- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 25 Ocak 2017
- Mesajlar
- 848
- Tepkime puanı
- 8
- Puanları
- 18
Bugünlerde miladı 15 Temmuz kara hadisesine dayanan "idam" cezası çeşitli suçların karşılığı olarak hararetle tartışılmaya başlandı.
Öncelikle ilgili haberlerden birini veriyorum:
Ardından konuya gaisi itibari ile ucundan dokunan bir yazımı veriyorum:
Şunu düşünelim.İdam cezası geldiğinde hatta idama denk başka türlü "insan hayatı için geri dönüşü olmayan" cezalar getirildiğinde bunun sonu nereye varacak?
Çocuk istismarı,vatana ihanet ve hatta gündemimizi çoğunlukla meşgul eden kadına şiddet bile lanetlenecek derecede pis suçlardır.Allah,bunlar gibi ağır suçların mağduru insanlara çokça yardım etsin.
Fakat,durum o kadar basit çözümlü değil.Her ne kadar bu suçların niteliği belirttiğim gibi berbat olsa da bu suçların karşılığı olan idamın asla ve asla geri dönüşü yoktur.
Hal böyle olunca ülkemizde idam uygulanmaya başlandığı andan itibaren hukuk ve özellikle kamu hukukumuz ciddi bir sorumluluk altına girecektir.
Ayrıca postumda belirttiğim gibi maddi ve manevi bir suç işlemiş kişiler,bu suçlarını "canlarıyla" ödeyecektir.
Ha böyle deyince de bu aciz,alüfte çocuklarına idam cezası verilmesini savunmasam da bariz şekilde hadımlık cezası verilmesinin taraftarıyım.
Günümüz hukukunda vücut bütünlüğü çekirdek haklar arasında bulunsa da umrumda bile değil gerekli düzenlemeler yapılır ve "suç aletleri" ellerinden alınır.
Öncelikle ilgili haberlerden birini veriyorum:
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ardından konuya gaisi itibari ile ucundan dokunan bir yazımı veriyorum:
Lakin metot ve felsefesi olmayan devletler yetki-arz çizgisinde merkez olmaktan çıkıp kanatlardadır.
Çok veren de devlet değildir çok alan da.
Bir başka husus can yandığında mantıklı ve objektif düşünmeye çalışmak ilkin doğru iken bunda aşırıcılık yapmak güveni azaltır.
Güven duyulmayan sistemler ya çöker ya da ona itaat edilmez.
Hırsızlık suçundan tutuklanmış kişi tutulduğu hapishanede öldürülse buna pek takılmayız.Ancak verilen cezaların suçlara denk olması gerekir.O insanın yaptığı yüz kızartıcı bir suç da olsa:
Hırsız birisinin malını haksız yolla aslen iktisap etmiş ve buna mütekabil suçunu hayatıyla ödemiştir.
Ortada bir kaç mal ve bir de hayat vardır.
Bunlar denk midir?Değildir.
Şunu düşünelim.İdam cezası geldiğinde hatta idama denk başka türlü "insan hayatı için geri dönüşü olmayan" cezalar getirildiğinde bunun sonu nereye varacak?
Çocuk istismarı,vatana ihanet ve hatta gündemimizi çoğunlukla meşgul eden kadına şiddet bile lanetlenecek derecede pis suçlardır.Allah,bunlar gibi ağır suçların mağduru insanlara çokça yardım etsin.
Fakat,durum o kadar basit çözümlü değil.Her ne kadar bu suçların niteliği belirttiğim gibi berbat olsa da bu suçların karşılığı olan idamın asla ve asla geri dönüşü yoktur.
Hal böyle olunca ülkemizde idam uygulanmaya başlandığı andan itibaren hukuk ve özellikle kamu hukukumuz ciddi bir sorumluluk altına girecektir.
Ayrıca postumda belirttiğim gibi maddi ve manevi bir suç işlemiş kişiler,bu suçlarını "canlarıyla" ödeyecektir.
Ha böyle deyince de bu aciz,alüfte çocuklarına idam cezası verilmesini savunmasam da bariz şekilde hadımlık cezası verilmesinin taraftarıyım.
Günümüz hukukunda vücut bütünlüğü çekirdek haklar arasında bulunsa da umrumda bile değil gerekli düzenlemeler yapılır ve "suç aletleri" ellerinden alınır.
Son düzenleme: