Bilim ve Belirtim

Konu İstatistikleri

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Felsefe'ye Giriş kategorisinde evrensel-insan tarafından oluşturulan Bilim ve Belirtim başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 1,804 kez görüntülenmiş, 4 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Felsefe'ye Giriş
Konu Başlığı Bilim ve Belirtim
Konbuyu başlatan evrensel-insan
Başlangıç tarihi
Cevaplar

Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan UpBot
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Insanoglu, hem kendini-tek ve tur ve de cins ayrimi olarak-belirtir, hemde kendi disindaki herseyi. Belirtim, farkina varmakla olur.

Bir bebegi ele alalim. Vucudunun organlarini fark ettigi zaman; bir cesit ses cikarir. Iste bu ses; o bebegin farkettigi organini kendisine belirtmesidir. Bu belirtim temelini saglamak icin de; dilin hem kural ve koken, hem de konusma ve yazma dili ortaya konmustur.

Bebek; neden fark ettigini aglayarak sesler cikartarak v.s. belirtir. Onunla bir iletisim, irtibat kurabilmek icin; Iste genel anlamda dilin temeli budur. Buradan rahatca soyleyebilirizki; fark edilmeyen belirtilemez. Demekki belirtimden once bir fark edim gereklidir.

Iste insanoglu; belirtmeden once fark ettigini; varsayar ve belirtmesi de; bunun teorisidir. Pratikte bu belirtilenin; belli edilme asamasidir. Eger, bir varsayim, teori ve pratik asamasindan gecmisse; belli edilmistir.

Buradaki birinci sorun; belli edimin dil temelinde olmasinin yaninda; zamanla insanoglu; bu belli etmeye cesitli ve farkli detay ve acilimlar getirerek; dallandirmistir. Iste bu dallar, ana olarak; dil, bilim ve felsefedir.

Felsefesi ile varsayar, bilimiyle belirtir ve diliyle de belli eder. Dolayisiyle; insanoglu neyi belli ederse etsin; bunun mutlaka bir dili, bilimi ve felsefesi vardir.

Burada tek sabit (linquistik yani dilin kurallari ve etimolojik yapisi) olan; dildir. Felsefedeki sorun; fark edilimdeki sorundur. Insanoglunun fark edebilmesi demek, dusuncesini, kavrama indirgemesi demektir. Yalniz burada; bu dusunce tek bir kaynaktan gelmez. Kaynak; hem vucutsal- 5 duyu- hemde sezgisel-inanc-dir.

Iste ilk fark edileni belirtmedeki ayrim, burda baslar. Varsayim mi?, inanc mi? Bu da felsefeyi, her yonuyle iki ana dala ayirir. VARSAYIMSAL FELSEFE VE INANCSAL FELSEFE.

Konu teori-pratikte iyice karmasiklasir. Cunku; ideolojiler genelde; inanca; teoriler de; bilime dayanir. Ama; neyin ideoloji, neyin teori oldugunun farkina varmak mumkunmudur? Bu farki, kim nasil ve neye gore evrensel bir temelde ortaya koyabilir? Bunun ustune, birde; ayrimciligin herkonuda mikrosunun eklendigi algilanirsa; artik; bu kokenin hangi tek temelden geldigi bile farkindaliktan cikar.

Ayni bir kisiye soruldugun da, "sen nesin?" sorusuna; insandan baska hersey olarak cevap vermesi gibi.

Insanoglu, ayrimci surecini derinlestirdikce ve genislettikce; ilk farkindaliklar ortadan kaybolur ve zaman surecinde de gozardi edilir ve unutulup gider.

Boylece, farkindaliklar; butune ulasmak yerine, ayrim ve ayristirma temelinde ilerler. Herkes detaylar icinde kaybolur ve ideoloji ustune ideolojiler ve dallar ustune dallar yaratilmaya baslanir.

Iste buda; mikroayrimciligin, bilimsel ve felsefi izahidir.

Birincisi; bilinen veya bilinmiyen degil; farkinda olunupta, belirtilen ve farkinda olunamadigi icin, belirtilmeyen vardir.

Ikincisi; bu belirtimin, belireni; farkindalik temelinde degil; ayrim temelinde artirilir.

Ucuncusu; bu ayrim temeli gelistikce ve derinlestikce; ana farkindalik unutulur ve goz ardi edilir.

Dorduncusu; hem inancsal hemde varsayimsal belirtilenler; dusunce kaynakli oldugu icin; teori veya ideoloji bazinda; bilimsel mi?, inancsal mi? farkinin farkina varimi ve belirtimi zorlasir.

Besincisi; ustelik bu varsayim ve inanclar; epistemolojik oldugu icin; zamanla yanlislanarak, yerine yenileri eklenir. Ama bu ayrimcilik oyle bir hal alirki! neyin yerine yenisi eklendiginden ziyade; hem eskisi hemde eklenen yenisi, farkli birer teori veya ideolojiymis gibi belirtilir.

Altincisi; aslinda olan; ilk ayrimlarin, dallanip budaklanmasi; tarihsel gelisime gore icerik degistirmesi ve sanki yeniymis gibi belirtilmesidir.

Yedincisi; tarihi geriye dogru sayarsak; eskiden tek ayrim olarak belirtilen; ideoloji veya teori; bugun dallanip budaklanmis ve bir cok ayrisima ugrayarak; ilk farkindaligini kaybetmistir.

Sorunun kokten ve temelden farkina varmak ve belirtip; belirli hale getirmek icin, yapilmasi gereken; belirtimi saglayan farklarin kokenine inip; mumkun oldugu kadar ayrilmis ve ayristirilmis ideolojilerin ve teorilerin ilk kok farkina varabilmektir.

Bu ne kadar cok basarilirsa; evrensel sorunun koken ve temeline inmek ve ctetolojik yapinin farkinda olabilmek ve onu teori ve ideoloji olarak belirtebilmek ve dil, bilim ve felsefe farklarinda belli hale getirebilmek , kolaylasir.
 

glsezinrs

Kahin
Yeni Üye
Katılım
12 Ara 2010
Mesajlar
1,358
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
62
Insanoglu, hem kendini-tek ve tur ve de cins ayrimi olarak-belirtir, hemde kendi disindaki herseyi. Belirtim, farkina varmakla olur.

Bir bebegi ele alalim. Vucudunun organlarini fark ettigi zaman; bir cesit ses cikarir. Iste bu ses; o bebegin farkettigi organini kendisine belirtmesidir. Bu belirtim temelini saglamak icin de; dilin hem kural ve koken, hem de konusma ve yazma dili ortaya konmustur.

Bebek; neden fark ettigini aglayarak sesler cikartarak v.s. belirtir. Onunla bir iletisim, irtibat kurabilmek icin; Iste genel anlamda dilin temeli budur. Buradan rahatca soyleyebilirizki; fark edilmeyen belirtilemez. Demekki belirtimden once bir fark edim gereklidir.

Iste insanoglu; belirtmeden once fark ettigini; varsayar ve belirtmesi de; bunun teorisidir. Pratikte bu belirtilenin; belli edilme asamasidir. Eger, bir varsayim, teori ve pratik asamasindan gecmisse; belli edilmistir.

Buradaki birinci sorun; belli edimin dil temelinde olmasinin yaninda; zamanla insanoglu; bu belli etmeye cesitli ve farkli detay ve acilimlar getirerek; dallandirmistir. Iste bu dallar, ana olarak; dil, bilim ve felsefedir.

Felsefesi ile varsayar, bilimiyle belirtir ve diliyle de belli eder. Dolayisiyle; insanoglu neyi belli ederse etsin; bunun mutlaka bir dili, bilimi ve felsefesi vardir.

Burada tek sabit (linquistik yani dilin kurallari ve etimolojik yapisi) olan; dildir. Felsefedeki sorun; fark edilimdeki sorundur. Insanoglunun fark edebilmesi demek, dusuncesini, kavrama indirgemesi demektir. Yalniz burada; bu dusunce tek bir kaynaktan gelmez. Kaynak; hem vucutsal- 5 duyu- hemde sezgisel-inanc-dir.

Iste ilk fark edileni belirtmedeki ayrim, burda baslar. Varsayim mi?, inanc mi? Bu da felsefeyi, her yonuyle iki ana dala ayirir. VARSAYIMSAL FELSEFE VE INANCSAL FELSEFE.

Konu teori-pratikte iyice karmasiklasir. Cunku; ideolojiler genelde; inanca; teoriler de; bilime dayanir. Ama; neyin ideoloji, neyin teori oldugunun farkina varmak mumkunmudur? Bu farki, kim nasil ve neye gore evrensel bir temelde ortaya koyabilir? Bunun ustune, birde; ayrimciligin herkonuda mikrosunun eklendigi algilanirsa; artik; bu kokenin hangi tek temelden geldigi bile farkindaliktan cikar.

Ayni bir kisiye soruldugun da, "sen nesin?" sorusuna; insandan baska hersey olarak cevap vermesi gibi.

Insanoglu, ayrimci surecini derinlestirdikce ve genislettikce; ilk farkindaliklar ortadan kaybolur ve zaman surecinde de gozardi edilir ve unutulup gider.

Boylece, farkindaliklar; butune ulasmak yerine, ayrim ve ayristirma temelinde ilerler. Herkes detaylar icinde kaybolur ve ideoloji ustune ideolojiler ve dallar ustune dallar yaratilmaya baslanir.

Iste buda; mikroayrimciligin, bilimsel ve felsefi izahidir.

Birincisi; bilinen veya bilinmiyen degil; farkinda olunupta, belirtilen ve farkinda olunamadigi icin, belirtilmeyen vardir.

Ikincisi; bu belirtimin, belireni; farkindalik temelinde degil; ayrim temelinde artirilir.

Ucuncusu; bu ayrim temeli gelistikce ve derinlestikce; ana farkindalik unutulur ve goz ardi edilir.

Dorduncusu; hem inancsal hemde varsayimsal belirtilenler; dusunce kaynakli oldugu icin; teori veya ideoloji bazinda; bilimsel mi?, inancsal mi? farkinin farkina varimi ve belirtimi zorlasir.

Besincisi; ustelik bu varsayim ve inanclar; epistemolojik oldugu icin; zamanla yanlislanarak, yerine yenileri eklenir. Ama bu ayrimcilik oyle bir hal alirki! neyin yerine yenisi eklendiginden ziyade; hem eskisi hemde eklenen yenisi, farkli birer teori veya ideolojiymis gibi belirtilir.

Altincisi; aslinda olan; ilk ayrimlarin, dallanip budaklanmasi; tarihsel gelisime gore icerik degistirmesi ve sanki yeniymis gibi belirtilmesidir.

Yedincisi; tarihi geriye dogru sayarsak; eskiden tek ayrim olarak belirtilen; ideoloji veya teori; bugun dallanip budaklanmis ve bir cok ayrisima ugrayarak; ilk farkindaligini kaybetmistir.

Sorunun kokten ve temelden farkina varmak ve belirtip; belirli hale getirmek icin, yapilmasi gereken; belirtimi saglayan farklarin kokenine inip; mumkun oldugu kadar ayrilmis ve ayristirilmis ideolojilerin ve teorilerin ilk kok farkina varabilmektir.

Bu ne kadar cok basarilirsa; evrensel sorunun koken ve temeline inmek ve ctetolojik yapinin farkinda olabilmek ve onu teori ve ideoloji olarak belirtebilmek ve dil, bilim ve felsefe farklarinda belli hale getirebilmek , kolaylasir.

Burada basit bir soru akla geliyor:Felsefe,ya da felsefi düşünceden "bilim"/"bilimsellik" çıkarsaması yapılabilir mi veya beklenmeli midir?Felsefe ve bilimin , bilim insanıyla filozofun henüz birbirinden ayrılmadığı dönemler için bu soru anlamsız elbette..Bilim felsefeyi/felsefe de bilimi üretiyordu..Bu gün her iki dal da tamamen farklı bakış açılarıyla çalışıyor.Felsefi bir sorunun, biliminde sorunu olması kaçınılmaz..Ör:evrenin başlangıcı-sonu vs..Ama soruların aynı olması, verilecek cevapların benzer/aynı olması değildir..Kısaca demek istediğim, felsefi tartışma ve sorular bilime ufuk açabilir ama felsefeden "bilim" ve "bilimsellik" çıkarsaması yapılamaz..Felsefi boyutta ele alınan konunun yine felsefi bir temelle, felsefe içinde kalması daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.Ele alınan konunun bilimselliği üzerine tartışılacaksa da, bilim çerçevesinde kalmalı ve metafiziği askıya almalıyız..Öteki türlüsü karışıklık ve anlaşılmazlık demek..Bir felsefi çıkarımın tek ölçütü, akıl/mantık ilkelerine uygunluğu ve tutarlılığı olmalıdır.Burada bilimsellik aranamaz..Bilim temeline oturtacaksak felsefemizi, o zaman da fenomen olmayanı/gözlemlenmeyeni/deneylenmeyeni dışarda tutup salt bilim felsefesi yapacağız..Bilimsel buluşların etik olarak uygunluğu vb..Özetle:Felsefe bilimi, yöntemi ve sonuçlarını sorgulayabilir, ama bilim üretmek değil onun işi...Teori=ideoloji/inanç algısını doğru bulmuyorum..
 
E

evrensel-insan

Ziyaretçi
Burada basit bir soru akla geliyor:Felsefe,ya da felsefi düşünceden "bilim"/"bilimsellik" çıkarsaması yapılabilir mi veya beklenmeli midir?Felsefe ve bilimin , bilim insanıyla filozofun henüz birbirinden ayrılmadığı dönemler için bu soru anlamsız elbette..Bilim felsefeyi/felsefe de bilimi üretiyordu..Bu gün her iki dal da tamamen farklı bakış açılarıyla çalışıyor.Felsefi bir sorunun, biliminde sorunu olması kaçınılmaz..Ör:evrenin başlangıcı-sonu vs..Ama soruların aynı olması, verilecek cevapların benzer/aynı olması değildir..Kısaca demek istediğim, felsefi tartışma ve sorular bilime ufuk açabilir ama felsefeden "bilim" ve "bilimsellik" çıkarsaması yapılamaz..Felsefi boyutta ele alınan konunun yine felsefi bir temelle, felsefe içinde kalması daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.Ele alınan konunun bilimselliği üzerine tartışılacaksa da, bilim çerçevesinde kalmalı ve metafiziği askıya almalıyız..Öteki türlüsü karışıklık ve anlaşılmazlık demek..Bir felsefi çıkarımın tek ölçütü, akıl/mantık ilkelerine uygunluğu ve tutarlılığı olmalıdır.Burada bilimsellik aranamaz..Bilim temeline oturtacaksak felsefemizi, o zaman da fenomen olmayanı/gözlemlenmeyeni/deneylenmeyeni dışarda tutup salt bilim felsefesi yapacağız..Bilimsel buluşların etik olarak uygunluğu vb..Özetle:Felsefe bilimi, yöntemi ve sonuçlarını sorgulayabilir, ama bilim üretmek değil onun işi...Teori=ideoloji/inanç algısını doğru bulmuyorum..

Bilim felsefe bagi konusunda bilimsel felsefe konusunda v.s. asagidaki linkten mesaj 3, 4, 5 ve 6 yi okuyabilir; bu konuda orada da gorus belirtebilirsin.

Sonucta klasik bilim, metafizigin varliksal temellerine oturtuluyordu. Bunu ilk farklilastiran E.Kant olmustur ve daha sonra bilim kendi alanina sahip olmustur. Bu sefer de ortaya cikan konu, felsefi olarak bilimin bilimselligi ve inancsalligi tartismasi olmustur ve bu tartisma hala surmektedir. O yuzden bugun bile bilimde hala epistemoloji ustu hipotezler ve test edilmemis teoriler bilimsel olarak gosterilmeye calisilir.

Felsefenin bilimi olmaz, ama bilimin felsefesi ve bu felsefenin de bilimselligi olmak durumundadir. Bilhassa bu koduda ulkemizde, henuz epistemolojinin bile varligindan haberdar olmayan bilim cevresi vardir. Kaldiki epistemoloji bunyesindeki farkli bakis acilari. Bana gozlemlerim, bilime hala metafizigin varlik temelinde yanasildigini gostermekte ve bilimsel/inancsal farki algilanamamaktadir.

Bu da ulkemizdeki bilim ve bilimsel calismanin her turlu cagdisiligini ve hatta hala aristo mantigi kullanimini gostermektedir.

Neyse simdilik burada kesiyorum, yalniz bu konu insanoglu bilgisi acisindan olumcul ve ivedi oneme sahiptir.

http://www.felsefe.net/bilimsel-makaleler/5216-constructivist-epistemoloji-yapilandirmaci-bilgi.html
 

evrensel-insan

Kahin
Yeni Üye
Katılım
1 Kas 2012
Mesajlar
3,434
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
68
Bilim felsefe bagi konusunda bilimsel felsefe konusunda v.s. asagidaki linkten mesaj 3, 4, 5 ve 6 yi okuyabilir; bu konuda orada da gorus belirtebilirsin.

Sonucta klasik bilim, metafizigin varliksal temellerine oturtuluyordu. Bunu ilk farklilastiran E.Kant olmustur ve daha sonra bilim kendi alanina sahip olmustur. Bu sefer de ortaya cikan konu, felsefi olarak bilimin bilimselligi ve inancsalligi tartismasi olmustur ve bu tartisma hala surmektedir. O yuzden bugun bile bilimde hala epistemoloji ustu hipotezler ve test edilmemis teoriler bilimsel olarak gosterilmeye calisilir.

Felsefenin bilimi olmaz, ama bilimin felsefesi ve bu felsefenin de bilimselligi olmak durumundadir. Bilhassa bu koduda ulkemizde, henuz epistemolojinin bile varligindan haberdar olmayan bilim cevresi vardir. Kaldiki epistemoloji bunyesindeki farkli bakis acilari. Bana gozlemlerim, bilime hala metafizigin varlik temelinde yanasildigini gostermekte ve bilimsel/inancsal farki algilanamamaktadir.

Bu da ulkemizdeki bilim ve bilimsel calismanin her turlu cagdisiligini ve hatta hala aristo mantigi kullanimini gostermektedir.

Neyse simdilik burada kesiyorum, yalniz bu konu insanoglu bilgisi acisindan olumcul ve ivedi oneme sahiptir.

http://www.felsefe.net/bilimsel-makaleler/5216-constructivist-epistemoloji-yapilandirmaci-bilgi.html

Verilen link;

http://www.felsefe.net/bilimsel-makaleler/4052-constructivist-epistemoloji-yapilandirmaci-bilgi.html
 

UpBot

Kahin
Yeni Üye
Katılım
14 Ocak 2021
Mesajlar
1,017
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Faydalı bir konu çok teşekkürler
 
Tüm sayfalar yüklendi.
Sidebar Kapat/Aç

Yeni Mesajlar

Üst