Durun Memur Bey Ben Aşıgım

Içimde kaba bir ses beni azarlamakta
Aklım düşünüp taşınıp bir yere varamamakta
Avanak sarhoşlar şişelerin tenhasında
Az geldi bu sıcak, sonrasındaki ayazlara

Mutsuzluktan mutsuz olandır mutsuz insan
Mutsuz insanı çok sokmuştur dost denilen o yılan!
Ve gecmişi gölgelerle doludur güneşe kelepçe vuran
Ve inanki çoktur ona,hal hatır soran!!

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:16 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:15 ----------

Ve şeytan da meşgul ruhumu koleksiyonuna katmakla
Iki tanık var bu aşka
Birisi oturuyor sanık koltuğunda
Aşkın çiçeği gül, hakimin avuçlarında
Sanığın elindeki ise yolunmuş bir papatya

Boğulmaktan korktuğum okyanustan daha da derin ruh halim
Bir körün gördüğünden daha da kara geleceğim
Mutluluğumun derecesi eşittir dilimdeki kemiklerim

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:17 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:16 ----------

Kal,sana git dedigim yalan
Gel,sag omzuma dolan

Bir gece daha uyuyalim,beraber,yanyana


Ellerin hala yatagimda
Dolansa yuzumum kivrimlarimda
Dudaklarimda
Ask yana yana

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:17 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:17 ----------

Mutluluk kazagımı gittin gideli sırtımdan çıkardım
Unumu eleyip eleğimi duvara astım
Kahvemi demleyip kitabımı açtım
Ilk sayfada sen, son sayfada sen

Bir evdi istediğim ister olsun ister olmasın
Tek dileğimdi yağmur, ister yağsın ister yağmasın
Şemsiyem olmasın yanımda, başım ıslansın
İlk damlada sen, son damlada sen

Bir akşam bastırır kahve gözlerinde
Bir de sen gitme
İlk yolcum da sen
Son yolcumda ben

---------- Mesajlar Birleştirildi at 01:50 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:17 ----------

Kediler çoğaldı yaşam gülleri içinde
Kalmadı sabahı şen eden tek bir serçe
Kimine nur indirir siyah da olsa cübbe
Kimine maymun süsü verir ak akçe

Allah bana yakındır
Ben ona uzak olsam bile
Mahşer alanı kalabalıktır
Sen ona yakın olsan bile

Iftiharla seyrediyorum güneşi batırmanı
Bugün hır gür çıkarmayacağım, gönlümün yası
Zaman saçlara kırlar çalar ,gençliğin adı kalır
Saçlarımda bir garip esinti ,ölüm diyor bağır

Yalnızlığı çektim sineme, acıyor sol yanım
Ölsem de yaşatacak beni, senden kalan yarım
Bir arbede çıktı, saçıldı her yana hatıralarım

Dağ dağa kavuştu, sana kavuşamadı bu kollar
Teker teker yıkıldı, sınırımdaki karakollar

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:06 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 20:34 ----------

Ben dolduramam ki senin yerini
Ve sen ne zaman bileceksin yerini

Çekince anlıyor insan dert neymiş
Geceler uzayınca
Bir rüzgar solmuş bir gülün yapraklarını avcuna alıp
Kapıyı çalınca

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:07 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:06 ----------

Bensiz şehrin sabahları
Söyle bensiz karanlık olmaz mı?
Bensiz şehrin sokakları
Söyle barındırmaz mı, benim şehrimden kaçan aşıkları

Ne de güzel cavaplarım vardı oysa
Tabi ağzını bıçak açsa
Pozitif bir sen bulamazsan
Aşk kaybından gidebilir bu hasta

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:07 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:07 ----------

Hayat eli sopalı bir öğretmen
Ve insan aşıkken hiçbir şey öğrenemez
Hiçbir şey bilmediğini öğrenene kadar aşık olmayan
Zaten sonrasında aşık olmadan duramaz

Gökte fişekler patlar
Kandiller söner
Yıldızlar yanar
Birkaç damla yağmur düşer
Sevdiğim atkısını çenesinin altına düğümler

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:40 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:40 ----------

Gözlerim kamaşır durur seni görünce
Karanlıklardan aydınlığa adım atar gibi
Hiçbir terzi makası kesemez sesini
Yüreğimde çift dikiş gibi

Bugün kurtarıyorum gönlümü senden
Yeniden havalanmak isteyen tutsak bir kumru gibi
Son bir kez parlıyorum gözlerine
Çekilmiş onca acının gösterişsiz bir hatırası gibi
Hoşçakal…

---------- Mesajlar Birleştirildi at 23:40 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 23:40 ----------

Onların yazdıklarını oku
Bildiklerini okuma…

Geçmişe dönelim bakalım bi
İnan benden ahmağı yok
Kendi kendime sevdim seni
Sanma benim karın tok

Nasılda sevdim seni kendi kendime
Haberin yokken
Sen bir güzel uykuya dalardın
Ben izlerken seni bulutların köşesinden

Kendi kendime küstüm sana
Kendi kendime barıştım
Ama bir önemi yok sanırsam
Nasılsa, nasılsa kavuşamadım sana

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:47 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:47 ----------

Sen o merdivenin son basamağında
Başında mavi çiçekli bir şapka
Beni çağırmazsın yanına
Ama ben yinede eşlik ederim sana

Etmemekte elimde değildi inan
Ama her adımda biraz daha anlıyordum ahmaklığımı
Yinede yanında yürümekten alıkoyamıyordum ayaklarımı
Seni takip etmeyi göze alamadığım kadar alıyordumda

Bir dükkana girdin
Ben sokakta kaldım
Camdan, bir gül aldığını
Ve fazlasıyla bıraktığın paranın çıkardığı şamatayı
Duyuyordum

Sonra kapısını çaldın
Açtılar sana , görkemli hayatın kapılarını
Ardından kapatıp kilitlediler anahtarları
Bense kapının önünde,eskicinin bile almayacağı bir eski gibi
kalakaldım

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:47 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:47 ----------

Tek tek ilerler dakikalar
Yelkovanın akrebi görebilme umuduyla
Tek tek gezer rüzgarlar
Bir yaz sabahı saçına karışma umuduyla

Tek tek ilerler yıllar
Toprak altında dost sayısı artıkça
Bir soğuk ter iner alnına
Isınırsın korkma, dostların cepsiz ceketini sırtına atınca

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:48 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:47 ----------

Değere biner zaman, elinden akıp gittiği zaman
Ve ardında iz bırakmadığı zaman
Biz buna olgunluk dedik çokça zaman

Öğrendim,annemin de dediği gibi
Bazen sıkman gerekir dişlerini
Bazende sıksan değerdir son mermiyi

---------- Mesajlar Birleştirildi at 00:48 ---------- ilk Atılan Mesaj Zamani at 00:48 ----------

Sana koşar sığınır piyonlarım
Şahmat zamanı geldi geçtikçe zaman koşar adım
Durun memur bey ben aşığım
Halden anlayın

Yakmışım ben hayatımı
Yaklaşanı da yakarım
Bir mart sabahı yeli gibi ahım
Estirme tüm mahsüllerini yakarım

Korkuyor gibisin kendinden
Korkularını yende gel yanıma hadi
Bir illet gibi sabır denen mahluk
Gel bekleyelim var olmasını, varsa yokluk

Tek hamlene kurban
Bende en değerli olan
Yıkılmaz denen dağlar da yıkıldı
Söyle şah çeksen bu şah kaçar mı?

Merhaba abi
Üstümde beş kuruş yok vallahi
İsteğim bir veresiye gazate
Bir merakım var o gitsin bari

Yok be ülke felan değil merakım
O zaten düzelmez atam göç ettiğinden beri
Dün gece bir olay yaşadım
Belki üçüncü sayfada manşet olmuştur adım

Kim gömecek kültablamdaki şehit ozanları
Kim kaldıracak ayaklarımıza batmadan şu kırıkları
Benim sana yolladığım her mektupta aşktan, şiirden,çiçeklerden söz açılırdı
Şimdi kim eker şu verimsiz toprakları

Dıştan gelme yardımlarla canlanmaya çalışan,zayıflamış bir aşkın ,çocuksu caresizligi içinde sana attığım adımlar
Hep gelecek yolculunda bir mutluluk umarak
Hiç de olağanüstü bir şey olmadığını kabul etmekten çekinerek
Umut kırgınlıklarını yeni bir umut altında ezerek
Kızıla çalmışbir çakıl taşında nefesimi avaz avaz susturarak
Sana yaklaşırdım her adımda ,dünyadan uzaklaşarak

Bu deniz inan ki artık çok kirli
Acı çekilmeye tetikli bir olta
Sense kalanlarısın ölenlerin
Ruhun ağızdan çekilip alınması gibi

Saat altı vapuru takılır denizin oltasına
Eğer sen varılan yerde beklemiyorsan
Unufak olur geminin gözleri
Gözlerimiz gözlerimize değmiyorsa

Yarısını kesilmiş bir ekmek gibi
Kavuşsakta artık tek saymazlar bizi
Ve birileride muhtaç bize
Yiyip bitirmek için içimizi

Ben elimi sana sürdükten sonra böyle sakarlaştım
Aslında dikkatli bir insanım inan ki
Bak döktüm yine geceme eşlik eden bir kadeh hayalimi
Bak yine dökülüverdi gözlerimden, gönlüme koyduğun aşk zerreleri

Sesin her zamanki gibi kısılı
Duvarlar boyalı
Giysiler askılı
Oysa giymeni arzu ederdim, en güzel giysimi bir temmuz sabahı

Nasıl da sinirleniverdi
Tenha sokaktaki aşkımıza
Mahallenin sakin sakinleri

Nasıl sürülüverdiler
Ay ışığına anlam katan uktelerimiz
Ve yakamozun tadını çıkaran gözlerimiz

Şimdilerde beli kırık bir yılan gibi iki büklüm yatıyorum karyolanda
Arada bir dikili veriyorum ,bir mızrak gibi aynanın karşısında
Güneşte biraz dargın galiba, toz kondurmaktan başka gayesi yok üstümde
Oysa ben sana bir zerre dahi toz konduramazken

Kullandığım mendilleri bile saklıyorum sol gömlek cebimde
Aşk olsun sana da,delik bir meteliğe bile yer varken bana yok muydu yırtık cebinde
Benim durumum ondan daha kötü olmasına rağmen, para şıngırdatırken dilenciye
Senin bana düşecek hiç mi bir şeyin yoktu, yırtık cebinden

Fısıltın kulaklarımda bir çığlık
Yalvarırım şu sancılarımı bir günlüğüne kesin
Teselli dediğin,en etkisiz morfin

Keşke yanımda olsaydı odam
O bilirdi derdimi
Ve duyar gibiydim iç çekişlerini

Ister istemez boşa çıkıyor güvençim
Benim olmadığım kara bir gökyüzünde kendini belli ederken
Ak kanatlı güvercin

Keşke bogulmasaydı çantadaki kekliğim
Bir adı ve anlamı olurdu sensizliğin
Oysa şu uçan kuşlara baktıkça
O kekliğe de hak verir gibiyim

Seni sevmemin ikinci yılı olacak, az bir süre sonra
Düşünüyorum da aşık olduğum en güzel kadın sensin
Üstelik ben de çapkın bir erkek değilim
Ve Seni sevmemin ikinci yılı doluyor, iki seneden fazla bir süre içerisinde

Seni sevmemin ikinci yılı olacak, az bir süre sonra
Yalnızlık, sürekli dırdır eden bir kadın gibi başımda
Oysa benim tek sevdiğim kadın sensin
Üstelik çapkın bir erkekte değilim

Seni sevmemin ikinci yılı olacak, az bir süre sonra
Her gün biraz daha fazla toz kaldırarak ilerliyorum yollarında
Beğenmediğin fazla kilolarımdan da kurtuluyorum azar azar
Ama nereden bilecektik ,sadece gönlümden gidecek hepsi

Seni sevmemin ikinci yılı olacak, az bir süre sonra
Sen benim deli kadınım
Bense sana yazdığım mektuplar kadarım
Belki biraz daha az

Şimdi bir kitap bahçesinin önünde
Boynumu yere kırmış, bir şeyler düşünüyorum
Elimde bir kitap, parmaklarım yok
Ve Seni sevmemin ikinci yılı olacak, az bir süre sonra...

Destek olursanız minnettar olacagim