İnsan ve Teknoloji İlişkisi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Makaleler kategorisinde chimera tarafından oluşturulan İnsan ve Teknoloji İlişkisi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,632 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Makaleler
Konu Başlığı İnsan ve Teknoloji İlişkisi
Konbuyu başlatan chimera
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Nejdet Evren

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Bu makalenin amaci, insan teknoloji iliskisi çevresinde gelisen kritik teorik konulara isaret etmektir. Bu konunun iki yönü bulunmaktadir. (1) zaten gelismesini tamamlamis olan teknolojiye insanin yaniti (genel ergonomi) ve (2) sistem tasarimina ergonomi prensiplerini ve bilgisini uygulama (gelismeci ergonomi).
Insan-teknoloji iliskisine odaklanmayan ergonomi arastirmalari, ergonomiye çok az sey katar. Bu arastirma ayni zamanda davranissal prensiplerin fiziksel esdegerlerine dönüstürme problemine de yöneltilmelidir.
GIRIS
Bu makale, kuramsal spekülasyonun özü olan yanitlardan daha çok, sorulara neden olmaktadir. Kuram daima sorularla baslar. Bu sorularin çogu, ergonomistler tarafindan sorgulanmadan kabul edilen temel kavramlarla ilgilidir. Kabul edilmeden önce hiç sorgulanmamasi problem olabilir. Ancak, ergonominin konumunda niçin bu kavramlarin kabul edildigine dair tarihsel ve kültürel nedenler vardir (Meister 1999) ve belki de günümüzde bu tarz bir üretim, eskiden oldugundan daha karmasik bir hal almaktadir.

Bu sorular asagida yer almaktadir.
1- Disiplinin dogasi nedir?
2- Ne üzerine çalisilmalidir?
3- Ergonomi bilgisi nasil tanimlanir?
4- Ergonomi arastirmasi ile pratigi arasindaki iliski nedir?
5- Ergonomi ölçümlerinde büyük bir rol oynayan paradigmalar hayli gelismis sistemlere de uygulanabilir mi?
6- Ergonominin ugrastigi teknoloji ile ilgili karmasiklik gibi boyutlar veya temel nitelikler mevcut mudur?
Bu sorular, ergonominin karsilastigi bütün kuramsal sorular degildir ancak bu sekilde ilk adimi atilacak sorulardir.
Kuram olusturma bilinmeyenin kesfidir. Bu, benzer kavramlara ve objelere yeni sekillerle bakmayi gerektirir, zor bir istir ancak bir disiplinin gelismesi için sarttir.

Ideal olarak, kuram gelistirme süreci su sirayi izlemelidir: Spekülasyon...Soru Gelistirme...Biçimsel Kuram Gelistirme...Kuramin Testi...Kuramin Yeniden Formulasyonu... vbg. Su anda ergonomi ancak spekülasyon asamasindadir. Spekülasyon, çok çesitli türde soru ve konulari düsünen profesyonellerin isteklilik disiplini Zeitgeist’e büyük oranda baglidir. Çünkü bu disiplin, davranis (insan performansi) ile fiziksel nesneler (makinalar) arasindaki iliskileri inceler. Ergonomi hem teknolojik içerikte olmasa da insan davranisi ile ilgili olan psikolojiden hem de bu makinalari yaratmayan ancak sadece fiziksel nesneler (makinalari) ile ilgili olan mühendislikten ayridir. Eger mühendislik, makine tasarimi girisiminin davranissal bir süreç olarak var oldugu gerçegini kabul ederse sonuçta mühendisligin ergonomiden olustugu düsünülebilir ancak bu büyük olasilikla ne uzun vadede ne de su an için söz konusu degildir.

O halde, insan teknoloji iliskisi, eger özel olarak baglantili ise çok farkli tanim kümeleri, davranis ve fiziksel olan arasinda hareket etmesi gerekecegi için anlasilmaya çalisilmalidir. Burada sorun sudur: bu iki tanim kümesi arasindaki engel nasil kirilir? Çünkü açik bir biçimde insanlar makineleri yaptikça bu durum ortaya çikmaktadir. Dönüsüm süreci anlasilamadigi için de genelde uygun olmayan bir sekilde makineler yapilmaktadir.

Ilgi odaginin insan-teknoloji iliskisi oldugunu vurgulamak önemlidir. Etkilesimin bazi etkileri fizyolojik ve performans yönelimli olarak insanda görülebilir ve birileri makinalarin nasil çalistigini böylece anlayabilir. Insan performansi psikoloji ile, makine performansi ise fizik ve mühendislikle açiklanabilir. Ancak, ergonominin özü olan insan ile makine arasindaki iliski açik bir sekilde gözükmemektedir. Çünkü ergonomi, davranissal ve fiziksel olarak iki farkli tanim kümesi üzerine yaslanmaktadir. Fizyolojistler fiziksel olarak bir hücreyi çikarip içersindeki DNA’yi çalisabilirler, bununla birlikte mühendisler bir devreyi ana kartindan söküp iliskilerini denetleyebilirler oysaki bir ergonomist bunlari yapamaz. Ergonomist hiçbir zaman insan teknoloji iliskisini göremeyecek ve hissedemeyecektir ancak etkilesimlerden iliskilerinin dogasini çikarmaya çalisacak ve etkilerini ölçümleyebilecektir. Bu, kuramin nerede devreye girip, niçin ergonomide önemli oldugunu gösterir.

Ancak kuram, deneysel bir test olmaksizin tam degildir ve burada ergonominin zayifligi ortaya çikmaktadir. Bu satirlarin yazari (Meister 1999) 1965-1994 yillari arasinda Insan Faktörleri dergisi ile Insan Faktörleri ve Ergonomi Dernegi tebliglerinde yayinlanmis yüzlerce çalisma yapmistir. Buradaki çalismalarda bu çalismalarin ancak %1-2’sinin gerçek bir kurami test ettigini görmüstür. 1974 yilinda Van Gigch tarafindan ortaya çikarilan sistem kurami dahil bütün ergonomi kuramlari öz itibari ile psikoloji tabanli ve Yöneylem Arastirmalari gibi diger disiplinlerden çikarilmaktadir. Ergonomi kendisine özgü olarak uygulanan biçimsel kuramlari gelistirmek için su anda yeterince olgun olmamakla birlikte bunun gibi bir derginin, yeni düsünceleri canlandirmasi önemlidir.

ARASTIRMA VE UYGULAMA ARASINDAKI ILISKI
Ergonomi bir disiplin olarak monolitik degildir. Degisik anlasilma düzeylerinde boyutlara ve çoklu özelliklere sahiptir. Bununla birlikte bu özellikler ve boyutlar etkilesim halindedir. Yüzeysel olarak raporlar, dergi makaleleri ve kitaplarda belirtilen arastirmalardan söz edilebilir. Arastirmanin benzeri, sistem gelistirmede çalisan insan faktörleri /ergonomi (HFE) tasarim uzmanlarinin yaptigi uygulamalardir. “Uygulama” terimi ile tasarim kilavuzlari formunda uygulanan arastirmalar isaret edilmektedir (Smith ve Mosier, 1986).
Arastirma ve uygulama iki önemli ergonomi fonksiyonunu yerine getirmek için gereklidir:
1- Teknolojiye karsi insanin davranissal ve performans yanitlarini açiklamak ve tanimlamak,
2- Bu teknolojinin gelisimine davranissal prensipleri ve bilgiyi uygulamak.
Çogu insan faktörleri /ergonomi profesyoneli, birinci fonksiyonu bilimsel, ikinci fonksiyonu ise mühendisliksel olarak düsünecektir. Bu satirlarin yazari bu ayrimi su kabul nedeniyle tam olarak benimsememektedir: Teknoloji gelistirmede personelin görevlerini yapma tasarimi davranisi, konu farkindaligi, dogal karar verme, ve Insan Faktörleri/Ergonomi literatüründe tanimlanan diger basliklara iliskin davranislar kadar daha çok ergonominin arastirma konusudur.
Bütün kuram tam olarak, bir görüs açisi, bir çerçeve, nesnelerin görsel bir kümesi ve fiziksel-zihinsel boyuttaki olgu ile baslar. Benimsenen özel kuram, nesneleri ve olgulari kavramlastiran bir pozisyondan daha fazlasini düsünen görüs açisinin seçimine dayanir. Bu makalenin amaçlari yönünden ergonomi, bu insanlarin yarattigi fiziksel (teknolojik) nesneler ile insan arasindaki iliski seklinde tanimlanir. Burada iki görüs vardir:
1- Bir kere ilginin odak noktasi, insanin teknolojiye verdigi yanittadir. Insan ilgi noktasidir. Teknoloji sadece insan performansini ortaya çikaran uyaran konumundadir.
2- Ikinci olarak, ilginin odak noktasi, insanin teknolojiyi nasil yarattigi üzerinedir. Burada ilgi, teknolojinin yaratildigi süreç üzerinedir.
Insanlar, her ikisi ile de ilgilidir. Ilkinde teknoloji insani etkiler, ikincisinde teknoloji insana yanit verir. Iki çerçeve de birbirini tamamlar, birbiri ile çelismez. Insan ya tek ya da her ikisi ile ilgilenebilir.

Iki fonksiyon arasinda farkli vurgular vardir. Ilkinde insan teknolojiden çok daha önemlidir. Teknoloji sadece bir kaynak uyarani, bir zemindir. Örnegin, Maltz ve Shinar (1999), yaslilarin bir trafik dekor resmini gözlemlerken ki görsel yanitlarini incelemistir. Çalisma, teknolojinin varliginda insanlarin nasil yanit verdigi üzerinedir; çalismada görülmeyen teknoloji ele alinmistir.
Ikinci fonksiyonda, teknoloji çok daha önemlidir. Uyaran teknoloji degildir. Uyaran, teknoloji yaratmayi çözmek isteyen insanin tasarim problemidir (McCracken 1990, Moran ve Carroll 1996). Yanit mekanizmasi olan insanla (klasik olarak S-O-R paradigmasi) yanit mekanizmasi olan makine (daha dogrusu makinalari yaratan süreç) arasindaki farkliliktir.

Kuramsal ilgi konusu her iki fonksiyonun disina düsmektedir.
1- insan ile sistemleri, araçlari, ve ürünleri temsil eden teknoloji arasindaki iliskinin ergonomi arastirmalarini vurgulayan temel bir bilinmeyen oldugu saptamasinda insan faktörleri / ergonomi profesyonelleri hem fikir midir?Eger böyle bir iliski yoksa nasil bir iliski vardir? Bu iliski hem gerçek dünyada hem ergonomi arastirmalarinda nasil ifade edilir?
2- Ergonomi arastirmasini fizik bilimindeki arastirma gibi temel bir bilim oldugu ve insan faktörleri/ergonomi tasariminin mühendislik gibi uygulanabilir oldugunu farzetmek, ergonomi arastirmasinin tasarima neyin uygulanmis oldugunu izler mi? Eger yanit evet ise bu uygulama nasil yapilmalidir?
3- Ergonomi, endüstriyel ergonomideki insan dayaniklilik çalismalarindan, makro-ergonomi çalismalarina kadar uzanan çok çesitli konu basliklarini kapsamaktadir. Bu ayri boyutlar nasil bütünlestirilmelidir?

4- Ergonomide arastirma ile uygulama arasindaki iliskinin kritikligi görülmektedir (Meister 1985). Meister’in (1997) yaptigi arastirmaya göre yayinlanmis ergonomi makalelerinin sadece %10’u tasarimla ilgilidir. Ergonomi uygulamasi mantiksal olarak ergonomi arastirmasina dayandirilirsa bu bosluk niçin olusmustur? Ergonominin temeli olarak ileri sürülen insan-teknoloji iliskisi aslinda su anda yapildigi sekliyle ergonomi arastirmasi ile ilgisizdir ya da bu arastirma insan faktörleri / ergonomi tasarim profesyonellerinin tanimladigi sekliyle farkli bir iliskiyi tanimlamaktadir. Bu durumda ergonomi arastirmalari tarafindan çalisilan degiskenler teknoloji uygulamalarina uygun degildir. Aslinda, yayinlanmis bu bütün ergonomi arastirmalarinin en azindan yarisi, isin her hangi bir uygulamasindan bahsetmemektedir.

Herhangi bir olayda, insan teknoloji iliskisine iliskin genel anlayis, açiklanabilir ve daha somut olmalidir. Arastirmacilar ve tasarim personelleri ayni konular üzerinde konusmuyor olabilirler. Ergonomi arastirmasi tarafindan vurgulanan degiskenler, tasarim problemlerinin çözümüne yardim etmek için uygun degilse bilinmesi gerekir ki bu arastirma degiskenleri degistirilebilir ya da davranissal prensipleri, tasarima uygulayan bazi diger yollar bulunabilir. Ergonomi arastirmasinin ana karakteristiklerinden biri anarsik degilse, bu arastirmaya kilavuzluk eden sistematik bir planin olmadigi durumlarda hayli kisisel özelliktedir. Meister (1999), ergonomi arastirma konularinda çok büyük degiskenligin oldugunu göstermistir ancak bu her bir degisken yüzeysel olarak incelenmistir ( sadece ayni degiskenli bir ya da iki çalisma yapilmistir).
Problem ergonominin kavramlastirilabilir düzeylerinden birinde olabilir. Örnegin, çok moleküler düzeyde görsel algilama çalismalari, uçak kokpitlerindeki görüs alanlari hakkinda daha molar düzeylerdeki sorularin yanitlarina dönüstürülebilir. Bu problem, çogu ergonomi yönünün yayildigi gözüken ve henüz tam anlami ile çalisilmamis dönüsümü olabilir.

Bu baglamda, yazar, “insan açiklayici bilgiyi uygularsa, bu enstrumental olur seklindeki” kabullenisle, açiklayici ile enstrumental bilgi arasini ayirmaktadir. Bu her iki bilgiden her birinin kendi yarari vardir fakat bunlar farkli yarar tipleridir. Açiklayici bilgi post facto’dur. Verilen bir olgunun veya olayin nasil ve niçin oldugunu (ergonominin birinci fonksiyonu) anlatir. Enstrumental bilgi ise bu anlayistan baska bir bilgiyi bir amaca uygulamaya izin verir (ergonominin ikinci fonksiyonu).

Bu makalenin çogu, gelismeci ergonomi (ergonomi pratigi) ile genel ergonomi (arastirma) arasindaki iliski ile ilgili problemlerle iliskilidir. Bu iliski problemi, disiplinin erken zamanlarinda çözülmüs ve çalisilmis olmaliydi ancak bunun olamamasi anlasilabilir. Bundan baska, kuramsal sorular *** *** tekrar gözden geçirilmeli ve ortaya çikan sorular defalarca sorulmalidir. Ancak zamanla, ergonomi profesyonelleri daha karmasik olurlarsa sorulara yeni yanitlar bulabilirler.

ORTAK KURAMSAL SORUNLAR
Bazi teorik konular, genel ve gelismeci ergonomi arasinda bir bosluk açmaktadir. Önemi artan bir konu çalisilan teknolojik nesnelerin karmasikligidir.
Miller (1965) amipten baslayip Ulus Devletler ve Avrupa Birligi gibi önemli sosyal sistemlerle tamamlanan bütün yasayan sistemler arasinda bir devamlilik oldugunu ileri sürer. Amibi, Avrupa Birligi’nden ayiran bir boyut karmasikliktir. Bir amip tek hücreli bir canli iken, Avrupa Birligi milyonlarca çok hücreli insanlardan meydana gelmistir. Belli ki bir amipin davranisi ile bir insanin davranisi farklidir. Burada soru, bu farkliligi yaratan mekanizmanin ne oldugudur? Insan ile insanin yarattigi teknoloji arasindaki farkliliklar ayni zamanda karmasikligi içerir. Karmasikligin teknolojinin gelisimini nasil etkiledigi ve teknoloji karmasikliginin operatörleri ve bu teknolojiyi kullananlari nasil etkiledigi sorulabilir.
Bu kritik karmasiklik niteligi farkina varilabilir ancak bugüne kadar üzerinde sistematik olarak hiç arastirma yapilmamistir. Karmasikligin her geçen gün artan durumu farkina varilmaktadir çünkü dogada her yerde görülmektedir. Dogadaki bu karmasikliga çalisilmasina ragmen, henüz teknoloji üzerinde bu çalisilmamistir. Bu belki de fizik, kimya ve biolojinin ötesinde bir sonraki sinirdir.

“Bir sistem belli bir karmasiklik düzeyine erismisse bazi önceden tahmin edilemeyen etkileri olmustur ya da olabilir” seklinde ifade edilen Gestalt psikologlarinin bir önerisiydi (Koffka 1935). Bunlar “Gelismekte Olanlar” olarak adlandirildi. Çünkü müjdeci olmayan de novo’nun ortaya çiktigi görüldü. Bu belki de “belli bir karmasiklik düzeyinde, sistem özelliklerini degistirir” seklindeki olasiligin bir yansimasidir. Sistem gelistirmede bu durum, yazilimin tasariminda görülmüstür. Kasten sistemi tasarimlanmayan bu yazilimlar simdilerde kullanildiktan sonra kesfedilmistir. Insan performans düzeyinde, karmasikligin etkileri, isleyen sistemin tam ve kapsamli zihinsel modelini gelistirmede insanin karsilastigi zorluklarda görülebilir. Önemli bir kuramsal soru da söyledir: teknolojide karmasikligin etkilerinden kaynaklanan ya da yönlendirilen sistematik faktörler ya da prensipler var midir?

Bir örnek olarak belli bir karmasiklik düzeyine ulasamayan alet ve teçhizatlarda degil ama sistemlerdeki organizasyon kavramina bakilabilir. Organizasyon, fonksiyonel dogasi (araç ve sistemin görevini basarmak için yaptigi sey) ile etkilesen kendi insan teknoloji iliski kümesine sahiptir. Organizasyon, kisiler arasi iliskilere, iletisime, karar vermeye vbg. Içerir. Son zamanlarda gelisen ergonominin makro ergonomi niteligi (Hendrick 1997) belki de karmasikligin sonucudur. Çünkü karmasiklik olmadan bir organizasyonun bir sistemde yön belirlemesine çok az ihtiyaci vardir. Sistemin organizasyonel yönlerini içeren kuramsal bir konu da organizasyonel yönler ile sistemin fonksiyonel yönleri arasinda ve ne dereceye kadar yüksek bir organizasyonel düzenin, daha çok moleküler sistem elementleri üzerinde etkilingi olduguyla ilgili iliskinin dogasidir.
Buradaki ilgili kuramsal konu, makinalardaki artan karmasikligin ayni zamanda makinalarin insan gelisimi üzerinde ve makine ile ilgili insan performansi üzerinde etkiye sahip olup olmadigidir.

Her iki makine sorusunun cevabinin evet olmasinin, karmasikligin bu etkileri ürettigini ama etkilerin nasil olusturuldugunun bilinmedigi varsayilmaktadir (Bu deneye dayali, daha dogrusu bilimsel çalismaya dayali bir kabuldür fakat karmasikligin boyutunun bilimsel olarak çalisilsin ya da çalisilmasin yanitin evet oldugu düsünülmektedir).
Insan makine iliskisinin karmasikligindaki degisikliklerin gerçekte anlamli oldugu düsünülmekte ve bu etkilerin nasil olustugu, ve neyin yol açtigi bilinmemektedir. Kuramcilar bu yüzden bu sorulari arastirmalidirlar.
O zaman, karmasiklik, digerleri biraz daha az önemli olmakla birlikte, ergonomideki kuramsal konularin en basinda ve bekli de büyük olasilikla en önemli konusu olacaktir.

BILGISAYARLASMANIN ETKILERI
Yasadigimiz bu günlerde bilgisayarlasmayi ve etkilerini düsünmedikçe teknolojiyi düsünemeyiz. Bu etkilerin bazilari , internetteki ilginin yogunlugu gibi, belliyken bazilari ise daha güç farkedilmektedir. Gelismis sistemlerde insanin rolü degismistir. Erken zamanlarda operatör bir dügmeye basarak ya da bir manivela kolunu haraket ettirerek makinanin fonksiyonlari üzerinde kontrole sahipti. Faaliyete verilen yanit, sonraki faaliyetin ne olacagi ile ilgili bir ipucu veriyordu. Insanin rolü bu yüzden prosedüreldi.
Operatör performansinin kalitesi, prosedürlerde belirtilen performanslardaki sapmalarla tanimli hatalardan ölçülüyordu. Böylece hata,

1- prosedürel bir asamayi yapamama,
2- yanlis zamanda bir asamanin yapilmasi,
3- gereksiz bir asamanin yapilmasi,
4- dogru asamanin yanlis tarzda yapilmasiydi.

Bilisayarlastirilmis sistemlerde, performans üzerindeki kontrol, sistem yazilimina geçmis ve operatörün makineyi çalistirmak için önceden tanimlanmis basma dügmelerine ihtiyaci kalmamistir. Daha dogrusu, operatörün rolü, yazilimin makineye yaptirdiklarini izlemek ve daha önceden tanimlanan parametreler içinde makinenin fonksiyonlarini kesinlestirmekti. Bu bilginin algilanmasina ve analizine vurgu yapmaktadir. Bir hekimin hastasinin sagligini teshis etmesi gibi, operatör de makinenin performansini teshis etmek için, insan-makine arakesitinden dis dünyayi gözlemler (örnegin sonar, radar, hisse senedi piyasasi) ve bu bütünlestiren, analiz eden, kiyaslayan, depolayan ve ileten bilgilerin hepsiyle bir çok fonksiyonu gerçeklestirir. Insan makine arakesiti, kesikli bir dizi göstergelerden daha çok, artik gerekli bir sekilde bütünü olusturmaktadir.

Kesikli uyaran ile bilgisel iliskiler arasindaki ayrim muazzam bir öneme sahiptir, insana sahip oldugu teknoloji üzerinde çok daha fazla güç verir ve bununla birlikte yanitlanacak sorulari da sunar. Uyaran kesiklidir (discrete), bilgi ise süreklidir (paterned). Insanlar süreklilige, uyarana verdigi tepkiden daha farkli tepki verebilirler. Bu farkliliklar nelerdir ve insan performansini nasil etkiler? Bilgi, kesikli uyaran tarafindan yüklenen bilgiden daha farkli bir biçimde insan kaynaklari üzerinde talepler yükleyebilir.

Bilginin sürekli dogasi nedeniyle, özellikle zaman degisiklikleri etkilerinden kolayca etkilenebilir. Sistemin konumunun kaniti (veya gelisme süreci içinde olan bir konum) en iyi, yavasça, zamanla ortaya çikar. Bu yüzden ilgili soru sudur: Operatör, kesin olmayan bir ortam içinde kullandigi teknolojinin fonksiyonlarina nasil uyum saglamaktadir? Kuramsal ilgili soru ise, gelismis sistemlerce üretilen degisen bilgi tarafindan temsil edilen belirsiz bir dünya yapisi, operatörü nasil etkiler?

Kuramcilar ayni zamanda, insan niteliklerini teknolojik sistemlerle birlestirmeye girisebilen tasarim personelinin genisligini düsünmeyi arzu edebilirler. Bu, operatör performansini dizginleyen tasarim eksikliklerini gidermek için yapilan girisimlerle ayni degildir fakat sistem özelliklerini yönetmeyi arzu etme veya insan ihtiyaçlarini saglamak için kasitli bir çabadir. Sitemin islevselligine (operatör üzerinde asiri strese yol açmadan sistemin bir misyonunu yapabilmesi) güvenildikçe, bazi kuramcilar kullanici merkezli tasarim terimini iterler ve emin, tatmin edici, ve zevk gibi insan ihtiyaçlarina yanit veren özellikleri dahil etmek isterler. Video oyunlari gibi eglence sistemleriyle bu ihtiyaçlari saglamak mümkündür ancak bu sistemler eglence sistemleri disinda da uygulanabilir mi?

Teknoloji daha karmasiklastikça ve gelistikçe, bu teknolojiyi olusturan sistemler de kendi karmasiklik düzeylerine uygun yeni nitelikler gelistirmektedir. Örnegin saydamlik (transparanlik) böyle bir niteliktir ve dis dünya fonksiyonlari ile iç sistem hakkinda ne kadar bilgiye sahip olundugunu tanimlayarak, insan makine etkilesimi yoluyla operatöre yardimci olur. Bir baska nitelik ise esnekliktir (flexibility). Esneklik kritik sistem noktalarinda opearatöre sagladigi bir seri alternatif yanit seçenekleri olarak tanimlanabilir. Yine engeller (barriers) kavrami ayni sekilde önemlidir. Her bir alt sistem ya da sistem içindeki modül, bir dereceye kadar digerlerinden ayrilabilir ve bu yüzden sistem boyunca bilginin iletilmesinde bir engel (belli bir dereceye kadar geçirken) olusturur. Bu sistem özelliklerinin her birinin çok daha etrafli bir biçimde incelenmesi gerekmektedir.

Teknolojinin bu nosyonu ve büyük ölçekli bilgisayarlasmis sistemler ekstradan ilgili sorulara yol açar. Bir sistemi tasarimlarken, birilerinin insan kavrami üzerinde bu sistem modellenir mi? Süphesiz teknolojik sistemler fonksiyonlari ve elle idare edilen sistemlerdeki insan fonksiyonlari üzerine dayanan alt sistemleri içerir. Iletisim paraleldir ancak örnegin bir sirketin emir yapisi, bir kabile reisi ile danismanlarina benzeyen yapisi gibi baskalari da vardir. Sistemle davranissal modelleri birlestirme girisimi hangi dereceye kadardir? Daha genel olarak, davranissal sonuçlar ve bilgi fiziksel süreçlere nasil çevrilebilir? Ergonomide tekrar tekrar ortaya çikan ancak hiçbir zaman geregi gibi incelenmeyen bu dönüstürme süreci, ergonominin ya da en azindan uygulamalari teknolojinin özüdür.

Kullanicilara sagladiklari bilgilerin sonuçlari yönünden sistemler, daha belirsiz ya da daha olasilikli oldukça, prosedürden sapma olarak hata kavrami da degismelidir. Bilgi, zamanla dinamik bir dizide gözüktükçe bir süreklilik (patern) olarak temsil edilebilecegi ve bu sürekliligin zamanla degisebilecegi söylenebilir. Eger bir operatör, bir karara varmadan önce asiri bilgi ile yüklenirse bir hata olusabilir. Tersine, bir operatör çok az bilgi temelinde karar verirse de bir hata olabilir ya da operatör kendisi de ilgisiz konularda kendisine ulasan bilgiyi düzenleyebilir. Hata kategorilerinin, Rouse (1990) ve Meister’in (1996) belirttigi gibi gözden geçirilmesi gereklidir.

Yapay zeka kuraminin belli bir kesime hitap eden konularina girmeden, makinalarin operatörle is birligi modunda islev görmesi için tasarimlanabilmesi açikça görülebilmektedir. Bunun günlük yasamda çok basit örnekleri mevcuttur. Örnegin bazi otomobillerde sürücünün emniyet kemerini takmadan aracini çalistiramamasi gibi. Bu isi çok küçük bir algilayici (sensor) yapar. Bir makinanin operatörün davranislarini gözlemlemek için pragramlanmasini düsünmek ve gözlemlerine göre insanin basarisizligini kontrol etmek büyük bir hayal gücü degildir. Bu yüzden, sistemin ve yardimcilarinin birlestirici rolü üzerine çok daha genis arastirmalara yönelinmelidir.

Insanin bazi tercihli “bilissel örnek” olarak çagrilan kavrama modlarina sahip olma olasiligi da düsünülmelidir. Bu örnekler, motorik düzeyde var olur, örnegin, sag elini kullanmayi aliskanlik haline getiren insanlar sag elini kullanmayi tercih edecekler ve bu insanlar büyük ihtiyaçlar dogdugunda veya bir görevi yapmalari gerektiginde sol ellerini isteklice kullanamayacaklardir. Insan ile yazilimi tasarimlanan sekil arasinda bilissel bir uyum var midir? Örnegin, bazi yazilim türleri, yazilim aglarindan geçerken düzgün bir sekilde akabilecek midir? Bu nedenle, insan ile kullandigi teknoloji arasinda bilissel bir iliskinin olasiligi baska kesiflere ihtiyaci vardir.

GELISMECI ERGONOMININ ROLÜ
Insanlarin teknolojiyi nasil yarattigi üzerine çalisan gelismeci ergonomi, ergonomide çok önemli bir yere sahiptir. Disiplin, arastirma ile ögretimin disindaki ana faaliyetleri yadsimaz. Gelismeci ergonomi var oldugu için, gelisme ile ilgili ergonomi arastirmasinin rolü düsünülmelidir. Davranissal sonuçlar ile bilgi nasil teknolojik yapimlara birlestirilebilir. Eger bir dönüsüm süreci varsa, bu dönüsüm nasil basarilir? Insan teknoloji iliskisince gerekli dönüsüm, düsünce-nesne (min-body) problemine benzer. Çok somut anlamda bugün makine bu problemde nesne seklini almistir. Düsünce-nesne iliskisi bir dereceye kadar soyutlamadir ancak bugünün teknolojik uygarliginda makinanin insanlar üzerine etkisi artik soyutlama degildir. Deneysel olarak çalisilacak ana sorun, düsünce için fiziksel nesnelerin böyle büyük gücünü yaratmanin nasil mümkün oldugudur. Düsünce (davranis) ile fiziksel olan (teknoloji) arasindaki iliski, ergonominin bütün yorumlarinin kalbidir.

ERGONOMI KURAMININ YANSIMALARI
Kuramsal konularin sonuçlari vardir. Iste bu yüzden, her bir konu, ihtiyaç duyulan bir arastirma anlamina gelir (hiç arastirma yoksa konu basitçe bir ignenin ucunda dans eden meleklerin sayilari gibi fantezidir).
Bununla birlikte, kurami, test edilebilir ölçümlere çevirmek de kolay bir sey degildir. Küçük ölçekli ve büyük ölçekli kuramlar vardir. Büyük ölçeklileri test etmek çok daha zordur. Bu makalede, hemen hemen tartisilan bütün konular büyük ölçekli kavramlari içermektedir. Belki de bu kuramlari test edilebilir varliklara nasil dönüstürülecegini açiklayan bir meta-kurama ihtiyaç duyulmaktadir.
Bu makalenin amaci basitçe, disiplinin düsündügü ve gerçeklestirdigi biçimde etkileri olabilecek bir düzine fikri özetlemektir. Söylemeye gerek yok ama burada tartisilan sey, sadece buz daginin görünen bir kismidir. Digerlerinin bu çabayi daha ilerilere tasimasi gerekecektir.

David MEISTER
1111 Wilbur Avenue, San Diego, California 92109, USA

KAYNAKLAR
HENDRICK, H. 1997, Organization design and macroergonomics, in G. Salvendy (ed.), Handbook of Human Factors and Ergonomics (New York: Wiley), 594-630.
KOFFKA, K. 1935, Principles of Gestalt Psychology (New York: Harcourt & Brace).
MALTZ, M. And SHINAR, D. 1999, Eye movements of younger and older drivers, Human Factors, 41, 15-25.
MCCRACKEN, J.R. 1990, Questions: Assessing the Structure of Knowledge and the Use of Information in Design Problem Solving. Unpublished PhD Dissertation, ohio State University.
MEISTER, D. 1985, The two worlds of Human Factors, in R.E. Eberts and C.G. Eberts (eds.), Trends in Ergonomics/Human Factors II (New York: Elsevier), 3-11.
MEISTER, D. 1996, Cognitive behavior of nuclear reactor operators, Internatioal Journal of Industrial Ergonomics, 16.109-122.
MEISTER, D. 1997, Studies in the history of human factors ergonomics, Proceedings of the Human factors and Ergonomics Soviety (Santa Monica: Human Factors and ergonomics society), 41, 548-550.
MEISTER, D. 1999, The History of Human Factors and Ergonomics (Mahwah, NJ: Erlbaum).
MILLER, J.G. 1965, Living Systems : Basic Concepts, Behavioral Science, 10, 193-237, 380-411.
MORAN, T.P. and CARROLL, J.M. (eds.) 1996, Design Rationale: Concepts, Techniques and Use (mahwah, NJ: Erlbaum).
ROUSE, W. B. 1990, Design for human error: concepts for error-tolerant systems, in H.R. Booher (ed.), MANPRINT: An Approach to System Integration (New York: Van Nostrand Reinhold), 237-255.
SMITH, S.L., and MOSIER, J.N. 1986, Guidelines for designing user interface software, Technical Report MTRE-100 90, ESD-TR-086-278 (bedford, MA: MITRE Corporation).
VAN GIGCH, J.F. 1974, Applied General System Theory (NY: Harper & Row).
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: İnsan ve Teknoloji İlişkisi

İnsan, teknoloji ve araçları ile nasıl bir ilişki içerisinde olur? İnsan ve teknik araçlar arasında bir ilişki yoktur. Tekniği ve araçları yaratan bilinçli insan türü bu araçların etkisi altında kalır. Bu etkilenim bir alışkanlık,değer verme, bağımlılık ve benzeri şekillerde ortaya çıkar. Teknik araçların biyolojik/psikolojik süreçlere etkisi kısa değil uzun zaman dilimlerinde kendisini gösterir. İnsan türü gereksinim duyduğu –ki, burada gereksinimi çok geniş düşünüyorum; zorunluluk olur ya da olmaz- araçları, sosyal çelişkileri ile birlikte üretmiş ve geliştirmiş bulunmaktadırlar. Bu gelişme sürekli eklemlenerek çoğalmaktadır aynı zamanda. Araçları nasıl yönlendirmelidir ki kendisine/doğaya dönüşümü yaratıcı/üretici olsun; etkilenme olumsuz değil/olumlu olsun! Nasıl yönlendirmeli?
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: İnsan ve Teknoloji İlişkisi

Yunanca “ergon = iş, çalışma”, “nomos = yasa” anlamına gelen sözcüklerin birleştirilmesiyle “Ergonomi” sözcüğü elde edilmiştir. Günümüzde ise “iş bilimi olarak bilinmektedir.
İş yükü ve çalışma gücünün en iyi şekilde dengelenip, hem çalışanın sağlığını koruyan, hem de üretimin artmasını sağlayan insan – makine – çevre sisteminin başarılması için biyolojik bilginin anatomi, fizyoloji ve deneysel psikoloji alanlarında uygulanmasına ergonomi denir.
II.Dünya Savaşı sırasında, ABD’de geniş çapta ergonomi yaygınlaştı. Bu savaş sırasında bazı makinelerin tertibatı, bu araçları kullanabilecek kimselerin bulunmasını güçleştirecek kadar karmaşık hale gelmişti. Deneysel psikoloji, meseleyi yeni bir açıdan ele alacak çalışan kimselerin yatkınlıklarını incelemekle işe başladı. Böylece ergonomi çeşitli bilim dallarında ortaklaşa bir çalışma yapılmasını zorunlu kıldı ve pratik uygulamalara yöneldi.
Ergonomi makinaların insanların kontrolünden çıkarak,insanlara hükmetmesi ve insan-makina uyumunu sağlayarak iş verimini ve sermaye gücünü arttırması amacı ile günümüzde önemli hale gelmiştir.Ergonomik çalışmalarda psikoloji,sosyoloji ve teknoloji çerçevesinde çalışmalar yapılmaktadır.
Ergonominin temel amacı sermayeye güç katmakmı,insanmı?Bu soru ergonomi ve yöntemlerinden hangi amaç ile faydalandığımıza bağlı sanırım.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: İnsan ve Teknoloji İlişkisi

Emeğin üretken olması, insanın üretimin kaynağı olmasını gerektirmemektedir. Son zamanlarda ‘insan kaynakları’ tanımı oldukça yaygın bir şekilde kullanılmakta ve benimsenmektedir. Kara-saban-a koşulan emek makineye/tekniğine uyarlanarak verimliliği çoğaltılırken, emek-yoğun makinenin dişlisine dönüştürülmüş ve kendisine yabancılaştırılmıştır. Belirtildiği gibi ergonomi yaklaşık yarım yüz-yıldır insan makine ilişkisini gözlemliyor, bundan sonuçlar çıkartarak yeni tasarımlarda bulunuyor. Yarım-yüz-yıl az bir süre değildir. Uzak-doğu ve Üçüncü Dünya denilen ülkelerdeki milyonlarca çocuğun emekleri teknik gelişmelere doğru yönlendirilirken yapılan transferler sayesinde ergonomi bir bilim olma yolunda ilerleyişini sürdürmektedir. Ne mi olmaktadır? Gelişkin makineler ve gelişkin teknoloji sözde seçkinlere sunulmaktadır. Afrika’nın bir çok bölgesinde yaşam süreci 30-40 yaşına gerilemiş bulunmaktadır. Bunu görmek içim Birleşmiş Milletler verilerine bakmak yeterlidir. Bu durum insanın hala tarihin öznesi değil nesnesi olduğunu göstermektedir. Sözde bilim olarak tanımlanan disiplinlerin aslında ters-düz edilmiş bir yabancılaşma oldukları rahatlıkla söylenebilir. Sorun insan ve araç arasındaki ilişkiyi düzenlemek olmamalıdır. Sorun, kullanım değeri yaratılıp/yaratılmadığında gizlenmektedir. Kullanım değeri üretilecek olduğunda insan ve araçlar ve teknik etkileniminde Hiçbir sorun yaşanmayacaktır. İsimler ve bilimsel tanımlar belki önemsiz ayrıntılar gibi görülebilir; ancak, her tanım bir içeriği temsil ediyorsa önemsenmeden geçiştirilemeyeceklerdir. Yeni isimler ve yeni bilim dallarını güncellemek belki de daha insancı/ daha doğacıl olabilir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst