Forumumuza Hoş Geldiniz

Hoşgeldiniz. Ücretsiz içerikler ve özel hizmetler sizi bekliyor. Hemen üye olun!

Camus'un anlattiği veba salgini bitti mi

FEYLESOF123

Yeni Üye
26 Ara 2016
7
0
0
Albert Camus "Veba" adlı yapıtında Cezayir'in Oran şehrinde meydana gelen veba salgınını, salgının etkilerini, insan hayatındaki yaptığı değişiklikleri ve salgının değerlere olan etkisini düşünsel bir tarzla ele almıştır. Eserde geniş şekilde ölümlere yer verilmiş ve ölümler enine boyuna anlatılmıştır. Ölümden gına getirecek kadar ölüm sahnelerinin anlatılması insanda yer yer bulantı hissi uyandırır. Bu bağlamda eserin ikinci dünya savaşı sonrasında yazılmış olmasından ötürü Nazilerin bu vebayla ilişkilendirilmesi olanaklı görünür.
Camus eserin sonunda bu dünyayı, eserde veba salgınıyla geçen uzun süreçteki Oran şehrindeki yaşananlarla ilintileştirir. Dünya savaşlarının aldığı canlar, Avrupa'dan dünyaya yayılan kan kokusu ve insanların çok yakından hissettikleri ölüm korkusu tıpkı Oran şehrindeki vebalı günleri anımsatır. Bu benzetmeyle dünyadaki eski ahlaki ilkelerin yok olduğu, değerler sisteminin ayaklar altına alındığı, adaletten uzaklaşıldığı ve insan hayatının önemsizleştiği dünya savaşı sonrasındaki dönemin insanının psikolojisini tasvir etmektedir. Zira savaşların getirdiği bunalımlar, insanların yakınlarının gözleri önünde acı bir ölümle hayattan kopuşu, ölümler karşısında insanlığın hissizleşmesi ve değerlerin yok oluşu 20. yüzyılın ilk yarım kısmında doğan insanlarının ruhsal yaşantısının ve karakteristik özelliklerinin oluşumunda etkili olmuştur.
Bu dünyada bir veba salgını gibi insanların ahlaki açıdan yozlaşması ve doğasından kopması hızlı bir şekilde sürmektedir. Ahlaki yozlaşma ve doğadan kopma, insanın vebalı olmasına neden olmuştur. Maalesef insanların çoğunluğu manevi olarak vebalı durumdadır. Hissizleşmiş ve ahlaksızlaşmış insanlar her geçen gün çoğalmakta ve vebaya tutulmaktadır. Gerçek bir veba salgınında insan sadece hastalığın ne olduğunu, ona yakalanma belirtilerini anlar ve çevresinde salgından ölenleri gördükçe ölümün nefesini ilk kez bu kadar yakından hisseder. Şimdi ise maddi/bedenen sağlam vücutlarımız var fakat ruhen birçoğumuz vebalı durumdayız. Gerçek bir vebalıdan tek farkımız ölümün farkına varamamamızdır. Hayatta hiç kimse, gerçeklerin farkında değil ve birçoğumuz ruhen, ahlaken çökmüş ve veba salgınına yakalanmış durumdayızdır. Bütün değer sistemimizin, bu veba salgınının virüsleri ile darmadağın olduğunu görmekteyiz. İnsanlar ahlaken ve ruhen veba salgınından dolayı bozulmuştur. Adalet ve eşitlik unutulmuş ve insan kalbi paslanmıştır. Değer sistemimizin insan doğasına göre tekrar oluşturulması ve insanın özüne uygun hale getirilmesi insanlığın yeni görevidir. Bu vebadan kurtulmanın yolu, bu vebanın aşısınin bulunmasi icin insanın özüne ve doğal değerlerine tekrar dönmesi gerekmektedir.
 
Son düzenleme:

ihaveanidea

Yeni Üye
25 Ocak 2017
848
8
18
Bu veba denilen hastalık acı ile de gelmiyor ki.



Belli nedenlere bağlı değil.Yetiştirilme ile geliyor.

Veba benzetmesi çok güzel olmuş.İnsanın kendini vebalı hissetmesi "farklı" olduğu hissini uyandırıyor.

Farklı olmak...

Farklı...



Farklı olan insan vebalı mı oluyor?Hayır.

Sıradan insan vebalı oluyor.Veba,toplumsal bir gerçek.

Güzel anlar eksiliyor.

Güzel anılar illa aşk,sevgi,böcek değil.Hep diyorum iyi olan şey iyidir.Yeri gelir sevgi iyi olur;yeri gelir veba(!) iyi olur.



Her yerde karşıma çıkıyor bu skala.İçinde et yiyen bir canlı farz et ona attığın her et bozuk ya da taze fark etmez canlı tarafından yeniyor.

Zihin farkındalığı da denebilir.



Veba.Güzel benzetme.

Kötü anlar yarışırken eriyip gidiyor yerimizde duruyoruz.

İyileri seçsek sepetten?
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Albert Camus "Veba" adlı yapıtında Cezayir'in Oran şehrinde meydana gelen veba salgınını, salgının etkilerini, insan hayatındaki yaptığı değişiklikleri ve salgının değerlere olan etkisini düşünsel bir tarzla ele almıştır.
Bu dünyada bir veba salgını gibi insanların ahlaki açıdan yozlaşması ve doğasından kopması hızlı bir şekilde sürmektedir. Ahlaki yozlaşma ve doğadan kopma, insanın vebalı olmasına neden olmuştur. Maalesef insanların çoğunluğu manevi olarak vebalı durumdadır. Hissizleşmiş ve ahlaksızlaşmış insanlar her geçen gün çoğalmakta ve vebaya tutulmaktadır. Gerçek bir veba salgınında insan sadece hastalığın ne olduğunu, ona yakalanma belirtilerini anlar ve çevresinde salgından ölenleri gördükçe ölümün nefesini ilk kez bu kadar yakından hisseder. Şimdi ise maddi/bedenen sağlam vücutlarımız var fakat ruhen birçoğumuz vebalı durumdayız. Gerçek bir vebalıdan tek farkımız ölümün farkına varamamamızdır. Hayatta hiç kimse, gerçeklerin farkında değil ve birçoğumuz ruhen, ahlaken çökmüş ve veba salgınına yakalanmış durumdayızdır. Bütün değer sistemimizin, bu veba salgınının virüsleri ile darmadağın olduğunu görmekteyiz. İnsanlar ahlaken ve ruhen veba salgınından dolayı bozulmuştur. Adalet ve eşitlik unutulmuş ve insan kalbi paslanmıştır. Değer sistemimizin insan doğasına göre tekrar oluşturulması ve insanın özüne uygun hale getirilmesi insanlığın yeni görevidir. Bu vebadan kurtulmanın yolu, bu vebanın aşısınin bulunmasi icin insanın özüne ve doğal değerlerine tekrar dönmesi gerekmektedir.

Toplum artık kendimizi avutamayacağımız kadar kötü durumda ve önlenemez bir çöküş yaşanıyor. Bomboş bir nesil yetişiyor ve teknolojiyi çok yanlış kullanıyorlar. İnsan ilişkileri samimiyetini ve kalitesini kaybetti, evlilik kurumu anlamını yitirdi. Lüks ile kafayı bozmuş ve bu uğurda her şeyini feda edebilecek zihniyetler yüzünden, hepimiz mutsuz-umutsuz yaşamaya başladık. Para-görsellik dışında hedefi olmayan kitleler ile Dünya'nın daha iyi bir yer olacağını hayal etmeyi artık büyük bir kandırmaca kabul ediyorum. Çocuk yetiştiren aile ve eğitmenlere çok fazla iş düşüyor fakat bu yükü kaldırabilecek vizyona sahip kaç kişi var, emin değilim.
 

albertinkaranfili

Yeni Üye
28 Nis 2018
39
0
0
SN.Lefty toplum her yuzyıl çöküyor kimilerine göre gelecek kuşaklar insanlıktan nasibini almamış ,ama bence şiddet araçları daha etkin olsada füzeler bombalar daha öldürücü olsada, insanın öldürme arzusu daha azdır ve savaşlar tarihinden geçen insanlık barış çeyizini hep geliştirmiştir...


Bence bozulan toplum değil,değişen kültür sadece...
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
SN.Lefty toplum her yuzyıl çöküyor kimilerine göre gelecek kuşaklar insanlıktan nasibini almamış ,ama bence şiddet araçları daha etkin olsada füzeler bombalar daha öldürücü olsada, insanın öldürme arzusu daha azdır ve savaşlar tarihinden geçen insanlık barış çeyizini hep geliştirmiştir...
Bence bozulan toplum değil,değişen kültür sadece...

Kültürel değişim olumsuz yönde geliştiği takdirde hafife alınacak bir durum değildir çünkü bir toplumu tamamen ortadan kaldırabilir. Kültür gelişebilir, çağa ayak uyduracak şekilde pozitif yönde başkalaşım da gösterebilir fakat ne yazık ki bizler artık özümüzü kaybetmeye başladık yani her geçen gün başka kültürlerin ucuz bir kopyasına dönüşüyoruz. Etkileşim içinde olmakta bir sakınca yok fakat kendi kültürümüzün asli karakterlerini kaybetmeye başladığımız an işler değişir ve öyle de oldu.

Toplum cinnet halinde ve silahla-savaşla insan öldürmeye gerek kalmıyor, farkındaysanız şiddet olaylarında ve intihar edenlerde büyük bir artış var.
 

elbiss

Yeni Üye
24 Şub 2017
464
7
18
Sözlere katılmamak elde değil insanoğlu benliğinden uzaklaşmış kültürel ve ahlaki değerlerden ise esintilerden başka bir sunum bu yüzyılda sunamıyor malesef...


Yaşamda kültürel ve ahlaki degerlerin yerini madiyat ve kazanımlar öne çıka gelmiş olmakla birlikte insanların herşeyde BEN merkezli bir sistematiği benimsemiş olması ve bu ögrendiği ögretilerle yaşamında süreç içerisinde gelmiş olması ne yazık BİZ ve getirdiği kazanımları bir kenara bırakmıştır...


Dünya hayatı bir veba salgınında olması kaçınılmaz diyebilirim her ne kadar istisna insanlar olsada insanların çoğunun veba dan etkilenmesi oldukça kaçınılmaz kültürel ahlaki ve vicdani degerleri o kadar fazla gerilerde bıraktık ki Mülteci krizinde olsun yada insanların zorda kaldıgı süreçlerde olsun liderlerin takındıkları tavırlar göz ardı edilemeyecek bir durumda insanın insan olmadıgının degerlerindendir diyebiliriz...


Daha 2 gün evvel arabayla garaja girmek üzereydim arkama araba geldi 2 dk beklemesi rica etttim oda bana bekleyemeyeceğini az yukarı çekip yol vermemi ve bana yolda geldiğini söyledi bende kendisine benimde yoldan geldiğimi ve 4.5 saat uykuyla oldugumu ifade ettiğimde 1 dk sürmeyen park ile şunu anlayabildim ki insanlar olarak artık ne sabırlıyız ne de karşılıklı hoşgörü içerisindeyiz...


1 gün sonra bana benim yaşadığım şekilde bir durum denk geldi arabasını park edecekti 1 dk beklermisin dedi ilahi adalet buradan da bende sınav dan geçtiğimi hissettim buyrun ben beklerim sizi dediim ve bekledim park ettikten sonra teşekkür alınca ALLAH ıma şükürler olsun dedim...


İnsanlık böyle birşey olsa gerek sabırlı olmak karşılıklı anlayışlı olabilmek oldukça güzel ....İnsanlar birbirlerinden çok şey beklemez lakin hoşgörü tevazu ve saygı duymak oldukça önemlidir..


Esas sebep dünyalıklarla çok fazla haşir neşir olup yaşamımızı öz ahklaki degerlere bence yerleştiremediğimizden kaynaklanıyor en fazla bozulma insanlar arasında ki kültürel değerlerin neredeyse fazla yozlaşıp şekil değiştirdiğinden diyebiliriz..


Bu salgın o kadar fazla hızla ilerliyor ki eskisi gibi komşuluk ve akrabalık bağların olmadıgı bir dönem ve süreç içerisindeyiz bu salgın o kadar fazla ilerliyor ki insanlığın degerleri neredeyse ayaklar altına alınabilecek düzeyde oluyor olmasıdır.....


Böyle durumlarda Işıldayan bir FENER bulabilmek ve bu ışığı yayabilen bir mercek bulabilmek bence insanlığın tek UMUDU diyebilirim..


Böyle.
 

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
23 Ara 2012
4,763
319
83
Dünya'da zor şartlarda yaşam mücadelesi veren çok sayıda insan var fakat bir de basit şeyleri kafaya takan şımarık bir kitle de mevcut ne yazık ki. Elinde olana şükretmeyi bilmedikleri gibi çevrelerine de sürekli mutsuzluk aşılamaya çalışıyorlar.
Çözülmesi çok kolay problemleri bile sorun edenleri gördüğüm zaman ya da Dünya'nın koşullarını daha iyileştirmek adına çaba sarf etmek yerine sürekli şikayet edenleri, insanlıktan umudumu daha fazla yitirmeye başlıyorum. O kadar bencil ve fırsatçılar ki, kendi hayatlarını kolaylaştırmak dışında amaçları yok. İnsanlık için çaba sarf etmeyi yük olarak görüp, basit zevkler için bir ömür harcayan bu kitle ile nereye varabiliriz ki?

Bazı insanların gerçekten zor koşulları var ve buna rağmen hayata tutunmaya çalışıyorlar fakat birileri de yok para yok mal-mülk peşinde koşturup sanki hayatın en önemli gerçeği bunlarmış gibi lanse ediyorlar. Bir insana yardım etmeye eli titreyenler ne yazık ki son model arabayla hava attığı zaman birileri tarafından takdir görürler. Bu zihniyetteki insanları yücelten ve öven kitle yüzünden Dünya asla iyi bir yer olamayacaktır.

Bu yaşananlar Tanrı'nın suçu değil insanların suçu çünkü imkan sunulanların büyük bir çoğunluğu kendi zevkinin peşinde koşmakla meşguller. Bilgiye, eğitime, karaktere ve kaliteye prim verilmiyor artık. Yüzeysel ve içi boş ambalaj takıntılılar yüzünden insanlık asla yükselemeyecek.

Üniversite bitirmeyi ve bir işe girmeyi insanlık için faydalı olmak adına değil de çok para kazanıp lüks içinde yaşamak için hedefleyenler ile mi çağ atlayacak insanlık yoksa ahlaki çöküşü özgürlük kabul edenlerle mi?

Filipinler'de bu çocuk, evsiz annesi ve kardeşi ile sağnak yağmurun altında hem ders çalışıp hem de yaşam mücadelesi vermeye çabalıyor, sahte yaşamları içinde ucuz zevkler peşinde koşanların umrunda mı peki? Tabii ki değil fakat asıl mesele bu zavallı kitleyi el üstünde tutan ve onlara benzemeyi marifet sananların sayıca çokluğunun önlenemez artışıdır.

 
Son düzenleme:
Tüm sayfalar yüklendi.
Üst