Darbeler Muhtiralar ve Statukolar Uzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde phi tarafından oluşturulan Darbeler Muhtiralar ve Statukolar Uzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 971 kez görüntülenmiş, 1 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Darbeler Muhtiralar ve Statukolar Uzerine
Konbuyu başlatan phi
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Cry

phi

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
13 May 2008
Mesajlar
1,906
Tepkime puanı
174
Puanları
63
Ulkemizde Cumhuriyetin ilani ile halkimizin demokrasiye, hak ve ozgurluklere kavusması icin yogun caba sarf edilmistir. Bilhassa ulke halkinin bati demokrasilerinde oldugu gibi yonetime katilmasina, halkin mutlulugu ve cagdaslasmasi icin ne gerekiyorsa yapilmasi yolunda onemli derecede kapi aralanmistir. Ancak Cumhuriyetin ilani ve yeni devletin dunya devletlerince taninmasi icin ortaya konulan sartlar Lozan Antlasmasinda mevcuttur. Onemli bir gecis sureci olan 1923-1938 yillarinda devletin tam bagimsizligi ve halkin refahi, hak ve ozgurluklerini genis anlamda kullanilmasi, cagdas medeniyetlere ulasma istegi vazgecilmez bir hedefti. Mustafa Kemal Ataturk’un olumuyle birlikte Inonu, yeni bir yonetim anlayisina girmis, halkimizin Ataturk’e karsi olan sevgisini de kullanarak KEMALIZM adi altinda yeni bir inanc anlayisi benimsenmis ve halki da kole yerine koyarak devletin tum elitleriyle birlikte bu proje uygulamaya konulmustur. Devletin tepesinde seckinciler sinifi olusturulmus, tum devlet memurlari birer rejim neferi haline sokulmustur. Kentli, koylu, isadami, esnaf, isci velhasil tum Anadolu insani bu seckinciler sinifina kole gibi hizmet etmek icin dizayn edilmek istenmistir. Turk milletinin ne inanci, ne mulku, ne de kendine gore bir ideolojisi olamaz dusuncesiyle Kemalizm’in adi altinda kati, sert bir ideolojiyle devlet ve halk yonetilmeye başlanmistir. Musluman Turk milletine eza cefa edilerek kutsal degerleri ile adeta oynanmis, laiklik adi altinda halka dinsizlik ve inancsizlik empoze edilmeye calisilmistir. Aslinda laiklik bilhassa din ve vicdan ozgurlugunu savunurken, devlet isleri ile din islerinin birbirine karistirilmamasi gerekirken, devlet, milletin manevi duygulari ile oynar hale gelmistir. Bu durum sadece manevi dunya ile sinirli kalmamis, ekonomik durumuna da el konularak halkin kazanclarinin onemli kismina her yil, her ay el konularak devlet memurlarinin rahat ve huzurlu yasamasi saglanmistir.
Bu duruma tek parti olan CHP’den ve halk icerisinden karşi çikislar baslami olup, 1946’dan itibaren cok partili sistem mecburen yururluge konmustur. Inonu bunu yapmak zorunda kalmistir. CHP’den kopanlarla kurulan DP, ABD’nin de destegi ile devletteki ve toplumdaki yerini almistir. 1950’li yillarda iktidara gelen DP, halkin onunu acmak ve devletle halki kucaklastirmak icin bıyuk caba sarf etmistir. Onceleri DP’nin kurulusu, cagdas ve bati yanlisi bir politika izlemesi konusuna destek veren ABD, bolgesel konjonkturleri de degerlendirerek CHP ve askeri cunta ile isbirligi yaparak, 27 Mayıs 1960 ihtilalini birlikte gerceklestirmislerdir. Bu ihtilal sonucunda Menderes, Zorlu ve Polatkan idam edilmistir. Cunku ABD hicbir zaman Musluman Turk milletinin devlete sahip olmasina riza gostermemistir. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra, 12 Mart, 12 Eylul, 28 Subat gibi darbe ve muhtiralarla Musluman Turk milletinin devletle kucaklasmasinin onu hep kesilmistir. Ordumuzu yonetenler ve bolgemizdeki dost, dusman herkese gucunu gosteren kahraman TSK mensuplarinin artik demokrasiyi iclerine sindirdiklerini, halkimizla devletimizin kucaklasmasi icin gerekli duzenlemeleri, degisiklikleri yapacaklarina dair beklentilerimizin olustugu bir donemde, 27 Nisan gece yarisi muhtirasi piyasaya suruldu. Bu durum, ordusuna toz kondurmayan, bes vakit namazinda dua eden Musluman Turk milletini adeta soke etti. Oyle ki Yuce Peygamberimizin kutlu dogmunda yapilan etkinlikleri irtica gibi gosteren, milletimizin bir bolumunu Turk dusmani gibi suclayan bu bildiri, insanimizi derinden yaraladi.
Cumhurbaskanligi seciminde, Abdullah Gul gibi bir adaya korkunc derecede reva gorulen haksizliklar tam bir statuko ve 1944’lu yillarin pervasiz yonetim anlayisini hatirlatiyordu. CHP yine is basindaydi. Buna DYP ve ANAP da ortak oldu. Bu oyuna yillardir devleti yoneten, devletten beslenen statukonun yilmaz savasciları ve bircok sivil politikaci da alet oldu. Suleyman Demirel onderliginde yapılan yeni planlar, ABD destekli stratejik uygulamalar bu milletin canina tak dedirten cinstendi. Bir cirpida DYP, ANAP birlesti ve DP oldu. Her seye ragmen CHP ve DSP birlestirildi. Hedef, AKP’ yi devre disi birakma cabası gibi gozukuyordu, ama asil hedef milletin ta kendisiydi. Halka dikte edilmeye calisilan sistem, ideoloji ve inanc, 22 Temmuz secimiyle geri tepti.
Iste 3 Kasim 2002 secimlerinde, 11 milyon oy alan, % 34 ile iktidar olan AK Parti’ye yapilan ve yukarida yazdigim olumsuzluklara dayanamayan Turk milleti, % 47 oy orani ve 16.5 milyon oy ile statukoya, darbeye, muhtiraya hayir diyerek adeta demokrasi dersi vermistir. Bu ulkede her iki vatandastan biri AK Parti’ye ve devlet icindeki degisime destek vermistir. Bu secimlerde Turk milleti herkesin, her kesimin, her kurumun kendi mecrasinda bu ulkenin yonetiminde yerini almasini istemistir. Vatanini, milletini, devletini ve bayragini kendi nefislerden cok daha ustun tutan herkes bu sonuclari iyi okumali ve mumtaz Turk milletinin ne demek istedigini iyi anlamistir. Bu millet artık gudulebilecek kategoriden cikkmis, ezberi bozmuz, basini dikmis, kendisine deger verilmesini ve iyi anlasillmasini istemistir.
 

Cry

Üye
Felsefe.NET
Katılım
28 Şub 2019
Mesajlar
212
Tepkime puanı
60
Puanları
28
güzel yazı ...
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst