Gilles Deleuze

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Filozoflar kategorisinde faust tarafından oluşturulan Gilles Deleuze başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,219 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Filozoflar
Konu Başlığı Gilles Deleuze
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan faust
F

faust

Ziyaretçi
Gilles Deleuze, 18 Ocak 1925'te Paris'te doğdu, 4 Ekim 1995'te doğduğu şehirde intihar ederek hayatına son verdi. Fransız filozof ve Michel Foucault, Jacques Derrida, Jean Baudrillard gibi önemli isimlerin yanı sıra yapısalcılık-sonrası-teori`nin yani postyapısalcı felsefe'nin öncü isimlerindendir. Dolayısıyla postmodern düşüncenin ya da felsefenin yetkin bir temsilcisi olarak anılır. Hem kişisel eserleri hem de Félix Guattari ile ortak çalışmaları postmodern düşüncenin teorik temelleri bakımından yetkin örnekler olarak ortaya çıkmıştır.

Hayatı
Deleuze Paris'de doğmuş ve hayatının büyük bir kısmını bu şehirde geçirmiştir. 1944'de Sorbonne Üniversitesi'ne kaydolmuştur.

Deleuze çeşitli liselerde 1957 yılında Sorbonne'da öğretim üyeliği pozisyonuna kadar öğretmenlik yapmıştır. 1956 yılında Denise Paul "Fanny" Grandjoun ile evlenmiştir.

1969 yılında Paris Üniversitesine atanmış ve 1987'de emekliye ayrılıncaya kadar da burada eğitim vermeye devam etmiştir.

Deleuze ömrünün son 25 yılında kalp ve solunum rahatsızlıkları çekmiş, son yıllarında buna dolaşım problemleri de eklenince yazma gibi en basit işlemleri bile yapamaz duruma gelmiş ve 1995 yılında kaldığı apartmanın penceresinden kendisini atarak intihar etmiştir.


Felsefesi
Deleuze de öteki postyapısalcı düşünürler gibi, genel felsefe tarihinin eleştirisiyle çalışır, ve onu yeniden kurgular. Bu girişim, bilinen anlamda Felsefe tarihi anlayışının yerlebir edilmesi anlamına gelir. Sabit bir varlık fikrini sorgular Deleuze ve özne-nesne ilişkileri üzerine kurulu kuramları devirmeyi amaçlar. Bir tür Ayrım Felsefesi’dir Deleuze’un istedigi diyebiliriz. Başka bir değişle ise olay ya da oluş felsefesi sözkonusdur burada. Bu yepyeni bir düşünmenin temelendirilmeye çalışılmasıdır.

Fellix Guatari ile birlikte yaptıkları çalışmalarda kök-sap (rizom) kavramının ortaya çıktığı ve belirleyici bir rol oynamaya başladığı görülür. Kök-saplar birlik ve bütünlügü olmayan çokluklardır, ki Deleuze'un felsefesinde çokluk önemli bir kavramdır. Sabit bir düzenleri sözkonusu degildir bu kök-sapların, ancak kök-sapın belli bir noktası başka bir nokta ile ilişkili olabilir. Şu ya da bu noktada kopmalar olabilir, kesintiler olabilir. Kök-saplar belli bir yapıya ya da köke bağlanmazlar Deleuze'un düsüncesinde. Dolayısıyla kök-sap, gerçekliğin temellük edilmesi anlamında bir model degildir, yalnızca belirli karşılaşmaların (olayların ya da oluşların) bilgisine dayalı bir düşünme girişimidir.

Felsefe tarihi içinde Deleuze’un ilgisini çeken düşünürler ilginc bir seyir gösterir.Örneğin başlıca olarak şunlar: Stoacılar, David Hume, Henri Bergson, Friedrich Nietzsche, Leibniz ve belirgin olarak da Spinoza. Bunların aralarında çok az düşünsel bağlantı noktaları vardır, buna rağmen Deleuze’un üzerinde değişik yönlerden etkileri sözkonusudur. Her biri belirli şekillerde felsefe yapmayı sorun etmiş kişilerdir bunalr ve felsefe dışına doğru çaba göstermişlerdir. Felsefe yapmanın eleştirisi Deleuze’un ilgisini çeken noktadır, cünkü o soyut kuramlardan daha çok oluşun yaratıcılıgının düşünülmesinden yanadır. Dolayısıyla Immanuel Kant gibi filozoflar yoğun bir eleştirellikle değerlendirilir.

Deleuze, özgül terimler ve kavramlar üretir.Bunların her biri yine bağlamları itibariyle de özgül konumlara sahiptirler; bu bakımdan öteki postyapısalcılar gibi ve belki de çok daha fazla onun yazılarını anlamanın zorlukları vardır. Bir yanda Kant türü bir ussalcılığın eleştirisi bir yanda kuramsal bir donukluk anlamına gelen Hegelciliğin reddedilmesi Deleuzecu düşüncenin özelliklerini gösterir. " Bergsonculuk " kitabında Hegel karşıtlığının çerçevesi görülür.

Deleuze’e göre bedenler ve olaylar her zaman şimdide (şimdiki-an'da) varolurlar ve bu nedenle Deleuze bir tür oluş felsefesi geliştirmeye çalışır. Her eylem sonsuz bir oluşun parcasıdır, asla dil yoluyla belli bir özneyle bağlantılandırılabilecek bir nitelik arz etmezler. Özne degil ama beden kavramı Deleuzecu felsefede temel öneme sahiptir. Spinoza da gerçek anlamda bedenin ne oldugunu kavramış bir düşünür olarak kabul edildiği için Deleuze tarafından hayli önemsenir.

Deleuze 1969 yılında psikanalizci ve siyasal eylemci Félix Guattari ile tanışır.Bu tanışma onun düşüncesinde önemli bir uğrak olarak kabul edilmektedir.İkili bu andan itibaren birlikte derinlikli ve etkili ortak çalışmalara imza atmışlardır.

Felsefe Nedir? başlıklı kitap ikilinin Felsefe hakkındaki fikirlerini vermektedir açık olarak.Buna göre felsefe bilimden ayrı olarak, kavramlar yaratmaktır, ama öyle ki ancak dışsal bir gönderme düzlemine ya da aşkın bir doğruluk mantığına dayanmaksızın.

Deleuze, felsefenin ötesinde sanat alanlarının pek çoğu üzerinede çalışmalar yapmıştır. Marquis de Sade, Franz Kafka ve Marcel Proust üzerine bilinen çalışmalarının ve Michel Tournier'a yönelik göstedigi ilginin ötesinde müzik, resim, roman ve öykülere dair birçok makalesi sözkosudur. Deleuze’un geleneksel felsefeye karşı köksüz ve merkezsiz düşüncelerini en iyi ve açık olarak anlatacak kavramlar, yine kendi eseri olan " yersizyurtsuzluk " ve " göçebe düşünceler " kavramlarıdır.

Kaynaklar:postyapısalcılık ve postmodernizm, Madan Sarup, çev;Abdülbaki Güçlü, Bilim ve Sanat yay.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst