İnsan "bilmek" için mi vardır yoksa "tanık" olmak için mi?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ismailduran tarafından oluşturulan İnsan \"bilmek\" için mi vardır yoksa \"tanık\" olmak için mi? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,010 kez görüntülenmiş, 63 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İnsan \"bilmek\" için mi vardır yoksa \"tanık\" olmak için mi?
Konbuyu başlatan ismailduran
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

Aydın

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Haz 2012
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Açıkçası Tanrı yoksa bile dünyanın bir anlamı olmayacağı fikri benim için kabul edilemez.Öyle dersek kendimizi de dahil bütün dünyayı boş hayaletsi görüntüler olarak kabul etmemiz gerekir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Basmakalıp gezinti ve haybeye uzatılmış cümleler için teşekkürler Evrensel İnsan. Başlığı yeterince saptırdık. sizden ricam bu basmakalıp gezintilerinizi her başlıkta yapmayın. lütfen geçmişte aldığınız benzer tepkileri (sadece benden değil herkesten gelenleri) değerlendirin.

Bir beyinin bir seyi algilayabilmesi, kendi baskakalip inanc ve ideolojilerinden kurtulabilmesi ile mumkundur.

Bu basligi saptirmak demek, hic bir bilimsel temeli olmayan bir inancsal teslimiyet ile basligi degerlendirmek demektir.

Ben de tesekkur ederim.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
İdealizmin bakış açısından insana gözlem verenin görünüş-fenomen(kendinde şey değil) olduğu doğrudur.Lakin bilimsel bakış açısından böyle bir şey kabul edilemez çünkü bilime göre işte bu yazdığım klavye gerçektir,fenomen falan değildir.Bilimsel bakış açısına göre o,hiçbir algıyan zihin olmadan da varlığını sürdürecektir.

Klavye gercek degil, goruntu veren bir fenomendir. Klavye ile ilgiuli her turlu gozlem veren bilgi de olgudur. Gerceklik sadece inancin dogrulanmasidir.

Klavyenin burada fenomen olmasi, gozlem veren daimiligidir. Bu daimilikte insanoglu klavyeyi degil gozlemini ortaya koyar.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Görünenin ötesinde,hayatın kendinde ne olduğu.Yani metafizik anlam diyelim.

Metafizik bir yerde insanoglunun kavramsal bilgi ufkudur. Dolayisi ile hayatin kendinde ne oldugunu gozlem vermeyen bir tabana oturtmak, zaten metafiziktir.

Burada da hayatin kendinde ne oldugunu inanana gore bir dogruya oturtmak, onun gercegidir.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Açıkçası Tanrı yoksa bile dünyanın bir anlamı olmayacağı fikri benim için kabul edilemez.Öyle dersek kendimizi de dahil bütün dünyayı boş hayaletsi görüntüler olarak kabul etmemiz gerekir.

Anlamlandirmaktaki tek bilinen tur insanogludur. Onemli olan kisinin kendi inancinca verecegi anlamin sadece kendi dogrusu olmasidir.
 

Aydın

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Haz 2012
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Klavye gercek degil, goruntu veren bir fenomendir. Klavye ile ilgiuli her turlu gozlem veren bilgi de olgudur. Gerceklik sadece inancin dogrulanmasidir.

Klavyenin burada fenomen olmasi, gozlem veren daimiligidir. Bu daimilikte insanoglu klavyeyi degil gozlemini ortaya koyar.

Lakin dediğiniz bakış açısı hiç de bilimsel değildir. O önünüzdeki klavye veya başka şey her neyse hiçbir algıyan zihin olmadan varlığını sürdürecek mi ?
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Lakin dediğiniz bakış açısı hiç de bilimsel değildir. O önünüzdeki klavye veya başka şey her neyse hiçbir algıyan zihin olmadan varlığını sürdürecek mi ?

Sence?

Neden fenomenler varliklarini surdurmek icin baska bir fenomeneihtiyac duysun?

Algi onun varligini surdurmek icin degil; onu algilayan insanoglu icin ortaya konmasi adinadir.

Sonucta algi gozlem ile paraleldir.
 

Aydın

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Haz 2012
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Sence?

Neden fenomenler varliklarini surdurmek icin baska bir fenomeneihtiyac duysun?

Algi onun varligini surdurmek icin degil; onu algilayan insanoglu icin ortaya konmasi adinadir.

Sonucta algi gozlem ile paraleldir.

O halde var olmakla algılanmış olmak farklı şeyler diyorsunuz herhalde ? Sizce insan sadece fenomen midir ?
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
O halde var olmakla algılanmış olmak farklı şeyler diyorsunuz herhalde ? Sizce insan sadece fenomen midir ?

Algilanmak icin algiya gozlem vermek gerekir. Bu da gozlem verenin ve algilananin ortaya konmasi icindir. Bu ortaya koyum da kavramsal bilgidir. Ustelik insanoglu adina ait icin ve onun monologudur.

Hayir, fenomenonumenal kavramdir, biyo-sosyo-psikolojiktir.

Fenomenligi gozlem vermesi, numenal yetisi gozlemi algisi ve kavrami da algiladigi gozlem ile ozdeslestirdigidir. Mesela yukaridaki klavye ornegi.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Açıkçası Tanrı yoksa bile dünyanın bir anlamı olmayacağı fikri benim için kabul edilemez.Öyle dersek kendimizi de dahil bütün dünyayı boş hayaletsi görüntüler olarak kabul etmemiz gerekir.

Camus der ki ; herşeyin anlamsız olduğunu söylediğimiz anda bile anlamlı bir şey söylemiş oluyoruz. :) Tanrı yoksa ,dünya yaşamının hiçbir anlamı olmadığını iddia etmiyorum elbet. yaşadığımız sürece anlamlıdır tabiki. ancak İnsan sonlu düşünen bir varlık bu sebeble yaşarken hayatın ölüm karşısındaki anlamsızlığı düşüncesinden kurtuluşu yoktur ve buna bulacağı rasyonel çözümler bana göre nafiledir. ancak bu durum her çeşit değer yargısını ortadan kaldırmaz elbet. bu dünyada sevdiğimiz birşeyler olduğu sürece bu dünya anlamlıdır (yaşarken).

Ve yine Camus derki; yaşamak tek başına bir değer yargısıdır..
 

Aydın

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Haz 2012
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Keşke laf kalabalığı yapmadan ve sorulara soruyla karşılık vermeden tartışsak ne güzel olurdu.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Keşke laf kalabalığı yapmadan ve sorulara soruyla karşılık vermeden tartışsak ne güzel olurdu.

Burada sorulan sorudan amac, ne demek istendiginin algilanmasi icindir. Onemli olan bir kavrami ifade etmek degil; o kavramdan ne demek istedigini aciklayabilmektir. Iste sorular bu aciklamanin alinabilmesi icin sorulur.

Aksi bir kavrama verilen farkli anlam ve iceriklerin sadece kendi anlam ve iceriklerini dile getirmesi ve ortak bir noktadaki karsilikli paylasimin saglanamamasidir.

O yuzden amac karsilikli ve ortak algidaki bir paylasim ise, karsi tarafin ne dedigini verildigi gibi algilama adina (dogrulamadan/yorumlamadan) o sorular sorulmaktadir.

Dolayisi ile burada sorulara verilen yanitlar (dogru mu/yanlis mi) mukayesesi degil, verilmek istenenin ne oldugunu algilama adinadir.
 

Aydın

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Haz 2012
Mesajlar
66
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Ne demek istediğimin anlaşılması için elbet soru sorulabilir.Ama "sence?" diye de soru sormamak lazım.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Ne demek istediğimin anlaşılması için elbet soru sorulabilir.Ama "sence?" diye de soru sormamak lazım.

Sence diyor çünkü sonrasında oradan düşünce sisteminin zeminine saldırarak karşısındakinin düşünce sistemini aklınca dayanaksız bırakacak..kendi dayanağı ise sağlam(!) ; bilim,metodolojisi,gözlem,qua tarafsızlığı falan filan... oldu canım..aklım ermeye başladığında çok küçük bir sorgulama ile bana öğretilen /verilen /varolan tüm bilginin en temelde/derine inildikçe dayanaksız olduğunu anlamıştım...bunun için çok zeki olmaya veya çok okumaya gerek yok basit ve sade bir sorgulama yeter...aynı maddenin içine girip orada boşlukla karşılaşan bilim insanları gibi :) bilimsel bilgilerinde en derinine inildikçe temelde düşünce sistemimize/inanca dayandığı görülür.. ama bazıları bunu herşeyin tek ve tartışmasız ölçüsü sanıyor...herkesten olduğu gibi bu yazardan da öğrenilecek bişiler vardır elbet, bunlar; etiksizliğin en geliştirilmiş son halleri ,yan çizme, konuyu dağıtma,ana soruyu asla cevaplamama, lafı dolandırma,çok konuşma ama aslında bişi söylememe vb vb...:)
 

ismailduran

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Yunancadan alınan "Felsefe" sözcüğünü Türkçeye "bilgi tutkusu", "bilgelik sevgisi" türünden çevirmişlerdi. Bizler, öğrenme, bilme, merakımızı tatmin etme serüvenimizde elimizden geldiğince tarafsızlığımızı korumalı, perspektifimizi elimizden geldiğince geniş tutmalı ve deyim yerindeyse her çiçekten bal toplamalıyız. Descartes'in Metot Üzerine Konuşma'da vurguladığı gibi her türlü aşırılık kötüdür. Dinde, metafizikte, idealizmde nasıl ki fanatizm eleştirilirse, eş düzeyde bilimde de tutuculuk tehlikelidir. İnsanın uzun düşünce tarihinde ortaya konulmuş her görüşe, her bakışa eşit uzaklıkta yaklaşılmalı, özgürce ve aşkınca aynı ciddiyetle dincilik, bilimcilik, materyalizm, idealizm demeden kafa yormalıyız. Kimi düşünür filin kulağını tutmuş, kimi hortumunu, kimi bacağını tutmuş "bu fildir" demiş. Bu görüşler elbette eleştirilmeli ama yanlış değil, eksik söylenmiş denmeli. Bir puzzle oyununun parçaları gibi bakmalıyız. "Dinsiz bilim kör, bilimsiz din topaldır" biçiminde özlü bir söz okumuştum. Burada yazılar yazan bir arkadaşımız, Nasreddin Hoca'nın saz çalarken parmağını aynı perdede tutup "Ben insanların aradığı perdeyi buldum" dediği gibi, bir öğretmen edasıyla bilimsel bilgi, bilişsel bilgi (!) (benim bildiğim bilişsel sözcüğü psikolojide kullanılır ve "cognitive therapy" adında bir ekolün ismidir) kavramlarla diğer arkadaşları eleştiriyor. İnsan tutuculukları eleştirirken kendisinin de tutucu davrandığını bir türlü farkedemiyor.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Yunancadan alınan "Felsefe" sözcüğünü Türkçeye "bilgi tutkusu", "bilgelik sevgisi" türünden çevirmişlerdi.



Toplumumuzda felsefe algisi da bilgisi de bilinci de yoktur ve felsefe sozcugu aslina yapilan bir anlamsiz uydurmadir. Philo-fel(anlamsiz) ve sophy-sefe (anlamsiz). Halbuki turkce de sofu denen bir kelime de vardir.

Bizler, öğrenme, bilme, merakımızı tatmin etme serüvenimizde elimizden geldiğince tarafsızlığımızı korumalı, perspektifimizi elimizden geldiğince geniş tutmalı ve deyim yerindeyse her çiçekten bal toplamalıyız. Descartes'in Metot Üzerine Konuşma'da vurguladığı gibi her türlü aşırılık kötüdür. Dinde, metafizikte, idealizmde nasıl ki fanatizm eleştirilirse, eş düzeyde bilimde de tutuculuk tehlikelidir. İnsanın uzun düşünce tarihinde ortaya konulmuş her görüşe, her bakışa eşit uzaklıkta yaklaşılmalı, özgürce ve aşkınca aynı ciddiyetle dincilik, bilimcilik, materyalizm, idealizm demeden kafa yormalıyız.


Guzelde bunu toplumda yapan var mi? Bireyi olmayan toplumda dusunce islemez. Sadece hafizadan kullanilir, yada baska yerden taklit edilir.

Kimi düşünür filin kulağını tutmuş, kimi hortumunu, kimi bacağını tutmuş "bu fildir" demiş. Bu görüşler elbette eleştirilmeli ama yanlış değil, eksik söylenmiş denmeli. Bir puzzle oyununun parçaları gibi bakmalıyız. "Dinsiz bilim kör, bilimsiz din topaldır" biçiminde özlü bir söz okumuştum.

"Ozlu" derken, din teslimiyet olarak beynin dusunmemesini saglamadir ve bilim ile hic bir iliskisi olmadigi gibi, bilmenin tersidir. Cunku inanca baglidir. Din her turlu beyni isletmeyen bir afyondur.

Burada yazılar yazan bir arkadaşımız, Nasreddin Hoca'nın saz çalarken parmağını aynı perdede tutup "Ben insanların aradığı perdeyi buldum" dediği gibi, bir öğretmen edasıyla bilimsel bilgi, bilişsel bilgi (!) (benim bildiğim bilişsel sözcüğü psikolojide kullanılır ve "cognitive therapy" adında bir ekolün ismidir) kavramlarla diğer arkadaşları eleştiriyor. İnsan tutuculukları eleştirirken kendisinin de tutucu davrandığını bir türlü farkedemiyor.

Yanlis biliyorsun. Bilisselin ingilizcesi cognitivedir. Bilmemek degil ogrenmemek ayip.

Ben kimseyi elestirmiyorum. Sadece kendi duzeyimi ortaya koyuyorum.

Asil sorun neden bunun bir elestiri olarak algilandigi, buradaki niyet okumaya gerek yok, ben elestirirsem de elestiririm zaten.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Ne demek istediğimin anlaşılması için elbet soru sorulabilir.Ama "sence?" diye de soru sormamak lazım.

"Sence" diye sormanin sende ne gibi bir algisi olustu ki "sormamak lazim" diyorsun?

"Sence, kisaca sana gore, senin dusuncene/fikrine gore v.s. demek. Yani tamamen sana ait olanca demek.
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Sence diyor çünkü sonrasında oradan düşünce sisteminin zeminine saldırarak karşısındakinin düşünce sistemini aklınca dayanaksız bırakacak..kendi dayanağı ise sağlam(!) ; bilim,metodolojisi,gözlem,qua tarafsızlığı falan filan... oldu canım..aklım ermeye başladığında çok küçük bir sorgulama ile bana öğretilen /verilen /varolan tüm bilginin en temelde/derine inildikçe dayanaksız olduğunu anlamıştım...bunun için çok zeki olmaya veya çok okumaya gerek yok basit ve sade bir sorgulama yeter...aynı maddenin içine girip orada boşlukla karşılaşan bilim insanları gibi :) bilimsel bilgilerinde en derinine inildikçe temelde düşünce sistemimize/inanca dayandığı görülür.. ama bazıları bunu herşeyin tek ve tartışmasız ölçüsü sanıyor...herkesten olduğu gibi bu yazardan da öğrenilecek bişiler vardır elbet, bunlar; etiksizliğin en geliştirilmiş son halleri ,yan çizme, konuyu dağıtma,ana soruyu asla cevaplamama, lafı dolandırma,çok konuşma ama aslında bişi söylememe vb vb...:)

Bir daha benim adima yorum yapmamani oneririm. Kendi yorumun varsa yaparsin. Sen once inanc ile bilinc farkini algila. Bilinc inanca dayanmaz, kavramaya algilamaya idrak etmeye dayanir. Inanc gibi verilene teslim olmak degildir. Beyni kullanmak beyni isletmek ve sorgulamaktir, arastirmaktir. Mantiksal olabilirlik olma olanagi olmayana teslim olmamaktir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst