Darwinizm emreder

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kitaplardan Alıntılar kategorisinde faust tarafından oluşturulan Darwinizm emreder başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,862 kez görüntülenmiş, 2 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kitaplardan Alıntılar
Konu Başlığı Darwinizm emreder
Konbuyu başlatan faust
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
F

faust

Ziyaretçi
Dinin nereden kaynaklandığı ve neden her medeniyet tarafından benimsendiği konusunda herkesin kendine has, gözde bir teorisi vardır. Bu fikir avuntu ve huzur verir. Topluluklardaki birliktelik hissini canlandırır. Neden varolduğumuzun kavranması arzusunu doyurur. Tüm bunların açıklamasını birazdan yapacağım ancak, konuya belirli nedenlerden ötürü öncelik kazanmış bir soruyla giriş yapmak istiyorum: Darwinci doğal seçilim sorgusu.

Darwinci evrimin ürünleri olduğumuzun bilincinde olarak, doğal seçilimin din dürtüsü yönündeki baskı veya baskılarının aslen neler olduğunu kendimize sormalıyız. Bu soru Darwin ekonomisinin standartlaşmış başlıklarına kıyasla daha kaçınılmazdır. Din çok savurgan ve bir o kadar da ölçüsüzdür ve Darwinci seçilim devamlılık arz eden bir süreç zarfında israfı saptar ve yok eder. Doğa tıpkı cimri bir muhasebeci gibi adeta bir kuruşun hesabını yapar. Zamanı titizce kollar ve her tür israfı sert ve acımasızca cezalandırır. Darwin'in açıkladığı üzere 'doğal seçilim, her gün ve her saat dünya bütünündeki her değişikliği, hatta en zayıf olanı bile dikkate alır; kötü olanı çürüğe çıkarır, güzel olan her şeyi korur ve ayıklar; tüm organik varlıkların gelişiminde, her nerede ve her ne zaman bir fırsat yakalarsa sessiz ve acımasız bir görevi üstlenir.' Eğer vahşi bir hayvan sürekli olarak gereksiz bir eylem sergiliyorsa, doğal seçilim yaşamın ve üremenin devamlılığının korunması adına bu hayvanı eleyip, zamanı ve enerjiyi daha verimlice değerlendiren rakiplerine şans tanıyacaktır. Doğanın anlamsız keyif oyunlarına tahammülü yoktur. Her an her saniye gözümüze çarpmasa da merhametten yoksun faydacılığın (utilitarianizm) borusu ötmektedir.

Diğer yandan, bir tavus kuşunun kuyruğu kusursuzca sergilenen bir keyif oyunudur. Kuyruğun sahibine sağ kalma konusunda bir yarar sağlamadığı çok açıktır. Fakat onu daha gösterişsiz rakiplerinden ayıran genleri barındırmaktadır. Kuyruk aslında bir reklamdır ve dişileri cezbederek doğanın ekonomisindeki yerini alır. Aynı durum, bir çardak kuşunun çardağına adadığı zaman ve emek için de geçerlidir: bu, çimen, ince dallar, renkli meyveler, çiçekler ve bazen incik, boncuk ve gazoz kapaklarından oluşan bir tür ilave kuyruktur. Veya reklamla ilgisi olmayan bir örnek olarak göze çarpan 'karınca banyosu' nu ele alalım: Alakarga gibi kuşların bu sıra dışı alışkanlıkları, bir bakıma karınca yuvasında 'yıkanmak' ya da karıncaları tüyler üzerine uygulamaktır. Karınca banyosunun faydasının ne olduğu konusunda herkes kararsızdır; bu belki de tüylerdeki parazitlerden arınmaya yarayan bir tür hijyen sağlama tekniğidir; konu üzerinde farklı başka varsayımlar da vardır ancak hiç biri sağlam bir kanıtla desteklenmemiştir. Lakin ayrıntılar üzerindeki bu kararsızlık, Darwinizmcileri karınca banyosunun mutlaka bir fayda 'sağladığı' konusunda özgüvenli varsayımlarda bulunmaktan alıkoymayacaktır (ve koymamalıdır da.) Bu meselede sağduyulu bir birleşme sağlanabilir ancak Darwinizm mantığı, "eğer kuşlar böyle bir eylem sergilemeselerdi, bu durum genetik başarılarının istatistiksel olasılıklarına zarar verirdi" diyerek özel bir nedenin altını çizer. Üstelik bu zararın kesin yönünü henüz keşfetmemiş olsak bile. Darwinizmci sonuç şu iki gözlemden ileri gelir ki, doğal seçilim zaman ve enerji israfını acımasızca cezalandırmakta, diğer yandan kuşlar sürekli olarak karınca banyosuna zaman harcamaktadırlar. Eğer bu 'uyarlamacı' prensibin tek cümlelik bir özetini duymak istersek, sözü seçkin Harvard genetikçisi Richard Lewontin'e bırakmalıyız (biraz haşin ve abartılı terimleri tercih ettiği kabul edilmelidir): 'Sanırım tüm evrimcilerin hemfikir olmak zorunda kaldıkları bir nokta vardır ve bu, bir organizmanın kendi ortamında ürettiği işten daha iyi bir iş üretmenin gerçekten imkânsız olduğudur.' Eğer karınca banyosunun hayatta kalmak ve üremek adına mutlak bir faydası olmasaydı, doğal seçilim çok uzun zaman önce bu eylemden sakınan canlıları ayıklamış olurdu. Bir Darwinizmci aynı yorumu dine uyarlamak isteyebilir ki bu, buradaki tartışmamızın esas gereksinimidir.

Bir evrimci için dinsel ayinler, 'güneşli bir alanda dolaşan tavus kuşları gibi göze çarparlar' (Dan Dennett'in ifadesi.) Dinsel tutum, apaçık olarak karınca banyosunun ya da çardak imalinin insanoğlundaki karşılığıdır. Zaman israfıdır, enerji israfıdır ve genelde bir Cennet Kuşu'nun tüylerinin olduğu gibi aşırı derecede şatafatlıdır. Din, dindar bireylerin hayatına zarar verebileceği gibi, diğerlerinin hayatına da zarar verebilir. Binlerce insan belirli bir dine bağlılıklarından ötürü türlü eziyetler çekmiştir. Geçmiş birçok hikâyede bir parça farklı, alternatif inançları benimsemiş kişiler fanatik yobazlarca işkencelere layık görülmüştür. Din bazen çok zengin olabilen kaynakları bir çırpıda bitiriverir. Mesken olarak kullanılmayacak ya da herhangi bir faydalı amaca asla hizmet etmeyecek bir Ortaçağ katedralinin inşası yüzyıllar sürebilir. Bu bir çeşit mimari tavus kuşu kuyruğu mudur? Eğer öyleyse, reklam kime yöneliktir? Kutsal müzik ve dinsel resimler genellikle Ortaçağ ve Rönesans tarzının tekelindedir. Dindar insanlar tanrıları için ölmüş ve öldürmüşlerdir; sırtlarındaki kanlı kırbaç yaralarıyla, ömür boyu bekâret ya da sonsuz sükûnet uğruna yemin eder ve tüm bunların dine hizmet adına olduğunu söylerler. Bunların ne faydası olabilir? Dinin faydası nedir?
'Fayda' ifadesiyle Darwinizm, gerçekte genlerin sağ kalma süresinin artmasına etki eden faydayı ima eder. Şu önemli noktayı es geçmemeliyiz ki Darwinizmci faydanın alanı bireysel organizmanın genleriyle sınırlı kalmamaktadır. Bu faydanın olası üç alternatif hedefi vardır. Bunlardan ilki grup seçilimi (grup seçilimi) teorisinden kaynaklanır ve buna birazdan geleceğim. İkinci hedef The Extended Pbenotype'ta (Yayılmış Fenotip) savunduğum teoriden doğar: gözlem altındaki bireyin genleri başka bir bireyin genlerinin güçlü etkisi altında olabilir, belki de bir parazitin genlerinin. Dan Dennett bize, nezlenin tıpkı din gibi tüm insanlar için evrensel olduğunu ancak bu virüsün bize yararı olduğunu söyleyemeyeceğimizi hatırlatır. Bünyesinde barındırdığı parazitin başka bir bünyeye sıçramasına çanak tutacak şekilde davranmaya itilen birçok hayvan örneği vardır. Bu konuyu 'yayılmış fenotipin1 temel teorisi' isimli çalışmamda özetledim: 'Bir hayvanın davranışı, bu davranışa "ait" genlerin yaşam süresini uzun tutmaya meyillidir. Bu genler bu davranışı sergileyen belirli bir hayvanın bedenine ait olsa da olmasa da.'

Üçüncü alt başlıkta 'temel teori', 'gen' terimini daha genel bir terim olan 'replikatör' ile değiştirebilir. Dinin heryerdeliği, dinin büyük ihtimalle bir fayda sağlamakta olduğu izlenimini yaratır ancak bu fayda, biz ya da genlerimiz üzerinde olamaz. Belki de, din tıpkı bir replikatör gibi genlerinkine benzer bir yöntemle yayıldığından, yalnızca dinsel görüşlerin süregelmesine fayda sağlamış olabilir. Bu konuya daha sonra 'Sakin ol, Çünkü Menilerimin Üzerinde Yürüyorsun' başlığının altında değineceğim. Aynı zamanda Darwinizmin daha geleneksel yorumlarını ele alacağım ki burada 'fayda' bireysel sağ kalma ve üreme kabiliyetiyle ilgili faydayı kastetmektedir.

Avustralya yerlileri gibi avcı - toplayıcı insanlardan oluşan kabileler muhtemelen uzak atalarımızın yaşam tarzına benzer bir şekilde yaşamaktadırlar. Yeni Zelanda ve Avustralyalı bilim filozofu Kim Sterelny, kabile yaşantısındaki çarpıcı bir tezata parmak basar. Yerliler elverişli yeteneklerinin fazlasıyla sınandığı koşullar altında mükemmel bir şekilde 'sağ kalırlar.' Sterelny açıklamasına şöyle devam eder; bizim kadar akıllı olabilirler ancak bu aklı kötü yönde kullanırlar. Doğal dünya hakkında oldukça bilgili olan ve ciddi zorluklara rağmen sağ kalmanın üstesinden ustalıkla gelebilen bu insanlar, topluca zihinlerini yanlışlığı apaçık olan inançlarla doldururlar ki bu inançlar için 'faydasız' demek aslında sorunu cömertçe basite indirgemektir. Sterelny, Papua Yeni Gineli yerlileri bizzat tanır. Bu insanlar besinin zor elde edildiği çetin koşullarda, 'biyolojik çevreyi efsanevi biçimde doğru kavrayarak yaşamayı sürdürürler. Ancak bu kavrayışlarını dişilerin regl kirliliği ve büyüyle ilgili derin ve yıkıcı takıntılarla harmanlarlar. Yerel medeniyetlerin çoğu, büyü ve cadı korkusu ve buna eşlik eden şiddetten acı çeker.' Sterelny bizi kendimize şu soruyu sormaya davet eder, 'aynı anda nasıl hem çok zeki hem de çok aptal olabiliyoruz?

Ayrıntılar dünya genelinde farklılık gösterse de her medeniyetin, zaman, sağlık ve güç israfına yol açan ve de düşmanlık provoke eden ayinleri şart koşan, bunlara ek olarak gerçek dışı fikirleri ve yaratıcılığa ket vuran fantezileriyle zararlı nitelik taşıyan bir inancı vardır. Bazı eğitimli bireyler dini benimsemekten vazgeçmiş olabilir ancak genelde her biri vazgeçmek için bilinçli bir karar vermek zorunda kaldığı dinsel bir kültür içinde yetiştirilmiştir. Eski Kuzey İrlanda şakası, 'Evet, ancak sen bir Protestan ateist misin yoksa Katolik ateist mi?' çok keskin bir gerçeği yansıtır. Dinsel davranış tıpkı heteroseksüel davranış gibi evrensel bir eğilim olarak düşünülebilir. Her iki genelleme de bireysel istisnalar içerebilir ancak tüm bu istisna kişiler aslında sadece caydıkları ilkenin anlamsızlığını çok iyi sezmişlerdir. Bir türün evrensel özellikleri en nihayetinde bir Darwinizm açıklaması gerektirir.

Açıkça görülüyor ki, cinsel davranışın Darwinci faydasını açıklamakta bir zorluk yoktur. Bu bebek yapmakla ilgilidir, özel durumlar doğum kontrolü ya da eşcinsellik çelişki yaratır görünse de. İnsanlar neden oruç tutar, namaz kılar, yalvarır, kendini kırbaçlar, bir duvarın önünde çılgınca bir edayla kafasını aşağı yukarı sallar, savaşır ya da yaşamı yıpratan, hatta uç durumlarda yaşamı sonlandırabilen, pahalıya mal olan eylemler gerçekleştirir?

----------------------------------------------------------------------------------------

NOT: Yazının devamı, ikinci bölüm: [Dinin bariz faydaları] (Sayfa, 159-162)

Üçüncü bölüm: [Grup seçilimi] (Sayfa, 162-165)
Dördüncü bölüm: [Başka bir şeyin yan ürünü olarak din] (Sayfa, 165-171)
Beşinci bölüm: [Dine dönük psikolojik istek] (Sayfa, 171-182)
Altıncı bölüm: [Sakin ol çünkü memlerin üzerinde yürüyorsun] (Sayfa, 182-191)
Yedinci bölüm: [Kargokültler] (Sayfa, 191-196)
 
P

Pyramos

Ziyaretçi
demek her türlü israfı sert biçimde cezalandırır??? insanlar doğaya ve dünyaya neler yapıyor bir bakalım? sadece insan türünün 6 milyar gibi bir sayıya ulaşması bile bir garabet değil mi? doğaya göre biz resmen virüs değilmiyiz? israfı saptar ve yok edermiş insan türünün bu kadar çoğalmasına ve herşeyii mahvetmesine neden izin veriyor bu doğa? bu Darwinci seçilim??? merhametten yoksun faydacılıkmış :) ha ha bu düşünce tarzı ile insan doğaya ne kadar faydalı?? daha baştan bu çelişkileri görünce gerisini kabaca okudum..israfa gerek yok dedim:)
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
demek her türlü israfı sert biçimde cezalandırır??? insanlar doğaya ve dünyaya neler yapıyor bir bakalım? sadece insan türünün 6 milyar gibi bir sayıya ulaşması bile bir garabet değil mi? doğaya göre biz resmen virüs değilmiyiz? israfı saptar ve yok edermiş insan türünün bu kadar çoğalmasına ve herşeyii mahvetmesine neden izin veriyor bu doğa? bu Darwinci seçilim??? merhametten yoksun faydacılıkmış :) ha ha bu düşünce tarzı ile insan doğaya ne kadar faydalı?? daha baştan bu çelişkileri görünce gerisini kabaca okudum..israfa gerek yok dedim:)

Zaten dogal dusuncenin ic celiskisi algilayabilene her yerde yansir. Yeterki yapi ve isleyisinin koken ve temeli algilansin. Yoksa darwin'in iyi niyetini "guclu olan kazanir" seklinde telaffuz eden ve ideolojik izmleri yaratip, dunyayi gucu ile kana bogan bir suru izm yaratilir miydi?

Bunlarin basinda fasizm gelir. Ayrica nihilizmin de bireyci akilciliginin "her sey cikar icin mubah ve mesru" slogani da bunun tamamlayicisi.

O yuzden Darwin'in evrim ile ilgili devrimci cikisina hem bilimsellige inancsalligi hem de aklin guce tapan ideolojik izmlerini katmamayi ve bilimselligi inanc ve ideoloji ile bulamamayi cok iyi algilamak gerekir.

Zaten emperyalist zihniyet bunu bilincli olarak yapmakta ve dogalligi da amacina alet ederek arac olarak kullanmaktadir.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst