aynı platform içerisinde olduğu düşünülen veya bir başka evrenlerin olması aslında köpük teorisi bence paralel evren olamaz çünki bir başka evrende yaşanan zaman oraya ayittir yani köpük teorisi paralel evrenle aynı değildir paralel evrenler içinde bulunduğumuz evrende bizim göremediğimiz başka zaman boyutlarıdır bu konuyu şuraya bağlamak istiyorum bizler fiziksel olarak başka zaman boyutlarını göremiyoruz ama aslında hepimize defalarca olan ( Ben bu anı daha önce yaşamıştım ) dediğimiz anlar bana göre aslında içinde bulunduğumuz paralel evrenlerde diyer yaşantılarımızdan ibaret
bu paralel evrenler bizim zaman boyutumuza çok yakın o kadar yakınki üstümüze giydiğimiz kıyafetlerden bile daha yakın dır ve bizim zaman boyutumuza paralel şekilde durur ben bu anı daha önce yaşamıştım dediğimiz anlar bir başka zaman boyutunda bizim hayatımızın aynısının yaşanmasıdır sadece bu zaman boyutunda bizim yaşamımızdan daha ilerdedir veya biraz daha geride ola bilir ben bu anı daha önce yaşamıştım dediğimiz an aslında bu pararlel evren bizim pararlel evrenimize çarpar ve arada bir solucan deliği gibi bir zaman açığı oluşur bir nevi daha öncede den yaptığımız anı tekrar yaşamış gibi oluruz peki ya aynı anı daha önceden bir başka paralel evren çarpışmasıyla görüyor isek bundan yola çıkarar o zaman boyutundada bizimkilerle aynı fizik kanunlarının olduğu neticesinede vara biliriz fakat kaç farklı zaman boyutu olduğu bilinmiyor eğer birden fazla zaman boyutu varsa bu olguyu rüya içinde aynı var saya biliriz bazı rüyalar saçma olur uça biliriz veya yüksek bir yerden düştüğümüzde ölmeye biliriz rüyalarda pararlele evrenlerin çarpışmasıyla olursa o zaman boyutlarında farklı fizik kanunlarının olduğu gerçeğini bize gösterir siz ben bu anı daha önceden yaşamıştım konusunu nasıl açıklardınız ?
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
Bizi var eden şey kaderdir. bir şekilde varolmuşsak bu kaderdir. ve bu kaderin bizi burada kontrolsüz bırakması beklenemez. ha buradan illaki ilahi bir varoluş anlaşılmasın.

İnsan vucudunun toplamda %50-65 şi su diyorlar, Kanın %92’si, kemiklerin %22’si, beynin ve kasların %75’i su.. öyleyse varolmamızda çok büyük katkısı olan şu suyun özelliklerinden sadece birine bakalım;

Kılcal hareket
Kılcal hareket, suyun çok dar (kılcal) bir boru/kanalda yerçekimi kuvvetine karşı hareketini ifade eder. Bu hareket oluşur, çünkü su boru/kanalın yüzeyine yapışır ve daha sonra boru/kanala yapışan su, kohezyon kuvveti sayesinde üzerinden daha fazla suyun geçmesini sağlar. İşlem, yerçekimi adezyon kuvvetini yenecek kadar su boru/kanaldan yukarı geçinceye dek tekrarlanır. Bu olayı doğada da görmek mümkündür. Örneğin ağaçların kılcal damarlarında su en yüksek dallara kadar yerçekimine karşı hareket edebilmektedir. VİKİPEDİ

Şimdi su böyle olmasaydı var olamayacaktık.

Biz akıl ile suyun özelliklerini bulduk ama aklın suyun bu var olan özelliklerine hiçbir katkısı yok.

sözü şuraya getirmek istiyorum; su neden böyle? buradan da devam ederek diyorum ki; Evreni rasyonel biçimde açıklamaya anlamaya çalışıyoruz peki evren gerçekten rasyonel mi? evren belkide irrasyoneldir. Nedensel olmayan bir dünyada, neyin ne olduğunu kim söyleyebilir ki? (Alan Lightman - Einstein'in Düşleri)

(Tanrısal kaderi sorgularken madem öyle aynı ölçülerle maddesel kaderide sorgulayalım)
...

Ben birkeresinde bu anı yaşamıştım olayını %100 biçimde test ettim ve onayladım. rüyamda yaklaşık 6 ay sonrasını gördüm.(görmüşüm,görünce fark ettim) hemde rüyamda çalıştığım işe daha girmemiştim bile. kısaca bu rasyonel dünyada beynimim bunu üretmesi imkansız olmalıydı. ama oldu.

Matrixteki sözü gene tekrarlayacağım; sen seçimini çoktan yaptın şimdi bu seçimini anlamak için burdasın. birde Bab' Aziz filminden bir replik

- meleklerin izini taşıyorsun..
- Bab'Aziz meleklerin izi nedir?
- anne karnındaki bebekler evrenin bütün sırlarını bilirler.
ama tam doğmaya yakın bir melek gelir ve parmağını ağzına koyar,
böylece her şeyi unuturlar.. senin gibi bazı bebeklere, o kaybolan
bilgilerin hatırası olarak, çenelerine iz bırakırlar..
meleklerin izi budur küçük meleğim..
...


Benin savım şu; varoluşa bu dünyadan başlamadık,buraya bomboşta gelmedik..önceden kalma bilgiler bazen sızıyor olabilir..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Elest Bezmi'nde yapılmış bir sözleşmemiz var.Ama sözleşme metnini hatırlayan yok..Galiba melekler parmaklarını sadece ağzımıza değil dimağımızada bastırmışlar..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst