CORONA sonrası TEORİLER (10 Basamak)

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Köşe Yazıları kategorisinde elbisss tarafından oluşturulan CORONA sonrası TEORİLER (10 Basamak) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 2,410 kez görüntülenmiş, 57 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Köşe Yazıları
Konu Başlığı CORONA sonrası TEORİLER (10 Basamak)
Konbuyu başlatan elbisss
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan elbisss

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
10 Basamaklı bir Pramit ÜÇGENİ...

pİRAMİD.jpg

10 BASAMAKLI PİRAMİT ÜÇGENİ...


Aslına bakarsanız her katın bir anlamı ve her sürecinde bir anlamı ve kurgusu hatta ilerleyişi var bu kat toplam 10 kattan oluşmakta aslında toplamda 13 katı vardır ama ben size sadece 9 katını sundum 10. katını ise Bekle-Gör mantığıyla sürebilirim geriye kalan 3 katın nasıl şekillenebileceğini ve nasıl bir ön görüde olabileceğini henüz bende bilemiyorum bu konu üzerinde düşünmekteyim eger gerçek realist bir düşünce bulabilirsem geriye kalan 4 katıda size sunmak istiyorum

Dilerseniz Katları Anlatmaya Başlayalım...

1.KAT

Aslında bu kat bazı sebeplerin oluşması için bir bahane türev katı diyebilirim dünyada ülkeleri ve insanları ortak bir çaba için bir araya getirebilmek ve ikna edebilmek için oluşulması düşünülmüş bir süreç diyebilirim bazılarına göre bu virüs üretildi bazılarına göre ise bir çok teoriler ile karşımıza geldi diye düşünebilinir ben bu sürecin üzerinde çok durmak istemiyorum esas değinmek istediğim husus böyle bir virüsün tüm dünyayı saglık alanında oldukça zayıf düşürdüğü bununla birlikte ise dünyaları ne yazık ki çaresiz bıraktıgıdır diyebilirim aslında 1.kat bu konuda oldukça başarılı oldu diyebilirim bu süreç ağustos sonuna kadar devam edecektir ülkeler dahada zayıflaması ve dahada çaresiz halesi gelmesi adına sürecektir diyebilirim hepbirlikte süreci göreceğiz virüsün mutasyon değiştirip gençleride etkileyeceği bir sürecide görürsek şaşırmayalım diyebilirim ki bu konuda GENÇ ÖLÜM lerde yavaş yavaş gelmekte yani virüs mutasyon geçiriyor bu konuda özellikle dolar ve euro dan uzak durun diyorum çünkü virüs dünyaya bu şekilde hızlı yayıldı diyebilirim...

2.KAT


Bu kat insanların ve ülkelerin virüsten oldukça etkilenmesinden sonra gelecek ve tüm dünyayı etkileyecek büyük çaplı küresel bir ekonomik krizin olmuş olacak olmasıdır ki bu süreçte bir çok ülkenin sanayisi ve üretimi durmuş bir durumda hatta bazı rivayetlerde kıtlıkla dolu olacak 1 yıllık süreç diye düşünebiliriz özellikle tarım alanına yayılacak bir virüs ile insanlara bu tahıllardan yemeyin coronanın yeni çeşidi tarım alanına sıcradı denılecek bu korku ve panik krizi dahada derinden etkileyecek 1 yıllık 2021 kıtlık senaryosuda bu şekilde işleyecek gözüküyor özellikle TARIM alanına oldukça önem vermelerini devletlerin çok istiyorum....aman dikkat İTALYA avrupanın tahıl deposuydu italya bu sorunu aşamayacak ve avrupa birliğinin yıkılma sürecinide yakından görebiliriz....aman dikkat..

3.KAT

Şuan hali hazırda bir finans krizi var ama tam açıkta değil buna ragmen virüs salgınıyla birlikte 1 örnek vermek gerekirse virüs salgınından önce apple nin piyasa degeri 1.200 trılyon dolarken virüsten sonra degeri 920 mliyar dolar oldu kayıp oldukça yüksek buna benzer bir çok buyuk şirketin CEO ları degıstı bazı markalar el degıstırdı para babaları bazı şeylerin degişmesini ve tekeli daha kontrol altına almak istiyor bu hususta özellikle virüsten sonra ekonomik buhran ve kıtlıkla beraber Şirket ve marka degerleri el değiştirecek olmasıdır..

Tüm dünyada böyle bir süreç yaşanırken IMF nin yeni bir kredi ile yeni bir para sistemi ile dünya ülkelerinin kapısını çalacak olmasıdır CDR dedikleri bir para sistemi ile İMF ülkelere degital bir para sistemi teklifi sunacak ve buna karşılık ülke insanlarınıza SAGLIK ÇİP i takmanızı zorunlu halde isteyecek olmasıdır ve buna karşılık yeni para sistemi ve yeni küreselleşme düzeni ile dünyada YENİ DÜNYA düzeni kurulacak olmasıdır bu konuda şirketlerin ayakta kalması için degerli olan varlıklara paralarını revize etmeleridir özellikle altın ve gümüş diyebilirim..aman dikkat.

4.KAT

Evet ID bir ilaç bulacak aslında ilaç virüs çıktıgından beri var fakat bir süreç basamak halinde ilerlemesi gerekiyor o yüzden 4.kata gelmeden ilaç olmayacak ve bu süre 2021 e kadar uzayabilir diyebilirim....İLAÇ ID tarafından bulununca IMF öncülüğünde 3.katta oldugu gibi ilaç için bazı şartlar ve öngörüler sunulacak ki insanlar bunu hemen kabul edecekler...

5.KAT

İnsanlar bu kadar zorlu ve buhranlı zamanlardan sonra SAGLIK ÇİP lerini gönüllü olarak takacaklar çünkü hayatları ve özgürlükleri o kadar kısıtlanacak ki böyle bir süreci bir daha yaşamamak adına SAĞLIK ÇİP leri gönüllü olarak insanlara takılacak ve buda YENİ DÜNYA da yeni bir insan tanımını ortaya çıkaracaktır....Bu virüs insanlardan inançları sevgileri bagları ve güvenleri o kadar aldı ki gönüllü kabul edecekler fakat istemeyn zumrede olacak bu hususta devletler zorunlu hale getırıp bu saglık çiplerini tüm insanlara hatta yenı dogan bebeklere bıle takacaklar cunku bu çıp olmadan saglıktan resmı daırelerden ve ozel kurumlardan hatta ıs ımkanlarından faydanlanmama gıbı durumu olacak kı o yuzden dolayı dunyada bu cıpı takmayan ınsan kalmayacak ama bu bır uzun surec olacak...

6.KAT

DİĞİTAL TOPLUM adından da anlaşılacağı gibi yeni bir insan tanımı YENİ DÜNYA DÜZENİN de olacak digitalleşen süreçte okullar egitimler alışverişler ve bir çok şey digitalleşmenin artmasıyla birlikte bir çok şeyi değiştirecek ve ortaya YENİ DÜNYA da yeni bir insan tanımını çıkarmış olacak olmasıdır..

7.KAT

Bu katta devletler ve ulkeler hatta ınsanlar dıgıtal ekonomı sıstemı ıle YENI DUNYA da kuresel bır sısteme gececek olmalarıdır bu basamak en onemlı kat olan 7.katı oluşturuyor ve bu basamaga gelındıgınde ınsanlar dunyada kagıt para kullanmayacaklar ve akabınde alışverışlerını parmak ızı tanımlı kredı kartına benzer dıgıtal paralar ıle yapacaklar bu husus devletlerın para takıbı hususunda kolaylık saglarken aslında dıgıtalleşmede de bır çok kolaylık saglayacak aslında dıgıtal para donemını bende oldukça destekleyen bırıyım sadece bu katı olumlu goruyorum ama pastanınm boyutunda ta bı daha farklı sureçler olabılır dıyebılırım... yanı ışın özü dünyada kagıt para dönemi bu kata gelindikten sonra bitecek olmasıdır..

8.KAT

İşte en önemli kısım ROBOTIC ÇAĞ a hoşgeldiniz bu basamakta artık bir çok sorun geride kalmış ve YENİ BİR DÜNYA oluşmuş olacak olmasıdır dünyada bir çok iş sektörü geride kalırken bazıları tarıh sayfalarına gömülürken sanayide çalışan sayısı oldukça azalacak ama insanlar sosyal sistemle korunacak daha farklı süreçler açılacak sanayiler endustrı 9.0 ile artık robotlaşma bununla birlikte bir çok alanda teknolojık gelişmeler insanları yeni bir ROBOTIC ÇAĞ a getirmiş olacak olmasıdır..

9.KAT

Son kat YAPAY ZEKA bu aşamaya gelindiğinde dünyada ki bütün sistemler artık devasa bir bilgisayar olan TEK ELDEN olan büyük bir YAPAY ZEKA ile kontrol edilecek ki bu kontolde bir çok YAPAY ZEKA insanlar ve dorıdler vss insanların sunumunda olacak ama insanlar an ve an YAPAY ZEKA kontrolunde olacak nasıl mı SAĞLIK ÇİP iniz sayesinde


Bundan sonra 4 kat(Toplam 13 KAT) daha var ama o surecı henuz bılmıyorum....Dusunmeye devam edecegım uygun radıkal bırşeyler bulursam yazmayı umut edıyorum...

DİP NOT...
Bu süreç yıllara yayılacak bir süreç hemen bugün olacak bir süreç değil basamak basamak ilerlenebilecek bir durum her basamak için farklı teorıler ve sunumlar var ve ıcerıklerıde kurgularıda farklı her basamak ıcın hangı ongorulerı var tam olarak bılemem ama bu sunduklarım teorıde olsa bır gun mutlaka teorıler gerçeklığe kavuşur dıye not eklemek ısterım...

Dünyada hangi süreç olursa olsun yada yaşanılırsa yaşansın Asla ama ASLA ALLAH tan ümidinizi yitirmeyin ve ASLA inancınızı kaybetmeyin böyle zor süreçlerde sizin en çok yardımcınız inancınız imanınız ve ümidiniz olacaktır....

RABBİM TÜM İNSANLIĞIN YARDIMCISI OLSUN İNŞALLAH....

Söyleyeceklerım bu kadar ..

Sevgılerımle..
Elbisss

Böyle.
 
Son düzenleme:

Leonardo18

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2016
Mesajlar
217
Tepkime puanı
38
Puanları
28
Deccal'İn ordusu diyorsun. Tamam.

Katılacam diyorum. Dünyayı Çin, Putin, Zair Bolsonaro, Tayyip erdoğan gibi şeylerden kurtaracaksa ben varım diyorum.

Çip istiyorum diyorum. Anlamıyor musun?
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Hehee :) ilahi @Leonardo18

Zamanı gelince çip i takarsın İSVEÇ te 1500 çalışanda saglık çip i var ABD de 700 kişide var ve kullanılmaktadır ve bazı ülkelerde de var çok zamanın yoksa o ülkelerden isteyip temin edebilirsin

Dünyada bazen siyasi liderler öyle bir hayata yön verir ki bizlerin kötü gördükleri yada kötü algıladıkları şeyler aslında tüm dünyanın faydasına işler ve türevler üretirler bazen farkına varamayız ...

O yüzden iyi bir göz için yani görebilmek için görmeyi denemen ve gerçekleri daha yakından hissetmen gerekir...Yoksa her zaman dışarıdan izlersin....

Böyle.
 
Son düzenleme:

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Çok beğendiğim bu yazımı bu konuyada özellikle taşımak istedim..

Ekonomiye bu dönemde ve sonraki süreçlerde çok dikkat etmek gerekiyor

EKONOMİ İLE İLGİLİ ONEMLİ UYARİLAR

5b300b865379ff2cf0a80915.jpg


1__Özellikle karşılıksız para basmayalim değil hiç basmayalim

2___ABD ekonomisi 40 katı fazla para basmak üzere bu durum 2008 krizinde finans alanında bir balon şişmesi yapmisti üstü battaniye ile örtülmeye çalışıldı fakat yil 2020 gelince bu balon 40 kat fazla dolar basma ile piyasaları iyicene şişirip kocaman patlamaya hazır bir balon haline getirecek

3__Ülkeler duran sanayi ve üretim alanlarının yeniden canlanmasi ekonomiye katkı yapması amacıyla karsiliksiz para basacak bu durum bazı ülkelerde salgindan sonraki süreçte yüksek enflasyon bazı ülkelerde ise hiper enflasyon a sebebiyet verecek bu yüzden karşılıksız para basmamak çok önemli

4__İMF dolar ve euronun çöküşünün ardından yeni bir digital ekonomi sistemi teklifi sunacak bu teklifte yeni bir para sistemi düşünülen SDR yada CDR para sistemi olacak bu sistemde altın ve gümüş değerlerinin geride bırakıldığı tamamiyke digital ekonomi adıyla olacak IMF bu konuda dünya ülkelerine bir çok Kredi ve tekliflerle gelecek sakin ola bu tekliflere riayet etmeyin cok sorunla karşı karşıya kalırsınız

5__Piyasadan olabildiğince altin ve gumus toplayın değerli varliklar ülke hazinesindede olmalı ve bu değerli varliklar yükseltilmelidir salgindan sonra değerli varlık olan altın ve gümüş üzerinden karşılık üzere ekonomiyi ayakta tutabiliriz

6__Halkimiza dolar ve Euro ya yonelmemelerini bu sistemin ileride cokebilecegini özellikle salgindan sonra bir çok finans sisteminin değişebileceğini buna paralel olarak yeni bir para sisteminin geleceğini ve bu sisteminde digital ekonomi üzerinden olabileceğini söylemek istiyorum sadece halkımıza değil diğer tüm siyasi liderlere de bunu açık söylemek istiyorum

7___Halkimiza devletimize altına ve gümüş alımına yonelmelerini özellikle söylemek istiyorum AB birliğinin ekonomi buhrana girmesi ve ABD ekonomisinin 40 kat fazla karşılıksız para basmasıyla dünya devletleri büyük bir ekonomik kriz ile salgindan sonra karşı karşıya kalacak ve hiper enflasyon kapıda diyebilirim salgin sadece bahane olan bir durum piyasalar 2008 krizinden bu yana oldukça sismekte ve balon olmuş haldedir diyebilirim

Dipnot

Ülkemizde faaliyet gösteren büyük ve orta ölçekli firmalara dünya genelinde oluşabilecek hiper enflasyon krizine salgindan sonra özellikle hazırlıklı olmalarını ve altın tahvilleri üzerine varlıklarını değerlendirmeleri gerektiğini ozellikle vurgulamak istiyorum

Sevgilerimle
Elbisss

Böyle
 
Son düzenleme:

Leonardo18

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2016
Mesajlar
217
Tepkime puanı
38
Puanları
28
Zamanı gelince çip i takarsın İSVEÇ te 1500 çalışanda saglık çip i var ABD de 700 kişide var ve kullanılmaktadır ve bazı ülkelerde de var çok zamanın yoksa o ülkelerden isteyip temin edebilirsin

Dünyada bazen siyasi liderler öyle bir hayata yön verir ki bizlerin kötü gördükleri yada kötü algıladıkları şeyler aslında tüm dünyanın faydasına işler ve türevler üretirler bazen farkına varamayız ...

O yüzden iyi bir göz için yani görebilmek için görmeyi denemen ve gerçekleri daha yakından hissetmen gerekir...Yoksa her zaman dışarıdan izlersin....

- Hayır. Bazı liderler bir takım komplo teoriler üretirler. "Ben Atlantisden geldim hepinizi kurtaracağım, size çip taktırmayacağım, deccale yenilmeyeceğim derler" sonra 500,000 korona testini ABD'ye satıp, umreden dönen 200,000 kişiyi test etmeden halkın içine bırakırlar.

Dünyada demokratik olmayan bir ülkenin her hangibir demokratik ülkeden daha iyi yaptığı bir iş örneği yoktur.

+ dediklerin doğru olsa bile, ben şaka yapmıyorum. "Çip takarsan AKP gidecek" desinler ben takarım ne var. Beterin beteri var hayatta
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
- Hayır. Bazı liderler bir takım komplo teoriler üretirler. "Ben Atlantisden geldim hepinizi kurtaracağım, size çip taktırmayacağım, deccale yenilmeyeceğim derler" sonra 500,000 korona testini ABD'ye satıp, umreden dönen 200,000 kişiyi test etmeden halkın içine bırakırlar.

Dünyada demokratik olmayan bir ülkenin her hangibir demokratik ülkeden daha iyi yaptığı bir iş örneği yoktur.

+ dediklerin doğru olsa bile, ben şaka yapmıyorum. "Çip takarsan AKP gidecek" desinler ben takarım ne var. Beterin beteri var hayatta
Eğer dünyada güçlüysen bu dünyada ayrıcalıklı bir söz hakkın olur adamlar komplo teorileri üretmiyorlar her yapmak istediklerini bundan 10 yada 15 yıl öncesinden kitaplaştırıp sizlerin bizlerin gözünün önüne sunuyorlar ve bize şunu diyorlar bak ben bunları yapıcam diyorlar...Gizli saklı birşey yok sadece okumak ve okumak devamında bilgilenmek gerekiyor...

Ben sana bir kitap önermek istiyorum zamanın olursa al temin et ve mutlaka oku...

KEHANETLER
2005--2100

Adlı bir kitap bu kitap ın 200 cu sayfasıydı sanırım burayı aç ve özellikle oku tam olarak bu zamanın salgınından bahsediyorlar mutlaka bu kıtap ı baştan sona okumalısın sadece bu kitap değil bir çok kitap var ama ben bunu okumanı özellikle tavsiye ediyorum...

ABD ye test filan satılmadı bizde ki testler 4.5 saat suren bir test surecı nereden bılgılenıyorsun bılemıyorum ama yanlış bilgilendiğin gibi görmekte zorluk çekiyorsun lütfen görmek için görmeyi dene sana çok faydası olacaktır bunun için kalp gözünü açman gerekiyor...

ABD de ki testler daha hızlı bir şekilde yapılıyor onlarda olan bizde olmayandır ABD de ılerı teknoloji test makine cıhazları mevcut bunu dunyayla paylaşmıyorlar ve fazla ınsanına kullanmıyorlar özel insanlara diyelim basit insanlara 1.5 yada 2 saat suren testleri kullanıyorlar ne yazık ki durum böyle..

ABD bize 2 saat suren test cubuklarını satmak ıstedı Yuksek fıyatla ama ÇİN bize 1.5 saat suren test cubuklarını daha ıyı bir para ıle sundu ve bızımkıler dogru olanı yapıp çinin test çubuklarını aldılar...durum bundan ıbaret yanlış bılgılenıyorsun...

Umreden gelen ılk kafıleler olan grup sayısı 50 bın cıvarındadır bu konuda onlara dedıgın gıbı ateş ölçümü yapıp saldılar burada ılk başlarda durumun ciddiyetini anlayamadığımız için gerekli adımları atamadık fakat onlar ıçın adres tespit çalışmalarını MİT özellikle kordineli yapmakta onları bulduktan sonra gerekli tetkikler ve bu süreçte temas olanlarda gerekli tetkiklerden mutlaka geçirilecektir...bu konuda yanlış bilgi ve bilgilerden özellikle uzak durmak gerekiyor...Devletimize güvenmek zorundayız...

Bir siyasi oluşumu sevmeyebilir hatta bu yönde düşüncelerini saygı çerçevesinde ifade edebilirsin nede olsa düşünce özgürlüğün var fakat bu ülke demokratik bir ülke ve halkının yüzde 50 den fazlası bir oyla gelmiş bir siyasi oluşuma saygı duymak gerekir..siyasi partiye duymasak bile halka saygı duymak halkın kararına saygı duymak çok önemli bir durum çünkü halkına saygı duyan insanlar her alanda daha başarılı olurlar...

Ülkede demokratik bir ortam olmasaydı bugün herhangi bir siyasi ortamı eleştiremez bununla birlikte yerden yere vuramazdın bak ne güzel düşüncelerini rahatlıkla ifade edebiliyorsun seni engelleyen var mı yeter ki saygıyı ve kişilik haklarına saldırı olmasın çünkü böyle bir durumda kişilik haklarına saldırı olursa bir başkasının özgürlük alanını engellediğin için ceza alman kaçınılmaz olur...

Böyle..
 
Son düzenleme:

Leonardo18

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2016
Mesajlar
217
Tepkime puanı
38
Puanları
28
Ben ondan söz etmiyorum. Adı demokrasi olduktan sonra Esat da cumhur başkanı, Putin de cumhur başkanı, Ahmedi Nejat da cumhurbaşkanı.

Sİyasi anlayışınızda hata var. Ondan yok çipti, yok üçüncü dünya savaşıydı gesiyorsunuz. ABD'de / Koede günde 100,000 tes yapılıyor. biz daha 10,000 test yapıyor muyuz o belli değil.

Demokrasi olsa sorunun ele alınışına bakardın. O hacıların hiçbiri 2 hafta geçmeden halka karışamazlardı (Fransa / Almanya'da tatile gitmiş fransızlar ülkelerine dönemiyor)

Yani laçkalığa bak. Tam tersine inanıyorsunuz. Ama tersi geçerli. Demokrasi osa laçkalık olmaz. KOrona listelerinde niye en başta, Belçika / hollanda / İspanya filan var?

-Çünkü hepsi demokrasi, şeffaf biçimde yönetiliyorlar ve test uyguluyorlar.

K.Kore + Rusya'da (resmi olarak) korona virüsü bile yok.

TR'de de en az 500,000 kişi koronalı deniyor.

Yani tartışmıyorum da. Bir de bana Atlantisten filan söz edeceksen yaşadık. Milleti hakikaten gerizekalı zannediyorsunuz.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Ben ondan söz etmiyorum. Adı demokrasi olduktan sonra Esat da cumhur başkanı, Putin de cumhur başkanı, Ahmedi Nejat da cumhurbaşkanı.

Sİyasi anlayışınızda hata var. Ondan yok çipti, yok üçüncü dünya savaşıydı gesiyorsunuz. ABD'de / Koede günde 100,000 tes yapılıyor. biz daha 10,000 test yapıyor muyuz o belli değil.

Demokrasi olsa sorunun ele alınışına bakardın. O hacıların hiçbiri 2 hafta geçmeden halka karışamazlardı (Fransa / Almanya'da tatile gitmiş fransızlar ülkelerine dönemiyor)

Yani laçkalığa bak. Tam tersine inanıyorsunuz. Ama tersi geçerli. Demokrasi osa laçkalık olmaz. KOrona listelerinde niye en başta, Belçika / hollanda / İspanya filan var?

-Çünkü hepsi demokrasi, şeffaf biçimde yönetiliyorlar ve test uyguluyorlar.

K.Kore + Rusya'da (resmi olarak) korona virüsü bile yok.

TR'de de en az 500,000 kişi koronalı deniyor.

Yani tartışmıyorum da. Bir de bana Atlantisten filan söz edeceksen yaşadık. Milleti hakikaten gerizekalı zannediyorsunuz.


Guney kore dedıgın ulke ıstanbulun nufusu kadar bıle yer degıl bu ulke böyle buyuk nufuslu bır ulke degıl :) kim yönlendiriyorsa yada nereden bilgi alıyorsanız yanlış alıyorsunuz...

Guney kore gibi nufusa sahıp bir ülke değiliz olsaydık emin ol hiç geçikmeden tüm insanları testten hatta bebekleri bile testten geçirirdik ama TÜRKİYE 85 milyon nufusa sahıp buyuk bir ülke ve lutfen buyuk ulkede oldugunuzun farkına varın...

İzlanda tum ulkesının ınsanlarını testten gecırmek ıstedı ama baktı kı testten gecırdıklerı ınsanlar oncesınde negatıf cıkarken 5 gun sonra hastahaneye rahatsızlanma şıkayetıyle gelıp testının pozıtıf çıktıgını gorunce ve buna benzer vakalar artınca ızlanda bu surecten vazgectı......(Lıtvanya yada letonya da olabılır ama aklımda ızlanda kalmış yanlış olmasın)

Yanı böyle süreçlerde halkın ve insanların bilinçli olması mesafeleri koruması ve önlemli olması çok önemli herşey insanlarda biter test çözüm değildir sadece yardımcı bir araçtır sağlık çalışanları adına herşey halkta biter...14 altın kurala uymak bu yüzden çok önemli...

Umreden donen ılk safha ıçın evet bır hata ıslendı ama telafısı var devamında hıcbır ulke hatasız degıldır Italya bıle surecı çok yanlış işletti...

Bak ben sana farklı bir bakış açısı sunayım...

ÇİN de Wuhan neden önemli..
Çünkü burada budistler yaşıyor..

İranda KUM kenti neden önemli..
Çünkü burada Şİİ liderler oldukça etkin..

İtalyada ROMA neden önemli
Çünkü burada katolik liderin olduğu VATİKAN var...

Arabistanda MEKKE neden önemli..
Çünkü Müslümanlar için HAÇ ve UMRE için kutsal mekan..

Bu 4 yere baktıgımızda virüs ün etkin ve hızlı olmasının temel sebebi hepsinin kutsal ve önemli yerler olmuş olmasıdır....son basamak olan sudi arabıstan ıse vırusle degıl ekonomı ıle vuruldu petrol ıle vuruldu ve hac umre nin yapılmamasıyla vuruldu....kutsal mekanlar boş kaldı...

Yakında İSRAİL de virüs hızlı yayılırsa şaşmayın çünkü israilde yahudiler için çok önemli o yüzden özellikle vurgulamak istedim..İsrailde virüs ün hızlı yayılmasının istemelerinin temel sebebide kopuk olan bagların onarılması ve israil halkını bır araya guclu sekılde toplamak oldugu bır teorı ortalıklarda gezınıp duruyor o yuzden ısraıl halkına şunu söylemek ıstıyorum dıkkalı olun aman dıkkat.

Görmek için görmeyi denemelisin yanlış bakıp yanlış görüyorsun....:)

Yoo ben öyle birşey demem kaldı ki böyle saygısızlık asla yapmam sadece sana şunu diyorum..

Kehanetler
2005--2100


56586_a398f_1584796353.jpg


adlı kitabı al ve mutlaka oku diyorum...
ve aldıgında 200.cü sayfayı mutlaka aç ve oku dıyorum
Yazar: ,



okumaktan zarar çıkmaz 200.cü sayfada tam bu dönem aktarılıyor ve sonraki süreçlere bak kitap okumak insana fayda verir ben aksine bilgilenmen için sana kaynak öneriyorum....bunu kimse yapmaz inan bana çok nadir insan sunar..

Böyle..
 
Son düzenleme:

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Yukarıda ki yazıya ek ilave olarak .....

İspanyada süreci iyi yönetemiyor hastahane ve saglık personeli sıkıntısı yaşıyor ve bazı saglık personelınede vırus bulaşmış durumda hatta vırus bulaşan bazı profesorler bıle halen aktıf gorevde ..bu konuda Türkiyemizin Şehir hastahaneleri yatırımlarının ne kadar denli önemli olduğu oldukça açığa çıkıyor buna ek ilave olarak saglık bakanlığımızda 32 bın yenı personel ve emeklı olan saglık çalışanlarınıda gerek goruldugu taktırde gorev ıcın hazırlıklarını tamamladı dıyebılırım...

Kaldı kı İtalya ve İspanya solunum cıhazı sıkıntısı yaşarken AB den ve NATO dan yardım ıstedı ama hıcbır cevap alamadı bu konuda AB de çatırdamalar söz konusu dıyebılırım..

İtalya solunum cıhazı eksıklıgınden dolayı su altı maskelerını ufak bır balon sıstemı ıle bunları solunum cıhazına cevırdı çok etkılı degıl ama faydalar verdıgı aşıkar yokluktan böyle bır çözüm çok harıka dıyebılırım...

Türkiye yerli solunum cıhazı uretmek ıcın yerlı fırmalar ıle anlaşma sagladı yakın zamanda yerlı solunum cıhazlarını uretecek hem ulkemıze sunacak hemde ıtalya ve ıspanya gıbı zorda olan ulkelerede satısını saglayıp o ulkelere destek saglayacak dıyebılırım Hayırlısı..

İtalyada ve İspanya da ne yazık ki yogun bakım üniteleri çok yeterli düzeyde değil ve bu yüzden de saglık sorunları ve ölümleri çok fazla yaşıyorlar...

Böyle..
 
Son düzenleme:

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
FAZLA PARA BASMANİN ÜLKELERE GETİRDİĞİ BÜYÜK YÜKLER

1585507764195.jpeg

Doğru, ABD istediği kadar dolar basabiliyor. Bu bilgi yanlış değil, ancak Türkiye de istediği kadar Türk lirası basabiliyor. Bu konuyu açıklığa kavuşturmak adına biraz ilgili tarihî ve ekonomi teorilerini birlikte irdeleyelim.

Türkiye’nin kamuoyu, paranın arkasında güvence olarak altın olduğu algısında. Yani ABD altın göstermeden istediği kadar dolar basabilirken Türkiye’nin Türk lirası basabilmek için altın gösterme ihtiyacı olduğu yönünde bir algı söz konusu. Öncelikle basitçe ifade edelim: Devletler para basarken, paraları karşılığında altın tutmak zorunda değil. Her devlet kendi parasını dilediği kadar basabilir. Ancak devletler bu para basımının olumlu veya olumsuz sonuçlarına katlanmak zorunda kalır.

1944’ün Temmuz’u, ABD’nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods’ta 45 ülke, iki savaş arasında ekonomisi yıkılan ülkelerin onarılmasını kolaylaştıracak uluslar arası ticarî ve malî sistemin kurulması amacıyla toplandı. Yani toplantıda dünyanın parayı nasıl kullanacağını tartıştılar. Bretton Woods Sistemi dünyadaki para birimlerini dolara endeksliyordu. Dolar da altına endekslenmişti. ABD Merkez Bankası buna karşılık altın rezervi bulunduruyordu. Sistem, sabit kur modeline sahipti. Meselâ 1 dolar dalgalanma göstermeden 2 liraydı. Yani dalgalı kur sistemindeki gibi arz ve talebe göre otomatik denkleşme mekanizmasına sahip değildi. Ödemeler açık verdiğinde devlet paranın değerini düşürüyordu. Kurları ayarlıyordu.

Ancak 1970’lerde Petrol Krizi’nin yaptığı baskıyla 1971’te ABD, zora düşerek Bretton Woods’tan çekilir. Yani dünyadaki paralar ABD dolarına endeksli olmaktan kurtulur, ABD doları da altına endeksli olmaktan. 1973’ten sonra ülke paraları serbestçe fiyatlanmaya başlamış, çapraz kurlar oluşmuş, sermayenin serbest dolaşımı üzerindeki engeller azalmış, finansal hareketlilik artmıştı, ancak kur riski ortaya çıkmıştı. Dolar da dünyada en çok kullanılan para birimlerinin oluşturduğu sepete karşı değerini belirlemeye başlamıştı.

Dünya üzerinde kullandığımız paranın karşılığında ülkeler altın veya dolar göstermiyorlar. Ülkeler ancak ekonomik gücüne göre para basabilir. Eğer bir ülkenin ekonomik gücü zayıfsa ve haddinden fazla para basarsa, ülkede yüksek enflasyon meydana gelir. Nitekim Türkiye ekonomi tarihinde devlet tahvili borçlarını ödemek için para basan hükümetler her seferinde ciddî enflasyonla karşılaştılar.

Bir de para basmanın ABD örneğine bakalım. En yakın örnek 2008 krizinden. Piyasalar allak bullak olduktan sonra ABD çılgınlar gibi para basarak borçlarını ödedi. Sonuçta piyasadaki artan dolar yüzünden, dolar küresel olarak değerini kaybetti. Yani 1 dolar ile alınabilecek ürün miktarı ciddî oranda azalmıştı. Yani ABD istediği kadar para basmanın sonuçlarını yaşadı. Krizden dolayı ABD piyasaları genişletmek için bunu yapmak durumundaydı.

Devletlerin dilediği kadar kendi para birimlerini basabildiğini en başta ifade etmiştim. Ancak bütün bu hikâyeden sonra anlaşılmıştır ki hiçbir devlet para basarken sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Bu devlet ABD olsa bile. Dünyanın şu anda kullandığı para teorisinin bir çok denklemi var. Bu denklemlere göre paranın değeri ve gücü şekillenir. Söz konusu devlet dünya devletlerinin kralı dahi olsa bu denklemleri yok sayamaz bunlar fizik kuralları gibi işler.

Aslında aynı zamanda bu yüzdendir ki devletler kendi paralarının piyasaya sürülmesini sıkı takip ederler başkalarının para basıp kalpazanlık yapmasına izin vermezler. Çünkü küresel piyasalara yüklü miktarda para girişi ülkenin ekonomisini ciddî anlamda tehdit etmektedir. Küresel transfer mekanizmalarıyla dünyadaki farklı paralar çok ciddî ve sıkı korunurlar ve bu sisteme küresel ticarete dahil olmak isteyen bütün devletler katılırlar.

Paranın gücü nereye dayandığı konusuna gelirsek son olarak, paranın gücü ülkenin gücüyle doğrudan alâkalı olup hükümet politikalarına ve Merkez Bankası’nın hareketlerine dayanıyor. Diğer devletlerin kendi ekonomilerinde yaptıkları ayar elbette diğer ülkeleri etkileyebilir. Ancak bu etkinin derecesi etkilenen ülkenin ne kadar kırılgan olduğuyla ilgilidir. Meselâ Almanya gibi bir devlet, ABD’nin politikaları karşısında kırılmaz. Belki çok minik dalganlanmalar yaşar.

Türkiye ekonomisi ne zaman zora düşse dış mihrakları suçlamak eylemi ekonominin mevcut zayıflığından daha zayıf bir harekettir. Türkiye ekonomisi ne zaman zora düşse “Ama Amerika istediği kadar dolar basabiliyor” deyip ABD’nin elinde böyle kurtarıcı bir silâh olduğunu zannetmek tek kelimeyle gülünçtür. Ekonominin gücü harici bir olay olmaktan çok dahili bir olaydır.

Tarihte Almanya'da da dünya savasindan sonra böyle bir süreç yaşanmıştı diye dip not eklemek isterim AMAN DİKKAT..

Böyle.
 
Son düzenleme:

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Çok güzel bir makale yazısı buldum paylaşmak istiyorum izninizle inşallah...
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Borçlanmanın Enflasyona Etkisi Üzerine Teorik Yaklaşımların Temel Özellikleri

Bor%C3%A7lanma.jpg


İbrahim Halil SUGÖZÜ
Mehmet YİGİT e

(AİT Makalesidir)

Özet
İç ve dış borçlanma ve enflasyon, ülkelerin en önemli ekonomik sorunlarındandır. Bütçenin sürekli açık vermesi, konjonktürel dalgalanmalar, yüksek orandaki kayıt dışı ekonomi, borcun borçla finanse edilmesi, israf ve zaman zaman meydana gelen doğal afetler, iç ve dış borçlanmanın büyük miktarlarda olma nedenlerindendir. Çalışmada borçlanma enflasyon ilişkisi teorik boyutta araştırılmaktadır. İç ve dış borçlanmanın enflasyonist etkisini savunan görüşlerin yanında deflasyonist etkisi olduğunu ileri süren araştırmacılar da bulunmaktadır. Fakat ağırlık kazanan görüş, her iki tür borçlanmanın da enflasyonist etkiye sahip olduğu yönündedir

Giriş
Devlet borçları, iç ve dış borçlanmadan meydana gelmekte, bu borçlar genellikle kamu açıklarının finansmanında kullanılmaktadır. Klasikler tarafından bunun olağanüstü bir finansman türü olduğu ve başvurulduğunda da hızlı bir şekilde kurtulunması gerektiği ağırlıkla ileri sürülse de başta Keynes olmak üzere bazıiktisatçılar borçlanmanın olağan finansman türü olduğunu ileri sürmüşlerdir. Olağanüstü olup olmadığı, borçlanmanın etkilerinin incelenmesiyle ortaya çıkmaktadır. Eğer önemli düzeyde olumsuz etkilere sahip değilse olağan finansman türü olarak kabul edilebilecektir. Borçlanmanın, ekonomik büyümeye, gelir dağılımına, faiz oranlarına ve ödemeler dengesine etkisi gibi ülke ekonomilerine etkileri kapsamında en önemlilerinden bir diğeri de enflasyona etkisidir.

Borçlanmanın enflasyona etkisi konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Borçlanma öncesinde ortaya çıkan kamu açıklarının finansman şeklinden, borçlanma kaynaklarının türüne, vadesinden itfasına, kısaca her aşamasında ve her bir şeklinde borçlanmanın fiyatlar genel düzeyinde meydana getireceği etki ile ilgili farklı görüşler ileri sürülmüştür. Çalışmada bu görüşler, genişletici ve daraltıcı yani enflasyonist ve deflasyonist etki çerçevesinde incelenmektedir. 1. İç Borçlanmanın Enflasyonist Etki Meydana Getireceğine Yönelik Teorik Yaklaşımlar İç borçlanmanın enflasyonist veya tersi bir etkiye sahip olup olmadığı konusunda teorik yaklaşımlarda ağırlık kazanan görüş, enflasyonist etkiye sahip olduğu yönündedir. Aşağıda iç borçlanmanın direkt veya dolaylı olarak enflasyonist etkiye nasıl sahip olduğu konusunda görüşlere yer verilmektedir. 1.1. Borçlanmanın Gelir ve Servet Etkisi Borçlanma, toplumdaki bireyler ve kuruluşlar üzerinde gelir ve servet etkisi yaratır. Gelir etkisinde, devlet borçlanma belgelerinin faizlerinden sağladıklarıgelirle, kişiler tüketimlerini arttırabilirler. Hiç kuşkusuz ki, gelir etkisinin düzeyini belirlemede devlet iç borçlanma senetlerinin faiz oranının etkisi büyüktür. Servet etkisinde ise; bireyler, borç verebilme yeteneği ve duygusu nedeniyle kendilerini daha varlıklı duyarlar ve bu duygu ile harcama düzeylerini yükseltebilirler. Bu duruma “Borç Aldatmacası” (Debt Illusion) adı verilmektedir (Erol, 1992:87-89).

Borçlanmanın enflasyonist etki yaratacağını savunan ekonomistlerin başında gelen Prof. Dr. Edward Nevin'e göre, devletin borçlanma ile topladığı fonlar, yine mal ve hizmet alımı yoluyla ekonomiye yeniden dönmüş olacaktır (İnce, 2001:351). Borçlanmanın eşit miktarda alınacak vergiye kıyasla toplam talep üzerinde daha az daraltıcı oluşunu Lerner, büyük miktardaki borçların özel harcamaları artırıcıyöndeki etkileriyle açıklamaktadır (Yaşa, 1981:170). Tam istihdam halindeki ekonomilerde, devlet borç verenleri yüksek ve daha fazla gelir beklentisi içerisine sokarak, daha fazla harcamada bulunmalarına yol açarak, ekonominin enflasyonist bir karaktere bürünmesine neden olur (Yurdakul, 1999:10-22). Borçların artması ile gelir zaruri olarak azalmayacağından, harcamalar da değişmeyecektir. Rolph’a göre ise (Net Değer Yaklaşımı), para harcamaları gelire değil, özel servetlerin değerine
 
Son düzenleme:

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
yahut aktiflerin kapital değerine tabi bulunmakta ve borç artışının harcamalar üzerindeki daraltıcı etkisi de borçların artışı sonucunda bazı aktiflerin kapital değerinin düşmesinden doğmaktadır (Yaşa, 1981:167). Keynesyen gelir teorisine göre ise, kamunun borçlanması daraltıcı sonuçlara yol açmaz. Çünkü Keynesyen anlayışa göre, harcamalar gelir gibi akım değişkenlere bağlıdır (Akçoraoğlu, 1999:52-64).

1.2. Para Arzındaki Değişiklik

Miktar teorisine göre, paranın dolaşım hızı sabit olarak düşünüldüğünde, para arzındaki artış geliri de aynı oranda etkileyebilmektedir. Ancak gelirin değişmediği düşünüldüğünde, para hızındaki artış fiyat seviyesini de aynı oranda artıracaktır (Stiglitz, 1993:390).

Bütçe açıkları karşısında kamunun bankalardan borçlanma hacmi özel kesimin bankalara olan kredi taleplerine bağlı olmaktadır. Çünkü bankalar, belirli bir faiz oranında bütçe açığının özel tasarruflarca finanse edilemeyen kısmını karşılamakla yükümlüdür. Böylece, bütçe açıklarında görülebilecek ani artışlar, bankaların kredi mevduatlarını yükselterek para arzını arttıracaktır. Dolayısıyla, özel kesimin kredi talebi merkez bankasının faiz oranlarını tekrar belirlemesine kadar bankacılık sistemince karşılanmaktadır. Sonuçta, para arzındaki artış hızı nominal milli gelir artış hızından fazla ise, enflasyonist baskılar artarak fiyatlar genel düzeyini yükseltecektir (Direkçi, 2006:44).

1.3. Kamu Açıklarının Finansmanında Borçlanmanın Tercih Edilmesi
Türkiye’de de yaşanan yüksek enflasyon esas olarak bütçe açıklarından kaynaklanmaktadır. Yapılan birçok çalışma, yüksek enflasyonun temel nedeninin geleneksel mali dengesizlikler ve monetizasyon ötesinde süregelen bütçe açıklarının finansman şeklinin yarattığı enflasyon yapışıklığı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu anlamda, enflasyonu yönlendiren beklentilerin bütçe açığının yarattığıbelirsizliklerden olumsuz yönde etkilenmemesi kaçınılmazdır. Bütçe açıkları ile mücadele edilmediği ve borçların sürdürülebilirliği ile ilgili kaygılar sorgulandığısürece piyasadaki enflasyon beklentileri aşağı yönlü bir hareket göstermemektedir (Serven, 1997:14).

Yüksek enflasyon yaşayan gelişmekte olan ülke ekonomilerinde sürdürülemez kamu açıklarının enflasyonist beklentileri körükleyeceği iktisat literatüründe genel kabul görmüştür (Sargent ve Wallace, 1981:15). Finansman olarak borçlanma
ile vergileme arasında bir karşılaştırma yapılırsa borçlanma vergilemeye göre daha az anti enflasyonisttir. Tam istihdam dönemlerindeki geniş çaplı borçlanmalar, enflasyonist baskıların sürmesini sağlar (Due, 1968:227). Borç servisi sorunu yaşayan ülkelerde vergi tabanları, gelecekteki borç anapara ve faiz ödemelerini karşılayabilmek için eşit olmayan bir şekilde artmaktadır. Yüksek oranlarda vergilendirme uygulanmaktadır. Vergi oranlarının arttığı ve bunun yanında döviz kurunun belirsiz oluşu ile ihracat olanaklarının artmadığı bir toplumda enflasyonist bekleyişler de artmaktadır. (Haas vd., 1990:6). Kamu borçlanma ihtiyacı kamu finansman dengesini bozarak enflasyonist baskıortaya çıkarır (Sügün, 2002:134). Kamu açıklarından kaynaklanan yüksek borçlar borç yükü hafifletilmeye çalışılırken enflasyonun artışına neden olacak ve para politikasının işleyişini olumsuz etkileyecektir (Susam, 2005:65). Dolayısıyla kamu borçlanma ihtiyacı ve bu ihtiyacın sürekliliği enflasyonist gelişmeyi beslemektedir

1.4. Faiz-Borç Sarmalı ve Monetizasyon
Sargent ve Wallace (SW) (1981) yaklaşımına göre, kamu açıklarının enflasyonist ortam yaratmamak amacıyla para basma yerine borçlanmayla kapatılması, borçlanmanın devam etmesi halinde reel faiz oranlarını yükseltecek ve faiz ödemeleri yeni borçlanma ile yapılacaktır. En son gelinen noktada, hükümet borcunu ödeyebilmek (iflas ettim dememek) için para basmak zorunda kalacak ve yüksek veya hiperenflasyonla karşı karşıya kalınacaktır (Uygur, 2001:385). Borçlanma monetize edildiği ölçüde enflasyonist süreç üzerinde önemli etkilere sahiptir (Erol, 1998:179). Buna göre bütçe açığı ve enflasyon ilişkisi aslında iki yönlü bir etkileşim gösterir. Yani sadece bütçe açığı onun para ve beklentiler üzerindeki etkisi yoluyla enflasyonist baskılar oluşturmaz, aynı zamanda yüksek enflasyon da bütçe açığını arttırıcı bir geri besleme etkisine sahiptir. Bu etki iki şekilde ortaya çıkar. Birincisi, enflasyonun nominal kamu harcamalarını arttırıcıetkisi vergi gelirlerini artırıcı etkisinden daha erken ortaya çıkar ve bunun sonucunda bütçe açıkları artar. Böylece bütçe açıkları mevcut olan bir enflasyondan devamlıolarak beslenir. İkincisi, enflasyon nominal faiz oranlarını yükselterek bütçedeki faiz yükünü arttırır. Enflasyon arttıkça faiz yükü de artacaktır. Artan faiz ödemeleri bütçe açıklarına neden olacaktır (Direkçi, 2006:44). Faiz ödemeleri yükselmeye devam ederse hükümetin harcamaları kısması zorlaşacaktır. Sonuçta, hükümet borçlanma yükümlülüklerini yerine getirmek için para basmak zorunda kalacaktır. Para arzındaki hızlı artış ve enflasyon oranı artışı arasındaki ilişki faiz oranlarınıyükseltebilecektir. Bu durum hükümetin borç yükümlülüklerini karşılamasını daha da zorlaştıracaktır. Eğer, hükümet borçlarını ödemek için para basmak zorunda kalmaya devam ederse hiperenflasyon ortaya çıkacaktır (Abizadeh ve Yousefi, 1999:5).

1.5. Borçlanmanın Toplam Talep Miktarını Artırıcı Etkisi
İç borçlanmanın ekonomideki talep miktarını arttırıcı, arz miktarını ise kısıcıetkileri dolayısıyla toplam talep ve toplam arz arasındaki dengeyi bozarak fiyatlar genel seviyesinin sürekli yükselmesine neden olduğu söylenebilir. Başka bir ifade ile iç borçlanma talep enflasyonunun doğmasına neden olan faktörlerden biridir, denebilir (Nadaroğlu, 1992:190). Bunun en önemli nedeni borçların yatırımlara değil tüketim harcamalarına ya da borç servisine yöneltilmesidir (Sugözü, 2010:62).

1.6. Borçlanmanın Kamu Harcamalarını Artırıcı Etkisi
Devlet, tahvil ya da bono satışı karşılığı topladığı kaynakları, mal ve hizmet satın almakta kullanır ve bu yolla söz konusu fonların ekonomiye dönmesini sağlarsa, fiyatlar genel seviyesini yani enflasyonu arttırıcı bir etki meydana getirir (Oskay, 2004:1). Devletin piyasaya tahvil ihracı karşılığında elde ettiği fonlar, daha ziyade halkın tasarrufları ile karşılandığından ötürü, devletin bu fonları kullanmasıenflasyonist bir etki meydana getirir. Devletin yaptığı harcamaların enflasyonist etkisi, yaptığı bu harcamaların kaynağına bağlı olacaktır (Bulutoğlu, 2003:434).

1.7. Borçlanma Kaynağı Olarak Merkez Bankası Fonlarının Kullanılması
Yapısal ve sürekli açıkların kapatılmasında bir iç borçlanma kaynağı olarak merkez bankası kaynaklarının kullanılmasının kaçınılmaz sonucu enflasyondur (Sonat, 1996:115). Bilindiği gibi merkez bankası finansmanı, kısa vadeli avans, hazine bonosu ve devlet tahvili yoluyla bankanın hazineye verdiği kaynaklarıkapsamaktadır. Merkez bankası kaynaklarından kamu açıklarının finansmanıemisyon artışı, parasal taban genişlemesi ve para arzı artışı yoluyla toplam talebi
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
İ.H. SUGÖZÜ, M. YİYİT Maliye Dergisi y Sayı 158 y Ocak-Haziran 2010369 çoğaltarak fiyatlar genel düzeyinin yükselmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda, genel ekonomik yapıda atıl kapasitenin olmadığı ve toplam arz esnekliğinin düşük olduğu durumlarda para yaratımı yoluyla kamu açıklarının finansmanının enflasyonist etkisinin son derece kuvvetli olduğu söylenebilir (Duran, 1996: 450). Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde, kişi ve firmalardan borçlanmada görülen zorluklara bağlı olarak bankalardan borçlanma çok daha yoğun başvurulan bir yöntemdir. Burada merkez bankasından veya ticari bankalardan yapılan borçlanma çoğunlukla bir para yaratılması ile sonuçlanmaktadır. Ancak merkez bankasından borçlanmada nakit para ve mevduat olarak para stokunda doğrudan bir artış olacağı için -ki ticari bankalardan borçlanma durumunda para stokunda artış olması birtakım koşullara bağlı olarak gerçekleşmektedir- bu iç borçlanma kaynağı enflasyonist dinamikler üzerinde çok daha belirgin bir baskıyaratacaktır (Demir ve Sever, 2008:183).

1.8. Borçlanmanın Merkez Bankası Dışındaki Kaynaklardan Finansmanı
Merkez bankası dışında diğer kaynaklardan finansmanda ise bankaların doğrudan kamu kesimine açtığı krediler, hanehalkı, özel şirketler, banka dışı finansal aracı kuruluşlar gibi özel kesimce hazine bonosu ve tahvil karşılığında kamu kesimine verilen borçlar söz konusu olmaktadır. Kamu açıklarının finansmanında söz konusu kaynakların enflasyon üzerindeki etkisi genel olarak borçlanmanın yapıldığı kaynağın niteliği ile yakından ilişkiliyken burada belirleyici olan unsur ilgili kaynağın para arzında genişleme yapıp yapmadığıdır (Duran, 1996:443).

1.9. Borç Stokundaki Değişmeler
Borç stokunda değişme olması, bir başka ifade ile borç miktarının artması veya azalması ekonomi üzerinde değişik etkiler meydana getirir. Borç stokunun azaltılması mevcut borçların kısmen itfa edilmesine bağlıdır. Borçların itfasından doğan etkiler, piyasada likiditenin fazlalaşmasına ve buna bağlı olarak birtakım sonuçları görülür. Bunlar faizlerin geriye çekilmesine neden olarak ve toplumun tüketim alışkanlığına bağlı olarak, toplam tüketim üzerinde bir artışa neden olabilir (Bulutoğlu, 2003:433). Zincirleme etkileri nedeniyle bu durum kısmen enflasyona da neden olabilecek veya yatırıma yönelerek yeni istihdam imkânlarıyaratabilecektir. Borçların kamu tarafından itfa edilmesi bu ve benzeri sonuçlara neden olabileceği gibi, bunun tersi durumda da aksi ekonomik etkiler gözlemlenecektir (Çataloluk, 2009:249).

1.10. Faiz Oranları ve Üretim Maliyetlerindeki Artış
Kamu borçlanması faiz oranlarını artırdığı ölçüde üretim maliyetlerini de artıracaktır. Üretim maliyetlerindeki artış ise kuşkusuz nihai ürün fiyatlarınıetkileyerek bir maliyet enflasyonuna yol açabilecektir (Demir ve Sever, 2008:184). İç borçlanma kişi ve firmalardan yapıldığı zaman piyasada ödünç verilebilir fonlara olan talep artacak ve buna bağlı olarak reel faiz oranlarında bir artış meydana gelecektir (Sönmez, 1998:362).Burada özel yatırım harcamalarının dışlanmasına bağlı olarak ekonomik büyüme oranındaki olası düşüş belli bir nakit dengesi için söz konusu olan mal miktarında bir azalma anlamına da gelecek, kuşkusuz bu da fiyatlar genel düzeyinde yükselmelere yol açabilecektir (Akçay vd., 1996). Easterly ve Schmidt-Hebel (1993)’e göre iç borçlanmanın reel faiz oranları ve büyüme ile olan ilişkisi iç borçların etkilerinin gözlenmesinde önemli bir göstergedir. Reel faiz oranlarının büyüme oranını aşması halinde iç borçlar ekonomide birtakım istenmeyen/olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.

1.11.Borçlanmanın Vade Yapısı
Diğer bir üzerinde durulması gereken nokta borçlanmanın vade yapısıdır. İç borçlanmanın kısa vadeli olması bir diğer enflasyonist faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Tabii, enflasyonist olmasında asıl önemli etken, vadeleri geldiği zaman parasallaştırılmaları olmaktadır (Önder vd., 1995:27). Kısa vadeli borçlanmada faiziyle birlikte geri ödeme genişletici etki meydana getirirken, enflasyonist baskının ortaya çıkmasına neden olacaktır. Uzun vadeli borçlanmalarda ise kısa vadede finansmanın nedenine göre daraltıcı veya genişletici etki meydana getirebilecek fakat vadesi geldiğinde genişletici etki meydana getirecektir. Görülmektedir ki borçlanmanın vadesi onun enflasyonist etkisinin şiddeti ile ilgilidir.

2. Dış Borçlanmanın Enflasyonist Etki Meydana Getireceği Yönündeki Teorik Yaklaşımlar
Dış borçlanmanın fiyatlara etkisi konusunda ise yine iki görüş hakimdir. Birinci görüşe göre, devletin dış borçlanması ekonomide enflasyonist etki yaratır. İkinci görüşe göre ise, dış borçlanma ekonomide daraltıcı rol oynayarak deflasyonist bir etki meydana getirir. Aşağıda, önce dış borçların fiyatlar genel düzeyini yükseltici görüşlere yer verilmekte, sonra gelen bölümde ise genel olarak daha az savunulan borçlanmanın deflasyonist etkisi incelenmektedir.

Dış borçların artışının süreklilik kazanması, bütçe açıklarına neden olacaktır. Enflasyon, bütçe açıklarının artan bir fonksiyonudur:

p=(ag-y)/(1-bg) eşitliğinde: p=Fiyatlar genel seviyesi, g=Bütçe açıkları/GSYH oranı, y=Reel GSYH’nin büyüme oranı, b=Dış borç/GSYİH rasyosu, a=Paranın dolanım hızını ifade ederse; yüksek faiz oranları ve reel devalüasyon oranlarınedeniyle giderek artan borç servisinin bütçe açıkları, para arzı ve enflasyon oranıüzerinde artırıcı bir etkide olduğu görülür. Dış borçları yükselen bir ülke, borcun finansmanı için iç borçlanmaya giderek, sıkı mali politikaları uygulayarak veya para basarak kaynak yaratmaya çalışır. Ayrıca dış dengenin sağlanması için devalüasyonlara da gidebilir. Bir ekonomide borç servisi ve reel devalüasyonlar arttıkça enflasyon oranı yükselecektir (Dornbusch, 1993:20-21, 390).

Dış borçların ödenmesi, ülkenin ihracat, turizm ve işçi gelirlerinden oluşan döviz girişlerine bağlıdır. Bu kalemlere, yeni alınan dış borçlar ve yatırım amaçlı yabancısermaye girişi de eklenebilir. Ancak son iki kaynak geçici nitelik taşıdığı ve bir süre sonra geri ödenmesi nedenleriyle ülkelerin öz kaynağı değildir (Erol, 2004:78). Dışborçlanma yoluyla sağlanan dövizlerin finansmanda kullanılması emisyon artışına yol açmakta ve çoğaltan mekanizması kanalıyla toplam talebi genişletmektedir. Öte yandan dış borçlanmanın faiz oranları artışını baskı altında tutması ve sağlanan dövizlerin bir kısmının ithalatın finansmanında kullanılması toplam arz üzerinde yarattığı olumlu etkisiyle enflasyonist baskıyı hafifletmektedir. Kamu kesimi finansman açıklarının döviz rezervleri ile karşılanması durumunda ise döviz karşılığında alınan ulusal paranın kamu gideri olarak harcanması ve emisyona yol açması nedeniyle enflasyonist etki yaratmaktadır. Bunun yanında döviz rezervlerinin kamu finansman açıklarının finansmanında kullanılmasının ithalat olanaklarınıdaraltması toplam arzı olumsuz etkileyeceğinden enflasyonist baskının genişlemesi söz konusu olacaktır (Duran, 1996:450).

Dış borç faiz ödemeleri iç borçlanma veya para arzı artışları ile finanse edilirse enflasyonist bir etki başlatılmış olmaktadır (Dornbusch, 1993:20-21). Özetlemek
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
gerekirse, gelişmekte olan ülkeler için dış borca başvurulması borcun alındığıdönemde o ülke için geçici bir rahatlama sağlarken, net dış borç ödeme dönemlerinde ekonomik küçülme ve enflasyona neden olmaktadır (Ulusoy ve Küçükkale, 1996:16).

3. Borçlanmanın Deflasyonist Etki Meydana Getireceğine Yönelik Teorik Yaklaşımlar
Borçlanmanın enflasyonist değil deflasyonist etkisi olduğunu savunan araştırmacılar da vardır. Bu görüşü savunanların başında Rolph gelir. Rolph'a göre, borç miktarındaki yeni bir artış, eski borçların fiyatını ve dolayısıyla para değerini etkiler. Bu şekilde yeni borçlanma ile eski borçların fiyatı düşmüş, borcun verimi artmıştır. Böylece kamu borçlarında oluşan deflasyonist etki tüm ekonomiye yayılmaya başlar. Devlet borçlarının artması özel harcamaların dolayısıyla toplam harcamaların azalmasına yol açacağından deflasyonist etkiler yaratır (İnce, 2001:355; Yaşa, 1981:166).Devlet, borçlanma yoluyla elde ettiği geliri harcamıyorsa borçlanmanın ekonomiye olan net etkisi, toplam para arzını daraltarak likiditeyi azalttığından, deflasyonist etki yaratacaktır (Şeker, 2006:84).

Enflasyonist dönemlerde satın alma gücünü daraltmak amacıyla vergi ve para politikası ile birlikte uygulanan borçlanma politikası da daraltıcı etkiler gösterecektir (Bülbül, 1988:57). Bunun en önemli şartı ise borçlanma politikasının bilinçli ve kontrollü idare edilmesidir. Ayrıca borçlanma politikasından faydalanmak için borç stokunun da kontrol altında olması gerekir. Çünkü borçlanmanın miktarındaki bir değişikliğin veya itfanın etkili olabilmesi veya beklenmeyen bir etkiye neden olmaması için borç yükünün hafif olması ve diğer temel ekonomik göstergelerin güçlü olması gerekmektedir.

Sonuç
Teorik yaklaşımların ortak özelliği, borçlanma ve enflasyonun birbirini etkilediği konusunda hemfikir olunmasıdır. Bu etkileşimin nasıl gerçekleştiği konusunda ise ağırlıkta olan görüş, her iki borçlanma türünün enflasyonist etkiye sahip olduğu yönündedir. Kısaca, borçlanmanın enflasyon oranını artırıcı etkiye sahip olduğu görüşü hakim görüştür. Bunun yanında borçlanmanın bazı safhalarının deflasyonist etkiye sahip olduğu konusunda da fikirler mevcuttur.

Borçlanmanın enflasyonist etkisi incelenirken borç stokundaki artış sonucu faiz-borç sarmalı, merkez bankasından borçlanma ve bunun sonucunda para basma ve üretim maliyetlerini artırıcı etkileriyle karşılaşılmaktadır. O halde borçlanmanın diğer olumsuz etkileri ile birlikte enflasyonist etkisi dolayısıyla olağan finansman türü olarak değil olağanüstü bir finansman türü olarak algılanması ve ekonomik karar alıcıların her fırsatta borçlanmaya başvurmamaları gerekmektedir. Borçlanma ancak zorunlu hallerde son finansman seçeneği olarak kullanılmalıdır. Bu zorunlu haller ise Klasiklerin belirttiği gibi büyük miktarlı yatırımlar, doğal afetler ve savaşların finansmanı olmalıdır. Bütçe açıklarının finansmanında kullanılan borçlanma ise süreklilik göstermemelidir.

Güzel bir makale okumanızı tavsiye ederim..

Böyle.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
İŞİN ÖZÜ..

1585505278480.jpeg

KARŞILIKSIZ PARA BASMAKTAN UZAK DURUN YOKSA SON BÖYLE OLUR...


Dünya devletleri ve siyasileri olarak ekonomiyi canlandıralım hareketlendirelim derken ardından karşılıksız para basma ile ülkenizi derin bir krize ve hatta çıkmaza sürükleyebilirsiniz...

Bunun için özellikle salgından sonra gelecek krizden fazla etkilenmemek ve yüksek yada hiper enflasyona yakalanmamak için siyasiler olarak KARŞILIKSIZ PARA basımından özellikle GERİ durun ve BASMAYIN....

Kaynaklarınızı arttırmak için dünya devletleri olarak değerli ürün olan ALTIN ve GÜMÜŞ e stoklarınız için yönelin Salgın ve ardından gelecek KÜRSEL KRİZDEN sonra değerli varlıkları borçlanma kaynağı gösterip belli bir para basımı ile piyasalarınızı ve şirketlerinizi HATTA firmalarınızı canlandırabilirsiniz diyebilirim...

Öncelikle önümüz çok puslu dünyanın bu puslu süreçte nasıl evrileceğini ve nasıl kabuk değiştireceğini bilemiyoruz o yüzden mutlaka uzak durmalısınız...Salgın geçtikten sonra gerçekler real olarak ele alındıgında borç yuzdesı ve faız yuzdesı eğer karşılıksız para basılırsa PİK yapar ve bu salgından daha buyuk sorunlara sebebıyet verır bunu sakın unutmayın..

2008 yılından bu yana şişen ve patlamaya hazır hale gelen ve buyuk çogunlugu karşılıksız para uzerınden dogan bır balon var aman dıkkat ekonomı devletı devlet yapan en buyuk etmendır o yuzden karşılıksız paradan mumkun çerçevede uzak durun diye uyarımı tum dunya ulkelerı devletlerıne ve sıyasılerıne yapmak ıstıyorum

Ekonomıyı canlandırmak ıcın bır cok yol var ama tercıh edılmeyecek tek yol karşılıksız paradır kı buda sıze gerıye donuşte Yuksek Enflasyona yada HIPER ENFLASYONA sebebıyet verır ÇOK DIKKKAT EDIN...

Öyle.
 
Son düzenleme:

Leonardo18

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2016
Mesajlar
217
Tepkime puanı
38
Puanları
28
Saydıklarının hiçbiri kanıtlanmış / doğrulanmış bilgi değil.

Senin akıl sağlığından da şöyle emin değilim:

AKP'li MHP'li geçiniyorsun. Sonra ABD'li bir New-Age yazarından alıntı yapıyorsun.

Kitapçıda Nostradamus kitapları var. Bende onlardan alayım karşılıklı atışalım o zaman.

Ben sana ne yazayım şimdi?

Her reisçi hem new age'cisin.

Neyse: Ben güçler ayrılığının olduğu anayasal düzen istiyorum. Ve çok partili bir sistemde bu krizi daha iyi atlatabileceğimize kesinlikle inanıyorum. Çünkü güçler ayrılığının / basın özgürlüğünün olmadığı sistemde devlet hesap vermek durumunda değildir. Dolayısıyla birçok yerde önemli hata yapma ihtimali daha yüksektir. Tersi değil.

Kıyamet teorilerini ben bilmem. Başkası ile tartış.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Teorilerle dolu bir sayfa içerisindesin normal olsa gerek :) Çünkü konu başlığı böyle..

Ben faydalı olabilecek her türlü makaleyi okurum ve degerlendiririm eğer bunda fayda gördüysem paylaşırım çünkü benim için esas olan bilgiye ulaşabilmek ve paylaşabilmektir..

İnsanların hayatlarındaki yaşantıları yada seçim tercihleri benim için önemli değildir benim için önemli olan bilgidir ta bi kendim süzgeçten geçirip önemli yerlerini faydalı yerlerini alarak olmaktadır

Hayatımda hiçbir zaman siyasi bir paylaşım yapmadım ve realde de bunu yapmadım dogru yapan yerler olunca bunu alan bırıyım cunku dogruları gostermek hoşuma gıdıyor ve sen ısrarla sıyası partılerı bana anlatırken ve ısım verırken ben halen ısım hıc vermedım vermemde

Her ınsanın dusuncesı ınandıgı degerler kendınedır kı ben buna saygı duyarım kımseye sen şurada olacaksın demem...

Ben insanlarla atışmam sadece düşünce ve fikir varsa konuşurum eğer bunlar yoksa tıpkı dıger yazılarının bazılarına yazmadıgım gıbı gerı donus yapmam....

Uslup ve adap benım ıcın konusmada ve yazısmada çok önemlıdır ben ınsanlara karşı saygısızlık yapmamaya özellıkle dıkkat eden bırıyım umarım basarılı olabılıyorumdur..

Ben sana kehanetler kıtabını önerdim çünkü böyle bir zamanda kitap okuman daha farklı bilgilere ulaşman sana katkı verir diye düşündüm yoksa hangi kitap ı okumak istiyorsan kendin okuyabilirsin ben sadece öneri sundum bundan ibaret....hayat senin ben senin hayatına mudahale edemem...etmemde haddıme degıl...

Hayatımda sevdiğim halklar var ama ilk sevdiğim halk ta bi ki ülkemin insanı bana ne demek istiyorsan söyleyebilirsin senin düşüncen der saygı duyarım önemli olan benim sana neler söylediğim benim için daha önemli diyebilirim....

Düşüncelerine saygı duyuyorum. Endişelerini ve Kaygılarını anlamaktayım...

Ben tartışmak için yazı yazmıyorum ki sadece konularımı ve işlemem gereken yazılarımı paylaşıyorum durum bundan ibaret sen yazınca bana cevap hakkı dogdugu ıcın halıylende bende sana cevap yazmak durumunda kalıyorum ...

Benle yazışmak istemiyorsan klavye sana aıt yazmayabılırsın ama ben konularımı açmaya ve işlemem gereken konularımı işlemeye devam edeceğim böyle yani güzel insan....

Şunu söylemek isterim ki senden çok rahatsız olan biri değilim aksine bana karşı dogru yada yanlış ta olsa açık konuşan açık ifade eden insanlara karşı daha duyarlı davranıyorum...Bazen fikirler düşünceler aynı olabilir bazense aynı olmayabilir önemli olan paylaşabilmektir..

Ben hayatımda fikre ve düşünceye çok önem veren biriyim..O yüzden benle her insan konuşabilir ve yazışabilir yeter ki saygı karşılıklı olarak eksilmesin...Çünkü ben paylaşmayı ve paylaşım yapmayı çok seven bir insanım...

Böyle.
 

Leonardo18

Üye
Yeni Üye
Katılım
14 Eyl 2016
Mesajlar
217
Tepkime puanı
38
Puanları
28
İyi.

Beni başkasıyla karıştırma. Ama yazdığın şeyi beğenmezsem (veya beğenirsem) kendi olumlu / olumsuz görüşümü daima paylaşırım.

Şu zamanda kimseyi rencide etmek / üzmek istemem. Zaten zor bir süreç yaşıyoruz.

Ama ben bilimsel bir insanım. O yüzden mesela TV'de izle. Trump bir şey söylüyor. ABD salgın hastalıklar başkanı hemen mikrofona gidip Trump'u düzeltiyor.

Biri işine geleni görmek istiyor. Diğeri bilimsel gerçekleri söyleyerek ABD başkanını düzeltiyor.

Senle belirli konularda başka türlü olamayız. Anlaman için kendimi yerlere atmayacağım. Ben şunu söylüyorum:

- Otoriter bir rejimin başarılı olup da gerçek bir cumhuriyetin ondan daha başarılı olmayacağı konu yoktur. Şeffaflık, güçler ayrılığı, çok seslilik, basın özgürlüğü, hukuk devleti, laik eğitim sistemi çözüm bulmak açısından daha etkilidir.

Çin için bile bu böyle. Yeni verilere göre ölü / hastalanan kişi sayısını saklamışlar ve bence İtalya / İspanya büyük ihtimalle hastalığı Çin kadar ya da ondan daha iyi ele alıyorlar.

Örnek olarak belirttim.

İki cumhuriyetin cumhuriyete savaş açması tarihte olmamıştır. Tam tersine erkin belirli bir kişinin veya kişilerin olduğu ülke sürekli savaş arayışındadır. e sürekli komplolardan söz eder.

Yani sen ne istersen söyleyebilirsin. Bende kendi görüşüm / bilgin oranında cevap veririm. Fikir alışverişi yaparız. Da buraya cumhuriyetçi girip reisçi çıkacak halim de yok.

Ben bütün tarikatçı yapılara karşıyım. Bunlar Osmanlı zamanında bile devletin başına bela idi. Şimdi de öyleler. Devlet laik olmalıdır / siyasetle / ekonomi ile ilgilidir. İmam / hoca camidedir, insanların ruhsal arayışına, Tanrı ile ilişkisine yardımcı olur. Bu kadar. Bu konuda tartışmayalım çünkü başka türlü düşünmem mümkün değil.
 

elbisss

Kahin
FS - KT. Yöneticisi
Katılım
28 Mar 2019
Mesajlar
1,322
Tepkime puanı
266
Puanları
83
Şu konuda gönlün ferah olsun karşımda kim varsa o kişiyle muhattap olurum Başkalarıyla kıyaslama yada karşılaştırma yapmam emin olabilirsin

Karşılıklı saygı olduğu süre içerisinde benden cevap herdaim alabilirsin fakat benim için saygı esası çok önemlidir.

TV de söylediğini izleyemedim fakat söylemek isterim ki bilim insanların sözleri sadece bu zamanda değil her zaman için bizler için oldukça değerlidir Görevlerinin dışlarına çıkmadıkları sürece ta bi...

Demokrasilerde de sorun vardır yoktur değildir mesela TRUMP benim adamımdır kendisini çok severim TV ye çıktığında işte benim adamım derim fakat Demokrasi beşiğinin ilk adresi olmasına ragmen TRUMP istediği kararları alamaz pentagon un onayı olmadan reform hareketlerini yapamaz yada istediği reform paketini çıkaramaz TRUMP bugun NEW YORK a sunı solunum cıhazı gondermek ıstıyor ama Pentagon onay vermıyor ve halıyle yapamıyor bak bu büyük bir sorun hemde demokrasi beşiği ABD de oluyor sadece bu konularda değil bir çok konular da TRUMP sorun yaşıyor...

Demokrasiyi Sosyal anlamda en iyi idare eden ve yöneten ALMANYA dır...Bana göre ta bi..

Cumhuriyet Sistemine lafım yok olması gereken degerler hatta daha iyisi olsun ama halk gözetilerek olsun fakat bazı şeyleri anlayabilmek için tarihin mısralarını sayfalarını biraz kurcalamak gerek....

Dön eskiye....

Eskiden Sayın Bulent ecevıt e yazar kasa fırlatıldı....eskıden bulent ecevıt zamanının cumhurbaskanı olan ahmet nejdet sezer ıle hararetlı atışmalar yaptılar ve sonunda bulent ecevıt bu konuyu medyaya taşıyınca ulkenın parası bır gecede hortumlandı..

Dön eskiye
Parlamenter sıstemde hukumetler kurulamıyor aylar gectıkce ulkede faızler taban yapıyor ulkenın paraları hortumlanıyor ve halk zorluklar çekıyor...

Dön eskiye...
Eskı partılerın donemınde halk perışan bıtap ve zorluklar ıçerısınde ıste tup kuyrugu ekmek kuyrugu yag kuyrugu....gıbı zorluklar maaaşlar odenmıyor emeklı maasları yatmıyor ama bırılerı paraları hortumluyor ve cebe ındırıyor bırılerı zengın olurken halk fakırlık ve zorluklar ıcınde yaşıyordu...

Dön eskiye ....

KEY diye bir konut edındırme sıstemı dıye para topladılar topladıgı gıbı yendı çarçur edıldı halk ne parasını alabıldı nede ev sahıbı olabıldı...

Dön eskıye
Cumhurbaşkanı bır turlu secılemıyor her gecen gun ulke gerıye gıdıyor halk zorluk ve cıle cekıyor ulkenın parası mıllı servetı başkalarının cebıne gırıyor ve bırılerı zengınlıklerıne zengınlık katıyordu.....


Eğer geçmişi bilmezsek geleceği şekillendiremeyiz....Eğer geçmişte ki hatalardan dersler çıkarmazsak gelecekte ödevimize iyi hazırlanamayız...

Eğer kendimize özgü bagımsız radıkal degerler ve sistemler oluşturamazsak tıpkı geçmişteki gibi birilerini zengin eder halkımızı ise yoksul ve fakir bırakmış oluruz....

Halen aradan yıllar geçmesine ragmen bu insanların gerçek sorunlarını isteklerini halkın sesini anlayamıyorsunuz ya ben buna inanamıyorum bu halk sizlerden bizlerden çok şey istemiyor Bu halk sorunların olmadığı birlik ve beraberliğin özgün bir şekilde yaşandığı radikal ve etkin sistemlerin oldugu kararların burokrasıye takılmadan hızlı bır sekılde alındıgı ferah refah ve konfor ıstıyor.....

Eğer halkın sesine halkın isteklerine duyarsız kalırsak halkı tıpkı eskıde oldugu gıbı yalnız bırakmış oluruzz...Bu halk öyle bir millet ki onca zorluga onca çileye ragmen devletine ve vatanına sahip çıkan bir halk....

Bu halkı anlamak için içinde yaşamak onlarla birlikte hemhal olmak gerekir...Bu halkı anlamak için aynı tastan aynı yemekten yemek gerekir...

Halkımı sevıyorum cunku halkım çok cefakar halkım çok mısafırperver ve halkım mıllı meselelerde oldukça duyarlı...

Mesele sıstem degıl halen anlayamıyorsunuz ve bunu şaşkınlıkla ızlıyorum...

Değerler kımlıkler onemlı ama halk kesesıne ve konforuna ferahlıgına ve rahatlıgına bakar ama devletının daım olmasınıda çok ıster...

Vermelıyız halka guzel sunumlar sunmalıyız ama oncelıkle hasarlı olan sıstemlerımızı onarmalıyız çok sukur koalısyon denılen beladan kurtulduk bu öyle bır bela ıdı kı kurulamayan hukumetler yuzunden yıllarca halkın parası mıllı servetı hep başkalarının cebıne gırdı ve hep başkalarını zengın ettı...

Daha çok şey anlatırım ama ne yazık kı bu soyledıklerım unıversıtelerde ders olarak anlatılmıyor ınsanlar unıversıte okuduklarında ulkesıne katkı sunsun dıye beklenır ama aramızdan oyle ınsanlar çıkıyor kı ne yazık kı ulkesını bır satmadıgı kalıyor ne dıyeceksın böyle ınsana

Sadece ınandıgı degerler ıcın karşıda kım yanarsa yansın mantığı var hatta halk yanarsa bıle yansın yeter kı kendı ınandıgı degerler ve ıdeoller hep yaşasın mantıgı var böyle insanlara ne diyeceksin fanatiklıkten öte büyük bir sorun birşey diyemezsin çünkü beyni böyle yıkanmış Allah selamet versin ne diyelim..

ÖNCE VATAN SONRASINDA MİLLET DEVAMINDA İSE DEVLETTİR GERİSİ TEFFARRUATTIR...

Böyle..
 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst