- 13 Eki 2009
- 498
- 0
- 16
- 42
zarar vermeye ramak kala bir insana zarar vermemek için; onun birazdan ölebileceğini, çok kötü bir hastalığa yakalanmış olduğunu,, yüksek olasılık dahilinde tutarsak, anamızı katleden kişiye dahi merhamet ederiz. karşılıklı merhamet ise savaşı ve barışı gereksiz kılar.
çözüm tüm devletlerin silahları bırakması olamaz çünkü silah değişken bir şeydir, amaca hizmet eder, her şey silah olabilir ya da hiçbir şey silah olmaz. insan kendini bile silah olarak kullanamaz mı?
çözümün ne olduğunu bilmiyorum ama bana en yakın gelen, nejdet'in de dediği gibi, kendimizle olan savaşı bitirmektir. doğal olarak kendimizle barışmaya da ihtiyacımız kalmaz.
bizim köyde komşusunun tavukları (2 ya da 3. kez) tarlasına girince deliren adam, tabancasını kaptığı gibi komşusunu alnının çatısından vurmuştu... hiç unutmam... herkes şoktaydı... (adam kendini şöyle savunuyordu, ektiğim mısırlar gitti, ben bu kış ne yiyeceğim...)-Özellikle Kara Deniz'de doğa da bu kadar acımasız olabilir...
Aynı köyde hafiften deliren(normalde çok zeki olan)-(şizofren) bir adam tabancasını kaptığı gibi köyün yoluna çıktı ve önüne kim geldiyse ateş etti, bir araba buldu sonra da önüne geleni ezmeye çalıştı.... öldürdükleri arasında köyün ağalarından biri de vardı!...
gelin görün ki kan davası çıkmadı, kimse şikayetçi de olmadı, sonra deliyi hastaneye kapattılar... olay kapandı.
annemden babamdan dinlediğim benzer bir çok olay var.
bazıları deli bazıları akıllı... deliler hayatta akıllılar mezarda...
bana kalırsa devletsel bazdaki savaşlardan kurtulmak mümkün değil, ne zaman ki sadece makineler savaşmaya başlarsa, tıpkı satranç oynar gibi bu işten zevk almaya başlayabiliriz.
gibi geliyor bana
çözüm tüm devletlerin silahları bırakması olamaz çünkü silah değişken bir şeydir, amaca hizmet eder, her şey silah olabilir ya da hiçbir şey silah olmaz. insan kendini bile silah olarak kullanamaz mı?
çözümün ne olduğunu bilmiyorum ama bana en yakın gelen, nejdet'in de dediği gibi, kendimizle olan savaşı bitirmektir. doğal olarak kendimizle barışmaya da ihtiyacımız kalmaz.
bizim köyde komşusunun tavukları (2 ya da 3. kez) tarlasına girince deliren adam, tabancasını kaptığı gibi komşusunu alnının çatısından vurmuştu... hiç unutmam... herkes şoktaydı... (adam kendini şöyle savunuyordu, ektiğim mısırlar gitti, ben bu kış ne yiyeceğim...)-Özellikle Kara Deniz'de doğa da bu kadar acımasız olabilir...
Aynı köyde hafiften deliren(normalde çok zeki olan)-(şizofren) bir adam tabancasını kaptığı gibi köyün yoluna çıktı ve önüne kim geldiyse ateş etti, bir araba buldu sonra da önüne geleni ezmeye çalıştı.... öldürdükleri arasında köyün ağalarından biri de vardı!...
gelin görün ki kan davası çıkmadı, kimse şikayetçi de olmadı, sonra deliyi hastaneye kapattılar... olay kapandı.
annemden babamdan dinlediğim benzer bir çok olay var.
bazıları deli bazıları akıllı... deliler hayatta akıllılar mezarda...
bana kalırsa devletsel bazdaki savaşlardan kurtulmak mümkün değil, ne zaman ki sadece makineler savaşmaya başlarsa, tıpkı satranç oynar gibi bu işten zevk almaya başlayabiliriz.
gibi geliyor bana