Felsefi Temelde Din Kavrami

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Felsefi Temelde Din Kavrami başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,607 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı Felsefi Temelde Din Kavrami
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Din kavrami; tarihler boyu insanoglu tarafindan ortaya atilmis, ilk sinifli toplumlarin cikis temelini yaratmis, bulundugu toprak butunlugundeki topluluklari, bir amac ugrunda-ki bu herzaman tanri olmustur-o amaca bagli kilma, ve bu bagli kilmayi da bir duzene oturtma-kitap gibi-sistemidir.

Dinin en buyuk ozelligi, insanoglunun kontrol ve iradesini baska bir guce baglama ve onlarin rahatlik ve mutlulugunu, onlara bir dizi verilerle sunma sistemidir.

Din, insanoglunun, ustunde bir gucu one surerek, insanoglunu gucsuz ve o guce yonelik kilar.

Din ve dinler tamamen, insanoglunun kendisini asan konulardaki, bilinmezlik ve herseye cevap verememezlik temelindeki tanri arayisinin, yine insanoglu eliyle, kulluk ve kolelik temelinde, toplumlarin yasam iliski ve iletisimlerine indirgenmesi, somut bir sistem haline getirilmesidir.

Dinin en buyuk dayanagi, genelde bu dunyanin gercek olmadigi ve gercek dunyadisi cografyanin-cennet, cehennem-insanogluna sonsuzlugu sunacagini ve bu sonsuzluga yolculugun, bu dunyadaki yasanan deneyle saptanacagini savunmasidir.

Goruldugu gibi, dinde insanoglunun sorunlu evrensel dusunce temelinden kaynaklanir.Cennet-cehennem hem bir ikilem, hemde karsitlik icerir.

Tabi ki, dini kullanan ve kendi cikar dogrultusunda orgutleyen zihniyetin bir urunudur.Yani kisaca cennete gidebilmek icin, bu dunyada teslimiyet onerilmektedir.Cehennem ise bu teslimiyete uymayanlar icindir.

Gunumuz dunyasinda artik; dinde ve onun bagli oldugu tanrida bir inanc sorunudur.Toplumsal bir karakter yapisindan ziyade, kisisel bir karakter yapisina burunmustur.

Oyle veye boyle, tanriyi arayan bir inanc, yine oyle veya boyle bu aradigi tanriya ulasmak icin; ya kendi dusuncesiyle, ya da kendine verilen dusunceyle bu ulasimi saglamaya yonelir.

Bunun kisisel bir temelde dini bir yonelis olup olmadigi tartisma konusudur.

Yalniz su unutulmamalidir ki; insanoglu kendi disinda insanustu bir guce yoneldigi muddetce ve bu gucu izah edemedigi veya ortaya koyamadigi muddetce tanriyi bulmasi kacinilmazdir.

Eger kisisel temelde, bu bulunan tanriya yonelim ve yonlendirim gelisir ve buna ait bir ideoloji ortaya atilirsa hic kuskusuz buda din olacaktir.

Benim onerim ise; insanoglunun kendinden baska bir guc aramamasi, boyle bir guce yonelmemesi, hem kendi, hem kendi cinsi, hem uzerinde yasadigi dunya, dogasi ve uzerinde yasayan tum varliklariyla birlikte uyumlu, gecinir iliski ve iletisimi insana yakisan bir duzen kurmasidir.

Sonucta, kendi dahil herseyi kendi dusunce yapi ve karakterinin algisiyla kavramlayan, teorileyen ve bu teorileri pratikte uygulayan insan, butun bunlari kendisinin yaptiginin ve kendisinden baska bir gucun olmadiginin bilincine varmalidir.

Ortaya attigi ideolojilerle, kaos yaratmak, toplumlari ayirmak ve bolmek birilerini suclayip birilerini kayirmak yerine; tum insanligi kucaklayacak ve gercekci temelde yasami iliski ve iletisimi insanlik adina yonlendirecek bir evrensel felsefede tum ayrimci ve bolucu olmayan ideolojileri birlestirme temelli bir anlayisi kazandirmasi gerekir.

Ortaya koyamayacaklari yerine, ortaya koyabileceklerine yonelmesi ve bunu evrensel bir ortaklik temelinde yapabilmesi, hem insanin hemde onun disindaki tum varliklarin yararina olacaktir.

Unutulmamasi gereken son nokta, epistemolojinin gercekligidir.

Yani insanoglu ne kadar herseyi ortaya koymaya calisirsa calissin, bunu basaramayacak ve herzaman bir bilinmeyenle, ispat edilemeyenle karsi karsiya kalacaktir.

Iste insanoglunun bu bakis acisinin bu gercegi, onu hicbir zaman tanridan kurtaramayacak ve ona ulasmak icin de onun ideolojik dinini yaratacaktir.

Unutmamak gerekirki, insanoglu butunun bir parcasidir ve her parca gibi kendi parcasina odaklanmalidir. Parcanin butunu ortaya koyma cabasidir ki, ona tanriyi kavramlastirmistir.

Henuz kendi parcasini bile evrensel onay almis olarak ortaya koyamamis insanoglundan, butunu ortaya koymasini beklemek spekulasyondan ve epistemoloji ustunden, inanctan ve akilciliktan baska bir sey degildir.

Yapmasi gereken kendi parcasinin yasam ve iliski ve iletisimini ortaya koyup, diger parcalarla uyumlu bir sekilde gecinmek ve onlari kendi parcasi yararina-kendi arasinda bolunmeden ve ayrilmadan-kullanmak ve onlardan yararlanmaktir.

Insanoglu ancak bunu basarabilirse, tanridan ve ona ulasma istegi dini orgutlemekden kurtulur.

Aksi bilinmezlik bataginda bogulmak, kendini gorememek, kendini kendi disina baglamak ve kendinin kontrolunu kendi disindaki bir guce vermektir.

Bu guc oyle veye boyle, somut ya da soyut, oznel ya da nesnel,ozel ya da genel, ozsel ya dagorunussel kavram olarak tanridir. Bu tanrida aklin tanrilastirma eylemidir.

Sorumuz: Insanoglu kendi yasami ve iliskisi, iletisimini kendisi mi yasayacak, yoksa baska bir guce mi teslim edecektir?

Bu soruya verilecek cevap, insanoglu butununun ve her bir kisisinin yasam anahtari olacaktir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst