Felsefi Düşüncenin Özellikleri Nelerdir?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe'ye Giriş kategorisinde mavimor tarafından oluşturulan Felsefi Düşüncenin Özellikleri Nelerdir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 16,386 kez görüntülenmiş, 29 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe'ye Giriş
Konu Başlığı Felsefi Düşüncenin Özellikleri Nelerdir?
Konbuyu başlatan mavimor
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ignostik üye

mavimor

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,456
Tepkime puanı
3
Puanları
38
Yaş
44
Felsefi Düşüncenin Özellikleri Nelerdir?

Felsefi düşünce eleştirel bir düşüncedir; yani kendisine veri olarak ele aldığı her türlü malzemeyi aklın eleştiri süzgecinden geçirir. Bu malzeme a) doğrudan doğruya kendisine yöneldiği varlık alanı tarafından kendisine sağlanabileceği gibi b) bundan daha sık rastlandığı üzere bu varlık alanları ile ilgili olarak başka entelektüel etkinlikler tarafından sağlanan malzeme olabilir. Örneğin felsefeci, doğrudan doğruya doğa, tarih, toplum üzerinde eleştirel bir bakış açısıyla düşünebileceği gibi kendi deneyleri, çeşitli bilimler tarafından bu varlık alanlarıyla ilgili olarak kendisine sağlanan veri malzeme üzerine de düşünebilir. Bu son özelliği ile felsefenin bilginin bilgisi veya refleksif bir düşünce faaliyeti olduğu söylenir. Refleksiyon, kendi üzerine dönme anlamına gelir. Burada zihin kendi üzerine dönerek sahip olduğu bilgiler üzerinde düşünür. Gerek empirik hayatın kendisi, gerek herhangi bir sanatın icrası veya bilimler bize bir dizi bilgi verirler. Felsefe, esas itibariyle işte bu bilgiler üzerinde düşünmek, onların temelini ve değerini yoklamak, soruşturmak faaliyetidir.

Felsefi düşüncenin bir diğer özelliği, bilimsel düşünce ile ortak olarak paylaştığı kavram ve soyutlamalar kullanması ve bunların yardımıyla ilkeler ve yasalar ortaya atmasıdır. Bunu da felsefenin genelleyici veya ortak sonuçlara varmak isteyici özelliği olarak adlandırabiliriz.

Kaynak: Prof. Dr. Ahmet Arslan - Felsefeye Giriş Kitabı
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Felsefi Düşüncenin Özellikleri Nelerdir?

Düşünce nesnelin uzanımıdır. Düşüncenin kendisi soyuttur. Düşüncenin düşüncesi soyuta bir uzanımdır. Soyut olan elle tutulmaz. Yaratıcı akıl, toplumsal bellek ile düşünce maddeye dönüştüğünde somutlaşır. Bu döngü sonsuzdur. Felsefenin temel ilkelerinden belirgin olanı, sonsuz evrenin hem kendisini hem evrendeki tüm olguları, nesneleri, ilişkilerini ve diyalektik süreçlerini tikel ve düalist olarak yeniden yorumlamaktır. Böylece felsefi düşünce tüm olgular ile ilişkilenir. Felsefi düşünce hiç bir olguya kapalı olmadığı gibi hiçbir olgu onun yorumundan bağsız kalamaz. Felsefe bilgiye bağlı düşüncelerin çoğaltılmasıdır. Bu açıdan felsefi düşüncenin özelliklerinden birinin bilimsel verilere dayanıyor olmasıdır.
 

vitriol

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 May 2010
Mesajlar
14
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
zaman zaman değil hayatınızın her anındadır. en önemli özelliği budur.
 

tribalistic

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
90
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Dilin yapısal durumuyla, insanın ''anlam'' dünyasını örtüştürebilen düşüncelerin; sistematik ve metinleşmiş şeklidir.Her düşünme edimi felsefi düşünme olamaz.
 

Psikotik Balık

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Düşünce nesnelin uzanımıdır. Düşüncenin kendisi soyuttur. Düşüncenin düşüncesi soyuta bir uzanımdır. Soyut olan elle tutulmaz. Yaratıcı akıl, toplumsal bellek ile düşünce maddeye dönüştüğünde somutlaşır. Bu döngü sonsuzdur. Felsefenin temel ilkelerinden belirgin olanı, sonsuz evrenin hem kendisini hem evrendeki tüm olguları, nesneleri, ilişkilerini ve diyalektik süreçlerini tikel ve düalist olarak yeniden yorumlamaktır. Böylece felsefi düşünce tüm olgular ile ilişkilenir. Felsefi düşünce hiç bir olguya kapalı olmadığı gibi hiçbir olgu onun yorumundan bağsız kalamaz. Felsefe bilgiye bağlı düşüncelerin çoğaltılmasıdır. Bu açıdan felsefi düşüncenin özelliklerinden birinin bilimsel verilere dayanıyor olmasıdır.

Düşünceye soyut dememiz lisede edebiyat dersinde bize gösterdikleri soyut-somut kavramından dışarı çıkamadığımızı gösterir. Belki düşünceler pratikte 5 duyu organları ile algılanmayabilir fakat onlar beynimizdeki elektrik sinyalleridir yani cihazlarla algılanabilir. Yani felsefe soyuttan oluşmaz somut kavramlardan meydana gelir.

Ayrıca felsefi verilerin bilimsel bilgilere dayanıyor olması felsefeyi sınırlayabilir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
(Denemeler; fikir geliştirmek için sadece, tanımlamalar ve açılımlar yanlış ya da farklı olabilir, Eksik ve yanlış ifade edilmiş olabilir)

Somut olarak her elma birbirinden farlıdır,
Farklı renkleri, desenleri, ağırlıkları, çizgileri, türleri ve renkleri olabilir;

Elmanın parçasına elma parçası der miyiz?

Yokluk soyutu bir yokluk gözlemleyerek mi yaratıldı, bulundu ya da varlık soyutu tüm varlığı gözlemleyerek mi?

---
Çıkarımsal denemeler,
Yeryüzünde bütün elmalar elma soyutunda eşittir,
Somuttan oluşturulmuş soyut imge bütün elmaları kapsar,
Elma dediğinizde hiç bir elmayı dışarmaksızın bütün elmaları içererek/kapsayarak elma dersiniz,
Soyutlar somutlar gözlemlenerek oluşturulurlar, imgesel biçimlerdir, kümesel kapsamlardır; Duygusal soyutlar kapsam/küme dışında bırakılmıştır;
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Düşünceye soyut dememiz lisede edebiyat dersinde bize gösterdikleri soyut-somut kavramından dışarı çıkamadığımızı gösterir. Belki düşünceler pratikte 5 duyu organları ile algılanmayabilir fakat onlar beynimizdeki elektrik sinyalleridir yani cihazlarla algılanabilir. Yani felsefe soyuttan oluşmaz somut kavramlardan meydana gelir.

Ayrıca felsefi verilerin bilimsel bilgilere dayanıyor olması felsefeyi sınırlayabilir.
insan düşüncesinin, beyindeki kimi maddi (diyelim, biyo-elektro-kimyasal) ve dolayısıyla somut süreçlere dayanıyor olması, onun ''soyutluk'' niteliğini ortadan kaldırmaz... düşünce her zaman açık ve kesin bir şekilde soyuttur; tıpkı kavramlar gibi... somut kavram olmadığı gibi, sömut düşünce de olmaz/olamaz... bir kavramın somutu (yani somut bir nesneyi) işaret etmesi, o kavramın kendisinin de somut olduğu anlamına gelmez... çünkü kavramlar, zaten bir soyutlama sürecinin ürünüdür; örneğin 'armut' kavramı, somut bir nesneye işaret ettiği halde, kendisi, kapsamı içine giren bütün meyvelerin ortak özelliklerinin soyutlanmasıyla (yani nesne olarak armutlardan soyularak, koparılıp alınmasıyla) elde edilmiş bir 'soyut' kavramdır... denebilir ki; konusuna ya da işaret ettiği (yahut işlediği) gerçeklik alanına bağlı olmadan, bütün kavramlar gibi, bütün düşünceler de soyuttur... bilimsellik (yani bilimlerin verilerine uygunluk), felsefeyi sınırlandırmaktan çok, kendi özgül sorunlarını daha derinden ve gerçekliğe daha uygun biçimde kavramaya ve ifade etmeye olanak verir... diye düşünürüm... kaldı ki, ne denli geniş görünürse görünsün, felsefi etkinliğin de, belirli bir kapsamı, içeriği ve niteliği vardır...
 

Psikotik Balık

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
insan düşüncesinin, beyindeki kimi maddi (diyelim, biyo-elektro-kimyasal) ve dolayısıyla somut süreçlere dayanıyor olması, onun ''soyutluk'' niteliğini ortadan kaldırmaz... düşünce her zaman açık ve kesin bir şekilde soyuttur; tıpkı kavramlar gibi... somut kavram olmadığı gibi, sömut düşünce de olmaz/olamaz... bir kavramın somutu (yani somut bir nesneyi) işaret etmesi, o kavramın kendisinin de somut olduğu anlamına gelmez... çünkü kavramlar, zaten bir soyutlama sürecinin ürünüdür; örneğin 'armut' kavramı, somut bir nesneye işaret ettiği halde, kendisi, kapsamı içine giren bütün meyvelerin ortak özelliklerinin soyutlanmasıyla (yani nesne olarak armutlardan soyularak, koparılıp alınmasıyla) elde edilmiş bir 'soyut' kavramdır... denebilir ki; konusuna ya da işaret ettiği (yahut işlediği) gerçeklik alanına bağlı olmadan, bütün kavramlar gibi, bütün düşünceler de soyuttur... bilimsellik (yani bilimlerin verilerine uygunluk), felsefeyi sınırlandırmaktan çok, kendi özgül sorunlarını daha derinden ve gerçekliğe daha uygun biçimde kavramaya ve ifade etmeye olanak verir... diye düşünürüm... kaldı ki, ne denli geniş görünürse görünsün, felsefi etkinliğin de, belirli bir kapsamı, içeriği ve niteliği vardır...


Soyutlamak bir nesneyi soyuta indirgemek değil bir nesneyi diğerlerinden ayrı olarak değerlendirmektir. kavramların soyutama süreci ile bağlantısı olması soyut somut kavramıyla ne alakası var ki? düşüncelere soyut dersen düşünerek elde edilmiş verilere de soyut demen gerekir. yani bir armutu düşünüp buna soyut diyorsan öyleyse somut nedir? somut var mıdır? duyularla algılanabilen şeyler de soyut mudur? öyleyse duyu nedir? madde nedir? önce bunları tanımlamak gerekiyor

felsefe o kadar geniştir ki felsefeyi reddeden bir kişi bile felsefe yapmış olur diye bir söz vardı. şimdi diyorum ki bilimsel verilere uygunluk ile gerçeklik kazanmasına gerek yoktur felsefenin çünkü felsefe gerçekliği baştan yazmaktır aynı zamanda. mesela bir örnek vereyim bir bilimsel veriyi x uzaylısı değiştirmiş diye iddaa edebilirim felsefe yaparak.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
nesnel ve gerçeği ayırt etmek gerekiyor. düşüncenin gerçek olması onu nesnel yapmaz. meyve kavramına armut ve elma dahil olur ve fakat "meyve" dahil olamaz; bu bir soyutlama, aklın yarattığı bir gerçektir. bilim şüpheye dayanır ve fakat bu şüphe kendine yönelik bitmez-tükenmez bir şüphe değildir. felsefe bu yönü ile bilimsel verilerden hareketle olguları "yaratıcı aklı" kullanarak algılanmaları ve değerlendirilmelerinden başka nedir ki?
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
Soyutlamak bir nesneyi soyuta indirgemek değil bir nesneyi diğerlerinden ayrı olarak değerlendirmektir. kavramların soyutama süreci ile bağlantısı olması soyut somut kavramıyla ne alakası var ki? düşüncelere soyut dersen düşünerek elde edilmiş verilere de soyut demen gerekir. yani bir armutu düşünüp buna soyut diyorsan öyleyse somut nedir? somut var mıdır? duyularla algılanabilen şeyler de soyut mudur? öyleyse duyu nedir? madde nedir? önce bunları tanımlamak gerekiyor

felsefe o kadar geniştir ki felsefeyi reddeden bir kişi bile felsefe yapmış olur diye bir söz vardı. şimdi diyorum ki bilimsel verilere uygunluk ile gerçeklik kazanmasına gerek yoktur felsefenin çünkü felsefe gerçekliği baştan yazmaktır aynı zamanda. mesela bir örnek vereyim bir bilimsel veriyi x uzaylısı değiştirmiş diye iddaa edebilirim felsefe yaparak.

sn. psikotik balık, aslında problemi açık biçimde ortaya koymak istedim; ama yeterince iyi ifade edemediğim anlaşılıyor... evet, soyutlamada, bir nesnenin ya da nesnel bir sürecin birçok özelliğinden en önemli olduğu kabul edilen bazı asli nitelikleri alınır ve geri kalan ilgilenilmeyen yönleri atılarak, kavramlaştırılır... örneğin, gerçekte somut olarak var olan armutların hepsinin belirli ve özgül bir ağırlığı, kokusu, sertlik-yumuşaklık derecesi, kendine göre bir rengi, büyüklüğü, şekli...vb. gibi özellikleri vardır; ancak ''armut kavramında'' bütün bu özgül özellikler atılmış, geriye kalan bütün armutlarda ortak olarak ne varsa, o kavramlaştırılmıştır ve böylece herhangi bir armudun kendine özgü tekil özelliklerini yansıtmayan, ama buna karşılık türün ortak özelliklerini ifade eden, soyut nitelikli bir 'armut' kavramı elde edilir... evet... somut vardır... pazardan satın alarak eve getirdiğimiz bütün armutlar somuttur... ve bu somut armutların her biri hem armut türünün bütün genel özelliklerini taşır, hem de her birinin (soyutlama sürecinde bir kenara atarak, dikkate almadığımız) kendine özgü, somut ve dolayısıyla tekil nitelikte birçok özelliği vardır... felsefi bilginin ya da bir zihinsel etkinlik türü olarak 'felsefe yapma'nın kapsamının genişliği, her türlü gevezeliği taşıyabilecek ölçülere götürülemez ve benzer şekilde, felsefeyi reddetmenin her biçimi felsefeye çıkmaz...
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
nesnel ve gerçeği ayırt etmek gerekiyor. düşüncenin gerçek olması onu nesnel yapmaz. meyve kavramına armut ve elma dahil olur ve fakat "meyve" dahil olamaz; bu bir soyutlama, aklın yarattığı bir gerçektir. bilim şüpheye dayanır ve fakat bu şüphe kendine yönelik bitmez-tükenmez bir şüphe değildir. felsefe bu yönü ile bilimsel verilerden hareketle olguları "yaratıcı aklı" kullanarak algılanmaları ve değerlendirilmelerinden başka nedir ki?

kuşkusuz, düşüncenin '''gerçeğe uygun''' olması, onu nesnel yapmaz... zaten, insan bilincinin bir ögesi olarak düşünce, nesnel bir karakter taşıyamaz... soyutlamanın ya da kavramların aklın yarattığı bir gerçek olduğunu değil de (çünkü akıl gerçekliği ya da onun parçalarını yaratamaz, ancak, gerçekliğe uygun doğru bilgileri üretebilir); dış gerçekliğin insan bilincine yansımasından yararlanarak, insan aklının ürettiği düşünce araçları olduğunu düşünürüm...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
yukarıdaki soruya bakarak bi yanıt oluşturmamışım ben;

Birnicisi ve ilk aklıma gelen derinlik kavramı, derin derin düşünmek ya da "derin düşünce", "derin düşünme", bu vikipedi de meditasyon olarak tanımalnıyor, Demek ki felsefe meditasyondur ve felsefi düşünce meditasyondur, Aksi düşünülemez, dinlendirir, İmgelendirir, Temizler, arıtır ve yeniler;
Gerçek meditasyon felsefedir,
Felsefe gerçek meditasyondur, bunu bilmeyenler var, dünyaya öğretilmeli bu;

İkincisi ise, sorgu ve soru cevap ve soru cevap dinamiği,
Burada ise çok fazla denklem var; ya da öyle olmalı sanırım;
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Vikisöz Diderot Sayfası Alıntıları


  • Felsefeye ilk adım inançsızlıktır.
  • Felsefe sadece gerçekle uğraştığı izlenimi verir ama belki de düşlemleri dile getirir, edebiyatsa sadece düşlemlerle uğraştığı izlenimini verir ama belki de doğruyu dile getirir.


  • Diderot ve diğerlerinin emin olabileceği tek bir şey var: Kişi soru sormaya cesaret etmeli, bir başkasının düşünme gücüne güvenmeli ve her şeyi baştan düşünmeye hazır olmalıdır

(Buradaki başkasının düşünce gücüne güvenme kısmı güvenmeli mi güvenmemeli olmalı bilmiyorum ama sonuçta böyle aktarılmış)

Kaynak
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
birazdahaderinmavi, teşekkür ediyorum. düşüncelerine aynen katılmakla beraber, farklı -bana göre- olan yan ise, düşüncenin diyalektik sürece katılması nedeniyle insan türüne dair yaratılarda biçimlendirici olmasıdır. yukarıdaki alıntıladığınız yazımda "olgu" yerine "gerçek" demiş olmam nedeniyle düzeltme yapmışsınız ki söylediklerinize tamamen katılıyorum.
 

felsefehayat

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 May 2011
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
onu herhangi bir sistematiğe büründüremezsiniz. bu başlık gereksiz
 

Psikotik Balık

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2013
Mesajlar
31
Tepkime puanı
0
Puanları
0
onu herhangi bir sistematiğe büründüremezsiniz. bu başlık gereksiz

"felsefi düşüncenin özellikleri" demek düşünceleri kategorize etmek demektir. halbuki düşünceler kategorize edilemez çünkü her düşüncenin birbiri ile bağlantısı olabilir. yani bu sınırlamaya girmeyen bir düşünce felsefi düşünce denilen düşünce tarzıyla bağlantılı olabilir bu da düşünceyi kategorize etmemek gerektiğini gösterir. yani tamamen katılıyorum söylediğine
 

felsefehayat

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
11 May 2011
Mesajlar
46
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Felsefi düşünce sistemini eğer herhangi bir şekilde bir kalıba sokmaya çalışırsanız, yanılırsınız, çünkü bu bir bilim ya da din değildir, felsefe, felsefedir ve kendine özgü metotları kullanır, onu sınırlandıramazsınız. Bunu yapmak felsefeyi öldürmektir.
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Felsefe anlamı bilgi arayışı değil mi sevgili hocalarım; (Kusura bakmayın, hocam, üstadım benzeri seslenmeler dilimize dolanmış sadece)
Bilgi sevmek, bilgi aramak, bilgelik aramak, bilgi peşinden koşmak benzeri,
Düşünmek ya da düşünmenin doğası sistematiğe sokulamaz evet dersek belki yanılmayız ama belki de belirli koşullar içinde yanılırız;

Şu söylenmelidir değerli üstadlarım; Şu söylenmelidir, Felsefe kapısına adım atıldığında, özgür düşünme ve özgür sorgulama kapısına adım atıldığında, inançlar, tutkular, önyargılar, önkabuller, beklentiler ,vb. belki tüm bunların hepsi dışarıda bırakılmalıdır, İçeri öyle girilmelidir, Hepsi kapıda dışarıda beklemelidir, VE içeride özgürce sorgulanmalıdır, Felsefi sorgu ve düşünme; inanışın ve ahlakın belirlediği sınırlar içine sokulamaz, Bu sizin için olağan olabilir ve zaten doğal ve sıradan olan bu olabilir ama felsefe adı altında, düşünce ve düşünme adı altında bakıyor ve görüyoruz ki hala buralarda ve bi çok yerde inançlar ve diğer kalıplar insanlara sunuluyor ve dayatılıyor ya da felsefe bunların içine sokulmaya çabalanıyor ve buna tepkisiziz belki bi çoğumuz, VE tepkisizliği sıradan ya da basit bi tartışmaya girmemek, çekinmek ya da (her neyse) gibi algılıyoruz;

Kişiyi varoluşunun doğasını sorgulamaya iten düşünceler, toplum tarafından dayatılmış ahlak betimlemeri ve yaratıcı imajları,vb. içinde sönüp yokolup gidiyor;

Grup dinamiğini, okul dinamiğini, birlikte sorgulamayı ve gelişmeyi unuttuk biz hocam, unuttuk;
Öğrenme ve öğretme birbirine bağlı ve bağımlı dinamiklerdir, Kişi öğretmeden öğrenemez, Gerçek öğrenme, öğretmedir diyemeyiz belki somut olarak ama yakın ve bağlıdır da belki buna; Hayır, bunu şöyle betimleyeceğim, Öğrenme isteği ve sonucu ile mi fazla öğrenilebilir, Öğretme isteği ve sonucu ile mi fazla öğrenilebilir ya da birlikte öğrenme ve gelişme isteği ve sonucu ile mi daha fazla öğrenilebilir,,, Etkileşim paydası ne kadar büyüse öğrenme (herkes için) o kadar büyür, Etkileşim ve aktarım ve paylaşma ve birlikte sorgulama vb. dinamiğine yönelmiş öğrenme etkin öğrenmedir; burada bireysel öğrenmeden söz etmiyorum bile; Tüm bireylerin tüm öğrenmelerini hesaplıyorum
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Kişiyi varoluşunun doğasını sorgulamaya iten düşünceler, toplum tarafından dayatılmış ahlak betimlemeri ve yaratıcı imajları,vb. içinde sönüp yokolup gidiyor;

felsefeyi doğuran şey zaten yaratıcının algılanamamış olmasıdır..nasıl oluyor da bunca işaret önümüzde dururken onu anlamak yerine onu eserinden dışlayabiliriz..düşünceyi yaratan şey anlayamadığımız şeylerdir..çözebilseydik düşünmezdik..çözdükçe daha çok seviyor,düşündükçe hayran oluyoruz..
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
felsefeyi doğuran şey zaten yaratıcının algılanamamış olmasıdır..nasıl oluyor da bunca işaret önümüzde dururken onu anlamak yerine onu eserinden dışlayabiliriz..düşünceyi yaratan şey anlayamadığımız şeylerdir..çözebilseydik düşünmezdik..çözdükçe daha çok seviyor,düşündükçe hayran oluyoruz..

Üstadım, bu da çok derinleşir ve başlık dışına taşar bu sorgulama-sorgulayış; Siz bi yaratıcı ve tasarlayıcı-tasarımcı arıyorsunuz, Yani genel bilimsel kabul gören ya da üzerine yoğumlaşılan, doğa kendini ve bizi doğurdu önermesini, maddeci ve materyalist savları, belki de evrim vb. önermeleri itiyorsunuz ve öteliyorsunuz, (Bu belki bi ölçüde benimde içinde böyle ve geçerli ama) Ancak ben sizin algılayışınıza, tasarımcı ve yaratımcı da aslında sizsiniz ve siz olabilirsiniz önermesini koyarsam hiç bi değişiklik olmaz yine bunda, Bi yaratımcı ve bi ikili tanıklık, dualite kalmaz bunda, anlıyor musunuz?

Benim savımda şu, Ya da Maharaj'a bakınız; Gözlemci, Tanrı ve tanık olarak bölünemez, Bütün düşünsel, deneysel çıkarımsamalar belki de sizi ya da bi başkasını buna, bu yanıta götürecektir;
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst