Felsefe Öğrenmek

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe kategorisinde safo tarafından oluşturulan Felsefe Öğrenmek başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,692 kez görüntülenmiş, 8 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe
Konu Başlığı Felsefe Öğrenmek
Konbuyu başlatan safo
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan safo

safo

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Şub 2018
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Merhaba, umarım konuyu dogru bölüme açıyorumdur.


Felsefeye haşır neşir olmak istiyorum. varoluşçuluğa merak saldım. ancak, araştırırken fark ettim ki, zaten bu düşünceler çoktan kök salmış bende... bunun sebebi, tüm edebi eserlerin, sinemanın iyi veya kötü varoluşçuluktan etkilenmesidir sanırım. ayrıca devirle ilgili bir şey bu, bir ''kulak dolgunlugu'' olusmus desek yeridir. yahut yasadıgım devrin sartları bende bu düsüncelerin olusmasına sebep olmus; hatta sanatsal, felsefi vs atılımların ortaya çıkışı da bir yerde mevcut şartların getirisidir diyebiliriz. hepsi insan eseri. Bu düsünceler üzerine aklımda yeni bir soru işareti dogdu. felsefi okumalar yaparken, gerçekten tarafsız düşünmek, yasanan dönem ve şartlardan mümkün mertebe uzaklaşarak sorgulayıcı bir üslup edinmek mümkün mü? Peki bu gerekli mi? ya da felsefi analiz yaparken ne üslupla düsünmeliyim?

bunu rezalet bir egitim sisteminden geçmiş, felsefeyle geç tanışmış ve egitimine uzun süre ara vermiş biri olarak soruyorum. deginmek istedigim şeyi tam olarak ifade edemedim ama umarım sizler aklımdakini fark etmişsinizdir, yeni başlamış biri olarak; bahsettigim konu haricinde kalan yol gösterici bilgi paylasımlarınızı da beklerim.
 

ihaveanidea

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ocak 2017
Mesajlar
848
Tepkime puanı
8
Puanları
18
Felsefe,inzivaya çekilince yapılan bir şey değildir.İnsanlardan kopma.Sosyal hayatını sıkı tut.

Hatta felsefe yapılan bir şey de değildir.Felsefe fikir söylemlerinin dallı budaklı halidir.

Felsefe yapacağım diye ortaya çıkıp iki lafı bir araya getiremezsen kendi çapında takılırsın,kimse de görüşüne değer vermez.



Bireyci ol.Ancak son tahlilde ol.İlk başlarda insanlarla bir arada ol.Onlara iyi dileklerini sun.Ne biliyim git bir teyzenin elini öp,poşetini taşı duasını al.Annen,baban varsa yardım et.Sevgilin varsa ona ne kadar güzel olduğundan ve ona verdiğin değerden bahset.Ancak en nihayetinde şu taşıdığın ruhun ve bedenin kıymetini bil,gerekirse en üstün tut.

Felsefe budur.İnsandır felsefe en nihayetinde.Yoksa banane Platonun idealarından,Deweyin faydacılığından.



Varoluşçuluk hakkında da onu kapsayacak şekilde Nihilizm ve Teizm başlıklı bir yazı yazacağım "temellendireceğim" düşüncelerime dayanarak.Dilersen,bakarsan yeşillenirsin.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Merhaba, umarım konuyu dogru bölüme açıyorumdur.


Felsefeye haşır neşir olmak istiyorum. varoluşçuluğa merak saldım. ancak, araştırırken fark ettim ki, zaten bu düşünceler çoktan kök salmış bende... bunun sebebi, tüm edebi eserlerin, sinemanın iyi veya kötü varoluşçuluktan etkilenmesidir sanırım. ayrıca devirle ilgili bir şey bu, bir ''kulak dolgunlugu'' olusmus desek yeridir. yahut yasadıgım devrin sartları bende bu düsüncelerin olusmasına sebep olmus; hatta sanatsal, felsefi vs atılımların ortaya çıkışı da bir yerde mevcut şartların getirisidir diyebiliriz. hepsi insan eseri. Bu düsünceler üzerine aklımda yeni bir soru işareti dogdu. felsefi okumalar yaparken, gerçekten tarafsız düşünmek, yasanan dönem ve şartlardan mümkün mertebe uzaklaşarak sorgulayıcı bir üslup edinmek mümkün mü? Peki bu gerekli mi? ya da felsefi analiz yaparken ne üslupla düsünmeliyim?

bunu rezalet bir egitim sisteminden geçmiş, felsefeyle geç tanışmış ve egitimine uzun süre ara vermiş biri olarak soruyorum. deginmek istedigim şeyi tam olarak ifade edemedim ama umarım sizler aklımdakini fark etmişsinizdir, yeni başlamış biri olarak; bahsettigim konu haricinde kalan yol gösterici bilgi paylasımlarınızı da beklerim.

Felsefeci değilim, bu sebeple bu soru için aşağıdaki linki önereceğim, kim bilir belki de okumuşsunuzdur yine de yazayım.



Sorunuzda kırmızı renkle işaretlediğim bölüm dikkatimi çekti. Hayatımın hiç bir döneminde herhangi bir kalıba dahil olmadım, kendimi bir ideoloji ya da bir akıma ait hissetmedim, hayatı hep özgün bir bakış açısı ile sorgulamaya çalıştım. Atatürk'ün ilkelerine gönülden bağlıyım fakat bir Atatürkçü Düşünce kuruluşuna üye değilim. Dinleri bile incelerken çok geniş bir açıdan ele almaya çalıştım ki, başkalarının dayattığı yanlışlara ortak olmayayım. Araştırma yapmayı, incelemeleri çok seven birisi olarak, başkalarının açtığı yolda ilerlerken, farklı bakış açıları geliştiremedikten sonra, birilerine benzemeyi doğru bulmuyorum. Çoğu insan bir Nietzsche'yi tam anlamamıştır fakat onu taklit eder, durur. Tasavvufçular hiç anlaşılamamıştır fakat yerden yere vurulurlar. Toplumun büyük bir bölümü hep birbirinin aynı, asla farklı düşünemeyen, kopyacı bireylerden oluşuyor. Sorgulama yapmayı bile bilmiyorlar. Bir çoğu birkaç film izlemekle, kitap okumakla ya da filozofları ezberlemekle bu hayatta bir varlık gösterebileceklerini sanıyorlar.

Tarafsız düşünmek mümkün tabii ki ancak bakış açısı çok genişletildikçe olabilir yani aykırı görüşleri de dikkate almaya başlamanız gerekiyor ki, işte çoğu insan bunu yapamaz. Kendine yakın olanı benimser, karşıt görüşe hiç kafa yormaz, zaman kaybı kabul eder fakat eleştirmeye gelince de sanki konunun uzmanıymış gibi yarım yamalak görüşlerle saldırır. Yaşam koçu ya da kişisel gelişimcilerin hepsi hikaye anlatmıyor, bazıları para için kitap basıyor olabilir fakat içlerinde faydalı görüşler sunanlar da var. Bu analizi doğru yapabilmek için önce kalıplaşmış, klişe bakış açılarından kurtulup biraz da hayatın anime-çizgi karakterler gibi yaşanmayacağını kavramak gerekiyor. Alaycı davranan ve eleştiren kitleye bir bakın, hepsi anime karakterine hayran olmuş, hayalperest ve asla yer sağlam basamayacak çocuk ruhlu tiplerden oluşuyor. Hayatta ne gördünüz çizgi karakterden başka da, konuşuyorsunuz dediğimiz zaman da ağır oluyor, bu sebeple susmayı tercih ediyor hatta hiç muhattap olmuyoruz. Son nesiliz ne yazık ki, bizden sonra sorgulayacak bir kuşak kalmayacak çünkü oturup çizgi film karakterlerini ya da vampirleri sorgulayacaklar, gerçek hayata asla temas edemeden de ölüp gidecekler.

Uzun lafın kısası yaşamı anlamlandırmaya çalışırken tüm görüşlerin dışından bakabilmek gerekiyor, bunun için de çok fazla araştırmaya zaman ayrılmalısınız yoksa papağan gibi aynı şeyleri tekrarlayan kitleden bir farkınız kalmıyor. Farklı olacağım diye saçmalamamak da gerekli yani özgün olmak ile uçuk kaçık fikirler ortaya atmak karıştırılıyor. Hem yere sağlam basmalı yani kaynaklarınız güçlü olmalı hem de başkalarının çok üstünde düşünebilmelisiniz.
 

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
Hayattaki gerçeklEr ile kişiden kişiye Değişen doğruları iyi ayırt etmek gerek.
Herkesin doğrusu kendinedir ancak başkasına zarar vermediği sürece
 

safo

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Şub 2018
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
@M3CSL, @Lefty, @ihaveanidea değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. fikirleriniz ışıgında, kafamdaki felsefe tanımı biraz daha netleşti. bilgi birikimine degil; saf bir meraka dayanarak, suphe halinde araştırmaya devam etmek, sormayı öğrenmek gerek. şu an objektif biriyim, bu bilgi birikimimin sıfır olmasından kaynaklanıyor, önemli olan belli bir bakış açısı edindikten sonra da bunu koruyabilmek, bakış açısı nedir'i de sorgulamak lazım.

uzun bir süreç var, şu an felsefe tarihini yeniden gözden geçiriyorum.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Bu uğraş ,çaba ,azim vs sonunda elimize ne geçiyor.Yeni bir ne oluyoruz ki,bien var mı?
(hoşgeldiniz safo)
 

safo

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Şub 2018
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Bu uğraş ,çaba ,azim vs sonunda elimize ne geçiyor.Yeni bir ne oluyoruz ki,bien var mı?
(hoşgeldiniz safo)

biraz geç olacak ama bence ihtiyaclarımız dogrultusunda mana aramak, kendimize biraz olsun cevap verebilmek olabilir.:/ edebi oldu degil mi?

--
algı yeteneği ve egitim cok onemli. hala okudugunu anlamada başarısızım. sadece felsefe degil her alanda böyleyim. anemi gibi bir hastalıktan muzdarip oldugumu düsünüyorum. :D
 
Son düzenleme:

vicodin94

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
27 Haz 2018
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bence okuman için illaki objektif bir bakış açısına sahip olman gerekmiyor. Sonuçta felsefe kitapları da objektif olarak yazılan eserler değil. Fizlozof kendi fikrini argümanları ile öne sürer ve karşısındaki kişiyi ikna etmeye ya da o kişiye anlattığı konu hakkında bir sorgulama sürecine dahil etmeyi hedefler. Okuduğun şeyin argümanı seni ikna etmiyorsa senin hayata bakışın öyle değilidir sadece.
Varoluşçulardan gitmek istiyorsan Emil Cioran'i okumanı tavsiye ederim. Diğer varoluşçulara göre daha faklı bir nokta da kalıyor.(Kendisini varoluşçu olarak tanımlamıyor ama konuları hep insanın varoluşu üzerine).
 

safo

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Şub 2018
Mesajlar
11
Tepkime puanı
0
Puanları
1
Bence okuman için illaki objektif bir bakış açısına sahip olman gerekmiyor. Sonuçta felsefe kitapları da objektif olarak yazılan eserler değil. Fizlozof kendi fikrini argümanları ile öne sürer ve karşısındaki kişiyi ikna etmeye ya da o kişiye anlattığı konu hakkında bir sorgulama sürecine dahil etmeyi hedefler. Okuduğun şeyin argümanı seni ikna etmiyorsa senin hayata bakışın öyle değilidir sadece.
Varoluşçulardan gitmek istiyorsan Emil Cioran'i okumanı tavsiye ederim. Diğer varoluşçulara göre daha faklı bir nokta da kalıyor.(Kendisini varoluşçu olarak tanımlamıyor ama konuları hep insanın varoluşu üzerine).

aslında aklımdaki karışıklık tam olarak buydu galiba, bu ve önerin için teşekkür ederim.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst