Din Kokenine Farkli Bir Bakis

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Dil Bilimleri kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Din Kokenine Farkli Bir Bakis başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 5,653 kez görüntülenmiş, 43 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Dil Bilimleri
Konu Başlığı Din Kokenine Farkli Bir Bakis
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Eskiden filoloji olarak bilinen dil bilimi, gunumuzde 3 farkli dalda ele alinmaktadir.

Dilin her turlu yapilanisi, yapisi ve isleyisi-Linquistik

Dildeki her turlu kok ve ekin temeli/tabeni-Etimoloji

Dilin konusulan ve yazilan guncel kullanimi-Language.

Bilindigi gibi turkce dili genelde kok uzerine kurulmus ve kokten turetilmis bir dildir. Genelde bu kokler ya bir isim, ya da bir emirdir.

Mesela goz bir isim iken, gor bir emirdir.

Bir is hareket ve olus belirten kelimenin, yani fiil ya da yuklemin dile gelisi ise, emir kokune eklenen mek/mak mastarlaridir. Gormek gibi.

Iste bu temelde din bir is bir hareket ve bir eyleme donusecek olan bir emir kokudur.

Fiikllerimiz- Dinmek, dinlemek, dinlenmek ve dindirmektir.

Din emir kokunden turetilen bu eylemleri sorguladigimizxda, karsimiza; tamamen pasifize eden ve tamamen karsi tarafi pasifize etmeye yonelik fiiler oldugunu goruruz.

Dinmek- genelde hareketin, cabanin, firtinanin, dalganin v.s. durulmasi ve sakinlesmesi anlamindadir.

Dinlemek- Soylenileni anlamak ve uygulamak ve ona uymak anlamindadir.

Dinlenmek-Bir hareket is ya da eylem sonucu olusan yorgunluigun atilmasi anlamindadir.

Dindirmek-Mesela aci ceken bir kisinin acisini hafifletmek, onu o acidan kurtarmak v.s. temelli gosterilen cabadir.

Goruldugu gibi, din kokeni- durul, sakinles, karsi cikma, kabullen v.s. temelli bir pasifize etme eylemidir.

Buradaki aktivite ise, ya bu din kokeninden turetilen emirleri kabul etmeme ve karsi cikma, ya da bu emri isteyenlerin emirleri yerine gelmesi adina aktiflesmesi. Yani dinmeyeni, dindirmek; dinlemeyeni, dinletmek, dinlenmeyeni, dinlendirmek ve dinmeyeni, dindirmektir.

Buradaki pasif emrin aktivitesi; emre uymamak ve emre uydurmaya yonelmektir.

Iste burada emre uymamak bir isyan, bas kaldiris, asilik, yaramazlik v.s. olarak algilanirken; bunu yapanlari emre uymaya zorlamak, baski kurmak, mudahele etmek, korkutmak ve benzeri hak ve ozgurluk ihlali dusunce ve davranislardir.

Kisaca din temelli pasif emre uymamak hak ve ozgurluk talebi, bu aktiviteyi tekrar pasifize etme dusunce ve davranisi da hak ve ozgurluk ihlali, baski kurma, mudahele v.s. temelli bir yanasimdir.

Islam dini inanc, iman ve sartlarinin ve bunu uygulayan muslumanlarin yine dil anlam temelinde bir teslimiyete girdikleri algilanirsa, Din kok ve ondan turetilen emir koklerinin ve de eylemlerin de nasil bir pasiflik ve pasifize etmek uzerine kurulduigu da algilanir.

Kisaca din kokeni boyun egmek, sorgulamamak, harfiyen uymak, emre itaat temelli pasifizmin; dusuncenin dusunme eylemi ile tam bir zitlik icinde oldugu algilanir. Cunku dusuncenin dusunme eylemi, tam da pasivizmin aktiflesmesi anlamini ve emirlerin uygulanma ve karsi cikilma yerine, sorgulanmasini saglar.
 

Monoteist İnsan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2012
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
3
Yaş
42
Selam. Gerçekten "farklı" bir bakış olmuş.

Marx'ın çok meşhûr olan bir sözü vardır, bu söz belirli bir kısmı özellikle kırpılarak halkın karşısına bir "ateizm propagandası" olarak çıkıyor. Ancak Marx, oldukça güzel tespitleri bir araya topluyor: “Din var olan durumlara bir protestodur. Ruhsuz koşullara ruhtur. Kalpsiz dünyanın kalbidir. Mazlum insanın içli çığlığıdır. Ve din halkların afyonudur”.

Paragraf olarak aldığınız zaman aynen katılıyorum. Ne anlatıyor burada; dinin iki yüzünü anlatıyor. Afyon yüzü ile vicdan yüzünü anlatıyor. Protestocu yüzü ile uyuşturucu yüzünü anlatıyor. Bir tarafta diyor ki din protestodur, isyandır, itirazdır, çığlıktır. Gerçekten de öyledir. Öbür tarafta da imparatorun eline, şeyhlerin, cemaatlerin eline geçtiği zaman din onları koruyup kollayan uyuşturucuya dönüşür.

"Sorgulanmayan din, din değildir" gerçeğini dikkatle anlamamız gerek.

Kur'anda ismi geçen peygamberlerden bir tanesi "İbrahim"dir. İbrahim, kendi kıssasına göre, birçok şeye tanrılık izafe etmeyi düşünmüştür. "Bir tanrı var mı?" sorusuyla giriştiği yola, "var" cevabı verdikten sonra o tanrıyı aramaya koyulmuştur. Güneş'e tanrı der, fakat batar; ateşe tanrı der, fakat söner... Nihayetinde anlayamadığı bir yerde, 'ezeli sır' biçiminde var olan tek bir yaratıcının olduğuna kanaat getirir; kendi kendine Tanrı'ya dua ve ibadet eder.

Şimdiki mukallit (taklitçi) Müslümanların "Allah gerçekten var mı?" sorusuna garip gurup tepkiler vermeleri kendi ahmaklıklarındandır. Zira "sorgulanmayan din din değildir" Bir tanrının gerçekten var olup olmadığını, hayatı boyunca bir kere bile düşünmeyen insanın o dine mensubiyeti ne derece olabilir? Anne babası o dine inanmış diye o dine inanmak, ebeveynleri bir yaratıcının var olduğuna inanıyor diye o yaratıcıya inanmak, kuru bir taklitçiliktir. Nitekim, buna "taklidi iman" denir. Asıl istenen ise "tahkiki iman"dır.

Din kendisinin ilahi olduğu tezini ortaya atıyorsa, 'anayasa' işlevi gören bir ilahi kitap indiriyorsa ve buna inanıp inanmamakta kimseyi mecbur kılmıyorsa; elbette kendisine inananlardan bir takım isteklerde bulunacaktır: Boyun eğmek, harfiyen uymak, Tanrı'nın emrine itaat.

Ancak buradaki "sorgulamamak" oldukça farklı bir durum. Belirlediğiniz 'pasifizm temeli'ne fazla gelmiş göründüğü aşikar. Çünkü en azından İslam, sorgulanmak ister.

Kulumuza indirdiğimizden kuşku içinde iseniz, buna benzer bir sure getirin. ALLAH'tan başka tüm tanıklarınızı da yardıma çağırın, doğru sözlü iseniz. (Bakara/23)

Açıkça bir davet, açıkça bir karşılaşma isteği ve onlarca ayette tekrar eden 'DOĞRU SÖZLÜLER İSENİZ' ifadesi...

Her ne kadar öznel bir tanımlama olsa da, ben derim ki: "İman, kişinin sinesinde bir yüktür, eğer sorgulamadığı bir Tanrı'ya inanıyorsa." Sorguladığı takdirde bir Tanrının olmadığına kanaat getiren kimse, benim gözümde annesi/babası Müslüman diye Müslüman olan onlarca taklitçiden daha şerefli ve haysiyetlidir.

Emma Goldman der ki: "İnsan, tanrılarını yarattığından beri ağır bir ceza çekiyor; tanrılar peydahlandığından beri insanın payına acı ve zulümden başka şey düşmüyor. Bu gafletten tek çıkış yolu var: kendisini cennet ve cehennem kapılarına zincirleyen prangalarını kırmak, gaflet uykusundan uyanıp aydınlanan zihniyle yeryüzünde yeni bir dünya kurmaya girişmek."

Evet; -farklı bir algılayışla- insanoğlu gerçek tanrının yerine başka tanrılar yarattığından beri; ağır bir ceza çekiyor. Tanrı ona zulmetmedi fakat onlar kendilerine zulmettiler. Cennet ve cehennem hayaliyle, dünyadan kopmak gerekmemektedir.

İşte böylesi bir öğüdü tutan Müslümanlar, her iki adımda bir cami açacaklarına, biraz da felsefe kulüpleri, laboratuvarlar açmayı akıl edebilir, umarım.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Yalniz unutmamak gerekir ki; deneyim ve gozlemler. Turkiye tabanli ateizmin antiteizm temelinin bir antiislam olarak ortaya ciktigini gosteriyor.

Bir yerde islam dininin rehberi olan Kuran'in algilanmasi ve sorgulanmasinin sonucu, turkiye temelli ateizm algisi, anti teizm ve antiislam ortaya cikiyor.

Yani dini sorgulayanlar, dine baglanmak yerine teslim olmak yerine, dini karsilarina aliyorlar ve dinsizlesiyorlar.

Tabi buradaki din her karsisinaalan kisinin kendi cografi ve toplumsal temelli dini oluyor.

Turkiye icinde bu islam dini olarak yansiyor.

Sonucta dinin karsiya alinmasi ve din ile mucadele v.s. aslinda dinin sorgulanmasi degil; sadece emre karsi cikmak olarak yansiyor.

Halbuki sorgulama kabul ya da karsi cikis degil; neyin ne oldugunun algilanilmasi, bilince cikmasi ve bir ...e gore temelinde getirdiginin kisiuce degerlendirilmesidir.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sonucta din bir kokensel emir olarak uygulanmasi istenen yonlendirim ve yaptirimlardir. Bir kisi olarak ya uygularsiniz, ya da uygulamazsiniz.

Buradaki sorun karsilikli mudaheledir. Yani uygulayanin uygulamayan ve uygulasmayanin uygulayan uzerinde kurdugu baski, zorlama mudaheledir.

Iste bu sorun hak ve ozgurluklerin ihlalilidir.

Halbuku bir toplumda uygulayanda uygulamayanda biribirine saygi gostererek ve algilayarak ve de mudahele etmeyerek birlikte ve beraber yasayabilmektir.

Iste din karsitligi ve dinsizlik karsitligi buna meydan vermez.

O yuzden teizmin ya da ateizmin dini temeli (tanri, yada yaratici varliksal inancsal ideolojik ve teolojik yanasimi degil)nin sorunu bu anti yanasimin zorlamasi, mudahelesi ve baskisidir.

Bunun nedeni de bu baskiyi uygulayanin ne teizmi ne de ateizmi allgilayamamasindan, bilincli olarak bilmemesinden ve farklasri birlestirme yerine, farklari otekilestirme aliskanligindan kaynaklanir.

Bu da farklarin birligini degil; ayrismasini getirir.
 

Monoteist İnsan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2012
Mesajlar
13
Tepkime puanı
0
Puanları
3
Yaş
42
Teşekkürler. Benim de tamamen katıldığım düşünceleri dillendirmişsiniz.

Bir din, sizin de belirttiğiniz gibi kanunlar içerir ve uyulmasını ister. "İnandığı halde uymayanı" cezalandırır. Örneğin "Ben Müslümanım" diyen birisi -İslam argümanından gidiyorum- zina yaparsa, yüz değnek alır. (Celd dediğimiz değnek, kan akıtmayacak ince değnektir. İddia edildiği gibi taşlama yoktur.) Ancak bunun olabilmesi için "DÖRT ŞAHİT" gerekmektedir ve bu dört şahidin, zina anını tam anında görmesi gerekmektedir. Bunun içindir, Osmanlı döneminde bile yedi kere uygulanmış bir cezadır, bu hadd cezası.

Ancak "Ben Müslüman değilim. Tanrıya inanmıyorum" diyen birisi için zina etme, içki içme, kumar oynama özgürlüğü vardır. Ancak, evrensel yasalar olan "Cinayet" gibi bir suçta, "O bir tanrıya inanmıyor zaten" diye ayrı bir hukuka tabi tutulmaz.

Bu belirtilen cezalar ve baskılar; uygulanması için onlarca teferruat gerekmektedir. Ve bunların bildiriliş amacı, cehennemle zaten korkutulan günahların, dünya hudutları dahilinde de rezil edici olduğunu vurgulamaktır.

İyi akşamlar dilerim :)
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Teşekkürler. Benim de tamamen katıldığım düşünceleri dillendirmişsiniz.

Bir din, sizin de belirttiğiniz gibi kanunlar içerir ve uyulmasını ister. "İnandığı halde uymayanı" cezalandırır. Örneğin "Ben Müslümanım" diyen birisi -İslam argümanından gidiyorum- zina yaparsa, yüz değnek alır. (Celd dediğimiz değnek, kan akıtmayacak ince değnektir. İddia edildiği gibi taşlama yoktur.) Ancak bunun olabilmesi için "DÖRT ŞAHİT" gerekmektedir ve bu dört şahidin, zina anını tam anında görmesi gerekmektedir. Bunun içindir, Osmanlı döneminde bile yedi kere uygulanmış bir cezadır, bu hadd cezası.

Ancak "Ben Müslüman değilim. Tanrıya inanmıyorum" diyen birisi için zina etme, içki içme, kumar oynama özgürlüğü vardır. Ancak, evrensel yasalar olan "Cinayet" gibi bir suçta, "O bir tanrıya inanmıyor zaten" diye ayrı bir hukuka tabi tutulmaz.

Bu belirtilen cezalar ve baskılar; uygulanması için onlarca teferruat gerekmektedir. Ve bunların bildiriliş amacı, cehennemle zaten korkutulan günahların, dünya hudutları dahilinde de rezil edici olduğunu vurgulamaktır.

İyi akşamlar dilerim :)
Bir nokta dışında katılıyorum. "Ben Müslüman değilim. Tanrıya inanmıyorum" diyen birisi için zina etme, içki içme, kumar oynama özgürlüğü" nü bugün kuracağınız bir İslam Devletinde uygulamazsınız. Bu bir ütopyadır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Teşekkürler. Benim de tamamen katıldığım düşünceleri dillendirmişsiniz.

Bir din, sizin de belirttiğiniz gibi kanunlar içerir ve uyulmasını ister. "İnandığı halde uymayanı" cezalandırır. Örneğin "Ben Müslümanım" diyen birisi -İslam argümanından gidiyorum- zina yaparsa, yüz değnek alır. (Celd dediğimiz değnek, kan akıtmayacak ince değnektir. İddia edildiği gibi taşlama yoktur.) Ancak bunun olabilmesi için "DÖRT ŞAHİT" gerekmektedir ve bu dört şahidin, zina anını tam anında görmesi gerekmektedir. Bunun içindir, Osmanlı döneminde bile yedi kere uygulanmış bir cezadır, bu hadd cezası.

Ancak "Ben Müslüman değilim. Tanrıya inanmıyorum" diyen birisi için zina etme, içki içme, kumar oynama özgürlüğü vardır. Ancak, evrensel yasalar olan "Cinayet" gibi bir suçta, "O bir tanrıya inanmıyor zaten" diye ayrı bir hukuka tabi tutulmaz.

Bu belirtilen cezalar ve baskılar; uygulanması için onlarca teferruat gerekmektedir. Ve bunların bildiriliş amacı, cehennemle zaten korkutulan günahların, dünya hudutları dahilinde de rezil edici olduğunu vurgulamaktır.

İyi akşamlar dilerim :)

Evet, zaten hak ve ozgurlukler insan haklari ve evrenselk hukukta ceza uygulamasini her turlu hak ve ozgurluk ihlali olarak yapar.

Cinayet her iki dinli/dinsiz hukukta da yasam hak ve ozgurluk ihlali oldugundan cezya tabidir.

Iste bilgi ve dusunce paylasiminin ve ozgurce dile gelmesinin onemi de burda. Dini ya da dinsizligi dusunce ve bilgi olarak dile getirmek demek; antti teizm/ateizm degildir. Bunlar mudaheledir. Dusunce ve bilgi alis verisi ise, paylasimdir.

Buradan bir onemli konu daha ortaya cikar, dusunce olarak elestirmek ya da paylasmak; musluman uzerinden degil; muslumanlik uzerindendir, inanir/inanmaz uzerinden dergil; inanc uzerindendir.

Cunku dini her turlu deger ya da dinsiz her turlu deger, kisinin kisilik ve kimlik hak ve ozgurlugudur.

Dusuncelerin paylasimi ve tartismasi ise bilgi dile getirmektir.

Iste bu dile gelen dusunceyi onleme zaten gelen dusunceye yanit verememekten kaynaklanir.


Kisiler dusuncelerini tartistiracagina, kendileri tartisirlar. Sorun da budur.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bir nokta dışında katılıyorum. "Ben Müslüman değilim. Tanrıya inanmıyorum" diyen birisi için zina etme, içki içme, kumar oynama özgürlüğü" nü bugün kuracağınız bir İslam Devletinde uygulamazsınız. Bu bir ütopyadır.

Iste sorun datam burda. Dini birsistemde dinsizlige hak ve ozgurluk verilmez iken, sekuler bir sistemde hem dinli hem de dinsdizin hak ve ozgurlugu vardir.

O yuzden dini sistem taraflidir ve hak ve ozgurluk ihlalini tarafini zorlayarak ve empoze ederek uygulamaktadir.

Sence korkusu nedir?

Neden bir dini sistem, dinsiz olana yasam hak ve ozgurlugu tanimaz?
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
"DİN" kelimesi türkçe köke sahip olmadığı için bu kurgu üzerinde konuşmaya değmez...


Din emir kokunden turetilen bu eylemleri sorguladigimizda, karsimiza; tamamen pasifize eden ve tamamen karsi tarafi pasifize etmeye yonelik fiiler oldugunu goruruz.

Dinmek- genelde hareketin, cabanin, firtinanin, dalganin v.s. durulmasi ve sakinlesmesi anlamindadir.

Dinlemek- Soylenileni anlamak ve uygulamak ve ona uymak anlamindadir.

Dinlenmek-Bir hareket is ya da eylem sonucu olusan yorgunluigun atilmasi anlamindadir.

Dindirmek-Mesela aci ceken bir kisinin acisini hafifletmek, onu o acidan kurtarmak v.s. temelli gosterilen cabadir.

burada kök olarak gösterilen "din" ile inanç anlamında söz konusu olan "din" ayni kökten türetilmemiştir...

Arapça bir kelime olarak "dal, ye, nün" harflerinden meydana gelen din sözcüğü, söyleyiş şekli değişmeksizin Türkçe'ye girmiştir.
Kelime, gerek İslâm öncesi Arapça'sında gerekse Kur'ân ve Sünnet'te oldukça yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Bunun tabiî bir sonucu olarak da din sözcüğü İslâm tarihi boyunca, bütün çeşitliliğiyle ve farklı oranlarda yoğun olarak, kaynaklarda, ilmî ve edebî eserlerde, sözlü ve yazılı anlatımda, İslâmî ilimlerin anahtar terimlerinin en başında yer almıştır.
Aynı kökten gelen ve yüce Allah'ın sıfatı ya da ismi olarak kullanılan "ed-Deyyân", yapılan işlerin karşılığını veren, kahreden, yani istediğine zorlayan, egemen, hikmetle yöneten,hesaba çeken, hiçbir ameli karşılıksız bırakmayıp hayra da şerre de karşılık veren demektir...

yani; arapça Din ile Türkçe Dinmek,Dinlemek,Dinlenmek,Dindirmek ayni kökten değildir...
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi


Din Antropolojisi
Doç.Dr. Hüseyin Türk

buda olması gerektiği gibi bilimsel bir bakış...
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Dolayısiyle din kelimesinin etimolojisi kesin bir şekilde
belli değildir. Yabancı kök ve anlamların zamanla bu kelimenin yapısında
bir araya gelmiş olması (aynı şekil içinde birden fazla kökün bulunması)
mümkündür...........



Bu zikredilenleri toparlayacak olursak, "din" kelimesinin "yol,
adet, hüküm, ceza, iman, hal, gidiş, ibadet, hesap, saltanat ~e idare ..."
gibi sözlük anlamları bulunduğuıs, semantik yönden onun hem hakimiyet,
hem de teslimiyet gibi zıt anlamlara sahip olduğu söylenebilir.
Buna göre din kelimesinin kuııanılışında iki taraf göze çarpmaktadır:
hir,i, boyun eğen, yol tutan, adet edinen, inanan ... taraf; diğeri de, hükmeden,
ceza-mükMat, karşılık veren ... taraf. Bu iki taraf arasında~
münaseheti düzenleyen kanun "din"dir.

 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
"DİN" kelimesi türkçe köke sahip olmadığı için bu kurgu üzerinde konuşmaya değmez...


Din emir kokunden turetilen bu eylemleri sorguladigimizda, karsimiza; tamamen pasifize eden ve tamamen karsi tarafi pasifize etmeye yonelik fiiler oldugunu goruruz.

Dinmek- genelde hareketin, cabanin, firtinanin, dalganin v.s. durulmasi ve sakinlesmesi anlamindadir.

Dinlemek- Soylenileni anlamak ve uygulamak ve ona uymak anlamindadir.

Dinlenmek-Bir hareket is ya da eylem sonucu olusan yorgunluigun atilmasi anlamindadir.

Dindirmek-Mesela aci ceken bir kisinin acisini hafifletmek, onu o acidan kurtarmak v.s. temelli gosterilen cabadir.

burada kök olarak gösterilen "din" ile inanç anlamında söz konusu olan "din" ayni kökten türetilmemiştir...

Arapça bir kelime olarak "dal, ye, nün" harflerinden meydana gelen din sözcüğü, söyleyiş şekli değişmeksizin Türkçe'ye girmiştir.
Kelime, gerek İslâm öncesi Arapça'sında gerekse Kur'ân ve Sünnet'te oldukça yaygın bir şekilde kullanılmıştır.
Bunun tabiî bir sonucu olarak da din sözcüğü İslâm tarihi boyunca, bütün çeşitliliğiyle ve farklı oranlarda yoğun olarak, kaynaklarda, ilmî ve edebî eserlerde, sözlü ve yazılı anlatımda, İslâmî ilimlerin anahtar terimlerinin en başında yer almıştır.
Aynı kökten gelen ve yüce Allah'ın sıfatı ya da ismi olarak kullanılan "ed-Deyyân", yapılan işlerin karşılığını veren, kahreden, yani istediğine zorlayan, egemen, hikmetle yöneten,hesaba çeken, hiçbir ameli karşılıksız bırakmayıp hayra da şerre de karşılık veren demektir...

yani; arapça Din ile Türkçe Dinmek,Dinlemek,Dinlenmek,Dindirmek ayni kökten değildir...

yürüyen tartışmanın bu yazıyla herhangi bir ilişkisi, bir bağı yoktur... tartışmayı yürütenler, din kavramının bugün bu ülkede ne anlama geldiğini bilecek durumda ve düzeydedirler... suyu bulandırma çabası, doğru bir yaklaşım olamaz...
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
yürüyen tartışmanın bu yazıyla herhangi bir ilişkisi, bir bağı yoktur... tartışmayı yürütenler, din kavramının bugün bu ülkede ne anlama geldiğini bilecek durumda ve düzeydedirler... suyu bulandırma çabası, doğru bir yaklaşım olamaz...
Haklısın. Konu unutuldu. Din'in tü kaka olduğunu iddia etmek için yazılmış bir yazı üzerinden tartışma yapılıyor.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
yürüyen tartışmanın bu yazıyla herhangi bir ilişkisi, bir bağı yoktur... tartışmayı yürütenler, din kavramının bugün bu ülkede ne anlama geldiğini bilecek durumda ve düzeydedirler... suyu bulandırma çabası, doğru bir yaklaşım olamaz...

burada suyu bulandırma çabası olmadığı gibi seni gibi bilinçli, birisinin din kelimesi ile dinlenme kelimesinin ayni kökten geliyormuş olarak lanse edilen bir yazıya pirim vermesini de anlayamadım...

konu din kelimesinin ne anlama geldiği değil,dine yapılan saldırının dayanaksızlığıdır...

Dinmek- genelde hareketin, cabanin, firtinanin, dalganin v.s. durulmasi ve sakinlesmesi anlamindadir.

Dinlemek- Soylenileni anlamak ve uygulamak ve ona uymak anlamindadir.

Dinlenmek-Bir hareket is ya da eylem sonucu olusan yorgunluigun atilmasi anlamindadir.

Dindirmek-Mesela aci ceken bir kisinin acisini hafifletmek, onu o acidan kurtarmak v.s. temelli gosterilen cabadir.

anlamına geldiği,yazarın beyanı ile gün gibi ortada iken bu türkçe kelimeleri "din" ile köklendirirek dayanak aramak.....
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Haklısın. Konu unutuldu. Din'in tü kaka olduğunu iddia etmek için yazılmış bir yazı üzerinden tartışma yapılıyor.

Oyle bir algi sadece algilayana aittir. Verilen 11 mesaj nolu alinti da bile dinin her iki tezat ucu yani dinen ve dindiren ucunu kelime bunyesinde barindirdigi gorulmektedir.
 

birazdahaderinmavi

Kahin
Yeni Üye
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,442
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
58
burada suyu bulandırma çabası olmadığı gibi seni gibi bilinçli, birisinin din kelimesi ile dinlenme kelimesinin ayni kökten geliyormuş olarak lanse edilen bir yazıya pirim vermesini de anlayamadım...

konu din kelimesinin ne anlama geldiği değil,dine yapılan saldırının dayanaksızlığıdır...

özür... açıkçası giriş yazısını dikkatten kaçırarak(yeterli özenle okumadan) son birkaç yazıyla değerlendirme yapmak doğru olmamalıdır...
 
F

Fetâ

Ziyaretçi
Oyle bir algi sadece algilayana aittir. Verilen 11 mesaj nolu alinti da bile dinin her iki tezat ucu yani dinen ve dindiren ucunu kelime bunyesinde barindirdigi gorulmektedir.
İlk mesajını beğenmedim. Sonraki iki mesajını beğendim. Vardı demek ki bir sebebi... :)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
İlk mesajını beğenmedim. Sonraki iki mesajını beğendim. Vardı demek ki bir sebebi... :)

Tesekkurler. Her turlu ideoloji inancsal icerigi ne olursa olsun bir dindirme ve dinme girisimidir. Cunku amac getirilen her turlu yonlendirim ve yaptirimlarin kabulunu ve bunun zorlamasini ve de kabul edemeyenlerin uzerinde baski kurulmasini getirir.

O yuzden din kokeninin emirsel temeli sadece dini degildir.
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
Oyle bir algi sadece algilayana aittir. Verilen 11 mesaj nolu alinti da bile dinin her iki tezat ucu yani dinen ve dindiren ucunu kelime bunyesinde barindirdigi gorulmektedir.

Bu zikredilenleri toparlayacak olursak, "din" kelimesinin "yol,
adet, hüküm, ceza, iman, hal, gidiş, ibadet, hesap, saltanat ~e idare ..."
gibi sözlük anlamları bulunduğuıs, semantik yönden onun hem hakimiyet,
hem de teslimiyet gibi zıt anlamlara sahip olduğu söylenebilir.
Buna göre din kelimesinin kuııanılışında iki taraf göze çarpmaktadır:
hir,i, boyun eğen, yol tutan, adet edinen, inanan ... taraf; diğeri de, hükmeden,
ceza-mükMat, karşılık veren ... taraf. Bu iki taraf arasında~
münaseheti düzenleyen kanun "din"dir.



bu mesajı kast ediyorsun herhalde,
bu mesajı kast ederek "dinin her iki tezat ucu yani dinen ve dindiren ucunu kelime bunyesinde barindirdigi gorulmektedir..." diyorsun...

yani dinen (her ne demekse,belki de sana göre ram eden-boyun eğendir...) ve dindiren (yine sana göre boyun eğdiren olmalı...)

ama unuttuğun veya göremediğin bir şey var; senin pazarlamaya çalıştığın şekilde "zorlama" ile meydana gelen bir şey yok ortada...

senin alıntıladığın açıklamada da görüldüğü gibi...
ortada olan, din açısından iman eden ve iman edilen var,yani kul ile küll
kul kabul etmiş küll yaratıyor.
bu ikilinin dışında kalanların bu konu ile alakası ne?
hem alakası olmamak hemde alakasız olduğu konuya bilgisizce-temelsizce saldırmak neden???
 
M

Mor ve Ötesi

Ziyaretçi
Tesekkurler. Her turlu ideoloji inancsal icerigi ne olursa olsun bir dindirme ve dinme girisimidir. Cunku amac getirilen her turlu yonlendirim ve yaptirimlarin kabulunu ve bunun zorlamasini ve de kabul edemeyenlerin uzerinde baski kurulmasini getirir.

O yuzden din kokeninin emirsel temeli sadece dini degildir.

Her turlu ideoloji inancsal icerigi ne olursa olsun bir dindirme ve dinme girisimidir...
kimin açısından???
hangi din ve ideoloji bu kapsamda iş görerek tüm insanlık üzerinde hakimiyet kurabilmiştir?

Cunku amac getirilen her turlu yonlendirim ve yaptirimlarin kabulunu ve bunun zorlamasini ve de kabul edemeyenlerin uzerinde baski kurulmasini getirir...
ben anlamadım,birisi bu cümlenin ne anlama geldiğini açıklarsa sevinirim... (bir iki yere ,(virgül) koymayı denedim ama yine bir anlam veremedim...

O yuzden din kokeninin emirsel temeli sadece dini degildir.
"din" kökeninde emirsel temel yoktur... (din açısından...)
din,sadece bir düzenleme,bir kurallar manzumesidir ve bu kuralların hepsi emirsel içerik taşımaz...
mesela;islami literatürde "amentü" işin başıdır,amentü olmazsa islam dini olmaz,
sen bana "amentü"nün emirselliğini açıklarmısın???
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst