- Konbuyu başlatan
- #1
- Katılım
- 25 Mar 2011
- Mesajlar
- 87
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 77
Amerikan Ulusal Bilimler Akademisinin görüşünü yansıtan Bilim ve Yaratılışçılık kitabının özetini görünce çok sevindim.
İçlerinde prof.lerinde bulunduğu on beş bilim insanı tarafından hazırlanmış.
Basın ve yayın hakları Türkiye Bilim Akademisine verilmiş, onlarda yayınlamışlar.
Eserin önemli bir kısmı yaratılışçılıkla (yayın ekibi en baştan yaratılışçılık mantığının bilim dışı olduğunu iddia ettiğinden) ilgili ise de bilim tarafı bize yeterli olabilirdi.
Bilim insanlarının böylesine büyük ve geniş bir katılımıyla ortaya konulmuş bir eser bilimin susuzluğuyla kavrulan, bu nedenle kitaplardan kitaplara, sitelerden sitelere koşan gönlümüzü ve ruhumuzu serinletebilir, daha da önemlisi doyurabilirdi. Sevinmemin gerçek nedeni buydu.
Beni yakından tanıyanlar bilirler. Bilimin tarafsız olması gerektiğine inananlardanım. Bu konuda asla taviz vermem.
Benim için bir eser bilimsel tarafsızlığını koruyabildiği, bu nedenle konulara objektif yaklaşabildiği ölçülerde değerlidir.
Yazar ya da yazarları değil.
Fakat daha ilk cümlelerde derin bir hayal kırıklığına uğradım.
Beni böylesine heyecanlandırıp umutlandıran söz konusu eserin önsözünde bakınız neler yazıyor:
Çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından birisi olan evrim…..
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları görüşlerini ortaya süren evrim kavramı günümüzde sayısız bilimsel gözlemle doğrulanmış ve tüm saygın bilimsel çevrelerce benimsenmiştir.
Evrim teorisi kanıtlanmış bir gerçek midir?
Adı geçen eserin hemen önsözünde çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından biri olarak tarif edildiğine göre öyle olmalı.
Ama evrim teorisi öngörüleriyle açıklanamayan, daha sonra yanıtlanmak üzere devamlı buzdolabına kaldırılan öylesine çok soru ve sorunlar var ki bu nedenle evrim teorisi kanıtlanmıştır diyemiyoruz.
Bilimsel tarafsızlığın gerekliliği konusundaki titizliğimizi daha önce belirtmiştik.
O halde sormak gerekir.
Kanıtlanmamış, yanıtlayamadığı soru dağlarının altında ezilen bir teori çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından birisi nasıl olabilir?
Böyle bir iddiayı ancak bilimin tarafsızlığını bir kenara fırlatıp atmış tutkulu bir evrim savunucusu ya da savunucuları yapabilir.
Diğer ifade ile bu cümleyi yazan ya da yazanlar bilimsel tarafsızlığını yitirmiş taassup sahibi kişilerdir diye yazarsak doğruyu söylemiş ve yazmış oluruz.
Nedeni ise birbirine zıt her iki iddiadan birinin kanıtlarla desteklenmediği ve kesinleşmediği sürece varoluş bir yaratıcının eseridir diyenlerle evrim modern bilimin temel yapıtaşıdır diyenler arasında herhangi bir farkın olmamasıdır.
Bizlere göre her iki grup da bilimsel tarafsızlıklarını yitirmiş, bilimsel yöntemlerle doğruluğu kanıtlanmamış bir öngörüyü en baştan doğru kabul etmiş taassup sahipleridirler.
Filanca kişi ya da kuruluşların evrimi doğrulaması ya da yanlışlaması bizi ilgilendirmez.
Bizi ilgilendiren evrimin doğrulunu ya da yanlışlığını gösteren bilimsel kanıtlardır.
Burada bilimsel kanıtlar derken gerçek bilimsel kanıtları kastediyoruz. Hayal mahsulü şöyle oldu böyle oldu edebiyatını, yine hayal mahsulü çizimleri, türlü sahtekârlık yöntemleriyle duruma ve vaziyete uydurulmuş fosilleri değil.
Malum! Taraflardan birisi bu konuların uzmanıdır.
= = = =
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları görüşlerini ortaya süren evrim kavramı günümüzde sayısız bilimsel gözlemle doğrulanmış ve tüm saygın bilimsel çevrelerce benimsenmiştir cümlesine ise evrim kavramı dışında tamamen katılıyoruz.
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu (zaten bunun başka bir yolu ve alternatifi yoktur) ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları doğrudur.
Fakat canlılardaki bu değişimi evrim olarak nitelemek tamamen yanlıştır. Tek taraflı bir değerlendirmenin (taassubun) sonucudur.
Her şeyden önce evrim kuramı termodinamik, kalıtım gibi temel kanunlarla bozmanın kolay yapmanın zor olduğu ve benzeri doğal ilkelere terstir.
Zaman içinde var oluştaki tüm düzen ve sistemlerde olduğu gibi canlılardaki değişim doğrudur fakat evrim değil, tersinim yönündedir.
Tersinimin öngördüğü değişimler ise evrim öngörülerinin tam tersine termodinamik, kalıtım gibi temel kanunlarla; bozmanın kolay, yapmanın zor olduğu ilkeleriyle birebir uyuşur, hiç birisiyle çelişmez.
Yazarlarımız bilimden, bilimle oluşan teknolojik gelişimlerden uzun, uzun bahsederler (gerçekte bahsettikleri evrimle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde) sonuçta evrimin bilimsel bir veri ya da olgu olduğu sonucuna ulaşırlar.
Tanınmış genetikçi ve evrimci Theodolsius Dobzhansky’nin evrimin ışığı olmadan biyolojide hiçbir şey anlamlı değildir sözü onların temel düsturlarından biri olmuştur.
Diğer ifade ile henüz kanıtlanmadığından şüpheli durumdaki bir teori biyoloji ilmini aydınlatan ışık, bir inanç durumuna getirilivermiştir.
Bu inanç taassup değilse hangisi taassup olabilir?
Theodolsius Dobzhansky’nin bu sözünün yanımızda (tarafsızlığını yitirmiş bir evrimci olması nedeniyle) herhangi bir bilimsel değerinin olmadığını belirtelim.
Tabi ki isteyen istediğini inanabilir. İnanç başka, bilim başkadır. Önemli olan bilimle inancı karıştırmamaktır. Bunun içinde tam bir tarafsızlık şarttır.
= = = =
Bilim ve Yaratılışçılık ve Tersinim Gerçeği
Amerikan Ulusal Bilimler Akademisinin görüşünü yansıtan Bilim ve Yaratılışçılık kitabının özetini görünce çok sevindik.
İçlerinde prof unvanlı kişilerinde bulunduğu on beş bilim insanı tarafından hazırlanmış.
Basın ve yayın hakları Türkiye Bilim Akademisine verilmiş, onlarda yayınlamışlar.
Eserin önemli bir kısmı yaratılışcılıkla (yayın ekibi en baştan yaratılışçılık mantığının bilim dışı olduğunu iddia ettiğinden) ilgili ise de bilim tarafı bize yeterli olabilirdi.
Bilim insanlarının böylesine büyük ve geniş bir katılımıyla ortaya konulmuş bir eser bilimin susuzluğuyla kavrulan, bu nedenle kitaplardan kitaplara, sitelerden sitelere koşan gönlümüzü ve ruhumuzu serinletebilir, daha da önemlisi doyurabilirdi.
Sevinmemizin gerçek nedeni buydu.
Bizi biraz yakından tanıyanlar bilirler. Bilimin tarafsız olması gerektiğine gönülden inananlardanız. Bu konuda asla taviz vermeyiz.
Bizim için bir eser bilimsel tarafsızlığını koruyabildiği, bu nedenle konulara objektif yaklaşabildiği ölçülerde değerlidir. Yazar ya da yazarları değil.
Fakat daha ilk cümlelerde derin bir hayal kırıklığına uğradık.
Bizleri heyecanlandırıp umutlandıran söz konusu eserin önsözünde bakınız neler yazıyor:
Çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından birisi olan evrim…..
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları görüşlerini ortaya süren evrim kavramı günümüzde sayısız bilimsel gözlemle doğrulanmış ve tüm saygın bilimsel çevrelerce benimsenmiştir.
Evrim kanıtlanmış bir gerçek midir yoksa bir teori midir?
Adı geçen eserin hemen önsözünde çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından biri olarak tarif edildiğine göre gerçek olmalı.
Ama evrim öngörüleriyle açıklanamayan, daha sonra yanıtlanmak üzere devamlı buzdolabına kaldırılan öylesine çok soru ve sorunlar var ki bu nedenle evrim kanıtlanmıştır diyemiyoruz.
Bilimsel tarafsızlığın gerekliliği konusundaki titizliğimizi daha önce belirtmiştik.
O halde sormak gerekir.
Kanıtlanmamış, yanıtlayamadığı soru dağlarının altında ezilen bir teori çağdaş bilimin en temel yapıtaşlarından birisi nasıl olabilir?
Böyle bir iddiayı ancak bilimin tarafsızlığını bir kenara fırlatıp atmış tutkulu bir evrim savunucusu ya da savunucuları yapabilir.
Diğer ifade ile bu cümleyi yazan ya da yazanlar bilimsel tarafsızlığını yitirmiş taassup sahibi kişilerdir diye yazarsak doğruyu söylemiş ve yazmış oluruz.
Nedeni ise birbirine zıt her iki iddiadan birinin kanıtlarla desteklenmediği ve kesinleşmediği sürece varoluş bir yaratıcının eseridir diyenlerle evrim modern bilimin temel yapıtaşıdır diyenler arasında herhangi bir farkın olmamasıdır.
Bizlere göre böyle bir değerlendirmeye kalkışan herhangi bir grup bilimsel tarafsızlıklarını yitirmiş, bilimsel yöntemlerle doğruluğu kanıtlanmamış bir öngörüyü en baştan doğru kabul etmiş taassup sahipleridirler.
Filanca kişi ya da kuruluşların doğrulaması ya da yanlışlaması bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren doğruluğu ya da yanlışlığı gösteren bilimsel kanıtlardır.
Burada bilimsel kanıtlar derken gerçek bilimsel kanıtları kastediyoruz.
Hayal mahsulü şöyle oldu böyle oldu edebiyatını, yine hayal mahsulü çizimleri, türlü sahtekârlık yöntemleriyle duruma ve vaziyete uydurulmuş fosilleri ve de diğerlerini değil.
Malum! Taraflardan birisi bu konuların uzmanıdır ve oldukça tecrübe sahibidirler
= = = =
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları görüşlerini ortaya süren evrim kavramı günümüzde sayısız bilimsel gözlemle doğrulanmış ve tüm saygın bilimsel çevrelerce benimsenmiştir cümlesine ise evrim kavramı dışında tamamen katılıyoruz.
Canlı yaşamın ortak bir geçmişe sahip olduğu (zaten bunun başka bir yolu ve alternatifi yoktur) ve tüm canlıların zaman içinde değişime uğradıkları doğrudur.
Fakat canlılardaki bu değişimi evrim olarak nitelemek (yeterli ve inandırıcı kanıt gösterilemediğinden) tamamen yanlıştır. Tek taraflı bir değerlendirmenin (taassubun) sonucudur.
Her şeyden önce evrim kuramı termodinamik, kalıtım gibi temel kanunlarla bozmanın kolay yapmanın zor olduğu benzeri doğal ilkelere terstir. Bu temel ilke ve kanunlarla çelişir.
Zaman içinde var oluştaki tüm düzen ve sistemlerde olduğu gibi canlılardaki değişim doğrudur fakat evrim değil, tersinim yönündedir.
Tersinimin öngördüğü değişimler ise evrim öngörülerinin tam tersine termodinamik, kalıtım gibi temel kanunlarla; bozmanın kolay, yapmanın zor olduğu ilkeleriyle birebir uyuşur, hiç birisiyle çelişmez.
Yazarlarımız bilimden bilimle oluşan teknolojik gelişimlerden uzun, uzun bahsederler (gerçekte bahsettikleri evrimle uzaktan yakından ilgisi olmadığı halde) sonuçta evrimin bilimsel bir veri ya da olgu olduğu sonucuna ulaşırlar.
Tanınmış genetikçi ve evrimci Theodolsius Dobzhansky’nin evrimin ışığı olmadan biyolojide hiçbir şey anlamlı değildir sözü onların temel düsturlarından biri olmuştur.
Diğer ifade ile henüz kanıtlanmadığından şüpheli durumdaki bir teori biyoloji ilmini aydınlatan ışık, bir inanç durumuna getirilivermiştir.
Bu taassup değilse hangi şey taassup olabilir?
Theodolsius Dobzhansky’nin bu sözünün yanımızda (tarafsızlığını yitirmiş bir evrimci olması nedeniyle) herhangi bir bilimsel değerinin olmadığını belirtelim.
Tabi ki isteyen istediğini inanabilir. İnanç başka, bilim başkadır. Önemli olan bilimle inancı karıştırmamaktır. Bunun içinde tam bir tarafsızlık şarttır.
Bilimle uğraşanlar önce bu düsturu öğrenmeli ve inanmalı...