Gerçek İman !?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde ls2 tarafından oluşturulan Gerçek İman !? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,508 kez görüntülenmiş, 38 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Gerçek İman !?
Konbuyu başlatan ls2
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Tanrı Hz. İbrahimden en sevdiğini oğlu (İsmaili / Tevrata göre İshakı) kendisi için kurban etmesini istedi

Tanrının isteği çılgıncaydı..akla göre saçmalıktı..ahlaka -vicdana göre cinayetti , haksızlıktı..topluma göre delilikti..

İbrahim herşeyi karşısını aldı ..buyruğu/isteği kabul etti..ve bu uğurda ilerledi..

En sevdiğinden vazgeçti Hz. İbrahim

**

Şimdi Gazzede çocuklar öldürülüyor.. bizler ne yapıyoruz koca bir hiç !

Şimdi biz iman edenler sahip olduğumuz herşeyden vazgeçip savaş isteyebilir miyiz ? .. bu uğurda ailemizden, canımızdan,mallarımızdan,düzenimizden, kısacası herşeyimizden vazgeçmeye hazırız diyebilir miyiz? devlete savaş çıkar bedeli ne olursa olsun diyebilir miyiz?

Tanrıya gerçekten inanan hiçbir şeyden korkmaz ! ve vazgeçemeyeceği hiç birşey olamaz!

Gerçek İman budur..belkide bu yüzden der ki; kierkegaard; belkide yeryüzünde gerçekten iman eden bir tek kişi bile yoktur

**

Tanrının Hz. İbrahimin inancından şüphesi mi vardı da onu böylesine zorlu sınadı?

Tanrı herşeyi bilir ama bizi genede sınar.. Tanrı bize güvenmiyor mu da bizi sınıyor? (ateist sav)

peki madalyonun öbür yüzüne bakalım;

Sen Tanrıya ne kadar güveniyorsun??
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Tanrıya gerçekten inanan hiçbir şeyden korkmaz ! ve vazgeçemeyeceği hiç birşey olamaz!
Gerçek İman budur..belkide bu yüzden der ki; kierkegaard; belkide yeryüzünde gerçekten iman eden bir tek kişi bile yoktur

ne diyebilirim ki, gerçeği görmeye başlamışsınız;

Tanrının Hz. İbrahimin inancından şüphesi mi vardı da onu böylesine zorlu sınadı?
Tanrı herşeyi bilir ama bizi genede sınar.. Tanrı bize güvenmiyor mu da bizi sınıyor? (ateist sav)
peki madalyonun öbür yüzüne bakalım;
Sen Tanrıya ne kadar güveniyorsun??

ah biz herşeyteistler, ne de suskunuz;
varoluşun yasaları, evrenin ysaları ve işleyişi ve hayatın işleyişi her şey düzen ve kusursuzluk içinde işlerken;
tanrı var ya da yoksa bile kusursuzluğun kendisi kusursuzken ve düzenin kendisi düzenken ne de suskunuz;
tanrı zaten kusursuzluğun kendisi ve kusursuzluk kusurlu bi düzen inşa edemez/
kendinize yüklemeyin tüm sorumluluğu/ tüm sorunluluğu
evren ve varoluş yasalarla işliyor; ne yaptığını biliyor;
kendinize yüklenmeyin
sizin kişisel meseleniz değildir bunlar
tüm insanlığın (hatta tüm varoluşun) sorunlarıdır
kendinize sekiz milyarda bir (hatta çok milyarda bir/çok) payda biçin ve içinizi rahat tutun,
yapmıyorsa tüm insanlık yapmıyor, uyuyorsa tüm insanlık uyuyor; ve başarısızsa tüm insanlık başarısız
ama varoluşun kusursuz düzeni içinde başarısızlık olur mu?
şeyler olduğu gibi ve olması gerektiği gibidir, Böyle tezahür etmiştir ve bize bi şeyler anlatmaktadır; Kaos gibi görünen şeyde düzendir;

hatta kendi kişisel acılarınız, sorunlarınız duygularınız bile sizin kişisel sorunlarınız değiller onlar, Hepsi varoluşa ve bir düzene ilişkinler, Diğerleride paylaşıyor aynı acıları ve aynılarını yaşıyor görmüyor musunuz? Ve varoluşunuz size onları bağışladı;

İnsanlığın ortak bilinç geliştirip aşmadığı sorunlar; kendi paydanızdan fazla acı çekmek niye; Siz bütüne ilişkinsiniz ve onlarla birliktesiniz;

ben tanrıya sonsuz güveniyorum, hiç bir kusur yoktur onda ve bizde ve olan biten şeylerde;
ben tanrıya o kadar güveniyorum ki, bilirlikte sınama yapmaz çünkü matematikten oluşmuştur o; Özgür irade de ise devinime izin vermiş ve bakalım neler olacak bekleyip görelim/gülelim demektedir şeyleri ve eğlenmektedir/öğrenmektedir ve izlemektedir;

Kurban; feda etmek, fedakarlık etmek ve bi şeylerden vazgeçmek ve adanmaksa; işte yapalım bunu;
sahte hayatlarımızı feda edelim, geçici şeyleri ve boş zevkleri feda edelim,
gerçek uğruna yalanı feda edelim, Kurban edelim yalanı tanrılara, yalanları tanrılara,
ama gerçek istekler ve irade feda edilemez;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
eskiden derdim ki, tanrı insanlardan ümit kesmiyorsa ben neden keseyim;
tanrıyı kaybetmek büyük bi umutsuzluk ya da ümitsizlik doğuruyor insanda, (insanlara ve düzene karşı- ve büyük bir kaos alıyor yerini, yalnız başına kalıyorsunuz- yalnız bi savaşçı;)
insan tanrıyı kaybettiğinde herşeyin tanrılığını koymalı belki yerine,
insan tanrıyı kabettiğinde bilincin-özün-kaynağın-zekanın ya da her ne diyorsa onun kendi bilirliğini/olurluğunu ve mükemmeliğini koymalı belki yerine;
insan tanrıyı kaybettiğinde belki de evrenin şaşmaz düzenini ve yasalarını ve ona güveni koymalı belki yerine;
ama kendini içine koymadığı her şeyin eksik olacağını görecek bi gün;
ama tanrıdan daha sağlam bi şey koymalı hatta daha akılcı bi şey koymalı, bi boşluk ve kaos ve inançsızlık değil
daha büyük bir inanç ve güven koymalı;

insanlar-insanların çoğu ya da bi çoğu- kendilerini maddeye sıkışmış, soyutlanmış madde topları ya da toparcıkları gibi algılıyorlar,
küçücükler ve küçükler bu düzen içinde- etkisiz ve yetkisiz görünüyorlar ve görüyorlar kendilerini;
koskocaman bi evrende , byü kbi görüntü bulutu içinde yüzen küçücük bi adada mahsur kalmış birlikte yaşayan şeyler olarak yaşıyoruz; ve dışarısı arıyoruz;

bizler savaşsız bi gerçeğin çocukları olabilirdik
yada bizler acısız bir gerçeğin/gerçekliğin çocukları da olabilirlik
ve hala da biraz umut, güven ve inançla yapabiliriz ve başarbiliriz bunu ama bu büyük ölçekte ve ölçelerde bi şey değiştirmeyecek ve ne değiştirecek;
her şey ve herkes ötesini-sonunu-arkasını-gerisini-öncesini-nesini ve kimini arayıp duruyor;
varlığına ispat direk arıyor; inanç getirecek şeyler, başkaları, diğerleri, büyük insanlar; göklüler; bilgi taşıyıcıları ve vericileri; hamiler-koruyucular; insanlığın arıyışıve aryışları bitmez;
ellerinden tutacak tanrılar ve melekler;
göklüler arıyor insanlar, göktekiler arıyor; yerliler ve yerdekiler kesmedi onları;
kendin kalkmayı öğren insanoğlu;
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ne diyebilirim ki, gerçeği görmeye başlamışsınız;

Buradan ne anlamam gerektiği konusunda kararsız kaldım bu sebeple sormak istiyorum sevgili Sanalmanik:)

Bu sözlerinizde kastınız; Dünyasal şartlar içinde iman kavramının aslında mümkün olmadığı veya kendi içinde çelişkiler içerdiği mi acaba?
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Buradan ne anlamam gerektiği konusunda kararsız kaldım bu sebeple sormak istiyorum sevgili Sanalmanik:)

Bu sözlerinizde kastınız; Dünyasal şartlar içinde iman kavramının aslında mümkün olmadığı veya kendi içinde çelişkiler içerdiği mi acaba?

hayır insanlara ilişkin yorumun; gözlemin ya da tespitin;
yani insanlar gerçekten bi şeye inanıyor olsalardı ve geçekten inanıyor olsalardı, yürekten ve sarsılmaz eksiksiz bi biçimde inanıyor olsalardı;

bunu biz yıllardır yorumluyoruz;
insanlar diğer tarafta sonsuz hayat ve nimet dururken burada sonszun içinde kum tanesi bile olmayacak bi hayatta tanrı tarafından sınandıklarına inansa ve tanrının mutlak bilgi ve emirlerinin elinde olduğuna inansa ve bunu bu şekilde idrak edip kavrayıp buna yürekten ve mutlak bi biçimde inansa,
işi gücü bırakıp iyiliğe-hayra ve ibadete koşardı; dünyayı yıkardı yenilerdi hatta;

insanlar birbirine uyumlu, sürü olarak herkesin geçtiği köprüden geçelime uyumlu;
bunlar gördükçe görülür ve gördükçe daha çok görülür; hayret eder hatta hayretler içinde izlersiniz, büyük şoklarla;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
en dindar bilinen dinine ve ritüellerine en bağlı bilinen milletlerden biri musevilerdir;
tanrının vaat ettikleri için savaşırlar ama öldürme diye bas bas bağıran tanrılarını dinlemezler, dinlemezler hiç!
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Aynen bende öyle düşünüyorum sevgili Sanalmanik:) kierkegaard abimin şu sözü durumu özetliyor; insanların geçici şeylere değer verip sonrada yücelikten bahsetmesi ne kadar anlamsız !!
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
bilmiyorum ben şeyleri,
bu başlık öyle bi kaç gün durdu öyle yazan çizen olmadı;
izledim sıkıldım ve laf-söz olsun, yazdım işte öyle;
tanrıya inanmanın, iyi -değerli ve önemli bi kavram olduğunu da düşünüyorum ben bazen, kendi geçmişimi de gözlemleyerek;
örneğin ben belki başka bi çocuğun yerine koymaycaktım kendimi; ya da belki başka şeyleri ve belki bazı ahlaki erdemleri bile geliştiremeyecektim;
belki tanrı inancı bize/bizi bi çok ahlaki erdem ve sorgulamayla donattı ama biz kaybettik onu,
ama yine de tanrı inancı üzerine düşünmenin ve sorgulamının kişi de yapılar ve dengeler oluşturabileceğine ve psişesel/psikolojik desteksel bi unsur olduğuna hatta kişilik ve kimlik oluşturmada ve dengeleme de unsur/dayanak olabileceğine de inanıyorum;
yani inanç subjektif ve anlatılan biçimde inanmak içimizde oluşmuyor ve elimizde değil ötesi; belki bizde bunu kaybetmek istemezdik, akan her şeyle uyumlu olmak; böyle bi uyum olsaydı düzende de biz de uysaydık, insanlığın belirlediği ve uyduğu temel yasalar ve donatıalr olsaydı da bunca sorgulayıp-ayrışıp yıpranmasaydık; iki insanın varlığın saf gerçeğine ilişkin bi konuda böyle ayrışmasını ben hala anlamıyorum; şeyleri bize anlatan şeyler olmalı ve gerçek kendini yapmalı ve bulmalı,
ben sana sen bana bakıp diğerimizi yalan ve yanılgı içinde görmek ya da aynı inanç ve umudu bölüşememek; bu nedir bilen bilir!
her neyse marcus aurelius yazacağım (sezar olan)

"Mutlu bir yaşam sür. Eğer Tanrılar varsa ve adilseler, o zaman senin ne kadar inançlı olduğuna aldırmayacak ve uğrunda yaşadığın erdemlere göre seni değerlendirecektirler. Tanrılar varsa ama adil değilseler, o zaman onlara tapmamalısın. Eğer Tanrılar yoksa, ölmüş olacaksın ama, sevdiklerinin anılarında yaşamaya devam edecek onurlu bir yaşam sürdürmüş olacaksın."
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
inanırken inanmayanı yanılgı içinde görürsün ve acırsın ona; hatta tanrım onu cezalandıracak mı diye onun için endişelenirsin,
inanmazken inançlıları yanılgı ve bi yalana inanmakla sarılmak yüzleşmekte görürsün, belki de ,
insanlar tüm bu tezatları ve paradigmaları yaşadı ve yaşıyorlar, boğuşuyorlar onlarla, arada hiç bir fark yok;
en azından gerçeklerini görsünler ve hissettiklerini ortakça bölüşsünler,
gerçeklik ve gerçek her neyse onun karşısında eşit ve üstünsüz olduklarını;
tanrı ya da evreni nsalt ve değişmez yasaları ikisi de yargılamaycak;
tanrı ya da evrenin sarsılmaz ysasaları ikisi de kusursuz; insanlığın geeçeği bu olmalı;
kimse tanrı oğulları-çocukları üstünleri ve seçilmişleri-değerlileri değildir;
tanrı seçerse seçiciyse iyi seçer bilir hiç merak etmeyin; (sözümü kanatan,)
insanlar biliğe-dirliğe gerçeğe tapsınlar-iman etsinler;
gerçek insanlığın barışı-mutluluğu ve huzuru ise tanrıdan önce ya da sonra tapsınlar - iman etsinler önemli değil;
eğer tanrıda iyilik-doğruluk-hayır ve yardımlaşma için çabalayın diyorsa ne farkeder; derin ayrışmalar ve derin bölüşmeler;
kötülük ve karanlık arıyor insan, içinde mi dışında mı bilinmez, arzularını mı doyuramadı bilinmez, doyuracak mı bilinmez, bu gerçek böyle, böyle yapılmış; böyle olmuş,
her neyse ben yazarsam yazacak olursam sözüm bitmez; nokta,
desemde içimdeki atım durmuyor, eksik sözlerim olmalı;

tüm hayatımın tanrı (ve belki de iman) üzerine yazılmış-çizilmiş-düşünülmüş saatlerini satırlarını çıkarsam belki yine de hayatımda en çok yer tutan şey-soyut-kavram ya da her neyse; tüm öğrenmem ve deneyimim onla yoğrulmuş,
gerçeklik onla yoğrulmuş-kıvrılmış ve kırılmış, vardır elbet kırıcılar, çıkar ortaya; gerçeğin kendisi kimseyi yagılamaz ya da gerçek karşısında herkes eşittir; bunu bilir bunu söyleriz;

tanrı kırıcısı ya da inanç ve düşünce kırıcısı değilim ben; bugün şeyleri ve sözleri nasıl etmem gerektiğini bilmiyorum, neden onlar gibi bi tanrıya insanlar gibi inanmadığımı ve hatta inanamadığımı insanlara söylemek ve göstermek için doğru sözleri bulamıyorum, bizi birleştirmeyen ve uzlaştırmayan şeyin ne olduğunu bulamıyorum, bilim-inanç-çaba, yer-gök dursundu; şeyler olsundu, bi şeyler olsundu; ben gerçekleysem gerçek onla da/senle de olsundu, o gerçekse ve gerçekteyse gerçek benle de olsundu, anlatabiliyor muyum; kanayan bi ağlayışa gider bu, bu acı; bu bitmezlik; bu yeterlik; bu ayrışamdan ve onun dayattığı acı ve çatışmadan/(konuşup-anlaşamam ve sarılamamdan-birleşememden) yoruldum ve çıldırdım, yeter; Sözüm kere sözüm sözüm üstüne binsin; yürek kere yürek yürek üstüne binsin, şeyler aydınlansın-temizlensin-ışık doğsun ama nasıl ve kim-neden? bırakın-bırakalım bu çatışmayı ayrışmayı, bir yol bir doğruluk yolu yapalım desem-desek; İnsanların ışığını ve ışık saçtığı günü görelim desek; Umut ve inanç saçtığı/ektiğ iyeryüzüne/gökyüzüne; Şeylerin tarlası-şeyler biter orda;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
(bi çeşit iç ses, delilik devinmesi ve kendi kendine konuşma benzeri benim yazımlarım, öznesi yoktur ya da gerçek özne değildir; lütfen üzerinize alınmayın;)

kimileri tanrıya inanır,
kimleri karmaya, evrensel karmik yasalara, karmik adalete inanır ve güvenir;
kimleri evrensel yasalara;
kimi bakar düzende denge ve uyum görür kimi kaos; kimi bitecek yaşam son/fin der kimi hayır canım bitmez öyle sürer;
kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz evet ama cezalandıran bi cezalandırıcı ve tanrı mı?
tanrı yoksa algıladığımız ve bildiğimiz gibi cezalar yazan/yasalar ve düzen korunumu sabitleri ve yasaları yok mu? varoluşun kendi bilinci ve kendi içinde tanrılığı ve tümtanrılığı-adaleti/sistemi yok mu? kaos mu yüzdürüyor bu düzeni;
kaos yüzdürüyor mu dedik;
bunları kaldırdık attık mı? herkes özgürlüğünce yapsın ve yanına kar kalsın mı dedik;
adalet eşitliktir ve eşitlik adalettir, hak hukuk eşitliktir;n
neden bize yasa kavramı uyum ve birlik ve ceza kavramı hak-hukuk ve eşitlik yansıtmıyor o zaman?
yasa uyulması zorunlu kurallar bütünü ve hak hukuk güçlünün yaptığının yanı kar kalması mı?
cezanın amacı cezalandırmak mıdır giderme kve caydırıcılık mıdır?
yasa demek ceza demek midir?
kurallar demek sıkıntı ve hayatı zorlaştıran şeyler demek midir?
cezalar yasalar mıdır? adalet güven midir? sağlar mı? ön caydırıcılık nedir? soruyor mu bunları insanoğlu ve düşünüyor mu?
kendi evrnesel yasaları olsun hadi, kendi yasalarını korusunlar, kendi yasalarına sadıklık bilinçleri olsun; savaşsızlık ve incitmesizlik yasaları olsun, hadi koysunlarda bir bilinçle uysunlar ve çiğnemesinler; eşitsizlik eşitsizlik yansıtır, her yerde ve şeyde; güç yasaları güç yasalarıdır ve güçlüden yanadır; gücü güç bozar;

herkes ve her şey bütünlüğe ilişkin ve bütünlük ve birlik içinde devinir, kim kimdir ve herkes ve herşey kimdir; kim kimden seçilmez-derilmez; Kim kimi neyi cezalandıracak, karşındakini birebir öz kendin ve kendinden olduğunu bilsen onu cezalandırır mısın? affeder misin? Senden başka sen olmayan sen olsa o;
Yarın bir gerçek çıksa ve ifşa edilse, hemen yarın evrensel bi yasa olsa da gün yüzü gibi açık olsa herkes ve herşeyin bir ve eşit ve aynı olduğunu söyleyen, Kim kimi ve neyi cezalandıracak; Yasalar devinir durur, devinsin; Öğrenme ve öğreniş denivir durur-öğrensin-öğrenilsin;

hepsi eşit olan olan ruhlar nasıl farklı devinimler seçimler vb. geliştiriyorlar,
hepsi eşit aynı olan ruhlar ortak bilinç ve iradeyle nasıl biri iyi ve diğeri kötü oluyor;
nedne iyiy seçen kötüyü seçenden üstün canım, onun ne eksiği var, tanrı onu eksik mi yarattı, hatalı ya da defolu mu yarattı, oan eksik bilinç mi verid, onun göremediğimi var, yoksa özgürlük mü deviniyor kendi içinde;

hepsi ve herşey öze ya da varoluşa ya da yapının kendisine ilişkin unsurlardır;
biri de kötülüğü seçmeli canım, kötülük var, hiç kötü olmasın mı? ne devinecek, ne ile savaşılacak, zeka ne ile ve nasıl evrilecek- neyle evrilecek, mutlak olarak kötülük yaratılmazd/olamzdı o zaman; Kötü ya da kötülük bir bilinç eksikliği bilmemezlik ay da görmemezilik ve bilinç kalıtı değildir, Varoluşun ve özgürlürlüğü nve özgülüğün doğal unsuru ve içeriğidir, Böyle olmaldır;
tanrı düşen düşsün diye çukur mu açtı?
mutlak atıllık ve devinsizlik olur o zaman, (kötülüksüz devinim) cennet düşünün-kaç bin yıl, kaç milyar yıl devinecek cennet, ne olacak ve öğrenilecke cennette; Öyle bi cennet olsa çok dayanan tirilyonalrca yıl dayanır ve dünyaya gönüllü atlardı ve kötünün en kötüsü olurdu gelirde özgürce;
hazır yemek oturuduğun yerden, bol arzu tatmini- devinimsiz macreasız-öğrenmesiz bi gerçek insanlığın istediği bu mu? çarpışmak mı? gerçeklik bize ne yansıtıyor ve anlatıyor, O cennet olsa seçmem be!

eşit ruhlar ve elit bilinç düşünün; kim kötüyü seçer; özgür irade ile ,rastgelelikten başka yanıt bulamazsınız, iyi de kötülük bi çukur mu? bir bilinç hali olsa onu seçen ve seçmeyen arasında fark ne? farkı kim koydu ve kıldı;

bulamazsınız çünkü herkese eşit bilinç ve irade ve ruh verildiğinde birine iyi birine kötüyü seçmeyi dayatan ve seçtiren ne?
kötüyü kötü yapan iyinin eksikliğidir ve eksiğidir o zaman, iyi olan susmasa kötüye ne yapması gerektiğini anlatsa o zaman;

serbest dağılım ya da homojen dağılım mı bu, kimbilir? evrensel yasalar ve evrensel bilinç kendini özge biçimde bölüştürüyor ve ikiye kutupluyor belki ama belki de başka bi yanıt ama bütün kendini tamamlıyor ve bütün döngü içinde dönüyor ve tamamlıyor,; Herkesin ve herşeyin doğal kaderi bu ve birlik içinde yüzüp deviniyor;

Matematik yapın;
Kötülük var ve mutlak olarak var, Ve bazı-bi takım ruhlar mutlak olarak kötüyü ve kötülüğü seçecek;
Va tanrı bi takım ruhların mutlak olarak kötüyü seçeceğini bile bile onları (insaları ndüşündüğ üve anladığı biçimde) yakmak ve cezalandırmak üzere onları yarattı;
(durup insanlık olarak bu satır üzerine düşünelim- ak kara ayıralım oturalım;)
(din yoktur tanrı yoktur demiyoruz, yorum bu olamaz olmamalı diyoruz; yeterin çağı bu çağ, bu çağsa susan susmasın-susmayan da susmasın artık;)

sonucun kim ve ne olacağı belli değil, tanrı yaratığı hepsi başlangıçta eşit koşullu ruh ve bilinçler;
tanrı eksiklik-kusur ya da çukur mu yarattı, eksik bilinç yarattı da mı donattı;
ve bu gerçeğe tapın, tapın be, ben susalım, biz susalım, olur mu? susalım da hiç konuşmayalım,
konuşanlarıda konuşmaz edin emi, dinlemeyin de okumayın da emi!
aklı mantığı bilimi felsefeyi kaldırıp atalım da hiç konuşmayalım olur mu?
adına da inanca saygı diyelim; düşünemeyelim de; susalım;
yav benim konuşmaya ya da sana anlatamaya borcum mu var, aklımın direği mi var; sana inandırmaya yetim mi var, yetkimmi var, buluntum mu var; buluntu akıl ya da aklın kendisi;
Tanrıya inan kardeşim, güzel kardeşim, adaletli bütün-dengeli ve eşit tanrıya inan; cezası kusursuz bilir tanrıya inan; iman et; yakımsa bile yakımda hayır yenilenme düşün; acılarla yakılan sonsuz yakılan bilinç olur mu? bunu sökün alın bu çağdan; taş yağacak başınıza be;)
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Din anlayışlarımız çok farklı ne diyebilirim ki..

Herşeyin yaratıcısı ve mutlak olan bir Tanrı elbet paradoksaldır. yoktan varolan, var edeni sorgulamaya başladığı anda bu böyle olmaya mahkumdur..

Din dünyada geçerlidir /dünyasaldır. Tanrı elbet dünya şartlarına göre ve dünyalı insana göre din/vahiy gönderecek. dünyasal emirleri ve öte dünya tasvirlerini böyle anlamalı... realist olmalıyız.. vahyi böyle anlamalıyız.. ayrıca din düşünmeyin,felsefe yapmayın da demiyor buna da yer var.. ama unutulmamalı ki; düşünceyle,entelektüel birikimle,felsefeyle,ütopik değerlerle yaşanmıyor yaşam. görüldüğü gibi insanlığın son ulaştığı noktadayız , yıl 2014 ...ve hala orman kanunları geçerli..
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
ve yaklaşık 4 yıl sonra diyorum ki; gerçek iman diye bişi olsaydı ona önce ben inanırdım .

İnançlarımız inanmak için varmışlar..sorgulamak ve doğrulamak için değil..

bu din hak dinidir,hakikattir,akıl dinidir diyenler dinlerine kötülük yapıyorlar bence.. hedefleri halkı kandırmak gerçekleri gizlemekse doğru yoldalar, ama hakikat ise yanlış yoldalar.. çünkü dinini doğrulamaya çalışan biri araştırdıkça hak,hakikat,akıl gibi büyük iddiların boş bir gururdan fazlası olmadığını anlayacaktır..kişi bu durumda dinini terkedebilir..ve bunun sorumlusu da bu iddiaları ortaya atanlardır..

örnek olarak iki akıllı adam vereceğim ikiside hristiyan bakalım ne demişler;

İnanca yer açmak için bilgiyi inkâr ettim. Kant

Din dogmaları/kuralları olduğu gibi kabul edilmelidir. din dili paradoksaldır. akıl bu alanda söz sahibi değildir/uzaklaştırılmalıdır. Kierkegaard

kabaca bir özetle ikiside fideisttir. ancak ikisinide filozof yapan bu fideizmi yapılandırmış olmalarıdır.

inancıyla ilgili derinlemesine sorgulamalar yapan bir hristiyan bu iki adamı okuyunca ikna olabilir. ancak bizim palavracıların sözlerini derinlemesine inceleyen bir müslüman , yalanlar zincirini anladıkça muhtemelen dinini terkedecektir.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
ve yaklaşık 4 yıl sonra diyorum ki; gerçek iman diye bişi olsaydı ona önce ben inanırdım .

İnançlarımız inanmak için varmışlar..sorgulamak ve doğrulamak için değil..

bu din hak dinidir,hakikattir,akıl dinidir diyenler dinlerine kötülük yapıyorlar bence.. hedefleri halkı kandırmak gerçekleri gizlemekse doğru yoldalar, ama hakikat ise yanlış yoldalar.. çünkü dinini doğrulamaya çalışan biri araştırdıkça hak,hakikat,akıl gibi büyük iddiların boş bir gururdan fazlası olmadığını anlayacaktır..kişi bu durumda dinini terkedebilir..ve bunun sorumlusu da bu iddiaları ortaya atanlardır..

örnek olarak iki akıllı adam vereceğim ikiside hristiyan bakalım ne demişler;

İnanca yer açmak için bilgiyi inkâr ettim. Kant

Din dogmaları/kuralları olduğu gibi kabul edilmelidir. din dili paradoksaldır. akıl bu alanda söz sahibi değildir/uzaklaştırılmalıdır.

kabaca bir özetle ikiside fideisttir. ancak ikisinide filozof yapan bu fideizmi yapılandırmış olmalarıdır.

inancıyla ilgili derinlemesine sorgulamalar yapan bir hristiyan bu iki adamı okuyunca ikna olabilir. ancak bizim palavracıların sözlerini derinlemesine inceleyen bir müslüman , yalanlar zincirini anladıkça muhtemelen dinini terkedecektir.

Araştırma yapanlar doğru kaynakları incelemedikleri gibi işin kolayına kaçıp, hiçbir inceleme yapmadan dinleri reddediyorlar. Ayet cımbızlama yaparak dinler sorgulanamaz. Bir dini incelemek için çok detaylı olarak geriye gitmen gerekiyor ki bunu kim yapabilir, çoğu dinler tarihi araştırmacısı bile bir noktada tıkanıyor ya da zamanı yetmiyor.

Aynı şeyleri tekrar yazmamak adına kısaca; Kimin neye inandığından çok insanlığın ve doğanın hayrına ne işler yaptığı önemlidir. Bir kediye verdiğin su bile katlanarak sana iyilik olarak döner, bir ağaca verdiğin kasıtlı zarar da sana kötülük olarak geri gelir. Her şeyin zamanı vardır, bazı kötülükler karşılıksız kalıyor sanmayın sadece uygun zaman henüz gelmemiştir.

Hz. İsa'nın bir sözü vardır: "Nefsaniyetin perdesi silah zoru ile yırtılamaz ve bu kabuğu, bilgiden ve Tanrı sevgisinden başka şey yok edemez."


Tanrı'nın varlığı konusunda ontolojik kanıtlar sunduğu iddia edilen Hristiyan filozof Aziz Anselmus der ki; "Anlamak için inanıyorum." ve "Felsefe inanılanı anlamaya çalışmaktır."

Descartes ise; "Tanrı'yı düşündüğüm için o var değildir. O var olduğu için ben O'nu düşünüyorum." demiştir.
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
(...)Descartes ise; "Tanrı'yı düşündüğüm için o var değildir. O var olduğu için ben O'nu düşünüyorum." demiştir.(...)



Descartes'in Tanrı'nın varlığını ispatlarken verdiği ikinci kanıt olan "ontolojik kanıt" olan bu kanıt,bu filozofun sistematik ve tutarlı şekilde varlık anlayışını kanıtlayabilmesinde öne sürdüğü ispatlardan biridir.



İlk kanıtı,varlığından kesin emin olduğu benliğinin yani "Descartes"in içine sonsuz ve mükemmel kavramlarını kimin koyduğu ile başlar.

Zira,Descartes'e göre "Descartes",sonsuz ya da mükemmel değildir.Fakat kendisinde varlık bulmayan bu iki kavramı kendisinin zihnine kimin koyduğunu merak eden Descartes,bunu ancak Tanrı'nın yapabileceğini düşünmüştür.



Aktardığınız sözünün dayanağı olan ikinci kanıt ise "varlıkbilimsel kanıt"tır.Şöyle ki sonsuz ve mükemmel olan bir varlık,"var olmak zorundadır."Daha açık bir ifadeyle sonsuz ve mükemmel olan Tanrı,var olmazsa ne sonsuz olur ne de mükemmel.



Felsefe dünyasına neredeyse çağ atlatan bu iki kanıttan sonra Descartes,sistematik varlık incelemelerine devam etmiştir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Araştırma yapanlar doğru kaynakları incelemedikleri gibi işin kolayına kaçıp, hiçbir inceleme yapmadan dinleri reddediyorlar. Ayet cımbızlama yaparak dinler sorgulanamaz. Bir dini incelemek için çok detaylı olarak geriye gitmen gerekiyor ki bunu kim yapabilir, çoğu dinler tarihi araştırmacısı bile bir noktada tıkanıyor ya da zamanı yetmiyor.


Halkın %80 ninden fazlası Kuranı okumuyor siz doğru kaynaklari inceleyin diyorsunuz. ayrıca Kuran; önceki metinlerin değiştirildiğini iddia ediyor, bana inanın ben sapasağlamın diyor.(değişmedim sağlam kaynağım diyor) kuran dışı referanslarınız kuran ile uyuşmaz. hiçbir mumin doğru kaynaklar dediğiniz şeyi okumakla mesul değildir. imkansızı istemeyiniz.ayrıca bu ayet cımbızlama muhabbeti absürttür. kuran musafı metinler topluluğudur. 23 yıllık süreçte oluşturulmuştur. aralarında doğrudan bir bağlantı olmadığı sürece pasajlar teker teker değerlendirilebilir. ayrıca cımbızlamayın diyen müslümanlar işlerine geldiğinde cımbızlayıp cımbızlayıp argüman üretirler.

Aynı şeyleri tekrar yazmamak adına kısaca; Kimin neye inandığından çok insanlığın ve doğanın hayrına ne işler yaptığı önemlidir. sadece uygun

Tüm kalbimle katılıyorum..


Descartes'in Tanrı'nın varlığını ispatlarken verdiği ikinci kanıt olan "ontolojik kanıt" olan bu kanıt,bu filozofun sistematik ve tutarlı şekilde varlık anlayışını kanıtlayabilmesinde öne sürdüğü ispatlardan biridir.

Tanrının varlığına dair şeyler dinlerin Tanrısını ve sözlerini doğrulamaz. iman isteyen semavi dinlerin tanrısıdır. insanlığın Tanrı anlayışınada maalesef bu bu dinlerin teolojileri hakimdir..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Halkın %80 ninden fazlası Kuranı okumuyor siz doğru kaynaklari inceleyin diyorsunuz. ayrıca Kuran; önceki metinlerin değiştirildiğini iddia ediyor, bana inanın ben sapasağlamın diyor.(değişmedim sağlam kaynağım diyor) kuran dışı referanslarınız kuran ile uyuşmaz. hiçbir mumin doğru kaynaklar dediğiniz şeyi okumakla mesul değildir. imkansızı istemeyiniz.ayrıca bu ayet cımbızlama muhabbeti absürttür. kuran musafı metinler topluluğudur. 23 yıllık süreçte oluşturulmuştur. aralarında doğrudan bir bağlantı olmadığı sürece pasajlar teker teker değerlendirilebilir. ayrıca cımbızlamayın diyen müslümanlar işlerine geldiğinde cımbızlayıp cımbızlayıp argüman üretirler.
Tüm kalbimle katılıyorum..
Tanrının varlığına dair şeyler dinlerin Tanrısını ve sözlerini doğrulamaz. iman isteyen semavi dinlerin tanrısıdır. insanlığın Tanrı anlayışınada maalesef bu bu dinlerin teolojileri hakimdir..

Kur'an ayetleri o kaynakları doğruluyor ve şüphe duyan kontrolünü yapabilir. Kıtalar arası ve çağlar boyunca dumanla haberleşmiş olamayacaklarına göre bu ortak ifadelerden daha büyük delil aramak zaman kaybıdır. Ayet cımbızlaması yapılamaz çünkü her sure bir bütündür ve bazı ayetlerin karşılığı başka bir surede geçer.

Bu konularda tartışmanın bir yere varmayacağını iyi bilen birisi olarak herkesi kendi inanç ve inançsızlığı ile baş başa bırakmayı daha uygun buluyorum çünkü kıyamete kadar tartışsak asla sonuç alamayız.
 
Son düzenleme:

ncr628

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2018
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Kur'an ayetleri o kaynakları doğruluyor ve şüphe duyan kontrolünü yapabilir. Kıtalar arası ve çağlar boyunca dumanla haberleşmiş olamayacaklarına göre bu ortak ifadelerden daha büyük delil aramak zaman kaybıdır. Ayet cımbızlaması yapılamaz çünkü her sure bir bütündür ve bazı ayetlerin karşılığı başka bir surede geçer.

Bu konularda tartışmanın bir yere varmayacağını iyi bilen birisi olarak herkesi kendi inanç ve inançsızlığı ile baş başa bırakmayı daha uygun buluyorum çünkü kıyamete kadar tartışsak asla sonuç alamayız.

Kuran ayetleri hangi kaynakları doğruluyormuş sayın Atlantisli bey?
O sözde doğruladığı Yahudi/Hıristiyan inancının en bilinen isimlerinden olan Meryemleri bile karıştıracak kadar uyduruk bi kitaptır Kuran.

Misal Hz. Muhammed'in bizzat nikahını kıydığı kölesinin eşine El ilah'ın gökten zembille indirdiği bi ayetle el koymasının karşılığı hangi ayetteymiş?
Hem de bu kadın kuzeniydi...:redface:

Kıyamete kadar tartışsak asla sonuç alamazmışız.
Sizin gibi akıl mantık yoksunu insanlarla tartışırsak tabi alamayız.
 
Son düzenleme:

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
@ncr628

True Blue'nun eklediği videoyu izlersen konu hakkında hiç değilse kıyamete kadar bir fikir edinmiş olursun.

Bakmak ve görmek arasında büyük fark vardır, şartlanmış bakış açısı ile adını bile doğru okuyamazsın, bu körlükten kurtulman gerekiyor.
 

ncr628

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
9 Nis 2018
Mesajlar
32
Tepkime puanı
0
Puanları
0
@ncr628

True Blue'nun eklediği videoyu izlersen konu hakkında hiç değilse kıyamete kadar bir fikir edinmiş olursun.

Bakmak ve görmek arasında büyük fark vardır, şartlanmış bakış açısı ile adını bile doğru okuyamazsın, bu körlükten kurtulman gerekiyor.

Boş boş konuşma Lefty.

Kuran Meryemleri karıştırmış mı karıştırmamış mı.
Görmeyen, hatta bakmaktan bile korkan sensin.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Boş boş konuşma Lefty.

Kuran Meryemleri karıştırmış mı karıştırmamış mı.
Görmeyen, hatta bakmaktan bile korkan sensin.

Kardeşlik ifadesi aynı plana mensup olmayı anlatır yani ezoterik bir semboldür. Aynı anne babadan olmak gerekmez, örnek vermek gerekirse; Hz. İsa ile Hz. Musa kardeştir denilirse ( böyle bir şey yok ) aynı plana mensup demektir. Planlar tekamül derecesine göre değişir.

Hz. Meryem'in kuzeni Elizabeth, kısır ve çocuk doğuramayacak yaşta olduğu halde bir çocuk doğurmuştur ve bu Vaftizci Yahya'dır yani Hz. İsa'nın sembolik kardeşi olup aynı plana mensup demektir.

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst