İnançsız Damgası Ve İnançsızlık Stigmatası

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde "ictenlik" tarafından oluşturulan İnançsız Damgası Ve İnançsızlık Stigmatası başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 742 kez görüntülenmiş, 9 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı İnançsız Damgası Ve İnançsızlık Stigmatası
Konbuyu başlatan "ictenlik"
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
İnançsız Damgası


Bitmeyen tartışma; İnançsız damgalaması...



İnançsız ve inançsızlık kavramı ve inanmayan kavramı toplumsal damgalama (stigmata) (işaretleme) ve toplumsal ayrımcılığa dair bir kavramdır. Yargılayıcı bir kavramdır. İnancı; güç, tekel ve tek gerçek olarak dayatır ve durumu da böyle sanır ve ele alır. Buna dair bir ön yanılgı ve otoriteden destek ve güç alır/görür. Ortaçağ karanlığında akıl hastalığına, deliliğe ve cadılığa yapılan kadar belirli ve nahoş bir stigma (damgalama) ve ayrımcılıktır.

Eğer tanrı kavramını özgürce sorgulayıp bundan ayrılamlandı iseniz (Dinsel Tanrısal düşünceye sahip ya da üye olma olmama anlamında belirtilen) İnançsız damgası ve etiketi size herhangi tartışma da sunulursa bunu hemen açıkça reddedin! bunu karşı taraf bildirin! Bu etiketi sahibine geri verin ve ifadeye çeki düzen vermeksizin bunu tartışmayın ya da önce bunun yanlış olacağını anlatın çünkü diğer durumda baştan eristik bir tartışma içinde kendinizi bulacaksınız.

Neden?
Asimetrik bir zemindir ve eriştik (kayıplı, karşı tarafın sizi anlamayacağı , empatiden bağsız olduğu ve kendi içinde/ölçütünde hep haklı çıkacağı) bir tartışmaya sizi götürür. Zemin yanlıştır.

Düşünce özgürlüğü kapsamında durum şudur.

A- Tarının varolduğunu düşünenler.
B- Tanrının varolmadığını düşünenler.
C- Bunu bilemeyiz bilmiyoruz diyenler ya da bununla ilgilenmeyenler ve diğerleri

İnanç ve vicdan özgürlüğü kapsamında durum şudur.

A- Tanrının varlığına inananlar.
B- Tanrının yokluğuna ve olmadığına inananlar.
C- Bunu bilenemez olduğuna inanan ya da bununla ilgilenmeyenler ve diğerleri

Yani kişinin kendi inanç ve vicdan durumu var. Kendi düşünce durumu var. Senin benimsemeni benimsemek zorunda değil. Toplumun genel kabullerine de uymak zorunda da değil. Bunu yapmıyor diye ona inançsız diyememelisin ve diyemezsin de.

Birinin size Budizm'e inanmıyor diye inançsız dediğini düşünün!

İnançsız berbat bir yakıştırmadır. Bunu diyene iade edin ve reddedin ve bu tutumu düzeltene kadar aksini tartışmayın, bu kişiyle de tartışmayın ve önce verili zemini ifadeyi gözden geçirmesini kendini kontrol etmesini isteyin.

İki örnekle açıklayacağım. Uzun yıllar internet grupları ve formlarında bunu tartıştım.

"Babam ateist, ben inançsız birinin merhametli ve vicdanlı olabileceğine hiç inanmıyorum"
Öykü Gürman


İnanç başka kavram, ateizm başka kavramdır. Bu ikisi birbirine -bana göre ise- bağsızdır. Fark şöyle. Örneğin inanç gökkuşağı demekse ateizm armut demektir.

Yeryüzünün en talihsiz açıklamalarından biri. Buradan bakınca ya bu kişi bir çarşaf içinde Arap çöllerinde doğmayı hakediyordu ya da daha muhafazakar bir tabanda toplumsal özgürlükleri kısıtlanmış olarak eminim varolmayı ve bu ifadeyi düzenleyene ve bir tekzip yayınlayana kadar hala ediyor.

Geçenlerde bu gönderiyi duvarımda gördüm. Bir facebook grubunda paylaşılmıştı. Bunları kişisel bir empatiyle yazıyorum çünkü çocuklarım var. Bu ifadenin (saldırının) kendi alçakça ve ahlaksız.

İnançsız ne demek?
non-teist nedir? kime denir?
a-teist nedir?
Bunları kısaca anlatarak başlayayım.

non-teist nedir?
Öncelikle elimizde teizm (tanrıcılık/dindarlık) ve monoteizm (tektanrıcılık) gibi kavramlar var. İngilizce non kavramı; dışında, ilgisiz, bağsız anlamındadır. Yani Tanrıcılık fikrinin dışında kalanlar bununla ilgisizler non-teist olarak kapsanır. Örneğin baskın bir düşünce akımı edebiyat akımı düşünelim. Bununla ilgilenmeyebilirim ve kendi yolum olabilir. Ona göre non'um, konunun dışıyım. Bunun gibi.

Tanrıyla, tanrıcılıkla diğerlerinin anladığı gibi ilgilenmeyen ya da tanrı fikrini tıpkı diğerleri gibi benimsemeyen ve bu kapsamın dışında kalan kendi özgür ya da farklı fikirleri olan genel gruba "non-teist" ler denir.
non-teist dendiğinde bu "agnostik", "deist", "panteist", "ateist" hatta bir "Budist"i ve "Paganist"i ve "Şamanist"i uzayan vb ni içerebilir çünkü bunların hiçbiri bilindik anlamda yerel bir tanrıya, kişisel bir tanrıya anlam yüklemiyor ve dahası senin bireysel tanrına ve dinine inanmıyor olabilir. Bir dindar Einstein'in rahip örneği hepsini kabaca ateist olarak sınıflar ve çok kabaca kategorize eder.

Kabaca toplum ya da dindar ve teist olan tarafından bunların çoğu a-teist olarak ele alınır. Kabaca inançsız ve öteki olarak damgalanır. Bu koca bir yanlış (hata) yanılsama ama kişini kendi balonu ve yanılsamasıdır.

Yani Öykü Gürman kadar düşünebilen, algılayabilen ve onun kadar dünyadan haberi olan birinin yanılsamasına göre toplumunun verili kabul ve Tanrılarına inanmayan Sokrates ve Parmenides, Hypatia, Einstein vb. inançsız ve vicdansızdır yani ateisttir. Bu kişiler muhtemelen merhametsiz ve bencildir.
Sokrates dahil evet çünkü toplumunun tanrılarına inanmadığı ,bunları sorgulayıp eleştirdiği için yargılanıp öldürülmüştür ve evet Öykü Gürman kafasına göre Sokrates ateist merhametsiz ve vicdansız olacaktır.

Dinler ve Tanrı düşüncesi genel de inanç kavramı adı altında ele alınır. Bu genelin bir tahakkümüdür ve bizce yanlış bilgi tahakkümdür. Bu daha önceden dayatılmış bir dezenformasyon zeminidir. Bu bir bilgi zemini değil.

Bize göre din ve tanrı anlayışları toplumsal geleneksel-göreneksel bir kabuldur ve verili bilgi zeminidir, adeta kültür, gelenek görenek benzeri bir yapıdır. Yani bunun ahlakla, inançla, vicdanla bize göre hiç bir bağı yoktur ve olamaz da. Bir ahlak sisteminin ya da merhametin ya da vicdanın tek bir ölçütü tek bir herhangi din ya da anlayış olabilir mi? Kaldı ki modern toplumlarda ahlakın ölçütünü zaten toplumsal ortak yasalar ve ortak uyulan bir kurallar dizgesi ve toplum vicdanı belirleyecektir.

Etik (ahlak) asıl felsefenin konusudur. Vicdan ve merhamet... Bu dinlerin tekelinde değildir ya da tanrıya inandığını varsayan ya da herhangi dine mensup olduğunu söyleyen kişiler ne merhamet ve ne de vicdanı diğerinden daha iyi bildiğini ya da bu anlamda daha üstün bir duygu taşıyacağını iddia edemez ve etmemelidir. Bunlar talihsiz ve kendini bilmez, çocukça açıklamalardır.

İkincisi non'a dönelim. Diyelim futbola ilgilenmiyorum. Bana futbol'a inançsız diyebilir misin? Sanırım diyemezsin. Futbolla ilgilenmiyorum diye spor ve egzersiz bilincim olmadığını dayatabilir misin?
Bunların yaptıkları tam da budur.

Din ve Tanrı düşüncesiyle ilgilenmemek bize göre böyledir. Kişiler bunlara büyük anlamlar yüklüyor diye tersi değil. Tam aksine Parmenides vb. örneğindeki gibi kişi Varlığı derin bir akıl ve düşünce ve sorgulama süzgecinden geçirerek bu fikire ve kanıya ermiş olabilir. Einstein örneğindeki gibi; ne olduğunu kendim anlamadığım ve bir tanrı olup olmadığına karar veremediğim ve bunu çözemediğim için orta da çekimser duruyorum demek ne büyük dürüstlük ama bunu göremiyorlar.
Tam aksine kişinin -subjektif- inanç ve tutum diye iddia ettiği ve dayattığı bağlam bu gerçekleri geçersiz kılmayacak.

Herkesin örgütlü bir düşünce, eylem, kabul ya da inanç zemini ve sistemi olabilir. Kaldı ki hukuk devletlerinde yaşıyoruz ve yasalarımız bizi sınırlayıp ne yapmamız gerekeceğini söyler. Yasaya saygılı ve yasa bilinci olan ve herkesin eşit-ortak haklarına duyarlı saygılı-erdemli bir yurttaş olmak. Bu kamusal hukuk ve vicdanda bu anlamda en üstün ödev ve anlayış olmalıdır. Yasalar uygun değilse yasaları geliştirmek mesela. Herkese ortak uygulanan yasaların olduğu ve ortak/birlikte yasa koyulan demokratik bir yasamanın olduğu bir toplumda dinsel şeriatin, yasaların ve uygulamaların kanun koyucu vicdan dayatıcı olmasına gerek var mı? Birey yada toplum vicdanını bunun temsil etmesine gerek var mı? Sanırım Öykü Gürman gibilere göre var.

Eğer sözde kişisel inanır olmak; birine merhametsiz deme ve onu küçümseme ve büyük bir bencillikle inançsız gibi yakıştırmaları diğerlerine kolayca yapma hakkına böylesi geçit veriyorsa kişilerin kendini sınaması ve değerlendirmesini rica edeceğim.

a-teist nedir?

A-Teist kavramı genelde anti, karşıt, ve zıt olmaktan ileri gelir ve bazılarımız kendini böyle tanımlar. Özelikle mevcut bilimsel zemini ve evrim kuramı vb. yapıları öğrenerek dinden ve tanrı düşüncesinden vazgeçen, soğuyan-uzaklaşan arkadaşlarımız.
non-teistler olarak tamamımız böyle değiliz. Bunu anlatmayı deniyoruz.

...

Biz bazılarımız da bu zemini yani ateizm deneni de tıpkı dindarlık ve teizm gibi felsefi olarak henüz yetersiz ve çelişik buluruz.
Mesela bana göre varlık başlayamaz. Bir evrenin başlaması ve tekilliği söylencesine ve bir evrim kuramı yapılandırmaya ihtiyaç yoktur. Varlığın yoktan gelemeyeceğini görmek ve anlamak başlıbaşına bir oluşmanın ve başlangıcın reddini getirir ve buradan bu durumda ontolojik olarak bir tanrı öne sürülemeyeceğini açıkça görürüz. Yani tanrıyı bir bilgi sorunu olarak görür ve aşarız.

Yani bu arkadaşlar bize inançsız yakıştırması yapmasınlar bu saçmasapandır. Kendilerinin b-ilgisizliğidir ve bize göre onların gerçeklere ilgisizliğidir ( kayıtsızlığıdır.) Bana göre onlar henüz gerçeğe ilgisiz ve kayıtsız bu anlamda yeterli inanç taşımıyorlar. Tanrısal bir kabul zeminiyle -bir şeye- inanç öne sürülemez. İnandığını söylediğin hayali öznenin varlığı sorgulanmadı bile. Bunlar çocukça...

İnançsız demek şu demektir ya da şunu dayatıyor değil mi?
Tanrı var da siz inanmıyorsunuz, bunu , kabul etmiyorsunuz ve gerçeği inkar ediyorsunuz?
Böyle bir şey mümkün mü?
Ben dönüp o kişiye sen inançsızsın derim çünkü bana göre varolmayan, hayali olan bir şeyin varlığını kabul edip, sözde buna inandığını söyleyip bunu bana dayatarak ne yapmaya çalışıyorsun?
Senin inandığın herşeye ben inanmak zorunda mıyım? Buna diğerleri de inanmak zorunda mı? Bir senin gerçeklerin mi doğru! Toplumun %80 i kabul ediyor diye büyük çoğunluğu ve gücü arkana alıp bana ahlak, merhamet ve vicdan buyuramazsın sen, bu yaptığın çocukça ve büyü lütfen! derim ve demeliyim.

Hayır, peki. Sen de yokluğuna inanmıyorsun desem ve sen buna inançsızsın desem. Bunu desem hoş ve uygun olur mu?

Tam aksine bence toplumsal tanrı kabulünü, verili zemini sorgulamaksızın, bunu düşünce eleğinden gerçekten reddi (zıttı) ile dengeli bir şekilde gözden geçirmeksizin inanan kişi, çocukça ve subjektif (yani kişisel, seçimli) özel bir alanı genelgeçer diye diğerlerine ve topluma dayatıyor. Yüzde X in fikirleri ve desteği seni ve fikirlerini güçlü yapmaz. Gerçekler güçlüdür.

Bakın, inanç subjektif bir tutum, seçim ve subjektif bir alandır. Bize göre bu kişi gerçeği araştırmaktan kendini alıkoyarak inançtan vazgeçemiyor ve gerçeği görmüyor yani gerçeğe/objektife kayıtsız kalıyor ve üste kendi kişisel (subjektif) duygularını genelgeçer objektif vicdan diye herkese dayatıyor. Bu çocukça..

Yani ona göre sadece tanrıya inandığını söyleyenler vicdan ve merhamet duygusu taşıyabilir.
Bize göre bu kişiler henüz bilgisiz-toy, kişisel bir gerçek araştırmasından geçmemiş, varlığı üzerine içten derin gerçek bir düşünce süreci henüz sürdürmemiş kişilerdir.

Tanrıya inandığı varsayılan kişiye;
Tanrının yokluğu ve olmayışı inkar ediliyor desem uygun mu?
Tanrının olmayışına ve yokluğuna inanmayan desem uygun mu?

Eğer böyle bakıyor ve kategorize ediyor olacak olsaydım bana göre de araştırmadan kör biçimde tanrıyı kabul eden ve buna inanan kimse gerçeklere inanmayan inançsızlar olacaktır hatta yanlış bir merhamet ve vicdan tabanını dayatan/savunan asıl merhametsiz ve vicdansızlar olacaktır.

Ben de kişiyi gerçeklere inançsızlık ve kayıtsızlıkla eleştirebilirim.
Vicdanın ne olduğunu bilmeden başkalarına öğretmeye kalkmak ve bunu genel toplumsal kabul ve dinsel otoriteden güç alarak yapmak pek hoş bir tavır gibi görmüyor.
Özgürlükler haklar ve hukuktan sözediyoruz. Verilen ifade bir kere anayasal haklar, din, vicdan, düşünce özgürlüğüne açık bir saldırıdır. Bana göre uygun yorum da suçtur bile. Ayrımcılık ve nefret söylemidir. Kaldı ki ziyadesiyle yakışıksızdır. Yani bir kişinin toplumunun din ve tanrısını kabul etmemesi merhametin ölçütü olabilir mi?

Kimsenin vicdanını kimse belirleyemez. Bu çok talihsiz bir açıklamadır. Cahilcedir.

Eğer dindar ve teistseniz inkarcı inançsız gibi bana göre neredeyse bir töhmet ve saldırı içeren bu açıklamalar ve yakıştırmalara son verin. Kimse kimsenin, duygu, düşünce inanç sistemini belirleyemez, buna özgürlük diyoruz.
Kişisel inançlar.
Tersine inanmakta bir inanç. Tanrının olmadığına inanmakta bir inanç. Anladınız mı?

İzlanda da tüm dinlerin akıl hastalığı ilan edildiğini biliyor musunuz?

Öykü Gürman' göre İzlanda da hiç merhametli ve vicdanlı baba olmalıdır.

 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
İçtenlik KARDEŞİM, ALLAH şahidimdir ki sana KARDEŞİM derken bunu yüreğimin en derininden gelen duygularla söylüyorum. Çünkü ben kesin olarak biliyorum ki , tüm insanlar KARDEŞTİR. Ben hiç bir kardeşime AHLAKSIZ demedim, demem. Bilirim ki tüm insanlarda bir İYİLİK saklıdır.

İnsan birlikte bir yolda yürüdüğü kardeşinin, gözüne kaçan TOZ zerrecikleri yüzünden yolunu göremez olmasıyla önüne çıkan pislik dolu bir çukura düşüşünü görmezden gelip :

- Adam sende, bana ne ,ne hali varsa görsün !

diyebilir mi ?

Hayır, ben diyemem, buna üzülürüm. Benim buradaki çabam bilmeden bir çukura yuvarlanmış KERDEŞLERİMİN elinden tutup onları oradan kurtarmaktır. Bana kardeşimin çukura düşmesinden daha çok ACI verecek olan şeyse, el uzattığım kardeşimin sırf üstün olduğunu aciz olmadığını, yardıma MUHTAÇ biri olmadığını gösterebilmek adına yardımımı kibirlenerek reddetmesi ve bana :

-Kardeşim ben buraya bilerek indim. Burası benim MEKANIMDIR ! Beni kurtarmak sana düşmez, hadi sen yoluna git....

demesidir.

Ne çare ki O nu oradan kurtarmanın O na yardım teklif etmekten başka yolu yoktur. Olsaydı denerdim....

Bu durumda her ne kadar üzülsek de, aklımız orada kalsa da yola devam etmekten başka çaremiz kalmaz...

Eğer kibirlenmeden yardım teklifimi kabul etseydi, o kardeşim çukurdan çıkar , üzerine bulaşmış olan pisliklerden arınır , asli VATAN ına ve FITRAT ına geri dönerdi. Kısacası benim hiç bir kardeşimin üzerine PİSLİK bulaşmasına gönlüm razı olmaz. Pislikler ait olduğu yerde yani ÇUKURDA durmalıdır ki, pisliklere HAK kı verilmiş olsun. İnsanlar TEMİZ olmalıdır ki İNSANLIK larının HAK kı verilmiş olsun.

Bir insanın üzerinde PİSLİK varsa bu hem o pisliğe hem de o İNSAN a karşı bir adaletsizlik, bir ZULÜM dür.

İşte benim karşı olduğum KARDEŞLERİM değil, bu zulümdür.

Kardeşim dün akşam burada olan yazını okuma fırsatı buldum, başına gelenler için üzüldüm. Seni anlıyorum çünkü DAM dan düşenin halini yine DAM dan düşen anlar. Sen de beni anlıyorsundur umarım.

Tam iki yüz yıldır Türkiye'de batılılaşma ve dolayısıyla DİNSİZLEŞME serüveni devam ediyor ki bu yüzden çocuklarımız bir MÜSLÜMAN olarak yetişmiyor. Bu gün ben MÜSLÜMANIM diyen insanların NORMAL bir ATEİST den çok da farkları yok. Nüfusumuzun %99 u müslümanım diyor ama bunların %80 i CUMA ya bile gitmiyor.

Her gün haberlerde duyduğumuz VAHŞET olaylarının , senin başına gelen ihanetin de inan bana tek sebebi de BATILILAŞMA serüvenidir.

İçtenlik kardeşim, ALLAH şahidimdir ki ben yaşarken çok şeyler gördüm. İnsanların İHANETine, iki yüzlülüğüne, yalancılığına, İYİ insanları hor hakir görüp onları ENAYİ yerine koymalarına çok şahit oldum ve hala oluyorum. Tabi daha fazlası da var....

Bana en büyük kötülükleri yapmış olan insanlara artık yakın durmadım evet ama onlara bile asla kin tutmadım ve hatta her namazımdan sonra ellerimi göğe açıp :

-YARABBİ onlar bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı onları affet ....

diye dua ettim ve hala ediyorum.

Kardeşim işte mutluluk budur, kin tutan kendine kin besler, düşman olan kendisiyle savaşır. İSLAM teslim demek değildir, SELAM yani BARIŞ anlamına gelir ki bu tüm alemle ve varlıkla barışmaktır.

Yine ALLAH şahidimdir ki kardeşim bu dünyada ben CEHENNEM İ de yaşadım CENNETİ de gördüm. CEHENNEME her girdiğimde gördüm ki beni oraya sokan yine benim kin, haset, kıskançlık, dedikodu-gıybet, su-i zan (insanlar hakkında kötü zan), şehvete düşkünlük, hırsa kapılmak, acelecilik, cahillik, tembellik ve gaflet gibi KÖTÜ duygu ve düşüncelerimdir. Beni CEHENNEME sokanın yine BEN olduğumu görebildiğim için her yanışımda RABBİME tövbe ederek :

-Ya RABBİ, ben senin aciz bir kulunum benden yardımını esirgeme, bu kötü huylarımdan vazgeçmem için bana yardım et...

diye dua ettim.

Böylece her CEHENNEM e girip yanışım benim için HAYIR oldu. Eğer CEHENNEME girişimin KENDİ nefsimden olduğunu ölmeden önce göremeseydim ve beni CEHENNEME sokanın ALLAH olduğunu zannetseydim, o cehennemden hiç bir zaman çıkamayacaktım. Artık ben de yanacak pek fazla şey kalmasa da yine de ara ara yanmalarım devam ediyor, her seferinde tövbe istiğfar ile ALLAH a sığınıyorum.

Evet kardeşim, benim ŞANS ım rahmetli babamın bir DERVİŞ olmasıydı. Babamın beni manevi BABAM olan MÜRŞİDİM le tam 40 yıl öce tanıştırmasıyla HAKİKAT yolculuğum başlamış oldu.

Eğer manevi BABAM ile tanışmamış olmasaydım, şuna eminim ki bu gün ya toprağın altında ya da çok perişan bir durumda olurdum. Manevi babam bana cennetin yolunu gösterdi ki O da ALLAH ın zikridir.

ALLAH ı zikretmek O nu dilinin ucuyla anmak değil, O nu tüm varlığında ve kalbinde hissetmek, baktığı her yerde O nun sanatını ve güzelliğini görmek, her güzel şeyin O nun güzelliğinden bir zerre olduğunu bilmek le olur....

- Bilesiniz ki kalpler ancak ALLAH ın zikriyle mutmain olur.(Rad 27)

Evet, ALLAH bana manevi babam vasıtasıyla O nun zikrini de nasib etti ve ben dünyada CENNETE giren biri oldum. Bu güzelliği tüm kardeşlerimin yaşaması en büyük dileğimdir.

Eğer CENNET i görmeseydim, cehennemden başka yol olmadığını sanır ve oradan çıkmaya çalışmazdım.

Bana bunları öğreten TASAVVUF tur.

Tasavvuf olmadan İSLAM ın özü anlaşılamaz ve YAŞANAMAZ.....

Evet kardeşim , son olarak :

Vahdet-i Vücud kulun kendini İLAH olarak bilmesi değil, ALLAH ın , kulunun kulluğunda kendi İLAH lığını seyretmesidir. Kul yoktur kulun kulluğunda İLAH olarak tecelli eden ALLAH VARDIR.


LA İLAHE İLLALLAH MUHAMMEDÜRRESULULLAH.

İçtenlik kardeşim gel MÜSLÜMAN olalım, senin mutluluğunla bu kardeşin de MUTLU olsun.....

İnan bana hiç bir şey kaybetmezsin....
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bunu yüreğimin en derininden gelen duygularla söylüyorum.
Anlamadığınız şu

Ben ya da benim gibi biri düşünün. Bir gün gelir yaşamda bunalırsın, sosyal hayat ve özgürlükler sınırlıdır, özgürce yaşamını, varoluşu, politikayı, bilimleri, duyguları düşünceleri paylaşacağın yerler ararsın, sonuçta sosyal hayata nazaran daha özgür olan sanal dünyayı bulursun.
Tutarsın google a felsefe, düşünce gibi kavramlar yazarsın. Forumlar, bloglar, tartışma platformları ararsın.
Böyle bir aramada ülkende felsefe ismini temsil edecek bir kaç yer vardır. Tüm toplum bilir ki felsefeyle uğraşan insan biraz her şeyi anlama bilme peşindedir, tanrı gibi düşünceleri kendini sınırlamadan sorgular:

He neyse sonuç olarak gelirsin ülkende bir felsefe forumu bulursun. Bir de bakarsın ki ....

bunlar oluyor,

kahrolursun....
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Anlamadığınız şu

Ben ya da benim gibi biri düşünün. Bir gün gelir yaşamda bunalırsın, sosyal hayat ve özgürlükler sınırlıdır, özgürce yaşamını, varoluşu, politikayı, bilimleri, duyguları düşünceleri paylaşacağın yerler ararsın, sonuçta sosyal hayata nazaran daha özgür olan sanal dünyayı bulursun.
Tutarsın google a felsefe, düşünce gibi kavramlar yazarsın. Forumlar, bloglar, tartışma platformları ararsın.
Böyle bir aramada ülkende felsefe ismini temsil edecek bir kaç yer vardır. Tüm toplum bilir ki felsefeyle uğraşan insan biraz her şeyi anlama bilme peşindedir, tanrı gibi düşünceleri kendini sınırlamadan sorgular:

He neyse sonuç olarak gelirsin ülkende bir felsefe forumu bulursun. Bir de bakarsın ki ....

bunlar oluyor,

kahrolursun....

Peki İçtenlik kardeşim, madem öyle seni FELSEFE forumu ile baş başa bırakıyorum. Gerisi sana kalmış....
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Forum felsefe forumudur yapılan ayıp günahtır

Ben bir din forumuna gidip, Ölüm, Özgürlük, Zaman Sonsuzluk adında üç başlık açıp oraya bir şeyler yazıp sonra ortama dönüp tanrının yokluğunu size ispatladım desem olur mu?

İkincisi; ülkenin 80 'i tanrısız olsa ülkede topu topu 2 tane dindar forum kalsa orayı tanrısızlar hep beraber işgal etsek din yazdırmasak hoş olur mu?

Din felsefesi diye bir şey var ve din en çok felsefedir desek ikisini birbirine karıştırıp herkesi sustursak ve felsefe tebliği yapsak, olur mu?

ayıp günah , akıl izan diliyorum
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tamam ben de şunu diyebilirim. Din ve tanrı anlayışları insanın önünde gelip geçici bir aşamadır (merhaledir)

Bilgi edinme yolunda mürşide de şakirte de bir süre gelip geçici hizmet eder., Yine tanrının aranması, bilinmesi ve bulunması duygusu üzerinden varoluşun kimi gerçek ve sırlarına erilir.

Bilginin ve öğrenmenin sonu yoktur. Varlıkta önce bir baba gibi bir güç koruyucu ararsın. Atalar ararsın. Varoluşta bir başlangıç, ve bir merkez ararsın, güçler ararsın. Koruyucular arasın. En son bunları bulamaz ve pesedersin..
Şu an Tanrı düşüncesi mürşidin de şakirtinde önündeki en büyük engel.

Tüm çağlarda halka (avama) (avam görülerek) (ayak takımı görülerek) kimi bilgiler eriştilememiştir ya da iktidarca yozlaştırılıp engellenmiştir

Hala ayak takımı görülerek küçümseniyorsunuz ve geçmişte Mansur'un yaptığı gibi bugün benzerini yapan/deneyen insanları da en son siz susturuyor olabilirsiniz.

Eğer bir felsefe forumunu dindar düşünceyle işgale kalkarsanız şu olur.
Gelip anlayamayacağınız cümleler kurup sizi küçümseyip gidecekler. İçeriye bir bakacaklar ve dinciler dolu deyip kale bile almayıp gidip yaşamlarına bakacaklar...
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113

Bu ve benzer içeriklerle tarihin izini sürün ve hatta Turan Dursun'a kadar okuyun, aydınlanın, bilgilenin ve bu okuma ve sorgulamaları yaptıktan sonra dönüp, Tevrat, Sümer, İncil ve Kuran kayıtlarını tekrar gözden geçirin

Ondan sonra gelip tartışmak istiyorsanız gelin buradayız

Ayrıca bu tartışmaları yapabilmek için oldukça ortalama facebook grubu var bunlara katılabilirsiniz.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Peki İçtenlik kardeşim, madem öyle seni FELSEFE forumu ile baş başa bırakıyorum. Gerisi sana kalmış....
Peki Adem kardeşim anlaşılmak olmak zor

Dediğimiz şu

Biz ya da ben bir din forumuna gidip bir kaç tartışma açıp (ve bana göre emin ol çocuklarımın geleceğini ve özgürlüğünü savunmak olurdu) dönüp şunu desem;

"Dinden anladığınız ateizme muhalefet etmek mi?"
ya da
"Dinden anladığınız felsefeye muhalif olmak mı?"
gibi...

Mesela dediniz ki felsefeden anladığınız dine muhalefet etmek mi?

ve emin ol felsefe senin dininden eski, bu yorumda hiç bir yanlış olmazdı:

Kişisel hikayeni anlıyorum, senin durumunda kim olsa (ben bile olsam) dindar olunabilirdi. Yani senin doğduğun koşullarda ben doğsam dindar olunabilir ve dinden yaşam boyu da özgürleşilemeyebilirdi. Bu sosyal taban. Bunu anlıyorum ama o durumda bile kendimi dinlemek yerine içtenliği dinlemeyi yeğlerdim ve keşke bir içtenlik bana ulaşsaydı. Yani sana yapabildiğim empati bu ve senin beni dine çağrın gibi seni (hiç bir inanca ve kabule çağırmaksızın sadece ve sadece) özgür bilgi edinmeye ve araştırmaya ve gerçekleri sorguya, kendi gözünle görüp bildiklerini ve kendi aklının erdiklerini rehber edinmeye davet ediyorum..
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
ki , tüm insanlar KARDEŞTİR.
Anlaşılmamış hissediyorum ve bir şeyler daha yazma ihtiyacı duydum. Benim anlatmaya çalıştığım asıl şey şu idi.

Burası bir felsefe forumu değil mi?

Felsefe nedir? ya da kim ilgilendirir ya da kim onunla ilgilenir?

Şöyle bak

Yaşamın amacı nedir?
Biz neden varolduk ve varız?
Yaşamın bir anlamı var mı?
Yaşamı daha iyi yaşamak için neler yapmalıyız?
Mutluluk içi neler yapabiliriz mutluluk bir amaç mıdır?
Varoluş bunalımı çekiyorum nasıl aşabilirim? Özellikle varoluş bunalımı çekenler, en çok bunlar felsefe arar değil mi?
Dinler gerçek midir?
bir tanrı var mıdır?

Böyle uzuyor. Yukarıdaki soruları sormaya başlayanlar bir felsefe sitesi arayabilir. Türkiye de bir, bir kaç felsefe platformu var ve burası onlardan biridir.

Şimdi yukarıdaki gibi soruları olanlar yada bunlar üzerine daha önce düşünmüş ve felsefe okumuş ya da okumaya başlamış kişiler buraya gelirler ve yine kendi gibi bu türden sorunları olan insanlarla görüşmek ve tartışmak isterler. Ayrıca varsa bunlar üzerine daha önce fikir yürütmüş bilgili insanlar belki arayabilirler.

Açık olalım. Bu kişi tam yukarıda dediğim kişi buraya geldiğinde ilgisiz bir yer görüyorsa bir felsefe okuryazarı olarak ne demeliyiz?

Bazıları neden burada olduklarını ve ne yaptıklarını kendileri de bilmiyorlar ve inanın ben de bilmiyorum.

Bu forumun tam olarak böyle işlev görmesi gerekir.

Bak. Daha şunlar hakkında fikrin yok bence...

Felsefeyle ilgilenen insanlar dindar ya da tanrıya inanıyor olamaz mı? Nadiren evet. Çok nadiren. tarihte filozof adı almış felsefeyle ilgilenmiş tanrı düşüncesi taşıyan insanlar var ancak onlarında neredeyse tamamına yakını ne yazık ki deisttir ve ortadoğu dinlerinin birey kaderiyle ilgilenen birey tanrısından kopmuştur. Örneğin yakın çağ da islami düşünceyle felsefe sentezi yapmış ve islami kitlenin ötesinde genel kabul saygı görmüş bir tane düşünce insanı var mıdır bilmiyorum çünkü bu yol sorgulama yoludur ve gerçekler ne yazık ki umulduğu gibi değildir.
Felsefe umduğunu değil bulduğunu sindirmene ve öğrenmen gereken bir yol. Kaldı ki felsefeyle ilgili bir dindar bile saygılı. Ben felsefe eğitimi almış onlarca dindarla yazıştım. Saygı duyuyorlar. Özgür, özgün düşünceye ve bilişsel öğrenmeye bilgiye saygı duyuyorlar ve bir misyoner gibi bana tanrı sunmaya kalkmadıkları için ben tersini dayatmaya kalmıyorum. Tanrı kavramı geçmiyor bile.

Bunun dışında, ateizm ve politik sol kavgası. Bunun için felsefe uygun bir zemin değil. Birincisi yukarıdaki sorular öncedir ve bilgi öncedir. İkincisi kendini basitçe ateist olarak tanımlayan ortalama bireyin çoğu bilimsel ateizm diye bir düşünce tabanı savunur çoğu bilimle ilgilenir, Din gibi hazır bir şablon almıştır ve çoğu felsefe ve sorgulamadan bana göre uzaktır. Nadiren felsefe ilgilisi vardır ve gider buraya yazacağına ateist foruma takılır. İkinci başka benzer alana takılır. Bununla sen yukarıda dediğini bir ortamda tartışmaya kalksan orada güçlüyse seni linç eder, dalga geçer. Bu felsefe tartışmacısına benzemez. Bunların çoğu sosyal demokrat vb.dir ve uzak sol düşünceyle ilgili bile değildir. Materyalizm ve marksizmle işi olmaz.

Dindar ve ateistlerin karşı karşıya gelebildiği tartışabildiği sosyal medya (facebook vb) grupları var ve bloglar var. Bloglar da yorum bölümünde forum gibi tartışma olur.

Marksist materyalistler. Bunların çoğu o ortamı sahiplenmemişse, orada neredeyse tek çoğunluk değilse ve orayı kendi açmamış ve yönetmiyorsa kurmamışsa nadiren seninle takılır.
Sana laf anlatmanın deveye hendek atlatmaktan daha zor olacağını düşünür safını tutmuştur işine bakar. sana iki politik cümle yazar ne altı bellidir ne üstü seninle polemiğe girmez kendini benim durumuma düşürmez ve sokmaz ya da eyvallah der gider. Din afyondur imza Marks tartışma bitti onun kafasında. Seni çocuk yerine koyar..

Felsefe ilgilisi her koldan ve düşünceden olabilir. Deist, agnostik, panteist ya da diğer düşünceler ama bugünlerde en çok ilgilenilen kavramlar genelde varoluşçuluk ve nihilizm vb. leri dir. Felsefe üzerinden kendini tanımlayan biri tanrısız olsa bile bir bilimsel ateist gibi kendini direkt ateist kavramından tanımlamaz çok katı bir tartışmacı değildir . Çoğu bu gruba gelip senin gibi iki tartışmacı ile karşılaşsa gider bir facebook grubuna takılmayı ya da oturup filmini izlemeyi falan yeğler.

Senin dinin senin için tek gerçek ama diğerleri için değil. Herkesin kendi haklı doğrusu var ve Nasreddin hoca gibi her tarafa hak veren bakış felsefe ye uygun..

Senin ki neredeyse misyoner ya da kurtarıcı mesih tavrı. onu da gördüm.
Hristiyan misyonerleri. Açar başlığını susar. Gelip yazan olursa tanrının çocukları ve oğulları olduğumuzu anlatır, soru varsa cevaplar hepsi bu.

Bir ekleme daha. Ben felsefeden önce gizem ve pranormal gruplara ve forumlara yazdım. Bundan 15 sene önce. Cadılıkla (wicca) ilgilenen var, büyüyle ilgilenen var, paganizm, şamanizm, demonculuk, satanizmi hepsi var ve içlerinde dindarı da var ve kimse kimseyi rahatsız etmez. Git oralara bak. Çok rahat ve açık yazarlar. Ortam ve grup bir dindar tarafından bile kurulmuş ve işletiliyor yönetiliyor olsa bile. Kimse burada dini misyonerlik yapmaz. Hiçbiri birbirinden rahatsız olmaz, görmedim.
Bir başlıkta Havas tartışılır öbür bir gönderi de demon ve şeytan daveti ve admin (yönetici) müslüman olabilir git orada bunu yap seni savunmaz, gruptan forumdan atar..

Felsefe kavramının ne olduğunu kimse anlamış değil! Bu dinler, bilimler üstü ve ötesi ve dışındadır.
 
Son düzenleme:

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
yüreğimin en derininden gelen duygularla söylüyorum.
Bugün şu tartışma ve boğuşmanın oluşmasının tek nedeni ya da seninle söyleşmemizin bu noktaya taşınmasının nedeni de ölüm üzerine bir başlık açmandır ve benim içten düşüncelerimi yazmamdır. Ben kim olsa aynını yazacaktım. Geçmiş 4 bin mesajım var. İsmimle ölüm kavramını arayın başka gönderilere de bakın geçmişte de tam aynını yazmışımdır. Başka forumda üyeliğim varsa bakın yakın ya da aynını yazmışımdır. Sosyal medya üyeliğimde biri ölüm üzerine gönderi ve soru görsem aynını yazarım ya da yazmışımdır. Hiç bir defa böyle bir etki ve tepkiye maruz bırakılmadım...

ve şunu tekrar tekrar hatırlattım. Bir başlık açarsın. dindar inançlı bir insan olduğunu söylersin, düşüncelerini açarsın. bizim yanlış yol da olduğumuz düşünüyorsan yazarsın. Tuzak kurar gibi, özgürlük, Ölüm, Sonsuzluk gibi başlıklar açıp gelen yazan üyeyi canından bezdirmezsin. Ölüm başlığına eklemiş olsaydın, ben dindar bir inançlıyım ve ölüm ötesini böyle kurguluyorum ve ölüme objektif, yüksüz bakan ona olumsuz anlam yüklemeyenlerle çatışırım, felsefe özgür bilgilendirme ve fikir yazmayın bunu istemiyorum ters tepki veririm ya da bunu yaparsanız size döner misyonerlik yaparım yazsaydın ben inan gönderine yazmazdım. Burası bir felsefe platformu ,buranın bir felsefe platformu olması gafletiyle yazmış bulunduk bir kere ve her zaman yazdığım gibi yazdım ve kendimi hiç mi hiç istemediğim bir boğuşmanın içinde buldum
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst