Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Gündem (Dünya\/Türkiye) kategorisinde faust tarafından oluşturulan Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,656 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Gündem (Dünya\/Türkiye)
Konu Başlığı Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Bedirhan
F

faust

Ziyaretçi
Halit Çelenk, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan idamlarının 37′nci yılı dolayısıyla çeşitli etkinliklerle anılıyor.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın avukatı Halit Çelenk, 37 yıl önce gerçekleşen idamların Anayasa ve yasalara aykırı olarak gerçekleştirildiğini, idam kararının işlenen “suçö değil “sahip olunan düşünce” nedeniyle verildiğini savundu. Halit Çelenk, “Toplum düzenini eleştirmek, onun şu ya da bu amaçla değiştirilmesini düşünmek ve amaçlamak da kişinin temel hakları arasındadır. İnsanı hayvandan ayıran, düşünebilmektir” dedi.

Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın idam edilişlerinin 37’nci yıl dönümü dolayısıyla anma töreni düzenlendi. Gezmiş, İnan ve Aslan’ın avukatı Halit Çelenk burada yaptığı konuşmada, 12 Mart dönemindeki davaya ilişkin açıklamalarda bulundu. İnfazlardan önce Deniz Gezmiş’in kendisine “Ağabey, o gece bizi yalnız bırakmayın, beraber olun, yanınıza bir arkadaş daha alırsanız iyi olur. Bizim tanığımız olun, bizlerin korkmadan nasıl büyük bir yüreklilikle sehpaya gideceğimizi görün. İleride kimi karanlık güçlerin yazabileceği yalan yanlış şeyleri yanıtlar ve düzeltirsiniz” dediğini hatırlatan Çelenk şöyle devam etti:

“Deniz bu sözleri o kadar içten, o kadar yürekten söylemişti ki bugün hala kulağımdadır. Avukat Mükerrem Erdoğan’la o gece infazlarda bulunduk. 37 yıldan beri her 6 Mayıs’ta bu sözlere uyarak mezarları başında konuşmalar yaptım. Ve onların o kararlı ve cesurca ölüme gidişlerini karalamak, o olağanüstü direnişlerine gölge düşürmek isteyen tüm ‘karanlık güçlere’ karşı, tanıklık ettiğim gerçeği anlatarak mücadele ettim. Gezmiş, Aslan ve İnan’ın eylemlerinden değil, düşüncelerinden ve dünya görüşlerinden ötürü idam edildiklerini savunan Çelenk, o günlerde sıkıyönetim ilan edildiğini, sıkıyönetim mahkemeleri kurulduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“İLK KARARDA İDAM YOKTU”
“Deniz’in başkanı olduğu THKO üyelerinden kimilerinin dosyası hükme bağlanmış, örgütün mahkum olan sanıklarının isteğiyle Askeri Yargıtay’a gönderilmişti. Yargıtay’a gönderilen davalara bakan hakimler sanıklara adam kaçırma ve benzeri suçlardan ötürü hapis cezaları vermişlerdi.

Bu mahkemeler şu gerekçeye dayanıyorlardı. Bu olaylardan bir buçuk yıl önce, TBMM, o dönemde adam kaçırma, banka soyma ve benzeri suçların arttığı, yasadaki hapis cezalarının yeterli olmaktan çıktığı, bu nedenle Türk Ceza Kanunu’ndaki cezaların arttırılması gerekçesiyle hapis cezasını arttıran bir yasa değişikliği kabul etmişti.

Resmi gazetede yayınlanan 1490 sayılı bu kanunda hapis cezaları artmış ama idam cezasına hiç yer verilmemiştir. İşte kararları Askeri Yargıtay’a giden sanıklara, hakimler, bu yasa değişikliği nedeniyle, hapis cezaları vermiş, bu cezaları arttırmış ama TBMM’de yapılan değişiklikte idam cezası yer almadığından ölüm cezası vermemişlerdir. Bu cezalar 1490 sayılı yasaya uygun hükümlerdi ve mahkeme doğru karar vermişti. Eğer hakimler sanıklara ölüm cezası verseydiler bu yasaya ve yasa koyucunun amacına aykırı olacaktı.”

Bunlar yaşanırken Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nın sanıklara idam cezası verilmesi gerektiği mütalaasıyla kararın bozulmasını istediğini, ayrıca 1971 yılında Askeri Yargıtay’a incelenmek üzere yollanan bir dosya ile ilgili olarak, Genelkurmay Başkanlığı’na yazı yazıp bu yolda talimat verdiğini belirten Çelenk şöyle devam etti:

“Bu yazıda ‘Marksist felsefe ışığında milli demokratik devrimi gerçekleştirmek üzere silahlı eylemlere girişmek ve bu suretle Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçilerini bertaraf ederek tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’yi kurmak’ amacına yönelik eylemlere ceza yasasının 146. maddesinin uygulanması gerektiği bildirilmiş ve sıkıyönetim komutanlıklarına ve askeri savcılıklara bu yolda emir verilmesi talep edilmiştir. Genelkurmay Başkanlığı’nın, Askeri Yargıtay Başsavcısı Tümamiral Fahri Çöker’in bu yazısını ekleyerek, 16/7/1971 gün ve Adli Müşavirliğin 7130-71/1570 sayılı bir yazı ile Sıkıyönetim komutanlıklarına ve askeri savcılıklara bu tür olaylarda T.C.Y’ nin 146. maddesinin uygulanması gerektiğini bildirdiğini görüyoruz. Oysa, 1961 Anayasa’sının 132. maddesi ‘Hiçbir organ, makam veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz’ demekteydi.”

“CEZA YASAYA DEĞİL SANIKLARIN DÜŞÜNCELERE GÖRE SAPTANDI”
Gezmiş, İnan ve Aslan’ın davasında bir başka önemli noktanın da “suçun cezasının yasada gösterilen maddelere göre değil ama sanıkların düşüncelerine göre saptanmasıö olduğunu belirten Çelenk, “Marksist değilseniz ve Milli Demokratik Devrim düşüncesini savunmamaktaysanız yasada gösterilen ve cezası hiçbir suretle idam olmayan maddelere göre yargılanırsınız. Ama Marksist düşünceye sahipseniz ve MDD’yi benimsemişseniz, suçunuz uysun ya da uymasın, idamla yargılanırsınız. Denizlerin işledikleri suçlardan değil ama düşüncelerinden dolayı idam edildikleri apaçık ortada değil mi?ö diye sordu.

Askeri Yargıtay Başsavcılığı’nın Milli Demokratik Devrim vurgusu ve Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının “?Milli Demokratik Devrimi gerçekleştirmek üzere silahlı eylemlere giriştik”leri ve böylece “Amerikan emperyalizmi ve onun yerli işbirlikçilerini bertaraf ederek tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’yi kurmak” istemelerini vurguladığına dikkat çeken Çelenk, “Çünkü Deniz ve arkadaşlarının MDD stratejisini de içeren icra hareketlerinde bulunduklarına ilişkin bir kanıt yoktur. Sanıkların bu konudaki düşünceleri düşünce olarak kalmış, eyleme dönüşmemiştir” dedi.

“İNSANI HAYVANDAN AYIRAN ŞEY DÜŞÜNMEK”
Sıkıyönetim komutanlığının bir bildirisinde “?..Sıkıyönetim mahkemelerindeki davaların karar safhasına geldiği ve infaz işlemlerinin başlamak üzere olduğu bugünlerde?” demek suretiyle henüz karar verilmemiş idam kararlarını halka açıklamakta beis görmediğini de hatırlatan Halit Çelenk şöyle dedi:

“Düşünce özgürlüğü, özgürlüklerin anasıdır. Bir düşünceye sahip olma, toplumsal düzen üzerine herhangi bir inancı benimseme, bu tür bir inanca bağlı olma, ‘düşünce özgürlüğü’ sınırlarına girer ve Anayasal bir haktır. Toplum düzenini eleştirmek, onun şu ya da bu amaçla değiştirilmesini düşünmek ve amaçlamak da kişinin temel hakları arasındadır. İnsanı hayvandan ayıran, düşünebilmektir.”

YILLAR SONRA DGM’DE ASKERİ HAKİMLERİN KALDIRILMASI GEREKÇESİ
Halit Çelenk yargılamaların doğal mahkeme tarafından değil bir tür “kurulö tarafından yapıldığını da savunurken, bunun o dönem yürürlükteki 61 Anayasası’na aykırı olduğunu da anlattı. Çelenk, “Mahkemelere ilişkin bir başka itirazımız ise, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in yargılandıkları askeri mahkemenin bağımsızlığının bulunmamasıydı.1961 Anayasasında hakimlerin bağımsızlığından söz edilmektedir. Denizler doğal mahkemelerde yani sivil bir mahkemede ve bağımsız mahkemelerde yargılansalardı, idam kararı çıkmayacaktı.

Daha sonraları, bilindiği gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir mahkemenin kuruluşunda tek bir asker hakimin bulunması halinde bile o mahkemenin bağımsızlığından söz edilemeyeceğine karar verdi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti AİHM kararına uyarak DGM’lerdeki asker üyeleri görevden aldı ve yerlerine sivil hakimler görevlendirdi. Her ne kadar bu karar bizim davamızdan sonra verilmişse de bizim o dönemde yaptığımız itirazın ne kadar haklı olduğunu gün ışığına çıkarmıştır” diye konuştu.

“ÜÇ KARANFİL” ÖLÜMLERİNİN 37. YILINDA ANILIYOR
Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, idam edilişlerinin 37. yıldönümü olan yarın (6 Mayıs) mezarları başında ve İstanbul’da düzenlenecek çeşitli etkinliklerle bir kez daha anılıyor.

Ankara, Karşıyaka Mezarlığında düzenlenen anma etkinliğine, bazı milletvekilleri, sivil toplum örgütü temsilcileri ve öğrencilerin katılması beklenirken, Gezmiş ve yol arkadaşlarının avukatı Halit Çelenk ile katılımcı grupların temsilcilerinin kısa birer konuşma yapmaları bekleniyor. Konuşmaların ardından her yıl olduğu gibi bu yıl da, “üç karanfil anısına” mezarlara yanan sigaralar ve karanfiller bırakılacak.

68 VE 78’LİLER DE MEZARI BAŞINDA
Devrimci 78’liler Federasyonu ile 68’liler Dayanışma Derneği, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilişlerinin 37. yıldönümünde Ankara Karşıyaka Mezarlığı’ndaki mezarları başında anma etkinlikleri düzenleyecek. İlk olarak saat 12.00’da Karşıyaka Mezarlığı 2 No’lu kapı önünde toplanılacak. Saat 12.30’de ise mezarı başında Anma Töreni düzenlenecek.

Devrimci 78’liler Federasyonu’ndan yapılan anma çağrısında ise, “6 Mayıs 1972’de darağaçlarında son soluklarında bile devrime ve sosyalizme olan bağlılıklarını haykıran önderlerimizin devrimci düşünceleri ilk gün sıcaklığında yüreğimizde, bilincimizde, vicdanımızda yaşadı, yaşıyor? Askeri faşist darbelerle hesaplaşma ve darbecilerin işledikleri suçlar için halka hesap vermesini sağlama mücadelesinin bir parçası olarak, Denizleri idam sehpalarına çıkarıp katledenleri bir kez daha lanetleyeceğiz denildi.

İSTANBUL’DA GENÇLİK ÖRGÜTLERİ DOLMABAHÇE’YE
Gezmiş ve yol arkadaşları, idam edilişlerinin 37. yılında İstanbul’da da çeşitli etkinliklerle anılacak. Bazı gençlik örgütleri, 6 Mayıs Çarşamba günü saat 17.30’da Taksim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi önünde bir araya gelerek, buradan Dolmabahçe’ye yürüyecek. (anka, dha)

(Haber Tamamen Kişiseldir,Sitenin Kişisel Siyasi Görüşünü Yansıtmaz.)
 

Fairy

Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
111
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Atatürk Genci Deniz

Mustafa Kemal’in resimleri insanların evlerini süslemeye başladığında, daha Kurtuluş Savaşımız başlamamıştı. Ama Çanakkale Kahramanı bu genç subay, milletin gözünde bir umut olmuştu...

Kurtuluş Savaşı başladığında da Mustafa Kemal’in tek bir güvencesi vardı; rütbesi, görevi değil, vatanı için gösterdiği bu kahramanlık.

Aynı kahramanlık Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra Mustafa Kemal resimleri artık ülke sınırlarını aşmıştı çünkü O artık Çanakkale Kahramanı değil, Doğu’nun kahramanıydı...

1923 sonrası Asya şafağını Mustafa Kemal resmi aydınlatıyordu.

1950’ler geçerken bu resim Ortadoğu’ya Kuzey Afrika’ya yayıldı.

Artık her Ulusal Kurtuluşçunun cebindeydi resmi...

Mustafa Kemal’i tüm Doğu’da bu kadar benimseten kahramanlık, O’nun emperyalizme karşı savaşçılığıydı. Çanakkale bunun göstergesiydi, koskoca İngiliz Donanması ilk defa burada yeniliyordu ve Kurtuluş Savaşı’nda bu defa İngilizi, Fransızı, İtalyanı ile yedi düvel boyun eğiyordu bu adama.

Emperyalizme kafa tutan değil aynı zamanda emperyalizmi yenen adamdı Mustafa Kemal.

Bu nedenle de emperyalizme başkaldıran her ulus, her devrimci için en büyük moral kaynağı O’nun resmiydi.

Dünya halkları emperyalizme başkaldırırken O’nun ülkesinde farklı bir dönüşüm yaşanıyordu ama. Kurduğu tam bağımsız devlet, ölümünün hemen ardından emperyalizmin güdümüne giriyordu, Çanakkale’yi emperyalist donanmalar geçememişti ama Amerikan zırhlısı Missouri Dolmabahçe’ye demirlerken ülkeyi yönetenler bunu bir bayram günü sayıyordu.

O’nun resmi devlet dairelerini süslüyordu. O resmin önünde egemenler ülkeyi pazarlıyor ve yaptıklarından utanmıyorlardı.

Atatürk bir devlet adamına böyle böyle dönüştürülürken bir şeyler değişti birden.

Tarihler 27 Haziran 2008’i saat sabah 8.20’yi gösterirken İstanbul Üniversitesi’nde ilk işgal sona eriyordu. İşgali sona erdiren öğrenciler rektörlük binasını rektöre teslim ederken rektör Prof. Dr. Şerif Egeli’ye de makam odasını teslim ettiler.

Odada ufak bir değişiklik vardı, rektörün masasının arkasına bir Atatürk portresi asılmıştı ve üzerine de bir not düşülmüştü:

“Üniversite Boykot Savunma Komitesinin Rektörlüğe hediyesidir.”

Herhalde 68 kuşağının ne istediğini, ne için yola çıktığını bundan güzel anlatacak bir olay yoktu: 68, duvardan indirilen Mustafa Kemal resmini asma eylemiydi.

Aynı rektör bundan 15 gün önce işgal başlarken karşısında Devrimci Gençleri bulur, başlarında Deniz Gezmiş vardır. Deniz, işgalci öğrenciler adına talepleri sıralar ve üniversitede devrim istediklerini belirtir.

İstekleri dinleyen rektörle Deniz arasında şu tartışma geçer:

Deniz: Biz pazarlığa gelmedik.

Rektör: Yanlış bilgiye dayanıyorsunuz. Halledilmesi mümkün olanların halledilmediği bir karar alınmış mıdır ki bu şekilde konuşuyorsunuz?

Deniz: Zor mu kullanılması gerek?

Rektör: Kullandınız işte.

Deniz: Biz Atatürk genciyiz.

Rektör: Atatürk genci önce benim. Ben, Atatürk’ün ağzından Gençliğe Hitabesini dinledim. Burada hesaplaşma olmaz. Bu kalabalıkla mesele çözümlenemez.

Deniz: Sabreden derviş açlığından ölmüş

Rektör: Doğrusu sabreden derviş muradına ermiş.

Deniz: Üniversitede devrim istiyoruz. Üniversitede söz sahibi olmak istiyoruz. Hükümetlerin dümen suyuna gidilmemesini istiyoruz.

Rektör: Benim geldiğim yol belli, gittiğim yol belli.

Deniz: Belli belli, Mason Locasından geçiyor. İstifa et!

Bu diyalog hem Türkiye’deki karşı devrimi hem de gençliğin nasıl bir devrim istediğini anlatmaktadır. Atatürk’ü bir halk kahramanından, antiemperyalist devrimciden soyutlayıp onu devlet adamına dönüştüren Mason Atatürkçülüğüne karşı devrimci Atatürkçülük.

İşte Deniz, böylesi bir dönemin ve böylesi bir mücadelenin lideri olarak ortaya çıktı: İlk eylemi de rektörün duvarına Atatürk resmi asmaktı!
 

Fairy

Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
111
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Ne diyordu Deniz mahkemede:

“Profesyonel devrimci olmak bir suç unsuru olarak ileri sürülmektedir. Bu da bir cehalet örneğidir. Profesyonel devrimci bugünün Türkiyesinde kendini hayatı boyunca Türkiye’nin bağımsızlığına adayan kimsedir. Birinci suçumuz iddia makamına göre hayatımızı boşu boşuna Türkiye’nin bağımsızlığına adamış olmamızdır.”


O halde gencin görevi profesyonel devrimci olmaktı, tıpkı Mustafa Kemal gibi, tıpkı Deniz Gezmiş ve kuşağı gibi...

Hatalar mı, elbet tekrarlanmayacak, ama devrimci geçmiş hatalar yüzünden asla karalanmayacak.

Çünkü karşı çıkılan hatalar değil devrimci olma iradesidir, devrimci yaşama felsefesidir aslında.

Deniz, bu tür sözde devrimcileri daha lisede tanımıştı. Hep evde toplanıp, kendi aralarında konuşuyor, çekirdek yiyor ama hiç bir şey yapmıyorlardı.

“Çekirdek yiyerek devrimcilik yapılmaz” diyordu Deniz.

Sonra Che’nin sözünü öğrendi; “Devrimcinin görevi devrim yapmaktır.”

Mahir, son sözü söyledi: “Devrim için savaşmayana sosyalist denmez.”

Deniz, hikayelerinin ne kadar hüzünlü olacağını elbette biliyordu. Bu hüzün, bir dirence dönüşmeliydi.

Bugün Deniz’in hikayesini dinleyip, milyonlarca ağlayanına ne derdi acaba!

Tek bir şey:

“Çekirdek devrimcileri sizi, o timsah gözyaşlarınısı benim için dökmeyin!”

Yıllardır Deniz için ağlaşıp, kendini rahatlatıp, Deniz için ağlamanın devrimci bir görev olduğunu sanan bu budalalara, ne öfkelenirdi...

Hem Deniz’ler için ağla, hem de onların davası için rahatını bozma.

Bu kavgaya ne bir oğul ver, ne bir eş.

Varsa yoksa bahanelerin.

Ne sinirlenirde bunlara Deniz...

Ve bir şey daha derdi:

“Bize sahip çıkamadınız bari bizden sonra geleceklere kıymayın. Bari onları yalnız bırakmayın...”

Ve kendisine o türküyü yakan anaya dönerdi:

“Olayıdım deme ana, ol.
Okuryazar olmaya gerek yok, devrimci ol...”



Bu satırları okuduktan sonra yaşadığım ülkenin, evrenin siyasal rejiminden sözde laik düzenine anlam veremiyorum ve bişi soruyorum hep kim vatan haini onlar mı yoksa ..... ?
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Fairy ' Alıntı:
Atatürk Genci Deniz

Mustafa Kemal’in resimleri insanların evlerini süslemeye başladığında, daha Kurtuluş Savaşımız başlamamıştı. Ama Çanakkale Kahramanı bu genç subay, milletin gözünde bir umut olmuştu...

Kurtuluş Savaşı başladığında da Mustafa Kemal’in tek bir güvencesi vardı; rütbesi, görevi değil, vatanı için gösterdiği bu kahramanlık.

Aynı kahramanlık Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra Mustafa Kemal resimleri artık ülke sınırlarını aşmıştı çünkü O artık Çanakkale Kahramanı değil, Doğu’nun kahramanıydı...

1923 sonrası Asya şafağını Mustafa Kemal resmi aydınlatıyordu.

1950’ler geçerken bu resim Ortadoğu’ya Kuzey Afrika’ya yayıldı.

Artık her Ulusal Kurtuluşçunun cebindeydi resmi...

Mustafa Kemal’i tüm Doğu’da bu kadar benimseten kahramanlık, O’nun emperyalizme karşı savaşçılığıydı. Çanakkale bunun göstergesiydi, koskoca İngiliz Donanması ilk defa burada yeniliyordu ve Kurtuluş Savaşı’nda bu defa İngilizi, Fransızı, İtalyanı ile yedi düvel boyun eğiyordu bu adama.

Emperyalizme kafa tutan değil aynı zamanda emperyalizmi yenen adamdı Mustafa Kemal.

Bu nedenle de emperyalizme başkaldıran her ulus, her devrimci için en büyük moral kaynağı O’nun resmiydi.

Dünya halkları emperyalizme başkaldırırken O’nun ülkesinde farklı bir dönüşüm yaşanıyordu ama. Kurduğu tam bağımsız devlet, ölümünün hemen ardından emperyalizmin güdümüne giriyordu, Çanakkale’yi emperyalist donanmalar geçememişti ama Amerikan zırhlısı Missouri Dolmabahçe’ye demirlerken ülkeyi yönetenler bunu bir bayram günü sayıyordu.

O’nun resmi devlet dairelerini süslüyordu. O resmin önünde egemenler ülkeyi pazarlıyor ve yaptıklarından utanmıyorlardı.

Atatürk bir devlet adamına böyle böyle dönüştürülürken bir şeyler değişti birden.

Tarihler 27 Haziran 2008’i saat sabah 8.20’yi gösterirken İstanbul Üniversitesi’nde ilk işgal sona eriyordu. İşgali sona erdiren öğrenciler rektörlük binasını rektöre teslim ederken rektör Prof. Dr. Şerif Egeli’ye de makam odasını teslim ettiler.

Odada ufak bir değişiklik vardı, rektörün masasının arkasına bir Atatürk portresi asılmıştı ve üzerine de bir not düşülmüştü:

“Üniversite Boykot Savunma Komitesinin Rektörlüğe hediyesidir.”

Herhalde 68 kuşağının ne istediğini, ne için yola çıktığını bundan güzel anlatacak bir olay yoktu: 68, duvardan indirilen Mustafa Kemal resmini asma eylemiydi.

Aynı rektör bundan 15 gün önce işgal başlarken karşısında Devrimci Gençleri bulur, başlarında Deniz Gezmiş vardır. Deniz, işgalci öğrenciler adına talepleri sıralar ve üniversitede devrim istediklerini belirtir.

İstekleri dinleyen rektörle Deniz arasında şu tartışma geçer:

Deniz: Biz pazarlığa gelmedik.

Rektör: Yanlış bilgiye dayanıyorsunuz. Halledilmesi mümkün olanların halledilmediği bir karar alınmış mıdır ki bu şekilde konuşuyorsunuz?

Deniz: Zor mu kullanılması gerek?

Rektör: Kullandınız işte.

Deniz: Biz Atatürk genciyiz.

Rektör: Atatürk genci önce benim. Ben, Atatürk’ün ağzından Gençliğe Hitabesini dinledim. Burada hesaplaşma olmaz. Bu kalabalıkla mesele çözümlenemez.

Deniz: Sabreden derviş açlığından ölmüş

Rektör: Doğrusu sabreden derviş muradına ermiş.

Deniz: Üniversitede devrim istiyoruz. Üniversitede söz sahibi olmak istiyoruz. Hükümetlerin dümen suyuna gidilmemesini istiyoruz.

Rektör: Benim geldiğim yol belli, gittiğim yol belli.

Deniz: Belli belli, Mason Locasından geçiyor. İstifa et!

Bu diyalog hem Türkiye’deki karşı devrimi hem de gençliğin nasıl bir devrim istediğini anlatmaktadır. Atatürk’ü bir halk kahramanından, antiemperyalist devrimciden soyutlayıp onu devlet adamına dönüştüren Mason Atatürkçülüğüne karşı devrimci Atatürkçülük.

İşte Deniz, böylesi bir dönemin ve böylesi bir mücadelenin lideri olarak ortaya çıktı: İlk eylemi de rektörün duvarına Atatürk resmi asmaktı!


Fairy bu yazının kaynağını belirtmeni rica ediyorum.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

—-Grup Yol—-
—-Denizler’in Türküsü—-
—-(DENİZ GEZMİS’İN MAHKEMEDEKİ KENDİ SESİNDEN OLAN SAVUNMASI)—-

Ben Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgin, ve Alpaslan Doğan beraberdik ..
İddanemeye karsı diyeceklerim mevcuttur.İddaname kelle istemek için hazırlanmıstır ..
Yapılan tahliller yanlıstır,Hatalıdır,Değerlendirmeler keza isabetsizdir ..
Yanlız biz varlığımızı hiç bir karsılık beklemeden,esasen Türk halkına armağan etmis bulunmaktayız ..
Ve TÜRK halkı ve Devletin bağımsızlığına armağan etmis bulunmaktayız ..
Bu sebeple ölümden cekinmiyoruz ..
Biz hiç bir zaman bütün cabamıza rağmen Türkiye’nin bağımsızlığını temyizlemedik ..
Bu güne kadarda bu benzer icinde kaldık ..

OLurmu ecelsiz üc canı almak ..
Olurmu gülleri dalından kırmak ..
Utansın karanlık utansın toprak ..
Ağlasın GÖkyüzü kızarsın safak ..

Üc yürek üc fidan üc güzel insan ..
Devrimin üc gülü dillere destan ..
Deniz’im ol,Yusuf’um ol,Yoldasım ol,Hüseyin’im ol ..

Zamanın güdüze caldığı bir safak,İlkbaharı sonbahara cevirdi 6 Mayıs ..
Dünya’nın dönüsüyle ölüme aktı zaman ..
Günes süsü verilmis cellat bembeyaz karanlığa alıp götürdü canları ..
Ve üc Deniz,üc Yusuf,üc Hüseyin üc yürek üc can SONSUZ ..
Yürüdüler dar agacına korkusuz ..
Adımları hapsedilsede yargısız asılırmı bu üc yürek asılırmı bu üc heval sorgusuz ..
Denizler’in Yusuflar’ın Hüseyinler’in türküsüdür bu ..
Dalgalar meydanlar ve dağlar söyler bu türküyü ..
BAldırandır yüreğimizdeki ey yoldas ..Gölgesiz ve kefensiz gidenlerin türküsüdür bu ..
AĞıtsız, ağlamaklı,halaylı,türkülü uğurlarız gidenlerimizi ..
Sİmdi .. simdi savurup bütün hüzünleri köhne bir zamana ..
Meydan okumak zahir aynalara ..İlkbaharda kanayan bi yaprak misali ..
Savrulmak özgürlüğe esen rüzgarla ..
Bir sarkı , bir siir , bir ıslık , ve bir rüzgar selamıyla gidenlerin ..
Denizler’in Yusuflar’ın Hüseyinler’in türküsüdür bu ..

İddanamede gecen keza azmedilen hükümleri kabul etmiyorum ..
Ben silahımı halka orduya karsı kullanmadım ..
Ancak vatan hainlerine karsı kullanmak vasıtasıyla tasıdım ..
Ne halka ne orduya kullandığım sekilde beyanda bulunmadım ..
Öteden beri arzetmis olduğum gibi bu ülkede anayasayı en cok savunanlar bizleriz ..
Anayasayı ihlal edenlerse ortadadır ..
Anayasanın uygulanmasını isteyen gerel deriz Anayasayı uygulamayacağız diyenlerse hala ortadadır ..
Ki o kisiler bizim kellemizi istemedekdedirler ..
İdda makamı bizim vermekte olduğumuz bağımsızlık safasına karsıdır ..
Türkiye Cumhuriyeti anayasasına karsı reformlara karsıdır ..
Onlar otuz altı milyonluk ülkenin bütün yükünü yirmi gence yıkmaya alısmıslardır ..
Bizi bağımsız günah isleyip çocuklar olmaktan mahrumeden hepiniz dahil sizlersiniz ..
Ve sonra idam istemiyle buraya getirdiniz ..
Türkiye’nin bağımsızlığından baska hiç bir sey istemedik ..
Ve hayatımızı bu yola koyduk ..
Varlığımız Türkiye halkına armağan ettik ..
Bununla idda edenler VATAN HAYİNİDİR ..
Stratejik olarak düşüncelerimizi hiç bir zaman saklamadık ..
Hangi sartlarda olursak olalım bunu açıkca söledik ..
Düsüncelerimizi mezara kadar götürürsünüz ..
Nasıl burada namluların ve birkiflerin gölgesi altında konusuyorsak ..
Düsüncelerimizi her zaman ifade ederiz ..
Tarih evvelce bunu yapanları nasıl temize çıkarmıssa bizide temize çıkaracaktır ..Bunada inanıyoruz ..
Profesyönel devrimci bu günün türkiyesinde kendini hayatı boyunca kendini Türkiye’nin bağımsızlığa adayan kimsedir ..
Fikir özgürlüğüne ve anayasayı paravan yapanlar önceleri Atatürk’cü gecinirken onun fikir ;
ve sahsiyetinide küçük görmeye basladılar ..
Sadece Mustafa Kemal tarafını beydan ediyolardı seklinde bir cümle meshurdur ..
Bunu kesin olarak terk edioyorum ve asla kabul etmiyorum ..
Diğer yurtseverlerde bunu kabul etmezler ..
BU kasten tarif edilmek isteniyor bu cümle art niyetle bağlanmıstır ..
BU memlekette Mustafa Kemal’e gerçekten sahip çıkanlar varsa ONLARDA BİZLERİZ ..

Deniz’im ol,Yusuf’um ol,Yoldasım ol,Hüseyin’im ol ..

Otuz bes milyon kare vatan toprakları isgal altındayken bizim milli birliği bozmakla suçlammamız gülünctür ..
Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok sasırırdı ..
Hareketimiz tamamen anayasal bir harekettir ..
Anayasa bunun baslangıc ilkesinden devrimciler ulusun zulme karsı direnme hakkını kullandı ..
Bu sebeple anayasal biir davranısta bulunduk ..
Yaptıklarımızın haklı olduğuna inanıyoruz ..
Halen de bu inancı tasıyorum ..
Türkiye’nin bağımsızlığından baska bir sey istemedim ..
Ve bu sebeple amerikan emperyalistle ve isbirlikcilerine karsı mücadele verdim ..
Bundan dolayı ölümden korkmuyoruz ..
Onu ancak isbirlikciler düşünsün ..ve ancak onlar kendi canının telasına düssün ..
Ve ben yirmi dört yasındayken kendimi Türkiye’nin bağımsızlığına armağan etmekten ONUR DUYUYORUM ..


deniz2.jpg
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

İnsanlar geçmişden bu yana herşeyin maddi olarak yok olmasıyla birlikte maneviyende bir bütün olarak yok olduğuna inanmıştır.
Dünyada süregelen soykırımlar,savaşlar,idamlar hep bu yüzden değilmidir ki.
Bir zamanlar birileride yine bu şekil bir düşünce altında bu eyleme kalkışmışlar ve sadece kendilerini tatmin ederek ve kendilerini kandırarak devrimin son bulacağını, tamamen ortadan kalkacağına inanmışlardır.
Oysa devrim haksızlıklar karşısında yıkılmaz, adeta atşe atılan odunlar gibi devrime vurulan darbeler de, devrimin daha da büyüyerek başka yüreklere başka başka, bedenlere, ruhlara sıçrayarak yayılmasına sebep olur.
Ve bir gün bakarsınız,sıçramadık beden, ruh,yürek ve sıçramadık insan bırakmaz ve etraf apaydınlık, karanlıksız...



KEREM GİBİ

Hava kurşun gibi ağır!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum!
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum...
O diyor ki bana:
-Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...
"Deeeert
çok,
hemdert
yok"
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
-- Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa.

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum......

(1930 - Mayıs)

Nazım Hikmet RAN
 

Fairy

Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
111
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

İçişleri Bakanı Haldun Menteşoğlu ile Deniz Gezmiş arasında geçen konuşma :

Menteşoğlu: Neden yola çıktın bu genç yaşta?

Deniz: İnandığım dava uğrana mücadele veriyorum. Sizin yüzünüzden mücadele veriyorum.

Menteşoğlu: Nereye gidiyordunuz?

Deniz: Devrime.....

Menteşoğlu: (Eliyle duvardaki haritada Sivas'ı işaret ederek) Devrim o tarafta mı?

Deniz: Devrimin o tarafı, bu tarafı yoktur. Her taraftan gelir.

Menteşoğlu: Parayı ne yaptın?

Deniz: Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu paranın gereğini yapacaktır.

Menteşoğlu: Halk Kurtuluş Ordusu nedir? Türkiye'de bir tek ordu vardır o da Cumhuriyet ordusudur.

Deniz: Hükümetinizin istifasından belli.

Menteşoğlu: İşte bu pejmurde adam Türkiye Halk Kurtuuş Ordusu'nun kahraman kumandanıymış. İyi bakın kılığına kıyafetine suratına.

Deniz: Kahramanım tabii.

Menteşoğlu: Kimin kahraman olduğu belli olmadı mı?

Deniz: Belli oldu. Kahraman olduğunuz için istifa ettiniz değil mi?
 

Fairy

Üye
Yeni Üye
Katılım
6 Nis 2009
Mesajlar
111
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

fides ' Alıntı:
Fairy ' Alıntı:
Atatürk Genci Deniz

Mustafa Kemal’in resimleri insanların evlerini süslemeye başladığında, daha Kurtuluş Savaşımız başlamamıştı. Ama Çanakkale Kahramanı bu genç subay, milletin gözünde bir umut olmuştu...

Kurtuluş Savaşı başladığında da Mustafa Kemal’in tek bir güvencesi vardı; rütbesi, görevi değil, vatanı için gösterdiği bu kahramanlık.

Aynı kahramanlık Kurtuluş Savaşı’nı kazandıktan sonra Mustafa Kemal resimleri artık ülke sınırlarını aşmıştı çünkü O artık Çanakkale Kahramanı değil, Doğu’nun kahramanıydı...

1923 sonrası Asya şafağını Mustafa Kemal resmi aydınlatıyordu.

1950’ler geçerken bu resim Ortadoğu’ya Kuzey Afrika’ya yayıldı.

Artık her Ulusal Kurtuluşçunun cebindeydi resmi...

Mustafa Kemal’i tüm Doğu’da bu kadar benimseten kahramanlık, O’nun emperyalizme karşı savaşçılığıydı. Çanakkale bunun göstergesiydi, koskoca İngiliz Donanması ilk defa burada yeniliyordu ve Kurtuluş Savaşı’nda bu defa İngilizi, Fransızı, İtalyanı ile yedi düvel boyun eğiyordu bu adama.

Emperyalizme kafa tutan değil aynı zamanda emperyalizmi yenen adamdı Mustafa Kemal.

Bu nedenle de emperyalizme başkaldıran her ulus, her devrimci için en büyük moral kaynağı O’nun resmiydi.

Dünya halkları emperyalizme başkaldırırken O’nun ülkesinde farklı bir dönüşüm yaşanıyordu ama. Kurduğu tam bağımsız devlet, ölümünün hemen ardından emperyalizmin güdümüne giriyordu, Çanakkale’yi emperyalist donanmalar geçememişti ama Amerikan zırhlısı Missouri Dolmabahçe’ye demirlerken ülkeyi yönetenler bunu bir bayram günü sayıyordu.

O’nun resmi devlet dairelerini süslüyordu. O resmin önünde egemenler ülkeyi pazarlıyor ve yaptıklarından utanmıyorlardı.

Atatürk bir devlet adamına böyle böyle dönüştürülürken bir şeyler değişti birden.

Tarihler 27 Haziran 2008’i saat sabah 8.20’yi gösterirken İstanbul Üniversitesi’nde ilk işgal sona eriyordu. İşgali sona erdiren öğrenciler rektörlük binasını rektöre teslim ederken rektör Prof. Dr. Şerif Egeli’ye de makam odasını teslim ettiler.

Odada ufak bir değişiklik vardı, rektörün masasının arkasına bir Atatürk portresi asılmıştı ve üzerine de bir not düşülmüştü:

“Üniversite Boykot Savunma Komitesinin Rektörlüğe hediyesidir.”

Herhalde 68 kuşağının ne istediğini, ne için yola çıktığını bundan güzel anlatacak bir olay yoktu: 68, duvardan indirilen Mustafa Kemal resmini asma eylemiydi.

Aynı rektör bundan 15 gün önce işgal başlarken karşısında Devrimci Gençleri bulur, başlarında Deniz Gezmiş vardır. Deniz, işgalci öğrenciler adına talepleri sıralar ve üniversitede devrim istediklerini belirtir.

İstekleri dinleyen rektörle Deniz arasında şu tartışma geçer:

Deniz: Biz pazarlığa gelmedik.

Rektör: Yanlış bilgiye dayanıyorsunuz. Halledilmesi mümkün olanların halledilmediği bir karar alınmış mıdır ki bu şekilde konuşuyorsunuz?

Deniz: Zor mu kullanılması gerek?

Rektör: Kullandınız işte.

Deniz: Biz Atatürk genciyiz.

Rektör: Atatürk genci önce benim. Ben, Atatürk’ün ağzından Gençliğe Hitabesini dinledim. Burada hesaplaşma olmaz. Bu kalabalıkla mesele çözümlenemez.

Deniz: Sabreden derviş açlığından ölmüş

Rektör: Doğrusu sabreden derviş muradına ermiş.

Deniz: Üniversitede devrim istiyoruz. Üniversitede söz sahibi olmak istiyoruz. Hükümetlerin dümen suyuna gidilmemesini istiyoruz.

Rektör: Benim geldiğim yol belli, gittiğim yol belli.

Deniz: Belli belli, Mason Locasından geçiyor. İstifa et!

Bu diyalog hem Türkiye’deki karşı devrimi hem de gençliğin nasıl bir devrim istediğini anlatmaktadır. Atatürk’ü bir halk kahramanından, antiemperyalist devrimciden soyutlayıp onu devlet adamına dönüştüren Mason Atatürkçülüğüne karşı devrimci Atatürkçülük.

İşte Deniz, böylesi bir dönemin ve böylesi bir mücadelenin lideri olarak ortaya çıktı: İlk eylemi de rektörün duvarına Atatürk resmi asmaktı!


Fairy bu yazının kaynağını belirtmeni rica ediyorum.


Buyrun : Belgesel tadında hazırlanmış kısa film için :
Metnin devamını okumak içinse :
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Kaynak linklerinizi Fairy verdiğiniz için teşekkürler.En azından nasıl bir mantığın bu yazıyı yazdığını ve özellikle türkiye sorunlarına bakış açısını öğrenme fırsatımız oldu.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Fairy verdiğin kaynağın adına bak "Türk Solu" :) komikti işte bu :))))
 
F

faust

Ziyaretçi
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

fides ' Alıntı:
Fairy verdiğin kaynağın adına bak "Türk Solu" :) komikti işte bu :))))


Komik olan ''Türk Solu''mu yoksa mücadelenin bir ip ucundan tutan türkiye solcularımı,birşeylerin farkına varamamak ta ne kadar komik öyle değilmi,gönül isterki dünya solu diyelim ama malum kapitalist düzen herkesi etkisi altına almış,etkisinden kurtulmaya çalışanlarda,komik!
 

Laetna

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Tem 2008
Mesajlar
443
Tepkime puanı
6
Puanları
18
Yaş
34
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

fides ' Alıntı:
Fairy verdiğin kaynağın adına bak "Türk Solu" :) komikti işte bu :))))
 

chimera

Sorgucu Üye
Yeni Üye
Katılım
9 Mar 2008
Mesajlar
463
Tepkime puanı
2
Puanları
18
Yaş
56
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Bu linki incelemeden umarım görüş belirtmiyorsunuz ???Gerçi incelediğimde bende komik buldum.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

diyalektist_ismail ' Alıntı:
Komik olan ''Türk Solu''mu yoksa mücadelenin bir ip ucundan tutan türkiye solcularımı,birşeylerin farkına varamamak ta ne kadar komik öyle değilmi,gönül isterki dünya solu diyelim ama malum kapitalist düzen herkesi etkisi altına almış,etkisinden kurtulmaya çalışanlarda,komik!

Komik olan "Türk Solu" ben "Türkiye Solu" diye bir şey göremedim "Türk Solu"nda. Kendisine solum diyen "Türk Soluyum" yada "Kürt Soluyum" der mi hele hele kastettiğimiz sol sosyalizm ise???Azıcık eleştirmesini bilelim.
Fairy belliki oldukça genç bir arkadaşımızsın. Milli eğitim müfradatından kurtulamamışsın ve kavramlar oturmamış sende. Yeni yeni sosyalizme sempati duyuyorsun ve sağdan soldan ne bulmuşsan kendine yapıştırmışsın. Zamanla okudukça/olgunlaştıkça biraz daha netleşeceksindir. Sana tavsiyem bir şeyleri sen araştır birilerinden kulaktan duyma şeylerle kimliğini oluşturma.

Deniz'in Kemalistliğini burada polemiğe neden olmasın diye tartışmayacağım bu konuda özelime yazabilirsiniz. Gerekli cevaplar ve açıklamalar gelecektir.
 

Bedirhan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

fairy:D Sadece güLüyorum sana:D Kusura Bakma Sen Deniz Gezmiş'tende Dogru durust anlamazsin Sosyalizm'den de! sağdan soldan duymuşsun birkaç şey atip atip tutuyorsun kardeş...

soL'un TürK'ü KürD'ü oLmaz...
SoSyaLizm'in Vatani, sınırı oLmaZ...

Kusura bakmayın ama arkadaş'lar tam bilgi sahibi olmayan arkadaşlar diğer arkadaşlarımızı'da yanlış yönlendirebilir, bu yüzden konu acarken yorum yaparken bilgi sahibi ( Gerçekten biLgi sahibi) arkadaş'Laar uğraş verirse daha yararlı olacagi kanısındayım... tşk'Ler..
 
F

faust

Ziyaretçi
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Üslüp konusunda sorun yaşadığımızı düşünüyorum,isteyen herkes istediği bir konuda istediği kişiyi eleştirebilir fakat bu saygı ve hoşgörü çerçevesi içerisinde olmalıdır, diyorum yanlışta düşünüyor olabilirim ...,bunu aşamadığımız noktada beynimizin içindeki bilgilerinde bir değer sıfatı taşımadığını''da'' düşünüyorum...
 

mukeat

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
5 Ağu 2009
Mesajlar
55
Tepkime puanı
0
Puanları
6
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

Bedirhan ' Alıntı:
fairy:D Sadece güLüyorum sana:D Kusura Bakma Sen Deniz Gezmiş'tende Dogru durust anlamazsin Sosyalizm'den de! sağdan soldan duymuşsun birkaç şey atip atip tutuyorsun kardeş...

soL'un TürK'ü KürD'ü oLmaz...
SoSyaLizm'in Vatani, sınırı oLmaZ...

Kusura bakmayın ama arkadaş'lar tam bilgi sahibi olmayan arkadaşlar diğer arkadaşlarımızı'da yanlış yönlendirebilir, bu yüzden konu acarken yorum yaparken bilgi sahibi ( Gerçekten biLgi sahibi) arkadaş'Laar uğraş verirse daha yararlı olacagi kanısındayım... tşk'Ler..
Arkadaşım bende gencim. Bilmiyor olmak ayıp değildir. Asıl ayıp olan bilmeyeni ağır usluplarla eleştirmektir. Böyle eleştiriler can sıkıntısından başka bir sonuç doğurmaz. Ayrıca bu forumda biligili olanda yazacak olmayanda. Bilgi akışı nasıl gerçekleşir yoksa...

Sosyalizm evrenseldir
 

Nejdet Evren

Kahin
Yeni Üye
Katılım
19 Ağu 2008
Mesajlar
3,589
Tepkime puanı
179
Puanları
63
Yaş
60
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

tartışılmayan düşünce doğmatik kalmaya mahkumdur; totemleştirildiklerinde ise biterler; düşünceler arasında elbete hiyerarşi olmaz. tüm düşünceler özgürce dile gelmeli ve tartışılmalı ki, doğru olan/olmayan ayıklanabilsin. Ancak bir konuya dikkat etmek gerekir ki, topluma mal olmuş kimlikler hakkında aktarım ve düşünce yorumu yapıldığında kulaktan duyma/ezber düşüncelerin aktarılması doğru bir edim olmayacaktır; her yönüyle araştırmakta yarar vardır; biliyoruz ki söz ağızdan çıktı mı artık geri alnımaz...teşekkür ediyorum arkadaşlar.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

mukeat, üslubu savunmuyorum ama; bizde bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar için :"Bilmediğin konular hakkında yorum yapma!" derler.
 

Bedirhan

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
7 Ağu 2009
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
2023
Ynt: Deniz Gezmiş ve arkadaşları anılıyor

MUKEAT bazı arkadaşların söylemlerinde kasıt var...!!

Türk solu:D Atatürk genci Deniz :D

Yazık:))
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst