Deizm

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Din Bilimleri kategorisinde fides tarafından oluşturulan Deizm başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,448 kez görüntülenmiş, 30 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Din Bilimleri
Konu Başlığı Deizm
Konbuyu başlatan fides
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan "ictenlik"

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Deizm
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Deizm (tanrıcılık), 17'inci ve 18'inci yüzyılda İngiltere, Fransa ve Amerika Birleşik Devletleri'nde belirginleşmiş dini bir felsefedir.
Deistler genelde doğaüstü olayları (kehanet veyahutta mucizeler), yaradanın dinlerle olan bağını, kutsal metinleri ve ortaya çıkmış tüm dinleri reddederler. Bunun yerine; deistler doğru dini inanışların insan mantığında ve doğal Dünya'nın kanunlarında görmeyi tercih ederler. Bu doğrultuda da; varolan tek bir tanrının ya da üstün varlığı kabul ederler.

Kelime Manası
Deizm kelime anlamı olarak; "tanrı"'dan gelmiştir; Latince "deus" kelimesini kullanır; tam Türkçesi ile "Tanrıcılık"dır.
17'inci yüzyıl öncesinde; deizm yerine teizm kelimesi kullanılmıştır ve benzeri inanışlara sahiplerdir.
Deist kelimesinin ilk kez kullanımı Pierre Viret tarafından Instruction ChrestienneMelankolinin Anatomisi
TDK'nın tanımına göre "Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, Tanrı için başka herhangi bir güç ve nitelik tanımayan, vahyi reddeden görüş, neden tanrıcılık." manasına gelir.

Tarihi
Deist düşünce; eski zamanlardan beri (örn. Heraklitos) vardır. Deizm kelimesi ise; 17'inci yüzyılda özellikle İngiltere'de kullanılmaya başlamıştır.
Doğa dinine inanış 17'inci yüzyılda Avrupa'da bir devrim olmuş; bir çok kültür bu akıma destek vermiştir.
Rönesans dönemindeki hümanist yaklaşım; Avrupa'nın klasik Roma ve Yunan dönemindeki düşünceleri çalışmaya itmiştir.
Bunun yanı sıra eski dokümanların analiz edilmesi doğrultusunda ve bilimin de sunduğu olgularla tarihte ilk defa Hristiyan toplumlar tarafından İncil eleştirilmiştir. Yapılan araştırmalar doğrultusunda; Dünya tarihi'nin İncil'de anlatıldığından çok daha farklı olduğu ortaya çıkmıştır.
Mitoloji üzerine yapılan araştırmalarda da; bir çok dinin kendinden önceki dinlerden örnekler alarak hikayelerde karakterlerin isimlerini değiştirerek kullandığını ortaya çıkarmıştır.
16'ıncı ve 17'inci yüzyılda Avrupalıların Amerika, Asya ve Pasifik'i de keşfetmesinden sonra; aradaki farklılıklardan, dini Nuh'tan geliş teorisinin bozduğuna inanmışlardır.
Bu konuda Herbert; De Religione Laici (1645) de şu sözleri yazmıştır. (1564) isimli yapıtında olmuştur. İngiltere'de de Robert Burton (1621) eserinde kullanmıştır.
..bir çok inanış ya da din, açıkca, bir çok ülkede uzun süredir vardı, ve kesinlikle kanun koyucuların bahsetmediği bir tane bile yoktu, Wayfarer'ın Avrupa'da bir tane bulması gibi, başka biri Afrika'da, Asya'da ve bambaşka bir tanesi de Hindistan'da..

Bu doğrultuda; Hristiyanlığın bir çok din arasındaki dinlerden biri olduğunun farkına varılmış; ve hiç bir şeyin bir dinin diğerinden daha iyi ya da daha doğru olduğunu ispatlamayacağına inanmışlardı.

Dinlerle Anlaşmazlıklar
Avrupa Reformizm'in başladığından bu yana yaşadığı dini savaşlarla oldukça sorun yaşamıştı. 1642'de Herbert'in De Veritate yayımlanmış; 30 yıl savaşı Avrupa'da 25 yıl boyunca yaşama standartlarını oldukça zorlamıştı. O kadar büyük ve yokedici bir dini savaştı ki; Almanya'daki nüfusun %15 ila %20'si bu savaşlarda öldü. Daha da yakın olarak; İngiliz İç Savaşı'nda kral ve parlemento karşı karşıya gelmişti.
Tarikatların uyguladığı yoğun şiddet; geniş anlamda duyguların reddedilmesine yol almıştı. Bu ayrıca; doğal dini doğrulara insanları yönetti. Evrensel olarak kabul edilebilecek doğrular, doğa'nın kanunu veyahutta insan mantığının içindeki kanunlara ilgi duyuldu.

Bilimde İlerlemeler
17'inci yüzyıl bilimde oldukça fazla yeniliklerle karşılaştı. Kopernik, Kepler ve Galileo Dünya'nın kainatın merkezi olduğu düşüncesini yoketti ve kainatın gösterilmeye çalışıldığından oldukça büyük olduğunu ortaya sundu. Bu uyuşmazlıklar dini otoritelerce büyük tepki gördü; ve Galileo dince kabul edilmiş görüşlerin karşısında bir buluş sunduğu için yargılanması en belirgin örneklerindendir.
Bu doğrultuda din inanç ve mantık konusunda bir otorite olsa da; artık bilimsel konularda bir otorite değildi.
Isaac Newton'un evrensel yer çekimi; Dünya'da ve uzaydaki nesnelerin davranışını açıklamasıyla, doğal evren'in doğa kanunlarıyla yönetildiğini ortaya çıkardı. Bu teoloji de (Watchmaker anolojisi) Tanrı'nın kainatı yarattığı, doğa kanunlarına uygun bıraktığı ve sahneden çekildiğini önerdi.
Bu doğrultuda; dini mucizeler altında anlatılan doğa üstü olayların da doğa kanunlarına aykırı olması büyük fikir ayrılıklarına sebebiyet verdi.

Deizmin Özellikleri
Deizm konsepti; belli bir merkezi, temsilcisi, ya da belirgin kanunları olmadığı için bir çok değişik bakış açısına sahiptir. Ancak; Deizm'in merkezinde iki kural bulunmaktadır.
İlan edilmiş bir dinin reddi - (bu Deizm'in negatif - eleştirici bakış açısından yönüdür)
Mantığın bize dini doğruları öğretebileceği - (bu da Deizm'in pozitif - yapıcı bakış açısından yönüdür)
Eleştirici Deizm öğeleri şunları içerir:
Tanrı tarafından ilan edilmiş veyahutta yazıldığı iddia edilen kitaplara sahip olan dinlerin reddi.
İncil'in Tanrı'nın sözü olduğunun reddi.
Mucizelerin ve kehanetlerin reddi.
Dini bilinmez öğelerin reddi.
İncil'deki yaratılış hikayesinin ve insanların doğuşta günahkar olduklarının reddi.
Hristiyanlığın reddi.
Yapıcı Deizm öğeleri de şunları içerir:
Tanrı vardır ve kainatı yaratmıştır.
Tanrı insanların mantıksal davranmasını ister.
İnsanların ruhları ölümden sonra hala vardır, bu doğrultuda ölümden sonra yaşam da vardır.
Yaşam sonrasında, Tanrı iyi davranışlarımızı ödüllendirecek, kötü davranışlarımızı cezalandıracaktır.
Kişisel olarak deistlerin düşünceleri oldukça geniş ve değişiktir. Bazıları aralarında kendilerini asıl hristiyanlar olarak da ilan etmiş; İncil'den mucizeleri, kehanetleri ve bilinmezleri çıkartarak; İsa'nın insanlara iyilik öğretmek isteyen biri olduğunu sunmuşlardır. Örnek olarak Thomas Jefferson; bu öğeleri çıkartarak Jefferson İncili'ni yazmıştır.
Radikal olarak da; hristiyanlığı ve tüm dinleri tamamen reddeden ve mantık aramayan deistler de mevcuttur. Radikal deistler de dindar insanlar tarafından genelde ateist olarak görülmüştür.
Deizm dönemle Amerika'da da yayılmış; ancak daha sonra popülaritesini yitirmiştir.

Günümüzde Deizm
Bir çok hristiyan deist; Üniteryanizm inancına bağlanmıştır. Modern deistler klasik deizm inanşını, modern felsefe ile birleştirerek günümüz bilimiyle kullanmak istemişlerdir. Bu doğrultuda da bir çok yeni inanışın çıkmasına sebebiyet vermiştir.
Eski deizm inanışında; Tanrı ile kişisel bir diyalog veyahutta karşılaşma mümkün gösterilirken; günümüzde Tanrı'nın insanüstü olduğu ve Tanrı'yı anlamanın insan mantığı sınırları içinde olmadığına inanılmıştır.
Bunun yanı sıra; Agnostisizm, Evrenselcilik ve Panteizm de başta olmak üzere; bir çok felsefi akımın ortaya çıkmasıyla Deizm'e olan ilgiyi düşürmüştür. Deizm isminin yerini günümüzde bir çok deist tarafından Evrenselcilik (Universism) almıştır. bırakırlar.

Deizm ile ilgili Eleştiriler
Deizm düşünce sisteminin dini konularda insan düşüncesini reddettiği, ve insan düşüncesinin tanrı kavramını algalıyacak yeterliliğe sahip olmadığı öngörülerek eleştirilir. Cennet ve cehennem kavramı kilise, sinagog, cami, tapınak ya da diğer mabetler tanrıyla kul arasındaki ibadete reheberlik edildiği önerilen papaz, imam, şaman, rahibe, rahip, kardinal, şeyh vb. dini görevliler ve peygamberleri reddederler. Evrim teorisini reddetmemesi, evrim teorisini reddedenler tarafından eleştirilmiştir. Klasikleşen bir deyişle; Ateizme giden yolda deizm, panteizm vb. sistemler bir durak olarak görülmüştür.
 

fides

Kahin
Yeni Üye
Katılım
15 Şub 2008
Mesajlar
1,694
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Deizme yöneltilen Sorular ve Yanıtları

Deizm neye dayanır?
Akıla ve doğaya. Evrene bakınca bir düzen görürüz ve bu düzen bizi bir tanrı ya da tasarımcı inancına götürür.
Deizm ateizmin bir çeşiti midir?
Hayır. Ateizm tanrıyı reddeder. Deizme göre tanrı vardır. Deizm dinleri reddeder.
Eğer deism tanrı inancını kabul ediyorsa deizm ve yahudilik, islam, hıristiyanlık gibi diğer dinler arasında ne fark vardır?
Deizm yukarda da geçtiği gibi doğaya ve akla dayanır, vahye dayanmaz. Diğer tüm dinler vahye ya da kutsal kitaplara dayalıdırlar. Deizmde bir rahibe papaza ya da imama gerek yoktur. Deismde ihtiyaç olan tek şey kendi sağduyumuz ve düşünme becerimizdir.
Deistler tanrının evreni yaratıp geri çekildiğine mi inanıyorlar?
Bazı deistler öyle düşünüyor, bazı deistler tanrının insan davranışlarına müdahale edebileceğini düşünüyor. Örneğin, George Washington Long Island'dan çekilme ya da teslim olma arasında daha riskli olan çekilmeyi seçmiştir ve kendisine niye daha riskli olanı seçtiği sorulduğunda, bunun yapabileceğinin en iyisi olduğunu ve gerisinin tanrının taktiri olduğunu söylemiştir.
Deistler dua ederler mi?
Sadece şükür ve teşekkür için dua edebilirler, tanrıya dikte etmezler. Dua için belli bir yer ve zaman, belirli bir vücut duruşları yoktur.
Deistler tanrıyı nasıl görürler?
Tanrıyı istediği kadar gücü olan ölümsüz bir varlık olarak görürüz. Albert Einstein' dan alıntı deizmin tanrı tanımı için iyi bir örnek olacaktır: " Benim dinim kendini zayıf aklımızla algılamamız zor olan sonsuz güç sahibi üstün ruha alçak gönüllü bir şekilde hayran olmaktan ibarettir. Bu üstün düşünen gücün duyguları derinden etkileyen ikna ediciliği, ki bu kendini anlamak mümkün olmayan evrende ifşa eder, benim tanrı anlayışımı oluşturur"
Deizm bir mezhep midir?
Deizmin bir mezhep olması mümkün değildir çünkü Deizm kendine dayanmayı öğretir ve insanları daima akıllarını kullanmaya teşvik eder. Deizm bedeli ne olursa olsun otoriteyi sorgulamayı öğretir. Deizm vahye dayalı dinler gibi muhakemesi olmayan iddialarda bulunmaz. Vahye dayalı dinler insanları tanrının söylediklerine teslimiyete ya da bu sözlere karşı düşünme gücünüzü ertelemeye çağırır. Bunu iman olarak adlandırırlar. Örneğin, Musa'nın denizi yardığına ya da İsanın suyun üstünde yürüdüğüne ya da Muhammedin Kuran'ı bir melekten aldığına inanmak ne kadar mantıklıdır?
Deizmin dünyadaki fenalıklara karşı cevabı nedir?
Dünyadaki fenalıkların büyük bir kısmı eğer tanrı vergisi aklımızı kucaklasaydık ortadan kalkabilirdi. Unutulmamalıdır ki, Doğanın bulduğumuz ve ilerlemekte kullandığımız bütün kanunları, bilgisayardan tıppa ve uzay yolculuğuna kadar önceden beri vardı. Ama biz bilgimizi ilerletmek ve öğrenmek yerine batıl itikadları ve korkuyu seçtik. Başarının gereği olan zor işleri becermektense kendi davranışlarımızdan sorumlu olmadığımızı düşünmek daha çok yatıştırıcıdır. Deizm her soruya bir cevabının olduğunu iddia etmemektedir, deizm sadece bu sorulara giden doğru yolda olma iddiasındadır.
 

Esege

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
25 Tem 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Kavramın Türkçe karşılığı yaradancılık sözcüğüdür.
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
SatanicMajesty ile bu konuyu özelden tartıştık. Şimdide size soruyorum.

Bir tanrıya %100 inanmak, bizi deizmden muaf eder mi?
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Deizm inanç değildir,temeli mantığa felsefeye ve tanrı kavramının bilinmezliğine/kavranamazlığına-yani metafiziki konularda kesin yargıya varılamayacağı- dayanır.Dolayısıyla tanrıya inanıyorum demenin tanrıyı %100 doğru kabul ettiğini düşündüğümüzde;inanmak deizm in dışındadır.
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Adı üstünde adı "tanrıcılık, yaradancılık" olan bir akımdan bir kişinin tanrıya inanması ya da onu varsayması nasıl onu deizm dışına çıkarabilirki?
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Tanrıcılık tanrıya tapma anlamında mı kullanılır illa ? Öyle değerlendireceksek;deizm deki tanrı kavramının da genel olarak kullanılan tanrı kavramına eş değer olması gerek.Ki böyle değil,deizm tanrıyı dinlerden ve onun üstüne getirdiği sıfatlardan çıkaran bir akımdır.Tanrının varlığı hakkında öne sürülen fikirde savunulan bir fikirdir ama tanrının varlığı hakkındaki kesin yargı yada inanç ile uzaktan yakından alakası yoktur.Ateistlerin tanrı hakkındaki olmadığı fikri de savunulan bir fikirdir.Ama onlara bilinen özelliklerden bağımsız,metafiziki anlamda bir tanrı kavramını sorduğunda;her felsefi akım gibi somut delil olamayacağından dolayı kesin yargıya varılmaması gerektiğini söylerler.Varlığının veya yokluğunun kanıtlanamayacağını söylerler.İnandığın zaman sen kanıt gereksinimi duymadan onu zaten doğru kabul ediyorsun.Bunun bırak deizm le teizm dışındaki hiçbir görüşle uzaktan yakından alakası yoktur... Deizm bir inanç değildir.Agnostizm ve Ateizm gibi mantık temelinde,şüphe ile oluşturulmuş bir felsefi akımdır.
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
İnanç kavramlarımız gerçekten farklı. Bu ateizmin, inançsızlığa inanmak deyimiyle eşdeğer. Benim kafamdaki tanrı dinlerdeki gibi bir tanrı olmadığı için teistte olamam. Benim akımımı belirleyebilir misin o halde? Deist değilsem neyim ben?
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
İnanmak vardır,inanmamak inançsızlığa inanmak filan değildir;yazımın hiçbir yerinde de böyle birşey anlaşılmıyor.
Binlerce yıllık inanç tarihi bize gösteriyor ki;inanmak birşeyin varolduğunu bilmek yerine geçiyor.Dolayısıyla %100 kesinlik içerdiğini yani şüphe barındırmadığını söylemekte hatalı değilim.
Deizm de ise tanrı kavramını varolan saçma bilgilerden arındırıp,onun kavranılmazlığını,bilinmezliğini kabul ediyoruz.Böyle bir durumda tanrının şeklini,özelliklerini kesin doğruymuş gibi belirtmek deizm e tamamen ters oluyor.Peki deistler tanrıyla ne yapıyor ? Hiçbirşey yapmıyor.Deizm tanrının varolma olasılığını daha yüksek gören bir fikirdir.Deistler tanrıya inanmaz,tapmaz,ondan birşey istemez.Birçok deist tanrıyı,evrenin başlangıcı olarak kabul eder.Bunu yaparken bazıları onun bilinçli olması gerektiğini söylerken diğerleri böyle bir fikir de öne sürmez.Pratik anlamda da zaten deizm in dinlerden çok farklı olduğu açıktır,hatta bir ateist ile deist arasında da bir fark göremezsin.Fark sadece bir düşünce ayrılığıdır.
Deistler ne bilimi reddeder,ne mantıktan uzaklaşmayı savunur ne de metafiziki konularda kesin söylemlerde bulunurlar.Temel olarak dinleri,onların masallarını ve peygamberlerini reddederler.Dinlerdeki ahlaki normların mantık ile ulaşılabilecek şeyler olduğunu savunurlar.Yani her insan yaşayış biçimini,davranışlarını;doğruyu,iyiyi kendi mantığıyla bulabilir derler.Tanrı kainata ve insanlara karışmaz derler ama bu tanrı bilinçlidir de uyuyordur anlamında kullanılmaz.Tanrıyı bilinemez bir kavram olarak ele aldıklarından dolayı;dünyanın bu durumuna baktıklarında eğer tanrı bilinçli ise ve din göndermiyorsa kesinlikle insanlara karışmadığı açıktır der ama bilinçsizse yani sadece evreni başlatan veya hala içinde dolaşan bir enerji akımı veya bir madde ise zaten karışamayacağı için yine aynı şekilde söylerler.
Nietzsche den bir alıntı yaparsak;''Bizi farklı kılan şey, tarihte, doğada veya doğanın arkasında hiçbir Tanrı'yı tanımamamız değildir. Bizi farklı kılan, Tanrı
diye hürmet edileni Tanrı'ya benzer bulmamamızdır.'' Deistler dinlerde tanrı denilen şeyi tanrı olarak görmezler.Bukadar basittir,onlar tanrıyı tanımlanamayacak birşey olarak görürler ki evrenin ötesindeki metafiziki bir varlık ise zaten somut bir parçası olmadığı için ateizm ve agnostizm de bu konuda kesin yargıya varılmasının imkansız olduğunu destekler.Ayrıca varlığın başlangıcının yarattığı paradoks yani kavranamazlık ta bunu başlatan bir güç olduğu fikrini destekler diyen deistler de vardır.Deizm in belli bir kaynağı yada manifestosu olmamasının yarattığı kötülük aslında onun birçok yönünü öznel fikirlere dayalı yapmıştır.Ama deizm i teizmden farklı kılan ve onlar olmazsa ayırt edilemeyecek özellikleri yadsıyamayız.
-Tanrının kavranılamazlığı ve bilinemezliği(Her insan bu konuda varsayım öne sürüp,bu varsayımı mantıklı görüp kabul edebilir ama bunu kesin doğrudur diye söylemez.)
-Dinlerin,anlattıklarının ve peygamberleri reddetmek.
-Hayattaki herşeyin insan mantığı tarafından yönlendirilebileceği,dolayısıyla yönlendirilmesi gerektiğini düşünmek.(Bu fikir temel anlamdaki sıfatsız anarşizme yakın bir görüştür.)
-Tanrı denilen şeyin insanlığa karışmadığı/yönetmediği fikri.(Dinleri reddetmenin sonucudur.)
Tanrı fikrinin deizmde öznelliği çok çok farklı şekilde karşımıza çıkabilir.Birçoğu bilinçli bir tanrı evreni yaratmış olmalı veya benim tanrı dediğim şey evrenin başlangıcıdır der.Yahut ben evrenin tamamına tanrı diyorum der.(Pandeizm olarak geçer.)Sayamayacağım birçok fikir de bunlara eklenebilir.Yani deistler tanrıyı kabul eder diyince illa tanrıyı dinlerdeki gibi düşünmemek gerek.Bu fikirlerin tek ortak noktası;öne sürülen şeylerin kesin olmadığını kabul etmektir.Bir deist tanrı vardır,böyledir şöyledir;bunun hakkında diğer görüşler yanlış ve saçmadır;bunu kabul etmek zorundasınızdır gibi laflar etmez.Bunları ayrı tutmak gerektiği kanısındayım.Yok diyorsanız olur mu deizm böyle değil,önüme deizmin böyle olmadığını gösterecek argümanlar sunun bende kendi fikrimi yaratmaya başlayıp kitabımı baştan yazayım.

Not:Deizm de ölümden sonra ödül ve ceza gibi şeylerin olduğu söylemi çok saçmadır;eğer tanrıyı bilinçli kabul ediyorsanız ama onun insanlara karışmadığını söylüyorsanız onun sizin hayatınıza göre size ödül veya ceza vereceği durumunu iddaa etmek çok çelişkili olacaktır.Buyüzden hristiyanlıktan etkilenen,günümüzde de müslümanlıktan etkilenen deizm e bir çizgi çekmemiz gerekir.Tanrı kelimesinden türemiş olan bu fikir akımı gerçekten de teizmden çıkan her kişinin ilk uğrak noktası olma durumundan dolayı çok şanssız bir yapıdadır.Allaha inanıyorum ama dinlere inanmıyorum diyen ben deistim demeye başladı o derece...
Yani yapıcı deizm denilen şey,dogmatikleştirilmiş deizmden başka birşey değildir.Ben öyle birşeyi kabuk etmiyorum.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Üsütn bir gücün varlığa inanmak ve bu üstün gücün yarattıklarına mesaj gönderemeyeceğine inanmak... Bu kadar büyük bir güç dileyip de elçi göbderemeyecek, dileyip de insanlara yön vermek için kitap gönderemeyecek, yarattıklarını muhattap almayacak... Bu yasakları ona koyan kim? Deizm tarih olmaktan bile çıkmıştır. Önermesi tutarsızdır. Bunu bütün filozoflar artık kabul etmektedirler. İlgilenenler araştırabilirler. Varoluşu mutlak bir güce ve zekaya bağlayacaksın ve o üstün gücün hareketlerini kısıtlayacaksın. Burada bizlerin tembelliği ve iradesizliği üzerinde durmakta daha çok yarar var sanırım. 70 yıl ömre sahip, dünyanın çeşitli hallerine karşı çaresiz insanoğlunun, iddiaları haddi aşmıyor mu? Aynen SatanicMajesty arkadaşımızın dediği gibi kesinlikle bir din değildir... Felsefi bir akımdır
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Hareketlerini deizm mi kısıtlıyor ? Pardon,anlayamadım orayı :D Diyorsun ki tanrı diledi de yapamadı;tanrıyı tanımla önce bir.Şu çok komiktir hala ateistlerde bile vardır,söylerler bu sözü hep.Dinlere inanmıyoruz ama dinlerdeki tanrıdan başka tanrı olamaz ? İlla o kurallara uymak zorundadır tanrı,peygamber göndermek zorundadır,din göndermek zorundadır buyüzden deizm saçmadır ama DURUN BİR DAKİKA,biz dinlere inanmıyoruz :D
Bence söylediğiniz şeyleri bir düşünün,yok inanıyorsanız zaten sizi bu konuda muhattap olarak almam.Ha yanlış anlamayın,inanan biriyle tanrı hakkında tartışmaya girilmesinin kısır döngüden başka birşey yaratmayacağı konusunda baya tecrübeliyimde oyüzden söylüyorum...
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
zamfiri dinliyorum bir yandan şahane... Deizm değil deist kısıtlıyor. Göndermesi gerektiği ne kadar saçma ise gönderememesi de bir o kadar saçmadır. Deist aklıma güveniyorum diyor ki aslında hiç bir şeye güvendiği yok, zira insan yaradılışı gereği kendisi kadar güç üretebilen bir kaynağa güvenemez. Akıl insanın kendisindendir ve bu yüzden güvenilir değildir. Aklın kullanılıp kullanılmadığı ise bizi yep yeni ufuklara yelken açtırtır. Biz aklın tam kapasite ile kullanılacağını varsayarak sistem inşaa edemeyiz. Bu insanın tabiatına aykırı bir önerme getirmek olur ki tamamen tutarsız olur. Zamfirde şahane çalmış bu arada. Neyse konuya dönecek olursak; deizm romantik bir akım olarak aslında hedonluk ve bohemlik ile iyi ilişkiler kurmuş gibi görünmekte. Üstün bir gücü kabul ediyorsak ve mutlak olarak ele alıyorsak, yapıp ettiklerine sınır çekemeyiz. Aslında bu kadar da tutarsızdır deizm. Deizmi sırf bu bile çökertmeye yeter de artar bile.
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Üstün güç denilenin senin atom altı madde dediğin birşey olabilme ihtimalinin de olduğunun farkındaysan;teşekkürler bilime romantik dediğin için :) Yapıp ettiklerine sınır çeken yok zaten,öyle algılayan sensin.Diyelim ki bilinçli bir tanrı var;evreni yarattı-tabii mutlak güç olduğu için yarattığı herşeyin neye sebep olacağınıda önceden biliyordu yani insanın evrim geçirip bilinç sahibi olacağını da biliyordu en başından- dolaylı olarak herşeyide beraberinde yarattı.İnsan da bilinç var,bu farkındalık kazanma şansı demek;tabi kullanmayıp ot gibide yaşayabilirsin ki günümüzde çok var.Şimdi bu tanrı aa dur,ben bunlara din göndermeliyim;yoksa göndermemelimiyim;bu çok anlamsız diyip nihilist mi oldu :) Söylediğin şeylerin elle tutulur bir değeri olmasını temenni ediyorum ki öne sürülen görüşe saçma diyip kaçmak olmasın.Yapıp ettiklerine karar verecek olan odur,belkide veremeyecek olan o dur.Çünkü ''o'' nu tanımlamıyoruz biz;tanımlayamayız da en baştan ama okumadığınız gibi belirtmiştik.Oyüzden o böyledir şöyledir demiyoruz ama bir akla sahibiz ve diyelim ki o bilinçli olarak yarattı herşey-ha okumadıysanız yine söylüyorum bilinçsiz olarak nasıl yaratırki demeyin,bi tekrar okuyun- bana insanlara karışması;onlara rehber,kural,din göndermesi için bir sebep gösterin ? İnsan doğası gereği bilincine mahkumdur;yani kararlarını kendi verme yetisinie sahiptir buna onu özgürlüğe mahkum kılar.Bir din,peygamber gönderip;kendisine tapılmasını isteyen bir tanrı ya hani bu-dinlere inanmayan siz söylüyorsunuz;ne garip inanmadığınız birşeyi bir konuya dayanak olarak nasıl alabiliyorsanız- niye insanlara doğuştan bu bilinci versin ? Veriyorsa neden onlara karışsın ? Trafik polisini de referans olarak almicaksınız değil mi ? :)
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Tanrının kitap ya da elçi göndermeme olasılığını saçma bulmuyorum ve bunu deizmi yıkacak bir öğe olarakta algılamıyorum. Bana kalırsa tanrının kitabıda elçiside yaratılmışlıklardır, doğadır, evrendir, insan aklıdır.
 

Furkan Topal

Üye
Yeni Üye
Katılım
13 Eki 2010
Mesajlar
112
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
30
Trafik polisini de referans olarak almicaksınız değil mi ? :)

Haha. Hakikatende gündelik işlerdeki komutan-ordu, makina üreticisi-makina bakımı vs. gibi örnekler çok veriliyor. Nedense bu örneklerin aslındaki Tanrı-insan bağlantısını bir türlü göremedim. Bu seferde duası kabul olan bir insanı referans gösterirler heralde.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Sayın SatanicMajesty, Spinoza bu konuyu çok iyi izah eder aslında. Ben kısaca değineceğim. Spinoza hollandaya göç eden yahudilerdendir. Ancak o teolojiyi ret etmiştir ve bu yüzden çok sıkıntı çekmiştir. Spinoza insanın doğasına işaret eder. Doğası gereği nasıl büyük bir balığın küçük balığı yutması normalse insanların da doğaları gereği ihtiyaçlarını gidermeleri normaldir. Yani aslında bir insan herhangi bir dişiyi gözüne kesitrse ve çiftleşmek istese bunu doğası itibarı ile değerlendirdiğimzde yadırgayamayız. Kiminle ve nerede bu eylemi gerçekleştirdiğine bile bakamayız. Ancak insanlar akılları ile farklı bir noktaya varmışlar ve kırmızı çizgiler çekmişler. Buna da ortak us diyor. Yani kanunlar, devlet ve vs. gibi mercilere, o kırmızı çizgileri koruma görevini iradeleri ile vermişlerdir. Buradaki mesele insan doğasını frenleyen mekanizmanın ( etiğin ) hangi kaynaktan doğduğudur. Etik bir üst kavram olarak bir çok kurum ve kanunun doğmasına sebep olmuştur. Ancak etik nerden doğmuştur? Doğasına bazı anlarda muhalif etmesi istenmektedir bu sistemde insandan. Bunu kendi menfaatini korumka için yapıyor diyebilirsiniz aslında. Ancak bu durumda menfaatin tanım olarak sınırlandırılması gerekecekti ki buna insan doğası yine müsade etmeyecekti. Etik dolayısı ile insandan önce belirlenmiş olmalıdır. Sınanma bazen sert bir kavram olarka algılanabilir ama biz yaratıcının iradesine sınır çekemiyoruz. Etiği belirleyen yaratıcının ta kendisidir bu durumda. Yani us ve insan doğasını bir arada ve bir uzlaşma içinde yaşatan aslında etiğin ve dolayısı ile yaratıcının kendisidir. Burada us ve doğa kavramlarına en gerçekçi yorumu din getirmiş gibi görünüyor. İnsan sadece akıldan ibaret olsaydı deizm bir nebze tartışılabilirdi. Ancak gerçekte işin öyle olmadığı ortada. İnsan duygulardan, dürtülerden ve akıldan ibaret.

Saygılarımla
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
Trafik polisleri başarısız bence :) Lambalar daha iyi. Nerde bir trafik polisi akışa müdahale etse trafik tıkanıyor. Ancak iş lambalara ve bir sisteme terkedilirse çok daha iyi işliyor. Yani akışı sistematize etmek kötü değil bence. :)
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Aslında insan aklı ile kırmızı çizgiler filan çekmemişlerdir.Yani tabiki çekmişlerdirde,bu çizgileri us olarak değerlendiremeyiz.İnsanın doğası,bireyselliğidir.Bilinci insana bunu verir.Bireysellik üzerine düşünüldüğünde özgürlüğün temelidir ama aynı zamanda başka insanların varlığının yani toplumun kabulünden dolayı;başkalarının da bireyselliği söz konusudur.Bir insanın bireyselliği nekadar önemliyse onun için;diğerlerinin kide onlar için öyledir.Dolayısıyla bireysellikler kendi kendilerine sınırı çekerler ama maalesef insanlar bu sınırları kendi işlerine geldiği gibi değiştirmişlerdir.Etik aslında temel yani olması gereken bireyselliğe bağlıdır,herkesin bireyselliğinin kendince kutsal görülmesinden;Yani bireyselliklerin eşit olarak paylaşılmasından.Ama maalesef insan zihnide fizyolojisi gibi evrim sürecinden geçmelidir ve geçiyordurda henüz buna ulaşamadılar;genel olarak baktığımızda.Yani etik temel olarak insanın doğasını farketmesinden doğacaktır ama öyle olmamıştır;günümüz etiği bunu reddedişten doğmuştur.Temel anarşizmi araştırmanızı tavsiye ederim.Bana göre insan sadece akıldan ibarettir ama henüz insan olamadılar...
Kendime ait olan bir aforizma ile açıklayayım;''Anarşistler bireyin doğasında varolan itibarın ve değerin farkında olanlardır.Dolayısıyla hiçbir insanın bir diğerine hükmetmemesi gerektiği kanısındadırlar.Buyüzden şöyle demekte fayda vardır; anarşizm insan olmanın ne demek olduğunun farkına varmayı amaçlayan bir düşünce akımıdır.'' Burda bireyin doğası;onun bireyselliğidir.İtibarı hernekadar başkalarının bize yüklediği anlam olarak kullanılsada;kendimize yüklediğimiz anlamı ifade eden bir kelime olmadığı için kullanmak zorunda kaldım.İtibarı;onun bireyselliğini almadan bir arada yaşamaktır.Kendi bireyselliğine verdiğin değeri,başkalarının da kendilerine verdiğini kabul etmektir yani.
Not:Duygular da ustan gelir;sadece onları yorumlayışımız farklıdır.Dürtülerse doğanın bize miras bıraktığı kalıntılardır ve onları ussal çerçeveden geçirmeden asla kullanamayız.Aldıktan sonra direkt olarak kullanmanında pek bir amacı olmadığı açıktır.
 

toz_zerresi

Üye
Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
46
insan tekamül sürecini tamamlamamıştır gibi bir mana çıkıyor buradan. Yani daha tam bir insan değildir. Burada insanı meraka düşüren bunun ne zaman olacağı? Acaba bu konuda ileriye doğru bir gidiş mi var yoksa bir gerileme mi? Anarşizm daha henüz var olmayan bir tür üzerinden felsefe yapar ki burada idealizm işin içine girer. İdealizme saygı duyulmalıdır ve insanları gerçek insan olmaya davet eden her akım alkışlanmalıdır. Ancak realizm de gözden kaçmamalıdır. Mevcut insan türüne uygulayamayacağımız bir sistemin önermesinde bir arıza yok mudur? Kendi bireyselliğin farkında olmaya davet edebiliriz insanları ancak daha o noktaya varmadan henüz ( ki varıp varamayacağımız da meçhul) bir sistemin işlevselliğini ve tutarlılığını sorgulayamayız. Mevcut malzeme ile neler yapabileceğimize bakmalıyız. Sokakta eşinizle veya herhangi bir yakınınızla yürüken emniyet ve huzur içinde olmanızı sağlamalıyız. Buna dinler bir yorum getirmiştir, us bir yorum getirmiştir ve insanların bahsettiğiniz bireysellikleri bir yorum getirmiştir. İşin ilginci bir çok konuda da bir çelişme durumu yoktur. İnsana hükmetme olmaz ancak bazı konuları bazı insanlar diğer insanlardan daha iyi bilirler. Bu aldıkları eğitim gereği olabilir. Bir şehir kendi kendini yönetemez. Yola, parka, kaldırıma ve daha birçok şeye ihtiyaç vardır. İhtiyaçları gidermek için sistemlere ve sistemleri işletmek için insanlara ihtiyaç vardır. Farklı görüşlerdeki insanlar benzer işlere talip olabilirler ki bu siyaseti ve ideolojiyi doğurur. Gayet normaldir. Kısacası insanın olduğu yerde kesinlikle bir yönetici zümre de olmaktadır. Parkın düzenleyecek kişilerin başına bir peysaj mimarı mutlaka geçer. Bu hükmetmek midir? Onu bilemem

Saygılarımla
 

SatanicMajesty

Yeni üye
Yeni Üye
Katılım
6 Eki 2010
Mesajlar
65
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
O konuda kesin birşey söyleyemem ama dışarda dolaşan canlılara insan diyecek durumda değilim.Evet anarşizm ütopik bir insan üzerinden felsefe yapar ve benim insan dediğim insanda bu seviyeye ulaşmış olandır.Varolan sistemin arızalı olması bizim doğruyu bu arızalı sisteme göre değiştireceğimiz anlamına gelmez.Doğru,yararlı,iyi veya olması gereken bellidir ve bunun karşısında varolan vardır.İster ütopik de ister farklı birşey.Anarşizm i burda tartışmak istemiyorum,burası deizm konusu.(Felsefi anlamda doğru göreceli olabilir ama genel iyi ve doğru belirlemenin tek yolu açık olarak pragmatik bakmaktır.)
Mesela pragmatik baktığımda din yanlıştır diyebilirim.Ve insanlık tarihi şahidim olarak-ki onun bile nekadarı yalan nekadarı doğru emin değiliz ama olaylar saptırılarak ta olsa yazılırlar- kesinlikle bana katılacaktır.
Saygılarımla;iyi geceler.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst