Evrimsel ve Döngüsel Tarih

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde tarihfelsefesi tarafından oluşturulan Evrimsel ve Döngüsel Tarih başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,558 kez görüntülenmiş, 23 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Evrimsel ve Döngüsel Tarih
Konbuyu başlatan tarihfelsefesi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan temiz su

tarihfelsefesi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
DOĞA BİLİMLERİNİN PERSPEKTİFİNDEN EVRİMSEL VE DÖNGÜSEL TARİH
Bu yeni tarihin kısa özeti aşağıdaki formülde verilmiştir.

Darwin’in evrimi + Nietzsche’nin döngüselliği + Tarih bilimi = YENİ BİR SOSYAL BİLİMLER KURAMI

Uzun özetine gelince;

Bilimsel tarih ya da evrimsel ve döngüsel tarih nedir?
Kendisini yaklaşık 2350 yılda bir tekrar eden, basitten karmaşığa sürekli gelişip evrimleşen, belirli bir yörünge ile hareketli etkileşim alanlarına sahip toplumsal bir sistemdir. Bu 2350 yıllık döngüde göç, kolonileşme, aydınlanma, akın gibi büyük olgular, belirgin bir şekilde bir önceki ya da bir sonraki döngüde tekrarlanmıştır. Bu olguların sırası hiç değişmemektedir. Tarihin döngüselliği üzerine yoğunlaşan bu tanıma ek olarak ardışık döngülerdeki olguların kıyaslanmasıyla da evrim, daha belirgin bir şekilde görülecektir.
Bu tanıma ek olarak birkaç kavram üzerinde de durulması gerekmektedir.

Döngü: Yaklaşık 2350 yıllık bir süreçtir. Bu bazen 2330 bazen de 2360 yıl olabilmektedir. Bu döngü sayesinde sosyal bilimlerde pek bulunmayan öngörü, sosyal bilimlerin bir parçası haline gelebilir.

Evrim: İki ardışık döngünün kıyaslanması sonucu ortaya çıkan tablodur. Devlet teşkilatlarının evrimi, yazı, toprakların genişlemesi, savaşların evrimleşmesi bu kavramla ilgilidir.

Etkileşim alanları: Belirli bir evrimsel hıza ve döngüye sahip siyasi yapıların etkileştiği coğrafyadır. Dünya tarihinde gün geçtikçe büyüyen bir yapıya sahip olup bir enerji alanı ya da bir karadelik olarak düşünülebilir. (Haritalarla daha iyi anlaşılacak). Bu alanlar, bilinen tarihte Sümerler Mezopotamya’sından başlamıştır. Güney Mezopotamya’dan başlayan bu alan gerek istilalar, gerek kolonileşmeler sayesinde günümüzde bildiğimiz dünyaya kadar genişlemiştir. Yani özetle etkileşim alanı Akkadlarla bütün Mezopotamya’ya, Hiksoslarla Mısır’a, Fenikelilerle Akdeniz’e, Roma ile Avrupa’ya, coğrafi keşifler ve sömürgecilik hareketleriyle de şu an bilinen dünyaya yayılmıştır.

Asal alanlar: Etkileşim alanlarına dahil olmayan bölgelerdir.
Yörünge: Etkileşim alanlarının yaptıkları düzenli hareketlerdir.

DÜNYA TARİHİNDEN ÖRNEKLER
Aşağıdaki haritalarda tarihin döngüselliği üzerinde durulacaktır. Tarihin evrimleşerek kendisini 2350 yılda bir tekrar etmesi ve etkileşim alanlarının gün geçtikçe büyümesi:























Günümüze kadar devam eden döngü…
Arkaik Dönem (MÖ 2650 – MÖ 2400, MÖ 300 – MÖ 50)
İmparatorluk (MÖ 2400 – MÖ 2200, MÖ 50 – MS 150)
Karmaşa (MÖ 2200 – MÖ 2050, MS 150 – MS 300)
Toparlanma Dönemi (MÖ 2060 – MÖ 1960, MS 284 – MS 395)
Parçalanma (MÖ 1960 – MÖ 1850, MS 395 – MS 500)
Miras Devlet (MÖ 1850 – MÖ 1720, MS 500 – MS 630)
Değişen Güç Dengesi (MÖ 1700 – MÖ 1450, MS 650 – MS 900)
Feodal İmparatorluk Dönemi (MÖ 1450 – MÖ 1250, MS 900 – MS 1100)
Deniz Adamları (MÖ 1250 – MÖ 1100, MS 1100 – MS 1250)
İkinci İstila (MÖ 1100 – MÖ 1000, MS 1250 – MS 1350)
Doğu İmparatorluğu (MÖ 1000 – MÖ 850, MS 1350 – MS 1500)
Kolonileşme (MÖ 850 – MÖ 700, MS 1500 – MS 1650)
Aydınlanma ve Sınırlı Savaşlar (MÖ 700 – MÖ 600, MS 1650 – MS 1750)
İhtilaller (MÖ 600 – MÖ 500, MS 1750 – MS 1850)
Liderlik Savaşı (MÖ 500 – MÖ 350, MS 1850 – MS 2000)


tch8x.jpg
[/URL] [/IMG]

Peki bu evrimsel ve döngüsel tarihin sosyoloji, fizik (sosyofizik), kimya (sosyokimya), biyoloji (sosyobiyoloji), olasılık gibi bilimlerle nasıl bir ilişkisi olabilir…


Kaynak ve ayrıntılı bilgi: Doğa Bilimlerinin Perspektifinden Evrimsel ve Döngüsel Tarih, Onur Köse.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
tanımlardan sonra haritaları ve alt başlıkları inceledim. fakat bu kadar uzun ve çok yönlü bakı için verdiğiniz metin tarih konusunda uzmanlığı olmayan çoğumuz için yetersiz oluyor bence.detay için bir alt başlığı evrimsel ve döngüsel tarih açısından irdelerseniz daha kolay bir yere varılır yada araştırma yapılır diye düşünüyorum.
Hoşgeldiniz bu vesileyle,umduklarınızı bulmanızı dilerim.
 

karamel

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
21 Tem 2013
Mesajlar
307
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şimdi şöyle bir göz ucuyla bakayım inceleyim dedim, sonra vaz geçtim.sayın hocam sakal beni yine çalışmadığım yerden sınav yapar diye:)
 

tarihfelsefesi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tarihçiler felsefeden, felsefeciler de tarihten anlamıyor :)

şimdi olayın özeti şu:
tarih bir bilim midir? bilim ise, sosyal bilimlerin kapsamında olmayı hak ediyor mu?
sosyal bilimler ile doğa bilimleri arasındaki fark göz önüne alındığında tarih bilimi hangisine daha yakın olmalı?

şimdi benim savunduğum görüş, tarih bilimi doğa bilimlerinin bir parçası olduğu yönündedir.
Neden?

bir bilimin doğa bilimi olmasını sağlayan şey öngörü ve yasa değil midir? eğer adı geçen bilimde bu iki özellik yoksa [olsa bile bir fizik-kimya gibi katı yasaları bulunmadığında ve insana özgülük de hesaba katıldığında] bilimin kategorisi sosyal bilimlere daha yakındır.

Tarihe baktığımızda zaten ortada bir çizgiselliğin (evrimsellik) var olduğu belirli birşeydir. Ancak keşif, bunun yanında bir de 2350 yıllık döngülerin bulunduğunda saklıdır. yani herhangi bir yıl belirliyorsunuz. o tarihin yaklaşık olarak 2350 yıl öncesi ile 2350 yıl sonrasını yukarıdaki tanımlar kapsamında inceliyorsunuz. (Tabi tarih dediğimiz şeyin olgusal yönünü ele alarak)

Döngü öngörüyü getirir, öngörü de yasayı..
Sonuç olarak tarih bilimi, darwin'in evrimi ve nietzsche'nin döngüselliği birleştirilince bir doğa bilimi kapsamındadır. Buna sosyal teori de derseniz olur, tartışmanın daha verimli olması için tarihsel olguları, etkileşim alanlarını ve 2350 döngüsünü derinlemesine düşünmeniz gerekmektedir. Fazla bilgi göz çıkarmaz..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
varsayalım bu döngü doğru olsun,bu varsayımla önümüzdeki yüzyıl içinde ne gibi sosyal bilimsel tarihsel gelişmeler yaşanacak..bunun üzerinde çalıştınız mı?

bilim adamları önümüzdeki 50 yıl içinde petrol kaynaklarının tükeneceğini su savaşları yaşanacağını söylüyor,İsrail ABD yi terk etti Çin'e yerleşiyor..olaya dünyadaki enerji ve doğal kaynaklara ulaşma açısından bakıldığında bu döngüsellik doğru gibi görünse de bunu 2350 + - 20 yıl sapmayla doğru olduğunu söyleyemeyiz..Mezopotomya medeniyetler beşiği ve bundan on bin yıl önce ne doğa bilinci nede petrol vardı,ama her ne sebepse bunca gelişmelere rağmen orta doğunun,tarih içinde kaynayan tek kazan olduğu gerçeğini değiştirmiyor,acaba neden.?
 

tarihfelsefesi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
2013-2330=BC317
2013-2360=BC347
Şimdi, bu tarihlerde neler yaşanmıştı, ve benim modelimin varsaydığı etkileşim alanlarına göre kıyaslama nasıldı..

Coğrafi olarak o dönemin Yunanistan'ı, bugünün Avrupa'sı; o dönemin Batı Akdeniz'i bugünün Pasifiği, o dönemin önasyası, bugünün ortadoğusu; o dönemin Anadolu'su bugünün Doğu Avrupa'sı olduğu söylenebilir.
Bu tabloda genel olarak tarihi olayları yazalım;
MÖ 414'te başlayan ve o günün koşullarında topyekun savaş denilebilecek Peloponnez savaşları yaşanmıştı. Bu savaşlarda yenilen taraf sadece savaşı başlatan Atina olmamış, Sparta ve Theb gibi devletler de büyük zarara uğramıştı. En çok kar Pers İmparatorluğu'ndadır diyebiliriz. Bu savaşlardan sonra Yunanistan içinde bir dizi yıkıcı savaş daha yaşanmış ve Yunan şehir devletleri eski görkemlerini kaybetmiş. Yunanistan, Makedonya hegemonyası altına girmişti. MÖ 338'de bir Helen Birliği kurulsa da bu sadece sosyokültürel bir birlik olup asıl askeri bütünlüğü kapsayan birlik Filip sayesinde kurulacaktı.
MS 1914'te başlayan ve o günümüzün koşullarında topyekun savaş denilebilecek 1.Dünya savaşı yaşanmıştı. Bu savaşlarda yenilen taraf sadece savaşı başlatan Almanya olmamış, Fransa ve Britanya gibi devletler de büyük zarara uğramıştı. En çok kar Sovyetler Birliğindedir diyebiliriz. Bu savaşlardan sonra Avrupa içinde bir dizi yıkıcı savaş daha yaşanmış ve Avrupa devletleri eski görkemlerini kaybetmiş. Avrupa, NATO hegemonyası altına girmişti. 1992(?net tarih verilemez, daha eski de olabilir)'de bir Avrupa Birliği kurulsa da bu sadece sosyokültürel bir birlik olup asıl askeri bütünlüğü kapsayan birlik NATO sayesinde kurulmuştu.

Bu dönemin Pers İmparatorluğu, sürekli olarak Yunanistan'In iç işlerine karışıp orayı kendi nüfuzuna almak istiyordu. Gerek Peloponnez savaşlarında gerek daha sonraki savaşlarda kendi çıkarına göre Atina'yı ya da Sparta'yı destekleyebiliyordu. Yunanlılar, her ne kadar kendi aralarında savaşsa da asıl düşmanları Persler olmuştur. Makedonya da bu düşmanlık sayesinde kolayca Yunanlıları kendi hegemonyasına katabilmişti.
Bu dönemin Sovyetler Birliği, sürekli olarak Avrupa'nın iç işlerine karışıp orayı kendi nüfuzuna almak istiyordu. Gerek Dünya savaşlarında gerek daha sonraki savaşlarda kendi çıkarına göre Almanya'yı ya da Müttefikleri destekleyebiliyordu. Avrupalılar, her ne kadar kendi aralarında savaşsa da asıl düşmanları Sovyetler olmuştur. NATO da bu düşmanlık sayesinde kolayca Avrupalıları kendi hegemonyasına katabilmişti.

Yunanistan'da Peloponnez savaşları yaşanırken Batı Akdeniz'de de birtakım savaşlar yaşanıyordu. Bu dönemde etkin güç olarak önceleri Fenike kolonisi olan ancak daha sonra bağımsızlığını kazanıp bir süper güç konumunda olan Kartaca İmparatorluğu, Güney İtalya'da Syrakuze ve bağlı Latin beylikler, zayıflayan Etrüsklerin yerine geçmiş ve kısa sürede epey genişleyen Keltler, küçücük bir bölgede sıkışan ancak geleceğin süpergücü olacak olan Roma Cumhuriyeti..
Avrupa'da Dünya savaşları yaşanırken Pasifikte de birtakım savaşlar yaşanıyordu. Bu dönemde etkin güç olarak önceleri İspanyol kolonisi olan ancak daha sonra bağımsızlığını kazanıp bir süper güç konumunda olan Amerika, Asya'da Japonya ve (kaybetmeden önce) pasific adaları, zayıflayan Milliyetçi Çin'in yerine geçmiş ve kısa sürede epey genişleyen Komünist Çin, küçücük bir bölgede sıkışan Güney Kore..

Bu tarihlerden sonra olanlar: Makedonya, yavaş yavaş Pers İmparatorluğu'nun yönetimini ele geçirecek, bunu direk Perslere saldırarak yapmayıp güney yolunu takip edecek. ( Soğuk Savaş, Sovyetlerin dağılması, Doğu Avrupa'nın bir kısmının NATO'ya katılması, Arap - İsrail savaşları, Arap baharı vs. sürecin bir kısmıdır.)
Roma, önce güneyindeki Samnitlerle mücadele edecek uzun süre sonra kazanıp İtalya'yı kontrol altına alacaktır. Sonra Kartaca, Makedonya ve bütün Akdeniz Roma'nın eline geçecektir. ( belki biz göremeyiz, artık gerisini siz tahmin edin)
Helenistik dönem başlayacak ve kozmopolit şehirler inşa edilecektir.
o dönemin Mısır'ı ve Doğu Akdenizi, şimdinin Ortadoğusu her zamanki gibi tarla vazifesini üstlenecektir. BC300 Mısır=Tahıl, Günümüz ve sonrası Ortadoğu= x ( ister petrol olsun, ister su olsun ister etsiz çiğköfte olsun, ortadoğu görevini layıkıyla yerine getirecektir :) )
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
dünya tarihi hakkında kapsamlı bir birikim ve mevzuyu birbirine bağlayacak birsürü otoriteyi bilmek gerekiyor anlaşılan.dünya tarihine talipliğim yeni başladı beni aştı konu, ama araştırmam devam edecek bakalım ne öğrenirim.
ısrarla büyükçe bir taşın üstüne çıkıp ,bilmiş bir şekilde elimi sağa sola sallayıp ,anlaşılmayan cümlelerle felsefemi yapmaktan yanayım,arpa boyu yol da almaktayım ama.:)
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
tarih bir bilim değildir; paleontoloji, arkeoloji, antropoloji birer bilim dalları olsalar da onlar geçmişi okumazlar; tarih bir okumadır ve günümüzden geriye doğru okunur; böyle olunca, tarihi sosyal bir bilim olarak tanımlamak sosyal-darwinizme yol açar ki, bu, oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır. insanlaşma sürecinde diğer türlerden farklılaşmış olan toplumsal-bireyi belirgin kılan olgu tercih yapabilmesindedir, bu tercihler olasılık geleceği belirler, bu nedenle geçmişten hareketle tarihsel yasalar bulunup geleceğe uyarlama yapılamaz. tarihi en iyi okunaynlar da felsefeciler olmuştur; doğrusu felsefesi olmayan okuma okuma değildir
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
diğer paylaşım alanlarında cevaplanamamış bu yoruma tabi metnin, açılımı çok yönlü olunca felseye ile uğraşanların ekoller üzerinden gidişide yorumlu olacak ve sanırım sizin talebiniz bu yönde değil.varsa net bir durum daha açık ifade ederseniz konu başlığında beklemek yerine bizde takip ederiz.
 

tarihfelsefesi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
tarihi olaylar özet niteliğinde tablo şeklinde eklendi.
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
anlaşılan kitabınızı okumazsam konuyu bir yere vardıramayacağım,Onur Bey ,doğru mudur?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Tarih tekerrürden ibarettir." sözü dikkate alınırsa çok da şaşırmamak gerekiyor bence...
 

meyelan

Filozof
Yeni Üye
Katılım
25 Ağu 2013
Mesajlar
785
Tepkime puanı
26
Puanları
28
çözüceğim bu konuyu diye bakarken rastladım,bana pek te kronolojik tarih takibiyle aşılacak bir durum gibi gelmiyor,birikimimdeki sıkıntıdandır muhtemelen ama kitabı okursam bir yere varırım inşallah
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"akan bir suda iki kez yıkanılmaz" diyor Herakleitos, öyle ise, tarih akan bir insanlık ırmağı olup asla tekerrür etmez.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
çözüceğim bu konuyu diye bakarken rastladım,bana pek te kronolojik tarih takibiyle aşılacak bir durum gibi gelmiyor,birikimimdeki sıkıntıdandır muhtemelen ama kitabı okursam bir yere varırım inşallah

Evet detaylı incelemek gerekiyor ben de sakin bi zamanda incelemeye çalışacağım şu an çok fazla yorum yapamıyorum.
 

tarihfelsefesi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
5 Eki 2013
Mesajlar
7
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"dünya tarihi hakkında kapsamlı bir birikim ve mevzuyu birbirine bağlayacak birsürü otoriteyi bilmek gerekiyor " önerebileceğim ve kolay ulaşılabilen bir e-kitap var, dünya tarihini cilt cilt ele almış. "Bizimkiler,Anadolu Merkezli Dünya Tarihi.." kitabın bir sitesi bile vardı, oradan indirebiliyorsunuz,

"tarihi sosyal bir bilim olarak tanımlamak sosyal-darwinizme yol açar ki, bu, oldukça tehlikeli bir yaklaşımdır"aslında sosyal darwinizm, evrim teorisi hakkındaki önyargıları bir kenara bırakmak gerekiyor, bilimin kendisi her zaman tehlikelidir, özellikle yanlış kişilerin elinde. felsefe de tehlikelidir, tarih de.. ancak bilim de bir evredir ve her alan gibi tarih de bir sonraki aşamaya ulaşmak için pozitivist evreye/sonrasında evreyi geçmek zorundadır.

"anlaşılan kitabınızı okumazsam konuyu bir yere vardıramayacağım,Onur Bey ,doğru mu" kitabımı okursanız 140 sayfada anlayabilme ihtimaliniz var, tarihin kendisini okursanız ve temel olarak bu prensiplerle düşünürseniz anlamama ihtimaliniz kalmaz.

"akan bir suda iki kez yıkanılmaz" diyor Herakleitos, öyle ise, tarih akan bir insanlık ırmağı olup asla tekerrür etmez."tarih felsefesinin en büyük sorularından birisi de tarih çizgisel midir, döngüsel midir olmuştur. Çizgisel bir tarihi düz bir çizgi olarak hayal edin. Döngüsel olanı da bir daire. O halde evrimsel ve döngüsel tarihin şekli nasıl olurdu? düz bir çizgi mi yoksa dairemi? cevap ikisi de değil, tarihsel olguların gelişimi bir spirali andırır, hem çizgi hem daire. Bu yüzden tarih tekerrür eder cümlesinin iki yönünü de düşünmek gerek. hayır tekerrür etmez çünkü tarihsel olaylar evrimsel yönde işler ve sürekli gelişir, evet tarih tekerrür eder çünkü tarihsel olgular belirli kurallarla beraber aynı şeyleri aynı sırayla tekrar eder. Biraz karışık oldu :D neyse
Yaşadığın ve yaşamakta olduğun bu hayatı, yeniden ve sayısız kere daha yaşamak zorunda kalacaksın; içinde yeni hiçbir şey olmayacak: Yaşamındaki her acı, her sevinç, her bir düşünce ve her bir soluk, tarif edilemeyecek kadar küçük ya da büyük her şey, arka arkaya ve aynı sırayla, sana dönecek - ağaçların arasından süzülen şu alacakaranlık ve şu örümcek bile, şu an ve ben kendim bile. Varoluşun sonsuz kum saati, içinde toz lekesi olan sen ile, yeniden ve yeniden başaşağı çevrilecek! FRIEDRICH NIETZSCHE "Herakleitos'a ithafen" herkes birşey söyler, ancak önemli olan ispatlardır.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
"sürekli gelişir" yargısı ön-kabule dayalıdır; evrimsel süreçte gelişme farklı bir içerikte tanımlanır. gelişmeden ziyade değişir demek daha doğrudur. zaman boyutu maddeye iliştiğinde an-an-ı izler ve geriye dönüşsüzdür; böyle olunca her an-ın öncesi ve sonrası diğerinden her an farklı olacağından hiç bir olay yinelenmiş olmaz/olamaz.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"akan bir suda iki kez yıkanılmaz" diyor Herakleitos, öyle ise, tarih akan bir insanlık ırmağı olup asla tekerrür etmez.

Evet her an her şey değişir, akar ve gelişir fakat birebir aynı olmasından bahsetmiyorum benzer olayların aynı çevrelerde ilerleyen zamanlarda yaşanmasından bahsetmiştim ayrıca bazı topraklarda savaşın hiç bitmemesi, zaman zaman azalsa bile farklı şekillerde farklı olaylarla kanın hiç durmaması bir tesadüf olmamalı diye düşünüyorum.
 

daVinci

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2013
Mesajlar
106
Tepkime puanı
0
Puanları
16
Tarih bir donguyse insanligin yasami bir senaryodan ibaret demektir.eger yasanilanlar bir senaryo ise 2300 yilda bir tekrar eden, o zaman bu senaryonun yazari kimdir? Madem tarih tekerrurden ibaret neden gecmisimizde kotu gden olaylara insanlik olarak gelecekte mudahale edemiyoruz. Nedense yazilanlari okudugumda kader alin yazisi vs. Aklima geldi. Insanligin kaderinden bahsediyorum.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst