Evrenin derinlikleri hakkında neler biliyoruz?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Bilimsel Araştırmalar kategorisinde Mudruk tarafından oluşturulan Evrenin derinlikleri hakkında neler biliyoruz? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,434 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Bilimsel Araştırmalar
Konu Başlığı Evrenin derinlikleri hakkında neler biliyoruz?
Konbuyu başlatan Mudruk
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Mudruk

Mudruk

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
10 Nis 2011
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
İçinde bulunduğumuz evren ve yine onun içerisindeki cisimler biz insanoğlunu(belki diğer canlıları da) ne kadar çok etkilemiştir. Bu cisimlere anlam vermek uzunca bir süre insanların zamanını hırsız gibi çalıyordu. Ama belki de bu hırsızlık çok iyi bir şeye neden oldu: içinde bulunduğumuz evreni daha iyi tanımamıza…
İnsanlık tarihi boyunca, evren hakkında birçok iddia ortaya atıldı ve bu iddiaların birçoğu çürütülse de, şuan bile bazı kesimlerce kabul edilmekte. Bunların en yaygın olanı da, görülebilen cisimler. Güneş, Ay, Yıldızlar bu yaygın anlayışın en temel unsurları hâline geldi; ama zaman içerisinde, bilim ve teknoloji geliştikçe insanların evrene bakış açıları çok büyük ölçüde değişti. Birçok icat, insanların merakından dolayı yapıldı ve bu, insanın yeme-içme ihtiyacı gibi birşeydi. Yeni birşeyler öğrenmek, onu doğruluk ve yanlışlık süzgecinden geçirip açıklayabilmek, insanların şuan bulunduğu noktaya gelmesinde çok büyük etken rol oynamıştır. Aslında buraya yine biraz da olsa merak giriyor. Düşünsenize; Orta Çağ’da, Dünya düz bir tepsi olarak öğretiliyordu birçok kesim tarafından ve bu kesim çoğunlukta olduğundan bu görüşe karşı çıkanlar, çoğunluğu elinde bulunduran taraf karşısında eziliyorlardı ve düşüncelerini dile getiremiyorlardı. Cesaret edip, bu konuda kendi düşüncelerinide söyleyip, ortaya çeşitli bulgular atanlar olduysa da, ya öldürüldüler ya da öne sürdüğü düşünceyi tam anlamıyla açıklayamadan doğal nedenlerden ötürü bu dünyadan göç etmek zorunda kaldı. Bazı bilim insanları bu yönde fikir değiştirip, baskıcı çoğunluğun fikirini kabul ettiler; ama gizlice yine kendi fikirlerini devam ettirenlerde oldu. Buna belki de en iyi örnek; Galileo Galilei’dir(bknz. ).
Bilimsel olarak merak duygusu, insanda her zaman araştırma isteği uyandırmıştır ve zahmetli uğraşlar sonucunda icat ettikleri cihazlar - teleskop gibi - (bknz. ) ile evreni tanıyıp, onu yorumlamayı başaranların sayısı gün geçtikçe artmıştır. Evreni bu cihazlar ile yavaş yavaş tanıyan insanoğlu, gün geçtikçe cihazlarını daha da çok geliştirip, evren hakkında daha ayrıntılı bilgiler elde ediyorlardı. Bu hızlı ama bir o kadar da zahmetli ilerleyiş şuan ki duruma geldi ve devam ediyor. Şimdi ki yaşadığımız dönemde elde edilen buluntular, evrenin sırlarını çözmemize adım adım yaklaştırıyor(daha ne kadar yolumuzun olduğunu bilmesekte).
Evrenin tanımlanması aslında çok zor gibi görünüyor. Evet belki de öyledir; ama öyle olmayabilirde. En ufak bir şey bile evrenin sırrını çözmekte çok yarar sağlamaktadır.
İnsanoğlu için çok önemli ayrıntılardan olan birkaç özelliği şimdi sizler ile paylaşmak istiyorum. Bu buluntular, bilimsel olarak araştırılmış ve bilim insanlarınca ortaklaşa dillendirilmiştir. Ben de bunları düzenleyip size sunuyorum…

  • Gökadalar(galaksi) dinamik bir yapıya sahiptirler ve bazen birbirlerine çarparlar. Bunun sonucunda çapı ve gücü yüksek olan gökada bir diğerini yutar…
  • Galaksiler arasındaki çarpışmalar, milyonlarca yıl sürebilir ve sonrasında iki gökada tek bir hâl alabilir. Yani, çarpışan gökadalar yokolmanın yanı sıra, birbirlerine kenetlenebilir ve tek bir gökada hâlini alabilirler.
  • Bu söylenenler sonrasında pekte ilginç gelmeyebilir; ama Samanyolu Galaksisinin oluşumunda bu çarpışmaların büyük etkisi vardır. Oluşum sürecinde birçok galaksiyi yutmuştur ve Samanyolu Galaksisi birçok bilim insanı tarafından yamyam olarakta adlandırılabiliyor. Bu nedenle de, çeşitli çarpışmalar sonucunda Samanyolu Galaksisi oluşmuştur.
Şimdi vereceğim bilgiler ise sizi korkutabilme imkânı yüksek olan bilgiler olabilir; ama yine de incelemekte yarar var diye düşünüyorum…

  • Samanyolu Galaksisi hepimizin bildiği gibi şuan içerisinde bulunduğumuz galaksidir.
  • Andromeda Galaksisi, Samanyolu’na en yakın galaksidir ve aralarında 2.2 milyon ışık yılı bulunmaktadır.
  • İşte can alıcı nokta; Samanyolu Galaksisi ve Andromeda Galaksisi arasında, 6 milyar yıl sonra büyük bir çarpışma gerçekleşecek ve bilim insanları Samanyolu Galaksisi’nin, kurtulma şansının çok az olabileceğini düşünüyorlar.
  • Çarpışma esnasında herşey etrafa saçılabilir ve Samanyolu’nun dengesi bozulduğunda Dünya’da bundan büyük ölçüde etkilenip, uzayın derinliklerine fırlayabilir(tıpkı yaydan çıkan bir ok gibi).
  • Bu büyük çarpışmadan sonra, yeni bir gök ada meydana gelebilir.
Şuan bu bilgiler, olanaksız veya uzun zaman sonra olacakmışcasına gelebilir ama bunların olabileceğini düşünmek bile insanın tüylerinin diken diken olmasına yetiyor.
Duruma farklı bir açıdan bakılacak olursak, bilim insanlarının bu konuda da bazı buluntuları var:
Karanlık madde(bknz. )(şimdilik evrende %22 oranında olduğu bilinmektedir-değişkenlik gösterebilir-) adı verilen ve neden oluştuğu bilinmeyen madde, bu galaksileri birarada tutuyor olabilir. Bu buluntu 1933 yılında Fritz Zwick(bknz. ) tarafından öne sürülmüş. Ayrıca bu buluntular doğrultusunda gelişen bilgiler ile oluşan sonuçlarda, Karanlık maddenin galaksileri birarada tutmasının yanında bir de, onları oluşturmuş olabileceğini de düşündürüyor. Bunların yanında birde karanlık enerji var. Bu enerji evrende baskın olarak bulunur ve galaksileri iter; ama bu enerjinin de neden oluştuğu bilinememektedir.
İşte bu bilgiler evrenin ne kadar gizemli olduğunun kanıtı olarak öne sürülüyor her zaman ve sürülmektedir. Sürekli gelişen bilim ve teknoloji sayesinde evrenin sırlarını çözmeye o kadar çok yaklaşıyoruz. Dünyamız bu evrende öyle bir konumdadır ki, galaksimizle bile uyum içerisindedir. Samanyolu Galaksisi’nde bulunan Dünyamızın konumu, çok sistemli ve olağanüstüdür. Güneş’e ne uzağız ne de yakınız… Bunu doğuran belki de galaksilerin çarpışmalarıdır…
Gelecek belki de galaksilerin(gökada) davranışlarında saklıdır.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst