Birarada ve Beraberce Yasamak Uzerine

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Sosyoloji kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Birarada ve Beraberce Yasamak Uzerine başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,398 kez görüntülenmiş, 8 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Sosyoloji
Konu Başlığı Birarada ve Beraberce Yasamak Uzerine
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan evrensel-insan
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglunun birarada ve beraberce yasayabilmesi icin; aralarindaki her turlu celiski ve ayrim dogal goruntusunu; oncelikle fark ve iliski dusuncesinin goruntusune tasimasi gerekir.

Ilk gorunen celiski; insanoglunun sosyal bir varlik olmasiyla, bencil olarak algilanan kisisel gorunumudur. Insanoglu; dogdugu andan itibaren; bir bakima muhtaclik duyar. Buradan ilk insanoglu sosyalligi, anne ve dogurdugu kendi turu olarak yansir.

Bugun bir insanoglunun, en kucuk sosyal birim aileden, en buyuk sosyal birim evren temelindeki beraber ve birlikte yasama dusunce ve davranisinin; algi ve bilinc acisindan pek bir farki yoktur.

Bunun icin iki farkli bilinc gerekir. Biri bireysel, digeri insansal. Bu temelde bakildiginda; insansal bilincin, kendisine icinde bulundugu toplumu ve dunyasi tarafindan verilmesi gerektigi ortaya cikar. Ama maalesef; icinde bulundugu toplum da, dunya da; her turlu ayrim icinde yasamaktadir. Dolayisiyle verilen bilinc parcasal bilinctir. Nedir, bu parcasal bilinc;kisinin, bir olarak insan olmanin numenal butunlugune ulasamayan bilinctir. Yani, dil, din, milliyet, irk, cins, cografya, ulke, toplum, etik, kultur, tarih, koken, gelenek v.s. farklarinin farkina varamama ve sadece kendi farkini one cikarma, ustun kilma v.s. bilincidir.

Butun bunlar; Butunsel degil; parcasal bilinctir. Iste bu parcasal bilinc; derece derece, tum evrensel butunlukteki insanoglunu; biribirinden ayirir. Bu ayrimdan dolayidir ki; insanoglu, kisisel egosunun insanlikdisi ogelerine basvurur. Yani; erk, guc, otorite, iktidar, cikar, ustunluk, v.s. Kisaca yaris.

Iste bugun dogan bir bebegin yasam ve iliskilerini bekleyen hazir bir dunya vardir. Bu dunya; dogal zihniyetten dolayi, ayrimlar, cikarlar, celiskiler ve parcalar dunyasidir.

Bebegin, butun yapabilmeside; bu dunyaya ayak uydurmaya calismasidir. Iste bu caba kisisel bir cabadir ve Bireysel bilinc gerektirir. Bu bireysel bilinc te; Insansal Butunluk ve iliski temelindedir. Bireyin amaci, bu insansal bilinci yakalamak olursa; sorun kendiliginden cozulur. Cunku bu bilinc; Parcayi, butune; celiskiyi, iliskiye; ayrimida, farka donusturmesidir.

Butun bunlar; insanlikdisi bir kaynaga basvurmadan yerine getirilebilir. Kendi parcasinin ve diger parcalarin iliski icinde olabileceginin farkina varmak ve celiskiyi yaratanin; ayrim temelli bir yanasim oldugunun ve aslinda, ayrimi yaratan farklarin, parcalamaya yonelik oldugunun bilincinde olarak; Butunlugun; farkli parcalardan olustugunu ve her farkin butunun ayrilmaz bir parcasi oldugunu bilince cikarmasi gerekir.

Iste bu da daha once belirtilen; insansal vicdan ve evrensel saygiyi; bireysel hak ve ozgurluklere uyarlamakla mumkundur.

Iste birey bilincine ulasmis bireylerin; bir arada ve beraberce yasayabilmesi; her birey farkinin, insansal butunu olusturan, farkli parcalar oldugunu evrensel butunu de; bu farkli parcalarin beraberliginin farklarini koruyarak saglayacagini gorebilmesi ile mumkundur.

Buradaki en onemli unsur; bireyin kendi farkina bir "ayricalik" tanimamasidir. Iste bu herhangibir ayricalik, hem parcalanmayi, hem ayrimi, hem de celiskiyi; dolayisiyle; gucu, otoriteyi, iktidari, bencilligi ve cikari da; beraberinde getirir.

Ayricalik; insanoglunu; insanlastirmayan, yerlesmis, alisilagelmis ve otomatiklesmis bir olgudur. Bundan arinabilmek ise; ilk ve gereken bilinc asamasidir. Ayricalik yerine farklarin farkinin birbirini tamamladigi algisi hem fark bilincini ve farkindaligini hem de farklarin birbirinden ayrilmama bilinc ve farkindaligini getirir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Insanoglunun birarada ve beraberce yasayabilmesi icin; aralarindaki her turlu celiski ve ayrim dogal goruntusunu; oncelikle fark ve iliski dusuncesinin goruntusune tasimasi gerekir.

Ilk gorunen celiski; insanoglunun sosyal bir varlik olmasiyla, bencil olarak algilanan kisisel gorunumudur. Insanoglu; dogdugu andan itibaren; bir bakima muhtaclik duyar. Buradan ilk insanoglu sosyalligi, anne ve dogurdugu kendi turu olarak yansir.

Bugun bir insanoglunun, en kucuk sosyal birim aileden, en buyuk sosyal birim evren temelindeki beraber ve birlikte yasama dusunce ve davranisinin; algi ve bilinc acisindan pek bir farki yoktur.

Bunun icin iki farkli bilinc gerekir. Biri bireysel, digeri insansal. Bu temelde bakildiginda; insansal bilincin, kendisine icinde bulundugu toplumu ve dunyasi tarafindan verilmesi gerektigi ortaya cikar. Ama maalesef; icinde bulundugu toplum da, dunya da; her turlu ayrim icinde yasamaktadir. Dolayisiyle verilen bilinc parcasal bilinctir. Nedir, bu parcasal bilinc;kisinin, bir olarak insan olmanin numenal butunlugune ulasamayan bilinctir. Yani, dil, din, milliyet, irk, cins, cografya, ulke, toplum, etik, kultur, tarih, koken, gelenek v.s. farklarinin farkina varamama ve sadece kendi farkini one cikarma, ustun kilma v.s. bilincidir.

Butun bunlar; Butunsel degil; parcasal bilinctir. Iste bu parcasal bilinc; derece derece, tum evrensel butunlukteki insanoglunu; biribirinden ayirir. Bu ayrimdan dolayidir ki; insanoglu, kisisel egosunun insanlikdisi ogelerine basvurur. Yani; erk, guc, otorite, iktidar, cikar, ustunluk, v.s. Kisaca yaris.

Iste bugun dogan bir bebegin yasam ve iliskilerini bekleyen hazir bir dunya vardir. Bu dunya; dogal zihniyetten dolayi, ayrimlar, cikarlar, celiskiler ve parcalar dunyasidir.

Bebegin, butun yapabilmeside; bu dunyaya ayak uydurmaya calismasidir. Iste bu caba kisisel bir cabadir ve Bireysel bilinc gerektirir. Bu bireysel bilinc te; Insansal Butunluk ve iliski temelindedir. Bireyin amaci, bu insansal bilinci yakalamak olursa; sorun kendiliginden cozulur. Cunku bu bilinc; Parcayi, butune; celiskiyi, iliskiye; ayrimida, farka donusturmesidir.

Butun bunlar; insanlikdisi bir kaynaga basvurmadan yerine getirilebilir. Kendi parcasinin ve diger parcalarin iliski icinde olabileceginin farkina varmak ve celiskiyi yaratanin; ayrim temelli bir yanasim oldugunun ve aslinda, ayrimi yaratan farklarin, parcalamaya yonelik oldugunun bilincinde olarak; Butunlugun; farkli parcalardan olustugunu ve her farkin butunun ayrilmaz bir parcasi oldugunu bilince cikarmasi gerekir.

Iste bu da daha once belirtilen; insansal vicdan ve evrensel saygiyi; bireysel hak ve ozgurluklere uyarlamakla mumkundur.

Iste birey bilincine ulasmis bireylerin; bir arada ve beraberce yasayabilmesi; her birey farkinin, insansal butunu olusturan, farkli parcalar oldugunu evrensel butunu de; bu farkli parcalarin beraberliginin farklarini koruyarak saglayacagini gorebilmesi ile mumkundur.

Buradaki en onemli unsur; bireyin kendi farkina bir "ayricalik" tanimamasidir. Iste bu herhangibir ayricalik, hem parcalanmayi, hem ayrimi, hem de celiskiyi; dolayisiyle; gucu, otoriteyi, iktidari, bencilligi ve cikari da; beraberinde getirir.

Ayricalik; insanoglunu; insanlastirmayan, yerlesmis, alisilagelmis ve otomatiklesmis bir olgudur. Bundan arinabilmek ise; ilk ve gereken bilinc asamasidir. Ayricalik yerine farklarin farkinin birbirini tamamladigi algisi hem fark bilincini ve farkindaligini hem de farklarin birbirinden ayrilmama bilinc ve farkindaligini getirir.

Size göre bireyin kendini mi ya da insanoğlunu mu daha çok seveceğinin bir ölçüsü var mıdır(yada ikisinide sevmenin bir ölçülülüğü) ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Size göre bireyin kendini mi ya da insanoğlunu mu daha çok seveceğinin bir ölçüsü var mıdır(yada ikisinide sevmenin bir ölçülülüğü) ?

Eger bireycilik ve bireysellik ve de bireyci akilciliktan bahsediyorsak, kendini; eger birey bilincinden ve bunun tursel duzeyinden bahsediyorsak, bireyin insanligindan bahsediyoruz demektir.

Soyle dusun. Mesela bir ailede birine bir sey oldugu zaman, onu tum aile hissediyorsa; bu butunluktur, yok sadece kendine bir sey olan hissediyor digerleri de hissetmiyorsa, bu ayrimciliktir.

Bu da insanoglunun kendisini sevmenin, tursel bilinc ve farkindaligi turunu de sevmesi anlamindadir. Kendine yonelik nasil dusunuyor ve davraniyorsa, turune yonelik te aynidir. Bu eger olcu ise, bunu degerlendirecek olan bireyin kendi numenal yetisidir.

Ayrica burada sevgiden ziyade, saygi onemlidir. Cunku saygi herkesi oldugu gibi kabul edebilmektir. Sevgi ise dogal zihniyet temeline, bencil, cikarci v.s. olabilir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Eger bireycilik ve bireysellik ve de bireyci akilciliktan bahsediyorsak, kendini; eger birey bilincinden ve bunun tursel duzeyinden bahsediyorsak, bireyin insanligindan bahsediyoruz demektir.

Soyle dusun. Mesela bir ailede birine bir sey oldugu zaman, onu tum aile hissediyorsa; bu butunluktur, yok sadece kendine bir sey olan hissediyor digerleri de hissetmiyorsa, bu ayrimciliktir.

Bu da insanoglunun kendisini sevmenin, tursel bilinc ve farkindaligi turunu de sevmesi anlamindadir. Kendine yonelik nasil dusunuyor ve davraniyorsa, turune yonelik te aynidir. Bu eger olcu ise, bunu degerlendirecek olan bireyin kendi numenal yetisidir.

Ayrica burada sevgiden ziyade, saygi onemlidir. Cunku saygi herkesi oldugu gibi kabul edebilmektir. Sevgi ise dogal zihniyet temeline, bencil, cikarci v.s. olabilir.

Bana göre saygı;sevgiden doğar.Sevmediğimiz herhangi bir şeye saygı duymamız çok güçtür.Sevmemek aynı zaman sevmediğin şeyle mücadele doğurmuş olur mücadele ederken de saygı duymak paradoksal bir durumdur.Şunu söylemek istiyorum örneğin faşizme saygı duyma ihtimaliniz yok (bu benim faşizm anlayışım değil sizlerin tarihi süreçten dolayı değerlendirmelerinizden bahsediyorum) o halde onla mücadele içindesiniz.O halde birbirini sevmeyen bir çok ideoloji,birey,toplum,devlet,din vb gibi olgular varken (tabi bunlar saygı duymayacak) birlikte yaşamaktan nasıl söz edeceğiz(barış içinde yaşamaktan bahsediyorum).Sevebilenler saygıda duyacak onlar tabi birlikte yaşayabilir.

Birde birey ve türle ilgili bir alegorim var onu sormak istiyorum size:

Uçurumdan düşmek üzere olan iki birey olsun.Bunlara da yardım edemeyecek 100 kişi yukarıda bu mücadeleyi izlesin.Bireylerden biri kendi varlığını hiçe sayarak yanındakine destek olsun ve onun kurtulmasını sağlasın.Ama bu yardım,yardım eden bireyin aşağı düşüp ölmesine neden olsun.Yukarıda ki 100 kişi şunu diyecektir:ne kadar erdemli bir adam kendi varlığını hiçe sayarak yanında ki adamı kurtardı.

Sorular:

1-Sizin insanoğlunun tür bilinci diye savunduğunuz değerler tamda bu alegoride ki 100 insanın yorumu oluşturmuyor mu ?

2-Varlık olarak kaybolacak birinden biriyse neden bizim varlığımız yanımızdakinden değersiz olsun ?
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Bana göre saygı;sevgiden doğar.Sevmediğimiz herhangi bir şeye saygı duymamız çok güçtür.Sevmemek aynı zaman sevmediğin şeyle mücadele doğurmuş olur mücadele ederken de saygı duymak paradoksal bir durumdur.Şunu söylemek istiyorum örneğin faşizme saygı duyma ihtimaliniz yok (bu benim faşizm anlayışım değil sizlerin tarihi süreçten dolayı değerlendirmelerinizden bahsediyorum) o halde onla mücadele içindesiniz.O halde birbirini sevmeyen bir çok ideoloji,birey,toplum,devlet,din vb gibi olgular varken (tabi bunlar saygı duymayacak) birlikte yaşamaktan nasıl söz edeceğiz(barış içinde yaşamaktan bahsediyorum).Sevebilenler saygıda duyacak onlar tabi birlikte yaşayabilir.

Birde birey ve türle ilgili bir alegorim var onu sormak istiyorum size:

Uçurumdan düşmek üzere olan iki birey olsun.Bunlara da yardım edemeyecek 100 kişi yukarıda bu mücadeleyi izlesin.Bireylerden biri kendi varlığını hiçe sayarak yanındakine destek olsun ve onun kurtulmasını sağlasın.Ama bu yardım,yardım eden bireyin aşağı düşüp ölmesine neden olsun.Yukarıda ki 100 kişi şunu diyecektir:ne kadar erdemli bir adam kendi varlığını hiçe sayarak yanında ki adamı kurtardı.

Sorular:

1-Sizin insanoğlunun tür bilinci diye savunduğunuz değerler tamda bu alegoride ki 100 insanın yorumu oluşturmuyor mu ?

2-Varlık olarak kaybolacak birinden biriyse neden bizim varlığımız yanımızdakinden değersiz olsun ?

Saygi ile sevgi arasindaki bag, senin baskasini ancak sayabilecegin ve senin de baskasi tarafindan sayilabilecegin temelli. Saydiginin seni sevmesidir. Sonucta bir kisinin degerlerine saygi gosterirsen,m o seni sever. Sende birisi senin degerlerine saygi gosterirse onu seversin. Hayvanlarda bu algi olmadigi icin, insanoglu gozlemine saygiyi vermezler. Sevgi de ebeveynin yavrusuna gosterdigi yanasim temelindedir. Ya da turlerin kendi aralarindaki birbirlerini kollamalari ve avdaki is bolumu.

Eger ortada saygi yok ise ve sevgi sadece kendi dusunceni karsindakine "senin iyiligin icin" temelli bir empoze ise, bu saygi ile karsilanmaz. O yuzden ebeveynlerin evlat sevgisindeki bu mudaheleyi evlatlar saygi ile karsilamazlar. Fasizme dusunce olarak saygi duymam. Kendisine fasist diyen bir kisinin dusunce ve davranisi insanogluna zarar verici nitelikte ise de elestiririm. Bu sadece fasist icin degil; her ist icin gecerlidir. Yani gosterilen saygisizlik. Buradaki saygisizlik baskasina kendi gorusunu empoze etme anlaminda ve onu oldugu gibi algilayamama anlamindadir.

Sence bir kisinin baskasinin hayatini kurtarmak adina yola cikip kendi canini kaybetmesi nedir?

1) Ayrica bir kisi yasiyorsa baskasina yardim edebilir. Hayir olusturmuyor. Cunku ben tur bilincinden bir bireyin diger her bir bireyi kendi degerleriyle algilamasi ve onlarin hak ve ozgurluklerine mudahele etmemesi ve kendi hak ve ozgurlugune de mudahele ettirmemesidir. Kisaca bir bireyin kendi farkinin hak ve ozgurlugunu korumasi gibi, baskasinin da kendisinden farkli olan hak ve ozgurlugunu icsellestirerek korumasidir. Bunu ben "birey ve birey bilinci uzerine" basliginda detayli olarak acikladim. O soylem varlik bilinc ve farkindaligini algilamamis ve bir olumu digerine tercih eden etik bir yanasimdir.

2) Birey bilinc algisinda "degerli/degersiz" degerlendirmesi yoktur. Cunku bilinc sadece birsel degil, ayni zamanda turseldir. Bir yerde ayrilmaz bir butundur, ama saglayan birdir, bireydir. Senin bu sorun, vermis oldugun 100 kisiye yonelik etik ve bilincsiz dusunce ile ortusuyor. Sonucta iki olumden birine "deger" bicimi; bilincsiz ve farkindaligi olmayan ve sadece yonlendirim ve yaptirim ile gelen secimdir.

Soyle dusun, terorist birinin annesi ile asker birinin annesi kendi cocuklari oldugunde farkli mi dusunurler?

Ya da olum olarak her iki farkli degerdeki kisileri olum olarak ayiran bir sey var midir?

Iste o yuzden dogal zihniyet olumu (olmek) bile degerlerden dolayi "iyi/kotu" v.s. diye ayirir. Halbuki yasam hakki en onemli olan haktir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Saygi ile sevgi arasindaki bag, senin baskasini ancak sayabilecegin ve senin de baskasi tarafindan sayilabilecegin temelli. Saydiginin seni sevmesidir. Sonucta bir kisinin degerlerine saygi gosterirsen,m o seni sever. Sende birisi senin degerlerine saygi gosterirse onu seversin. Hayvanlarda bu algi olmadigi icin, insanoglu gozlemine saygiyi vermezler. Sevgi de ebeveynin yavrusuna gosterdigi yanasim temelindedir. Ya da turlerin kendi aralarindaki birbirlerini kollamalari ve avdaki is bolumu.

Eger ortada saygi yok ise ve sevgi sadece kendi dusunceni karsindakine "senin iyiligin icin" temelli bir empoze ise, bu saygi ile karsilanmaz. O yuzden ebeveynlerin evlat sevgisindeki bu mudaheleyi evlatlar saygi ile karsilamazlar. Fasizme dusunce olarak saygi duymam. Kendisine fasist diyen bir kisinin dusunce ve davranisi insanogluna zarar verici nitelikte ise de elestiririm. Bu sadece fasist icin degil; her ist icin gecerlidir. Yani gosterilen saygisizlik. Buradaki saygisizlik baskasina kendi gorusunu empoze etme anlaminda ve onu oldugu gibi algilayamama anlamindadir.

Sence bir kisinin baskasinin hayatini kurtarmak adina yola cikip kendi canini kaybetmesi nedir?

1) Ayrica bir kisi yasiyorsa baskasina yardim edebilir. Hayir olusturmuyor. Cunku ben tur bilincinden bir bireyin diger her bir bireyi kendi degerleriyle algilamasi ve onlarin hak ve ozgurluklerine mudahele etmemesi ve kendi hak ve ozgurlugune de mudahele ettirmemesidir. Kisaca bir bireyin kendi farkinin hak ve ozgurlugunu korumasi gibi, baskasinin da kendisinden farkli olan hak ve ozgurlugunu icsellestirerek korumasidir. Bunu ben "birey ve birey bilinci uzerine" basliginda detayli olarak acikladim. O soylem varlik bilinc ve farkindaligini algilamamis ve bir olumu digerine tercih eden etik bir yanasimdir.

2) Birey bilinc algisinda "degerli/degersiz" degerlendirmesi yoktur. Cunku bilinc sadece birsel degil, ayni zamanda turseldir. Bir yerde ayrilmaz bir butundur, ama saglayan birdir, bireydir. Senin bu sorun, vermis oldugun 100 kisiye yonelik etik ve bilincsiz dusunce ile ortusuyor. Sonucta iki olumden birine "deger" bicimi; bilincsiz ve farkindaligi olmayan ve sadece yonlendirim ve yaptirim ile gelen secimdir.

Soyle dusun, terorist birinin annesi ile asker birinin annesi kendi cocuklari oldugunde farkli mi dusunurler?

Ya da olum olarak her iki farkli degerdeki kisileri olum olarak ayiran bir sey var midir?

Iste o yuzden dogal zihniyet olumu (olmek) bile degerlerden dolayi "iyi/kotu" v.s. diye ayirir. Halbuki yasam hakki en onemli olan haktir.


Siz saygı duyulacak şeyleri ayırmayı kendi değerlerinizle belirliyorsunuz.Bende bunu diyorum zaten.Herkesin kendi değerlerine göre bir bakış açısı var.Yani herkes kendi belirliyor saygı duyacağı ya da duymayacağı şeyleri.Söylediğinize katılmıyorum saygıdan sevgi değil sevgiden saygı doğar ve insan sevmediği hiçbir şeye saygı duyamaz çünkü saygı duyacağı şeyleri kendi belirliyor ve bu belirleyiş her bireyde farklı şekilde doğar.Bu farklılık saygının oluşmamasına(sevgisiz saygının)neden olur.Ancak sevgi her bireyde şiddetleri değişse de aynıdır.O halde sevgi insanda var olan ve saygıyı(ya da başka değerleri)belirleyen kurucu unsur olur.

Bir kişinin başkasının hayatını kurtarmak için yola çıkması ve kendi hayatını kaybetmesi nedir ?Bu sorunun cevabı yine öğretilmiş değerlerde gizlidir.Size daha önce istemle ilgili görüşlerimi belirtmiştim(tabi hatırlıyorsanız).Sizin doğal zihniyet diye eleştirdiğiniz (aslında yanlış algılıyorsunuz) değerler bireye şunu öğretmiştir:Kendi varlığını hiçe sayıp bir bir başka varlığı kurtarmak bireyin ulaşacağı en büyük erdemdir.Ailemizde,okullarda,çevremizde vs. bu gibi eylemleri yapıp kahraman gözüyle bakılan (!) bireyler anlatılır ve bu bireyler inanılmaz derecede övülür.Birini kurtarmak için yola çıkan birey bu değerle öyle bir şişirilmiş oluyor ki kendi varlığını hiçe sayıp bu eylemi gerçekleştirip yok olmaya razı oluyor(buda bir güç istemidir.Ölümü bile).Tabi buna farklı bir açıdan bakalım kendi değerlerini yaratabilmiş birey (toplumun dayattığı değil)gidip birini kurtarıyor ve kendi bedenini hiçe sayıyorsa buna söyleyecek sözüm yok.Çünkü o birey ki kendi yarattığı yüksek idealler içinde bu eylemi gerçekleştirmiştir(hatta bu bireye bir sevgi bile duyabilirim).

Doğal zihniyet algınız da büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum.Doğal zihniyet sizin düşündüğünüz gibi nefret,kin ya da sizin kınadığınız öteki güdüleri öğretmez(bunlar zaten öğrenilen değildir,güdülerdir).Öğretilenler(doğal zihniyet) bu güdülerin bastırılıp insanlaşma(!) sürecini destekler.Yani doğal zihniyet sizin düşündüğünüzün tam tersi bir değerler sistemi dayatır bireylere.Bunu bir örnekle açıklayalım.Hırsızlık yapmanın dünyanın hemen her yerinde ayıp,günah vb kınamalar alır.İşte doğal zihniyet bu kınamalardır.Bu kınamaları oluşturan ve öğreten genel değerlerdir.


Kim daha değerlidir sorusuna gelince(bu arada ben iyi ve kötünün ötesinde konuşuyorum bu değerlere benim fikirlerimi hapsetmeyin lütfen) böyle genel bir bakış açısı olamaz.Bu bireyde belirlenir ama benim için benim dışımda herkes aynı değere sahiptir.

Sizin türsel tanımlamanızı ben yaratılmış genel ahlak ve değerlerin insanlara öğretilmesi olarak değerlendiriyorum.Buda doğal zihniyetin bizim güdülerimizi bastırma çabasından başka bir şey değildir.

Annelikle ilgili görüşlerimi daha önce söylemiştim.İki anne de aynı acıyı hissetmez.Daha güçlü olan daha az acı hisseder.Burda ki güç ebediyeti bile aşabilmektir.Ebediyet güdüsünü aşabilmiş bir anne,çocuğunun ölümüne bile üzülmeyecektir ki işte benim için o gerçek bir üst-insan olmuştur.


Son olarak doğal zihniyetle ilgili görüşlerinizi bireyin doğumundan sonra 6 yaşına kadar aldığı aile eğitimi sonrasın da ki okul ve iş hayatında ki dayatılan değerleri düşünerek tekrar gözden geçirmenizi öneririm.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Siz saygı duyulacak şeyleri ayırmayı kendi değerlerinizle belirliyorsunuz.Bende bunu diyorum zaten.Herkesin kendi değerlerine göre bir bakış açısı var.Yani herkes kendi belirliyor saygı duyacağı ya da duymayacağı şeyleri.Söylediğinize katılmıyorum saygıdan sevgi değil sevgiden saygı doğar ve insan sevmediği hiçbir şeye saygı duyamaz çünkü saygı duyacağı şeyleri kendi belirliyor ve bu belirleyiş her bireyde farklı şekilde doğar.Bu farklılık saygının oluşmamasına(sevgisiz saygının)neden olur.Ancak sevgi her bireyde şiddetleri değişse de aynıdır.O halde sevgi insanda var olan ve saygıyı(ya da başka değerleri)belirleyen kurucu unsur olur.

Bir kişinin başkasının hayatını kurtarmak için yola çıkması ve kendi hayatını kaybetmesi nedir ?Bu sorunun cevabı yine öğretilmiş değerlerde gizlidir.Size daha önce istemle ilgili görüşlerimi belirtmiştim(tabi hatırlıyorsanız).Sizin doğal zihniyet diye eleştirdiğiniz (aslında yanlış algılıyorsunuz) değerler bireye şunu öğretmiştir:Kendi varlığını hiçe sayıp bir bir başka varlığı kurtarmak bireyin ulaşacağı en büyük erdemdir.Ailemizde,okullarda,çevremizde vs. bu gibi eylemleri yapıp kahraman gözüyle bakılan (!) bireyler anlatılır ve bu bireyler inanılmaz derecede övülür.Birini kurtarmak için yola çıkan birey bu değerle öyle bir şişirilmiş oluyor ki kendi varlığını hiçe sayıp bu eylemi gerçekleştirip yok olmaya razı oluyor(buda bir güç istemidir.Ölümü bile).Tabi buna farklı bir açıdan bakalım kendi değerlerini yaratabilmiş birey (toplumun dayattığı değil)gidip birini kurtarıyor ve kendi bedenini hiçe sayıyorsa buna söyleyecek sözüm yok.Çünkü o birey ki kendi yarattığı yüksek idealler içinde bu eylemi gerçekleştirmiştir(hatta bu bireye bir sevgi bile duyabilirim).

Doğal zihniyet algınız da büyük bir sorun olduğunu düşünüyorum.Doğal zihniyet sizin düşündüğünüz gibi nefret,kin ya da sizin kınadığınız öteki güdüleri öğretmez(bunlar zaten öğrenilen değildir,güdülerdir).Öğretilenler(doğal zihniyet) bu güdülerin bastırılıp insanlaşma(!) sürecini destekler.Yani doğal zihniyet sizin düşündüğünüzün tam tersi bir değerler sistemi dayatır bireylere.Bunu bir örnekle açıklayalım.Hırsızlık yapmanın dünyanın hemen her yerinde ayıp,günah vb kınamalar alır.İşte doğal zihniyet bu kınamalardır.Bu kınamaları oluşturan ve öğreten genel değerlerdir.


Kim daha değerlidir sorusuna gelince(bu arada ben iyi ve kötünün ötesinde konuşuyorum bu değerlere benim fikirlerimi hapsetmeyin lütfen) böyle genel bir bakış açısı olamaz.Bu bireyde belirlenir ama benim için benim dışımda herkes aynı değere sahiptir.

Sizin türsel tanımlamanızı ben yaratılmış genel ahlak ve değerlerin insanlara öğretilmesi olarak değerlendiriyorum.Buda doğal zihniyetin bizim güdülerimizi bastırma çabasından başka bir şey değildir.

Annelikle ilgili görüşlerimi daha önce söylemiştim.İki anne de aynı acıyı hissetmez.Daha güçlü olan daha az acı hisseder.Burda ki güç ebediyeti bile aşabilmektir.Ebediyet güdüsünü aşabilmiş bir anne,çocuğunun ölümüne bile üzülmeyecektir ki işte benim için o gerçek bir üst-insan olmuştur.


Son olarak doğal zihniyetle ilgili görüşlerinizi bireyin doğumundan sonra 6 yaşına kadar aldığı aile eğitimi sonrasın da ki okul ve iş hayatında ki dayatılan değerleri düşünerek tekrar gözden geçirmenizi öneririm.

Isterseniz benim yaptigim gibi algiladiginiz saygi ve sevgiyi vereceginiz anlam ve icerikler ile tanimlayin, ona gore yanit vereyim.

Sonucta sizin bu iki kavramdan ne algiladiginizi belirtirseniz, ben de yanitimi ona gore veririm.

Cunku onemli olan algidaki numenal insan ve insanlik sorunudur. Once bunun algilanmasi gerekir. Iste dogal zihniyet temelli saygi ve sevgi su istismar edilen ve somuru olarak kullanilan ve cikara, ayrimciliga dayanan olandir.
 

faşist

Meraklı Üye
Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2011
Mesajlar
286
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
31
Isterseniz benim yaptigim gibi algiladiginiz saygi ve sevgiyi vereceginiz anlam ve icerikler ile tanimlayin, ona gore yanit vereyim.

Sonucta sizin bu iki kavramdan ne algiladiginizi belirtirseniz, ben de yanitimi ona gore veririm.

Cunku onemli olan algidaki numenal insan ve insanlik sorunudur. Once bunun algilanmasi gerekir. Iste dogal zihniyet temelli saygi ve sevgi su istismar edilen ve somuru olarak kullanilan ve cikara, ayrimciliga dayanan olandir.

Sevgi ve saygı anlayışımı diğer diyaloğumuz da belirttim.Doğal zihniyetle ilgili bir kaç noktaya daha değinmek istiyorum.İnsanlığın sömürüsü (özellikle emperyalizmle kaynaklı çok yorum yapıyorsunuz)hiç bir doğal zihniyetle öğretilmez.Şunu söylemek istiyorum bu gün emperyalizmin beşiği olan Amerika'da bile çocuklara dostluk marşları öğretilir.Ama öğretilen bu değerler bile Ortadoğu'nun kana bulanmasını engelleyemedi çünkü insan öyle bir hayvandır ki bunca öğretilen insanlaşma değerlerine rağmen savaşmayı bırakamaz(güdüler).Bende diyorum ki madem öğretilmiş bunca değere rağmen savaşıyoruz bırakın değerleri dayatmayı herkes kendi değerlerini yaratsın ve savaşsın güçlü olan zaten ideal güçlü toplumu oluşturacaktır.
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Sevgi ve saygı anlayışımı diğer diyaloğumuz da belirttim.Doğal zihniyetle ilgili bir kaç noktaya daha değinmek istiyorum.İnsanlığın sömürüsü (özellikle emperyalizmle kaynaklı çok yorum yapıyorsunuz)hiç bir doğal zihniyetle öğretilmez.Şunu söylemek istiyorum bu gün emperyalizmin beşiği olan Amerika'da bile çocuklara dostluk marşları öğretilir.Ama öğretilen bu değerler bile Ortadoğu'nun kana bulanmasını engelleyemedi çünkü insan öyle bir hayvandır ki bunca öğretilen insanlaşma değerlerine rağmen savaşmayı bırakamaz(güdüler).Bende diyorum ki madem öğretilmiş bunca değere rağmen savaşıyoruz bırakın değerleri dayatmayı herkes kendi değerlerini yaratsın ve savaşsın güçlü olan zaten ideal güçlü toplumu oluşturacaktır.

Evet, bende dogal zihniyeti gozlem olarak sorunsal resmini dile getirdigimi belirttim. Yani su an insanoglu numenal yeti zihniyetinin her turlu her konu ve kavramdaki sorununu.

Konu degerleri yaratmak ve onlar icin savasmak degil; onlari bizim yarattigimizin algisinin bilinc ve farkina varmak ve kontrolu onlardan alip, kendimiz yonlendirebilmek ve insan ve insanlik adina da insanliga uymayanlardan sorgulayarak arinmak/kurtulmak ve arinamayanlarin da bir degeri olarak saygi ile karsilarken, dusunce olarak ta insanligin onundeki sorununu dile getirmek.
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst