Çin Ejderha Efsanesi

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Çin Mitolojisi kategorisinde İpar tarafından oluşturulan Çin Ejderha Efsanesi başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,483 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Çin Mitolojisi
Konu Başlığı Çin Ejderha Efsanesi
Konbuyu başlatan İpar
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan sakal

İpar

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Tem 2012
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Ejderhalar yarasa kanatlı, dikenli kuyruklu derisi pullu, ağzından ateş saçan dev kertenkele ya da yılan olarak tarif edilirler söylencelerde. Bu yaratıkların insanların düş dünyasına nasıl girdiği tam olarak bilinemiyor.

Dev boyuttaki dinozor kemiklerine rastlayan insanların düş gücünü çalıştırması yoluyla ortaya çıkmış olabilirler. Bir başka görüşe göre de ejderhalar aslında insanların içinde yer alan yılan korkusunun abartılmış bir biçimidir. Sözgelimi batı dillerinde ejderha anlamına gelen dragon sözcüğünün kökeni olan Yunanca’daki “drakon” sözcüğü başlangıçta her türlü büyük yılan için kullanılırdı. söylencelerdeki ejderler de insanların karşısına çeşitli biçimlerde çıksalar da aslında hep büyük sürüngenler olarak kaldılar.

Ortadoğu’da ejderha ve yılan kötülük sembolü olarak çıkar karşımıza. İnsanları kaçıran, acı çektirerek öldüren canavarlardır. Karanlıklar dünyasıyla ilişkide oldukları düşünülür. Tam tersine Uzakdoğu’daysa ejderhalar saygınlığı olan iyilik simgesi yaratıklardır. Çin ejderi Long, Çin mitolojisinde ırmak göl ve okyanuslarda yaşayan, göklerde gezinen dev bir yaratıktır. Başlangıçta bir yağmur tanrısı olan Long, Avrupa’daki kötülülük simgesi ejderhanın tersine göksel iyiliğin ve verimliliğin simgesiydi. MÖ 6 yüzyıla değin uzanan yağmur ayinlerinde bir grup Long’u canlandırırdı. Geleneksel Çin topluluklarında şans getirmesi için bugün bile benzer törenler yapılır.

Çin’de ejderhalarla uğraşanlara göre bu düşsel hayvanın tanımı şöyledir: Bir ejderhanın, devenin başına erkek geyiğin boynuzlarına, bir canavarın gözlerine, bir ineğin kulaklarına, bir yılanın boynuna, bir sazan balığının pullarına, bir kartalın pençelerine ve bir kaplanın ayaklarına sahip olduğu anlatılır. Gövdesinde 117 tane pul vardır. Bunların 81 tanesi iyi etkiyle (yang) 36 tanesiyse kötü etkilerle (yin) doludur. Böylece ejderha biraz koruyucu biraz da yok edicidir.


Eski Çin söylencelerine göre evrenin yaratılışıyla ilgili dört ejderha vardı. Bunlardan birincisi tanrıların kutsal konutlarını koruyan Gökyüzü Ejderhası (Tian Long), İkincisi Gizli Hazine Ejderhası (Fu Zang Long) üçüncüsü su yollarına hükmeden Yeryüzü Ejderhası (Di Long) dördüncüsüyse yağmur ve rüzgarları yöneten Ruhlar Ejderhası (Shen Long). Yaygın inanışa göre bu ejderhaların son ikisi çok önemlidir. Bu dört ejder zamanla Ejder Krallar (Long Wang) ad verilen tanrılara dönüşmüşlerdir. Ejderhaların Çin kültüründeki önemi o denli büyüktür ki uzun süre Çin bayrağında ejderha simgesi yer almıştı. Batıdaki ejderhalardan farklı olarak doğudaki ejderhalar kanatsız olarak betimlenirdi.


Uzakdoğu’da iyi ve koruyucu olarak düşünülen ejderhalar batı dünyasında genellikle kötü, korkulacak canlılardı. Korumasız, çaresiz insanları kaçırırlar ya da büyük hazinelere bekçilik ederlerdi. Hazinelere bekçilik eden ejderha düşüncesi öylesine yaygındı ki bir çok masala ve öyküye konu oldu. İngiliz yazar J. R. R. Tolkien, “Hobbit” adlı kitabında Smaug adını verdiği ejderi bakın nasıl anlatıyor: “Orada yatıyordu, olağanüstü, kızıl altınımsı bir ejderha… Derin bir uykudaydı; çenesinden ve burun deliklerinden bir tıkırtı geliyordu ve tabi duman parçacıkları da, ancak uykudayken alevlerin boyları küçüktü. Altında, yani tüm uzantılarının ve kıvrık kuyruğunun altında ve görülmeyen zeminlere doğru ve tüm yönlerde uzayıp giden çevresinde, yığınlarca değerli şey, işlenmiş ve işlenmemiş altın, sayısız değerli taş ve mücevher ve kırmızı ışıkta üzerlerine al lekeler vurmuş gümüşler yayılmıştı.

Smaug, kanatları ölçüp biçilemez büyüklükte bir ejderhaymışçasına kıvrılmış ve hafifçe bir tarafa abanmış yatıyordu. Ejderha paha biçilmez yatağında boylamasına yattığından hobbit, altın parçacıkları ve değerli taşlarla kaplanmış uzun soluk karnını ve alt kısımlarını görebildi...”

Ejderhalarla ilgili bilinen bir başka şey de onların ağızlarından ateş püskürtmeleridir. Bir ejderha geniş kanatlarını açıp havalandığında ve çevresine ateşler yağdırdığında düşmanların en korkuncu olabilir. Onu yenmek ancak cesur şövalyelerin ya da korkusuz masal kahramanlarının başarabileceği bir şeydir. Ağzından ateş püskürten ejderha masalının kökenini yine yılanlarda bulabiliriz belki. Bazı zehirli yılanlan ısırıkları, ya da püskürttükleri zehirler bir ateş gibi yanma hissi verebilir. Zehirin verdiği bu yakıcı his belki de ağzından ateş çıkan büyük yılanlar, sonrasında da ejderhalar masalını doğurmuş olabilir.

Bir ejderhayla karşılaşırsanız eğer yapmamanız gereken şeylerden biri onun gözlerine bakmaktır. Ejderha, gözlerine bakanı kolayca etkisi altına alır, onu öldürmez ama kendine köle yapar. Bir başka söylenceye göre de ejderhalar insanlara yalanlar söyleyerek onları etkileri altına almak isterler. Konuşmalarında karşı konması çok zor bir ses tonu kullanırlar. Bu ses tonuna dayanıp etkilenmeyenlerin dikkat etmesi gerekense ejderlerin bol bol yalan söylemeleridir. Kimi zaman yalan söylemeseler bile söyledikleriyle başka şeyleri kastedebiliriler. Ursula Le Guin, “Yerdeniz Büyücüsü” adlı kitabında, kahramanı büyücü Ged ile bir ejderhanın karşılaşmasını şöyle anlatıyor: “Ejderha, Ged gibi Kadim Lisan’da konuşuyordu. Çünü bu dil ejderhaların hâlâ kullandığı bir dildir. Kadim Lisan’ı kullanmak, bir insanı doğru söylemeye mecbur eder, ancak bu ejderhalar için geçerli değildir. Bu onların kendi dilleridir, bu dili kullanırken yalan söyleyebilirler; kelimelerin anlamını saptırıp, yanıltabilirler. Dikkatsiz bir dinleyici, her biri gerçeği yansıtan ama hiçbir yere varmayan ters sözcüklerle bir labirente çekilebilirler..."

Ejderhalar hakkında anlatılan şeylerden biri de sağlık ve sonsuz yaşam verecekleri inancıdır. Oldukça uzun ömür sürdükleri anlatılan ejderhalar aynı zamanda hastalıklara da çare olabilirler. Ejderhanın su içtiği yerden içenin, ya da yattığı yerde yatanın hastaysa iyi olacağına, sağlıklıysa uzun bir ömür süreceğine inanılır. Bu inanış biraz da ünlü “Şahmaran” söylencesini andırıyor. Yılanların padişahı olan Şahmaran’ın da bir tür ejderha olduğunu düşünmek çok da yanlış olmaz. Tıpkı ejderhalar gibi Şahmaran da korku verici olduğu kadar uzun ömrün, sonsuz yaşamın ya da hastalıkların tedavisinin bir simgesidir.

Ejderhalar gerçekte hiç var olmadılar, insanların hayal ürünü canlılardı. Yine de yalnızca hayal ürünü olan bir canlının doğudan batıya hemen hemen bütün kültürlerde yer alması ve hakkında anlatılan bir öykü bulunması ilgi çekici değil mi? İnsan ister istemez soruyor kendine, acaba gerçekten yaşadılar mı diye...

Alıntı
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Tevafuk oldu bu yazınız,iki gün önce 95 yaşında bir dedemiz var ara sıra muhabbet ederim kendisiyle..Eskiden yeniden konuşurken oda bana bir ejderhadan bahsetti bu dağlarda yaşayan..(Pozantı Çakıt vadisi).Yav dede dedim ejderhanın bir kaç tane kafası olur ağzından alev filan çıkarırmış filan dedim gördüğün başka bir şey olmasın dedim..bozuldu dedem..bende alttan aldım biraz yumuşattım delil veriyor kendince,-Ben kendini tam görmedim ama izi arazideki izi yaklaşık 40 yada 50 santim vardı dedi..yılan filandır dedim..-Yok yok dedi onların boyu dokuz on metre civarında görenler var,kışın bir dağa çıkmıştık av için bir mağara ağzında karlar erimişti,korkudan mağaraya varamadık ağzından çıkan alev yada nefesten mağaranın ağzındaki yaklaşık bir metre kalınlığındaki karlar erimişti dedi ve ekledi o yılanlar çok yaşar belli bir zaman sonra başları çoğalır ejderha olur dedi..Bende inanmış gibi yaptım ne yapayım dedemiz 95 yaşında kırmak olmaz..Bende dağlarda filan çok gezdiğimden dikkatli ol filan dedi..Olur dede dedim..Anadolunun çoğu yöresinde Kurda da canavar derler..Ben ilk zamanlar başka bir şey anlardım bu canavar hikayelerinden meğer bizim asil Kurt olmuş canavar.:)Yurdum insanı işte yüreği saf temiz insanlar seviyorum dağ insanlarını..
 

İpar

Felsefe.net
Yeni Üye
Katılım
22 Tem 2012
Mesajlar
33
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Çok güzel bir anlatı ile renk katmışsınız,teşekkürler Sakalpoz

Mitler arasında dolaşırken gerek Ortaçağ Avrupa dünyasında,gerek Çin ve Japon mitolojisinde ejderha efsanelerine rastlıyoruz.
Belli ki bir dönem gerçekliği olmuş olabilir..
 

sakal

Kahin
Yeni Üye
Katılım
8 Nis 2012
Mesajlar
2,000
Tepkime puanı
1
Puanları
38
Şimdilerde Keloğlan adında bir animasyon bir film yayınlanıyor,orada da bu yedi başlı ejderha işlenmişti,Hatta başka konuda bahsettiğiniz ''yada taşı'' efsanesine benzer hikayeler birkaç bölümde de geçti,severek mecburiyetten ara sıra izlerim.Neden olmasın,çoğu efsane yaşanmış olaylar değil mi zaten..belki bir gün rastlarız dedemin dediği gibi..
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst