Byung-Chul Han

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Filozoflar kategorisinde Objectivity tarafından oluşturulan Byung-Chul Han başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,017 kez görüntülenmiş, 0 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Filozoflar
Konu Başlığı Byung-Chul Han
Konbuyu başlatan Objectivity
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Objectivity

Objectivity

Kahin
Onursal Üye
Katılım
23 Ara 2012
Mesajlar
4,763
Tepkime puanı
319
Puanları
83
bch_4_.jpg


Güney Koreli yazar ve kültür kuramcısı. 1959'da Seul'de doğdu.
1980'lerde Almanya'ya taşınarak felsefe, Alman edebiyatı ve Katolik teolojisine yoğunlaştı. Freiburg'da doktorasını tamamladıktan sonra 2000 yılında Basel Üniversitesi'nin felsefe bölümüne katıldı. Akademik kariyerine çeşitli üniversitelerde devam eden Han, araştırmalarında on sekiz, on dokuz ve yirminci yüzyıl felsefesi, etik, fenomenoloji, kültür kuramı, estetik, din, medya kuramı ve kültürler arası felsefe gibi konulara yöneldi. Günümüz toplumuna dair derinlikli çözümleme ve eleştirileriyle dikkat çeken Han, 2012 yılından beri Berlin Sanat Üniversitesi'nde ders veriyor.

Bazıları birçok dile çevrilmiş on altı kitabı bulunan yazarın eserleri arasında şunlar sayılabilir:

  • Ölüm ve Başkalık
  • Güç Nedir?
  • Yorgunluk Toplumu
  • Şiddetin Topolojisi
  • Şeffaflık Toplumu
  • Zamanın Kokusu
Yazarın Eros'un Istırabı ve Psikopolitik: Neoliberalizm ve Yeni İktidar Teknikleri kitapları da 2019 yayın programındadır.

Etkilendiği Kişiler:
Michel Foucault, Sigmund Freud, Martin Heidegger, Gilles Deleuze, Giorgio Agamben, Walter Benjamin, Pierre Bourdieu, Félix Guattari, Carl Schmitt, Richard Sennett, Michel Serres, René Girard

-Alıntı-

***
Filozof Byung-Chul Han: 'Dünya absürt bir yer, absürtün içinde saadet olmaz.'

Güney Koreli yazar, kültür kuramcısı ve Filozof Byung-Chul Han, 2014 yılında Almanya'nın önde gelen (haftalık) gazetelerinden Zeit gazetesinin müstakil şekilde yayımlanan Zeit Wissen (Zeit Bilim) dergisinin Mayıs sayısı için gazeteciler Niels Boeing ve Andreas Liebert'a bir röportaj verdi. Okuyucuya 'Kusura bakmayın ama gerçekler bunlar...' başlığı ile sunulan röportaj, Aylık Dergisi için Gökhan Gümüş tarafından tercüme edildi. İşte Han'ın Alman basını tarafından 'istenmeyen kişi' ilan edilmesine sebep olan o röportajın bir kısmı:

ZEIT Wissen: Güzel üzerine düşünüyorsunuz. Bu fikir mesaisi müşahhas olarak nasıl?

Düşünmek benzerlikleri algılamaktır. Çoğu zaman hadiseler - şimdi olan ve daha önceden olmuş olan bir hadise - arasında aniden benzerlikler fark ettiğimi tecrübe ediyorum. Veya eş zamanlı olup biten şeylerdir bunlar. Bu ilişkilerin izine düşüyorum.

ZEIT Wissen: Peki bu Güzel için ne ifade ediyor?

Bugün olup biten veya günümüzde çok sevilen şeylerin birbirleriyle bağlantılı olduklarına dair intibam var. Mesela Brazilian Waxing, Jeff Koons'un skülptürleri ve iPhone arasında.

DÜŞÜNÜYORUM: BİR ÇİZİK NEDEN BU KADAR RAHATSIZ EDİYOR?

ZEIT Wissen: Beden kıllarının alınmasını cep telefonu ve ayrıca bir sanatçı ile ilişkilendiriyorsunuz?

Aslında ortak nitelik çok kolay görülebilir: Düzlük. Düzlük zamanımızı karakterize ediyor. LG markasının G Flex model cep telefonunu biliyor musunuz? Bu cep telefonu özel bir kaplamayla donatılmış: çizikler oluştuğu takdirde, kısa bir müddet sonra kayıp oluyorlar, yani kendi kendini tamir eden bir kaplama, neredeyse organik bir cilt gibi. Neticede cep telefonu daima pürüzsüz kalıyor. Kendime sorduğum şu: bir cisim de oluşan birkaç çizik niye bu kadar rahatsız ediyor? Düz bir yüzeye olan yöneliş niye? Oradan hemen pürüzsüz cep telefonu, pürüzsüz cilt ve aşk arasında bir bağlantı açılıyor.

GÜNÜMÜZDE İNSAN, YARADAN, YARALANMAKTAN; SANAT, YARALAMAKTAN KAÇIYOR

ZEIT Wissen: Aşk mı? Bunu lütfen izah etmeniz gerekiyor.

Cep telefonunun pürüzsüz düzlüğü yaralanmaya tahammülü olmayan, her yaralanmadan kaçınan bir cilttir. Ve gerçekten günümüzde aşkta da yaralanmaktan her yaralanmadan kaçınılmıyor mu? Kimse yaralanmak istemiyor, her türlü yaralamadan ve yaralanmaktan kaçınılıyor. Oysa aşk büyük-riskli oynamayı gerektirir. Ama yaralanmak göze alınamadığı için bu riskten kaçınılıyor. İhtirastan kaçınılıyor, ve düşkünlük bile yaranın fazlası demek. Artık aşka düşmek - Fransızca'da "tomber amoureux" tabiri kullanılır - olmaması gereken bir şey. Bu düşmek oldukça menfi bir şey olarak algılanıyor, başlı başına bir yaralama, sakınılması gereken bir şey. Yine bunu bir başka fikir ile ilişkilendiriyorum... "Like" (beğeniyorum) çağında yaşıyoruz. Facebook'da "dislike" (beğenmiyorum) seçimi yok, yalnız "like". Ve bu "like" iletişimi hızlandırıyor, "dislike" ise iletişimde tutukluğa sebeb olur. Bir yaralama olayı da iletişimi durdurur. Sanat bile günümüzde yaralamak istemiyor. Jeff Koons'un heykellerinde yara yok, kırık yok, çatlak yok, kesici kenar yok, dikiş de yok. Her şey yusyuvarlak bir intiba veriyor - Jeff Koons'un sanatında hedef pürüzsüz yüzeydir. Günümüzde bir hoşluk kültürü oluşmak üzere. Bunu politikayla da ilişkilendirebilirim.

Kaynak:
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç
Üst