Felsefe literatürüyle İNSAN nedir ?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Kulübü kategorisinde OZKAN_RF tarafından oluşturulan Felsefe literatürüyle İNSAN nedir ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 13,157 kez görüntülenmiş, 76 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Kulübü
Konu Başlığı Felsefe literatürüyle İNSAN nedir ?
Konbuyu başlatan OZKAN_RF
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Fizik deneylerinin ayni sonuclar ile tekrar edilebildigi bir evren, deterministiktir. Ama evren, evrenin kendisine deterministik. Bize ise zuhursal. Bilim evrenin deterministik oldugunu tespit etmistir, yoksa hesaplanabilir oldugu gibi bir iddiasi yoktur.

Insan deterministik olmasaydi, psikoloji diye bir bilim dali olmazdi. Insanin rahatsizliklarini, hastaliklarini, bozukluklarini, karakter cesitlerini, ideolojilerini, kulturlerini,... kategorize edemezdik. Ama edebiliyoruz, degil mi???

Yaa kusura bakmayın ama bişey yazmayayım diyorum ama yok yani...
Evren mi deterministtir ? Maxwell'in Cini düşünce deneyini biliyormusunuz ? Termodinamiğin 2. yasasıyla ilgili. Termodinamiğin 2 . yasası istatistikidir. Yani fizik yasaları bile günümüzde istatistiki olabiliyor. Neyin determinizmi ? Pratikte nedensellik işler ama teorik olarak rastlantı vardır. İki saattir evrimden bahsediyorsunuz. Doğal seçilim nedir ?

Psikoloji falan diyorsunuz psikolojiden yada sosyal bilimlerden yola çıkılır mı ? Bu bilimlerin bir ilkesi var mıdır ? Temel olarak tüm sosyal bilimler gelişmektedir. Teorilere dayanır henüz. Psikolojinin gelişmesi nörolojiye, genetiğe, evrimsel biyolojiye filan bağlıdır. Ki bunlarda daha gelişme aşamasında

He bana söylemiş olduğunuza gelecek olursak
"Insanin kendini ozne olarak tanimlamasinin, insanin tanimiyla ne gibi bir baglantisi var, ben bunu hala cozebilmis degilim. " diye başlayıp devam etmişsiniz
Önceki yazılarınızda "
Iyide, bir insana "insani tanimla" diye sormak ile, "kendini tanimla" diye sormak arasinda ne fark var?" Demiştiniz. Amacım sizi yermek değil hangisi sizin düşünceniz onu merak ediyorum ?
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yaa kusura bakmayın ama bişey yazmayayım diyorum ama yok yani...
Evren mi deterministtir ? Maxwell'in Cini düşünce deneyini biliyormusunuz ? Termodinamiğin 2. yasasıyla ilgili. Termodinamiğin 2 . yasası istatistikidir. Yani fizik yasaları bile günümüzde istatistiki olabiliyor. Neyin determinizmi ? Pratikte nedensellik işler ama teorik olarak rastlantı vardır. İki saattir evrimden bahsediyorsunuz. Doğal seçilim nedir ?

Psikoloji falan diyorsunuz psikolojiden yada sosyal bilimlerden yola çıkılır mı ? Bu bilimlerin bir ilkesi var mıdır ? Temel olarak tüm sosyal bilimler gelişmektedir. Teorilere dayanır henüz. Psikolojinin gelişmesi nörolojiye, genetiğe, evrimsel biyolojiye filan bağlıdır. Ki bunlarda daha gelişme aşamasında

He bana söylemiş olduğunuza gelecek olursak
"Insanin kendini ozne olarak tanimlamasinin, insanin tanimiyla ne gibi bir baglantisi var, ben bunu hala cozebilmis degilim. " diye başlayıp devam etmişsiniz
Önceki yazılarınızda "
Iyide, bir insana "insani tanimla" diye sormak ile, "kendini tanimla" diye sormak arasinda ne fark var?" Demiştiniz. Amacım sizi yermek değil hangisi sizin düşünceniz onu merak ediyorum ?

rastlantisal: orgusellikten veya bilinebilirlikten uzak olmak.

Determinist sistemlerin rastlantisal olamayacagini kim soyledi sana?

2 + 2 sorusunun cevabi, sen onu hesaplayip sonucunu uretene kadar rastlantisaldir. Fakat soru, tamamen deterministiktir. Bu hesabi yapip sonucunu ortaya cikardigin anda, bu artik degismez, bu onu deterministik yapar. Fakat sonucu bulana kadar sonuc bilinmezdir, yani rastlantisaldir.

Evrende iste boyle isler, buyuk bir hesap makinesi gibi, bir sonraski adimi hesaplar, ve hesapladiginda evren zuhur eder, fakat hesap edilip zuhur edene dek rastlantisaldir, cunku sen sonucunu bilmemektesindir ve gozlemlenebilir bir orguselligi oldugu halde devamli degildir, kirilgandir. Ve evreni evrenden daha hizli hesaplayamadigin icinde, asla hesaplayamayacaksindir ve asla bir sonraki adimi bilemeyeceksindir.

Ve butun bunlar, evrenin fraktal yapisindan kaynaklanmaktadir.





Benim yazdiklarimi oradan buradan cimbizlayip onume koymanin sebebini anlayabilmis degilim. Butun bunlari buraya sayfalarca yazdim, sen simdi geldin "yazmayacaktim ama yok yani..." diye baslayip pat ordan bir cumle, pat surdan baska bir cumle cekip onume koydun.

Insanin kendisine "kendini tanimla" diye sordugunda, kendisini, senin deyiminle, "ozne" olarak tanitmasinin bir anlami olmadigini soyluyorum. Bunun "insanin tanimi"yla bir ilgisi olmadigini soyluyorum, ki insanin kendisini "ozne" olarak tanimlamasi ile "insanin tanimi" arasinda ilgiyi kuran sensin dikkat edersen, daha ilk mesajinda. Senin kurdugun ilginin ilgisizliginden bahsediyorum yani.

Insana kendini tanimla dedigin zaman "Ben Bolunun Mengen ilcesinden, bilmem kim, boyum su, kilom bu..." diye basliyorsa, bu kisi soruyu anlamamis demektir, aynen senin anlamadigin gibi.

Insan kendisini tanimlamak icin, kendisine donup bakabilmeli. Bunu yapamayan insana, bu soru zaten sorulmaz, sorulsada, cevabi kaale alinmaz. Bunu yapabilmek, belli bir aydinlanma gerektirir, oda oyle herkese olan birsey degildir.
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
rastlantisal: orgusellikten veya bilinebilirlikten uzak olmak.

Determinist sistemlerin rastlantisal olamayacagini kim soyledi sana?

2 + 2 sorusunun cevabi, sen onu hesaplayip sonucunu uretene kadar rastlantisaldir. Fakat soru, tamamen deterministiktir. Bu hesabi yapip sonucunu ortaya cikardigin anda, bu artik degismez, bu onu deterministik yapar. Fakat sonucu bulana kadar sonuc bilinmezdir, yani rastlantisaldir.

Evrende iste boyle isler, buyuk bir hesap makinesi gibi, bir sonraski adimi hesaplar, ve hesapladiginda evren zuhur eder, fakat hesap edilip zuhur edene dek rastlantisaldir, cunku sen sonucunu bilmemektesindir ve gozlemlenebilir bir orguselligi oldugu halde devamli degildir, kirilgandir. Ve evreni evrenden daha hizli hesaplayamadigin icinde, asla hesaplayamayacaksindir ve asla bir sonraki adimi bilemeyeceksindir.

Ve butun bunlar, evrenin fraktal yapisindan kaynaklanmaktadir.





Benim yazdiklarimi oradan buradan cimbizlayip onume koymanin sebebini anlayabilmis degilim. Butun bunlari buraya sayfalarca yazdim, sen simdi geldin "yazmayacaktim ama yok yani..." diye baslayip pat ordan bir cumle, pat surdan baska bir cumle cekip onume koydun.

Insanin kendisine "kendini tanimla" diye sordugunda, kendisini, senin deyiminle, "ozne" olarak tanitmasinin bir anlami olmadigini soyluyorum. Bunun "insanin tanimi"yla bir ilgisi olmadigini soyluyorum, ki insanin kendisini "ozne" olarak tanimlamasi ile "insanin tanimi" arasinda ilgiyi kuran sensin dikkat edersen, daha ilk mesajinda. Senin kurdugun ilginin ilgisizliginden bahsediyorum yani.

Insana kendini tanimla dedigin zaman "Ben Bolunun Mengen ilcesinden, bilmem kim, boyum su, kilom bu..." diye basliyorsa, bu kisi soruyu anlamamis demektir, aynen senin anlamadigin gibi.

Insan kendisini tanimlamak icin, kendisine donup bakabilmeli. Bunu yapamayan insana, bu soru zaten sorulmaz, sorulsada, cevabi kaale alinmaz. Bunu yapabilmek, belli bir aydinlanma gerektirir, oda oyle herkese olan birsey degildir.

Maxwell'in Cini deneyine bakınız. Fizikteki iş olmadan bir oluş olabildiğini ifade eder. Teoride. Bir şeyin nedensellik doğrultusunda hareket ettiğini söylemek tüm olguların ve olayların iş doğrultusunda olduğunu söylemek demektir.
Rastlantısalcı yaklaşım determinizmin karşısında in- determinist bir yaklaşımdır. Rastlantı: olayların nedensiz, gelişigüzel bir şekilde meydana gelişine verilen addır.

2+2 mi rastlantısaldır... Rastlantıya bilinebilirlikten uzaktır yazmamışmısın ?
2+2 bilinebilirlikten uzaksa rastlantısaldır. Bilinebilirliği varsa hiçbir zaman rastlantısal olmamıştır zaten. Çözüldüğünde diyorsunuz, e çözülüyorsa nasıl bilinebilirlikten uzak olmuş oluyor. Burada bariz bir çelişki var.

Hem o rastlantı tanımınıza da katılmam, sözlük anlamı mı o mu bilmiyorum ama bence yanlış kavramlar kullanılmış. Evren hesap makinası gibiymiş. Bence siz Laplace döneminde kalmışsınız.

"Insanin kendisine "kendini tanimla" diye sordugunda, kendisini, senin deyiminle, "ozne" olarak tanitmasinin bir anlami olmadigini soyluyorum. Bunun "insanin tanimi"yla bir ilgisi olmadigini soyluyorum, ki insanin kendisini "ozne" olarak tanimlamasi ile "insanin tanimi" arasinda ilgiyi kuran sensin dikkat edersen, daha ilk mesajinda. Senin kurdugun ilginin ilgisizliginden bahsediyorum yani."

Kendi ne demek ? Özne ne demek ? Ben aynı bağlamda kullanıyorum bunları. "Kendim" zamirdir. Dönüşlü zamirdir. aynı
bağlamda kullanılabilir bunlar."İnsanın kendisini özne olarak tanıtması"diye bir cümle olabilir mi ? Kendi dediğinde zaten o aynı bağlamda kullanılabilir. "İnsanın kendisini tanımlamasının insanın tanımıyla ne ilgisi var?"
Ona gelelim.
Felsefe literatürüyle insan nedir ?
Felsefe özneldir. Kişi kendince-öznelce bir cevap verir. İnsanın tanımınıda kendince söylediğin bir kalıba oturtmuş olursun . Bence homo homini lopustur. Bu insanın bir özelliğini ifade eder. Başka biri tanımlar vesaire. Bana bunlar yanlış değil saçma gelir. Başkası da der insan ibadet etmesi gereken özgür bir kuldur. Bu da aynı şekilde.

Teşekkürler klasik ahlak felsefesinden nutuklarınız için. Biz aydınlığa erişemeyenlerdeniz, anlamayanlardanız, kendisine dönüp baktıkça dehşete kapılanlardanız, ışığımız yok, dolma gibi yaşıyoruz...
Ama öyle kaale alınmayacak biri filan değiliz. Aptal değiliz, cahil cesaretinde bulunmayız, kimseye öğüt verme yeterliliğine sahip değiliz belki fakat bununda bilincindeyiz.

" İnsanın kendisini tanımlamasıyla insanı tanımlaması arasında ne fark var " diye sordunuz. Şuan söylediğiniz başta söylediğinize hala uymuyor, Cımbızlama yapmıyorum. Zaten 4 yazı yazmışsınız benden alıntı, neyin cımbızını yapıcam. Bu zaten bir cümleydi onu aldım. Birde son yazdığınızın ilk cümlesini aldım.


 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Rastlanti: olaylarin nedensiz, gelisigüzel bir sekilde meydana gelisine verilen addir.

gelisiguzel = ranstlantisal

Bu durumda senin tanim suna cikiyor,

"Rastlantiysa rastlantisaldir"

"Rastlantiysa rastlantisaldir" gibi bir tartismaya girip sonuc arayacak degilim. Feynmanlar Wolframlar kenarda dursun, ben Laplace da kalmis olayim, varsin oyle olsun...

Raslantisalligin ne oldugunu tartismak istersen, o baska. Onu baska baslikta tartisiriz. Yada biz tartismadan, sen ne olduguna bakarsin, sonra devam ederiz.



Ben kimsenin ne gibi bir aydinlik seviyesinde oldugu ile ilgili bir yorumda bulunmadim. Burada ajitasyon var. Ben insanin kendisini tanimlamasi ile ilgili bir tespit yaptim. Bir insana gidip "kendini tanimla" diye sordugunuzda, "ben kadinim" derse, bunun bize bir faydasi yotur, o yuzden bu soru ve tartisma baglaminda bu cevap kale alinmaz. Bundan ogrenecek birseyimizde yoktur. Bize ogretecek birseyleri olan insanlara sorariz "kendini tanimla" diye, cunku bizde kendimizi merak etmekteyizdir. Sorunun amaci bu zaten. Yoksa kisinin hangi rengi sevdigini, hangi muzikten hoslandigini ogrenmek degil.

Kaldiki soru "felsefede insan nedir" veya "felsefi olarak insan nedir" degil ki, soru "felsefe literaturuyle insan nedir". Hangi literaturu kullanirsan kullan, sonucta insan tektir, birdir, ve tanimida oyle. Bunu felsefe literaturu ile yapmak hicbirseyi degistirmez, ayrica bu tanimi felsefi de yapmaz.

Ve alintiladigin bu iki cumle arasinda yazmadiysam 2 sayfa yazi yamisimdir, butun bunlari aciklayan. Ama her nedense, uzun yazi, okunmayan yazidir. O yuzden kisa kesiyorum...
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
gelisiguzel = ranstlantisal

Bu durumda senin tanim suna cikiyor,

"Rastlantiysa rastlantisaldir"

"Rastlantiysa rastlantisaldir" gibi bir tartismaya girip sonuc arayacak degilim. Feynmanlar Wolframlar kenarda dursun, ben Laplace da kalmis olayim, varsin oyle olsun...

Raslantisalligin ne oldugunu tartismak istersen, o baska. Onu baska baslikta tartisiriz. Yada biz tartismadan, sen ne olduguna bakarsin, sonra devam ederiz.



Ben kimsenin ne gibi bir aydinlik seviyesinde oldugu ile ilgili bir yorumda bulunmadim. Burada ajitasyon var. Ben insanin kendisini tanimlamasi ile ilgili bir tespit yaptim. Bir insana gidip "kendini tanimla" diye sordugunuzda, "ben kadinim" derse, bunun bize bir faydasi yotur, o yuzden bu soru ve tartisma baglaminda bu cevap kale alinmaz. Bundan ogrenecek birseyimizde yoktur. Bize ogretecek birseyleri olan insanlara sorariz "kendini tanimla" diye, cunku bizde kendimizi merak etmekteyizdir. Sorunun amaci bu zaten. Yoksa kisinin hangi rengi sevdigini, hangi muzikten hoslandigini ogrenmek degil.

Kaldiki soru "felsefede insan nedir" veya "felsefi olarak insan nedir" degil ki, soru "felsefe literaturuyle insan nedir". Hangi literaturu kullanirsan kullan, sonucta insan tektir, birdir, ve tanimida oyle. Bunu felsefe literaturu ile yapmak hicbirseyi degistirmez, ayrica bu tanimi felsefi de yapmaz.

Ve alintiladigin bu iki cumle arasinda yazmadiysam 2 sayfa yazi yamisimdir, butun bunlari aciklayan. Ama her nedense, uzun yazi, okunmayan yazidir. O yuzden kisa kesiyorum...

Ben ne yazdım oraya felsefe özneldir. Her kişi kendi perspektifinden bakar. Felsefe tarihi bildiğiniz halde mi bu cevabı veriyorsunuz ? Psikolojide insan nedir ? Sosyoloji de insan nedir ? sorusu değil bu Felsefe literatürüyle insan nedir ? Ajitasyon mu ? O da var be... O da olsun be...
Kendini tanımla diye sorduğunuzda ben kadınım derse bu tanım olmaz zaten. Kendini tanımla sorusuna ben kadınım demek kendini kadınla özdeşleştirmek demektir. Çünkü kavramın tanımıyla kavram özdeştir. Absürt olur.
Evet bunun cevabı kaale alınmaz. Alınamaz, eristik olur. Bu kendini tanımlamanın size ekmek ve su olarak faydasını mı bekliyorsunuz ? Bir kişinin kendisini tanımlayabilecek donanıma sahip olması (kadınların mesela) toplumsal açıdan yararlıdır. Tabiki benim kim olduğumu söylemem sizin işinize yaramayabilir. E normal niye yarasın ki ?
Yaa aslında tüm mesele şu
Sen kimsin ( veya insan nedir ? ) - Kim ve ne ikisi de soru zamiridir. Aynı kullanılabilir -
Bu soruya iki şekilde cevap verilir.
Benim kimlik olarak ne olduğum.
Benim kişilik olarak ne olduğum.
Tüm anlaşmazlık bu ben orada özne derken kimliği değil kişiliği kastettim. Ki kimlik olarak da felsefe literatürüyle cevap vermek bence pek saçmadır. Doğa bilimleri buna zaten cevap veriyor.

Tamam alıntıladım. Suçluyum, yanlışım, yapmamalıydım,

Gelişigüzel= rastlantısal değil.
Olayların gelişigüzel olması= rastlantısal.

felsefe= kendisini akla dayalı nedenlerle haklı çıkarma ve meşru kılma iddiasında bulunan etkinlik biçimi
Felsefe = akla dayalı nedenlerle
olmadığı gibi. :)
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ben ne yazdım oraya felsefe özneldir. Her kişi kendi perspektifinden bakar. Felsefe tarihi bildiğiniz halde mi bu cevabı veriyorsunuz ? Psikolojide insan nedir ? Sosyoloji de insan nedir ? sorusu değil bu Felsefe literatürüyle insan nedir ? Ajitasyon mu ? O da var be... O da olsun be...
Kendini tanımla diye sorduğunuzda ben kadınım derse bu tanım olmaz zaten. Kendini tanımla sorusuna ben kadınım demek kendini kadınla özdeşleştirmek demektir. Çünkü kavramın tanımıyla kavram özdeştir. Absürt olur.
Evet bunun cevabı kaale alınmaz. Alınamaz, eristik olur. Bu kendini tanımlamanın size ekmek ve su olarak faydasını mı bekliyorsunuz ? Bir kişinin kendisini tanımlayabilecek donanıma sahip olması (kadınların mesela) toplumsal açıdan yararlıdır. Tabiki benim kim olduğumu söylemem sizin işinize yaramayabilir. E normal niye yarasın ki ?
Yaa aslında tüm mesele şu
Sen kimsin ( veya insan nedir ? ) - Kim ve ne ikisi de soru zamiridir. Aynı kullanılabilir -
Bu soruya iki şekilde cevap verilir.
Benim kimlik olarak ne olduğum.
Benim kişilik olarak ne olduğum.
Tüm anlaşmazlık bu ben orada özne derken kimliği değil kişiliği kastettim. Ki kimlik olarak da felsefe literatürüyle cevap vermek bence pek saçmadır. Doğa bilimleri buna zaten cevap veriyor.

Tamam alıntıladım. Suçluyum, yanlışım, yapmamalıydım,

Gelişigüzel= rastlantısal değil.
Olayların gelişigüzel olması= rastlantısal.

felsefe= kendisini akla dayalı nedenlerle haklı çıkarma ve meşru kılma iddiasında bulunan etkinlik biçimi
Felsefe = akla dayalı nedenlerle
olmadığı gibi. :)

Psikolojide insan nedir ? Sosyoloji de insan nedir ? sorusu değil bu Felsefe literatürüyle insan nedir ?

Sosyoloji"de", psikoloji"de" diye gidiyorsun, en sonunu gargaraya getirip "felsefe literaturuyle" deyip geciyorsun.

Burada elmalari ve armutlari goremiyor musun? Sorunun felsefe"de" diye sorulmayisinin bir ehemniyeti yokmudur senin icin ki, boyle sosyoloji"de", psikoloji"de" diye siralayip ardina fesefeyi getiriyorsun.

Yani sonucta hicbirsey degismiyor, herkes anladigi veya isine geldigi yerden cekistiriyor. E bu durumda senin en basta koydugun tepkinin bir anlami kalmiyor, sonucta herkes kafasina gore takiliyorsa, kural nizam yoksa, neden tartisiyoruz ki, sen neden "bu ne len" diye tepki koydun ki?

Bak, kavramlari bile kendince tanimlayip, kendince cikarimlarda bulunuyorsun.

gelisiguzel = rastlantisal degil demek. Peki, gelisiguzel ne diye sorsam, onada isine gelen bir tanim bulursun.

Kavramlarida sen tanimliyorsun, tanimlanmis olanlari begenmiyor degistiriyorsun, bu tanimlar uzerinden cikarimlari yine sen yapiyorsun, "e biz niye burdayiz ki" diye sormak geliyor insanin icinden. Figuran olarak sanirim....
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Ben burayi hic gormemisim.

Senin "tanimlamak" eyleminden anladigin bu mu yani?

Ibretlik olmus gercekten.......

O da yanlışmış
Olayların ve olguların gelişigüzel olması = rastlantısal

Gelişigüzel bir durumu ifade eder çağrışımı yoktur referansı yoktur " = " olunca rastlantısal gelişigüzelliğe özdeş demek olur fakat rastlantsal gelişigüzelliğe özdeş değildir. Ne ibretlik mibretlik iyice çirkefliğe vurduk bırakalım bence, diğer alıntıya cevap vermiyorum aç sözlük bak, Kendin bak kafama göre konuşmuyorum ben.
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
O da yanlışmış
Olayların ve olguların gelişigüzel olması = rastlantısal

Gelişigüzel bir durumu ifade eder çağrışımı yoktur referansı yoktur " = " olunca rastlantısal gelişigüzelliğe özdeş demek olur fakat rastlantsal gelişigüzelliğe özdeş değildir. Ne ibretlik mibretlik iyice çirkefliğe vurduk bırakalım bence, diğer alıntıya cevap vermiyorum aç sözlük bak, Kendin bak kafama göre konuşmuyorum ben.

TDK sozluk

Rastgele = Gelisigüzel
Gelisigüzel = Rastgele




Yani yaptigin tanim: "Olaylar ve olgular rastlanti ise, rastlantisaldir"
Yani, bir olayin rastlantisal olup olmadigini saptamak icin, onun rastlanti olup olmadigina bakmamiz gerekiyor.
Senin "sozluk" mantigina gore, durum bu...


Simdi sana "tanim" ile "anlam" arasindaki farki mi anlatmam gerekiyor? Bir kavrami tanimlarken, bunu ozellikleri ile yapman gerektigini, sozluk anlaminin ise bundan cok farkli oldugunu anlatsam fayda eder mi? Vikipedianin cakma tanimlari ile burada pehlivanliga soyunduguna gore, etmeyecegini gormek zor degil.

Rastlantisalligin orgusellikten(desenden) veya tahmin edilebilirlikten uzak olmak oldugunu soylemek, kabaca bu sartlar saglandiginda herhangi bir olayin "rastlantisal" kategorisine alinabilecegini anlatmak ve yaptigin hatadan ibret alman gerektigini belirtmek, cirkeflik oluyor oyle mi?

Yazik, bilmediklerini ogrenmek yerine, egolarinda sorf yapmayi tercih ettin. Ama sana su kadarini soyleyeyim, burada problem hata yapmak degil, tekrar ve Tekrar ve TEKRAR hata yapmak.

Tamam dersin, gecersin gidersin, buyutmenin anlamida yok.
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Rastgele = Gelisigüzel
Gelisigüzel = Rastgele.


Felsefe Sözlüğü Ahmet Cevizci Say yayınları 3. Baskı Rastlantısalcılık: Evrende nedensellik bağının varlığına karşı çıkan, birbirini izleyen olaylar arasında nedensel bir bağlantının olmadığını öne süren görüş. Rastlantısalcılık, rastlantıyı evrende nesnel bir faktör olarak izlediğini öne süren görüş.
Wikipediadan almamın nedeni felsefe sözlüğüme uygun olduğundan. Çakma vikipediaymış... Çirkeflik değil mi bu şimdi ? Yok ego yapmışım bilmem ne...
Etimolojik kökeni İsmet Zeki Eyüboğlu Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü
Rastlantı Farsçadan geliyor kökeni rast: Anımsanmayan, beklenmeyenle karşılaşmak demekmiş.
Wikipedia doğru söylüyor yani.
Orhan Yorgancının " A dan Z ye izmler sözlüğü " diye ( ki buna pek güvenmem ) orada bile şimdi baktım. Ahmet Cevizcinin söylediğinin neredeyse aynısı.

Aynen öyle olay ve olgular bir nedenselliğe dayanmıyorsa rastlantı sonucunda meydana gelmiştir. Bu da rastlantısaldır.

Sen kendine anlat o farkı. Tamam yeter. Çakmaymış, kaynak gösteriyorum git bak çakmamıymış neymiş. Sonra benim kaynaklarıma çamur atarsın şimdi Yok Ahmet Cevizci kötü prof filan diye :) Bak hala ne diyor bilmediklerini öğrenmek filan. Egomla ne yapıyormuşum ?
Bu iş iyice pilav oldu.

Tdk ya filan güvenmiyorum. Ama açtım baktım

rastlantıa. Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf:
Güncel Türkçe Sözlük

gelişigüzel sf. (gelişi'güzel) 1. Herhangi bir, baştan savma, rastgele

gelişigüzelİng. casualDizgeli bir işlemin ürünü olmayan ya da bir kurala bağlı olmadığı için oluşumu ya da sonucu önceden kestirilemeyen.

BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü1981

Olay yada olgular diye tamamlasam olmuyor mu ?

 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
:) Thetoymana bazı göndermelerine çok güldüm Alpine:)

Bir Tanrının veya dinin kaderden bahsetmesi ne kadar paradoksal ise deterministik bir evrenden bahsetmekte o kadar paradoksaldır Alpine. değiştirebilen/dönüştürebilen canlılar mıyız,değil miyiz?? bu yetimiz var mı,yok mu? bu konularda kimsenin /hiçbir görüşün elinde paradokstan başka bişi yok sanırsam:)
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44


Felsefe Sözlüğü Ahmet Cevizci Say yayınları 3. Baskı Rastlantısalcılık: Evrende nedensellik bağının varlığına karşı çıkan, birbirini izleyen olaylar arasında nedensel bir bağlantının olmadığını öne süren görüş. Rastlantısalcılık, rastlantıyı evrende nesnel bir faktör olarak izlediğini öne süren görüş.
Wikipediadan almamın nedeni felsefe sözlüğüme uygun olduğundan. Çakma vikipediaymış... Çirkeflik değil mi bu şimdi ? Yok ego yapmışım bilmem ne...
Etimolojik kökeni İsmet Zeki Eyüboğlu Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü
Rastlantı Farsçadan geliyor kökeni rast: Anımsanmayan, beklenmeyenle karşılaşmak demekmiş.
Wikipedia doğru söylüyor yani.
Orhan Yorgancının " A dan Z ye izmler sözlüğü " diye ( ki buna pek güvenmem ) orada bile şimdi baktım. Ahmet Cevizcinin söylediğinin neredeyse aynısı.

Aynen öyle olay ve olgular bir nedenselliğe dayanmıyorsa rastlantı sonucunda meydana gelmiştir. Bu da rastlantısaldır.

Sen kendine anlat o farkı. Tamam yeter. Çakmaymış, kaynak gösteriyorum git bak çakmamıymış neymiş. Sonra benim kaynaklarıma çamur atarsın şimdi Yok Ahmet Cevizci kötü prof filan diye :) Bak hala ne diyor bilmediklerini öğrenmek filan. Egomla ne yapıyormuşum ?
Bu iş iyice pilav oldu.

Tdk ya filan güvenmiyorum. Ama açtım baktım

rastlantıa. Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf:
Güncel Türkçe Sözlük

gelişigüzel sf. (gelişi'güzel) 1. Herhangi bir, baştan savma, rastgele

gelişigüzelİng. casualDizgeli bir işlemin ürünü olmayan ya da bir kurala bağlı olmadığı için oluşumu ya da sonucu önceden kestirilemeyen.

BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü1981

Olay yada olgular diye tamamlasam olmuyor mu ?


Rastlantisallik tanimin:
"Olayların gelişigüzel olması= rastlantısal."

Gelisigüzel icin tanimin:
sf. (gelisi'güzel) 1. Herhangi bir, bastan savma, rastgele

Burada uzaya rokey gondermiyoruz ki, basit bir mantik denklemini cozemiyor musun?

sf. (gelisi'güzel) 1. Herhangi bir, bastan savma, rastgele

buradan rastgele yi aliyoruz

ve

"Olaylarin gelisigüzel olmasi= rastlantisal."

burada "gelisiguzel" yerine koyuyoruz

"Olaylarin rastgele olmasi= rastlantisal."

oluyor.

Bu senin daha iki mesaj once, bu konuyu tartisirken yaptigin bir tanim.

Simdi rastlantisalligin dogru tanimina acip baskmis, gelmis bana, hemde ben tanimini daha ilk mesajimda dogru duzgun yapmisken, satmaya calisiyorsun.

Arkadasim, kimse seni buraya zorla getirip bir konuyu tartismaya calismiyor. Kendi gonul rizanla gelip, kendi aklinla yaziyorsun. Buraya yazdiklarin cizdiklerin, hepsi senin eserin.

Simdi yukariya cik, madem ibret almaktan itina ediyorsun, eserinle gurur duy o zaman. Ben sana daha ne diyeyim ki...
 

Thetoyman

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
13 May 2014
Mesajlar
88
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Rastlantisallik tanimin:

Gelisigüzel icin tanimin:

Burada uzaya rokey gondermiyoruz ki, basit bir mantik denklemini cozemiyor musun?



buradan rastgele yi aliyoruz

ve



burada "gelisiguzel" yerine koyuyoruz

"Olaylarin rastgele olmasi= rastlantisal."

oluyor.

Bu senin daha iki mesaj once, bu konuyu tartisirken yaptigin bir tanim.

Simdi rastlantisalligin dogru tanimina acip baskmis, gelmis bana, hemde ben tanimini daha ilk mesajimda dogru duzgun yapmisken, satmaya calisiyorsun.

Arkadasim, kimse seni buraya zorla getirip bir konuyu tartismaya calismiyor. Kendi gonul rizanla gelip, kendi aklinla yaziyorsun. Buraya yazdiklarin cizdiklerin, hepsi senin eserin.

Simdi yukariya cik, madem ibret almaktan itina ediyorsun, eserinle gurur duy o zaman. Ben sana daha ne diyeyim ki...

Çelişkim filan yok ne ibreti bilmem nesi. Senin çelşkin rastlantı da determinizm varmış git bak varmıymış. Tamam kardeşim bitirelim artık iyice saçma sapan oldu

Tamam da rastgele=gelişigüzel olamaz mı dedim rastlantısal= gelişigüzel olamaz dedim.
Ne fark var. Rastgelenin türkçe karşılığı zaten gelişigüzel rastlantıl=Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren

gelişigüzel=
Herhangi bir, özensiz, itinasız, baştan savma, rastgele, lalettayin Üstünkörü

Yakın fakat eşit değil. Çıkarımın doğru öncüller yanlış
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
:) Thetoymana bazı göndermelerine çok güldüm Alpine:)

Bir Tanrının veya dinin kaderden bahsetmesi ne kadar paradoksal ise deterministik bir evrenden bahsetmekte o kadar paradoksaldır Alpine. değiştirebilen/dönüştürebilen canlılar mıyız,değil miyiz?? bu yetimiz var mı,yok mu? bu konularda kimsenin /hiçbir görüşün elinde paradokstan başka bişi yok sanırsam:)

"degistirebilen/dönüstürebilen canlilar miyiz,degil miyiz??"

Kaotik canlilariz desem?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
"degistirebilen/dönüstürebilen canlilar miyiz,degil miyiz??"

Kaotik canlilariz desem?

Kaotikten ne anlamalıyım bilemedim. -kendimizden- olan sebeplerle kaos yaratabilme irademiz/kudretimiz var mı yani sizce? yoksa sadece kaotik ortam içinde -sunulan- seçeneklerden birini mi seçebilme irademiz/gücümüz var? irade ve isteğimizle ; sunulan olasılıklar dışında yeni ve bizden kaynaklı bir olasılık yaratabilme gücümüz var mı?

**

hissiyat diye bir yeti var bizde..bunu neye yoracağımı çoğu zaman bilemiyorum..arkadaş çevreme göre bende biraz daha fazla ..bazen canımı da sıkmıyor değil..gassayın beşiktaşı yeneceğini 3 gün önceden hissettim mesela..iddiada basın dedim oynayacaklara:) maçıda beraber izliyoruz.. beşiktaş saldırdıkça saldırıyor 1-0 dan sonra..ben rahatım biliyorum ki olmucak olsa bile bjk eninde sonunda yenilecek..ya bu nasıl olabilir ya. adamlar boşa mı uğraşıyor sahada şimdi??? tam bir paradoks. benim aşk işinde de böyle olmuştu.Dinlemedim kendimi savaştım ama sonuç nafile:) aslında bu hisler sizin deterministik evren inancınıza uyumlu olarakta düşünülebilir..sonuçta beyin dedigimiz gizemli yapı evrenin bahsettiğiniz hesabını (varsa tabi:)) bilinç seviyesinde çözemese de (epistemolojik sınırları yüzünden ) sezgisel olarak duyumsayabilir...kimbilir:)
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Kaotikten ne anlamalıyım bilemedim. -kendimizden- olan sebeplerle kaos yaratabilme irademiz/kudretimiz var mı yani sizce? yoksa sadece kaotik ortam içinde -sunulan- seçeneklerden birini mi seçebilme irademiz/gücümüz var? irade ve isteğimizle ; sunulan olasılıklar dışında yeni ve bizden kaynaklı bir olasılık yaratabilme gücümüz var mı?

**

hissiyat diye bir yeti var bizde..bunu neye yoracağımı çoğu zaman bilemiyorum..arkadaş çevreme göre bende biraz daha fazla ..bazen canımı da sıkmıyor değil..gassayın beşiktaşı yeneceğini 3 gün önceden hissettim mesela..iddiada basın dedim oynayacaklara:) maçıda beraber izliyoruz.. beşiktaş saldırdıkça saldırıyor 1-0 dan sonra..ben rahatım biliyorum ki olmucak olsa bile bjk eninde sonunda yenilecek..ya bu nasıl olabilir ya. adamlar boşa mı uğraşıyor sahada şimdi??? tam bir paradoks. benim aşk işinde de böyle olmuştu.Dinlemedim kendimi savaştım ama sonuç nafile:) aslında bu hisler sizin deterministik evren inancınıza uyumlu olarakta düşünülebilir..sonuçta beyin dedigimiz gizemli yapı evrenin bahsettiğiniz hesabını (varsa tabi:)) bilinç seviyesinde çözemese de (epistemolojik sınırları yüzünden ) sezgisel olarak duyumsayabilir...kimbilir:)

Nasil hissettin? Hissetmek ne demek?

Hic hayatinda mac izlemeden, birden durduk yere cimbomun kartala 2 cekip yollayacagi icine mi dogdu yani? Yoksa mac izleyen birisi olarak bunun yuksek ihtimal oldugu sonucuna mi vardin?

Ne menem birseydir bu "hissetmek", biraz acabilir misin?
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Nasil hissettin? Hissetmek ne demek?

Hic hayatinda mac izlemeden, birden durduk yere cimbomun kartala 2 cekip yollayacagi icine mi dogdu yani? Yoksa mac izleyen birisi olarak bunun yuksek ihtimal oldugu sonucuna mi vardin?

Ne menem birseydir bu "hissetmek", biraz acabilir misin?

Yok futbolla çok ilgiliyim .türk ve avrupa futbolu özellikle. iyi fenerliyim ve rakiplerimizi de çok yakından takip ediyorum. şampiyon fenevv:)

Bu zaman kadar ilgilenmediğim birşeyi hissettiğim olmadı. durduk yerde şu tarihte hindistanda tsunami olacak amerikada kasırga kopacak falan diye hissetmedim hiç:)

nasıl hissediyorum,hissetmek ne demek bunu nasıl açabilirim ki. size de oluyordur arasıra.herkese olur. işte öyle birşeyy:) demek istiyorum çünkü ifadesi/dışa aktarımı gerçekten de çok zor.

aniden / birdenbire bilmek işte. bazıları o kadar güçlü oluyor ki, mantiki açıdan bu saçmalık deyip kolayca saçmalığa indirgeyebildiğim halde bu his kaybolmuyor. tuhaf birşey. kendini birşeye inandırmaktan çok farklı. ya da buna inanıyorum şuna inanıyorum denilen inançtan çok farklı. bu his sanki sizden bağımsız olarak orada ve sürekli varlığını hissettiriyor. yanlışlamaya çalışmak,itibar etmemek elbet mümkün ama kendisi gidene kadar onu oradan kovmak imkansız:)
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
Canım sıkılıyor biraz olay çıkarayım diyorum.
Konu başlığını nette detaylı incelerken tam da benim ifademin geçtiği bir paragrafa rastladım.Prof dr Melih ZILLIOĞLU insanı tanımlama güçlüğü diye bir bölüm var.Anadolu üni kitapları arasında .
alıntılayamadım ama ilgilenenler bulabilir.İnsan insanı tanımlarken kendinden yola çıkarsa bulur.
Aksiyon iyidir.
 

ls2

Kahin
Onursal Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
2,737
Tepkime puanı
180
Puanları
63
Çok edilgen bir canlı. duygular,içgüdüler,ego,nefs ,toplum,fikirler,değerler,vicdan,ahlak ,koşullar v.b 'nin etkileri ile oradan oraya savrulan acınası bir yaratık. etken ve güçlü olmak için tüm benliği ile kendini varlamaya çalışsa da ufak bir dokunuşla dağılabilen zayıf bir tür. kendi gizemini bile çözemeyen ancak çoğu zaman çözdüğünü iddia eden bir sahtekar. kendiyle yüzleşirken bile kendine yalan söyleyen bir yalancı. kendi karanlığında kaybolan bir kayıp.bir kendini kandırma ustası..kendinin sahte suretini kendi diye yutturan maskeli bir gölge.

biraz acımasız oldu farkındayım,ağırlıkla negatif taraftan baktım,ama ne bileyim bana böyle geliyor :)

İnsanın sadece ikiyüzlü olması (ki bu davranışı psikolojik ve sosyal olarak geçerli nedenlere dayansa da) cehenneme gitmesine yeter..

ben bu yorumu yapmıştım..çünkü insan sadece psikolojisi ile tanınabilir/anlaşılabilir düşüncesindeyim. gerisi hikaye bana göre:)

insan ne türünün sıradan bir üyesi ne de bütünün bir parçasıdır...

İnsan varlığını bilimsel yöntemlerle açıklanma çabası, insanın sıradan bir varlık gibi değerlendirilmesine neden olur. oysa asıl gerçeklik insanın öznelliğidir.. kaygı, korku, umutsuzluk gibi duygu biçimleri bilimsel verilerin ışığında açıklanamaz..

insan varlığını nesneleştirmeye çalışan girişimler insan soyunun ahlaksızlaştırılmasıdır..

varoluşçuluk kabaca böyle der.. teologlara, akademisyenlere ve felsefecilerede hadi canım ordan tanımınıda al git kumda oyna der:p
 

alpine

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
11 Nis 2009
Mesajlar
480
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Yok futbolla çok ilgiliyim .türk ve avrupa futbolu özellikle. iyi fenerliyim ve rakiplerimizi de çok yakından takip ediyorum. şampiyon fenevv:)

Bu zaman kadar ilgilenmediğim birşeyi hissettiğim olmadı. durduk yerde şu tarihte hindistanda tsunami olacak amerikada kasırga kopacak falan diye hissetmedim hiç:)

nasıl hissediyorum,hissetmek ne demek bunu nasıl açabilirim ki. size de oluyordur arasıra.herkese olur. işte öyle birşeyy:) demek istiyorum çünkü ifadesi/dışa aktarımı gerçekten de çok zor.

aniden / birdenbire bilmek işte. bazıları o kadar güçlü oluyor ki, mantiki açıdan bu saçmalık deyip kolayca saçmalığa indirgeyebildiğim halde bu his kaybolmuyor. tuhaf birşey. kendini birşeye inandırmaktan çok farklı. ya da buna inanıyorum şuna inanıyorum denilen inançtan çok farklı. bu his sanki sizden bağımsız olarak orada ve sürekli varlığını hissettiriyor. yanlışlamaya çalışmak,itibar etmemek elbet mümkün ama kendisi gidene kadar onu oradan kovmak imkansız:)

Hissetmek nedir...

Mesela, size ekranda bir cisim gostersek, bu cismin ne oldugunu sorsak, bize bir cevap verebilirsiniz degil mi? Bu cismi ekranda gordugunuzde beyniniz bir islem gerceklestirir ve sonucta bir "his" tir, duygudur, dusuncedir icinizde olusan, bu cismi tanidiginiza, bildiginize dair. Ve sordugumuzda, bu hissinizi dile getirir, bizede aktarirsiniz. Ve butun bunlar olurken, kendinizin farkindasinizdir. Sorsak "neden 'cekic' dedin", cevabi basit, "cunku ekranda cekic resmi vardi". Cevabi basit oldugunda uzerinde durmaz, gecer gidersiniz. Sizde bir iz birakmaz.

Bu ayni deneyi beyninin iki lobu sara hastaligi yuzunden ayrilmis insanlarda yapiyorlar. Yani sag beyin sol beyinden, sol beyinde sag beyinden habersiz, arada iletisimleri yok, birbirinden ayri calisan iki bolum.

Beynin konusan, yani dis dunya ile iletisime gecen kismi solda. Bir insanin sol gozune, yani sag beynine bir cismin fotografini gosteriyorlar. Sonra bu kisiye gordugu cismin ne oldugunu soruyorlar. Cevap veremiyor, bilmiyor, cunku soruyu algilayan ve cevap vermesi istenen "insan", bu cismi gormemis.

Pekiiii diyorsunuz, sol elinle su cuvala uzanip su bilmedigin, gormedigin cismi bize bir sec hele...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst