Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Dun Tutuklayan AKP Bugun "Komplo" Diyor.

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
yolsuzlukları savunduğum filan yok,taaa şike kanununun değiştirilmesinden bu yana bende en az sizin kadar sinir oluyorum..belki sizden fazla,ama gelinen durumda bir bardak suda fırtına koparılmaya çalışılmaktadır..bir yerde yolsuzluk var sa ki görünen tuz kokmuştur ve vardır ama bu yolsuzlukları unutturmamak ve takipçisi olmak bizim görevimizdir..fakat sadece bir kaç yolsuzluk var diye kalkıp ta hükümeti devirmeye çalışmak abesle iştigaldir..çocuk oyuncağımı bu,bir kişinin yaptığı koca bir camiaya nasıl mal edilebilir..bu kabul edilemez..

Yapilan yolsuzluklarin hesabini verin. Bilali kasnuna teslim edin, adi yolsuzluga karismis bakanlari korumayin ve basbakani yargilayin.

Neyse onemli degil; sizler tuyu bitmemis yetim hakki yemeye zaten alismisiniz ancak haram para sizi doyurur.

Bu sofracık efendiler halkımızın varı yoğu hayatı
Kan ağlayan can çekişen halkımızın
Bekler sizi efendiler önümüzde titrer durur
Ama sakın çekinmeyin yiyin yutun yiyin yutun şapur şupur
Yiyin efendiler yiyin
Bu iştah veren sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya patlayıncaya kadar yiyin
Verir fukara bu memleket nesi var nesi yoksa hepsini
Verir malını canını umudunu düşünü
Rahatını sağlığını içinin bütün ateşini
Hadi yuvarlayın düşünmeyin harammıdır helalmi

Hepsi bu nazlı beylerindir ne varsa ortalıkta
Soy sop onur düğün oyun konak saray caka
Hepsi sizin efendiler konakta sarayda alayda gelinde
Hepsi sizin hepsi sizin hem hazır lop kolayca
Bu harmanın gelir sonu kapıştırın gider ayak
Yarın sönmüş bakarsınız bugün çıtırdayan ocak
Hazır mideler sağlam hazır mideler sıcak
Atıştırın kapıştırın tıkıştırın kapış kapış kucak kucak

Sana verecek yanitim bundan sonra yok. Cunku ben insanliktan etikten vicdandan nasibini almamislar ile ortak bir dialog kurabilecek bir dile sahip degilim.
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (işbaşındakilere) (rüşvet olarak) vermeyin.” (Bakara, 2/188)

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 4/29)

“Resûlullah (SAV); hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren -ve aracılık eden- kimseyi lanetlemiştir.” (Tirmizi, Ahkâm 9)

“Sana gerçeğin ta kendisi olan Kur’an’ı indirdik ki insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği şekilde hükmedesin. Sakın hainlerin savunucusu olma. Allah’tan af dile. Allah çok affedici, sevgi ve merhamet kaynağıdır; bundan hiç şüphen olmasın. Hainler adına mücadeleye kalkışma. Çünkü Allah, fıtratını bozarak günah işleyenleri sevmez. Onlar yaptıklarını insanlardan gizleyebilirler ama Allah’tan gizleyemezler. Halbuki O’nun kabul etmeyeceği sözleri sayıp dökerken Allah yanı başlarında! Allah onların yaptıklarını çok iyi biliyor. Diyelim siz bu dünya hayatında onlara arka çıktınız, fakat kıyamet günü onların arkasında kim duracak ve onlara kim vekil olacak? Oysa kim bir kötülük yapar veya fıtratını bozar da sonra Allah’tan af dilerse Allah’ı çok affedici ve merhametli bulur. Çünkü günah işleyen yalnızca kendine zarar verir. Allah her şeyi bilir, çok bilgedir. Kim bir hata yapar ve suç işler de sonra onu masum birinin üzerine atarsa, iftira etmiş ve açık bir günah işlemiş olur. Allah’ın sana cömertliği, sevgisi ve merhameti olmasaydı onlardan bir gurup seni bile şaşırtmaya çalışmışlardı. Oysa onlar yalnız kendilerini şaşırtırlar sana da asla zarar veremezler. Nasıl yapabilirler ki Allah sana kitap ve bilgelik vermiş ve bilmediklerini sana öğretmektedir. Allah’ın sana olan cömertliği gerçekten çok büyüktür. Onların kapalı kapılar ardında çevirdikleri entrikaların çoğunda hayır yoktur. Ancak doğruluk namına karşılıksız vermek, ortak iyi için çalışmak ve insanlık yararına yapılan işlerde hayır vardır. Ve her kim bunu Allah’ın rızasını arayarak yaparsa yarın Biz ona büyük bir ödül vereceğiz. Kim de doğruluk ve dürüstlük yolu apaçık gösterildikten sonra peygamber ile bağını koparır ve müminlerin yolundan başka bir yola girerse onu girdiği o yolda bırakır ve kendisini cehenneme atarız. Ne kötü gidiştir o!” (Nisa; 4/105-115).


YOLSUZLUK VE HIRSIZLIKLA İLGİLİ AYETLER








AL-İ İMRAN SURESİ

161. Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir.

162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.
MAİDE SURESİ


38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.


YOLSUZLUK VE HIRSIZLIKLA İLGİLİ AYETLER








AL-İ İMRAN SURESİ

161. Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir.

162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.
MAİDE SURESİ


38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.



YOLSUZLUK VE HIRSIZLIKLA İLGİLİ AYETLER








AL-İ İMRAN SURESİ

161. Bir peygambere, emanete hıyanet yaraşmaz. Kim emanete (devlet malına) hıyanet ederse, kıyamet günü, hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir. Sonra herkese -asla haksızlığa uğratılmaksızın-kazandığı tastamam verilir.

162. Allah'ın hoşnutluğunu gözetenle Allah'ın hışmına uğrayan bir olur mu hiç? Berikisinin yeri cehennemdir. Cehennem ise ne kötü bir varış noktasıdır.
MAİDE SURESİ


38. Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık bir ceza ve Allah'tan bir ibret olmak üzere ellerini kesin. Allah izzet ve hikmet sahibidir.
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Allah bu dini bir kafir eliyle bile yüceltir..

yukarıdaki olay bunun bir ıspatıdır..çünkü bu güne kadar Allah'ı inkar eden ayetleri dogma bilmem ne diyenler baktılar insanların kanunları işe yaramıyor Allah'ın ipine sarılmışlar bununla inananları vurmaya çalışıyorlar..AKP ile az daha uğraşsanız imana geleceksiniz ha gayret..
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
"Eğer size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz" (Nisa:31)

Rasullulah sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle buyuruyor: "Helak edici yedi günahtan sakının: Allah'a şirk koşmak, sihir, adam öldürmek, yetim malı yemek, faiz yemek, savaş meydanından kaçmak, masum kadınlara iftira atmak "(Buhari,2766)

Aşağıdakiler İmam Zehebi'nin Kitabu'l-Kebair adlı kitabından sadece bir kısmıdır.


YÜCE ALLAH'A ŞİRK KOŞMAK
ADAM ÖLDÜRMEK
NAMAZI TERKETMEK
SİHİR
ZEKAT VERMEMEK
ANNE BABAYA KARŞI GELMEK
FAİZ YEMEK
HIRSIZLIK
YALAN SÖYLEMEK

ZİNA ETMEK
İÇKİ İÇMEK
İNTİHAR
LANET OKUMAK
AKRABA ZİYARETİNİ KESMEK
SAVAŞ MEYDANINDAN KAÇMAK
YOL KESMEK
İNSANLARIN MALLARINI ZULÜM İLE ALMAK
KİBİR, GURUR, KENDİNİ BEĞENME UCUB, BAŞKALARINI HOR GÖRME
ÖZÜRSÜZ OLARAK RAMAZAN ORUCUNU YEMEK
İFFETLİ KADINLARA İFTİRA ATMAK
KÖTÜ HAKİM
KAN, ÖLÜ VE DOMUZ ETİ YEMEK
RİYA
HİYANET
BAŞA KAKMA
MÜNECCİM VE KAHİNLERE İNANMAK
KOĞUCULUK
ALLAH'TAN BAŞKASI ADINA HAYVAN KESMEK
ÖLÇÜ VE TARTIDA HİLE YAPMAK
BABASINDAN BAŞKASINI BABA OLARAK İDDİA ETMEK
UĞURSUZLUĞA YORMA
KUMAR


RÜŞVET
2/ el-Bakara -188- Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin.

7/ el-A’râf -169- Derken kitabı (Tevrât’ı) mîras alan bozuk bir nesil bunların yerini aldı. Bize nasıl olsa mağfiret edilecek diyerek, şu alçak dünya malını alıyorlar, yine onun gibi bir mal ve rüşvet gelse onu da alırlar. ALLÂH’a karşı hakk’tan başka bir şey söylemeyeceklerine dâir kendilerinden o kitabın hükmü üzere mîsâk alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri okuyup öğrenmemişler miydi? Oysa âhiret yurdu ALLÂH’dan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?

-Günümüzde hâkimlerin “cüzdanları ile vicdanları arasında kaldığı” gerçeği yargının en üst makamlarında telaffuz edilmişti. Rüşvet, bir toplumun felâketi demektir.
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
(Nisa; 4/105-115). Aciklama;

Dikkat ettiniz mi Kur’an hırsızlık ve yolsuzluk yapan sahabeye “hain” diyor. İslam’dan döndüğü için değil; yolsuzluk yaptığı için hain oluyor. Çünkü “davadan” dönüyor. Dava ne? Doğruluk, dürüstlük, hak, adalet, yoksulun, öksüzün davası…

Peygambere, ‘sakın hainleri savunma, onlara arka çıkma’ diye tehbihliyor. Hatta zahire bakıp lehlerine hüküm vermeye eğilim göstermesini bile çok görerek “Allah’tan af dile, hainleri savunmaya kalkma” diyor. Ardından “Allah’ın sana cömertliği, sevgisi ve merhameti olmasaydı onlardan bir gurup seni bile şaşırtmaya çalışmışlardı.” diyerek bu tür olaylara asla göz yumulamayacağı, işte böyle anında deşifre edilip ifşa edileceği ve “davanın” yara almasına asla müsaade edilemeyeceği gösterilmiş oluyor.


Zırhı çalıp suçu Yahudi’nin üzerine atan Tu’me ibn Ubeyrik “din, iman” perdesi altında yolsuzluğunu örtbas ettireceğini sanıyordu. Ve “Nasıl olsa bir Müslümanı Yahudi karşısında zor duruma düşürmez, ‘bizden’ diye göz yumar” diye Peygambere gelip cilalı boyalı laflarla kendini suçsuz göstermeye kalktı. Peygamberimiz de “zahire bakarak”, lehine hükmedecekken Kur’an otomatikman harekete geçti ve virus proğramı gibi olayı “delete” etti.

Yukarıdaki ayetler işte bunu anlatıyor.

“Ders ve ibret olsun” diye de Nisa 105-115 ayetleri olarak evrenselleştirip kalıcı hale getiriyor. Gördüğünüz gibi bayağı da uzunca bir bölüm. Tam da günümüzü anlatıyor. Demek ki bu tiplerin hiç biteceği yok.

Peki “hortumcu” Tu’me ibn Ubeyrik ne mi yaptı.

“Beni bırakıp Yahudi’yi savunan böyle bir din olmaz olsun” diyerek peygamberle bağını kopardı, “mü’minlerin yolundan” ayrıldı ve Mekke’ye gidip müşriklere katıldı.

Dikkat ediniz, bu kişi “peygambere bağlanmış” ve “müminlerin yolunda” olan birisiydi.


***

Demek ki “mü’minlerin yolu” (sebilu’l-mü’minin) sadece “İman ettik” demekle yürünen bir yol değildir. İman ettik demekle cennete girilebilecek bir yol değildir. Yolsuzluk ve haksızlık (adalet-zulüm) meselesinde nerede duruyor, ne yapıyorsunuz, asıl mesele budur.


Kur’an’a dikkat edin bir takım ifşa ve deşifreler görürsünüz. Son günlerin moda tabiriyle “one minute” çektiği yerler görürsünüz. Bunların hepsinin doğrudan veya dolaylı olarak mal, mülk, hırsızlık, yolsuzluk, yoksulluk, öksüzlük, gariplik ve kimsesizlik ile ilgili meseleler olduğunu görüyoruz.


Örneğin Peygamberimiz “yoksul ve kör olan sahabeye surat asan zenginlere” gereğinden fazla ilgi göstererek yoksulu ve körü ihmal edince derhal uyarılır (abese)… Sahabenin birisi yolsuzluğa bulaşınca derhal ifşa edilir… Hatta hanımları arasındaki ifşalar bile bununla ilgilidir. Mısırlı bir çingene olan Maria diğer hanımları arasında kıskanılıp aşağılanmaya maruz kalınca onu koruyan ayetler gelir… Eski bir köle olan Zeyd, Zeyneb’e karşı korunur ve onu boşama hakkı savunulur. Yani bir eski kölenin Arap aristokrat kızını boşayabileceği söylenir…


Bunların hepsi Kur’an’ın davasının esas itibariyle yoksulun, öksüzün, mağdurun, mazlumun, kimsesizin davası olması sebebiyledir…

Çünkü Kur’an’ın “davası” öyle sanıldığı gibi sırf inanıp inanmama davası değildir. Gerçek hayatta karşılığı olmayan teolojik, felsefi, kelami, ruhani bir tartışma değildir. Gerçek hayatın sorunları ile ilgilenen; yoksulluğu, yolsuzluğu, kimsesizlerin durumunu, aç sabahlayanların halini kendine misyon belleyen bir davadır.

“Rabb” de, “tevhid” de, “şirk” de bununla ilgilidir…


Kanımca Ebuzer’in açlıktan ölüp çöle gömüldüğünden beridir Müslümanlar bu konularda derin bir aymazlık ve duyarsızlık içine girmişlerdir. Hocaların ve şeyhlerin çoğu hala Ebuzer’in görüşlerini “aşırılık” olarak görürler. Halbuki aşırı giden Ebuzer değil; Kur’an’ın ruhunu Ebuzer ile birlikte o çöle gömenlerdir. Yoldan çıkanlar, sapanlar, Muhammed’in getirdiği dini ters yüz edenler hala ‘ne şiş yansın ne kebap’ türünden fetvalar verip duranlardır.


Bunlar kapitalizme boy abdesti aldırırlar. Faizsiz bankacılık dolambaçlarına fetva verirler. “Allah nimetlerini kulları üzerinde görmek ister” derler ancak nimetin doğruluk, dürüstlük, infak, güzel ahlak, paylaşım gibi değerler olduğunu bilmezler. Nimetin zenginlik ve cipe binmek olduğunu sanırlar. “Kırkta bir” diye bir şey tuttururlar. Halbuki “kırkta bir” aslında münafıklar için konulmuş bir orandır. Kaçmasınlar diye onlara öyle söylenmiş. Gel gör ki bu oran ‘ortodoks fıkhın’ temeli olmuş. Oysa gerçek (sıdk/sadık) mü’minler senin-benim davası gütmezler. İhtiyaçtan fazlasını yanlarında tutmazlar. Darlıkta ve bollukta infak ederler, paylaşırlar, bölüşürler. Hem de zor zamanda, darlıkta, hazarda seferde, barışta savaşta, iyi günde kötü günde… Keza nefis tezkiyesinin zikirle, tespih çekmekle olacağını sanarlar oysa adı üzerinde nefis tezkiyesi (kişilik arınması) maldan vererek olur. “Tezkiye” zekat ile aynı köktendir ve zekat “mal ile arınma” demektir. Sürekli ve ihtiyaçtan fazlasını tutmayarak, oran yok… Kerpetenle koparır gibi vereceksin, acıtacak, yoksa arınamazsın! “Arınıp temizlenmek için malını veren (kurtulmuştur)” -Ellezî yu’tî mâlehu yetezekkâ- (Leyl; 92/18).


Peygamberimiz böyle yapmış, Hz. Ebubekr, Hz. Ömer, Hz. Ali, Ebuzer, Ammar hep böyle yapmış…


Hz. Ebubekr’in Mekke’de Müslüman olduğunda 40 bin dirhem (yaklaşık 600 milyar) serveti vardı. Medine’ye geldiğinde ise 4-5 bin dirhem (yaklaşık 60 milyar) kalmıştı (İbn Saad). Halife iken vefat ettiğinde ise sadece beytü’l-maldan aldığı ‘kamu maaşı’ dışında mirası bile yoktu… Yani ‘Harun gibi gelip Karun gibi’ olmamış; tam tersi ‘Karun gibi gelip Harun gibi’ olmuştu! Çünkü Hz. Peygamber etrafındakilere sürekli olarak ‘yıllık ihtiyacınız olan 4 bin dirhemden fazlasını üzerinizde tutmayın’ diyordu… Keza Hz. Ömer 4 bin dirhemden fazlasını zenginlerden alacağım dediği için, dahası bunu uygulamaya kalktığı için öldürülürdü… Hz. Ali ise miras bırakacak tek kuruşu olmamasına rağmen ‘infak şampiyonu’ olmuştu… Ebuzer’in ise durumu malum…


Bunların nasıl insanlar olduğunu anlıyor musunuz?


Bunlar işin çekirdeği, özü, sayıları sanıldığından çok az. Oysa Peygamberimizi veda hutbesinde 100 bin kişi dinlemişti; kırkta bircilerdi çoğu!

Gerçek İslam’ın yolu bu çekirdeğin yoludur ve bu yol Ebuzer’in çöle gömülmesiyle birlikte doğduğu topraklara gömülüp gitmiştir!

İşte İslam, o gömüldüğü yerden yeniden dirilecek ve hırsızlık ve yolsuzluk çağına cevap asıl buradan gelecek!

Receb İhsan ELİAÇIK

recepihsan@gmail.com







"Allah'ı dost edineni dost edineceğime,
Allah'a düşmanlık yapana düşmanlık
yapacağıma dair Allah'a söz verdim."
 

sakal

Yeni Üye
8 Nis 2012
2,000
1
38
Allah bu dini bir kafir eliyle bile yüceltir..

yukarıdaki olay bunun bir ıspatıdır..çünkü bu güne kadar Allah'ı inkar eden ayetleri dogma bilmem ne diyenler baktılar insanların kanunları işe yaramıyor Allah'ın ipine sarılmışlar bununla inananları vurmaya çalışıyorlar..AKP ile az daha uğraşsanız imana geleceksiniz ha gayret..

Allah'ım sen nelere kadirsin evrensel imana geliyor..
 

evrensel-insan

Yeni Üye
1 Kas 2012
3,434
1
0
70
Allah'ım sen nelere kadirsin evrensel imana geliyor..

Sizin gibi imanin ne oldugunu algilayamayanlara imani da ogretmek bizlere dusuyor. Yokda diktatorunuzun narina sizde yanacksiniz.

Sonunda bizler insanlik adina kisi kendini kendince insanliga nasil adamis ise onun ile uyaririz. Dindari da inandigi din temelinde uyarmak gerekir ki; diktatorfune biat ederken harama yalana dolana yolsuzluga ne ozensin ne de savunsun.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Üst