IŞİD, sınırımızda saldırıya başladı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Gündem (Dünya\/Türkiye) kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan IŞİD, sınırımızda saldırıya başladı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 14,623 kez görüntülenmiş, 84 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Gündem (Dünya\/Türkiye)
Konu Başlığı IŞİD, sınırımızda saldırıya başladı
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
"KÜRT ARAP SAVAŞINI İSTİYORLAR"
Kürt koridoru iddialarını reddeden PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, etnik temizlik iddialarını reddetti

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim, Kürt güçlerinin Türkmenlere ve Araplara etnik temizlik yaptığı yönündeki iddiaları yalanladı. "Kürt koridoru" iddialarını reddeden Müslim, Kürt Arap savaşı çıkartılmaya çalışıldığını söyledi.
KÜRT KUŞAĞI MÜMKÜN MÜ?

CNN Türk'e konuşan Müslim, uluslararası güçlerin "IŞİD'e karşı en iyi savaşan grup" olarak PYD/YPG'yi gördüklerini ve destek verdiklerini söyleyedi.
"Kürt güçlerin etnik temizlik yaptığı" iddialarını da yalanlayan Müslim, özellikle Tel Abyad'ın Kürt güçlerin eline geçmesinden sonra Türkiye tarafından sıklıkla dile getirilen, "Suriye'nin kuzeyinde bir 'Kürt koridoru' oluşturulduğu" yönündeki iddiaları da kesin bir dille reddetti. Müslim, "Koridor falan yok bunlar kurgu" dedi ve "IŞİD'i bizim kadar zarara uğratan var mı" diye sordu.

 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
IŞİD'E "IŞİD" DEMEK SUÇ
"Örgüt 'IŞİD' ifadesini kullanan ve 'Devli İslam' demeyen kişileri cezalandırıyormuş"

15 Haziran'da YPG güçlerinin kente girmesine kadar 1,5 yıl boyunca Tel Abyad'ı denetim altında tutan IŞİD'in "cizye vergisini az ödemek", "sigara içmek", "cuma namazında iş yerini kapatmamak" gibi iddialarla onlarca kişiyi tutukladığı ve bu kişilere işkence yaptığı ortaya çıktı. Kentin şeriat kurallarıyla yönetildiğini söyleyen Tel Abyad'lılar, IŞİD üyelerinin tutukluları hortum ve zincirle dövdüğünü, suçunu ağır gördükleri kişilere elektrik verdiğini ve kırbaç cezası uyguladığını söyledi.
IŞİD'in Tel Abyad'daki cezaevinde tuttuğu mahkumların yaşadıklarını anlattıkları BBC'den Hikmet Durgun'un haberi şu şekilde:
"Tel Abyad'da son 1,5 yıldır IŞİD'in denetiminde yaşayanlar örgütün katı şeriat uygulamalarına maruz kaldıklarını söylüyorlar. Kimi sigara içtiği, kimi cizye vergisini az ödediği, kimi örgüte 'İslam Devleti' yerine 'IŞİD' dediği, kimi de 'İslam'a hakaret ettiği' suçlamasıyla tutuklanmış.
İsminin yazılmasını istemeyen 65 yaşındaki Tel Abyadlı A.K., cizye vergisini az ödediği gerekçesiyle hapse atıldığını, üç ay boyunca 1 metre uzunluğunda ve 1,5 metre genişliğindeki hücrede kaldığını söylüyor ve yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Hortumla dövüyorlardı. Bazen zincirle dövüyorlardı. Suçunu ağır gördükleri kişilere ise elektrik veriyorlardı. Ben de çok kez hortumla dövüldüm."
'12 metrekarelik koğuşlarda bazen 8, bazen 12 kişi kalıyordu'
Tel Abyad'a girdiğimizde, IŞİD'in cezaevine gitmek istediğimizi söyledik. Bize tarif edilen yer, yaklaşık 150 metrekarelik bir alana yapılmış eski tarihi bir evdi. Cezaevine dönüştürülen ve çevresi demir parmaklıklarla kapatılan bu ev 12 koğuş ve 10 tane tek kişilik hücreden oluşuyor. Cezaevinde kalan birinin anlattığına göre 3 metre genişliğinde ve 4 metre uzunluğundaki koğuşlarda bazen 8, bazen de 12 kişi kalabiliyormuş.
Koğuşlar karşılıklı dizilmiş. Hemen yakınında ise, 1 metre genişliğinde ve 1,5 metre uzunluğunda tek kişilik hücreler var. Güneş görmeyen bu hücrelerin içinde bir de tuvalet var.
'İslam Devleti yerine IŞİD diyenlere ceza'
IŞİD'in Tel Abyad'daki cezaevinde kalan 53 yaşındaki M.K. can güvenliği nedeniyle isminin açıklanmasını ve fotoğrafının çekilmesini istemiyor. Örgütten bahsederken 'IŞİD' demiyor, onun yerine "Devli İslam" diyor yani 'İslam Devleti'. Örgüt 'IŞİD' ifadesini kullanan ve 'Devli İslam' demeyen kişileri cezalandırıyormuş. IŞİD Tel Abyad'dan püskürtülmüş olsa da, M.K. yine de örgütün adını anarken temkinli.
"IŞİD artık burada yok ama benim akrabalarım Rakka ve Mınbıc'da. Eğer onların aleyhine konuştuğumu görürlerse oradaki akrabalarımı infaz ederler onun için yüzüm görünmesin" diyor.
Aslen Tel Abyadlı olduğunu ve uzun bir süre kentte yaşadığını belirten M.K daha sonra Rakka'ya gitmiş. IŞİD'in Rakka'yı ele geçirmesinin ardından artan baskı ve Suriye rejiminin kenti bombalaması üzerine tekrar memleketi Tel Abyad'a dönmüş.
Üç ay sonra, 2013 yılının sonlarına doğru ise, zulmünden ve baskısından kaçtığı IŞİD, bu sefer Tel Abyad'ı ele geçirmiş.
IŞİD'in Tel Abyad'ı ele geçirmesiyle kentten ayrılmayı düşündüğünü ancak çocuklarının buna razı olmadığını, artık göç etmek istemediklerini söylüyor.
Köyde tarım işiyle uğraşarak geçimlerini sağlayan M.K başından geçenleri şöyle anlatıyor:
'IŞİD kent merkezine yoğunlaşmıştı. Köylerde daha azdılar, biz de Rakka'dan geldikten sonra 'Bize karışmazlar' diye köyümüzde yaşadık. Köydeki ekinlerimizi kaldırdıktan iki gün sonra eli silahlı dört örgüt mensubu bana 'Siz az cizye (gelir) vergisi vermek için gelirinizi bize tam söylemediniz. İslam Devleti'ne yalan söylediniz ve böylece suç işlediniz' diyerek gözlerimi kapatıp beni araca bindirerek cezaevine götürdüler."
"Koğuşun içerisine koyduktan sonra gözlerimi açtılar. Koğuşun içinde beş kişi kalıyorduk. Aralarında sigara içtiği, Allah'a küfrettiği, Cuma namazında iş yerini kapatmadığı ve İslam Devleti yerine DAİŞ (IŞİD) dediği gerekçesiyle tutuklananlar vardı.'
'İslam'ın şartlarını sordular'
'Koğuşta kaldıktan 8 gün sonra gelip beni aldılar ve cezaevinin üst katında olduğunu tahmin ettiğim Şer'i mahkemeye götürdüler. Mahkeme başkanı uzun sakallı ve çok etkili biriydi. Bana sorduğu ilk soru "İslam'ın şartları nelerdir ve namaz kılmayı biliyor musun?" oldu. Ayrıca bilip bilmediğimi öğrenmek için birkaç dua sordu. Ben de namaz kılmayı ve İslam'ın şartlarını bildiğimi söyledim. Şer'i hâkim bana 'İslam'ın şartlarını madem biliyorsan neden cizye vergisini az vermek için İslam devletine yalan beyanda bulunuyorsun?' diye sordu.'
'Ben de yalan söylemediğimi ve gelirimi İslam Devleti'nden saklamadığımı söyledim. İfademden sonra Şer'i hâkim beni getirenlere 'Bunu götürün kararını sonra bildireceğim' dedi. Beni tekrar kaldığım koğuşa getirdiler. Koğuş içinde gözetim altındaydık. Özellikle namaz vaktinde, kapı deliğinden namaz kılıp kılmadığımıza bakıyorlardı. Bizler de bir an önce cezaevinden çıkmak için korkudan sürekli dualar, ilahiler okuyorduk ve onların sevdiği şeyleri konuşuyorduk.'
'Günde 3 defa yemek veriyorlardı. Elektrik bazen oluyordu bazen olmuyordu. Örgüt genelde sabah namazını kıldıktan sonra koğuş ve hücrelerden aldığı kişilere işkence yapıyordu. Ben de çok kez hortumla dövüldüm. İşkence odalarında gözlerimiz kapalıydı. Bizi dövülürken kaçmamamız için bir demire bağlıyorlardı. Cezaevinde 3 ay kaldıktan sonra yılık cizye vergisinin 3 katını ailem ödedi ve serbest bırakıldım. Ortalama geliri olan aileler Devli İslam'a (IŞİD'e) yıllık 500 dolar veriyorlar. Örgütün Tel Abyad'ın merkezinde vergilerle ilgili bir kurumu var. Bu kurumun adı Divanı Zekat. Bu kurum vergileri alıyor topluyor.'
"Baskı altında yaşamak çok kötü" diyen M.K, "Çok şey gördük ama bazı şeyleri anlatamıyorum, o acılar tekrar tazeleniyor" diye devam ediyor.
Sigara içtiği için tutuklandı
IŞİD'in Tel Abyad'daki cezaevinde kalan bir başka kişi, E.H ise sigara içtiği için tutuklandığını söylüyor. E.H. cezaevine nasıl girdiğini anlatırken zaman zaman gözleri doluyor:
'Tel Abyad kent merkezindeki evimdeydim. İş yoktu, ben de sıkılıyordum, can sıkıntısından evimin içinde sigara içiyordum. Bir baktım kapımız çalındı. Kapıyı açınca eli silahlı IŞİD militanlarını gördüm.'
'Beni pencerede sigara içerken gördüklerini ve gözaltına alacaklarını söylediler. Gözlerimi kapatıp arabaya bindirerek cezaevine götürdüler. Koğuşa soktular. Koğuşumda 9 kişi vardı. Onlardan kimi dans kanalları izlediği için, kimi Cuma namazında iş yerini kapatmadığı için, kimi de Özgür Suriye Ordusu, Suriye ordusu ve YPG'yle bağlantılı oldukları suçlamasıyla tutuklanmıştı.'
'Cezaevinde tüm örgüt mensupları Arapça konuşuyordu ama bazılarının Arapçası Suriye Arapçası değildi. Mısır, Tunus ve Pakistanlı örgüt üyeleri vardı. Bunu da şivelerinden anladım. Cezaevindeki üçüncü günümde gözlerimi kapatarak beni sorgu odası olduğunu tahmin ettiğim bir yere götürdüler. Sigaranın İslam'da yasak olduğunu söylediler ve neden içtiğimi, başka kimlerin içtiğini ve Tel Abyad'da sigara satışını kimlerin yaptığını sordular. Ben de kimin sattığını bilmediğimi söyleyince 40 kırbaç cezası aldım. Kırbaçtan dolayı sırtımdan kan geliyordu, çok acı çekiyordum.'
E.H. korktuğu için bana önce sırtını açmak istemedi. Daha sonra ikna ettim ve sırtını gösterdi. Morarmıştı, kırbaç izleri vardı.
'Onlar işkence yaparken 'Yapma, vurma' diyemiyorsun. Öyle dersen daha fazla vuruyorlar. İşkence gördükten sonra koğuşuma alındım, orada yaralı halimle iki hafta kaldım ve sonra serbest bırakıldım. Serbest bırakıldığıma inanamıyordum. Cezaevinde işkenceyle ölebileceğim korkusunu hep yaşıyordum çünkü IŞİD'liler birkaç kişinin cezaevinde öldüğünü söylemişlerdi.'
E.H sigara içtiği için tutuklandığından ve cezaevinde gördüğü işkencelerden dolayı artık sigara gördüğü zaman aklına cezaevi günlerinin geldiğini söylüyor.



---------- Mesajlar Birleştirildi at 21:59 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:58 ----------

İşte IŞİD'deki Türklerin sayısı
Filistinli gazeteci ve araştırmacı Abdel Bari Atwan, “İslam Devleti’nin İçinde” kitabında “IŞİD’de 2 bine yakın Türk savaşçı olduğunu” ileri sürdü.

The New York Review of Books, El-Kaide araştırmalarıyla tanınan Filistinli gazeteci Abdel Bari Atwan’ın University of California Press’ten Eylül ayında çıkacak “Inside The Islamic State” (İslam Devleti’nin İçinde) kitabı hakkında bir değerlendirme yazısı yayımladı.
Yazıyı yazan Malise Ruthven, Raialyoum adlı Arapça gazetenin yayın yönetmeni olan Atwan’ın kitabını Türkiye-Suriye sınırında yaptığı araştırmalar, internet üzerinden söyleşiler ve liderle görüşmelerine dayanarak yazdığı belirtti. Hakkında “Arap dünyasının en saygın gazetecilerinden” denilen metinde, Atwan’ın 2014’ün sonlarına doğru bölgeye gittiği belirtilirken kitapta geçen “İslam Devleti için savaşanların 100 bini aştığı” ifadesi aktarıldı. Ruthven, kitapta “IŞİD savaşçıları arasındaki Türk gönüllülerin sayısının da 2 bine yakın olduğunun yazıldığını” belirtti.
Bakan: DEAŞ üyesi Türk vatandaşı 500-700 civarında
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ocak 2015’te yaptığı açıklamada Türkiye vatandaşı ve IŞİD üyesi olan 500-700 kişi olduğunu açıklamıştı. Çavuşoğlu, KKTC ziyareti öncesinde yaptığı açıklamada “Türk vatandaşı olan DEAŞ üyesi sayısı 500-700 civarında. Avrupa ülkelerinden daha az” ifadelerini kullanmıştı.



---------- Mesajlar Birleştirildi at 22:44 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 21:59 ----------

Türkiye IŞİD'e ilaç ve elektrik lambaları gönderdi
IŞİD'e Türkiye'den ilaç ve elektrik lambaları gönderildiği ortaya çıktı. İlaç kutuları üzerinde Antep ve Hatay'dan adresler bulunuyor.

İki yıldır Tel Abyad'ı elinde tutan IŞİD'e Türkiye'den ilaç ve elektrik lambaları gönderildiği ortaya çıktı.

Tel Abyad'ın koalisyon güçleri ve YPG'nin de içinde olduğu Burkan El Fırat'ın operasyonlarıyla IŞİD'den alınması sonrası kentten birçok detay da ortaya çıkmaya başladı.

ANHA'nın haberine göre, IŞİD'in eczane olarak olarak kullandığı ilaç deposunda yer alan ilaçların büyük çoğunluğu Türkiye’de üretilmiş ilaçlar. İlaç kutuları üzerindeki yazılardan bunların Antep ve Hatay’dan getirildikleri anlaşılıyor.

Bir çok kutunun üzerinde ise “Gaziantep Havalimanı NASCO-Özel antrepo İşletmeciliği”, “Selçuk Ecza Deposu” ve “Hatay Ovalı Eczanesi” gibi yazılar ve ilaçların geldiği yerlerin adresleri bulunuyor.

İlaçların yanısra depoda ne amaçla kullanıldığı anlaşılmayan ancak Kocaeli’nden getirtildiği görülen çok sayıda elektrik lambası da yer alıyor.

ilac.jpg


Tel Abyad'a giden Cumhuriyet'ten Ahmet Şık da Türkiye'den IŞİD'e gönderilen ilaçları şöyle aktarmıştı:

Kentin ele geçirilmesinden sonra apar topar kaçan IŞİD’lilerden geriye kalan eşyalar Akçakale sınır kapısının yanındaki barakalarda bırakılmış. Kıyafetler, ilaçlar, uydu antenleri, kırtasiye malzemeleri, mayın patlatmada kullanılan ara kablolara kadar birçok eşya geride bırakılmış. Kentin tek hastanesinde cezaları infaz edilmiş iki kişinin cesedi bulunuyor. YPG’liler tarafından bulunmuş cesetlerin birisinin kafası, diğerinin iki ayağı kesilmiş durumda hastane morguna bırakılmış. Tamamen boşaltılan hastanenin depoları üzerlerindeki Türkçe yazılardan Türkiye’den geldiği anlaşılan kolilerce ilaçla dolu durumda.



---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:18 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 22:44 ----------

Suriyelilerin, YPG kontrolündeki Tel Abyad’a dönüşü hızlandı.

Hükümete yakın basının IŞİD’den geri alınmasıyla PYD’nin etnik temizliğe giriştiğini öne sürdüğü Suriye’nin kuzeyi Tel Abyad’a Türkiye’den dönüşler hızlandı.

Bölge tarandı, kapı yeniden açıldı

Çatışma endişesi ve bombardıman korkusuyla evlerini terk ederek Türkiye’ye sığınan Suriyelilerden 2 binden fazlası, YPG’nin kontrolündeki Tel Abyad’a bu sabah geri döndü.

Geçtiğimiz çarşamba da, bini aşkın Suriyeli evlerine dönerken, Tel Abyad Sınır Kapısı’nda kontrolü sağlayan YPG güçleri, perşembe gününden itibaren geçişleri durdurmuştu.

IŞİD’le YPG arasındaki çatışmalar sırasında yaklaşık 23 bin Suriyeli Türkiye’ye sığınmıştı.

Yüzlerce göçmen geri döndü

Tel Abyad’ın IŞİD’den temizlenmesinin ardından hükümete yakın gazeteler, ‘askeri kaynaklar‘a dayandırdığı haberlerle, YPG’nin Suriye’nin kuzeyindeki Türkmen ve Arap halkların bölgeden uzaklaştırarak yerine Kürt nüfusu yerleştirmeye çalıştığını, bu yüzden de ‘PYD’nin IŞİD’den daha tehlikeli olduğu‘na yönelik ‘analizler’ paylaşmıştı.

IŞİD militanlarının boşalttığı ilçede bombalı tuzaklar kurduğunu ve buna yönelik tarama çalışması yapıldığını bildiren YPG’liler, güvenlik için geçişlere ara verildiğini duyurmuştu.

YPG ve ÖSO güçleri çalışmaların tamamlandığını ve Tel Abyad’ın patlayıcılardan arındırıldığını belirterek bu sabah geçişlere yeniden başlanacağını kaydetti.

Bu haberi alan yüzlerce Suriyeli sabah erken saatlerden itibaren Akçakale Sınır Kapısı önünde toplandı. Polis ve askerlerin yoğun önlem aldığı sınır hattı ve çevresinde bekleyen Suriyeliler, geçişlerin başlamasının ardından Akçakale Sınır Kapısı’nda çıkış işlemini yaptırarak Tel Abyad’a döndü.

 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Kobani’de kontrol yeniden YPG’de: IŞİD kentten çıkarıldı.

Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu Halk Savunma Birlikleri (YPG), Irak Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) düzenlediği bombalı saldırılarla sarsılan Kobani’de kontrolü tamamiyle sağladı.

Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, IŞİD militanlarının kentten çıkarıldığını duyurdu.

Sabah saatlerinde kentten yeniden dumanlar yükselmiş ve YPG güçlerinin IŞİD militanlarının bulunduğu Kobani’nin Muştenur Mahallesi’ndeki bir binayı bomba döşeyerek imha ettiği açıklanmıştı.

Bölgedeki sivilleri tahliye edilmesinden sonra gerçekleştirilen patlama, Türkiye tarafından da duyulmuştu.

Diğer yandan, kılık değiştirerek Kobani’ye giren IŞİD militanlarının perşembe günü gerçekleştirdiği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 200’e ulaştı.

 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
insanın sorunu toprak sorunu değilldir
para da değildir
ne para yetersizdir ne de toprak
benim yaşama hakkım kadar başkalarının da olmalı
ben bir toprağım ya da ülkem olduğunu (ve onun/oranın barış ve huzur denen şeyinde bana ait olduğunu ) benim hakkım olduğunu da iddia etmiyorum

bu ülkenin vatandaşı diye bi kavramım yok benim
bu dünyanın insanı birincisi
ikincisi- ülkem yok benim
ülke sahibi olmadığım gibi bi şey sahibi de değilim -kimse de değil;
o da benim kadar insan -bu da; herkesin ülkesi herkesin dünyası

bir başka insanın yaşama-bölüşme hakkı benim kadar ve ölme, giyinme hakkı da

toprak herkesindir ve heryerindir
toprak insana ait değildir;

bakmak kavramı eğretidir, kimse kimseye bakmaz
para insana bakmaz-para bir hayal ürünüdür
para kıt değildir-
-
para bir kaynak değildir
;
toprak yetersiz değildir;
-
para diye bir gerçek unsur yoktur
gıda doyurur;
-
bi yerlerde kıt para yok- bi yerlerden para toplamıyoruz insanlık bunu da anlasın artık
-
Para kırtlığı tüketim kıtlığıdır aynı zamanda üretimde
-

toprak herkesin hakkıdır; sınırları kim çizdi tanrı mı çizdi;

bırakın savaşı bir ülkeye sınıra sığınmacı mülteci ya da sair amaçla da gelen taşınan-taşınmak isteyen kişi kişi orada yaşamalıdır ve açılmalıdır, açık olmalı bu;

Ülke sahiplenmek daha baştan ne biçim bir kavramdır da o/bu;
Halk mülkiyetliği nasıl bir kavramdır ki

,Tüm dünya ülkeleri için söylüyorum, Gruplar topraklara sahip olamaz;

Ülkeler diye bir realite olabilir ancak bu bunu gerçek yapmaz; Toprak herkesindir; Tüm insanlığındır;
Ora kıtsa burda gelir yaşar yaşamalıdır
orda savaş varsa buraya sığınır sığınmalıdır da
uluslararsı hukuk
uluslararsı hukuku kim yazdı;
kim çizdi;

Eğer insan hakkı ya da özgürlüğü diye bi şeyen sözedecek toprak mülkiyeti ve mülkiyetsizliği üzerine düşünülmeli

para üzerine yazılmış bütün teoriler safsatadır-para sonsuzdur;nokta;

ben eskiden ülkem var sanırdım
ben bugün ülkem olmadığını biliyorum ya da görüyorum sadece;

ülkem dediğim şey ya da demeli şey bi tür insanlar birliği-uzlaşısı/anlaşısı ya da benzeri olmalı
bi tür ortak inanç-çalışma yükselme ve başarma gibi şeylerde;
birleştiremiyorsam parçalanıp dağılıp ders almasına izin veririm sanırım

hiç bir aidiyet -kimliklilik ve bağlılık hissedemiyorsam artık ben kendimden mi bu sonuç,
insanların verdiği/sunduğu bana yabancılık
ve çok sahiplenenlerin-çoğulluğun çoğunluğun ya da

anlatılan hikayeler mesela
savaştan sonra toparlanmış Japonya ya da savaştan sonra toparlanmış Almanya bunun gibi

birlikte yaşayan insanlar birliği-ölüsü nerde? yabancılığı nerde?

paramparça birey toplumuyuz biz;

açın çalma hakkı varsa mülkiyetszin yağmalama hakkı vardır ya da eşittir
ya da şu
açın çalma-doyma ekmek bulma hakkı varsa mülkiyetsizin (ya da güvensiz/eşitsiz-güvenilirsiz-tedirgin ve savaşlı ortam mülkiyetlinin) diğer alanı yağma ya da sığınma hakkı;

yani savaştan kaçan bi insana bura benim toprağım diyemem ben (kendi adıma) - orda bende de can-mal kavramı kalmaz nedense;

(mesele beş milyarsa eğer de en azından o beş milyarı) ben yönetmeliyim ya da benim sözüm geçmeli ki
.. benim kuramlarım ve ütopyalarım-hayal ürünlerim gerçek.. olmalı ya da yönetim biçimi ve anlayışı
-

evrensele' e selam var-bazen başlıklarını neden güncellediğini anlıyorum-hatırlıyorum;
remember!
Jung'un eşzamanlılık teoremine-kuramına geçeceğim burdan
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst