Ifade özgürlüğü

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Etkinlikler kategorisinde büşra özen tarafından oluşturulan Ifade özgürlüğü başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,554 kez görüntülenmiş, 6 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Etkinlikler
Konu Başlığı Ifade özgürlüğü
Konbuyu başlatan büşra özen
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Mühendis

büşra özen

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
28 Mar 2009
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
İfade va basın özgürlüğünün sınırı ne olmalıdır? Bir fikrin susturulmasında ya da bir haberin duyrulmamasında baş faktör ne olabilir? Bu durum ne kadar meşrudur?
 

turan zengin

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
merhaba ,mesela haber asparagassa duyurulmayabilir, bir kişi hakkında yanlış ve hakaret vari söylem içeriyorsa durdurulabilir ve meşrudur.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Atatürkten bir alıntı


FERDİ HAK VE SİYASİ HAK




Ferdi hak, siyasi hak demek değildir. Ferdi haklara, medeni haklar yahut amme veya cemaat hakları gibi isimler verenler olmuştur. İsim ne olursa olsun, ferdi haklar siyasi haklar dediğimiz şeylerden başkadır.
Siyasi haklar, vatandaşların hükümete iştirakini temin eden haklardır, Bunun en açık ve belli misali, siyasi intihaptır. Siyasi haklardan ancak kanunun, bu hakları kendilerine verdiği vatandaşlar istifade edebilir.
Siyasi haklar cins, yaş ve kabiliyet farkı olmaksızın milletin her ferdine verilmemiştir. (TEM



Ferdi haklar ise prensip olarak cinsleri, biçimleri ve kabiliyetleri ne olursa olsun, milleti teşkil eden her ferde aittir.
Bu hakların bir kısmı dahi, gördüğümüz veçhile birtakım kayıtlara tabidir. Bunun sebebi ikidir:




1. Bu haklar, tatbiklerinde siyasi bir faaliyet teşkil edebilirler; bu faaliyet hükümete bilvasıta
iştirake varır. Matbuat hürriyeti, cemiyet teşkili hürriyeti, içtima hürriyeti ve hatta müstakbel
vatandaşlar yetiştiren tedris hürriyeti gibi.


2. Ferdi hürriyetini henüz fiilen kullanmaya muktedir olmayanların himayesi mevzubahis olur.
Mesela sâyı hürriyeti bazı ahvalde tahdit olunur.


Hürriyetlerin muhafaza ve müeyyideleri Asrî teşkilatı esasiye kanunlarında, ferdi haklar ve vatandaşın siyasi hakları tespit olunmuştur.
Fakat bu hakların, fiilen kullanılması için, onların nasıl kullanılacağını ve hudutlarını tanzim eden kanunlar da lazımdır. Böyle kanunlar olmazsa, Teşkilatı Esasiye Kanunu'nda temin olunan haklar kullanılamaz; birer vait halinde kalır. Bu sebeple hakların kullanılmasını tanzim etmek elzem bir kaidedir.
Teşkilatı Esasiye Kanunu ve bu kanun muhteviyatı hükümlerinin tatbiklerini tanzim eden kanunlar, vatandaşların tabii ve siyasi hak ve hürriyetlerinin müeyyideleridir. Fakat asıl müeyyide hükümettir. Vatandaş hürriyeti tanıyan, ona hürmet eden, onun temin ve muhafazasını en birinci vazife bilen siyasi idare ise, tabiatıyla, demokrasi esasına müstenit cumhuriyettir. Eski devirde, hürriyetlerin muhafazası gibi bir mesele mevzubahis değildir. Çünkü hürriyet yoktu.


Biliyoruz ki bir devletin temeli, ulûhiyet fikrine, ilahi iradeye dayandıkça o devlette her hak,
Allah'ın vekilinde ve peygamberin halifesindedir, ferdin hakkı mevzubahis değildir.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Özellikle bütün olarak yayınlıyorum konuyu, kısa alıntıdan kaçıyorum anlaşılır ve ifadenin detayı görülsün diye...devamı istenirse onuda aktarabilirim...
 

turan zengin

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
50
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
sayın turko29 atamızın ferdi hak ve siyasi hak üzerine görüşlerini yazmışsınız, büşra özen arkadaşımız basın özgürlüğünün sınırı ne olmalıyı soruyor.
 

turko29

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
20 Şub 2010
Mesajlar
322
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
65
Matbuat hürriyeti


Vatandaşın, gündelik veya vakit vakit çıkan gazetelere, risalelere yazacağı yazılar veya yapacağı resimler vasıtasıyla ve neşredeceği kitaplarla fikrini serbestçe tamim etmesidir.
Tiyatro, sinema, gramofon ve radyo, telgraf da fikirlerin neşri ve tamimi için çok mühim ve
müessir vasıtalardır.
Bir insanın, herhangi bir mahalde söylediği sözler orada kalır, tesiri ani ve mahduttur. Fakat bu sözler radyo ile söylenirse, bütün dünya işitebilir. Telgraf da fikirlerin neşrinde en seri vasıtadır.
Fakat, söz bir gramofon plağına geçerse, bilhassa bir gazeteye, bir kitaba geçerse fikir tespit edilmiş olur, bütün dünyada okunur; tabiatıyla gelecek nesillere intikal eder.
Muhtelif vasıtalarla tespit olunan ve seri bir surette neşrolunan fikirler, bütün insanlığın terakkisine ve tarihe büyük hizmet ifa eder.


Efkârı Umumiye


Milli hâkimiyet esasına müstenit temsili bir hükümette efkârıumumiye büyük bir rol oynar.
Matbuat ve içtima hürriyetleri olmadan ve umuma ait işler geniş bir tenkit sahası bırakılmadan efkârıumumiye vazifesini ifa edemez. Milli hâkimiyet ve temsili hükümet fikrinin yayılması ve yükselmesi ancak efkârıumumiyenin faaliyeti ile mümkündür.
Hükümetin fikri memleketin fikrini temsil etmelidir. Hükümet memleketin fikrini anlayabilmek için, bu fikrin tezahür etmesine vesile olan vasıtalara malik olmalıdır. Gerçi hükümet intihap zamanlarında milletin fikirlerine vakıf olur; intihap olunan meclisler dahi milletin fikrini temsil ederler. Fakat intihap zamanları milletin izhar ettiği fikirler sabit kalmaz.
Bu sebeple meclislerin bu fikirleri temsil edebilmesi çok zaman devam etmez. efkârıumumiye
milletin içinden taşan bir mütenessi fikirler denizidir. O denizde muhtelif cereyanlar, muhtelif
münakaşa dalgaları vücuda getirir. Efkârıumumiye ruhi bir âlemdir. Orada cereyan eden fikir mücadelesi dikkatli gözlerden gizli kalamaz. Eski demokrasilerde bu fikir mücadelesi bütün vatandaşların her gün bir arada toplanarak vücuda getirdikleri içtimalarda vuku buluyordu. Bugün vatandaşların adeten çokluğu ve medeni hayatın vatandaşlara tahmil ettiği yevmi işler onların maddeten ve her gün bir arada toplanmalarına imkân bırakmamıştır. Bu sebeple efkârıumumiye ideal bir âlem olmuştur ki, bu âlemde umuma ait işlerin tenkidi, şu mahiyetleri gösterir:


a) Tenkit ve münakaşa tamamen hürdür.
Bu hürriyet herkes tarafından hiç kimsenin tesiri olmadan kendi kendine kullanılır. Hükümeti ve
meclisi dikkatli bulunduran efkârıumumiyenin tenkit hürriyetidir.


b) Efkârıumumiyenin tenkit hürriyeti başlıca birçok neşriyat ile olur.
Neşriyat suiistimallere mani olur ve hükümet vasıtalarını vazifelerini doğru yapmaya mecbur eder.
Neşriyat en müessir kontrol vasıtalarındandır. Bu noktada tenkidin kolay ve fakat yapmanın güç olduğu hakikati unutulmaması lazımdır. Onun için,


c) Umumun iyiliği fikri her türlü tenkitlere ve münakaşalara daima hâkim ve esas tutulmalıdır.
İltizam olunan fikirler umumun iyiliği namına ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca tenkit ve münakaşanın devletin iyiliği namına yapılması ve vatandaşların içtimai ve siyasi terbiyelerini yükseltmeye hizmet etmiş olması lazımdır.


d) Umuma ait işleri tenkit hürriyeti hükümet ile millet arasında bir anlaşma zemini vücuda getirir.
Hükümet neşriyat vasıtasıyla efkârıumumiyeyi anlar ve icabında lüzumlu olan vesikalarla onu
tenvir eder. Hükümetin milleti ve milletin hükümeti anlaması bunların tek vücut olmalarını ve
kalmalarını temin eder. Efkârıumumiyenin, kendi kendine teşkilatlanması hükümet tavır ve hareketini tanzim için efkârıumumiyeye ehemmiyet verince, efkârıumumiye teşkilatlanır. Efkârıumumiyenin daima istifade olunabilecek, hazır bir halde bulunabilmesi, onun bir teşkilata malik olmasıyla mümkündür.
Bu teşkilat serbest tenkit ve münakaşa sahasıdır. Bu saha daima açık olmalı ve daima mütenessi fikirlerle beslenmelidir. Bu ise matbuatın gayreti ve menfaati umumiyenin her gün yeniden yeniye münakaşa edilmesiyle olur. Efkârı umumiyenin cari olduğu bir memlekette gazeteler intişar etmezse ahali şaşkın ve çılgın bir hale gelir.
Bahsettiğimiz bu fikir teşkilatında şu hususiyetler görülür:


1- Fikir teşkilatı bir ekalliyetin veyahut birtakım güzide insanların mahsulüdür. Şüphesiz halk
kitlesi bu teşkilata iştirak eder. Fakat başka şeylerde olduğu gibi bunda da halk kitlesinin rolü faal değildir. Gerçi halk, neşriyatı aksettirir, fikirleri toplar, fakat fikirleri ortaya atan ve neşriyatın merkezlerini teşkil eden halk değildir.


2- Muasır fikir teşkilatında, hakikatte iki seçme zümrenin faaliyeti vardır. Bu sınıflardan biri
matbuat teşebbüslerini vücuda getiren ve idare edenlerdir. Matbuat fikirleri ortaya atmak ve
neşretmek için lazım vasıtalardır. Siyasi fikirleri de imal eden matbuattır. Matbuat teşebbüsleri, gazeteler, mecmualar, kitap tabları ile olur.


Matbuatın siyasi fikirler imalindeki rolü daha çok başka mahiyettedir. Çünkü siyasi fikirleri ortaya atan daima siyasi gruplar ve zümreler gibi fikir cemiyetleridir. Esas olarak kabul olunmak lazımdır ki siyasi fikirler, siyasi fırkaların menfaatına olarak onlar tarafından ortaya konur. Yoksa halk kitlesi içinde kendiliğinden meydana çıkmaz.
Ayrıca bilinmek lazımdır ki, gazeteler mektep kitapları değildir.
Aşağı insanların para ile yaptırdıkları matbuat mücadeleleri vardır. En adi yalanları iş'arda
matbuatın kullanıldığı vakidir. Matbuatla fikir hürriyetinin maruz kaldığı başka tehlikeler de vardır.
Matbuatın ve hatta fikir cemiyetlerinin milli hükümetin tesirinden kurtularak siyasi veya iktisadi gizli maksatlara alet olmasından korkulur. Matbuatın para ile satın alınabilmesi, beynelmilel yüksek para âleminin matbuat üzerinde gizli tesiri veyahut sadece ecnebi devletlerin tahsisatı mesturelerinin tesiri, işte bunların efkârı umumiyeyi iğfal ve tağlit etmesinden bilhassa korkulur.


Fakat hürriyetten çıkacak bu fenalıklar asla çaresiz değildir. Evvela matbuat serbestisine meşru bir hudut çizilir. Saniyen gazeteler, hususi bir teşkilat yaparak bununla kendi üzerlerinde ahlaki bir tesir icra ederler. İlk zamanlarda, bir kazanç işinden başka bir şey olmayan gazetecilik içtimai bir müessese haline gelebilir. Bundan başka, halkın fikri ve siyasi terbiyesi de bir teminattır. Halk, müteaddit gazeteleri okumaya ve onları birbirleriyle kontrol etmeye ve gazeteci yalanlarına inanmamaya alışırlar. Bütün bunların fevkinde her şeyin açık olması sayesinde hüsnüniyet sahibi insanların daima ekseriyet teşkil edeceklerini kabul etmek muvafık olur. ''Çünkü her zaman dünyanın yarısını ve bir zaman dünyanın hepsini aldatmak mümkündür. Fakat bütün dünyayı her zaman aldatmak mümkün değildir.'' Tecrübeler göstermiştir ki, her şeyi söylemekten insanları men etmek asla mümkün değildir. Fakat milli terbiye ve büyük manevi kuvvetlere karşı hükümetin münasip tarzı hareketi sayesinde isyankâr fikirlerin inkişafına müsaade etmeyecek içtimai bir muhit yaratmak mümkündür. Fakat her halde her şeyin söylenmesine müsaade etmek ve bunun karşısında
söyleyenlerin fiile geçmesine intizaren tedbir almakla iktifa etmek manasızdır. Bütün halkın fiile geçtiği gün onları tevkif edecek kuvvet yoktur. Tıbbi bir hıfzıssıhha olduğu gibi içtimai bir hıfzıssıhha da vardır. Her ikisi aynı prensibe istinat eder. Maddi mikropları yok etmek mümkün olmadığı gibi manevi mikropları da yok etmek mümkün değildir. Fakat şahsın vücudunda cismani bir sıhhat yaratmak mümkün olduğu gibi içtimai bünyede de manevi bir sıhhat yaratmak, bu suretle bir mukavemet zemini hazırlamak mümkündür.


Gazeteler:


Türkiye Cumhuriyeti'nde gazete çıkarmak, bir kitap neşretmek, matbaa açmak için riayet olunması lazım gelen, merasim matbuat kanunu ve matbaalar kanununda tespit olunmuştur. Muzır neşriyat ve şahıslara tecavüz halinde yapılacak muamele de bu kanunlarda ve ceza kanununda yazılıdır.
Bu hususta bizce söylenecek sözler şöyle hülasa edilebilir. Matbuatın umumi hayatta, siyasi hayatta ve cumhuriyetin terakkiyat ve tekamülatında haiz olduğu vazifeler yüksektir. Matbuatın tam ve vasi hürriyeti hüsnü istimal etmesi hususunun nazik olduğu kayda şayandır. Her türlü kanuni kayıtlardan evvel bir sahibi kalem ilme, ihtiyaca ve kendi siyasi telakkilerine olduğu kadar, vatandaşların haklarına ve memleketin her türlü hususi telakkilerin fevkinde olan yüksek menfaatlerine de dikkat ve hürmet etmek manevi mesuliyetindedir. Bu mecburiyettir ki, umumi intizamı temin edebilir. Maahaza matbuat serbestisinden meydana gelecek fenalıkları ortadan kaldıracak müessir vasıta, asla mazide olduğu gibi matbuat hürriyetini bağlayan bağlar değildir.
Bilakis, matbuat hürriyetinden tevellüt edecek mahzurların izale vasıtası yine binnefis matbuat hürriyetidir...
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
''Maahaza matbuat serbestisinden meydana gelecek fenalıkları ortadan kaldıracak müessir vasıta, asla mazide olduğu gibi matbuat hürriyetini bağlayan bağlar değildir. Bilakis, matbuat hürriyetinden tevellüt edecek mahzurların izale vasıtası yine binnefis matbuat hürriyetidir...''

Sözün bittiği yer.
Başka ne diyebilirim ki ?
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst