Erich Fromm - Sevme Sanatı

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe Makaleleri kategorisinde phi tarafından oluşturulan Erich Fromm - Sevme Sanatı başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,783 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe Makaleleri
Konu Başlığı Erich Fromm - Sevme Sanatı
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Sorumluluk, sevginin üçüncü bileşeni olan başkalarına saygıyı içermiyorsa; kolaylıkla karşısındakine egemen olmaya ve ona kendin için sahip olmaya dönüşebilir. Saygının korku ve çekinmeyle bir ilgisi yoktur: Saygı bir insanı olduğu gibi görme, onun kendine özgü bireyselliğini algılamaktır. Saygı diğer insanın büyüyüp gelişebilmesine olan gerçek ilgidir.

Bu nedenle sömürüyü içermez. Diğer insanın büyüyüp gelişmesinin kendi yararına, kendine özgü olmasını isterim, bana faydası olsun diye değil. Karşımdakini gerçekten seviyorsam kendimi onunla bir hissederim, ama bu o öyle olduğu içindir, benim gereksinimlerimi karşılayacak bir nesne olduğundan değil. Başka bir insana saygı duyabilmem için, kendi bağımsızlığıma ulaşmış olmam gerektiği çok açık. Eğer koltuk değneği olmadan ayakta durup yürüyebiliyorsam, bunun için başkasını kullanmama gerek yoktur. Saygının ön şartı özgürlüktür. Eski bir fransız şarkısında şöyle denir: "I'amour est I'enfant de la liberte." Sevgi özgürlüğün çocuğudur, hiçbir zaman baskının değil.
 

__tılsım__

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
16 Eyl 2011
Mesajlar
25
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
İnsanın ve insanlığın her dönemde en çok ihtiyaç duyduğu değer.
Birbirimizi sevmek ve saygı duymak


Hepimiz çevremizden saygı görmek ve sevilmek isteriz. Peki saygı görmeyi ve sevilmeyi nasıl kazanabiliriz.
Çevremizdeki insanlara Saygı göstermek ve Sevgi sunmak konusu toplumumuzun temel bilmesi gereken konulardan her biri. Bu yazımda bu konuya değinmek, farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum.

Bir an için çevremizde Saygı duyduğumuz insanları düşünelim. Saygı duyduğumuz bir öğretmen, bir arkadaş, bir yönetici, bir büyüğümüz hatta kendi annemiz yada babamız olur, Bu insanların ortak noktası nedir? Neden bu insanlar içimizde saygı uyandırır. Neden bu insanlara sevgi besleriz. Çünki bir çok konuda uzman olmalarından. Mesela öğretmenimiz, anne ve babamız bizim en güzel şekilde yetişmemize vesile olurlar, ihtiyaç duyduğumuzda bilmediğimiz şeyleri danışabileceğimiz yegane insanlardır, bize yeni birşeyler kazandırabilecek olmaları ve daha önemlisi güven vermiş olmalarındandır, Arkadaşımız dürüst, güzel ahlaklı, toplumda sevilen örnek bir insan olmasından dolayı elbette içimizde ona karşı sevgi besleriz saygı duyarız.

O halde çevremizdeki insanların bize saygı duyabilmesi için, bizimde karşımızdaki insanlara benzeri duyguları verebiliyor olmamız gerekir. Mesela bir konuda kendinizi geliştirebilirseniz, insanlar o konu ile ilgili sorunları olunca size geleceklerdir. Bu sizin bilginize saygı göstermeleri, sizin uzmanlığınızı kabul etmeleri ve yardımcı olabileceğinize inanmaları anlamına gelir. İnsanın kendini yetiştirmesi geliştirmesi, hem kendine güvenmesini, hemde çevresindeki insanların güvenmesini ve saygı duymasını sağlayacaktır
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Saygi zorunlu sevgi zorunsuzdur. Siz calistiginiz bir yerin yoneticisini sevmek durumunda degilsiniz fakat ona saygi duymaniz gerekir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Saygi zorunlu sevgi zorunsuzdur. Siz calistiginiz bir yerin yoneticisini sevmek durumunda degilsiniz fakat ona saygi duymaniz gerekir.

Katılırım.İnsanları sevmek zorunda değiliz...Zorla sevgi de olmaz ayrıca..Ama insanların niteliklerine, bilgilerine, ustalıklarına ve emeklerine saygı duymak zorundayız.Saygın insanlar bunu emekleriyle kazanmışlardır.Bu emek, başlı başına saygıyı hak eder.
 

Beril

Üye
Yeni Üye
Katılım
12 Eyl 2011
Mesajlar
210
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Saygi zorunlu sevgi zorunsuzdur. Siz calistiginiz bir yerin yoneticisini sevmek durumunda degilsiniz fakat ona saygi duymaniz gerekir.


Epeyce tartıştık bu konuda senle phi zamanında kanımca .Tanıyorsun beni az-çok.Gerçi sorunlu buluyorsun beni.
Hoş o da kendi düşüncen.Ee şimdi ben bu düşüncene saygı mı duyayım:))).Hayır saygı beraberinde sevgi ve muhabbeti de getirir.Ben saygı duymadığım birini hayatta sevmedim yanında da olmadım.Bir parça saygı duyuluyorsam
hayatta nedeni bundandır.Burada isem demek ki buna değer bir şeyler bulmuşum ve kalmışım.
Gelelim sadede nitelikli insanların forumdan ayrılışına gerçekten üzüldüm.Benim tanıdığım Phi böyle bir duruma anında müdahale ederdi.Ben seni yanlış tanıdığımı sanmıyorum sen de öyle değil mi! Phi:))
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Kimseye forumdan ayrilin demiyoruz forumumuza gelin demedigimiz gibi. Elimizden geldigi kadar yardimci olmaya calisiyoruz. Nitelikli dedigin kisiler yonetimin kararlari ile ugrasacaklarina onlara saygi duyup paylasimlarina devam edebilirlerdi. Kararlarimizi begenmeyebilirsiniz fakat bunu acilan her konunun altinda da belirtmenize gerek yok. Forumumuzda bu tur istek oneri sikayetler icin bolum mevcut oradan baslik acip belirtebilirsiniz.

Herkese niteligine yada niceligine gore ayri ayri uygulamalar yapmiyoruz. Forumumuzun formati bellidir uymayan gerekli uyariyi ve uygulamayi alir.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
gerçek saygı zorunluluktan kaynaklanmayan saygıdır. sevgi ise kökenlerine dair yazmıştım, ayrı bir konudur.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Bir insana severek duyulan saygi ile zorunluluktan duyulan saygi elbette farklidir. Sonuc itibari insan karsisindan bekledigini once karsisina vermeli.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
beklentiler saygıyı da sevgiyi de yok edebilecek istemlerdirler. saygı görmek için saygı gösterilmez; saygı gösterilecek olunduğu için saygı gösterilir. sevgi de de buna yaklaşabiliriz.
 

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Saygi kavrami iliskiler icin nitelendiriliyorsa bunda cikar ve beklenti elbette vardir. Saygi gosterilecek oldugun icin demissin de bunun kistasi nedir? Hangi sartlarda insanin saygi gosterilebilecek oldugunu anliyorsun?

Ben karsimdakine ne veriyorsam asgari olarak verdigimi almak isterim. Bu saygi olur baska bir sey olur. Insanin dogasinda bu vardir. Topragin vardir ekersin sularsin ilaclarsin sonunda elde ettigin urun vardir. Bu urun emek verdiginden oturu senin icin degerlidir. O urune bictigin degerden daha az deger verdiklerinde nasil hosuna gitmez ise saygi gosterdigin kisiden saygi goremedigin zamanda o kadar hosnut olmazsin.
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
saygı gösterilebilecek olunmanın genel-geçer bir ölçüsü konulabilir mi? sanmıyorum. bunu yapmak saygıyı koşullandırmak olur. öyle ise, şu sonuca varılabilir; her kişi kendi saygınlık ölçüsünü kendisi belirler ve bunu da içinde yaşadığı toplumsal doku içerisinde gerçekleştirir. saygınlığın para ve mevkilerle de ilişkisi yoktur; çünkü onlar kişiye giydirilmiş rütbelerdir. paylaşım değeri üreten her birey hangi uğraşıda olursa olsun, rütbesi ve mal-varlığı ne olursa olsun saygınlığını yaratabilecek durumdadır. kastettiğim saygınlık budur ve ölçüsü dediğim gibi kişinin kendine duyduğu saygı ile başlar; hiç bir koşul ve beklenti içerisinde olmadan hem de...
 

"ictenlik"

Kahin
Onursal Üye
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
7 Ara 2013
Mesajlar
6,615
Tepkime puanı
504
Puanları
113
Erich Fromm, insanın büyük yalnızlığından ve bu yalnızlığından kurtulmak için kendi dışındaki dünyayla bütünleşme arzusundan söz eder. Şöyle ki; İnsan doğunca, ana karnında belirli olan bir durumdan, belirsiz, tanımsız ve açık bir duruma gelir.


İnsan, kendinin, diğer insanların, geçmişin ve geleceğin farkında olan bir varlıktır. Kendi iradesi dışında doğmuştur, iradesine rağmen ölecektir. Doğal ve toplumsal güçlerin karşısındaki çaresizliğinin farkında olması, doğadan kopuk varoluşunu dayanılmaz bir hapishaneye çevirir. Ayrılık yaşantısı kaygı yaratır. Ayrı olmak demek insanca güçlerini kullanma kapasitesinden yoksun bir şekilde dışarıda kalmak, çaresizlik ve dünyayı aktif bir şekilde kavrayamamak demektir.



İnsan, dışa yönelmediği, kendini şu veya bu şekilde dış dünyayla bütünleştiremediği takdirde delirme noktasına gelecektir. İnsanın en derin ihtiyacı, ayrılığın üstesinden gelme, yalnızlığından kurtulma ihtiyacıdır. Her çağın ve kültürün insanı, bu ihtiyaca çeşitli şekillerde karşılık vermiştir. Hayvanlara tapınma, insan kurban etme, askeri fetihler, lüks düşkünlüğü, çileci bir yaşam seçimi, işkoliklik, sanatsal yaratım, tanrı sevgisi, insan sevgisi bunlardan bazılarıdır.



Yalnızlıktan kurtulma ve bütünleşme ihtiyacının bir yolu da her türden esirikçe durumlarda yatmaktadır. Bu durum (esiriklik), bazen ilaçların yardımıyla, bazen ritmik seslerle yaratılan translarla, bazen tütün, alkol ve uyuşturucuyla, bazen “sürüye uyma” ve işkoliklikle, bazen seks(sevgisiz) ve orgazmla, bazen sanatçı veya zanaatkâr olsun yaratıcı etkinlikle sağlanabilir.



Ancak bu tür esirikçe durumlar, bireyler arası bir birlik değildir. Esirikçe kaynaşmayla ulaşılan birlik geçicidir. Bunlar, varoluş sorununa sadece pratik çözümler getirir. Bu sorunun tam çözümü, bireyler arası birleşmeyle, başka bir insanla “sevgiyle” kaynaşma yoluyla çözülür. Bireyler arası kaynaşma arzusu, insandaki en güçlü özlemdir. Çünkü insan sevgisiz bir gün bile yaşayamaz.(Sevgi konusu Erich Fromm’un, “Sevme Sanatı” adlı eserinde bilimsel olarak incelenmiştir.)



En küçük toplumsal kurum olan aileden başlayarak, en büyük kurum olan devlet yapılanmasına varıncaya kadar, bu kurumları varlıklarıyla oluşturan bireylerin, birbirlerine karşı, toplumsal sınıflarının belirleyiciliğini ayrı tutarak, temelde insanca, sevgiyle ve hoşgörüyle yaklaşmaları, birbirlerini sevmeleri ve yüceltmeleri gerekir. Dinsel, ırksal, siyasal ve cinsel olmak üzere yapay olarak ayrıştırılmış bireyler, bu yapay ayrılıkların farkına vararak birbirlerine önyargısız bir sevgi ve sınırsız bir hoşgörüyle yaklaşmalıdırlar. Aksi takdirde yaşanılan grupta veya toplulukta sevgi ve hoşgörüden söz edilemez.
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst