Gerçeklerle yüzleşmek!

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Psikoloji kategorisinde Feylesof TeCe tarafından oluşturulan Gerçeklerle yüzleşmek! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,733 kez görüntülenmiş, 24 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Psikoloji
Konu Başlığı Gerçeklerle yüzleşmek!
Konbuyu başlatan Feylesof TeCe
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan İstanbul

Feylesof TeCe

Filozof
Yeni Üye
Katılım
31 Ara 2010
Mesajlar
926
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
29
Nedir bu gerçekler? Her acı çektiğimde, sıkıntıya boğulduğumda gerçeklerle yüzleştiğimi söylüyor doktor. İstemiyorum gerçekleri... Artık dünya benim için sarhoşmuşum da ayılmışım gibi. Gerçeklerle sonuna kadar yüzleşemeden pes edersem her şey başa dönecek, peki pes etmezsem ne olacak? Gerçeklerle yüzleşmenin önemi nedir? Yardımcı olun ve siz de bu mesajdan sonra gerçeklerle yüzleşin...
 

Karamella

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
24 Mar 2011
Mesajlar
12
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Gerçek her zaman acıdır ve kaldırabileceğimizden ağırdır. Bu yüzden tarihte dinleri, perileri icat ettik ve psikolojide çeşitli savunma mekanizmaları geliştirdik.

Gerçeklerle yüzleştiğim anlar hiçbir zaman mutluluktan sarhoş olduğum anlara değil, hep acıdan kıvrandığım zamanlara denk geldi.
 

rainbow64

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Şub 2010
Mesajlar
331
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
35
abi şöyle diyelim mesela herkes kaçak elektrik kullanıyor etrafında sen de bunu eleştiriyorsun kahvede, okulda,sokakta,markette vs. Ama sen de kullanıyorsun fakat bunu kimse bilmiyor senden başka sen de yüzlşemek istemiyorsun herkese iyilaf ediyorsun ama sen de eleştirdiğin şeyi yapıyorsun birden elektrikler kesiliyor ve sen millete laf etmeye kalkacakken anlıyorsun ki aslında bunun oluşmasına neden olan sensin ve bunu kabul etmek de zor geliyor çünkü elektrik olmadığı için ısınamıyorsun ve çok sinir oluyorsun ama yine de bununla yüzleşmek zorundasın...
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Nedir bu gerçekler? Her acı çektiğimde, sıkıntıya boğulduğumda gerçeklerle yüzleştiğimi söylüyor doktor. İstemiyorum gerçekleri... Artık dünya benim için sarhoşmuşum da ayılmışım gibi. Gerçeklerle sonuna kadar yüzleşemeden pes edersem her şey başa dönecek, peki pes etmezsem ne olacak? Gerçeklerle yüzleşmenin önemi nedir? Yardımcı olun ve siz de bu mesajdan sonra gerçeklerle yüzleşin...

Hayatla kavgamıza bir bak sevgili Talha.Can ...Hep tırnaklarımızı bileyip savaşa hazır tutuyoruz benliğimizi..Barış için, adalet için, güzellik için, daha mutlu yaşamak için, hastalanmamak/yaşlanmamak/ölmemek için , sevdiğimizle olmak için, para kazanmak için, inancımız için vs.vs. kıyasıya dövüşüyoruz.Yara bere içinde gönlümüz..Gerçek, uğruna ömrümüzü harcadığımız bu "şeyler" le değiştirmeye çalıştığımız "şey" ..."İnsanın hali böyle mi olurdu, diyor Hayyam.."Evrenin özü doğruluk olsaydı?"
Gerçekle yüzleş-ebil-mek kolay değildir...Güneşi vaktinden önce doğurmaya çalışmayalım...Yüzleşmeye yüreğimizde sevgiyle gidersek, yüzümüz kara çıkmaz.Tek söyleyebileceğim bu....
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Kendisi ile barışık, özgüveni yerinde, özeleştiri yeteneğine sahip, sağlıklı empati yapma gelişmişliğine erişmiş bir insanın gerçeklerle yüzleşmesi hiç zor değildir. Önemli olan gerçekleri tüm çıplaklığı ve gerçekliği ile ve olgunlukla kabullenebilmek. Hatalar ders almak ve gelişmek için olduğuna göre, gerektiğinde geçeklerle samimi şekilde yüzleşmek ve kendimize samimi itiraflarda bulunabilmek kişisel gelişime katkıda sağlamakta ve mutluluğa giden yolda kaçınılmaz koşuldur.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Kendisi ile barışık, özgüveni yerinde, özeleştiri yeteneğine sahip, sağlıklı empati yapma gelişmişliğine erişmiş bir insanın gerçeklerle yüzleşmesi hiç zor değildir. Önemli olan gerçekleri tüm çıplaklığı ve gerçekliği ile ve olgunlukla kabullenebilmek. Hatalar ders almak ve gelişmek için olduğuna göre, gerektiğinde geçeklerle samimi şekilde yüzleşmek ve kendimize samimi itiraflarda bulunabilmek kişisel gelişime katkıda sağlamakta ve mutluluğa giden yolda kaçınılmaz koşuldur.

merak ediyorum ...başarısızlıkllarını kabullenebilen kaç kişi var?saçma bir soru gibi ....yani hatalarından ders almak -alabilmek pek mümkün görünmedi bana...öyle olsa kimse bile bile lades dememeliydi , kimse yalan söylemeyi devam ettirmemeliydi ya da kalp kırmayı bırakmalı değil miydik? hatalardan ders alma meselesi sanki NLP cilerin elinde bir oyuncak gibi...elbette hata yapacaksın...hatta hata yapmadan duramazsın....kendinle barışık olmak bu değil midir? ben hata yaparım diyebilmek hata yaptığıunda evet yaptım diyebilmek ....işte kendinle barışık olmak budur...hatalarına devam edeceksin buy şüphesiz...

asıl olan hata - sevap değil ...asıl olan gönlün kime yönelmiş olduğudur...ben beni biliyorsam mesele çözlmeye başlar...insanı düşünelim..ihtiyaçlarımızın sonu gelmiyor peki onlara ulaşma gücümüz nedir ? düşünün ne kadar güçsüz olduğunuzu göreceksiniz...ölüme sebep milyonlarca sebep var peki önleyebilecek imkanımız nedir? işleyen vücudumuzun işlemesini bile biz sağlamayaz durumdayız...bana beynim bugün çalışmak istemiyorum dese ben ne yapabilirim..aptal aptal gezmekten başka....insan kendini tanıdıkça bir sonsuz iradeyi fark ediyor , ona ihtiyacını görüyor ...yalnız kaldığım gecelrde ağladığımda benim neden ağladığımı kim bilir? ağlamama neden olan şeyi kim çözebilir?hayallerime kim cevap verebilir...
hepimiz basit , aciz ,fakir varlııklarız kendi kendimize...ama dayanak noktasını sağlam bulursak ne kadar güçlü olacağımızı arşimede dayandırayım ...hani kaldıraçlar konusunun değişmez lafı varya bana bir dayanak noktası bulun dünyayı yerinden oynatayım...
konuyu çok dağıtmadan ...hepimiz eksiklerimizle birlikte birbirimizi tamamlamak birlikte var olmak durumundayız ...kendiyle barışık insan diğer insanlara ışık olabilmeli ...bu ışığı gerçek sahibinden alarak yapabilir ancak bunu...evet çoklarımızın Tanrıyla problemi olduğunu bilmekteyim fakat Tanrısız bir hayat düşünemiyorum çünkü descartesim ben...


yazdıklarıma ben bile inanamadım....işte hata yaptım ve yazdım....siz de hata yaptınız okumakla
 
M

monaliza

Ziyaretçi
Hata yapmak insana mahsustur. Allah tövbe'yi kullarının hata yapacağını bildiği için yaratmıştır. Hatasından ders almak içinde aklı vermiştir. Öncelikle bunun tam bilincinde olmak önemli. "Çocuk düşe kalka büyür" sözünde de buna gönderme vardır aslında. "İnsan hata yapa yapa büyür."Çocuk düştüğünde canı yandığı için zaman içinde düşmemeyi öğrenir. Büyüdüğünde de hata yapıp zarar ettiğinde eğer aklını kullanma yeteneğine de sahipse daha az hata yapmayı, nerelerde hata yapıp zarar gördüğünü, zarar verdiğini öğrenir yani hatasından ders alır ve aynı hatayı yinelemez.

Kişinin kendisini geliştirmesinde bu önemli bir süreç. Gelişen kişilikte özgüven güçlenir. Özgüveni gelişkin birey kendisini daha rahat eleştirir. Bu da gerçeklerle daha kolay yüzleşmesini sağlar.

Örneğin kalp kırmaktan söz edilmiş; haklı yada haksız olarak kalp kırdığınızda içinizde bir huzursuzluk hissedebiliyorsanız ve sözelde olsa şiddetle olumlu noktalara varılmayacağını anlar ve daha sağlıklı iletişimi seçersiniz. Bu kesinlikle zaman içinde size ve topluma kazanım olarak dönecektir.

Acziyet konusuna gelince; insan bir yaratılmıştır, yaratıcının izin verdiği ölçüde doğaya ve kainata hakimdir, bir noktadan sonra acziyeti başlar. O en önemli nokta ölümdür.

Gerçeklerle doğru düzgün yüzleşmek ve yararlı sonuçlar çıkarmak ve sağlam edinimlerde bulunmak yine insana özgü örneksel bir davranıştır. İşte bu noktada felsefenin doyuruculuğu ayrı bir önem ve anlam ifade eder. En azından bu konuda benim düşünce ve inancım bu.
 

kaptanmiharbi

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
24 Nis 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
38
Bence gerçeklerle yüzleşmek aslında kendimizi ve benim dediğin ve dediğim şeyleri eksi ve artılarıyla kabul etmektir. İnsanda kendini beğenme durumu olduğundan aslında elimizde olanı abarttığımız için mevcut halimizi görmek. bize acı veriyor. en önemlisi bence bu konuda kendimizi yapabildiklerimizi olduğu gibi kabullenmek. bu konuda yüzleşecek bir şey bırakmıyor olacak ve acı olayı ortadan böyle kalkmış olacaktır.
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
Hata yapmak insana mahsustur. Allah tövbe'yi kullarının hata yapacağını bildiği için yaratmıştır. Hatasından ders almak içinde aklı vermiştir. Öncelikle bunun tam bilincinde olmak önemli. "Çocuk düşe kalka büyür" sözünde de buna gönderme vardır aslında. "İnsan hata yapa yapa büyür."Çocuk düştüğünde canı yandığı için zaman içinde düşmemeyi öğrenir. Büyüdüğünde de hata yapıp zarar ettiğinde eğer aklını kullanma yeteneğine de sahipse daha az hata yapmayı, nerelerde hata yapıp zarar gördüğünü, zarar verdiğini öğrenir yani hatasından ders alır ve aynı hatayı yinelemez.

Kişinin kendisini geliştirmesinde bu önemli bir süreç. Gelişen kişilikte özgüven güçlenir. Özgüveni gelişkin birey kendisini daha rahat eleştirir. Bu da gerçeklerle daha kolay yüzleşmesini sağlar.

Örneğin kalp kırmaktan söz edilmiş; haklı yada haksız olarak kalp kırdığınızda içinizde bir huzursuzluk hissedebiliyorsanız ve sözelde olsa şiddetle olumlu noktalara varılmayacağını anlar ve daha sağlıklı iletişimi seçersiniz. Bu kesinlikle zaman içinde size ve topluma kazanım olarak dönecektir.

Acziyet konusuna gelince; insan bir yaratılmıştır, yaratıcının izin verdiği ölçüde doğaya ve kainata hakimdir, bir noktadan sonra acziyeti başlar. O en önemli nokta ölümdür.

Gerçeklerle doğru düzgün yüzleşmek ve yararlı sonuçlar çıkarmak ve sağlam edinimlerde bulunmak yine insana özgü örneksel bir davranıştır. İşte bu noktada felsefenin doyuruculuğu ayrı bir önem ve anlam ifade eder. En azından bu konuda benim düşünce ve inancım bu.


monaliza saygılarımı sunarım...lakin katılmıyorum ....
""""az hata yapmayı, nerelerde hata yapıp zarar gördüğünü, zarar verdiğini öğrenir yani hatasından ders alır ve aynı hatayı yinelemez""""

Bunun mümkün olmadigini düşünüyor ve görüyorum. Adaletsiz olmak hata olduğu halde hepimiz isimiZe geleni yaparız !
Özgüveni yüksek kisi kendini eleştiremez çünkü ego yeterlilik iddiasında güç kazanır özgüven ile!İnsanların ekserisi hatasının yüzüne söylenmesini sevmez hatalı olduğunu bilse bile kaldı ki özgüveni yüksek kisi burnundan kıl aldırmaz !

kalp kırma konusunda da hala aynı fikirdeyim...insanlar artık sadece kendilerini düşünür hale gelmiş....dindar olanlar da da var bu ..mesele dindar olmak değil ki...mesele dinin özünü hayata yerleştirmek bu ancak ve ancak gönlün sahibini bulmasıyla olur...hata yapmak yemek yemek gibidir vazgeçemezsiniz...pişmanlık ayrı yani tevbe dediğiniz şey...pişman olmak geri dönmemeyi gerektirir ama bunu başarabilen ne kadar az...

"Acziyet konusuna gelince; insan bir yaratılmıştır, yaratıcının izin verdiği ölçüde doğaya ve kainata hakimdir, bir noktadan sonra acziyeti başlar." bu ifade çelişkili bence ..acizlik derecelendirilmemeli ...çünkü bir şey ya o dur ya da değildir....aciz olan kısmen aciz kısmen muktedir diyemeyiz ...bu iradeyi yok saymak anlamında değil ...irade seçim bir tür niyet..ama bütün varlık ve hadise yalnız bir iradenin hükmü ile işliyor...
gerçekle yüzleşmek , insanın kendini , basitliğini hatalardan ibaret olduğunu görebilmesi ve sahibine teslim olması...gerçek bu çünkü..kendinle yüzleşmek ise kendini her an muhasebeye çekmek , sorgulamak ki bunu yapan da az...

monaliza yapıcı olmaya çalıştığının farkındayım lakin nedense ben insana ve kendime bakarken gördüğüm tek şey ŞEFKAT e olan ihtiyacımız...şefkat öyle bir derya ki onu elde edenin çözemeyeceği pek az sorun kalır...hatalar şefkatlinin nazarında hata olarak görülmez , olması gereken olarak görülür ve izler olanı biteni engin ufkuyla sakin ve anlayışla...
derdim monaliza arkadaşıma laf yetiştirmek değil ben deki eksikleri monaliza veya başkasının bana göstermesi ve benim de yanlışlarımın farkına varma isteğim...sağlıcakla
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
....
Özgüveni yüksek kisi kendini eleştiremez çünkü ego yeterlilik iddiasında güç kazanır özgüven ile!İnsanların ekserisi hatasının yüzüne söylenmesini sevmez hatalı olduğunu bilse bile kaldı ki özgüveni yüksek kisi burnundan kıl aldırmaz !

Özgüvenle kibiri birbirine karıştırmayalım.Özgüven sahibi birey, eksikliklerinin, zayıf yönlerinin farkına varabilmiş ve bunları dengelemeye çalışan insandır ki; eleştirileri dinler, kendini herkesten önce muhakeme eder ve kendine karşı daima daha acımasızdır...
 

iuflsfozkn

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
8 Ocak 2011
Mesajlar
641
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Yaş
38
....
Özgüveni yüksek kisi kendini eleştiremez çünkü ego yeterlilik iddiasında güç kazanır özgüven ile!İnsanların ekserisi hatasının yüzüne söylenmesini sevmez hatalı olduğunu bilse bile kaldı ki özgüveni yüksek kisi burnundan kıl aldırmaz !

Özgüvenle kibiri birbirine karıştırmayalım.Özgüven sahibi birey, eksikliklerinin, zayıf yönlerinin farkına varabilmiş ve bunları dengelemeye çalışan insandır ki; eleştirileri dinler, kendini herkesten önce muhakeme eder ve kendine karşı daima daha acımasızdır...
sizin tarifiniz bilge tarifi oluyor..kibir ; kendinde eksiklik olmadığını iddia etme. Kendini beğenme, başkalarından üstün tutma, büyüklenme, benlik, gurur(tdk)..özgüven : Kendine güvenen kimse (tdk).peki kendine güvenmek nedir?. Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma ve bağlanma duygusu.(tdk)
işte sorun şu özgüvenli insan kendine öyle bağlı olur ki hata yapmaktan çok uzaktır kendince...bence biz özgüveni olumlu kullandığımızdan kaynaklanıyor sorun ..ben onun yerine olgun insanı kullanmak gerektiğini düşünüyorum..kamil insan...bilge insan...
 

düşüncesizce

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Haz 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
insan kendiyle ne kadar gerçekçi yüzleşebiliyor ki gerçeklerle yüzleşebilsin?
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"gerçek" denilenin kime göre olduğu, kime göre tanımlandığı sorduğunuz soru ile yakından ilgilidir. bazı düşünceler vardır ki çoğunlukça tartışmasız benimsenirler ve onlara gerçek gözü ile bakılır, bu durum o düşünsel olgunun gerçek olduğu anlamına gelecek midir? sorunu daha basitleştirmek için "gerçek" denilen olgusal sürecin "neyin gerçek" olduğu/olmadığı ile somutlanması ile olanaklıdır. genel geçer bir gerçek arayışı, hiç bir olgunun değişmezlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır. böyle olunca, mutlak gerçek denilen bir olgudan söz etmek olanaksız hale gelecektir. olgunun ya da "gerçek"in doğurduğu sonuçlara bakarak onun ne denli mistifike edildiğini/örtülendiğini/gizlendiğini görmek olanaklıdır. o zaman, gerçek denilen olgular tek-tek bu süzgeçten geçirilmeli ve daha sonra değerlendirilmelidir.
 

Mühendis

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Eki 2009
Mesajlar
271
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
67
‘’….. olgunun ya da "gerçek"in doğurduğu sonuçlara bakarak onun ne denli mistifike edildiğini/örtülendiğini/gizlendiğini görmek olanaklıdır. o zaman, gerçek denilen olgular tek-tek bu süzgeçten geçirilmeli ve daha sonra değerlendirilmelidir.’’


Sanırım süzgeçten geçirmek derken,kastınızın ; farkındalığımızın yer aldığı anlam-dünya/sı içersinden değil de küme/cümle nin dışına çıkarak bakmak olduğunu görmekteyim.
 

-doSt-

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
6 Ağu 2011
Mesajlar
47
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Gerçeklrle yüzleşmek çok can yakıcı bir şeydir .
 

Kartal

Üye
Yeni Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
110
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
Gerçekler...Sanırım hayatım boyunca avunmaya çalışmadım.Başıma kötü birşey geldiğinde hemen kendi kendimin tahlilini yapıp, eleştirisini verdim. Örneğin rezilmi oldum?Kendime ''Evet, sen rezil oldun'' diyebildim. Bana kalırsa avunmak iyi birşey, aynı zamanda kötü birşeyde. Gerçekler...Acı ama bir o kadarda eğitici.
 

istanbul

Üye
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2010
Mesajlar
213
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Yüzleşme konusu ile forumdaki ilk yazıma başlamaktayım.
Yaşadığımız herşey bizi bize gösteren yüzleştiren durumlardır. Bugün kimlerle konuştuk kimlere kızdık sinir olduk ya da yakın hissettik?
Yüzümüzü görebilmemiz için ihtiyacımız olan şey Ayna dır..Ayna ya bakabildiğimiz kadar yüzleşebiliriz. Evet görüntü hoşumuza gitmesede bakmalıyız ,acı çeksekte bakmalıyız.
Yüzleşmek doğum gibidir..Önce acı vardır lakin sonunda bebeği kucağına almakta vardır..Seçim bizim ya sahte bebekle yaşar gideriz ya da yüzleşir asl olan doğumgünümüzü kutlarız..
selamlar olsun yüzleşenlere
 

__tılsım__

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2011
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
gerçeklerle yüzleşmek gerçekten cesaret istiyor. herkes kaldıramıyor yaşadığı gerçekleri. sessizce kabullenip olup biteni, olayları akışına bırakmayı beceremiyor. isyan ediyor, kendisiyle alay ediyor, yaşadıklarıyla dalga geçmeyi tercih ediyor. kabullenemiyor olup biteni, kahkalarla ağlıyor. kafasını duvarlara çarpa çarpa, varolanı değiştirebileceği yanılgısına düşüyor. kendini kanatarak, her şeyin değişeceği sanrıları...büyük bir yanılgı içersine sokuyor kendini.

gerçeklerle yüzleşemeyen insanlar, gerçekleri kabullenmemek için elinden geleni ardına koymuyor. insanın kendini kandırması kadar kolay bir şey yoktur çünkü. insanın kendini aldatması, başkalarını aldatmaktan daha basittir. gerçekleri olduğu gibi kabul etmek, sadece güçlü insanların işidir. gerçeklerle mücadele edecek güce sahip olamayan zayıf insanlar; mız mız bir çocuk gibi ağlayarak istediklerine kavuşabileceklerini sanırlar. çok küçüktürler onlar daha, çok küçüktürler.

hayat, elma şekerini ağlayanlara değil; o elma şekerini hakeden güçlü ve sağlam kişilere vermeyi tercih ediyor. kendini hırpalamak, sadece bir zaman kaybı aslında. o gerçeğin kapısından geçmemek için direnmek, onu kabullenmemek, büyük bir vakit kaybı. gerçek orada işte, sen ne kadar inkar edersen et, gerçek orada. gerçek tüm çıplaklığıyla orada. direniş her şeyi daha da zorlaştırıyor ve güçleştiriyor.

gerçeği kimse yenemiyor, yapılabilecek en mantıklı şey; onun kollarına kendini bırakmaktan geçiyor. cesur davranmaktan geçiyor. zaman tüm acımasızlığıyla devam ederken; direniş, sadece insanın kendisini yıpratıyor ve çevresindekileri.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst