Gerçek Tanrı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde NuriKara tarafından oluşturulan Gerçek Tanrı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,446 kez görüntülenmiş, 31 yorum ve 1 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Gerçek Tanrı
Konbuyu başlatan NuriKara
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ls2

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Doğru, kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Her insan kendini tanımalıdır ki kendisi için doğru olanı yapabilsin. Bir başkası onun adına karar verirse, bu karar eksik, yanlış olabilir.

Evet herkese göre doğru değişir.

Neden ?

Çünkü insanların bakış açıları dardır. Her şeyi net göremeyen bir insan , doğruyu kendi bakış açısına göre tarif eder...

Aslında doğru tektir , tek olmak zorundadır. Aksi halde bu kaos , belirsizlik olur.

Öyleyse , insan hayatı boyunca doğrulara ulaşmak için çaba göstermelidir. Doğruya ulaştığında , onun evrensel bir gerçek oluşu kendisini insana tanıtır.

Herkesin kendi doğrusu , eğer evrensel GERÇEK ile uyuşmuyorsa , insanın kendisi için doğru kabul ettiği uydurma bir GERÇEK olarak kalacaktır.

Ancak , bazan kişiye özel dediğimiz doğrular olabilir. Mesela fındık ezmesine alerjisi olan birine fındık ezmesi , kişiye özel bir şekilde zarar verir. Ancak , burada da bir evrensel doğru söz konusudur ki o da , alerjisi olanlara fındık ezmesi zararlıdır.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
O halde insanın , kendisine özel ve yalnız kendisiyle ilgili olan DOĞRU ları varsa da bunlar , evrensel bir gerçeklikle beraber vardır.

Evrensel doğru tek olmak zorundadır.

Mesela 2 x 2 her zaman 4 etmeseydi matematik bilimi geçerliliğini yitirir , her şey birbirine karışır ve kaos olurdu...
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Mantık kuralları da aynen bunun gibidir. Evrende bir düzen , yolunda giden bir işleyiş varsa , mantık kurallarının her zaman geçerli olması nedeniyledir.

Kütlesel çekim kanunu milyarlarca yıldır hükmünü hep yürütmektedir ki biz buradayız.

Birisi çıkıpta bence kütlesel çekim yoktur , benim doğrum budur dese , bu o kişinin kuruntusu olarak kalacak , ve sahibini HAKİKAT ten mahrum bırakacaktır.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Dünyada bir insan...
Yaşar kendince, sever kendince...
Hayat bu, inanır kendince.
Gün gelir, bakar haline ve güler,
Değişir, bir başkası oluverir.
Yanlış yok, doğru yok,
Haklı yok, haksız yok,
Mutsuz var, mutlu var.
İyi insan, sen yaşa kendince,
Sev kendince, inan kendince
Ama unutma! Onlar da yaşıyor kendince.
 
  • Sevdim
Tepkiler: ls2

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Bir insan aşmalıdır yıldızları , göğü , insansa eğer.
Değilse hayatı ancak bir kuşa benzer.

Kuş geldim kuş gidiyorum demektense ,
Koşup çıkabilir yıldızlara eğer isterse..

Diyorum ki kuş gibi uçup duruyorsunuz ,
Aklınızla siz , hep dalga geçiyorsunuz.

Koşun gelin dostlar insanın hakikatine ,
Aklın , mantığın vicdanın bereketine.

Yükselelim yücelere , hakikatine insanın ,
Yücedir insan , buna gerçek inanın..

Haykırışım bu olsa da aslında bilirim ,
Kuş gelen kuş gider , ne diyebilirim ?

Olsun , ben söliyeyim de yine hikmeti,
Dileyen alır , dileyen teper bu nimeti...
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Dünyada bir insan...
Yaşar kendince, sever kendince...
Hayat bu, inanır kendince.
Gün gelir, bakar haline ve güler,
Değişir, bir başkası oluverir.
Yanlış yok, doğru yok,
Haklı yok, haksız yok,
Mutsuz var, mutlu var.
İyi insan, sen yaşa kendince,
Sev kendince, inan kendince
Ama unutma! Onlar da yaşıyor kendince.

Bir insanın diğerine; ben hakikat içinde yaşıyorum sen ise gaflet ... demesi normalde zalimlik bile sayılabilir.. ancak sayılmıyor çünkü beynimiz hata ve defolarla doludur.. bu hata ve defolarsa muhtemelen dünyada hayatta kalabilmek için (avcı-toplayıcı atalarımız) insanoğlunun herşeye anlam verme/kabaca iyi kötü diye ayırma zorunluluğundan gelmektedir. Örnegin, zehirli mantar kötü, ısıran yılan kötü, besleyen meyveler iyi .. ve tabiki diğer ayırım sürü canlısı olmaktan, savaşılan diğer sürü kötü,yabancılar kötü gibi..

şuanda değişen fazla birşey yok..
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Ancak tanrı birdir, şahsi doğrular üzerinden bir tanrı tanımı yapılmamalıdır. Ne yazık ki tanrı, toplumdan topluma, bazen kişiden kişiye farklılık gösterir. Herkes kendince cennetin üst makamlarında yaşamaya hak kazanmıştır. Gerçek tanrıyı kim tanımlar? İslam adı altında toplandığını iddia eden onlarca belki yüzlerce grup vardır. Hepsinin tanrı kavramı az ya da çok farklılık gösterir. Kuran birçok kişi tarafından yorumlanıyor ve birden fazla Kuran ortaya çıkıyor. Yoruma kapalı birtek kaynak vardır. O da vicdandır. Tanrıyı en güzel tanımlayan kişi, insanlığa en çok yakışan kişidir. Vicdana kulak kabartan kişi, farklı tanrı kavramlarının arasından en doğrusunu bulur ve seçer. Belki de gerçek tanrının tanımı yapılmamıştır. Öyleyse vicdana kulak kabartan kişi aradığını bulamadığında kendi tanrı kavramını yapmalıdır. Tanrı erdemlidir, vicdana ters davranmaz.

Tanrı derken , siz sadece insanların üstün bir varlığa inanma ihtiyacından doğmuş , nasıl bir varlık olabileceği üzerinde fazla düşünülmeden olsa olsa böledir denilip , insanın kendi hayal gücüyle yarattığı bir figürden bahsediyorsunuz.

Böyle bir Tanrı , her insan için elbette farklılıklar gösterecektir.

Hatta paganizmde birden çok tanrı tasviri yapılmış herbirine ayrı özellikler yüklenmiştir.
Roma ve yunan kültürü...

Tabii bütün bunlar hayal ürünü birer yaratılmış Tanrıdır ve gerçekle olan ilişkisi , onlara inanan insanların düşünce yapılarına etkisi ile sınırlıdır.

Oysa , hakikatı araştıran bir insan , bütün bu Tanrıların yaratılmış olduğunu , alemlerin VAR edilmesiyle ilgili herhangi bir gücü olmadığını bir bakışta anlar.

Alemlerin VAR edilmesi ne demektir ?

Aleme bakmadan önce kendisini tanımalıdır ki , alemleri tanıyacak olan kendisidir.

O halde kendisinin , gözleminin sonucunun doğruya ulaşması mümkünmüdür ? Ya da nasıl olacaktır ? Aleme objektif olarak nasıl bakabilir ? Sorularını cevaplaması elzemdir.
 

NuriKara

Düşünür Üye
Yeni Üye
Katılım
3 Ara 2018
Mesajlar
565
Tepkime puanı
106
Puanları
43
Tanrı derken , siz sadece insanların üstün bir varlığa inanma ihtiyacından doğmuş , nasıl bir varlık olabileceği üzerinde fazla düşünülmeden olsa olsa böledir denilip , insanın kendi hayal gücüyle yarattığı bir figürden bahsediyorsunuz.
Olsa olsa böyledir gibi, sanki baştan savıyormuş gibi değil. Olması gereken bu gibi ağırlığı olan bir söylemden bahsediyorum. Vicdanını parlatmış bir insan çok yerinde tespitler yapabilir. Ne kadar parlattıysa o kadar tanrıya yakındır. Tanrı adı altında iğrenç şeyler yapmaktan daha iyi değil mi?
 
  • Sevdim
Tepkiler: ls2

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Olsa olsa böyledir gibi, sanki baştan savıyormuş gibi değil. Olması gereken bu gibi ağırlığı olan bir söylemden bahsediyorum. Vicdanını parlatmış bir insan çok yerinde tespitler yapabilir. Ne kadar parlattıysa o kadar tanrıya yakındır. Tanrı adı altında iğrenç şeyler yapmaktan daha iyi değil mi?

Akıl ve mantık her insana verilmiş bir yetenektir. Eğer insan oturup , düşünerek diğer insanlarında yardımını alarak bir inceleme yapsa , alemlerin bir VAR edeni olduğunu , ve bu VAR edenin en asgari düzeyde hangi özelliklere sahip olması gerektigini kesin bir doğrulukla bulabilir.

Bunun için bir filozof , ya da üstün zekalı biri olmanıza gerek yoktur...

Sadece samimi olmanız ve kendi kendisini kandıranlardan olmamanız yeterlidir.

Şimdi , akıl ve mantık , olan her şeyin bir olduranı olması gerektiğini söyler. Her insan bir oluş içindeyse , alem varsa muhakkak onu bir VAR eden vardır der.

Buradan YARATICI ya ulaşır.

Peki YARATICI nasıl olmalıdır ?

Öncelikle YARATICI , aklı da var ettiğine göre O nun varlığı aklın sınırları dışında yani , BİLİNEMEZ dir ve sadece BİLİNEMEZ olarak bilinir olmalıdır.

Sonsuz güç ve bilgi sahibi olmalıdır , her şeyi bilmelidir. Aksi halde YARATICI olamazdı...

Ezeli ve ebedi olmalıdır , zaman onu kapsasaydı yine YARATICI olamazdı.

O , sayı anlamı olmadan tek olmalıdır. Aksi halde birden çok YARATICI alemde savaşır , düzen bozulurdu..

Bunun gibi akıl ve mantığın kolayca bulabileceği gerçekler , gözümüzün önünde durmaktadır.

Yeter ki insan görmek istesin...
 
Son düzenleme:

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
Bütün bunlar , akıl ve mantık sahibi , aklını ve mantığını kullanabilen hiç bir insanın kesinlikle inkar edemeyeceği apaçık gerçeklerdir.

O halde YARATICI nın bizim kafamızda yarattığımız , uydurduğumuz TANRI lar gibi olmadığı ortadadır.

Esasen , o uydurulmuş TANRI lar , yine YARATICI nın bize emanet olarak verdiği yaratma gücüyle , her ne kadar gerçek olmayıp , hayalde var edilmiş olsalar da yaratılmış bir varlık olarak VAR edilmişlerdir...

Bu gerçeği de görmemiz , anlamamız gerek...

Aklı selim sahibi bir insan , yaratılmış bir İLAH ile , YARATICI yı elbette kolayca ayırt edebilir.
 

Adem

Düşünür Üye
Moderatör
Katılım
26 Nis 2009
Mesajlar
623
Tepkime puanı
62
Puanları
28
İbrahim suresi
42. Ayet:

Sakın Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir.

43. Ayet:

O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.

44. Ayet:

İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: "Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım" derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik.

45. Ayet :

Şüphesiz onlar düzenlerini kurdular; oysa dağları yerinden oynatacak olsa bile, bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
İbrahim suresi
42. Ayet:

Sakın Allah'ı, zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma; gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne kadar onları ertelemektedir.

43. Ayet:

O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.

44. Ayet:

İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: "Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım" derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik.

45. Ayet :

Şüphesiz onlar düzenlerini kurdular; oysa dağları yerinden oynatacak olsa bile, bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi.

Gerçek bir Tanrı, gerçek güçlü, gerçek hakim,gerçek alim böyle insan gibi tehdit mi eder kardeş..

birazda küfür ettiği ayetleri yazda feyz alalım madem..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst