İslam ve koku..

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde istanbul tarafından oluşturulan İslam ve koku.. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,109 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı İslam ve koku..
Konbuyu başlatan istanbul
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan phi

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Allah Tealâ’nın nimetlerinden biri de koku duyumuz. Bu duyu sayesinde iyi ve kötü birçok şeyi birbirinden ayırabiliyoruz. Kokuların etkisiyle temiz olana yöneliyoruz. Çünkü temiz olanın güzel, fıtrata, insanın en güzel surette yaratılışına uygun hoş bir kokusu var.


Osmanlı koku kültüründen

Daha önceleri, güzel kokulu bitkileri ve baharatları sadece yemeklerinde kullanan Türklerin, güzel koku kullanımını bir yaşam tarzı haline getirmeleri, İslâmiyet’i kabul etmeleriyle başlıyor. Kokunun sevgiyi arttırıcı, karakteri saflaştırıp ruhu teskin edici özellikleri ve daha nice sırları nesilden nesile aktarılagelmiş ve böylece güzel koku kültürel mirastaki yerini almış.

Osmanlı’da güzel koku kullanımının, günlük hayattan devlet politikasına, mutfaktan sanata varıncaya kadar hayatın her alanında sarsılmaz bir hakimiyeti vardı. Gezenler görmüştür: Topkapı Sarayı’nda, Hırka-i Saadet dairesinin giriş kapısının sağ köşesinde yer alan bir mermer havan vardır. Padişahın özel dairesi olarak inşa edilmiş olan Has Oda’nın her daim güzel kokmasını sağlamak için bu havanda “kurs” adı verilen özel bir buhur hazırlanırdı. Bu buhur; öd ağacı, amber ve kömür tozunun havanda dövülerek ince toz haline getirildikten sonra gül suyu ile hamur gibi yoğrulmasıyla elde edilirdi. Kalıplarda şekil verilir ve kıymetli buhurdanlarda ya da silindir şeklinde hazırlanan hususi şamdanlarda mum gibi yakılırdı.

Padişah, Peygamber s.a.v. Efendimiz’in hırkasının ve diğer bazı kutsal emanetlerin mahfuz bulunduğu Hırka-i Saadet dairesine gelince, görevlilerin, içinde buhur yanan bir buhurdanlığı alarak kendisine refakat etmeleri adet idi.

Padişahla görüşmeye gelen devlet görevlilerine önce özel buhurdanlar içinde yanan buhurun dumanı ile misk, amber gibi güzel koku ikram edilirdi.

II. Selim kokusu, Abdülhamid kokusu gibi her dönemin özel bir kokusu vardı. Sarayda, koku formüllerinin toplandığı özel koku arşivleri oluşturulmuştu. Bugün Osmanlı koku arşivleri Fransa’nın Lauvre müzesinde bulunmaktadır.

Güzel koku, Osmanlı sanatında da önemli bir yere sahipti. Misk, amber ve gül gibi en sevilen kokular ile hazırlanmış mürekkeplerle yazılmış Kur’an-ı Kerim örnekleri bugün hâlâ müzelerde mevcut.

Osmanlı evlerinde özellikle fesleğen (reyhan) ve nane gibi güzel kokulu bitkilerin sinek ve fare kovucu olarak yetiştirilmesi yaygın idi. Osmanlı hanımlarının en gözde kokuları ise, gül, menekşe, karanfil, lale, sardunya, portakal çiçeği, hanımeli ve sümbül idi. Güzel koku sadece vücuda sürülmez; yiyecek içecek ve ilaçlarda da kullanılırdı. Özellikle Ramazan ayında misk vb. kokulu şerbetler (mümessek) ve gül tatlıları (güllaç gibi), güzel kokulu reçeller sofralardan eksik olmazdı.

Gül, Peygamber Efendimiz’i temsil ettiği için, mevlid gibi merasimlerde, birer sanat eseri olan “gülabdan”larda gül suyu ikram edilirdi.

İslâm’la gelen koku

Dinimiz, hayat ölçülerimizi hiçbir beşeri otorite veya sistemin asla muktedir olamayacağı bir kuşatıcılıkla ve en güzel bir şekilde belirliyor. Bu kuşatıcılıktan elbette kullandığımız koku da nasibini alıyor.

Güzel koku sürünmek sünnet olmakla beraber, dinimiz erkeklerin ve hanımların koku kullanmaları hususunda bazı ölçülere riayet etmelerini de gerektiriyor. Erkeklerin, cemaate çıktıklarında, bilhassa Cuma ve bayram günlerinde, ilim ve zikir meclislerinde güzel koku sürmeleri müstehap sayılmıştır.

Hanımların ise evlerinde koku sürünmeleri caiz görülmüş ve teşvik edilmiştir. Ancak dışarı (mescid, çarşı ve sokak gibi namahrem bulunan yerlere) çıkarken, koku sürünmeleri mekruh addedilmiştir. Kadınların güzel koku sürünerek insanlar arasına karışması kesinlikle men edilmiştir.

Bazı alimler kokunun meleklerin dünyadaki nasibi olduğunu söylemişlerdir. Nitekim bazı hadislerde de meleklerin güzel kokuyu sevdikleri ve kokuya olan sevginin mizaçtaki itidalden ileri geldiği belirtilmiştir.

İki cihan serveri Hz. Rasulullah s.a.v. güzel kokardı, güzel kokuyu sever ve kullanır, kullanılmasını da tavsiye ederdi. Fahr-i Kâinat s.a.v.’in kendisi yaratılıştan temiz ve hoş kokulu olduğu halde, güzel koku sürünmesi “rahmet peygamberi” olması yönüyle, ümmetine örnek teşkil etmek içindi.

Hz. Aişe r.anha validemiz, Efendimiz’in misk ve amber gibi renksiz koku süründüğünü ve miski diğerlerinden üstün tuttuğunu rivayet etmiştir. Misk, bir cins ceylanın karın derisi altındaki bezden çıkarılan, hoş kokulu siyah bir maddedir.

Peygamberimiz s.a.v., günlük hayatında, “sükke” denilen bir koku kutusunu sürekli yanında bulundururdu. Yolculuğa çıktığında yanına almayı hiç ihmal etmediği eşyalarından biri de koku şişesi idi.

Fahr-i Alem, kendisine güzel koku sunulduğunda reddetmezdi. Şöyle buyurmuştur: “İkram edilen üç şey reddedilmez; minder, süt ve güzel koku” (Tirmizî)

Herkesin kendine has kokusu var

Araştırmalarıyla her geçen gün koku ile ilgili yeni sırlar keşfeden bilim adamları; her insanın genetik olarak belirlenmiş ve tıpkı parmak izi gibi yalnızca kendine ait bir koku taşıdığını belirtiyorlar. Bilim adamları bunları yeni keşfededursunlar, biz Evliya Çelebi’ye kulak verelim.

Meşhur seyyahımızın seyahat macerasına nasıl başladığını bilmeyenimiz yoktur. “Seyahatname” adlı eserinde, o meşhur rüyasını naklederken anlattıkları ise oldukça ilginç.

Rüyasında Eminönü, Zindankapı’daki Ahi Çelebi Camii’ndedir. Reisi, Rasulullah s.a.v. olan ruhani bir meclistedir.

“Hz. Peygamber aleyhissalatu vesse-lam’ın eli zağferen ve gül gibi kokardı. Fakat diğer peygamberlerin elleri ayva gibi kokardı. Hz. Ebubekir’in elleri kavun gibi kokardı. Hz. Ömer’in elleri amber kokusu gibiydi. Hz. Osman’ın menekşe gibi kokusu vardı. Hz. Ali’nin kokusu yasemin gibiydi. İmam Hasan, karanfil gibi; İmam Hüseyin, beyaz gül yaprağı gibi kokardı. Allah onların hepsinden razı olsun. Bu hal üzere mecliste bulunanların hepsinin mübarek ellerini öptüm.”

Ne zaman ne de mekan uzaklığı manidir sevilenlerin kendilerine has kokularını duymaya. Rasulullah s.a.v.’in, Yemen’de olan Veysel Karanî’nin kokusunu duyduğunu haber verdiğini biliriz. Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere Hz. Yakub’un, oğlu Hz. Yusuf’un gömleğini getiren kafile henüz Mısır’dan ayrılmaya başlar başlamaz Hz. Yusuf’un kokusunu 80 fersah uzaklıktan duyduğunu da…

Terlese, güller olurdu terleri

Süleyman Çelebi, Mevlid’inde böyle tavsif ediyor Nebiy-yi Zişan Efendimiz’i ve hakikat de öyle idi. Hiçbir güzel koku sürmese dahi kâinatın en güzel kokusu yayılırdı O’ndan. Medine sokaklarından geçtiğinde halk O’nun güzel kokusundan oradan Peygamber s.a.v.’in geçtiğini anlardı.

Hz. Enes b. Malik r.a., Rasulullah s.a.v.’in mübarek kokusu hakkında; “Rasulullah aleyhissalatu vesselam‘ın güzel kokusundan daha güzel ne misk ne de amber kokladım.” demiştir.

Bugün Medine-i Münevvere’de, Ravza-i Mutahhara’da Efendimiz’i ziyaret edenler de aynı şeyleri söylemiyorlar mı? “Biz orada duyduğumuz kokudan daha güzelini bugüne kadar hiç koklamadık.”

Fahr-i Kâinat s.a.v., bir çocuğun başını okşadığında o çocuk diğerleri arasında hemen fark edilirdi. Ashap’tan bu şerefe mazhar olup da o mübarek kokunun bir ömür kendilerinden gitmediğini bildirenler olmuştur.

Tasavvuf ehli için de koku apayrı bir hususiyete sahip. Bildirildiğine göre tasavvuf erbabı birbirini kokularından tanırmış. Her bir meşrebin ve her bir zikir mertebesinin kendine mahsus bir kokusu olduğundan, birbirlerinden aldıkları bu koku sebebiyle, hangi meşrepten olduklarını anlarlarmış. Hatta salik, manevi mertebelerde ilerledikçe kokuya olan hassasiyeti ve ihtiyacı artarmış. Güzel koku kendisinde vazgeçilmez bir ihtiyaç haline gelirmiş.

Herhalde manevi kokulardan alınan lezzet bambaşkadır. Arifler, zikir meclislerinde zuhur eden güzel kokuların, her bir zikrin kendine has kokusundan neşet ettiğini haber verirler. Hatta her ayet-i kerimenin dahi kendine mahsus bir kokusu olduğu rivayet edilmiştir.

Bugünün madde bağımlısı insanları olan bizler için, kalbiyle görenlerin tattığı manevi lezzetleri bırakın anlamayı, tahayyül etmek dahi zorlaşıyor.

İman nuru ile aydınlanmış kalplerle, her dem güzel kokarak, Rasulullah s.a.v.’in o eşsiz ve mübarek rayiha-i tayyibelerinden nasipdar ve O’na layık bir ümmet olarak, güzel kokan bir hayat sürmeniz temennisiyle…

Alıntıdır..
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
doğal olan tüm kokular...haci misleri de dahil tabi ki. en güzel koku temizlik kokusudur ve sağlıklı bir beden , sağlıklı bir zihnin kokusuda zaten doğalından temiz kokar.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
Niye süremesin ki bu nasıl bir soru yoksa bu da günah kapsamına alındı da haberimiz mi yok?

Hanımların ise evlerinde koku sürünmeleri caiz görülmüş ve teşvik edilmiştir. Ancak dışarı (mescid, çarşı ve sokak gibi namahrem bulunan yerlere) çıkarken, koku sürünmeleri mekruh addedilmiştir. Kadınların güzel koku sürünerek insanlar arasına karışması kesinlikle men edilmiştir. ( 1 nolu mesajdan alıntı...)
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Hanımların ise evlerinde koku sürünmeleri caiz görülmüş ve teşvik edilmiştir. Ancak dışarı (mescid, çarşı ve sokak gibi namahrem bulunan yerlere) çıkarken, koku sürünmeleri mekruh addedilmiştir. Kadınların güzel koku sürünerek insanlar arasına karışması kesinlikle men edilmiştir. ( 1 nolu mesajdan alıntı...)

Kur'an'da böyle bir ayet yok bu tümüyle yorum o bölüme dikkat etmemişim yazının sahibi istanbul açıklasın o zaman bu da nereden çıkmış?
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Samimiyet ile söylerimki o kısım biraz derin bir mevzu. Kimisine bir an da çok sert gelebilir. Ancak sizden bir görüntüyü canlandırmanızı isteyeceğim.
Dolmuşa biniyorsunuz yada otobüse yada işyerinde yan yana çalıştığınız bir kişi ağır bir parfüm sürmüş ne kadar hoşunuza gider.Parfüm kişinin en fazla kendine kokmalıdır ne yazık ki günümüzde tüm otobüsün duyacağı şekilde sürenler var.Her zaman orta yol vardır İslam da . Kokunun en fazla yakınının duyacağı kadar sürmesi sağlıklıdır. Anlatım bundan ibarettir.
Her dönem anlamayanlar olduğu için bazı anlatımlar daha keskin anlatılmıştır.Yoksa Peygamberimiz kokuyu her zaman övmüştür.Tabi KOKU bizim anladığımız koku değildir. Asıl koku özün saflığın kokusudur. Kinin kokusu ile hoşgörünün kokusunu ayırt edebilenlerden olalım ..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Samimiyet ile söylerimki o kısım biraz derin bir mevzu. Kimisine bir an da çok sert gelebilir. Ancak sizden bir görüntüyü canlandırmanızı isteyeceğim.
Dolmuşa biniyorsunuz yada otobüse yada işyerinde yan yana çalıştığınız bir kişi ağır bir parfüm sürmüş ne kadar hoşunuza gider.Parfüm kişinin en fazla kendine kokmalıdır ne yazık ki günümüzde tüm otobüsün duyacağı şekilde sürenler var.Her zaman orta yol vardır İslam da . Kokunun en fazla yakınının duyacağı kadar sürmesi sağlıklıdır. Anlatım bundan ibarettir.
Her dönem anlamayanlar olduğu için bazı anlatımlar daha keskin anlatılmıştır.Yoksa Peygamberimiz kokuyu her zaman övmüştür.Tabi KOKU bizim anladığımız koku değildir. Asıl koku özün saflığın kokusudur. Kinin kokusu ile hoşgörünün kokusunu ayırt edebilenlerden olalım ..

Sn. İstanbul kişi kendi nefsine hakim olamıyorsa koku sürende değil bundan başka anlam çıkartanda hata aranmalı. Kişi başka amaçla sıkmıyorsa karşı taraf da bu anlama yoruyorsa parfüm kullanan kişide değil karşı tarafta sorun vardır. Parfüm süren kadın ya da erkek ne fark eder, başkasını etkilemek için parfüm mü sıkılır? Her neyse ağır olmadığı sürece ve başkalarına rahatsızlık vermeyen hafif parfümler tercih etmek daha mantıklı buna katılıyorum fakat günah kapsamına dahil ederseniz buna karşı çıkarım.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Yazının tamamını yazmadım kabul yazıyı konuyu açan İstanbul. Yazının bu bölümü ancak çok şekile takılmadığında anlaşılacak kısmı.İki üstte anlatmaya çalıştım , anlamak isterseniz anlarsınız.
Size tavsiyem günahın nedemek olduğunu biraz düşünmeniz..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Yazının tamamını yazmadım kabul yazıyı konuyu açan İstanbul. Yazının bu bölümü ancak çok şekile takılmadığında anlaşılacak kısmı.İki üstte anlatmaya çalıştım , anlamak isterseniz anlarsınız.
Size tavsiyem günahın nedemek olduğunu biraz düşünmeniz..

Siz bence biraz düşünün ve dine yapılan bu tür olmadık eklemelerle nasıl bir günaha girdiğinizi anlamaya çalışın benim de tavsiyem budur size
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Ahir zamanda hiç faiz yemeyenin,faize bulaşmamış kişinin bile burnuna faizin kokusu girer...ne mecburiyetim var kokanaların ucuz adi pis kokularını koklamaya...ha kaliteli olsada farketmez sonuçta rahatsız edici,heleki toplu taşıma araçlarında kimseyi rahatsız etmeye hakları yok..
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Agiz kokusunun dunyanin en guzel kokusu oldugunu soyleyen ve bunu hadislere dayandiran insanlar var :)
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
59
evet... kendisinin napolyon olduğunu iddia edenler olduğu gibi, şeyhinin kirli çoraplarının kokusunun, en güzel koku olduğunu ilan edenler... vs. ... :) ( ama bu tipler, konuyla ilgili hadis göstermeye çalışmıyorlar, direkt iddia ediyorlar; olmadı bir de yemin ediyorlar...)
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Agiz kokusunun dunyanin en guzel kokusu oldugunu soyleyen ve bunu hadislere dayandiran insanlar var :)

ne yazık ki anlamayanlar onu salt ağız kokusu diye anlarlar, tasavvufta ağız kokusu daha çok güzel sözün yada çirkin sözün kokusudur.Biliyormusunuz önyargılı olmayan,dedikodu yapmayan , kindar olmayan, suçlayıcı tavırlar sergilemeyen insanların nefesleri daha temiz kokmakta.Kızgın, öfkeli insanların nefesleride içleri gibi pis kokar.Aynı şey ten kokusu ile de ilgilidir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
ne yazık ki anlamayanlar onu salt ağız kokusu diye anlarlar, tasavvufta ağız kokusu daha çok güzel sözün yada çirkin sözün kokusudur.Biliyormusunuz önyargılı olmayan,dedikodu yapmayan , kindar olmayan, suçlayıcı tavırlar sergilemeyen insanların nefesleri daha temiz kokmakta.Kızgın, öfkeli insanların nefesleride içleri gibi pis kokar.Aynı şey ten kokusu ile de ilgilidir.

Ne alakasi var yahu. Kendi kendinize anlamlandiriyorsunuz. O sozun ramazan ayinda insan agizlarinin kokmasi (bildigin kokma yani kotu soz vs degil) durumunu bir nebze kapatmak onda da guzellik oldugunu gostermek maksatli cikartilmis uydurma bir soz. Agiz kokusu bildiginiz agir ve hos olmayan bir kokudur. Simdi sana osuruk guzel bir koku desek evet oyle mi dersin? Kotu koku kotu kokudur.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Füsusul Hikem İbnu'l Arabi yi duyduysanız 4. cild 360. sayfaları okumanızı söylerim, koku anlatılmaktadır.
Her hadisin sizin anladığınız gibi bir şeriat, bir tarikat bir marifet ve hakikat manaları vardır. Sizin anladığınız da doğrudur şeriat ehli açısından.Ancak manalar tek değildir.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Biz ne seriat ne tarikat ne marifet ne hakikat bolumundeyiz suan ve bunu uyduranlarda o taraftan degiller. Ben hazreti efendimiz yuce bilmem ne basi seyhi sikhi bilmem nesi geldi diye onu sirtlarinda tasiyan insanlarin dusuncelerinden turetilmis turkcemizde galat-i meshur denilen kelimelerden olusturulmus cumlelerin nasil dinimizi istismar ettiklerini gostermeye calisiyorum. Kaldi ki hadislere dayandirilarak yapilan anlatim dogru bir anlatimda degildir. Zaten dinimizi bu sekle getiren sebeplerin basinda da hadisler ve bu hadisleri uyduran munafiklar bulunmaktadir. Hersey bir kenara osuruk asagi delikten agiz kokusu yukari delikten cikan vucut ici bir havanin cikisidir. Teknik olarak her ne kadar abes gelsede karsilastirma mana olarak dikkat ile irdelediginizde aslinda ayni sey olduklarini goreceksiniz. Cunku ikiside insani ve yaratan tarafindan verilmis birsey oldugundan oturu sevmemek kotu demek anlamsizdir. Ama biz daha o kapasitede degiliz. O yuzden kotu koku kotu kokudur :)
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst