Göçmenler Üzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Düzyazı kategorisinde Liberte von Skepticus tarafından oluşturulan Göçmenler Üzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 977 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Düzyazı
Konu Başlığı Göçmenler Üzerine
Konbuyu başlatan Liberte von Skepticus
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Liberte von Skepticus

Liberte von Skepticus

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Tem 2017
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Göçmenlik dünyanın bir gerçeğidir. Şu veya bu ülkeden binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce ve hatta milyonlarca insan çeşitli sebeplerden ötürü başka ülkelere göç ederek o ülkelerin kültürel, siyasi ve ekonomik koşullarını değiştiriyor. Buna karşılık göç alan ülkelerde ki kimi insanlar göçmenlik karşıtlığı yapıyor ve hatta göçmenlere karşı sert tavır takınıyorlar. Bu yazıda ben göçmenliğin faydası, zararı gibi konuları ele alacağım ve göçmenleri kendi ülkemize kabul etmeyi ahlaki bir görev olarak görecek ayrıca göçmenlerin kültürel ve iktisadi açıdan topluma fayda sağladığını savunacağım.


Göçmenlik karşıtları kimi sebeplerden ötürü kendi ülkelerine göç alınmasına karşıdır. Bu problemlerden en çok dile getirileni göçmenlerin göç ettikleri toplumda ki alt tabakadan çalışan insanların ücretlerini düşürecek olmasıdır. Göçmenler göç ettikleri ülkede hiçbir şeye sahip olmadıkları, yeni bir hayata başlayacakları için en kötü koşullarda dahi az miktarda ki ücrete razı olurlar ve daha doğrusu, hayatta kalmak için buna zorunlu olurlar. Bu halkın alt tabakası için gayet haklı bir itirazdır. Sonuçta göçmenler bol ve ucuz iş gücü olarak o ülkenin işçilerinin yerini alabilirler. Ancak zaman geçtikçe ve göçmenler topluma uyum sağladıkça piyasa koşulları yeniden eskisine dönebilir.


Göç kabul etmeye karşı olanların öne sürdükleri ikinci iddia ise göçmenlerin kabulünün suç oranlarını arttıracağıdır. Bu kişiler göçmenlerin göç ettikleri ülkede bir evi, işi kısacası kurulu bir hayatı bulunmadığı için fahişelik, uyuşturucu satıcılığı, hırsızlık, kaçakçılık ve çetecilik gibi yollara başvurarak asayişi bozacağından kaygılanırlar. Bu iddia da kısmen doğrudur. Devletin göçmenlere negatif veya pozitif farketmeksizin hiçbir ayrımcılık uygulamaması göçmenlerin yerlileşmesini kolaylaştıracaktır. Yinede devlet onlara kendi vatandaşlarına sunduğu gibi temel yaşam standartlarını sağlama konusunda yardım etmesi doğru olur.


Ayrıca göç ile ülkeye aniden çok sayıda giren yabancı kitlesi o ülkenin yerli insanının zenofobisini yani yabancılara duyduğu hoşgörüsüzlüğü ve nefretini ortaya çıkartır. Göçmenler yerli halk tarafından hoş karşılanmaz ve yerli halkla çeşitli çatışmaların içine girebilir. Bu durumda devletin asayişi sağlıyacak uygun adımları atması gereklidir.


Yukarıda anlattığım bu durumların kalıcı olduğu veya uzun vadede geçerli olduğu düşünülmesin. Bu anlattıklarım kısa vadede geçerli olan şeylerdir. Problemler anlatılanlardan da anlaşılacağı gibi yeni dahil oldukları topluma entegre olamamaktan ortaya çıkar. Zaman içinde göçmenler göç ettikleri o ülkeye ve topluma alışıp entegre olunca bu tip problemler de ortadan kalkmaya başlar. Hatta şöyle söylenebilir ki uzun vadede göçmenler göç ettikleri ülkeye fayda sağlarlar.


Göçmen karşıtlarının iddialarının bir kısmını anlattım. Ancak bu tip kısa vadeli, göçmenlerin topluma entegre olamamasından doğan problemler, göç kabul etmenin ahlaki boyutunu ortadan kaldırmaz. Bana göre göçmenleri kabul etmek ahlaki bir görev, bir yükümlülüktür. Herşeyden önce şunu anlamak gerekir: hiçkimse durduk yere keyfiyetten ötürü yerini yurdunu, yerleşik hayatını bırakıp yabancı bir ülkeye göç etmek istemez. Göçmenlerin göç etmesinin sebebi keyfiyet değil, kendi ülkelerinde ki yaşamlarında varolan sıkıntı ve sorunlardır. Bu sıkıntı ve sorunlar o kadar büyüktür ki kitleleri göçe zorlamaktadır. Örneğin kendi ülkelerinde Suriyede olduğu gibi iç savaş çıkmış olabilir. Böyle bir durumda göç eden siviller, yaşamlarının kötüleştiği ülkelerinden kaçıp mahvolmuş hayatlarını yeniden kurmak için ülkelerini terkederler. Göç etmek isteyen bu kişileri kabul etmemek demek onları sefalete, sıkıntıya, acıya ve ölüme mahkum etmek demektir. Bunun en büyük örneği Suriyeli sivillerdir. Bu insanları göçmen olarak kabul etmemek demek onları IŞİD ve türevi barbarların zulmüne mahkum etmek demektir. İnsani görevimiz kendi türdeşlerimizi işkence görecekleri yerlerde tutmak değil onlara yardım eli uzatmaktır. İşte bundan ötürü göçmen kabul etmeyi ahlaki bir görev, yükümlülük sayıyorum.


Öteki taraftan göçmenler göç ettikleri ülkede kısa vadede sıkıntılar çıkartabilsede uzun vadede o ülkeye fayda sağlarlar. Günümüz gelişmiş toplumlarının en büyük sıkıntılarından biri nüfuslarının yaşlanmasıdır. Bir toplumun nüfusunun yaşlanması demek iktisadi açıdan faydasız, çalışamayan kişilerin çoğalması demektir. Ancak göç alan ülkeler nüfuslarını genç tutarak çalışabilen insan sayısını yeterli seviyede tutabiliyorlar.


Ayrıca göç eden kişiler sadece alt tabakadan eğitimsiz ve vasıfsız olan kişiler değillerdir. Eğitimli ve vasıflı kişilerde göç ederler. Göç alan ülkeler eğitimli, işlerinde uzman göçmenleri kendi ülkelerinde barındırarak onlardan fayda sağlarlar. Buna bir örnek vermek gerekirse İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye gösterilebilir. Türkiye İkinci Dünya Savaşından sonra Bulgar ve Makedon göçmenler aldılar. Bu göçmenlerin eğitimli, işinde uzman olanları Türkiyenin tarım ve sanayi konusunda kalkınmasına yardım ettiler. Göçmenlerin sadece çıkarttıkları sıkıntıları değil ortaya çıkarttıkları bu tip faydaları da görmek gerekir.


Göçmenler göç ettikleri ülkeye sadece kendilerini değil kendi kültürlerini de getirirler. Göç edilen ülkenin yerlileri göçmenlerin kültürlerinin kendi kültürlerine olan bir tehdit gibi algılar ve kendi kültürlerini "bozacağına", " çürüteceğine" inanırlar. Bu zenofobik bir önyargıdan başka bir şey değildir. Şu bir gerçektir ki tarihte ki en yetkin kültürler birden fazla kültürün senteziyle ortaya çıkmışlardır. Eğer ki bir halk kendi kültürlerini korumak adı altında dünyanın geri kalanına izole olmaya çalışıyorsa asıl bozulma ve çürüme o zaman gerçekleşir. Öyle ki kendini yenilemeyen bir kültür çağının gerisine düşerek halkını güçsüzleştirmeye başlar.


Sonuç olarak göçmenliği engellemeye yönelik eylemler bana kalırsa faydasız ve hatta insanlık dışıdır. Yardıma muhtaç, acı çeken türdeşlerimize yardım eli uzatmamız gerekirken onları kabul etmeyerek işkence görmesine müsade etmek ve onlara acı çektirenlerle ortak paydada buluşmak kabul edilemez bir şeydir. Kaldı ki göçmenlerin uzun vadede ki faydalarını göz ardı etmek gerçekliğe göz kapamaktır.


 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst