Değişmek Ve Aynı Kalmak Mümkün Mü?

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Genel Tartışma Alanı kategorisinde M3CSL tarafından oluşturulan Değişmek Ve Aynı Kalmak Mümkün Mü? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 514 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 2 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Genel Tartışma Alanı
Konu Başlığı Değişmek Ve Aynı Kalmak Mümkün Mü?
Konbuyu başlatan M3CSL
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
Değişmek ve aynı kalmak mümkün mü? Kaç kez birileri bize “asla değişmeyin”dedi? Bu bağlamda, değişim negatif ya da zayıf bir davranış olarak algılanabilir. “Çok değişti, artık aynı değil.” Oysa değişim, hayatta kalmak için gerekli, doğal ve esastır. Öyle olsa bile, birçoğu değişimi olumsuz bir şey olarak görüyor. Peki ya değişip aynı kalmanın mümkün olduğunu kabul edersek?
Değişiklik yapma ihtiyacıyla karşı karşıya kaldığımızda, bu ihtiyaç dahili ya da harici olsun fark etmeden direnç gösteririz. Bu türde bir direnç değişime karşı gelir. Değişim saptandığında ve etkisini göstermeye başladığında bile bu direnç var olmaya devam edebilir. Bu olası değişiklikler, , özümüzü korumamıza olanak tanır mı?



Bu yazıda kişisel değişim konusuyla ilgileneceğiz. Neden değişim karşısında bir direnç oluştuğunu ve değişime karşı çıkıldığını anlamaya çalışacağız. Son olarak, zamanla değişebileceğimiz ve beraberinde aynı kalabileceğimiz fikrini destekleyen nedenler vermeye çalışacağız.
Ayrıca bakınız:
Bazı insanlar neden değişime direniyor ve onu bir zayıflık olarak görüyor?
Değişime direnmek normaldir. Tüm sistemler kalıcılık ve istikrar arayışında olan içsel kuvvetlere sahiptir. Bu da, günlük dinamiklerimizi korumanın (sorunlu olmasına rağmen) farklı veya yeni bir alternatif dinamik oluşturmaktan daha kolay olduğu anlamına geliyor. Hali hazırda birtakım alışkanlıklarınız var ve çevrenizdekiler de bu alışkanlıklarınıza adapte olmuş haldeler. Bir rutinler sizi öngörülebilir kılar. Rutinler başkalarının sizin hakkınızdaki beklentilerini şekillendirir. Bu nedenle, kısa süreli istikrar genellikle değişimden daha rahattır. Bu yüzden insanlar değişime bu kadar çok direnmektedir.
genç kadın ve ay

Öte yandan, insanlar değişime direnirler, çünkü zaman geçtikçe alışkanlıklara ve savunma mekanizmalarına alışırlar. Zor anları yönetmek adına psikolojik araçlar yaratmak uzun zaman alır. Bu araçlar her zaman uygun olmasa bile, kendileri yarattıkları için onları kullanmaktan mutluluk duyarlar.
Değişime karşı direnç bu şekilde ortaya çıkar. Bazıları değişikliği bir zayıflık olarak görüyor çünkü bu kadar uzun süre belirli bir şekilde hareket ettiyseniz, şimdi neden değiştirmeniz gerekiyor diye düşünüyorlar. Söylediğimiz gibi, çevremizdeki insanlar, tutumlarımızı, tepkilerimizi ve davranışlarımızı tahmin edebiliyorlarsa kendilerini daha sakin ve daha rahat hissederler. Eğer değişirsek, bu tahminleri yürütmek neredeyse imkansızdır. Bu nedenle, farkında olmadan kalıcılık ve istikrar arayanlar aslında çevrenizdeki kişilerdir. Yaşadığımız değişikliklere karşı bir miktar direnişle karşı gelebilirler.
“Zeka, değişime uyum sağlayabilme yeteneğidir.”
– Stephen Hawking
İnsanlar değişimi başka nedenlerden ötürü de bir zayıflık olarak görebilirler. Düşünce biçimlerini değiştiren bir kişi, başkalarının onu güvensiz, kararsız ve öngörülemeyen birisi olarak algılamasına neden olabilir. Bununla birlikte, yanlış olan görüşümüzü değiştirmek aslında uzun vadede akıllıca ve cesur bir karardır. Görüşlerimizi değiştirmezsek, kendi çelişkilerimizin mahkumları oluruz: bir şeyi düşünerek ve bunun tersini savunarak.
Ayrıca bakınız:
Görüşlerimizi değiştirme süreci
Aynı şekilde, görüşlerimizi değiştirmek, dönüşümsel bir sürecin sonucudur. Bu süreç, yeni bilgiler edindiğimizde ve bu yeni bilgiler yüzünden daha sonraları gerçekliği yeni şekillerde algılamaya başladığımızda başlar. Daha öncesinde düşündüğümüz şeyin artık bize yardımcı olmadığını ve bu nedenle artık doğru olmadığını fark ederiz. Ve zihnimizde, bu yeni bilgiler harikadır! Bizi insan olarak tanımlayan şey, zekaya dayalı kararlar verebilme yeteneğimizdir.


Değişim süreci, fikirlerimizin ve özelliklerimizin çoğunu içine alan, kişisel bir anlamına gelir. Değiştikçe, eskiden olduğumuz kişinin bir kısmını döküyormuş gibi hissedebiliriz. Ve başkaları, bu değişikliği zayıflık olarak görebilir.
Değişmek ve aynı kalmak: Olası bir meydan okuma
Çoğu durumda, kişisel değişim süreci her bireyin içindeki en iyiyi ortaya çıkarmasını amaçlar. Gerçekte, değişim olarak bildiğimiz şey, insanları zincirlerinden, sınırlarından ve korkularından kurtarmanın bir sonucudur. Gerçekten değişmiyoruz, sadece bizi gerçek benliğimizden alıkoyan engelleri kaldırıyoruz. Ve özgürlüğe izin vererek kendimize sadık kalıyoruz.
Nasıl değişip aynı kalabiliriz? Kendimize bakarak bunu yapabiliriz. Karışımıza çıkan her deneyimdeki benzersiz farklılıkları takdir ederek, gerçekliğe farklı bakış açılarından bakabilmeliyiz. Bu bağlamda, hissettiklerimiz ve bir durum karşısında nasıl davranacağımızı, ne düşüneceğimizi ve neler söyleyeceğimizi seçmeliyiz. Bizi her zaman aynı şekilde hareket etmeye zorlayan ve katı kurallar olmadan hareket edebilmeliyiz.
bulutlardan kadın silüeti

ve aynı kalmak için, kuralların ya da gereksinimlerin her türlüsünü geride bırakmak gerekir. Kendimizi herhangi bir anda bilinçli olarak dünyaya göstermenin en iyi yolunu seçmeliyiz. Bu, bireyin kendi özüne sadık kalmasını sağlar. Bu noktadan itibaren, insanlar değişebilir ve aynı şekilde kalabilirler. Kendinizi “yapmanız gereken” şeye göre değil, nasıl hissettiğinize göre konumlandırmayı seçmek, kendinize sadık kalmanın en özgürleştirici ve geçerli yoludur.
Doğu felsefesi ve aynı kalırken değişmek sanatı
Doğu felsefesi, insanların durma noktasına ulaşmaması gerektiğini söylüyor. Kendi sınırlarımızı tanımlamalı ve onların üstesinden gelmeliyiz. Bu şekilde, gerçek varlığımızın ortaya çıkması, kendini göstermesi ve gelişmesi için bir alan yaratabiliriz.
Farklı Doğu filozofları, değişmek ve aynı kalmanın kolayca ya da hızlı bir şekilde öğrenilen bir beceri olmadığını ileri sürer. Aksine, sürekli bir çaba gerektirir, çünkü psikolojik sistemimiz sağlam direkleriyle sabit kalmayı amaçlamaktadır.”
“Özür dilerim, sizi tanımadım – çok değiştim de.”
– Oscar Wilde
Robert Spencer göre Savaşçının Zanaatı isimli kitabında, elastik kalabilmek için farklı bakış açılarıyla uğraşmaya alışmak zorundayız. Bu şekilde, kendimizi tek bir bakış açısına mahkum etme tehlikesinden kaçınabiliriz. Ancak bu tür bir zihinsel jimnastik eğitimi bireyde doğallığa yol açar. Söz konusu egzersiz kesintiye uğrarsa, zihnimiz kendi düşüncelerinin zincirlerinde hapis kalırken hızla kendini korumaya çalışacaktır.
Yazımıza son vermeden önce, değişmek ve aynı kalmanın nasıl mümkün olduğunu açıklayan bir metafor paylaşmak istiyoruz.
“Su her şeyi yener, çünkü her şeye uyum sağlar. Sıvı, katı ya da gaz olabilir. Yumuşak veya sert, eğilmez veya elastik olabilir. Su yavaş akabilir, yuvarlanabilir, bir engelden kaçabilir ya da onunla şiddetle çarpışabilir. Yağabilir veya sıçrayabilir. Su, stratejik olarak farklı koşullara uyum sağlama yeteneğiyle, değişimin doğal benzeşimidir.”
Su gibi olsaydınız ne olurdu?





Güzel bir yazı..
Değişmekten kormayın..
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
Tırtılın kelebeğe dönüş hikayesini anlatan yazıdaki Jung tarafından söylenmiş şu söz, günümüzde çoğu insanın neden mutsuz hissettiğini çok iyi açıklıyor.

"Neye direnç gösterirsen, varlığını sürdürür.” Carl G. Jung

İnsanın hayatta bir duruşunun olması güzeldir ancak bu değişen koşullara uyum sağlamamak anlamına da gelmemelidir.
Hayatımızı etkileyen durumları kabullenmeden daha ileri yol almak mümkün değildir çünkü böyle davranmakla aynı noktada dönüp durmaktan ve enerjimizi tüketmekten başka bir şey yapamayız.

İlkeli insan olmak ayrı bir şey, koşullara bağlı olarak stratejik hareket etmek ama bunu yaparken de kendi özünü kaybetmemek çok ayrı bir şey... Kısacası hayat bir denge prensibi ile ilerler fakat elimizde çok net bir rehber yoktur, koşullara göre ne yapmamız gerektiğini aklımız ile kendimiz bulmak zorundayız.

Başkalarının karşısında eğilmeden ya da birilerine benzemek için şekilden şekile girmeden de insan pekala değişen koşullara adapte olabilir.
 

M3CSL

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
30 Ağu 2016
Mesajlar
258
Tepkime puanı
30
Puanları
28
Hücreler sürekli değişiyor yenileniyor,atomlar aynı şekilde, İnsanı en büyük yeteneklerinden birisi adaptasyon yeteneği,iyi yada kötü koşullara hemen alışıyoruz
Böyleyken değişimden korkmak ancak korkakların işi olabilir.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
"Dünyayı değiştiremiyorsan, dünyanı değiştirirsin. Hepsi bu."
Stefan Zweig

İnsanların bir çoğu kendi yaşamlarındaki olumsuzluklardan çok çevrelerine odaklandıkları için, değişimin ilk kendi yaşamlarından başlaması gerektiğini hiç dikkate almazlar.
Dünya ile kavga ederek varılacak bir nokta olmadığı gibi sadece zaman-enerji kaybıdır.
Her insan kendi yaşamında bazı değişiklikler yapmayı başarabilse aslında dünya da değişecek fakat çoğu insan maalesef bu gerçeği idrak edemiyor.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst