Selamün aleyküm,
Bir cahil olarak; frekansımın nasıl rezonansa geçtiğini pratik şekilde deneyimlemek ve geri dönüş alabilmek için aranıza katılmış bulunmaktayım.
Hata payı, büyümenin alanıdır.
Kusursuzluk durağanlıktır; kusur hareketin izidir.
Yanılmadan gelişen hiçbir bilinç yoktur.
Bu yüzden hatalarımı maruz görün lütfen.
Güneş bile ışığını anlamlandırmak için gölgeye muhtaçtır; keza ihtiyaç, varoluşun kanıtıdır; çünkü ihtiyaçsızlık hiçliktir.
İnsanı yıkan cehalet değil, bildiğini sanmak olduğu için buraya bilmediğime şahit olmaya geldim.
Karmaşa yoktur; sadece eksik algılanan bütünlük vardır. Her şey birbiriyle denge içinde işler.
Evren, hata yapmayacak kadar karmaşık; anlam üretecek kadar sade.
Anlamamak, anlamsızlık değildir; derinliğin davetidir.
Her yanlış, başka bir düzlemde doğrudur.
Kendini sevmenin yolu, kendinden, yani kaderinden, yani öz niyetinden, razı olmaktan gelir.
Bu sebeple tekerrüre tefekkür şart; keza nizam-ı âzamın mizanı şavt.
Kırmadan konuşmak en yüksek ilimdir.
Sözü altın yapan, söyleyenin sesi değil; gönlünün safiyetidir.
Sözlerimin sonlarına müsaadenizle bir iki mısra eklemek istiyorum:
Zarâfetle saklıdır şûrâda cânânın izi
Harf harf dökülen sır: “Beni bul, ben sende gizli.”
Ben sana yazarım, sen de bana sanma;
aslında ben bana yazarım, sen de sana.
Mânâ özüm; kâfi söz hâlâ en âlâ
Dânâ sözü kâfi, isen mânâ özü âlâ
Sürç-i lisan ettiysek, bilmeden bir kusur işlediysek affola…
Bir cahil olarak; frekansımın nasıl rezonansa geçtiğini pratik şekilde deneyimlemek ve geri dönüş alabilmek için aranıza katılmış bulunmaktayım.
Hata payı, büyümenin alanıdır.
Kusursuzluk durağanlıktır; kusur hareketin izidir.
Yanılmadan gelişen hiçbir bilinç yoktur.
Bu yüzden hatalarımı maruz görün lütfen.
Güneş bile ışığını anlamlandırmak için gölgeye muhtaçtır; keza ihtiyaç, varoluşun kanıtıdır; çünkü ihtiyaçsızlık hiçliktir.
İnsanı yıkan cehalet değil, bildiğini sanmak olduğu için buraya bilmediğime şahit olmaya geldim.
Karmaşa yoktur; sadece eksik algılanan bütünlük vardır. Her şey birbiriyle denge içinde işler.
Evren, hata yapmayacak kadar karmaşık; anlam üretecek kadar sade.
Anlamamak, anlamsızlık değildir; derinliğin davetidir.
Her yanlış, başka bir düzlemde doğrudur.
Kendini sevmenin yolu, kendinden, yani kaderinden, yani öz niyetinden, razı olmaktan gelir.
Bu sebeple tekerrüre tefekkür şart; keza nizam-ı âzamın mizanı şavt.
Kırmadan konuşmak en yüksek ilimdir.
Sözü altın yapan, söyleyenin sesi değil; gönlünün safiyetidir.
Sözlerimin sonlarına müsaadenizle bir iki mısra eklemek istiyorum:
Zarâfetle saklıdır şûrâda cânânın izi
Harf harf dökülen sır: “Beni bul, ben sende gizli.”
Ben sana yazarım, sen de bana sanma;
aslında ben bana yazarım, sen de sana.
Mânâ özüm; kâfi söz hâlâ en âlâ
Dânâ sözü kâfi, isen mânâ özü âlâ
Sürç-i lisan ettiysek, bilmeden bir kusur işlediysek affola…